Ahmet Telli (d.2 Aralık 1946, Eskipazar, Çankırı), Öğretmen, şair, yazar.
2 Aralık 1946'da Çankırı’nın Eskipazar ilçesinde (Bu ilçe şu an Karabük'e bağlı) doğan Ahmet Telli, Hasanoğlan ve Kayseri Pazarören, Pınarbaşı öğretmen okullarında eğitim gördü. Öğretmen okulundan sonra dört yıl ilkokul öğretmenliği, daha sonra da Gazi Eğitim Enstitüsü'nü bitirmesinin ardından, Kastamonu, İnebolu, Doğanyurt'ta, Kırıkkale'de ve Ankara Atatürk Lisesi'nde Türkçe, Edebiyat öğretmenliği yaptı. 1981'de Gazi Eğitim Enstitüsü'nde öğretmenken, sıkıyönetimce tutuklanarak görevine son verildi. Aynı yıl, TCK'nın (o zamanlar) 141, 142 ve 146. maddelerinden yargılandı. 141 ve 146'dan beraat etti. Cigerhun'un şiirleri üstüne yazdığı bir yazısından ötürü 142. maddeden kısa bir süre hüküm giydi.
Kitapçılık, yayıncılık yaptı, çeşitli yayınevlerinde yönetici ve editör olarak bulundu. 1993'te mahkeme kararıyla öğretmenliğe döndü ve emekli oldu. İlk şiiri 1961'de yayımlandı. 1972'de Cengiz Tuncer'in Kerkenez adlı romanı üstüne yazdığı ilk yazısına Varlık Dergisi Eleştiri Ödülü ikinciliği verildi. 70'li yıllarda daha çok deneme ve kitap tanıtma yazıları yazdı ve kitaplarını 1979'dan sonra yayınlamaya başladı.
1980'de Hüznün İsyan Olur kitabına Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü (Metin Altıok'la birlikte); Saklı Kalan adlı kitabına da 1982 Yazko Şiir Özendirme Ödülü verildi. 2010 yılında yayınlanan Nida kitabına da 2011 Akdeniz Altın Portakal Şiir Ödülü verildi. Özellikle 1972'den sonra, birçok edebiyat dergisinde yazıları, şiirleri yayımlandı. Türkiye Yazıları dergisi (Mart 1983, sayı: 72), Kavram ve Karmaşa dergisi (Ocak - Şubat 2002, sayı:22), Gümüş - Deliler Teknesi eki - (Ocak 2007), Bireylikler dergisi (Mayıs - Haziran 2011, sayı:32) şiiriyle ilgili özel sayılar yayımladılar.
1960 sonrası toplumcu gerçekçi şiirimizin ikinci kuşağında yer alan özgün şairlerden. Romantik ve başkaldırıcı şiiriyle bir yandan da Attilâ İlhan'a yakın durduğu söylenebilir.
"...ve biz ta ilk mülkiyetten beri tanrılar ve krallar adına katledildik yerin altında buğday ambarları yerin üstünde altın kubbeli saraylar kurduk onlar için Onlar için nil vadisinden lotüsler taşıdık geceyi kösnülleştiren fakat zincirlerimizden başka kaybedecek bir şeyimiz olmadı ama yine de eksilmedi etimizden şaklayıp duran kırbaç sesleri Her kırbaç sesi bir şimşek çakışına döner mi kölenin gözünde dönerse yer yarılır gökyüzü mutlaka buluşur mu eski sevgilisiyle ama ölüm yine de kutsallaşıyordu kölenin gizli dünyasında..."
"biz ki sevdadan gayrısını gelir geçer bulduk dünyada" (s.24) Bu kitabında Ahmet Telli davasını özetlemiş, başta ideolojik vurgularla dolu olan şiirler, kitabın sonlarına doğru yerini sevdaya bırakıyor ve Ahmet Telli, davasını sevdayla özdeşleştiriyor.
Ahmet Telli kuşkusuz yaşayan şairlerimizin en önemlilerinden... Dövüşen Anlatsın kitabı, bir yandan çağın acı ve hüznünü yakalayan ama bir yönden de mücadele ve umudu diri tutan şiirlerden oluşuyor. Bu şiirler, düz ve slogan şiiri olmanın çok ötesinde; estetik kaygıyı muhafaza ederek, tekrara ve klişeye düşmeden yaratılmış, zamana meydan okuyan şiirler.
Zor zamanların kitabı, kuvvetle tavsiye ediyorum.
Ahmet Telli şiirlerini kitabının girişinde zaten çok iyi ifade etmiş.
ŞİİRİME DAİR En çok sevda sözcüğünü kullandım şiirlerimde sonra acı, hasret, bekleyişler ve sabır hangi sözcük yakın durmuşsa bunlara hangi sözcük ilmik atmışsa ötekine alıp kullandım yüz kere bin kere kimi kez hep aynı şiiri yazdığımı sandım ...... Ve derim ki emperyalizme, faşizme şovenizme sıkılan bir mermi olabilmişse şiirim geriletmişse acıyı ve zulmü yırtılıp atılıyorsa küçük burjuva ellerde şiirimin verilmiş hesabıdır bu