"Даваше си сметка, че ако се срещнеше още веднъж с него, това нямаше да бъде вече просто "забежка" - случайна, за един път. Приключението ѝ щеше да се превърне в един объркан и труден лабиринт, от който нямаше да може да излезе. Или поне нямаше да може да излезе лесно. Чувстваше го. Ако ще бяга - сега е моментът. След това ще бъде късно. Въпреки това не искаше да избяга. Любопитството "А после какво?" я измъчваше толкова силно, колкото възбудата и насладата от преживяното. Както в началото на много подобни връзки, тя попадна в капана на любопитството."
He was born 1950 in Ankara, Turkey to the notable journalist and writer Çetin Altan as the first of two sons. His brother Mehmet Altan is also a journalist, writer and university professor of economy politics.
A working journalist for more than twenty years, he has served in all stages of the profession, from being a night shift reporter to editor in chief in various newspapers.
In addition to having written columns in several Turkish newspapers, including Hürriyet, Milliyet and Radikal, Altan has produced news programming for television. He worked as the editor in chief and lead columnist of Taraf, a daily Turkish newspaper, until he resigned from his post in 2012.
He was fired from Milliyet after writing a column on 17 April 1995 titled "Atakurd", which presented an alternate history of Turkey. In September 2008 when Altan published an article titled "Oh, My Brother" dedicated to the victims of the Armenian Genocide, he was charged under Article 301 of the Turkish Penal Code for "denigrating Turkishness". The judicial claim was initiated by the far-right "Great Union Party."
During Turkey's media purge after the failed July 2016 coup d'état on September 23, 2016, Altan, was arrested. On 16 February 2018, along with his brother Mehmet and four others he was sentenced to life imprisonment with the condition that they be locked up for 23 hours each and every day.
Много ми хареса. Както се каза от доста хора - Алтан за мъж-писател, много добре е напипал женската психика. Книгата е написана реалистично и чувствено. Предизвика доста емоции в мен. Мисля, че има върху какво да се замислим. Какво ни липсва, какво даваме и въобще как се държим с половинките си. Образите на Джем, Халюк и Айдан са пресъздадени много добре. Пълнокръвни са и изразяват емоциите им точно. Краят ми се стори малко, как да кажа странен. Препоръчвам за четене. Леко и приятно четиво.
Преведена като "Изневяра" на български. Искрено и истински препоръчвам книгата!Рядко психологически прозорлива творба, без излишни приказки , с описания, коти те карат да спреш и да прочетеш отново... Не е за пренебрегване и отличният превод.
Vakti zamanında neden bu kadar okunduğunu okuduktan sonra kesinlikle anlayamadım. Ahmet Altan'ın üç romanını daha okudum ve üçü de bence kıyas kabul etmez Aldatmak ile. Seçilen konu mu bir miktar cinselliğe yer vermesi mi bu kadar gürültü kopardı anlamadım; ancak ben sevdiğimi söyleyemeyeceğim.
От тази книга разбрах две неща - че не знам как се свалят жени и никога няма да разбера жените. Че в Турция има голяма литература знаех отдавна. Книгата, въпреки че е розово романче, е много добра и си заслужава да се прочете.
Tipik bir aldatma hikayesi ve akıcı bir dili var. Şıp diye bitiyor. Bir aldatma hikayesi okuduğumda bir kadını yada erkeği buna iten sebepleri de bilmek isterim. Aldatmanın ayrıntıları tamam da neden? Bu romanda kahramanların sığ kaldığını düşünüyorum. Hesaplaşmalar, tutkular ve kırgınlıklar öylece üstten bir geçilmiş.
Okuduğum ilk Ahmet Altan romanıydı. Böyle bir şeyi nasıl daha önce okumadım diye kendimi sorgulattı. Beklentimin üzerinde ve alıştığımın çok dışında bir kitap.
Son derece sığ bir kitap, karakterler hakkında en ufak bir ayrıntıya girilmiyor. Kadının motivasyonunu bir türlü anlayamıyoruz. Kitap sürekli aldatmanın nasılıyla ilgileniyor nedeni motivasyonu karakter dönüşümü sonrası vs hiç değinilmiyor. Haluk ve Aydan tutturmuşlar bir başhekim, bir genel müdür olalım ,olsalar nolacak bilmiyorlar bile. Ne anlattı niye anlattı belli değil açıkçası, sanki bir beyaz dizi okuduk..
bir kez 20 li yaslarin baslarinda, bir kez de sonlarinda okunmasi gereken bir kitap bence. 2 sinde de aldigin tad farkli,farkli 2 kitabi okuyormussun gibi sanki...
hissedilen şeylerin, tüm duyguların bu kadar detaylı ve güzel betimlenmesi çok hoşuma gitti. psikoanalizlere bayılan biri olarak, Aydan'ın kafasından geçen her düşünceye, tüm duygu fırtınalarına şahit olmak beni oldukça tatmin etti. anlatılan konu her ne kadar katlanamadığım bir konsept olsa da, okurken bütün karakterleri yargılasam da bir şekilde kendini okuttu.
***SPOILER OLABILIR***
sadece son cümleyle ne kastedildiğini anlamadım. cem'in gülümsemesiyle gülümsediği belirtilerek ne ifade edilmeye çalışılmış? aydan cem'e mi benzemiş? bu tam olarak ne demek ki? cem'i hiç tanımadık sonuç olarak, aralarda biraz bilgi sahibi olduk o kadar. her neyse.
ahmet altan'ın diğer kitaplarını okumak konusunda heves uyandırdı bende.
belki okudugum ilk aldatma romani oldugundan, belki de kitaptan tek beklentimin aydan hakkinda bilgi almak olmasindandir ki kliseleri veya gariplikleri bana batmadi. birden cikiveren kleptomani veya cem'in ayni anda bu kadar cok seyi birden olusunun gercekustulugunun farkindaydim ama o kadar da elestirel ve secici yaklasmadim, hikayenin dogasinin boyle oldugunu kabullendim ve fena bulmadim. benzetmeler hosuma gitti, ama bu sanirim benzetme ve sembolizmi fazla sevdigimden. akiciydi.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Para kazanmak için kültüre ihtiyaç yoktur, hatta belki para kazanabilmek için cehalet bir avantajdır....
Kadınların kendilerini şaşırtan erkeklere doğru ellerinde olmadan sürüklendiklerini, kendilerini şaşırtan şeyi bulmak için çocukça bir merak gösterdiklerini, o şaşırtıcı şeyi bulabilmek için uğraştıkça da kendilerine kurulmuş tuzağın iplerine dolandıklarını öğrenmişti...
Not bad. Topic is interesting and because of it, it takes spots on it. You can read without big expectations....
- "Kadınların kendilerini şaşırtan erkeklere doğru ellerinde olmadan sürüklendiklerini, kendilerini şaşıtan şeyi bulabilmek için çocukça bir merak gösterdiklerini, o şaşırtıcı şeyi bulabilmek için uğraştıkça da kendilerine kurulmuş tuzağın iplerine dolandıklarını öğrenmişti."(syf.37) - "Rastlantılar, eğer onların size getirdiklerini yaşamaya hazırsanız, hayatınızı sizin bilinçli planlarınızdan daha çabuk değiştirebilir bazen, diye düşünmüştü daha sonraları Aydan."(syf.77) - "Tanrı Şeytan'ı yaratmasa da onu da kendi parçası olarak sunsaydı, dindar olmak ne kolay olurdu değil mi? Ama öyle olmuyor işte... Tanrı Şeytan'ı kötülüklerine sahip olarak, Tarı olamazdı, ben Haluk'a benzeyerek ben olamazdım, Haluk bana benzeyerek Haluk olamazdı... Hepimiz çekiciliğimizi bize benzemeyen insanların varlığına borçluyuz biraz..."(syf.129) - "Cem, ihtiyar bir adamın sesini taklit ederek, Kızım, demişti, para kazanmak için kültüre ihtiyaç yoktur, hatta belki para kazanabilmek için cehalet bir avantajdır ama para harcayabilmek için kültür gerekir."(syf.207)
Cem içerden iki martini ve koca bir salata kasesine doldurduğu yeşil zeytinlerle dönmüştü. Aydan zeytinlere baktıktan sonra kendisini de şaşırtan bir alaycılıkla, "Abartmışsınız," demişti. - Severim abartmayı... Ayrıca siz de abartmak isterseniz buna imkanınız olsun diye düşündüm... Sonradan, ben abartacaktım ama adam fırsat vermedi ki, demeyin istedim. Aydan kendini yokuş aşağı giden denetimsiz bir araba gibi hissediyor ve kendini bu denetimsizliğe istekle bırakıyordu. - Abartma konusunda çok yardımseversiniz. - Yardımsever olduğum bazı konular vardır... - Hangi konular onlar? Cem, Aydan'ın yüzüne dikkatle bakmış, sonra da kendi kendine gülümsemişti. - Sırası geldikçe onları size göstermekten zevk alacağıma emin olabilirsiniz. Aydan birden ciddileşmişti. - Biz neden söz ediyoruz tam olarak? - Zeytinlerden.
Sevdiğim bir arkadaşımın önerisiyle, Ahmet Altan'ın okuduğum ilk romanıydı. Altan'ın dili oldukça akıcı ve sürükleyici, kitabı düşündüğümden çok daha hızlı bir şekilde bitirdim. Karakterlerin kişilik çözümlemeleri yazarın iyi bir gözlemci olduğunu ispatlar nitelikteydi bence. Hikayenin başlangıcı da, gelişimi de, sonu da gayet yerindeydi ancak tek bir şeyi eksik buldum: Aydan isimli karakterin geçmişine dair detaylar. Ancak kitabın adı "Aldatmak" olduğu ve bunun sebeplerini karakterin iç dünyasında araştırmaya yoğunlaşmış bir hikaye olduğu için belki de o detaylardan bahsedilmemesi bilinçli bir harekettir. Altan'ın kitaplarını okumaya devam edeceğim.
Roman o kadar cok kliselerle dolu ki bir an Turk filmi izliyorum sandim. Bunun disinda anlatim iyi bazi benzetmeler hos fakat bu mu lan Ahmet Altan dedim. Neyse ki bir romanini daha okuyarak kendisine bir sans daha verecegim. O da kitabin cep boy olmasi arka tarafinda da baska bir romaninin olmasindan dolayi. Vakti zamaninda adamin taraf gazetesi yazilari aklima geldi. Hakikaten akici ve guzel bir uslubu var diye okurduk ama simdi ulkenin geldigi konuma bakinca cok bos seylermis ve binlerce satirlik demokrasi guzellemelerinden ibaretmis.
Çocukluğumda herkes bu kitaptan bahsederdi. Kütüphanede denk gelince alıp okudum. Kitabın dili çok akıcı. Ancak, yorumlarda bahsedildiği gibi, benzetmeler çıkarıldığında kocasından daha ilginç bir insanla karşıladığı için eşini aldatan bir kadının hikayesini okuyoruz. Cem ile buluşmalarını, Bihter ve Behlül’ün Riva’daki buluşmalarına benzettim:) İlerleyen bölümlerdeyse, bir aydınlanma yaşayıp kleptoman oluyor. O kısmı garip geldi açıkcası. Okuma hızınızın düştüğü bir dönemde veya yazın havuz başında okuyabileceğiniz çerezlik bir kitap olduğunu düşünüyorum.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Ciddi bir derinliği olmayan ve zaman zaman klişelere kaçan yönleri olan bir eser. İlk çıktığı zaman neden ciddi bir tepki oluşturduğunu anlayamadım. Başarılı, zengin, güzel, yakışıklı, tuzu kuru kahramanların dark side'ının, adrenalin arayışının kısa bir hikayesi sadece. Ahmet Altan'ın eserlerinde ne yazık ki gereksiz çok betimleme var. Bu yönde bir kabiliyeti olduğu muhakkak ama olay örgüsünün öne çıktığı eserlerinde bazen bu betimlemeler akıcılığı engelliyor. Bunun dışında özetle keyifle okunabilecek, sürükleyici bir eser.
Kisisel olarak Ahmet Altan i sevmeyebilirsiniz, ama bence gayet akici bir kitap yazmis. Kurgusu da karakter betimlemesi de basarili. Cem in ic dunyasiyla ilgili biraz daha fazla detaya girseydi daha butun bir kitap olurdu diye dusunuyorum.
The book was different that I expected. Depiction of emotions belonging to a married woman who is looking for adventure in her life. Her love affairs with other man. Her desires, hopes and failures... not too bad book! I liked the writing style of Ahmet Altan.