Karikatürist Memo Tembelçizer, mizah dergilerinin kapanmaları sürecine denk gelen kendi orta yaş krizini anlattığı bu kitabındaki üç ayrı hikâyede üç ayrı şekilde ölüyor. Aile sorumlulukları, çocukluk hayalleri ve mesleğinin yok oluşu arasına sıkışan Memo Tembelçizer’in mizah ile trajedi arasındaki ince çizgide ilerleyen bu kitabını okurken nerede gülüp nerede ağlayacağınızı şaşıracaksınız, dolu dizgin entrika ve aksiyondan başınızı kaldıramadan kitabı bir hamlede bitireceksiniz.
2014- 2020 yılları arasında Uykusuz dergisi yaz ve kış özel sayılarında çizdiği bu üç öyküyü Memo Tembelçizer bu kitap için baştan sona elden geçirdi. Dergide dar alana sığdırmak zorunda kaldığı kareleri genişletti, yeni kareler ve sayfalar ekledi, mevcut çizgileri bir o kadar daha çoğaltarak öykü anlatımındaki görsel atmosferi zenginleştirdi. Baştan sona yeniden düzenlenmiş haliyle ve Süpersonik Komiks’in özel kitap boyutuyla tam bir cep çizgi romanı haline gelen bu kitap, okurlarını haftalık Türk mizah dergiciliğinin son döneminde hüzünlü bir yolculuğa çıkaracak.
Mehmet Çilingir ya da kullandığı takma adla Memo Tembelçizer 1972'de İstanbul'da doğduktan sonra, lise öğrenimini Gaziantep Anadolu Lisesi'nde yaptı. Yüksek öğrenimini yapmak üzere girdiği Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik ve Heykel bölümlerinden devamsızlık nedeniyle atıldı.
1989'da ilk amatör karikatürleri, mizah dergisi Limon'da yayımlandı. 1990'da Pişmiş Kelle Dergisinde profesyonel olarak çalışmaya başladı. Daha sonraki yıllar içinde Gırgır, HBR Maymun, L-Manyak, Lombak, Kemik, Fermuar ve Penguen dergilerinde çalıştı. 2007'de Penguen Dergisinden ayrılarak arkadaşlarıyla birlikte Uykusuz Dergisinin kurucularından biri oldu.
Mizah dergilerinin yanı sıra gazetelerde ve ekonomi dergilerinde çalışarak resimlemeler yaptı. 2004'te yaptığı Beyoğlu konulu heykel ile Beyoğlu 14-18 adlı karma sergiye katıldı.
Şu an Uykusuz dergisinde yazmaya ve çizmeye devam etmektedir.
1 Ocak 2016 itibarıyla Uykusuz çizerleri ile birlikte Hortlak adında aylık yeni bir dergi çıkarmaya başlamışlardır.
3,5/4 Memo'nun orta yaş dönemi işlerini seviyorum. Gündemi ve günceli çok iyi takip eden bir çizer. Çizgisine zaten söyleyecek laf yok ama kitabın tek bir kusuru var: Boyutu. Memo gibi detaylı çizmeyi seven bir usta için fazla küçük kitabın boyutu.
Memo mizahını sevenler için ideal olabilir ama maalesef ben o kadar da kitaptan keyif alamadım. Evvelindeki Lemanyak ya da diğer dergilerdeki Memo hikayelerinin "extended" versiyonu. Bunun yanında hikaye işleyişindeki durmaksızın yüksek tempo da bi noktada yoruyor.
Ama bu çizgi romanla ilgili en temel problem kitabın baskı boyutu. Gerçekten okumayı bu kadar zorlaştıran bir boyutu basmak neden?
Bir çırpıda okunuyor ama bir dönemin mizah dergiciliğini ve aktörlerini bilmeyen biri için hiçbir şey ifade etmiyor. Veya bir dönemi takip etmiş fakat kendisi ve beğenileri yol almış biri için de aynısı geçerli olabilir. Her ne kadar kitabın sonunda bir tanıtım eki konmuş olsa da Oky, Ersin, Büstün, Barış, Oğuz Aral ve nicelerini, dergiciliğin geçmişini biraz bilmeli okur.
Memo’nun “kendine has” çizgilerini ne kadar başarılı bulsam da, bende iz bırakmış bir işi henüz çıkmadı. Aslında buradaki hikayeler de fena değil ama… Ama işte…
Bir de Memo her zaman çizgi ve içerik olarak sınırları zorlayan biri olmuştur. Burada da mevcut durum değişmiyor. Oldukça bol cinsellik, çıplaklık, şiddet, küfür kullanımı var. Okura göre “rahatsızlık verici düzeyde” denebilir. Mutlaka dikkat edilmeli.
Dergicilikte, yayıncılıkta ve özellikle de mizah dergiciliğinde paradigmalar değişirken üç ayrı hikayede eski devrin adamı Memo’nun hallerini okuyoruz.
Onun dışında boyutları küçük, kitapçık gibi düşünebilirsiniz. Baskı genel manada sorunsuz. Önermiyorum.