De ki, ey insanlar, biz, size başkası için çalışmayı yasakladık, haram kıldık. Bildirdiklerimiz ışığınız olsun! Muhakkak ki biz, her şeye gücü yeten değiliz. Fakat her şeyi bilmekte ve görmekteyiz...Bağlanamayana and olsun! Kelimeye and olsun! Kalplerinize ilham verecek kelimeyi duyun! Işık kelimesi size ışık versin.Aklını varoluşsal meselelere takmış Ruhi Bey, kendisini Haliç'in sularına bıraktığı gecenin sabahında bir akıl hastahanesinde gözünü açar. Tehlikeli yeryüzüyle ilişkisini kesip kendine bir vaha yaratmaya girişen Ruhi Bey'in aradığı fırsat ayağına gelmiştir. Zihninin anaforunda uçuşan kelimelerle bir yandan normali, anormali, hayatı, ölümü, aklı, medeniyeti, Tanrı'yı, dini tartışmaya açarken; diğer yandan kendi vahasını, kendi dinini kurmaya çalışacaktır. Tarık Karanlığıyaranışık adını alan Ruhi Bey ve akıl hastalarından oluşan tebaası, Doktor Bey'in temsil ettiği hastahane yönetimiyle karşı karşıya kalır.Bir akıl hastahanesini, yaşadığımız dünyanın metaforuna çeviren Hüseyin Kıran normali, anormali ve normları kendine özgü ironisiyle sorguluyor. Benim Adım Meleklerin Hizasına Yazılıdır'da, Ruhi Bey'in felsefi, dini ve siyasi dogmalarla yoğrulmuş, toplumla çatışmalı bilincini yansıtırken kutsal kitaplara, ayetlere, surelere göndermelerle zengin bir dil evreni kuruyor ve şiirsel olduğu kadar travmatik, akıcı olduğu kadar kekeme diliyle kötülüğün, karanın, tiksindirici olanın, dışarıda bırakılmışların, kapatılanların izini sürüyor...
1965’te Amasya’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini burada tamamladı. Üniversiteyi politik nedenlerle bırakmak zorunda kaldı. Yine aynı nedenlerle 10 yıl cezaevinde kaldı. İlk şiir kitabı Madde Kara 2004, ilk romanı Resul 2006, Gecedegiden 2011 yılında yayımlandı. Evli ve iki çocuk babası olan Kıran halen İstanbul’da yaşıyor.
Ruhi bey hiç iyi değil, zihninin çölünde bulduğu bir damla sudan bir evren yaratıyor. Bu evrenin ilk maddesi bir akıl hastanesi. Hüseyin Kıran'dan kutsal kitapların dilini taklit ederek yazılmış bir roman Benim Adım Meleklerin Hizasına yazılır. Belki en iyi romanı değil ama yine de Kıran'ın alışılmış üslubunu tekrar okumaya değer tadımlık bir eser.
Kişinin kutsalla, yaşamla olan imtihanını akıl hastanesini mekan belirleyerek ele almış Hüseyin Kıran. Mekan olarak hastaneyi seçmesi de psikaytrinin de masaya yatırılmasını sağlanmış, 'psikaytrinin totaliterliği' mevzusu da işlenmiş. Kalemin ucunu özellikle son bölümde bu noktada çok açmasaymış ve finali de daha erken bir noktada yapsaymış, okuru olarak beni çok daha mutlu ederdi. Hüseyin Kıran okumamış olanlara, gözden kaçırmamalarını tavsiye ederim. Kitaplarının nasıl bu kadar az okunduğunu, satıldığını da anlamış değilim.
Neredeyse her sayfasında alıntı yapmak isteyeceğiniz güzellikte bir cümle olan bir kitap. Kelimelerle oynamayı, dilin sınırlarında gezmeyi seviyor yazar, anlattığı temalar karanlık olsa da bunu ince bir mizahla beraber yapıyor, size zevkle kendini okutuyor pek de düşünmekten zevk almadığımız şeyleri anlatırken.
Hüseyin Kıran benim için günümüz Türk edebiyatının en iyi yazarlarından birisi.
Bu kitabında kendini farklı ya da dışarıda hisseden herkesin kendisinden bir parça bulacağı, o toplumun dışına çıkılması zor sınırları ve başka türlüsüne imkan vermeyişinin zorluğunu bir akıl hastanesi içinde anlatıyor ya da söylenecebileceklerden en azından birisi bu.