Jump to ratings and reviews
Rate this book

İnce Memed #1

Memed, My Hawk

Rate this book
A tale of high adventure and lyrical celebration, tenderness and violence, generosity and ruthlessness, Memed, My Hawk is the defining achievement of one of the greatest and most beloved of living writers, Yashar Kemal. It is reissued here with a new introduction by the author on the fiftieth anniversary of its first publication.

Memed, a high-spirited, kindhearted boy, grows up in a desperately poor mountain village whose inhabitants are kept in virtual slavery by the local landlord. Determined to escape from the life of toil and humiliation to which he has been born, he flees but is caught, tortured, and nearly killed. When at last he does get away, it is to set up as a roving brigand, celebrated in song, who could be a liberator to his people—unless, like the thistles that cover the mountain slopes of his native region, his character has taken an irremediably harsh and unforgiving form.

372 pages, Paperback

First published January 1, 1955

519 people are currently reading
12579 people want to read

About the author

Yaşar Kemal

143 books1,089 followers
Yaşar Kemal, asıl adı Kemal Sadık Gökçeli. Van Gölü’ne yakın Ernis (bugün Ünseli) köyünden olan ailesinin Birinci Dünya Savaşı’ndaki Rus işgali yüzünden uzun bir göç süreci sonunda yerleştiği Osmaniye’nin Kadirli ilçesine bağlı Hemite köyünde 1926’da doğdu. Doğum yılı bazı biyografilerde 1923 olarak geçer.

Ortaokulu son sınıf öğrencisiyken terk ettikten sonra ırgat kâtipliği, ırgatbaşılık, öğretmen vekilliği, kütüphane memurluğu, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük yaptı. 1940’lı yılların başlarında Pertev Naili Boratav, Abidin Dino ve Arif Dino gibi sol eğilimli sanatçı ve yazarlarla ilişki kurdu; 17 yaşındayken siyasi nedenlerle ilk tutukluluk deneyimini yaşadı. 1943’te bir folklor derlemesi olan ilk kitabı Ağıtlar’ı yayımladı. Askerliğini yaptıktan sonra 1946’da gittiği İstanbul’da Fransızlara ait Havagazı Şirketi’nde gaz kontrol memuru olarak çalıştı. 1948’de Kadirli’ye döndü, bir süre yine çeltik tarlalarında kontrolörlük, daha sonra arzuhalcilik yaptı. 1950’de Komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla tutuklandı, Kozan cezaevinde yattı. 1951’de salıverildikten sonra İstanbul’a gitti, 1951-63 arasında Cumhuriyet gazetesinde Yaşar Kemal imzası ile fıkra ve röportaj yazarı olarak çalıştı. Bu arada 1952’de ilk öykü kitabı Sarı Sıcak’ı, 1955’te ise bugüne dek kırktan fazla dile çevrilen romanı İnce Memed’i yayımladı. 1962’de girdiği Türkiye İşçi Partisi’nde genel yönetim kurulu üyeliği, merkez yürütme kurulu üyeliği görevlerinde bulundu. Yazıları ve siyasi etkinlikleri dolayısıyla birçok kez kovuşturmaya uğradı. 1967’de haftalık siyasi dergi Ant’ın kurucuları arasında yer aldı. 1973’te Türkiye Yazarlar Sendikası’nın kuruluşuna katıldı ve 1974-75 arasında ilk genel başkanlığını üstlendi. 1988’de kurulan PEN Yazarlar Derneği’nin de ilk başkanı oldu. 1995’te Der Spiegel’deki bir yazısı nedeniyle İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılandı, aklandı. Aynı yıl bu kez Index on Censorhip’teki yazısı nedeniyle 1 yıl 8 ay hapis cezasına mahkûm edildiyse de cezası ertelendi.

Şaşırtıcı imgelemi, insan ruhunun derinliklerini kavrayışı, anlatımının şiirselliğiyle yalnızca Türk romanının değil dünya edebiyatının da önde gelen isimlerinden biri olan Yaşar Kemal’in yapıtları kırkı aşkın dile çevrilmiştir. Yaşar Kemal, Türkiye’de aldığı çok sayıda ödülün yanı sıra yurtdışında aralarında Uluslararası Cino del Duca ödülü, Légion d’Honneur nişanı Commandeur payesi, Fransız Kültür Bakanlığı Commandeur des Arts et des Lettres nişanı, Premi Internacional Catalunya, Fransa Cumhuriyeti tarafından Légion d’Honneur Grand Officier rütbesi, Alman Kitapçılar Birliği Frankfurt Kitap Fuarı Barış Ödülü’nün de bulunduğu yirmiyi aşkın ödül, ikisi yurtdışında beşi Türkiye’de olmak üzere, yedi fahri doktorluk payesi aldı.
28 Şubat 2015 tarihinde vefat etti.

Yaşar Kemal was born as Kemal Sadık Gökçeli in 1926 in the Hemite village of Kadirli, Osmaniye, where his family, originally from the village of Ernis (present-day Ünseli) near Lake Van, had settled after a long period of immigration caused by the Russian occupation during World War I. With his amazing imagination, grasp of the inner depths of the human soul, and lyrical narrative, Yaşar Kemal became one of the leading name not only of Turkish literature, but of world literature as well. Translated into more than forty languages, Yaşar Kemal is the recipient of many awards in Turkey and more than twenty international awards including Prix mondial Cino del Duca, Commandeur de la Légion d'Honneur de France, Commandeur des Arts et des Lettres of the French Ministry of Culture, Grand Officier de la Légion d'Honneur de France, Premi Internacional Cataluña, Peace Prize of the German Book Trade, as well as seven honorary doctorates—five in Turkey and two abroad. The last award Kemal received was the Bjørnson Prize given by the Norwegian Academy of Literature and Freedom of Expression (Bjørnson Academy) on November 9, 2.
Yaşar Kemal died in İstanbul on February 28, 2015.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
8,217 (63%)
4 stars
3,282 (25%)
3 stars
1,041 (8%)
2 stars
246 (1%)
1 star
91 (<1%)
Displaying 1 - 30 of 731 reviews
Profile Image for Jim Fonseca.
1,163 reviews8,489 followers
January 13, 2021
Mountain bandits! A love story! Poverty and despair in the lives of the inhabitants of an impoverished mountain village kept in virtual slavery by the local landlord. This book has an amazingly high rating on GR of almost 4.5 – that’s up there with the Harry Potters.

description

Memed, a kindhearted boy, tries to flee but is caught, beaten and almost killed. Like many others around him, he eventually takes to the mountains as a brigand. He is different from the others though; he’s a bit like a Robin Hood, only robbing rich people. He becomes the nemesis of the landlord who sets the police and the army out after him. Meanwhile his love waits for him in prison – falsely accused of crimes by the landlord. Can Memed retain his good qualities or will he turn into a killer like so many other bandits?

The setting is the Taurus Mountains of southern Turkey, close to the Mediterranean, but these folks have never traveled to the sea. It’s around the 1920’s. There is good writing with vivid geographical descriptions of the terrain and the vegetation. We get some history of the gradual take-over of other tribes in the area by the Ottoman Turks.

description

I liked the occasional idioms: On gossip: “The mouth of the people is not like a purse that you can draw tight.” And “What he has done has been like putting a watermelon rind in the mind of a donkey.”

A good story and a worthwhile read.

description

The author (1923-2015) was a Kurd who grew up picking cotton in a poor village in Turkey. His was the only Kurdish family in town. His writings and his advocacy for Kurdish rights got him in trouble with the government. He was convicted but the sentence was suspended. This was the first of four books the author wrote in the Memed series.

To photo of the Taurus Mountains from earthmagazine.org
Turkish peasants in the 1920's from shopify.com
The author from oggito.com
Profile Image for فؤاد.
1,127 reviews2,357 followers
June 3, 2019
اولین بار که به اسم اینجه ممد برخوردم، وقتی بود که سیاههٔ صد تایی رمان رضا امیرخانی را نگاه می کردم. هنوز نوجوان بودم و تازه وارد دنیای ادبیات شده بودم و این فهرست ها کمکم می کردند راحت تر کتاب های خوب را پیدا کنم. آن جا امیرخانی اینجه ممد را معرفی کرده بود و گفته بود: یواشکی با کلیدر دولت آبادی مقایسه اش کنید، که من آن زمان این طور برداشت کردم که یعنی کلیدر تا حدودی از اینجه ممد تقلید کرده. آن زمان کلیدر را نخوانده بودم، اما اسمش را از زبان خیلی ها شنیده بودم و نخوانده آن را بزرگترین اثر ادبیات فارسی می دانستم. به خاطر همین هم وقتی یک روز در کتابخانه می گشتم و چشمم به اینجه ممد افتاد، فوری قاپیدمش.

اینجه ممد، نوشتهٔ یاشار کمال نویسندهٔ اهل ترکیه و ترجمهٔ ثمین باغچه بان، اولین کتاب از یک مجموعه چند جلدی است، و معروف ترین آن ها، و داستان پسری به نام ممد را بازگو می کند که به خاطر ظلم های خان محلی، سر به طغیان می گذارد و یاغی می شود. یاغی‌ای که هر چند خان و دولت هر دو دنبالش هستند، اما رعیتی که سال ها از این هر دو زخم خورده، ندیده این یاغی را می پرستد و برایش شعر می گوید و قصهٔ مردانگی هایش را تعریف می کند. یادم است همان زمان ها جایی خواندم که هر چند ممد وجود خارجی نداشته و ساختهٔ تخیل یاشار کمال بوده، اما کم کم مردم واقعاً او را به عنوان یک قهرمان واقعی پذیرفتند و برایش شعر و افسانه ساختند.

داستان، شیرین است. اما چیزی که برای من شیرین بود این بود که خودم را بین ورق های کتاب غریبه حس نمی کردم. نه فقط اسم آدم ها و جاها، نه فقط حال و هوای روستاها و خانه های کاهگلی و بیابان ها و زمستان های پر برف و تنور و کرسی، که حتی رفتارها، باورها، شکل حرف زدن ها، نوع فکر کردن ها و زندگی کردن ها، و درد پنهان پشت تمام این ها، همه و همه، انگار جایی بیخ گوش خودم اتفاق افتاده بود، نه در یک کشور دیگر. نمی دانم چقدر از این حس شیرین آشنایی محصول ترجمهٔ دلچسب ثمین باغچه بان است، اما فقط ترجمه نیست. بعدها که رمان آخرین انار دنیا از بختیار علی را هم خواندم، مطمئن شدم که فقط ترجمه نیست. نوعی نزدیکی هست بین ماها، فارس ها، ترک ها، کردها، افغان ها، پاکستانی ها، و باقی مردم این حوالی، که فراموشش کرده ایم. از وقتی به قول جلال آل احمد (یا داریوش شایگان؟ یادم نیست) به جای نگاه کردن به هم، به یک «دیگریِ» دوردست، به اروپا و آمریکا، نگاه می کنیم، فراموشش کرده ایم. و خواندن این دست رمان ها، لازم است برای به یاد آوردن آشنایانمان، و بعد، به یاد آوردن خودمان.
Profile Image for Scott Burton.
91 reviews19 followers
March 21, 2015
One of my criteria for rating a piece of fiction is this: Would I, or have I read it more than once. No matter how good, I almost never watch a movie more than once. But some books, I come back to over and over. This is such a book. I have read it several times. For me it is always entertaining and moving. Set in Turkey, and written by a Noble Prize nominee, it is a kind of Robin Hood saga.
I tell all my students that if they wish to understand the prophetic passion for social justice that is to be found in the Old Testament, read Memed, My Halk. One is constantly outraged by the too real injustice suffered by Memed and the uncommon heroism of Memed as he fights and rises above it.
The translation from Turkish is excellent. This little known book deserves to be better known. Its author deserves to be more widely read.
Profile Image for Büşra.
25 reviews13 followers
August 11, 2009
I'm a native speaker of the language in which this wonderful work of literature is written-Turkish.After reading the comments on the book here,I've started to think of reading it in English too because I've always thought its English translation could not possibly match its original version since cultural elements are a dominant part of the books.I see that I'm wrong,though and I'm glad for it.
I strongly recommend the whole series composed of 4 books,which shows Yaşar Kemal's extraordinary talent in understanding and describing human nature.The story takes place in Cukurova,Turkey;however,the feelings that the characters are involved in are mostly universal making the book a world classic.
Profile Image for Agir(آگِر).
437 reviews702 followers
March 6, 2015
امروز بعد چندروز فهمیدم یاشار کمال در 9 اسفند درگذشته است
دیشب یاد کتاباش افتاده بودم و قهرمان هایی که از بین آدمهایی معمولی و فقیر بر میخیزند: اینجه ممد و چاووش و احمد و علی اوزون

شنیدن خبر مرگ نویسنده محبوبت،حس عجیبی داره
با افکارش زندگی کردی و دنیا رو با چشمای اون تماشا کردی
و حالا آن چشمان فروبسته شده اند
هنوز این جمله کتابش یادمه
عبدی آقا رفت و حمزه کچل آمد

بعد هر ظالمی،ظالم ستمگرتری میاد
ولی بعد یاشار کمال باز نویسنده ای که با جرات از ظلم بگوید، خواهد آمد؟

شنيدم که چون قوي زيبا بميرد
فريبنده زاد و فريبا بميرد
شب مرگ تنها نشيند به موجي
رود گوشه اي دور و تنها بميرد

خدا بیامرزدش
...........
قسمتی از زندگینامه ایشان:یاشار کمال (کمال صدیق گوکچه‌لی) ۹۰ سال پیش در جنوب ترکیه در روستایی کردنشین به نام همیته که امروز "گوکچه‌دام" نیز خوانده می‌شود، به دنیا آمد

کمال که به خاطر عقاید سیاسی‌اش، دفاع از حقوق اقلیت‌ها، کردها، ارمنی‌ها و علوی‌ها بارها دستگیر و زندانی شد، اعتقاد دارد: زندان بی‌تردید مدرسه ادبیات معاصر ترکیه است

یاشار کمال در سپتامبر سال ۲۰۱۳ آخرین کتاب خود را منتشر کرد که عنوانش «پرنده‌ای با یک بال» بود. او این کتاب را چهل سال پیش نوشته و در کشوی میز خود نگه داشته بود
..........
:درمورد کتاب

داستان از دشت چوکورا باز شروع می شود.سرزمینی که همیشه ذهن یاشار کمال درگیر آن است
اینجه ممد پسر یتیم و روستایی است که عاشق خدیجه است و درخت (اسم درخت یادم رفته)میعادگاه دو عاشق است.اما عبدی آقا ارباب روستا،خدیجه رو برای خواهرزاده اش می خواهد.اینجه ممد(ممد لاغر یا باریک)دست معشوقش را میگیرد و به کوه پناه می برد
این ابتدای داستان بود و داستان تازه شروع می شود

اينجه ممد همان خشم فروخورده رعيتي است كه زير بار ظلم اربابان خرد شده اند، آنهايي كه ديگر رمقي براي زندگي ندارند با شنيدن نام اينجه ممد ياغي، خونشان به جوش مي آيد و حاضرند براي او جان بدهند
در این کتاب شخصیتی هست که اسمش فک کنم چاووش بود.چاووش جوری ناسزا میگفت که برای اولین بار از اینکه کسی فحش میده لذت بردم!!!حتی دوستش بزور عصبانیش میکرد تا بهش فحش بده و
آدم از خنده روده بر میشد
:)
و پیرزنی دوست داشتنی که وقتی اینجه ممد از کوهها به روستایش می آید دور اینجه ممد میرقصد
و قوجا عثمان که ممد را شاهین من صدا میزند
و از اینکه اینجه ممد به روستاشون پناه آورده
با لباسی شیک و تفنگش در ده میگردد و کیف میکند
تنها کسی که به قوجا میتواند گیر بدهد همان زنش است
ولی مگر قوجا این چیزا سرش می شود
:)
در کتاب های یاشار کمال،تنها ارتباطات انسانی وجود ندارد بلکه انسان ها دارای رابطه ای احترام آمیزی با طبیعت هستند
Profile Image for Gorkem.
150 reviews112 followers
November 24, 2019
İyi ki Güney Var!

Edebiyatta ciddi anlamda güney etkisi denen bir durum var. Hangi coğrafyada güney topraklarında yazılmış bir şeyler varsa ilgimi ekstra olarak çekiyor. Güneyin etkisi, insanlar ve toplumsal oluşum sanki ciddi anlamda edebiyat için var edilmiş gibi geliyor. (bkz: latin edebiyatı, amerikan gotiği..vs) Türk edebiyatında güney etkisi ise sanırım en güzel Yaşar Kemal ile var olmuş durumda.

Anlatım

Konuya girmeye gereksinim duymuyorum. Keza sanırım herkes tarafından biliniyordur. Anlatım açısından Yaşar Kemal tezcanlı bir anlatımla İnce Memed'i bize tanıtıyor. Yer yer anlatım açısından Kemal'in ciddi anlamda fransız romantizmden etkilendiğini çok fazla hissettim. Sanırım bu etkisi sayesinde betimlemeler ve kitaptaki her karakter okuru daha farklı bir bağlanma etkisi yaratıyor.

Anlatım açısından ve biçimsel olarak muhakkak eleştirdiğim çok yer oldu. Örneğin, olaylar çok hızlı gelişti. Detaylandırma bazı kısımlarda çok azdı. Bazen aynı şeyleri tüm karakterlerden vurgularcasını okumak sıktı.Fakat, olayların akış sonucunu bilinmesine rağmen Yaşar Kemal okuru bir şekilde diri tutabildi cilt boyunca.

Sonuç

İnce Memed, kültürel ve tarihsel bağlamda ciddi anlamda epik bir anlatım. Kemal'in okura yaşattığı okuma zevki en azından benim adıma tartışılamaz. Az yukarda bahsettiğim bana göre olumsuzluk olmasa da böylesi olsaydı dediğim yerlere rağmen kitaptaki her karakterin duygusunu okura deneyimletebilmek cidden bir yetenek.

İyi ki başlamışım geç olsa da...

İyi okumalar!
Profile Image for Michael.
1,094 reviews1,967 followers
May 27, 2018
This modern classic was first published in 1955. The tale is of a boy Ince Memed growing up in a rural village on central Anatolia who escapes the tyranny of a brutal local landlord by becoming a bandit hiding out in the rough country of the Taurus mountains. We experience him developing into a legend with overtones of Robin Hood and facing moral challenges to the good heart we can’t help rooting for, all the while fearing an end in a shootout like Bonnie and Clyde. The story is told with a sublime lyrical rendering of this place and people where Kemal grew up in a family of Kurdish immigrants. He captures the beauty so well of this arid high plains in the mountain foothills. The rhythms of village life among the subsistence farmers and herders of the region are portrayed so vividly with all the senses--sight, sound, touch, and smell. Every action feels larger than life, reaching for a new mythology to give meaning to the human struggle.

We first encounter Memed at about 12 running away over a ridgeline to seek refuge with a farmer at a neighboring village. He tells of his life as a virtual slave to Abdi Agha, who owns all the land of five villages and cruelly lords it over its residents:
For two years I’ve plowed his fields. The thistles devour me. They bite me. Those thistles tear at your legs like a mad dog. That’s the sort of field I plowed. Every day Abdi Agha beat me, beat me to death. … My father was dead and Abdi Agha took what little we had away from us. If my mother complained, he beat her cruelly and would beat me too. Once he tied me to a tree and left me there in the middle of the plain, far from the village. I stayed tied to the tree for two days, till Mother came and freed me. But for her the wolves would have torn me to pieces.

He is captured and returned to work and punishment, but the dream of escape is awakened, and he bides his time. But Agha takes the majority of their grain crop for his own, and it is only though the charity of an old bandit living anonymously in their region that they avoid starvation. At 16, he falls in love with a sweet, industrious village girl, Hatche. Their love becomes part of legend that will develop about Memed after he becomes a bandit:
Every night, whatever happened, they would meet. If not, neither of them could sleep at all. Hatche’s mother once caught them and punished her daughter. It was no use. …She put lock after lock on her door; Hatche found a way around every obstacle. She knitted stockings and kerchiefs for Memed and invented songs over them, expressing love, desire, and jealousy in the colors of her embroidery and in the notes of her songs that are still sung throughout the Taurus. People who saw her stockings were thrilled, and those who hear or sing her songs still feel a thrill like the freshness of spring when everything is green.

People who see Memed in this period sometimes become aware of the rebellion lurking in his spirit:
All his life and energy, his hate, love, courage, and anxiety were concentrated in his big eyes. Every now and then a tiny spark would light them up and then die, a sharp, piercing spark, to be feared like the spark that flickers briefly in the eye of a tiger ready to pounce and tear its prey. Where does this spark come from? Perhaps one is born with it. More likely it is born of torment, pain, anxiety. It had come to stay in Memed’s eyes in the past year, though the light of wonder and pleasure had always glistened in his childish gaze before.

Once Memed makes his escape, he comes to be part of a new tribe of sorts and has to negotiate a tough path among many bloodthirsty and lawless men. While some of their leaders are cruel and murderous, he eventually inspires others toward a less brutal ethos and hope of liberating his home region from Agha’s oppression. His girlfriend is imprisoned for helping him escape, and the dream of freeing her and living a normal life dwells deep in his heart. As larger and larger police contingents pursue him in his mountain hideout, his plans must become even bolder to achieve his aims. Good deeds rendered to others along his life journey are paid back in propitious ways.
I love how it slowly dawns on Memed that life is better elsewhere in the larger world. Not only might there be places free from tyrant landlords and with easier farming of loamy, well-watered fields free of thistles, there are cities beyond his imagination. A man he encounters puts this vision in his mind:

There’s a city there, Adana, all of clear glass. It sparkles day and night, just like the sun. You walk in the alleys between the houses, they call them streets, and it’s all glass. It’s as clean as can be. Trains come and go. On the sea, ships as big as villages go to the other end of the world. Everything shimes like the sun, bathed in light. If you look at it just once, you can’t take your eyes away. If it’s money you want, it pours like a flood in the Chukurova. All you’ve got to do is work.

In Kemal’s introduction, he explains his fascination with people who are destined to become rebels committed to a cause:
I have never believed in heroes. Even in those novels in which I focus on revolt I have tried to highlight the fact that those we call heroes are in effect instruments wielded by the people. The people create and protect those instruments and stand or fall together with them. …That is because there is a germ of revolt within every human being, just as there is a creative power, and it is this feeling of revolt that produces the “committed person.”

What I understood was that when people find themselves cornered, when they feel the pain of death in their heart, they tend to create a world of myth in which they try to take refuge. By creating myths, by conjuring up worlds of dreams, one can withstand the great suffering of the world and attain love, friendship, beauty, and, even perhaps, immortality.


I was greatly moved by this mini-epic with Homeric ovetones. I thank Goodreads friend Baran for recommending this book and look forward to continued exploration of readings in Turkish literature and history.
Profile Image for Renklikalem.
535 reviews172 followers
September 6, 2018
ince memed efsanesini anlatan kitabin kendisi de efsane bence! yasar kemal kendi topraklarini avucunun icini bildigi gibi, insanlarini da cok iyi biliyor. rus edebiyatinin cok sevilen isimlerini okurken neden klasik olduklarini, neden cok sevildiklerini, neden zamansiz ve olumsuz olduklarini cok iyi anlamis ve bir coguyla gec tanismama uzulmustum (tanisamadiklarim icin uzulme hakkim baki!:) ayni hisleri yasar kemal okurken birebir hissettim. ilk cildi okurken hissettigim en net dusuncelerden biri de su oldu: ince memed icin bes yuz sayfa, bin sayfa, bes bin sayfa ne kadar yazilmissa -yazilirsa- bir o kadar daha yazilabilir. ve okunur da! her karakterden, her bir olaydan detaydan daha bir cok hikaye cikartilabilir. acikcasi kitap bitince herhalde ikinci cilde belki baslarim, belki baslamam, belki araya baska kitap alirim diyordum; ama su an ikinci cildi okumak icin sabirsizlaniyorum! gercekten cok keyifli bir okuma sureci oldu.
Profile Image for Jim.
2,414 reviews798 followers
January 16, 2016
Yashar Kemal is probably the best known author from that most admirable of Middle-Eastern peoples: The Kurds. His Memed, My Hawk is a folk tale of injustice by a cruel landlord turning a young farmer's son to brigandage. At the same time he is a brigand, he is scrupulously justice, especially when dealing with the poor and the innocent.

"Slim Memed," as he is called, is a hero created by an author who doesn't believe in heroes. In his introduction to the New York Review Books edition, Kemal writes:
I have never believed in heroes. Even in those novels in which I focus on revolt I have tried to highlight the fact that those we call heroes are in effect instruments wielded by the people. The peoplecreate and protect these instruments and stand or fall together vwith them.
Still and all, Kemal was to write three more books featuring Slim Memed. For the first one, he was shortlisted for the Nobel Prize in Literature in 1973. That award was won by the Australian Patrick White. I think it should have gone to Kemal.

Kemal's villain is the landlord Abdi Agha, one of the most craven and beastly characters in all of literature. It is not until the end that Memed shoots three bullets into his chest, killing him; but he had been spiritually dead for years after Memed killed his nephew and wounded him.
Profile Image for Jefi Sevilay.
794 reviews93 followers
May 13, 2022
Sıradan bir hikayenin sıradışı anlatımı

Mevzubahis konu Yeşilçam filmlerinde o kadar işlendi ki kitap mı okuyorum, arka fonda müzik olmadan tencere tava, doğa sesleriyle çızırtılı bir film mi izliyorum hissiyat çoğu zaman birbirine girdi. Anlatımını ve dilini beğendim. Yalnız karakterler kitabın başında kendi yerel dillerinde sohbet ederken kitabın ileriki sayfalarında orijinal lehçeleri azalırken düzgün Türkçe ile konuşmaya başladılar. O biraz ilgincime gitti.

Bir şehir çocuğu olarak toprakla ve doğayla ilgili anlamadığım pek çok şey oldu. Ne o bitkileri bildim, ne de toprağı sürme tekniklerini. Açıkçası askere gidene kadar köy bile görmedim. Askere jandarma (veyahut candarma) olarak gittiğimde de köylülerle fazla haşır neşir olmadım. Yalnız eşimin ailesi Bolu Mengen'de bir köyden olduğu için onunla tanıştıktan sonra bol bol köy evine girdim çıktım. Hayatını köyde geçiren insanlarla tanıştım. Ne 1900'lü yılların köylüleriydi, ne de kitaptaki gibi Çukurova'daydı ama kitapta yer alan "köylü" betimlemelerinin pek çoğu halen geçerli, halen var.

Şimdi gelelim yorumun "controversial" kısmına

Hiç kusura bakmayın ne köy ne köylü güzellemesi yapacağım. Köylülerin rüzgarın esişi kadar hızlı bir şekilde yön değiştirmesi, İnce Memed köydeyken elini eteğini öpmesi, Abdi Ağa gelince örgütlenemeyip pısıp kalması, hadi korkuya birşey demiyorum sürekli birbirlerinin arkalarından beddua etmelerinden, dedikodu yapmalarından, kuyularını kazmalarından, kurnazlık yapmalarından, birbirlerini kandırmaya çalışmalarından ve daha pek çok şeyden ayrı ayrı tiksindim.

Bu kitabı bir arkadaşımla tartışırken Şürkü Erbaş'ın "Köylüleri Neden Öldürmeliyiz?" şiirini söyledi. Şiirin istisnasız her bir satırı kitabın özeti niteliğinde. Aşağıya hem şiiri, hem de Şükrü Erbaş'ın bu şiiri yazarken neyi kastettiğini kopyalıyorum.

Köylüleri niçin öldürmeliyiz?

Çünkü onlar ağır kanlı adamlardır
Değişen bir dünyaya karşı
Kerpiç duvarlar gibi katı
Çakır dikenleri gibi susuz
Kayıtsızca direnerek yaşarlar.
Aptal, kaba ve kurnazdırlar.
İnanarak ve kolayca yalan söylerler.
Paraları olsa da
Yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır.
Her şeyi hafife alır ve herkese söverler.
Yağmuru, rüzgarı ve güneşi
Bir gün olsun ekinleri akıllarına gelmeden
Düşünemezler...
Ve birbirlerinin sınırlarını sürerek
Topraklarını büyütmeye çalışırlar.

Köylüleri niçin öldürmeliyiz?

Çünkü onlar karılarını döverler
Seslerinin tonu yumuşak değildir
Dışarda ezildikçe içerde zulüm kesilirler.
Gazete okumaz ve haksızlığa
Ancak kendileri uğrarlarsa karşı çıkarlar.
Adım başı pınar olsa da köylerinde
Temiz giyinmez ve her zaman
Bir karış sakalla gezerler.
Çocuklarını iyi yetiştiremezler
Evlerinde, kitap, müzik ve resim yoktur.
Bir gün olsun dişlerini fırçalamaz
Ve şapkalarını ancak yatarken çıkarırlar.

Köylüleri niçin öldürmeliyiz?

Çünkü onlar köpekleri boğuşunca kavga ederler.
Birbirlerinin evlerine ancak
Ölümlerde ve düğünlerde giderler.
Şarkı söylemekten ve kederlenmekten utanırlar
Gülmek ayıp eğlenmek zayıflıktır
Ancak rakı içtiklerinde duygulanır ve ağlarlar.
Binlerce yılın kalın kabuğu altında
Yürekleri bir gaz lambası kadar kalmıştır.
Aldanmak korkusu içinde
Sürekli birbirlerini aldatırlar.
Bir yere birlikte gitmeleri gerekirse
Karılarından en az on adım önde yürürler
Ve bir erkeklik işareti olarak
Onları herkesin ortasında döverler.

Köylüleri niçin öldürmeliyiz?

Çünkü onlar yanlış partilere oy verirler
Kendilerinden olanlarla alay edip
Tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar.
Devlet, tapu dairesi, banka borcu ve hastanedir.
Devletten korkar ve en çok ona hile yaparlar.
Yiğittirler askerde subay dövecek kadar
Ama bir memur karşısında -bu da tuhaftır-
Ezim ezim ezilirler.
Enflasyon denilince buğday ve gübre fiyatlarını bilirler.
Cami duvarı, kahve ya da bir ağaç gövdesine yaslanıp
Onbir ay gökyüzünden bereket beklerler.
Dindardırlar ahret korkusu içinde
Ama bir kadının topuklarından
Memelerini görecek kadar bıçkındırlar
Harmanı kaldırdıktan sonra yılda bir kez
Şehre giderler!

Köylüleri niçin öldürmeliyiz?

Çünkü onlar otobüslerde ayaklarını çıkarırlar
Ayak ve ağız kokuları içinde kurulup koltuklara
Herkesi bunalta bunalta, yüksek perdeden
Kızlarının talihsizliğini
ve hayırsız oğullarını anlatırlar.
Yoksulluktan kıvrandıkları halde, şükür içinde
Bunun, Tanrının bir lütfu olduğuna inanırlar.
Ve önemsiz bir şeyden söz eder gibi, her fırsatta
Gizli bir övünçle, uzak şehirdeki
Zengin bir akrabalarından söz ederler.
Kibardırlar lokantada yemek yemeyi bilecek kadar
Ama sokağa çıkar çıkmaz sümküre sümküre
Yollara tükürürler..
Ve sonra şaşarak temizliğine ve düzenine
Şehirde yaşamanın iyiliğinden konuşurlar.

Köylüleri niçin öldürmeliyiz?

Çünkü onlar ilk akşamdan uyurlar.
Yarı gecelerde yıldızlara bakarak
Başka dünyaları düşünmek gibi tutkuları yoktur.
Gökyüzünü, baharda yağmur yağarsa
Ve yaz güneşleri ekinlerini yetirirse severler.
Hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe
-Bu verimi yüksek bir tohum bile olsa-
Sonuçlarını görmeden inanmazlar.
Dünyanın gelişimine bir katkıları yoktur.
Mülk düşkünüdürler amansız derecede
Bir ülkenin geleceği
Küçücük topraklarını ipoteği altındadır.
Ve birer kaya parçası gibi dururlar su geçirmeden
Zamanın derin ırmakları önünde...

Köylüleri söyleyin nasıl
Nasıl kurtaralim?

Şiirin bir bölümü 27 şubat 1994 tarihli Milliyet Gazetesinde, Melih Aşık'ın açık pencere isimli köşesinde yayımlanıyor. Daha sonra Süleyman Demirel şiire tepki gösteriyor ve Şürkü Erbaş bu eleştiri üzerine Melih Aşık'a şiirde ne anlatmak istediğini açıklayan bir not gönderiyor.

"[Bu şiir] benim başımın belası bir şiir. tarihsel ya da sosyolojik açıdan dünya kadar söz söylenebilir. Şiirde söylediklerimin dışında - şiirin açıklaması olarak değil elbette- çok kısa şunları söyleyebilirim: Ben kaba bir dünyada yaşamak istemiyorum. Benim geleceğimi ufukları eşiklerinden öteye varamayanlar belirlesin istemiyorum. Bencilliğinden başka erdemi olmayan insanların dünyamıza iyilik ve güzellik katacağına inanmıyorum. Felsefeyi, sanatı, bilimi bilmeyen, küçümseyen; dinini mülke; mülkünü dine dönüştüren insanları sevmiyorum. Ne yazık ki ülke, tenha kasabalardan ışıklı kentlere kadar, bu düzeysizliğin egemenlik alanı haline geldi. gerisinde bu bakışın yattığı bir tepki şiirdir "Köylüleri niçin öldürmeliyiz?". Kendim için onlar için insan onuruna yakışır bir yaşama biçimini tersinden söyleyen bir dili, kurgusu vardır. Sevmediğimiz değil sevdiğimiz insanlar bize dert olur değil mi? Yargılanan aslında feodalizm, gelenekler."

Yorum sizin.
Profile Image for Hakan Aslantürk.
6 reviews6 followers
March 2, 2012
Her ne kadar Yaşar Kemal bu seriyi pek beğenmese de (bunu bir röportajında söylemiş ve ince memed'i yalnızca para kazanmak için yazdığını belirtmiştir) biz seviyoruz. Dönemini, yöreyi, yöre insanını ve kültürünü en iyi anlatan kitaplardan biri. O kadar karakteri yaşamak ve onların ruh halini bu denli ustalıkla aktarmak için ya şizofren ya da Yaşar Kemal olmak gerekirdi sanıyorum.

Kitap bilindiği üzere 4 cilttir. Her cildin arkasında İnce Memed'in, bu bölümde kimi öldüreceği yazılı olduğundan okunmamasında fayda vardır.

Son bir not: kitapta sıkça adını duyacağınız Arif Saim Bey, yaşadığı dönemin Urfa Mebusu, Doğu İstiklal Mahkemeleri Başkanı ve bir zaman Atatürk'e suikastle yargılanmış olan, bugün Adana'da, Urfa'da kimi yerlerin tabelalarında adı bulunan Ali Saip Ursavaş'ın ta kendisidir. Bu detayı yakalamak oldukça hoş bir sürpriz... TBMM'nin sitesine girerek dönemin meclis tutanaklarında adına rastlayabilir ve kayıt altına alınan sözlerini de okuyabilirsiniz. Kitapta yer alan diğer karakterleri de dönemin gerçek simalarıyla eşleştirmeye çalıştım ama başarılı olamadım. Başarana ne mutlu...
Profile Image for Nilguen.
351 reviews155 followers
July 29, 2022
WOW - welch ein Meisterstück!! Ich weiß nicht, warum ich dieses Buch habe so ewig lange im Bücherregal stehen lassen! Längst wissen viele meiner Buchfreunde hier, dass dieser Roman legendär ist, ein Klassiker ist...Ich bin nun süchtig nach Yasar Kemal´s Geschichten und seinem Schreibstil und möchte all seine Romane lesen.

Wie Yasar Kemal die anatolischen Taurusgebirge beschreibt, deren Schönheit von Granatapfelbäumen gesäumt, und dann wieder die elenden Böden, die die Bauern versuchen zu pflügen, wie die Disteln ihnen die Pluderhosen und Beine zerreißen oder die Sümpfe, die Einem zum Hals stehen.

Memed lehnt sich gegen das feudalistische System des Grundbesitzers Abdi Aga auf und macht sich so zu seiner Zielscheibe. Dieser Hass, die Armut, der Hunger, die Dürre und die Ausbeutung durch Abdi Aga tragen all dazu bei, dass Memed zum Banditen in den Bergen wird.

Wie Yasar Kemal die Gedankenprozesse von Memed übermittelt, wie er daraus seine Handlungen ableitet, ist für mich so neu und so authentisch.

"Nie wird ein Bandit Herr der Welt sein" sagt ein altes türksiches Lied. Doch Memed erprobt dieses Sprichwort und nahm mich mit auf seine Abenteuer nach Adana, in die Dörfer im Cukurova und in die Berge, in seine Kämpfe mit dem Aga und dem Sergeant Asim. Memed wird auch Geliebter von Hatice und Vater ihres gemeinsamen Sohnes, doch seine Vergangenheit als Bandit wird ihn immer wieder einholen, denn nun ist er ein "Mann mit Verpflichtungen" für sein Volk.

Er muss jetzt zurück in die Berge...ich kann es kaum abwarten den zweiten Teil des Romans zu lesen.
Profile Image for مجید اسطیری.
Author 8 books550 followers
June 21, 2021
هر کس کلیدر را خوانده باشد ناخودآگاه بخش های زیادی از این کتاب را در ذهنش با کلیدر مقایسه خواهد کرد و اگر هوش و انصاف داشته باشد تصدیق خواهدکرد که این اثر در برابر کلیدر یک داستان سطحی و ضعیف است. خب البته کلیدر 21 سال بعد از این رمان منتشر شده و من هرچه جستجو کردم نتوانستم کشف کنم که آیا ترجمه ثمین باغچه بان از این رمان قبل از نگارش یا حتی انتشار کلیدر منتشر شده بوده یا نه. اما واقعا نباید ذهن مان را درگیر این مسئله کنیم که دولت آبادی از چنین رمانی تاثیر گرفته باشد
اگرچه واضح است ترجمه ثمین باغچه بان خیلی دم دستی و آشفته است ( و بنده خدا خودش هم در مقدمه اعتراف کرده است) اما حتی یک ترجمه بد هم نمیتواند رمان خوبی را تبدیل به یک رمان سطحی بکند
لااقل در سه محور کلیدر برتری واضح دارد به این رمان:

1. شخصیت قهرمان در کلیدر یعنی گل محمد جدا از این که یک یاغی شورشی است، نمونه واقعی یک «پهلوان_درویش» است که شوریدگی و شهود در وجود او باعث میشود حتی عامل حزب توده نتواند او را جذب کند. ستار پینه دوز که موفق نمیشود گل محمد را در جهت اهداف حزبی خودش قراردهد خودش عاشق آزادگی او میشود و نهایتا در کنار او شهید میشود. شخصیت اینجه ممد اصلا و ابدا چنین عمقی ندارد. .

2. جهان گل محمد در کلیدر استعاره ای از تمام ایران یا حتی تمام جهان است. روابطش با نمایندگان حکومت و صاحبان قدرت و ثروت در اوج پیچیدگی است و مخاطب به راحتی نمیتواند واکنش های او را پیش بینی کند. قبل از یاغی شدن هم در غائله جمهوری دموکرات آذربایجان برای حکومت جنگیده. عدالت در این رمان یک مفهوم پیچیده است که این رمان را به رمان های «رئالیسم سوسیالیستی» نزدیک کرده ولی جهان اینجه ممد از ابتدا تا انتها همان چند تا روستای اطراف خودش است و حتی از جمله فصل های جالب رمان اولین سفر اینجه ممد چشم و گوش بسته به شهر است. جهان به سختی فقط در جنبه «مبارزه با ظالم» یک معنای استعاری پیدا میکند که در آتش زدن خارستان ها در چند سطر انتهای رمان به این شکل نمودار میشود:
از آن روز تا امروزدهاتی های خاردشت هر سال پیش از آن که خاردشت را شخم بزنند جمع میشوند و جشنی میگیرند و خارستانهای خاردشت را به آتش میکشند. آتش سه شبانه روز در سرتاسر خاردشت از این خارستان به آن خارستان و به هر طرف می چرخد و میتازد و خاردشت را دیوانه وار می لیسد. از خارستانهایی که میسوزد فغانی بر میخیزد. در همین وقت در قله علیکوه هم یک کپه نور میترکد. قله علیکوه سه شب چنان سفید میشود که انگار روز.
ولی درک اینجه ممد از عدالت فقط به مبارزه با ظلم خلاصه میشود و از ابتدا تا انتهای رمان بزرگترین هدفش کشتن همان خان ده خودشان است

3. در کلیدر غیر از قهرمان داستان بسیاری از شخصیت های فرعی به بهترین شکل پردازش شده اند و شخصیت هایی مثل خان عمو و ستار و کلمیشی واقعا پیچیده و تو در تو ساخته و پرداخته شده اند در حالی که در اینجه ممد نه تنها خود قهرمان نزدیک به تیپ است بلکه تقریبا نویسنده هیچ کدام از شخصیت های فرعی را به گونه ای باورپذیر طراحی نکرده. واقعا همه تیپ هستند.
جدا از این ها واقعا کار خیلی سطحی است و ایرادات منطقی خنده داری هم در جریان قصه هست که بد نیست محض تفریح این چند سطر را با هم مرور کنیم:

بعضی ها هم می گفتند:«نایب رجب از دامادش دلخور شده بود، چونکه شنیده بود دامادش به دخترش فحش میدهد... و يك روز هم که از جلو در خانه داماده رد می شده، با گوش خودش شنیده بوده که داماده به دخترش گفته بود: «اون پدر فلان فلان شده‌ت....» و گروهبان رجب از همانجا یه راست به کوه زده بود، چونکه دلش نیامده بود دامادش را بکشد...، ( نمی توانست نقدا یک سیلی به دامادش بزند به جای این که بزند به کوه؟!🤔)
بعضیها می گفتند: «نایب آدم پولداری بود اما از مالیات دادن خیلی کوک بود، هر وقت هم چشمش به تحصیلدار دولت میفتاد تب می کرد و بستری میشد و خلاصه برای اینکه چشمش به تحصیلدار دولت نیفتد زده بود به کوه. (مال و منال را ول کرده برای ندیدن مامور مالیات زده به کوه؟!!🤔😕)
بعضی ها هم می گفتند: «پدرزنش را کشته بود و زده بود به کوه...،
خلاصه هر کسی چیزی برایش می ساخت و می گفت، اما معلوم نبود که راست می گوید و که دروغ می گوید.
معلوم هم نبود خطایی ازش سر زده یا نه. خلاصه به هر علتی فعلا سالها بود که در کوه بود و اگر گیر میفتاد، دست کم سی سال زندانی داشت. نامش با راهزنی و ادمکشی و غارت چنان عجین شده بود که نگفتنی ست... (کسی که زد به کوه تا دامادش را نکشد یا مالیات ندهد حالا دستش تا آرنج آلوده به خون بی گناهان است؟!!!🤨😏😒)
Profile Image for Zeynep Haktanır Eskitoros.
136 reviews65 followers
March 8, 2021
Eeee şimdi koskoca İnce Memed'e Yaşar Kemal'in bu ilk efsanesine 5 yıldız vermemek olmaz. Ancak Yaşar kemal'in ilk romanı olduğunu da belli etmiyor desem yalan olur.

Bir de bir Anadolu efsanesi olduğunu akıldan çıkarmamak lazım okurken, tüm gerçekçiliğinizle okursanız sevmezsiniz. 'Efsane bu ya' demeyi unutmayın her kitabı elinize alışınızda.

Elbette çok sürükleyici, ne olacak şimdi diye gerçek anlamda nefessiz okutuyor kendini. Yaşar Kemal'in 5 duyusunu katarak yaptığı doğa tasvirleri müthiş. Çakırdikeni tarlasını anlatışına bayıldım...dönüp dönüp tekrar okudum çakırdikenleri yazın nece olur, bahara ne olur kısmını :)

ve de iz sürücü Topal Ali karakteri sizce de çok özel bir karakter değil mi? 'iz sürmek' gibi bir heyecanı var, ne özel bir heyecandır bu...tanımak isterdim kendisini :)
Profile Image for alper.
210 reviews62 followers
April 14, 2019
Mertlik, yiğitlik destanı "İnce Memed", soluksuz bir türkü gözlerimi kapayarak dinlediğim. Ayağımıza çakır dikenleri battı onlara mı sövmedik, dağ bayır koşturmaktan soluğumuz mu kesilmedi, namertin kurduğu pusulaya düşmemek için az mı çaba harcamadık kuyruklarımızın kırkı da birbirine değmesin diye, herkesin toprağının kendine olduğu hülyalara az mı dalmadık…

Biraz bakalım mı böyle bir hissiyatı nasıl oluşturmuş “Büyük Usta”? Yaşar Kemal’in sazı eline alışı ve kendinizi huşu içinde ona kaptırışınız,

“Toros dağlarının etekleri ta Akdenizden başlar. Kıyıları döven ak köpüklerden sonra doruklara doğru yavaş yavaş yükselir. Akdenizin üstünde daima, top top ak bulutlar salınır. Kıyılar dümdüz, cilalanmış gibi düz killi topraklardır. Killi toprak et gibidir. Bu kıyılar saatlerce içe kadar deniz kokar, tuz kokar. Tuz keskindir. Düz, killi, sürülmüş topraklardan sonra Çukurovanın bükleri başlar. Örülmüşçesine sık çalılar, kamışlar, böğürtlenler, yaban asmaları, sazlarla kaplı, koyu yeşil, ucu bucağı belirsiz alanlardır bunlar. Karanlık bir ormandan daha yabani, daha karanlık! “(1)

En sevdiğim kısım geldi,

“Varacağım Dikenli düzüne. Beş köyün yaşlılarını toplayacağım başıma. Diyeceğim ki, Abdi Ağa yok artık. Elinizdeki öküzler sizindir. Ortakçılık, mortakçılık yok. Tarlalar da sizindir. Ekin ekebildiğiniz kadar. Ben dağda oldukça, bu böyle sürüp gidecek. Vurulursam başınızın çaresine bakarsınız. Sonra köylüyü başıma toplayıp, çakırdikenliği yaktıracağım. Çakırdikenliği yakmadan kimse çift koşmayacak.”
Cabbar, gözleri yaşararak:
“İşte bu iyi”, dedi. “Ağasız köy! Herkesin kazandığı, herkesin olacak.”
Memed:
“Herkesin kazandığı...“ diye gülümsedi.
Cabbar:
“Elimizde silah, toprakları bekleriz.”
....
Memed:
”Şu tarla meselesi aklıma geldi geleli, hiç ölmek istemiyorum.” (304-305)

Kitabın tamamını bu şekilde dinledim desem yeridir, bu açıdan kitapta çok özel bir yeri var bu kısmın,

Bu sırada tüfeğini çaprazlama boynuna takmış, sallanarak Sefil Ali içeri girdi. Doğru saza gitti. Duvardan aldı. Olduğu yere oturup saza düzen vermeye başladı. Birden bir türkü tutturdu. Kalın gür bir sesi vardı. Ses, Sefil Aliden çıkmıyor gibiydi. Türkü bin yıl öteden geliyor... Uzaktan dağlardan, Çukurovadan, denizden geliyor. Denizin tuzu, çamın sakızı, yarpuzun kokusu bulaşmış. Öyle bir türkü. “Gel benim derdime”, diyor, “bir derman eyle. Alemler derdine derman olansın.
Bir an duruyor, bu sefer saz büyüyor. Saz tekrar ediyor: “Derman olansın.” Sonra gene başlıyor Sefil Ali:

Her nere baktıysam yarimi gördüm.

Elleri duruyor. Sazın üstüne yumulmuştur. Uyumuş kalmış gibi. Birden başını kaldırıyor. Eli sazın üstünde uçuyor.

Dağlar taşlar uçan kuşlar.

Bir fırtına gibi çalıyor, söylüyor.

Adımı dersen de Sefil Aliyim
Bir gün akıllıysam yüz gün deliyim
Üstü köpüklenmiş bahar seliyim
Başı pare karlı dağdan gelirim


diyor, susuyor.
Sefil Ali olduğu yerde küçülmüş, tükenmiştir. Olduğu yerde, öylecene bir taş gibi kalakalmıştır. Donmuştur.
Sazını usuldan, bir yana koydu.
Memed de donmuş kalmıştı. Bir ara gözüne o çelik pırıltı gene geldi kondu. Sonra kafasında bir top sarı ışık gene söndü, kıvılcımlandı. Bol ışıklı Çukurova düzü dalgalandı.
(355-356)


Memed’in yangınına da bir bakalım son olarak,

Memed, bir an durdu düşündü. Yüzü gerildi. Büyük bir acı içinde kıvranır gibiydi:
“Ben”, dedi. “Hatçeyi görmeye gideceğim yarın.”
Topal şaşkına döndü:
“Nasıl, nasıl?” diye söylendi.
Memed, tok, sert bir sesle:
“Ben yarın Hatçeyi görmeye gideceğim.”
Topal:
“Eeee?”
Memed:
“Eeeesi mesi yok. Gideceğim.”
Topal elini çenesine verip duraksadı. Epeyi düşündükten sonradır ki:
“Zor”, dedi içini çekerek. “Çok zor. Düpedüz ölüm demektir.”
“Ölümü alnıma aldım”, dedi Memed, yüzü kırışarak, yüzü büyük bir acıyla gerilerek. “Ölümü alnıma aldım! Şurada tam yüreğimin ortasında bir yangın var. Oyuyorlar gibi yüreğimi. Gitmeliyim. Dayanamam gayri. Yarın şafaktan kalkıp yollara düşeceğim. Ben kasabaya…” (358)


Türküden bahsediyorduk. Bir de ağıt var. Memed'imin (içine içine) ağıdı… Olaylar o kadar hızlı gelişti ki Memed'i bir göremedim. Bir gözlerinin içine baksam ben anlarım halı nicedir? Biliyorum alev alev yanıyor şimdi… Halbuki “Toprağı köylüye dağıtmak”, “Herkesin ektiği kendine” derken nasıl ışıl ışıldı, “Hatçe'yi kaçıracam” derken nasıl yakıyordu etrafı. Mazlumun hakkını savunurken ne kadar sağlam duruyordu. Ben bir Memed ne oldu ona bakacam. Nereye gitti, ne yaptı ??? Düş önüme Topal Ali. Düş bakalım…
1,212 reviews164 followers
February 1, 2018
Once Upon a Time in Turkey

Down in that fertile part of southern Anatolia called the Chukurova, where crops yielded forty-fold and deer, birds, and beetles throve, the feudal landlords, who owned entire villages, oppressed the peasants mightily. They took whatever share of the crops they desired and could beat the villagers on any whim, or even drive them from their homes. Justice was an undreamt-of luxury. For rebels, or for those who had incurred the landlords' wrath, the only alternative-besides joining the Army---was to become a bandit in the mountains. The life of a bandit, though, however free, was usually short. Yashar Kemal, who grew up in this area, wrote this novel back in the 1950s; his first major work, which by now has been translated into nearly every major language and has become a modern classic.
Kemal introduces the life and traditions of the inhabitants of the Chukurova, a region unknown in most parts of the world. At least, he gives us a picture of the life they had in the 1920s or `30s. The novel describes the social conditions then existing there, introduces dozens of interesting, colorful characters, and also focusses on the natural environment, which by our times, has mostly disappeared. All this is done through the medium of a fast-moving, action-packed story which could be the script of a film (and may well have been, though I never saw it anywhere). Memed, a slim young man, wishes to marry Hatche, a beautiful village girl. The nasty landlord has other ideas---he wants her to marry his ugly nephew. The young lovers elope into the forest, but are surrounded by the landlord's minions. Memed draws his pistol and shoots the nephew dead, wounding the landlord. Memed winds up as a bandit, Hatche winds up in jail, and the rotten landlord has Memed's mother beaten to death. Her son swears revenge. Nomads, trackers, crazy bandit chiefs, tough peasant women, village farmers, policemen---the number of lifelike characters is endless. Memed not only turns bandit, but he becomes a Robin Hood character, a legend in his own time, who defies the prevailing feudal order and even re-distributes the landlord's fields to the tillers at one point. No wonder they loved him ! Perhaps some of Kemal's later work is deeper psychologically, perhaps his palette of colors got wider, but MEMED MY HAWK stands out as a great story written in masterful style. It is a novel about justice, a novel that treats basic human emotions in any time or place. It heralded the arrival of a major author on the world scene.
Profile Image for Monique .
147 reviews23 followers
March 8, 2017
کتاب لاغر و کوچکی بود ، درست مثل اینجه ممد
برگ های خسته و کاهی رنگی داشت و یک روز که در مرکز تبادل کتاب* به دنبال تکمیل لیست want to read
بودم ، روی یکی از قفسه ها در انتظار من نشسته بود.
از داستان هایی که ندایی از عدالت و حق جویی درون قلبشان می تپد لذت می برم
از انسان هایی مثل ممد که حتی اگر بسیار از دست بدهند ، در نهایت فریاد بلندی از آزادی خواهی خواهند کشید و مردم را فراموش نمیکنند به وجد می آیم
و هرگز فکر نمیکردم این کتاب بسیار قدیمی با برگه های کاهی رنگ که داستانی از روستایی و پسری با قلب شجاع وظلم ستیز را روایت میکند
این چنین در اخرین صفحات گلویم را پر از بغض کند.
بر شانه های ممد چیزی بود ، از جنس ابرهای خاکستری رنگ این روزهای آسمان شهر من
و در قلبش، حرارتی از شجاعت و شوق به عدالت جویی...
*مرکز تبادل کتاب که بعید میدانم در گودریدز چندان غریب باشد ، محلیست برای به اشتراک گذاشتن کتاب های خوانده شده ، که با هدف جلوگیری از قطع درختان بیشتر و ترویج بیشتر فرهنگ مطالعه ساخته شده.محل مورد علاقه ی من :)

Profile Image for Murat Gonul.
223 reviews
March 31, 2019
İnce Memed, okudukça yanıbaşında hissedilen bir karakter. Heyecanları, suskunluğu, adalet duygusuyla insanın içine işleyen bir kitap. Bu kadar doğal ve doğa ile iç içe anlatılabilirdi. Gerçek bir efsanenin ilk adımı olduğu hissediliyor. Okudukça karda sürünen kara çalının izi gibi oluyor insan. Çorak toprak kokusunu ve Çukurova'nın keskin sıcağını yaşatıyor. Uluslararası bir tema, milliyetten, ırktan bağımsız bir kavga bence. Dünyada her insanın kendinden bir şeyler yakalayacağı bir kitaptı. 2, 3 ve 4. kitaba devam artık :)
Profile Image for Yakup Öner.
176 reviews113 followers
November 3, 2014
Bir dava bu kadar mı doğal temalar ile anlatılır...?
Profile Image for Cheryl.
525 reviews844 followers
August 5, 2024
No matter how limited a man's field of vision, his imagination knows no bounds.

I first heard of Yaşar Kemal while reading about James Baldwin. Baldwin completed Another Country in Turkey. Intrigued by the decade he spent in Turkey, I came across the story of Cezzar, the Turkish actor who gave Baldwin a place to stay when he appeared on his doorstep depressed and feeling helpless. I also read about Kemal, another friend of Baldwin's. Who were these people who could so openly welcome another artist into their homes and lives during a time when he was not safe in his own country?

Curious, I chose this 1955 novel by Yaşar Kemal. This was the novel which earned him recognition. I just found out that this was made into a movie and judging by the way the dialogue moves in this novel, I can assume the producers were equipped with great lines.

The story of Memed is encouraging and saddening; hopeful and hopeless. When his father passes, Memed and his mother are constantly beaten and mistreated by their farming landlord, who has enslaved the entire village. The book opens with Memed escaping to seek refuge with a goatherder, Suleyman, and his family. He dreams of being Suleyman's son as he remembers how his father loved him. Suleyman bonds with the young Memed and Memed becomes a part of his family, but those joyous moments are shortlived, as Suleyman is also a slave of the landlord, Abdi Agha. The layers unfold to reveal the malevolent power the landlord exerts over poor families tending farms in this mountainous region. Memed finds love in Hatche, but she is dragged away from him and he has to fight to rescue her. He fights to protect his lover, he fights to protect his mother, and soon he fights to protect an entire village. His life is upended, and his responsibilities increase as he goes from mild mannered boy to a brigand and hero. Revenge, obsession, survival, and greed are highlighted themes in this novel as Memed struggles to escape Abdi's wrath.

I suddenly saw Kemal's and Baldwin's friendship clearly. Kemal understood oppression and poverty, this is clear when you read his characters and see the emotional truths introduced so authentically through characters like Memed, Lame Ali, and Jabbar. It is clear when you see his characters imagine worlds that exist beyond their despair. One senses that Kemal knew what it meant to pull oneself from the muck and be an advocate for human rights. Kemal said that he could not stop writing about Memed, so Memed continues as the main character in several books within the series. I'm eager to continue the series to see how Memed's life is shaped.
Profile Image for Val.
2,425 reviews88 followers
May 20, 2012
This book is written in the style of a folk tale: as a series of events and adventures. Within those parameters it works very well, but it is very much a 'show not tell' style and lacking in emotional depth. (You know what people do, but very little about what they feel.)
The descriptions of lives and places are detailed and easy to imagine, even if you have never seen anything of rural Turkey.
The book is worth reading for the way of life it depicts and the story, just don't expect introspection.
Profile Image for Banu Gür.
37 reviews68 followers
April 3, 2020
Vay anam vay! Sekiz yıl aradan sonra yeniden, çakırdikenleri bacaklarımı kanatsın, yumuşacık mis kokulu peryavşanların üzerinde soluklanayım ve hikaye boyunca gözümde iğne ucu kadar küçük, çelik pırıltı ışıldasın diye okudum. Heyye ne iyi ettim, umut verdi yine! ^^
Profile Image for Inderjit Sanghera.
450 reviews143 followers
September 18, 2017
Yashar Kemal is able to evoke the arid, yet effervescent, land of Taurus; from the ebullient sunsets to the incandescent moon-light, to the pellucid mountain slopes and parched plains or the baleful lives of the peasantry who struggle to survive beneath the oppression of feudalism, all of this is conjured up within the poetry of Kemal's prose.

The central character-aside from the protagonist Memed, is the country in which the story is set. Kemal. Desolate, yet beautiful, Kemal captures the deciduous and ethereal sunsets which illuminate the country, transmogrifying everything into a kaleidoscope of different colours, textures and tones, shedding some light on the bleakness of the peasants lives-there is something almost religious about Kemal's evocations of nature, something sacrosanct about the land which the workers toil under the turgid oppression of the landowners-even the prickly thistles are transformed in the sun-light;

"In spring the thistles are an anaemic, pale green. A light breeze can bend them to the earth. By midsummer the first blue veins appear on the stems. Then the branches and the whole stem turn a pale blue. Later this blue grows steadily deeper, till a field, the whole boundless plain, becomes a sea of the finest blue. If a wind blows, towards sunset, the blue thistles ripple like the sea and rustle; just as the sea turns road at sunset, so do the thistles."

At times the novel seems to be bathed in sun-light, as the never-ending brightness of the sun shines upon the land, upon the mountains, the swamps and the brooks, as colours coalesce from purple, to blue, to green and a glaring yellow. In contrast to this is the pale luminescence of the moon-light, as the world becomes a colder and darker place, but with a beauty which is more delicate and ephemeral;if sunlight transforms, then moonlight enhances and draws out the beauty of nature, as the whole world seems to be drowning  beneath a sea of melancholy as its torrents are washing over the characters.

The lead character, Memed, acts as a kind of Robin Hood for the local peasants who are struggling under the oppression of the landlords. The primary antagonist in the novel is the cruel land-owner Abdi Agha; whilst the characters are drawn out relatively well, what is more important is what they represent; the powerless peasants, whose fickle cowardice allows Abdi Agha to dominate them, Abdi Agha and other landowners such as Ali Safa Bey, whose greed and avarice are responsible for the poverty of the peasantry and of heroic figures such as Memed, who represents the key with which to unlock the vice of oppression and to free the workers from the shackles of their masters, who constantly seek to coerce and dehumanise them.  Although Kemal is clearly sympathetic to the plight of the peasantry he is also critical of their inability to fight back and rely on others, such as Memed, to win back their lands and rights-without the active involvement of the workers. The workers will never free themselves from the tyranny of the land-owners until they themselves also begin to confront the injustice of the system which envelops them and although Kemal feels they were initially over-reliant on others to take back what is theirs, Memed's actions in some ways act as the spark which will eventually set their revolution ablaze, just as the sun is able to transform the thickles into something radiant. 
Profile Image for Harmonyofbooks.
501 reviews208 followers
April 1, 2018
"Konuşan insan, öyle kolay kolay dertten ölmez. Bir insan konuşmadı da içine gömüldü müydü, sonu felakettir."
5/5⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Yaşar Kemal okumak uzun zamandır hep aklımdaydı. Hatta bu tarz başka kitaplara hiç ilgim olmadığı zamanlarda bile bir arkadaşımın önerisiyle okumayı bir şekilde aklıma derinden kazımıştım. Kütüphanelerde dört kitaptan oluşan seri sıralamasını bir türlü tam bulamıyordum. Bu yüzden seriye başlamam baya bir vaktimi aldı. Nihayet dört kitabı da yan yana gördüğüm bir kütüphanede içim ciddi anlamda sevinçle dolarak ilk kitabını alabildim. Şu kitaba başlarkenki heyecanımı umarım tam olarak ifade edebilirim. İlk defa Yaşar Kemal okuyup, İnce Memed gibi 31 senede tamamlanan bir eserin her satırını okuyup, karakterlerini, konusunu, kurgu gidişatını aklıma kazıyıp hiç unutmamak üzere ilk hislerimle bir defa okuyacaktım. Başlamadan önce kitaba uzaktan baktığımda benim için sadece okumak istediğim yabancı bir kitapken, bitirdikten sonra ne zaman kitabını görsem, ne zaman adını duysam bende yeri çok farklı olacak bir seri olacaktı. Kitapları çok uzun süre sonra görsem bile ilk okuduğumdaki hislerimi hatırlayıp buruk bir tebessüm edecektim. Bu kadar uzun süredir okumak istediğim bir seri için başlangıç hislerimi bu kadar uzun belirtmeden edemeyeceğim. Ayrıca bir okur olarak bu gibi eserlere bakarken içimi dolduran heyecanı tek tek kelimelere dökmüş oldum. Öyle mükemmel bir kitaptı ki ilk başından okumaya vuruldum resmen. Anlatım dilindeki o sadelik, aksanlarının bu kadar doğal bir şekilde kaleme dökülmesi, karakterlerin en ufak bir özelliğini okumakla her bir cümleden ayrı keyif aldım. Bu kadar beklettiğime değmiş kesinlikle ama dayanamayıp tüm kitapları üst üste okuyacağım. Kitapta Cabbar'la Çavuş'un atışmalarını okurken öyle sesli güldüm ki aynı satırlara dönüp dönüp sırıtıp durdum. Hem güldürüp, hem gülümsetip, hem de yaşananların acımasızlığı sonucunda boğazımı düğümleyen bambaşka bir kitaptı. Kitaptan tek şikayetim bu kadar hızlı okunuyor olmasıydı. Bir bakmışım göz açıp kapayana kadar çoktan elli sayfayı okumuştum bile. Devamını çok ama çok merak ediyorum ve okumak için dahi sabırsızlanıyorum. Yakın zamanda Yaşar Kemal'dan okumadığım kitap kalmayacak diye tahmin ediyorum çünkü her kitabına karşı içimde gitgide büyüyeyen bir heyecan yeşeriyor. Sıradaki kitabının yorumuyla görüşmek üzere.. Henüz okumamış olanlara şiddetle önererek keyifli okumalar dilerim..
Profile Image for Burak A.
52 reviews20 followers
July 4, 2018
http://yazantasurinchi.blogspot.com/2...

Herkesin ismini cismini ezbere bildiği bir kitap İnce Memed. Konusunu anlatmaya girişmeyeceğim bu sepeble. Fazlasıyla geç kaldım okumak için, nihayetinde de okudum. Hepimiz biliriz Memed’in hikayesini üstünkörü, üstüne üstlük ben kitabın sonunu da biliyordum. Yine de bu durum kitabı okurken aldığım zevki hiçbir şekilde baltalamadı. Nedeni hikayenin baştan sona çok kuvvetli olması. Karakterleriyle, olaylarıyla İnce Memed’in kurgu olduğuna inanmak bir hayli zor. Avucunun içi gibi bildiği belli olan Çukurova köyleri ve halklarını öyle güzel anlatıyor ki Yaşar Kemal, bütün o tecrübeyi, yaşanmışlıkları aktarabiliyor. Yalnız Memed değil, yan karakterler de ustalıkla yaratılmış; Topal Ali’sinden Cabbar’ına, Hürü Anasından Iraz’ına, hepsi için “Evet, bu karakteri ben tanımam mı?” dedim. Romanlar gerçek değildir fakat gerçeği anlatır ya hani, bu sözü destekleyecek en güzel örnek olabilir İnce Memed.

Kitabın en çarpıcı noktası bütün kötü insanlara karşı iyiliğin ışıl ışıl parlayışını göstermesi. Benim için kitabın verdiği en önemli mesaj iyiliğin dünyada hiç de azımsanmayacak kadar olması. Evet, fazlaca kötü karakter var kitapta, dediklerimle çelişiyor gibi. Fakat Abdi Ağalara, Kalaycı Osmanlara rağmen, Yaşar Kemal ısrarla demek istiyor ki, insanlar kötü değillerdir, hatta iyilerdir. Memed’in de dediği gibi, ne kadar iyi insanlar var şu dünyada... O iyi insanların varlığından emin olmasa Yaşar Kemal, Memed’i bindirip atına, çıkarmazdı Çukurova dağlarına.

Topraklarımızda yazılan en iyi romanlardan olduğu söylenir. Sırasını bilmem ama, bundan üç yüz yıl sonra da ilk önerilecek, eskinin ne olduğunu en güzel anlatacak kitaplardan biri olmaya devam edecek, bunu biliyorum.
Profile Image for C.
303 reviews67 followers
September 12, 2019
Bu kitaba üç verirken utanıyorum... Hakkım yokmuş gibi hissediyorum (çoğu kitapta yaşadığım gibi) ve okuyan ve seven onca insanın bulup da benim bulamadığım, göremediğim ne var sorguluyorum. Karakterler ya tam olarak şerefsizin önde geleni ya da iyilik meleğiydi. Bir çeşit tek boyutluluk olduğunu düşünüyorum. Maceradan maceraya sürüklediği doğru, insanı okumaya iten bir kurgu fakat ben Memed'i hissedemedim. Duyguları alamadım. Biri öldüğünde üzülmem gerekiyormuş gibi hissetmek dışında, yazarın bu duyguyu verebildiğini düşünmedim. Bu yüzden de o kadar sevmedim. Kızdığım cok şey oldu ama bunu bir gazete haberinde üstün körü okumus olsaydım da kızardım zaten. Bir eksiklik vardı benim için.
Profile Image for Suna.
66 reviews7 followers
April 27, 2019
İşte böyle yazarları seviyorum.yaşadığı toplumu, iklimi, toprağı ama daha da önemlisi insanını tanıyan yazarları ve yazdıkları kitapları.zorlamadan, kanırtmadan büyük davaları, evrensel sorunları anlatan yazarları.böyle kitaplar küçücük bir delik gibiler hani sadece bir ışık, parıltı yansır kafanızı deliğe uzatıp bakarsanız deliğin içinden kocaman ışıl ışıl, uçsuz bucaksız bir dünya görünür.Yaşar Kemal'in dili çok sade çok insancıl, sarısıcak.serinin diğer kitaplarını da okuyacağım muhakkak.
Profile Image for Elif  Yıldız.
243 reviews19 followers
January 25, 2018
Görüş sahası ne kadar dar olursa olsun, insan muhayyilesi geniştir. Değirmenoluk köyünden başka hiçbir yere çıkmamış bir insanın bile geniş bir hayal dünyası mevcuttur. Yıldızların ötelerine kadar uzanabilir. Hiçbir yer bulamazsa Kafdağının arkasına kadar gider. O da olmazsa, düşlerinde yaşadığı yer başkalaşır. Cennetleşir. Şimdi, şu anda düşler veryansın ediyordur uykuların altında. Şu fıkara, şu kahırlı Değirmenoluk köyünde, değişmiş dünyalar yaşanıyordur.

İnce Memed...Memed... Zalimler için eşkıya, köylüler için çelik gibi, yıkılmaz bir kahraman.

"Bana bak! Oğlum İnce Memed, dedi. Suçsuz adamı, az suçu olan adamı, parası için adam öldürürsen iki elim yakanda olsun."

Memed, yetim bir çocuktur. Annesini ise yaşadıkları köyün ağası olan Abdi Ağa'nın zulmü sarmıştır. Abdi Ağa ne İnce Memed'i ne anasını ne de köylüyü sevmektedir. Tek derdi tarla,para,otorite,güç.
İnce Memed bir gün artık Abdi Ağa'nın yaptıklarına dayanamaz hale gelir. Ve köyü terk eder. Anası gece gündür ağlar durur. Abdi Ağa ise deli olur. Sonra çıka gelir, hem anasını hem de gönlünün sahibi olan Hatçe'yi de alarak gitmeye karar gelir. Anası gelmez, Hatçe ise onu bırakmaz. Ve kaçarlar. Abdi Ağa deliye döner çünkü Hatçe'yi kendi yeğeni ile nişanlamıştır. Nasıl cüret eder yeğeni Veli'nin nişanlısını da alıp köyü terk etmeye? Nasıl?! Ve İnce Memed'in hikayesi burada başlar...

İnsanları sözleriyle değil, hareketleriyle ölç!

Bu kitabı herkes okumalı. Herhangi bir yaş grubu fark etmeksizin. Gerçekten bu kitabı okuduğunuzda İnce Memed'in neden 32 yıl gibi uzun bir sürede yazıldığı anlıyorsunuz. Böyle bir eserin üzerine laf etmek ne kadar doğru bilmiyorum. Sanki okurken her cümlesi her kelimesi hatta her harfi ince ince işlenmiş gibi. Ve kitapta şahane betimlemeler var. Öylesine yüksek kalitede betimlemelere rağmen kitap gerçekten hızlı ilerliyor ve hikaye sizi sarıyor.

Ben sana bir şey öğretemem oğlum, bütün çarelerini kendin yaratacaksın.

İnce Memed'i hikayesi kimi zaman size üzecek, kimi zaman gülümsetip kimi zamanda gururlandıracak ama en çok içinizi yakacak. Benim canımı çok yaktı İnce Memed. İnce Memed'i köylü ile olan ilişkisi, etrafındaki insanlara olan tutumu okunmaya değer. Hep terk edilen Memed oldu. Hep bir başına kaldı ama Yaşar Kemal'in de dediği gibi İnce Memed, içinde başkaldırma kurduyla doğmuş bir karakter.

İnsanların üstüne çok varmamalı. Öldürmeli, dövmeli, ama üstlerine çok varmamalı. Donsuz, çırılçıplak, köyüne, evine girmesi bir adama ölümden zor gelir. İşte bunu yapmamalı. İnsanlarla oynamamalı. Bir yerleri var, bin ince yerleri, işte oraya değmemeli.

İyi ile kötünün, cesur ile yüreksizin, mertle namerdin hikayesi ve içini özgürlük duygusu kavuran Memed. İnce Memed. Kitabı bitirince bugüne kadar ne satın alıp okumamışım diye kendime sordum. Keşke daha erken okusaymışım.

İnsanoğlu çiğ süt emmiştir. Her kötülüğü yapar, her iyiliği yaptığı gibi.

Son söz olarak, ben bu kitabı gerçekten çok sevdim. İnce Memed'i burada daha daha anlatamam çünkü İnce Memed anlatılmaz, okunur.

Konuşan insan, öyle kolay kolay dertten ölmez. Bir insan konuşmadı da içine gömüldü mü, sonu felakettir.
Profile Image for Czarny Pies.
2,829 reviews1 follower
June 24, 2015
This book merits all the praise that it has received. It provides an outstanding view of life in the Anatolian highlands in the 1920s. The fall of the Ottman empire at the end of World War I has profoundly affected the social order in Turkey. Many of the old feudal families have lost their holdings. At the same time a class of nouveau richer has emerged and is making every effort to create a new feudalism by wresting the land holdings away from the peasants.

Some of the dispossessed have formed bands of brigands. These brigands quickly become clients of the large landholders and assist them to increase their holdings by intimidating those peasants who are resisting.

Memed our hero however is a good brigand who sides with the small landowners. For many readers, having a Robin Hood type to cheer for adds considerably to the charm of the book. I find it a somewhat contrived element in what is nonetheless a masterful portrait of a forgotten but important component of Twentieth Century history.
39 reviews53 followers
February 23, 2019
خوێندنی بەرگی یەکەمی حەمەدۆک تەواو بوو، چی دەتوانم لەسەر شاکاری یەشار کەمال بڵێم؟ لە جوانی چیرۆکەکە؟ لە حەمەدۆکی خۆم، شەهێنی خۆم، لە خەجیجی بێ بەخت و دوونەی قۆر بەسەر،لە قسە خۆشەکانی نایب رەجەب و جەبار کە هەر دەم زەردەخەنەیان بە لێومەوە دەیان هێنا، لە عەبدی خانی دڵ رەش، لە دۆردوو شێتەکە، عەلیە شەڵ و دایکە حوری و پلکە ئیرازی دڵ گەورە یا پیاوەتی کەریم ئۆغڵی و مام سمایڵ و مام عەلی دوورمیش؟ لە جوانی شاخەکان و دەشتەکان، لە ئاسیاب چەشمە و شار، لە پیاز و نانی گوندییەکان و حەڵوا و نانی گەرمی شار، ووشە کەمە بۆ وەسف کردنی ئەم شاکارە، لە هەموو جوانتر وەڕگێرانە جوانەکەی کاک عەبدوڵڵا بوو، لە راستیدا نووسینی ئەم شرۆڤەیە زیاتر بۆ دەست خوشی کردن لە مامۆستا عەبدوڵڵا حەسەن زادەیە، بە کوردی شیرینەکەی رۆژهەڵات، دوو ئەوەندە تام و چێژی زیاتری بە چیرۆکەکە بەخشیوە، هیوادارم هەر دەم لەش ساغ و تەندروست بێت و هەروەها خوێنەری کورد خۆیان لە خۆێندنی ئەم چیرۆکە نازدارە بە وەڕگێرانە ناوازەکەی کاک عەبدوڵڵا بێ بەش نەکەن.
Displaying 1 - 30 of 731 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.