Mutfak Murathan Mungan'ın yeni oyun kitabı. İstanbul'un Cihangir'e benzeyen bir semtinde, çevre işyerlerine ev yemekleri yapan kadınların işlettiği küçük bir lokantanın mutfağında geçen yirmi sahnelik roman tadında bir oyun. Tek mekânda geçen oyunda ikisi erkek olmak üzere on karakter yer alıyor.
21 Nisan 1955 tarihinde İstanbul'da dünyaya geldi. Mardinli bir ailenin çocuğudur. Babası avukat İsmail Mungan, annesi Habibe Mungan'dır. İlk, orta ve lise yılları Mardin'de geçti; Mardin Lisesi'nden mezun oldu. Mardin eserlerinde sıkça kullandığı mekanlardan birisi oldu. Bu çevrenin taşıdığı farklı kültürel yapıyı, insan olgusunu eserlerine başarılı bir şekilde yansıttı. Yazar, 1972'de Ankara'ya yerleşti. Lisans ve yüksek lisansını Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nde tamamladıktan sonra başladığı doktora çalışmasını yarım bıraktı, Ankara Devlet Tiyatroları’nda altı yıl, İstanbul Şehir Tiyatroları’nda üç yıl dramaturg olarak çalıştı. Gazete ve dergilerdeki ilk yazılarını 1975’te yayımlayan Mungan; yazı hayatı boyunca şiir, öykü, roman, deneme, tiyatro oyunu, sinema yazısı, senaryo, masal, şarkı sözü gibi farklı türlere ait eserler verdi.
Mesaj kaygısından kör oldum. LGBT’nin her harfi Töre kurbanları Dağa çıkanlar Eski Maocular Tecavüz mağdurları Maraş katliamı mağdurları Göçmek zorunda kalan Rumlar
Veee son olarak Cumartesi anneleri
Kendi akışında güzel güzel gidermiş oyun aslında, mesaj kaygılarının olmadığı diyaloglar başarılı. Konu da ilgi çekici. Cümleler vurucu. Ama bu mesaj kaygısı, her şeyi söylemeliyim ama her şeyi söylemeliyim düşüncesi oyunu mahvetmiş. Kahramanlardan birine de takılıyorlardı halbuki restoranın adı “Mozaik mi olsun” deyince. 2/5
sahne, mutfak, kadın. kadınlar demem daha doğru olur, neticede kervanı döndürme fikrinden yola çıkarak birbirinin hayatında zaten bulunan dört kadının pek kıymetli karşılıklı güvenleriyle, hadi bir lokanta açalım da şöyle yemeklerin sosu, kokusu gelenin -bir de okuyanın- aklını başından alsın, bize de afiyetin keyfini(?) sürmek kalsın motifli diyaloglarından oluşan ve resmen bakışlarıyla konuşan kadınların yeri mutfak. bu bir tiyatro metni, ama Servet ablayı, Defne'yi, hiç konuşmayan Selma'yı bile sesinden tanıyorum desem abartmış olmam. Murathan bey dur şunun bahsini de edeyim diye diye her konuyu eşelemeseymiş daha çok severmişim, ama bu yine de vişne bahçesine bakan üç kız kardeş'e bayılmama engel degil. şarkı da boşuna değil. sahne açılırken radyoda çalıyordu, sonra Servet abla söyledi içi titreye titreye. duydum derken şaka yapmıyorum, okuyunca anlayacaksınız. zaten dünyanın neresine giderseniz gidin birbirini anlayan kadınlarla da karşılaşacaksınız, öyle tarihsel bir öfke.
"Aynur - Bir araştırmaya göre kadınlar genellikle banyo küvetinde intihar ediyormuş. Ardında kalanlara temizliği kolay olsun diye... Ölürken bile geride kalanları düşünmek! Kadınlık böyle bir şey herhalde.. Servet - Bu yabancıların yaptığı bir araştırma galiba. Bizim fukara evlerinin kaçında küvet var ki?? Gülbahar - Hem sonra bizim kadınlar, ölüsünün bile çıplak görülmesini istemez..."
"Nesrin: ...Bence şu dünyada sevilme ihtiyacı kadar insanı köleleştiren bir şey daha yoktur. Özellikle de kadınları. Zavallı kadınlar hayatları boyunca kendilerini birilerine sevdirmek için çırpınıp dururlar. Ana-babalarına, kocalarına, çocuklarına, akrabalarına, konu-komşuya... Kadınlar niye bu haldeler sanıyorsunuz? Oysa dünyada en büyük güç, sevilmemeyi göze almaktır. Bir insan ancak o zaman kendisi olur. İyi ya da kötü, ama kendisi! Hakiki bağımsızlık budur. Son yıllarda herkes kadınların bağımsızlığından söz ediyor. Kendinizi kandırmayın hanımlar! Kalpleriniz, hayalleriniz, ümitleriniz köleleştirilmiş bir kere, bağımsız olsanız ne çıkar?"
"Nesrin: ... tabii kendisinin okuması gereken kitaplar, katılması gereken toplantılar olduğu için, çocuğuna da benim bakmamı bekledi. Niye? Çünkü, o başına buyruk, özgür bir kadın. Ben de evde çocuğa bakması gereken klasik anne. Ee, erkekler de böyle yapmıyorlar mı? Ne farkınız kaldı onlardan feminist hanım? Çocuk da yapmayıverin!"
Murathan Mungan'ın kadını ve mutfağı merkeze aldığı tiyatro oyunu.
Vejetaryen Mungan'ın 2020'nin 17 Temmuz'unda kapanan; şehrin ilk vejetaryen lokantası Zencefil'in müdavimi olduğunu düşünürsek; Oyunda Cihangir'de açılan vejetaryen lokanta "Domates"in ilham kaynağının neresi olduğunu kolayca bulabiliriz.
Akışı ve kurgusu iyi olan bu oyunun neden sıkça oynanmadığını, İstanbul'un önde gelen tiyatro kumpanyalarının neden tercih etmediğin merak ediyorum.
Oyunda adı geçen yemeklerden Murathan Mungan'ın yemek bilgisini de azıcık da olsa görebiliyoruz ki o da ayrı bir nefaset ilgilisi için.
bu duyguların kelimelerini sonradan buldum belki ama inanın çocukken de böyle hissederdim. çocukların kalbinde çok şey vardır ama kelimelerini bilmezler.