İslam felsefesini ele alan Batılı araştırmacılar, Henry Corbin'in de değindiği gibi, çoğu kez bu felsefede özgün bir yan bulamayacakları gibi bir önyargı ile hareket ederler.İbni Rüşd'e kadar olan "Yunan etkisindeki İslam Felsefesi"'ni ve fazla derinleşmeksizin de Kelam'ı inceleyip bırakan bu araştırmacılara karşın Henry Corbin, İslam felsefesinin derinlik boyutunu, bu felsefeye süreklilik kazandıran yönünü kavramış bir bilim adamıdır. Bu eserde Corbin, kronolojik olarak İbni Rüşd'e kadar gelmiş bu derinlik ve süreklilik üzerinde sık sık düşünerek ve daha sonraki dönemlere göndermeler yaparak İbni Rüşd'den sonra gelişimin nasıl olduğunu da ana çizgileriyle belirtmiştir.
Henry Corbin was a philosopher, theologian and professor of Islamic Studies at the Sorbonne in Paris, France. As a boy he revealed the profound sensitivity to music so evident in his work. Although he was Protestant by birth, he was educated in the Catholic tradition and at the age of 19 received a certificate in Scholastic philosophy from the Catholic Institute of Paris. Three years later he took his "licence de philosophie" under the great Thomist Étienne Gilson. In 1928 he encountered the formidable Louis Massignon, director of Islamic studies at the Sorbonne, and it was he who introduced Corbin to the writings of Suhrawardi, the 12th century Persian mystic and philosopher whose work was to profoundly affect the course of Corbin’s life. The stage was then set for a personal drama that has deep significance for understanding those cultures whose roots lie in both ancient Greece and in the prophetic religions of the Near East reaching all the way back to Zoroaster. Years later Corbin said “through my meeting with Suhrawardi, my spiritual destiny for the passage through this world was sealed. Platonism, expressed in terms of the Zoroastrian angelology of ancient Persia, illuminated the path that I was seeking.” Corbin is responsible for redirecting the study of Islamic philosophy as a whole. In his Histoire de la philosophie islamique (1964), he disproved the common view that philosophy among the Muslims came to an end after Ibn Rushd, demonstrating rather that a lively philosophical activity persisted in the eastern Muslim world – especially Iran – and continues to our own day.
Çok artısı ve eksisi bulunan bir kitap. Açıkçası artıları bana hitap etmedi. Corbin, İslam'da vahyin yorumu ve mezhepsel metafizik yorumunu uzun ve detaylı yapıyor. Benim asıl ilgimi çeken kısım olan filozoflar, onların düşünce evrenleri ve onları etkileyen sosyokültürel etkileri anlatmayı ise oldukça kısa ve derinliği düşük bi şekilde yapıyor. Bir de kendisi gereksiz bir Şii fanatizmini kitaba taşımış, özellikle her şeyi İsmaillilere bağlaması bir yerden sonra insanı yorar halde geldi. Mevlana'nın bile İsmaili olduğunu iddia ediyor kitapta. Hüseyin Hatemi ise akıcı bir çeviri yapmasına rağmen, dipnotlara boğarak kitabı çevirmemiş adeta yorumlamış. Bir yerden sonra sadece bilmediğim kavramların dipnotuna bakar hale geldim, çünkü genelde yazarla kavga eden bir üslupla yazılmış gereksiz dipnotları okumaktan yoruldum. Corbin 'in İslam Felsefesi Tarihi kitabı, Felsefeden çok maalesef İslam ekseninde bir anlatım içeriyor. Bazı kısımlarını çok başarılı bulsam da, tamamını çok etkileyici bulmadım.
İslamın kuruluşundan bugüne dek müslüman dünyasındaki felsefenin gelişimini özet olarak anlatmış..
"Biz emanet göklere, yere dağlara sunduk; onu yüklenmekten kaçındlar, onu kabul etmekten korkup titrediler.Onu insan yüklendi.Şüphesiz o çok zalim ve cahildir."
"Beni tanıyan tanır.Tanımıyanada kendimi tanıtıyorum: Ben Ali İbni İsmail el-Eşariyim.Kısa zaman öncesine değin Mü'tezili öğretisi öğretip yaydım. Kur'anı Kerim'in "mahluk" olduğuna inandım.Ahirette Allah'ın görülebileceğini inkar ettim.Allah'a icabi sıfatlar verilemeyeceğini savundum.Şimdi hepiniz şahit olun ki ben bu yolu bırakıyor, bu ögretiyi kesinlikle terkediyorum."
"İbni Sina Aristotales'in "Metafizik" adlı eserini bir türlü anlayamıyordu.Farabi'nin tesadüfen eline geçen incelemesi sayesinde "gözünden perdeler kalktı" ve kendine karanlık gelen bu eseri anladı."
"İbn Rüşd'ün bir sözü vardır:"Ey insanlar!sizin ilahi ilim dediğiniz yanlış olduğunu söylemiyorum, fakat ben, beşeri ilmin alimiyim,söylediğim budur".