Jump to ratings and reviews
Rate this book

04:00

Rate this book
Günümüzün ilginç kalemlerinden Hikmet Hükümenoğlu yeni kitabı ile okurlarını şaşırtmaya devam ediyor. Her zaman güçlü kurgusu, etkileyici atmosferi ve beklenmedik sonlarıyla okuru farklı bir okuma serüvenine çağıran Hükümenoğlu, 04:00 adını taşıyan bu romanıyla da yabancısı olduğumuzu sandığımız ama içinde yaşadığımızı hatırlayacağımız, sonunu merak edip aslında bildiğimizi fark edeceğimiz bir dizi olayın içine çekiyor bizi.

Bazen kafamı kaldırıp etrafa bakındığımda çok tuhaf bir hisse kapılıyordum. Seyretmek istemediğim bir filme ait dekorların içine hapsolduğuma dair boğucu bir his. Doğduğum şehir nasıl bu hale gelmişti, anlayamıyordum. Gökyüzünde hangi yıldız yerinden bir milim oynamış, hangi kara delik yönünü şaşırmıştı da, İstanbul bir türlü son nefesini veremeyen bu canlı cesede dönüşmüştü?

Ve o zaman şöyle avutuyordum kendimi: Paralel evrenlerden birinde başka bir şehir vardı... Bize neredeyse tıpatıp benzeyen, ama belki de bu kadar mutsuz olmayan insanların yaşadığı başka bir İstanbul.

355 pages, Paperback

First published September 1, 2012

12 people are currently reading
190 people want to read

About the author

Hikmet Hükümenoğlu

12 books195 followers
1971 yılında İstanbul'da doğdu. Robert Kolej'den, sonra Boğaziçi Üniversitesi Fizik ve ardından Koç Üniversitesi MBA bölümlerinden mezun oldu. Dokuz yıl boyunca çeşitli yatırım bankaları ve aracı kurumlarda analist ve üst düzey yönetici olarak çalıştı. 2004 yılında finans sektörünü terk ettiğinden beri zamanının büyük bir kısmını yazarak ve müzik yaparak geçiriyor.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
57 (16%)
4 stars
160 (45%)
3 stars
121 (34%)
2 stars
15 (4%)
1 star
2 (<1%)
Displaying 1 - 30 of 37 reviews
Profile Image for Erkan.
285 reviews63 followers
August 15, 2021
Yazardan okuduğum üçüncü roman oldu. Üç kitabın da eli yüzü düzgündü, belli bir seviyenin üstündeydiler. Zaten Körburun'u ayrı tutuyorum çok iyi bir roman bana göre. 2012'de basılan bu romandan da keyif aldığımı söyleyebilirim. Bazı parapsikolojik olayları inandırıcı bir şekilde yedirmiş hikayeye. Romanın sonlarında 10-15 sayfalık bir bölüm var sanırım Murakami'den esinlenmiş biraz o kısımda :)
Profile Image for Renklikalem.
531 reviews172 followers
April 5, 2021

hukumenoglu okurken cok fazla herseyden biraz var gibi bir hisse kapiliyorum hem yazi tarzi hem de yazarin uslubu olarak ve bu da bende hem bi kafa karisikligi yaratiyor hem de kitaba yogunlasmakta zorlaniyorum sanirim:(

04:00 okurken de ayni sey oldu. sanki hikmet hukumenoglunun elini daha bir sevkle heyecanla tutuyorum bana guzel bi hikaye anlatiyorken bi anda beni oldugumuz yerde birakip etrafta gordugu alakasiz seylere konsantre olmus ve bana onlardan bahsetmeye baslamis gibi hissediyorum. okudugum diger kitaplarini da dusunce bu fikirlerimde emin ve israrciyim diyebilirim ama iliskimizin bir enteresan yani da ne yazsa okumaya devam etmemdeki ilginc cabam:) cunku kurgularini cok seviyorum ama uslubuyla ilgili yukaridaki hislerim de kesin ve belki de biraz soyle dusunuyorumdur: hukumenoglu yine yazacak, ben yine yine o guzel kurgulari okuyacagim ve belki de hatta eminim ki bir seferinde iste budur, ben efsane bir kitap okudum diyecegim.
Profile Image for Yossi Yusuf Pinhas.
56 reviews8 followers
October 27, 2015
arka kapakta vaat edilenden çok daha fazlasını buldum. hikmet hükümenoğlu'nun okuduğum ilk eseri bize göre geleceğin istanbul'unda geçiyor. iç içe geçmiş bir "içimdeki şeytan" ve dışarıdaki caniler hikayesi beklenmedik bir şekilde daha da doğaüstüne evriliyor. Stephen King, Sadık Yemni okuduysanız hoşunuza gidecektir mutlaka. Dili ve görsel çağrışımı kolaylıkla bir filme ya da daha da rahatça bir çizgi romana dönüştürülebilir. Hikmet böyle bir yola başvurursa çok da sevinirim doğrusu.
Hızla ve kolayca akan, heyecanı ve temposu yerinde, karanlık bir roman 04:00.
Profile Image for Mehves.
112 reviews11 followers
May 15, 2024
Yine müthiş bir fikir ama yine karışık bir yazım tekniğiyle tam en heyecanlı yerinde bölünüp başka şeylere geçiyor. Yazar bunu özellikle mi yapıyor bilmiyorum ama yapmasın lütfen çünkü okuması çok zevkli olacak akışı bozmasa.
Profile Image for Canan.
112 reviews
October 30, 2021
Vay vay, neler oluyor böyle! Bir de şu dağınıklık olmasa 5 yıldızdı, etkileyici.
Profile Image for funda.
147 reviews
August 9, 2023
Edebi dil standart, kurgu parçalı, sonu belirsiz, tatsız tuzsuz bir okuma deneyimiydi benim için.
Profile Image for Reyhan Kaboglu.
58 reviews11 followers
February 11, 2018
Romanda 3 ayrı olay örgüsü var, başındaki ve sonundaki olayların ele alınış biçimleri beni pek tatmin etmedi okur olarak ama ortadaki hikaye başlı başına bir roman konusu olabilirdi bence. Kimi yerler açıklanamadan kitap bitiyor, eee sonra? diye kalıveriyorsunuz. Ama, genel olarak yazarın yazım dilini sevdim, akıcı bir kitap. 3/5
Profile Image for Balam.
50 reviews40 followers
March 12, 2021
Hikmet Hükümenoğlu okumayı seviyorum, bunda her kitabında farklı şeyler deniyor olmasının etkisi büyük. 04:00, polisiye, distopta ve fantastik roman özelliklerinin harmanlandığı bir kurguya sahip. Hikayeyi geleceğin karanlık İstanbul’unda, dokunduğu nesnelerin geçmişindeki bazı anları görebilen bir adamın kayıp bir çocuğu araması olarak özetleyebiliriz. Merak duygusunu her daim canlı tutan, akıcı bir üslupla yazıldığı için de kolay okunan bir roman olduğundan keyifle okudum. Kitapla alakalı kendi adıma sıkıntılı bulduğum tek kısım yazarın çok fazla konuya değinmeye çalışmasından kaynaklı hikayenin bazı kısımlarında kalan boşluklar oldu. Bunu örnekleyecek olursam Giray’ın geçmişi konusunda merak uyandırılıp sonuca vardırılmamış olmasını söyleyebilirim. Herkese hitap etmeyeceğinden yazara başlangıç için de uygun bir kitap olduğunu düşünmüyorum.
Profile Image for Judy Abbott.
859 reviews54 followers
August 20, 2016
Kar Kuyusu'ndan sonra diğer 3 kitabını da almıştım Hikmet Hükümenoğlu'nun. İkisini okudum, 04:00 ise okunmayı bekliyordu birkaç senedir. Geçen hafta yazarın yeni romanı yayınlanınca ojuma vaktinin geldiğine karar verdim.

04:00 yakın gelecekteki İstanbul'da geçiyor. Şehir aşırı kalabalık. Tek bir ağaç bile kalmamış. Taksim meydanı dahil her yer devasa bir şantiyeye dönmüş. Şehri dev reklam ekranları, mafyalaşmış işportacılar ve neofosforlu renkler istila etmiş. Bir de askerler salgın bahanesi ile kısım kısım semtleri yakıyorlar. Bu yangınların dumanıyla atmosfer zehirlenmiş. Yağmurda kalırsamız siz de zehirlenip ölüyorsunuz. Kuşlar delirmiş, topluca intihar ediyorlar. Tuhaf bir yeteneğe sahip olan kahramanımız da bu şehirde kaybolan bir çocuğu arıyor.

Akıcı ve karanlık bir roman.
Profile Image for Ezgi.
Author 11 books19 followers
October 21, 2023
Kitabı dün gece bitirdim, aklımda 24 saattir tek bir soru var: Ben ne okudum? Gerçeküstücü bir olay örgüsü okudum, yer yer günlük okudum, metin içinde metin okudum, psikolojik tahlil okudum, dram okudum, polisiye okudum, hem başı olmayan hem bitirilmemiş öyküler okudum; belki şu an aklıma gelmeyen bir sürü şey daha... Hükümenoğlu beni yine üslubuyla şaşırtmayı başardı, üstelik öncekine zerre kadar benzemeyen açılardan.
Profile Image for Berra Bakoğlu.
159 reviews4 followers
November 2, 2024
yazarın en az sevdiğim kitabı oldu ya :( büyük bir beklentiyle başlamadım zaten kitaba, hikmet hükümenoğlu'nun dilini sevdiğim için elimden geldiğince kitaplarını okumaya çalışıyorum. potansiyel var ama çok karışık bir şekilde işleniyor bence. dili çok akıcı ve sürekli ne olacak diye okuyorsunuz, bu açıdan kitabın içine girmek kolay ama hem istanbul'dasın ama değilsin, hem gerçek dünya ama değil, bir yandan da başka olayları takip etmeye çalışmak bir tık yordu beni.

bu kitapla yazara başlamamak gerek diye düşünüyorum. körburun ve harika bir hayat'ı okumuştum. ki harika bir hayat benim geçen seneki favorilerimden bir tanesiydi. bu iki kitabıyla külliyata başlamak daha doğru olur gibi. bunu da sonralara saklayın derim.
Profile Image for Hamid Babayev.
Author 11 books42 followers
August 11, 2019
"İstanbulda yaşamaqla, İstanbulda ölmək arasında fərq qalmadı, dedi heç tanımadığım bir qadın. Uzun sarı saçları var idi və ağlayırdı, deyəsən. Yuxu gördüyümü sonra anladım. "

İcazə verin açıqlayım.
Bu mövzuda söhbət açılanda daima misal çəkdiyim, təkrarlamaqdan böyük zövq aldığım bir Stiven Kinq alıntısı köməyimə çatır, "Yaxşı kitab sizə doğru fikirləri verən yox, doğru duyğuları hiss etdirən kitabdır, çünki duyğular geri çəkiləndə yerində dəmir kimi döyülüb soyumuş fikirlər qalır".
Bir müəllifin ədəbiyyatda ola biləcəyi pik nöqtədi bu, çünki onun nə qədər dərin insan olması, nə qədər fəlsəfi düşüncələri olması əhəmiyyət daşımır, əhəmiyyətli olan onun sizin fəlsəfi düşüncələr hazırlayan yerinizi qaşımasıdır.

Yuxarıda qeyd etdiklərimi mənə hiss etdirən ən müthiş yazar Stiven Kinqin özüdür, amma oğlu Joe Hill; Dean Koontz və Clive Barker də bu cür yazarlardılar. Bu adamlar sizə içində itə biləcəyiniz bir dünya yaradırlar, Poseydonun Afinaya hədiyə etdiyi hər növ balıq dolu bitməz tükənməz çayın mənsəbindəki Nimfalardılar. Yazdıqları kitablardan könlünüzə uyğun hər cür təcrübəni, hər cür fikri, dərsi, marağınızı çəkəcək bir şeyi qırmağınıza keçirə bilirsiniz. Bax bu zənginliyi Hükümenoğlu ayağımıza qədər gətirib. Amerikanın küçələrində yox, İstanbulun göbəyində, Beşiktaşın tıxaclarında dolaşan müthiş bir dünya.

Hər dəfə bir Kinq kitabı oxuyanda, Gaiman külliyyatı qoxlayanda içinə düşdüyüm ümidsizlik şəxsən məni yazmaqdan soyudur. Uzaq görünürlər.

Amma Hikmet Hükümenoğlu bir neçə yüz kmlik məsafəmizdə oturub bunu etməyin də mümkün olduğunu hiss etdirdi mənə. Bax bunu sevdim. Başlıqları Murakamidən alıntılarla dolu, Radiosunda David Bowie'lərin, Radiohead'ların dınqıldadığı, personajlar dolu, gözləmlər dolu bir kitab. Əlinizi üzərindən çəksəniz, sanki qapağını itələyib üstünüzə hücum çəkəcək, burun dəliklərinizdən, gözlərinizdən içəriyə doluşacaq.

Yoxa çıxan körpənin və Moldovalı baxıcının axtarışında olan polis nəfəsini Gürayın qapısında alır. Amma bu Güray nə Jo Nesbo kitablarındakı kimi xarizmatik, nə John Verdon kitablarındakı kimi çoxbilmiş, nə də 'The Mentalist'dəki kimi sirli biri deyil, memarlıq oxuyub bilinməyən səbəblərdən peşəsində tutuna bilməyən, çörəkçidə işləyən adi adamdı, özündən asılı olmadan, toxunduğu əşyalar keçmişə pəncərə açır ona, mən pəncərə açmaq deyirəm, amma Gürayçün bu daha çox ayaqları altındakı qaranlığa çəkilmək kimidi.

Kitab təkcə mistik bir uğultulu səssizliyin hakim olduğu roman deyil, həm də olduğu dövrün, mövcud olan İstanbulun şəninə yazılmış məzar daşı başlığıdır.

“İnsanlarla dolu bir şəhərdə daima sıxlaşan, şişən, şişdimcə tıxanan, nəfəs ala bilməyən, çirkabını ata bilməyən, zəhərini qusmayan, şişdikcə bir az da şişən bir şəhərdə, tərs gedə biləcək o qədər çox şey var ki, Dəftər."

" 3 cür insan var.
Birincisi önünə qaranlıq bir quyu çıxanda başını yqna çevirən, sonra da quyunu unudanlar.
İkincisi qaranlıq quyuya düşüb bir daha çıxa bilməyənlər.
Üçüncüsü bellərinə qədər içinə girib baxanlar, işıq tutub dibini aydınlatmağa, 'bəlkə aşağıda biri var' deyə aşağı sallananlar."
97 reviews2 followers
May 5, 2019
04:00 yarı fantastik bilim kurgu (roman kahramanı Giray nesnelere dokununca çağrıştırdığı geçmişi görebiliyor, öteki tarafa geçiş, olaylar yakın gelecekte İstanbul’da geçiyor, yağan yağmur insanları zehirliyor vs.) ve yarı polisiye (eski eşi Defne ile kayıp bir çocuğun ve bakıcısının izini sürüyorlar) olarak tanımlayabileceğim sürükleyici bir kitaptı. Ancak tarzlar arasında kopukluk hissettim, başlarda polisiye unsurlar daha fazla iken, sonlarında özellikle en sonunda fantastik kısımlar (öbür dünyaya gidip gelme, Azrail vs.) yoğun anlatılmıştı.
İlk bölüm (Kişisel Kıyametlerimiz) kitabın baş karakteri Giray’ın çalıştığı fırının sahibinin kızı Kiraz ile tefeciye gitmesi ile başlıyor. Kiraz üniversitede okuyan bir genç kız, ailesinden habersiz Niyazi adında bir tefeciden 30000 tl alıyor. (kitabın sonunda Kiraz bu parayı, evden kaçıp sevgilisi ile evlenmek için aldığını Giray’a açıklıyor, internetten tanıştığı biriyle görüşüyor) Bu borcu ödemek için Giray ile tefeciye gidiyorlar ve Giray kendisi parayı ödüyor. Ancak Niyazi faizinin de ödenmesini istiyor, aksi takdirde babasını sakat bırakmakla tehdit ediyor ve yardımcısı Nusret Giray’ı dövüyor.
Giray ile Kiraz, tefeciden çıktıklarında yolda bir falcıya rastlarlar. Falcı ısrarla Giray’ın falına bakmak ister, ancak fal bakma sırasında tuhaf bir olay olur. Giray, falcının elini tuttuğu anda, kadının hayatı ile manzaralar gözünün önüne gelir. Falcının kocasına gizlice ilaç vs verdiğini söyler. Giray’ın bu sezgisel yeteneği romanda ilk kez bu olayda anlatılıyor.
Giray Efsun adında bir fahişe ile görüşüyor ve ona ait olan mitolojik bir kitabı okuyor.
Nusret Girayın çalıştığı fırına gelip, fırının camlarını kırıyor.
Giray, Defne adında bir polis eşliğinde tefecinin yerine gider. (Defne Giray’ın eski yakın arkadaşı ve eski eşi). Defne, Niyazinin tefecilik/borç kayıtlarının olduğu laptop’ı alır, ona gözdağı vererek Giray’ın peşini bırakmasını sağlar.
İkinci bölümde (Polaroid) bu sefer Defne çözemediği bir kayıp çocuk vakası için Giray’dan yardım ister. Sinem ve Cem adında bir çiftin 3 yaşındaki oğulları Barkın kayıptır. Sinem, oğlunu bakıcı Natali ile evde bırakmıştır, döndüğünde ikisi de evde yoktur. Sinem baştan beri bakıcıyı istememiştir ve bu karı koca arasında bir tartışma konusu olmuştur. Sezgileri, bir nevi medyumluk yeteneği olan Giray, Barkın ve Natalinin odasına girer. Natalinin odasında dokunduğu objelerden (Polaroid fotoğraf makinesi, çekmecedeki zarf), Natali ile Cem’in bir ilişkileri olduğunu görür. İlişki sırasında çektikleri fotoğraflar da Natalinin komidinin içine sakladığı bir zarftadır. Giray geçmişte yaşanan o ana giderek, saklı zarfı bulur.
Natali, öldürülmüş olarak bulunur. Defne, cinayet mahallindeki delillerin bazılarını alarak Giray’a verir ve o anı görmesini ister. Giray, Natalinin kafasının bir poşete sokularak, boğularak öldürüldüğünü ve siyah paltolu bir adamı görür.
Sinem, Giray’ın çalıştığı fırına gelerek arabasında onunla konuşur. Cep telefonununa arandığını ve telefonda cızırtılar, nefes duyduğunu bu nefesin Barkına ait olduğunu söyler. Kendisine çok da inanmayan Giray’a telefonunu vererek, ona dokunmasını ve yaşadığı o anı görmesini ister. Kimse Sineme inanmadığı için, çocuğunu bulmak için Giraydan yardım ister. Aslında kadının bahsettiği cızırtılı duymasına rağmen, duymadığını söyleyerek ayrılır.
Fırına gönderilen bir paketin içinden oyuncak bir fil çıkar. Giray file dokununca, kaçırılan küçük bir kız çocuğu, onu kurtarmak isteyen genç bir kız ve çocuğu kaçırıp onu yola atan siyah paltolu bir adam görür. Bu gördüklerini Defneye anlatır ve olayların bağlantılı olduğunu söyler. Defne gördüğü çocuğun 3 hafta önce bulunan Marya Su adında bir kız çocuğu olduğunu, Filipinli bakıcısının ise kendi asmış şekilde bulunduğunu söyler. Olayların birbirinden bağımsız olduğunu düşünmektedir.
Ayrıca Cem, Natali ile fotoğraflarının ortaya çıkmasından sonra, gücünü kullanarak Defnenin soruşturmadan alınmasını sağlar.
Üçüncü bölümde (Herkül), Giray bir yılı aşkın bir zamandır uğramadığı Arnavutköydeki evine gider. 2010 yılında tuttuğu bir günlüğü okumaya başlar. Günlükteki yazılanlardan, Defnenin baştan çıkarmasıyla ile yaşadıkları tek seferlik ilişkileri, tekrar dost olma süreci, bu sürede Giray’ın Defneden hoşlandığını farketmesi, beraber yaşamaya başlamaları ve erkek bebek sahibi olacaklarını, Giray’ın anne ve babasının o çok küçükken kazasında öldüklerini ve Giray’ın onlardan kalan mirasla yaşadığını öğreniyoruz. Deftere okumalarını sürdürürken bir yandan da komşusu Füsun’un oğlu Keremin kedisi Herkül’ü ararlar ve Giray kediyi otoparkta bir kafese hapsedildiği için ölmüş durumda bulur.
Dördüncü bölümde (Fısıltılar), Giray Sinem’e yardım etmeye karar verir ve Sinem’in evine gider. Natalinin bağlı olduğu ajansa gidip bilgi almaya çalışırlar. Giray sahte polis kimliği ile ajans sahibi kadını konuşması için tehdit eder. (Natali bir Noel akşamı şofben patlaması sonucu çoktan yangında ailesini kaybediyor ve çalışmak için Moldova’dan Türkiye’ye gelmiş). Natalinin arkadaşı olan Tatiana (Tati) Natalie hakkında bilgiler verir: bakıcı olarak çalıştığı iki evde de “banyolu” olarak çalışmış,Barkına çok düşkünmüş, bir defasında annesinin kendisi ile konuştuğunu söylemiş, anlatamadığı karanlık bir şeyin kendisini takip ettiğini söylemiş.
Sinem Giray’ı çağırır, evinde gün camlar kırılmış, ortalık dağılmıştır. 04:00da ensesinde bir rüzgar hissettiğini, bir hışırtı duyduğunu ve merdivenlerin başında Barkını gördüğünü söyler. Giray Defneyi eve çağırır. Güvenlik kameralarında, Sinem’in bir sandalye işe tüm camları kendisinin indirdiğini görürler. Bu sırada savcı da gelir ve soruşturmadan alındığı halde Sinem’in hala bu işle ilgilenmesinden dolayı onu azarlar.
Giray ve Defne evden ayrılıp arabada giderlerken, Sinem geçmişlerinden bahseder. Kaza sırasında arabayı Giray kullandığı için ve kayıptan sonra kendisi yaşamına devam ettiği için Giray’ın kendisinden intikam aldığını düşündüğünü söyler.
Tati, Giray’ı arar ve Natalinin Yaşar adında biriyle konuştuğunu söyler. Giray ve Defne Yaşar’ın yanına giderler.
Giray’ın geçmişi yaşadığı anların birinde, 10 yıl önce yaptığı bir trafik kazasında arabanının denize uçmasıyla çocuklarının boğularak öldüğünü öğreniyoruz.
Beşinci bölüm (Göbek bağı) Kirazın ölüm haberinin alınması ile başlıyor. (Nusret öldürmüştür) Cevat komiser siyah minibüsün izini bulmuştur, Giray iz sürerken siyah paltolu adamın peşinden koşar, bu sırada yağmuru ve yağmurun neden olduğu zehire maruz kalır. Barkın minibüste koma halinde bulunmuştur.
Kitabın son bölümünde Giray neresi olduğunu bilmediği, hastane ortamı gibi bir yerde (bir nevi araçtadır) bir tilkinin kılavuzluğunda bulur kendini. Burada Kiraz ile karşılaşır ve sohbet eder. Kiraz ona, ortamdaki tüm saatlerin saat 04:00da takılı olduğunu, siyah paltolu kısa boylu adamların “Azrail” olduğunu, seslerinin de radyo cızırtısına benzediğini anlatır. Giray, aynı ortamda Barkını da görür ve onu alarak siyah paltolu adamlardan kurtarır. Sabaha karşı beşte Giray ve Barkın tekrar bu dünyaya dönmüşlerdir.
This entire review has been hidden because of spoilers.
134 reviews4 followers
October 7, 2020
04.00 romanında istanbul'un bütün karanlıklarını kurguladığı distopyayla yazar bize aktarmıştır.
hikmet hükümenoğlu'nun dilinin sürükleyici olması ve polisiye şekilde farklı noktalardan akan ana hikayesinin arka planında değinmiş olduğu salgın, çevre felaketi, kentsel dönüşüm, karanlık adamlar - gerçekte ülkemizde hala yaşıyor ve karanlığa sürekli dönüşüyor olanları romanda anlatmış olduklarından daha beterler kabul etmek lazım - gibi çeşitli konular romanı daha ilgi çekici bir hale getiriyor.
giray karakterinin belirli belirsiz zamanlarda yaşamış olduğu " öteki taraf " meselesinin bağlandığı nokta ise en azından beni okur olarak tatmin etti diyebilirim.
Profile Image for güzin tekeş.
252 reviews11 followers
August 4, 2024
Hükümenoğlu romanlarını seviyorum ama bir yandan da hep bir yarım kalmışlık hissediyorum. Sanki böyle yazar sizi bir doruğa tırmandırıp tırmandırıp tam zirveye yaklaşırken dikkati dağılıp başka bir şey anlatmaya başlıyormuş gibi bir his. Üstelik bu kez romanın finali de sanki burda bitsin artık der gibi yazılmış.

Hikmet Hükümenoğlu’nun kapasitesinin şu ana kadar okuduğum kitaplarından daha fazla olduğuna eminim ama ben henüz doğru kitaba denk gelemedim.
Profile Image for R.
198 reviews29 followers
October 24, 2018
Son zamanlarda okuduğum en sürükleyici kitap, tek solukla bitidiğimi desem yalan olmaz. Yazarın diğer romanlarını ilk fırsatta okuyacağım.
Profile Image for Burak.
305 reviews29 followers
June 10, 2023
I don’t wanna die but I ain’t not keen on living either.

Fakat hatırlamak da unutmak gibi beyninizin size danışmadan gerçekleştirdiği eylemlerden biridir.

Gökyüzünde hangi yıldız yerinden bir milim oynamış hangi kara delik yönünü şaşırmıştı da İstanbul bir türlü son nefesini veremeyen bu canlı cesede dönmüştü?

Modern fizikle tanışmamış insanlar, bir saniyenin her yerde ve her koşulda aynı uzunlukta olduğuna inanırlar. Oysa pek çok kişinin de bildiği gibi, zaman kendi içinde pek tutarlı bir şey değildir. Nerede durduğunuza ve nereye baktığınıza bağlı olarak hızlanabilir ya da yavaşlayabilir. İleriye ya da geriye doğru gidebilir. Bazen tamamen durur.

Hayatta terk edemeyeceğin ne varsa hepsi küçük bir sırt çantasına sığabilmeli..

Size fizik dersinde entropi diye bir şey anlatmadılar mı? Evrendeki tüm düzen, düzensizliğe dönüşmeye mahkümdur. Eninde sonunda her şey bozulur, her şey çürüyüp yok olur. Dünya, yıldızlar, tüm galaksi.. Hepsi günün birinde yok olacak..

Şu şehri parça parça yakacaklarına tümden yaksalar, sonra birileri gelip temiz temiz sıfırdan başlasa, acaba düzelen bir şey olur mu?
You’re going to take on this responsibility. And the way I see it, taking on the responsibility for something means offering it salvation. I wonder though, whether you are capable of that just now.

İstanbul’da yaşıyor olmakla İstanbul’da ölüyor olmak arasında pek bir fark kalmadı.

Kendine acımak canının acısını geçirmez.

Bir zamanlar ben de herkes gibi her şeyin daha fazlasını istiyordum, daha fazla olmayı, daha önemli olmayı, hayatın bir önemli olmasını. Şimdi sadece daha az olmak istiyorum..

Eğer kalbi kırık küçük çocukların yüzünü güldürebilen özel bir tanrı ya da iyi kalpli bir melek varsa lütfen hemen gelip bizi bulsun dedim içimden..

The hour when the earth takes back its warm embrace,
The hour of cool drafts from extinguished stars,
The hour of do we vanish too without a trace

Bu tonlarca rezilliğin ağırlığını çekemeyen bulutlar, ertesi gün hepsini yağmur olarak yağdırırlar üzerimize. Damlalar tenimize siner, kanımıza karışır. Zehirleyip hasta eder, yavaş yavaş öldürür hepimizi.

Beyin etrafta olup biten hiçbir şeye anlam veremez hale geldiğinde başta bir süre bocalıyor sonra da sahibiyle arasındaki tüm bağları koparıyor sanırım. Kendi bildiğini okumaya başlıyor. Mantıkmış sağduyuymuş soğukkanlılıkmış böyle gereksiz haller için enerji harcamaktan vazgeçiyor. Korku varken suçluluk ve çaresizlik varken kim mantıkla uğraşır ki?
Şehirlerin de hafızları vardır.

Üç çeşit insan vardır. Birincisi, önüne karanlık bir kuyu çıktığında kafasını çeviren, çok geçmeden de bir kuyu gördüğünü unutanlardır. İkincisi, önüne karanlık bir kuyu çıktığında içine düşüp bir daha çıkamayanlardır. Ve üçüncüsü de, önüne karanlık bir kuyu çıktığında bellerine kadar sarkıp içine bakanlar, ışık tutup dibini aydınlatmaya, belki aşağıda birisi vardır diye ip sarkıtmaya çalışanlardır

Profile Image for Ben bi kitap okudum.
55 reviews3 followers
September 28, 2024
Hikmet Hükümenoğlu üretkenliği ve dilinin akıcılığıyla okurların yaşayan yazarlar arasındaki favorilerinden biri oldu. Film izler gibi bir solukta bizi sürüklüyor gerçekten.
Ama benim bu kitabın kurgusunda tamamlayamadığım yerler oldu. Eğer siz anladıysanız ya da bir çıkarımınız varsa duymayı da çok isterim. Kaçırılan çocukların peşindeyiz kitapta ama yabancı uyruklu bakıcı cinayetlerini takip ediyoruz. Oysa başkarakterin kendi oğlunun vefatında herhangi bir bakıcı hikayesi yok. Baş karakterin kendi kişisel şeytanlarıyla boğuştuğumuzu düşünürsek bu bakıcı kızlar niye öldürülüyor anlayamadım. Çocukların kaçırılması, öldürülmemesi, kurtarılabilir olmaları hala karakterimizin kendi travmasını sağaltmaya çalışması olarak okunabilir diye düşünüyorum. Ama bu kişisel şeytanlar, bu bakıcı kızları niye öldürdü? Cevabını bulamadım.
Kayıp çocuğun bulunması sırasında 4 minibüs vardı, çocuk birinin içindeydi. Karakterin kişisel şeytanlarının elinden çocuğu kurtardığı bölümde de 4 beşik vardı, çocuğumuz birindeydi. Diğer 3 minibüs ve beşik neyi ifade etti? Karakterin kurtarabileceği diğer çocuklar vardı da onları kayıp mı etti? Kitapta temasta olduğu ve kaybettiği 3 çocuk olsa belki bunu da anlamlandırabilirdim ama kendi çocuğu dışında bir kayıp da yaşanmadı. Bir gizem yaratıldı ama altı doldurulmadı gibi hissediyorum.
Bu arada Efsun’un gizemli kitapçısı başka hangi kitapta geçiyor? Bilen yazabilirse çok sevinirim.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Profile Image for Zeynep.
47 reviews1 follower
June 5, 2024
“Hayatta terk edemeyeceğin ne varsa hepsi küçük bir sırt çantasına sığabilmeli.” Kitabın bende bıraktığı en derin alıntıydı. Ve yorumlarıma bu alıntı ile başlamak istedim. İşte kitabın ana karakteri Giray’ın da tam olarak hayatı bir sırt çantasında ve bir o kadar da farklı. Sezgileri çok kuvvetli olan Giray nesnelere dokunarak o anı görebilen biri. Eski eşi Defne ise bir komiser. Defne, bir cinayet dosyasının içinden çıkamadığı anda Giray’ın bu yeteneğine başvurur ve birlikte bir cinayet soruşturmasına başlarlar. O kadar heyecanlı ve soluksuzdu ki okumadığım her sayfa aklımda kaldı. Daha öncesinde Körburun, Harika Bir Hayat’ı okuyan biri olarak diğer kitaplardan bir tık aşağıda kaldı benim için favorim hala Harika Bir Hayat ✨
Profile Image for G. İlke.
1,282 reviews
November 6, 2024
Kitabı bir günde bitirdim ama aklımda bir sürü soru işareti kaldı. Çocukları kaçıranlar kim ve amaçları ne? Neden sadece bakıcıları öldürüyorlar ve niye? Aradan onca yıl geçmiş olmasına rağmen ana karakterimiz Giray hâlâ PTSD mi yaşıyor? "Ee, yani?" diye diye, bir baktım kitap bitmiş. Tamam, hikâye sürükleyici ama finali okuru tatmin etmiyorsa -ki etmediğine dair birçok yorum okudum- yazarın gerçekten başarılı bir hikâye anlattığını söyleyebilir miyiz? Emin değilim. Körburun'u çok sevmiş bir okur olarak Hikmet Bey'den daha derli toplu bir hikâye bekliyordum sanırım. Umarım diğer kitaplarında beklediğimi bulurum.
Profile Image for Eda.
9 reviews
December 30, 2024
2 yıldızın 2sini de yazarın bu kitabı bu kadar sürükleyici yazmasına verdim. Konu zaten bana hitap etmiyordu ama çok beğenilince merak etmiştim. Okumaya başladıktan sonra da konuda özel olarak beni kendine çeken bir unsur vs doğmadı. Karakterler derinlikli değildi. Özellikle kitabın başında bana göre fazla ‘rahat, anlatım dili aklıma Emrah Serbes kitaplarını getirdi, Behzat Ç’ye gittim geldim. Genel olarak hayal kırıklığına uğradım. Edebi olarak kesinlikle tatmin olmadım. Yine de bir kitabını daha okuyup Hikmet beye bir şans daha vereceğim. Sanırım zaten çok beğenilmeyen bir kitabıyla tanışmışım kendisiyle.
550 reviews8 followers
January 30, 2023
"Herkes kafayı yedi Defter. Herkes her şeyin en doğrusunu biliyor, aksini söyleyenleri düşman belliyor. Hikayeler uydurup anlayamadığımız şeylere anlam vermeye çalışıyoruz. Korkularımıza kılıf uyduruyoruz. Uyduramazsak unutuyoruz."

Her zamanki gibi iyi yazilmis/edit edilmiş, akıcı, ve bu sefer karakterleri de sevdim.
Profile Image for Öykü Yetkin.
60 reviews2 followers
November 9, 2024
Kar Kuyusu'ndan çıkıp gelen kargalar, esrarengiz kitapçı detayları çok tatlıydı ve fakat kitabın sonunda koskoca Sabri Usta'ya inatla Salih Usta denmesi editörlere olan inancımı sarstı hafiften :) Böyle hatalar beni çok kızdırır, ben de böyle bir takıntılıyım. Distopik bir İstanbul Masalı okuyacaksınız, ne mutlu dümdüz yaşamayanlara.
Profile Image for sbl_knc.
65 reviews
September 30, 2019
son 60 - 70 sayfaya kadar mükemmel bir kurguyla ilerliyor, asla elinizden bırakamıyorsunuz, çok sürükleyici ve merak uyandırıcı ama maalesef son sayfalardan aynı keyfi alamadım.
yine de Hikmet Hükümenoğlu'nun yazım dilini ve genel olarak ben de bıraktığı hissi sevdiğim için 3,5 tan 4
Profile Image for Zeynep Çelik.
2 reviews
January 2, 2020
Onu da anlatayım, şunu da ekleyeyim, kurguya bunu da sokayım derken fecaat bir son çıkmış ortaya. Yazarın anlatım tarzına, kelimeleri kullanışına, kurgusuna bayılıyorum ama bu kitap biraz düş kırıklığı oldu.
Profile Image for Rümeysa.
63 reviews21 followers
May 29, 2023
04:00 Hikmet Hükümenoğlu'ndan okuduğum ikinci kitap. 04:00, akıcı bir kurguya sahip fakat kitabı maalesef çok dağınık buldum. Değinilen birçok konu havada kalmış. Sonu ise aceleye gelmiş gibi bir izlenim bıraktı bende. Özetle ortalama bir kitap diyebilirim.
Profile Image for Ayşegül Yurttaş.
31 reviews
January 12, 2025
Yazarın okuduğum ilk romanı. Sırada başka kitapları da var. Paranormal olayların işlendiği akıcı bir roman ve şaşırtıcı aynı zamanda. Çok yoğun bir dönemde olmama rağmen yine de sıklıkla okumak istedim.
Profile Image for Murat Yıldırım.
13 reviews1 follower
January 4, 2019
Başı ve sonu iki ayrı kitap gibi. Başlarda akıcılık da pek yok. Genel anlamda okumaya değer.
Profile Image for Emel Muzac.
165 reviews2 followers
August 22, 2021
Çok sevdim ben bu yazarın dilini, çok ilginç başladı epey sürükledi sonu biraz tuhaf bitti.

Güzel okunur bence :)
Displaying 1 - 30 of 37 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.