Aynalar Koridorunda Aşk, romanın vaatlerini genişletiyor. Ateşe pervane ruhlar, daha ne kadar kül olmadan aynalar koridorunda yürür? Kendi varlığımızın labirentinde kaybolmuşken, kim bize çıkışı gösterir? Bir başkasının dünyasında var olma çabası, bir çift göz bebeğinde yansıma arzusu, bizi nerelere sürükler?
Elimizi tutacak bir el arıyoruz ümitsizce, o el bizi ne kadar taşıyabilir?
Aradığımız cevap, çoğu zaman sormayı en son düşündüğümüz kişide gizlidir. O kişi kim?
Dr. Mavi, bir psikiyatrist. Beyaz, yaşlı bir yaşam. Kırmızı, Sarı ve Gri, ruhumuzdaki acıların farklı renkleri.
Mustafa Ulusoy her birimizin ruhunun röntgenini çekiyor. Bize, bizim sorunlarımıza, kalp kırıklıklarımıza, çıkmazlarımıza, çaresizliğimize, isyanımıza, arzularımıza, ruhumuza dokunuyor. Yürekten gelen ve içimize akan satırlarda, bu dünyada insan olarak var olmanın bedelini sorguluyor.
Aynalar Koridorunda Aşk'ı okuyunca aşka dair ne kadar az şey bildiğinizi keşfedecek ve soracaksınız: "Bir insan bir başkasının kalbini doldurabilir mi?"
Bu roman aşkı kaybedip kendini bulanların hikâyesidir.
1965 yılında Sungurlu'da doğdu. Temel eğitimini Sungurlu'da, lise öğrenimini Ankara Bahçelievler Deneme Lisesi'nde tamamladı.
1982'de girdiği İÜ Çapa Tıp Fakültesini 1988' de bitirdi.
1993 yılında psikiyatri uzmanı oldu.
1999 yılından beri, kendi ofisinde terapilerini sürdürmektedir. Mustafa Ulusoy'un temel çalışma alanı Kognitif ve Varoluşçu Psikoterapilerdir.
Çeşitli dergilerde deneme yazıları yayınlanan Ulusoy'un ulusal ve uluslararası kongrelere sunduğu, özellikle kognitif psikoterapiyle ilgili bir dizi mesleki çalışması vardır. Ülke içinde ve dışında, psikiyatri dergilerinde makaleleri yayınlanmıştır.
Nietzsche ve Babaannem ve Yakınlık adlı iki deneme kitabının, Ay Terapisi isimli öykü kitabının ve aşk konusunda farklı açılımlarıyla adından söz ettiren insanın temel acıları üçlemesinin ilki Aynalar Koridorunda Aşk isimli romanın yazarıdır. Mustafa Ulusoy'un insanın temel acıları üçlemesinin ikincisi olan Giderken Bana Bir Şeyler Söyle isimli romanı ise yazarın halen yayınlanmış son kitabıdır.
Ulusoy editörlüğünü İbrahim Abu-Rabi'nin yaptığı ve Suny Press (State University of New York Press) tarafından Amerikada ingilizce olarak yayınlanan "Spiritual Dimensions of Bediuzzaman Said Nursi's Risale-i Nur" adlı kitabın yazarlarından biridir.
Fotoğrafçılığa ve sinemaya özel ilgisi olan Mustafa Ulusoy TVNET de Film Şeridi isimli programın yapımcılığını ve sunuculuğunu sürdürmektedir. (Film şeridi programının videoları www.tvnet.tv.tr adresinden izlenebilmektedir)
Ulusoy ayrıca Zaman gazetesinin Cuma ekinde köşe yazarıdır.
Kurgusu tahmin edilebilir olmakla beraber gayet okunasi ve akici bir kitap olmus.
Psikolojik sorunlari olan uc hastasiyla etkilesimini izledigimiz Dr.Mavi'nin onlarin gelismeleri icin buldugu yontem,uygulayisi ve elbette yaratilis amaclarinin farkinda olarak daha mutlu ve rahat bir yasam surmeleri icin gösterdiği cabayi görüyoruz.
Yaratan ve yaradilis olarak konunun islenisi gayet guzeldi. Olumsuzdan olumluya yonelmesinide sevdim. Icten ice biriktirdigimiz ofkelerin nerden geldigini bilmeden yasamak ve buna anlam veremeden sacma seylerr yonelerek sonucta bos bir hayat gecirdigini düşünmek cok aci olsa gerek.
Arkadasimin onerisi olan bu kitabi seneler sonra elime almis olsamda iyiydi kesinlikle.
"İnsanların sevmek gibi bir dertleri yoktu sanki. Sevilmek istiyorlardı sadece. Değerli olduğunu hissedemeyen bir insan, gerçekten sevemez; daima sevilmek ister."
Kitabın yazarı Mustafa Ulusoy, aslında bir psikiyatrist. Kitap da Dr. Mavi ile Kırmızı isimli bir kızın terapi seanslarındaki konuşmaları etrafında ilerliyor. Bir de Beyaz, Gri ve Sarı isimli sorunlu karakterler var.
Özellikle "Narsistleşmiş benlik” kavramı uzun uzun örneklendirilerek anlatılmış bu kitapta. Kitabı beğendim ,bunun yanında bazı dini kavramların tek çare olarak sunulması belki tek kusuru olabilirdi kitabın.
Mustafa Ulusoy'un köşe yazılarının tadını bildiğim için -ki kendisi artık köşe yazarlığı da yapmıyor malesef- yüksek beklentiyle okumaya başlamıştım. Beklentimi düşürmeden devam ettim okumaya ama beklediğimi bulamadım diyebilirim. Belki metnin tamamı Dr. Mavi'nin, Kırmızı'nın ya da Beyaz'ın ağzından anlatılsaydı daha etkileyici olabilir, okuyucuyu bir tık daha içine çekebilirdi.
Ayrıca okurken, hep bir kitabın dışında kalmışlık hissiyle okudum. Sanki o terapileri, Dr. Mavi ile Beyaz'ın kafe sohbetlerini ses geçirmeyen bir cam arkasından izliyormuşum da seslerini duyamıyormuşum gibi hissettim. Genişletilmiş yeni baskısı olmasına rağmen insanın içine sinmeyen, eksik bir tarafı var sanki kitabın ama 'sonsöz'deki iki ayet ve 'yazarın notu'nun son cümlesi bu eksikliği görmezden gelmek için yeterli.
Kafayı yemiş bir psikologun allah ve kuran yoluyla hastalarını tedavi çabası -ha bir de ayna ile. Aslında içindeki dini zırvalar olmasa başarılı denilebilirmiş, zira psikolojik yaklaşımlar, otomatik düşünceler, ara inançlar hep isabetli. Tabii buna şaşırmamak da lazım, zira yazan arkadaş psikolog. Olması gereken şeyler olduğu zaman sevinmeyenlerdeniz. (Ama sevinilecekse de en iyi biz seviniriz, o ayrı. Sevinmeyi de sizden öğrenecek değiliz.) Bununla birlikte, edebi bir eser olarak hiç değeri yok. Samimiyetsiz ve gerçeklikten uzak diyaloglar; buram buram entellik kokan, 'ben büyük laf ettim'vari cümleler; vesaire.
Gerçi aslında, salt bana bir kez daha "dinin olduğu yerde bilimin niçin varolamayacağını" hatırlatması açısından bile sevebilirdim (ama sevmiyorum işte). Çünkü işin içine din girince, soru sormak bitiyor. "Neden?" "Çünkü allah o." Bu. Allah inancımız yoksa daimi mutsuz olacağımızı da müjdeliyor bu kitap, üzgünüm arkadaşlar. :(
Neyse. Muhtelif sebeplerden ötürü okumam gerekiyordu, okudum. Bu kadar.
🌿 Psixiatr Mustafa Ulusoyun “Aynalar koridorunda aşk” kitabı “İnsanın temel acıları üçlemesi”nin birinci kitabıdır. Kitaba roman demək doğru olmaz, daha çox analiz kitabıdır. Kitabdakı obrazların adları rənglərlə ifadə olunub. Psixiatr Doktor Mavi pasiyentləri Qırmızı, Sarı, Boz haqqında, onların adını çəkmədən dostu Bəyazla həyat, onun acıları, insanların acılar üzərində etdiyi üsyanlar barəsində söhbət edirlər. Bu obrazların bir-biriləri ilə bir-birilərindən bixəbər əlaqələri var.
🌿Qırmızı özünü heç vaxt dəyərli hiss edə bilməmiş, uşaqlığından nə etsə, əvvəlcə valideynlərinin, sonra isə dost-tanışlarının, sevdiyi insanların sevgisini qazana bilməmiş, bu sevgi yoxsunluğundan şirniyyatlara, yeməklərə bağlanmışdır. Boz evin ortancıl uşağı olmuş, valideynlərinin istədiklərini etdiyi təqdirdə onların sevgisini qazanmış, əks təqdirdə, onların dediklərini yerinə yetirməyi zaman dəyərli hiss etmədiyinin fərqinə varmış, özünü harda olursa, olsun, hüzursuz görürdü. Sarı digərlərinə nisbətən travmasız uşaqlıq keçirmiş, ana-atası onu daim dinləmiş, sevgilərini paylaşmışdır. Ancaq Sarı tələbə ikən atasını itirir və onu tərk etdiyini düşünür. Doktor Mavi onların acılarına, travmalarına ayna tutur – həqiqətən ayna tutur – və onlara kim olduqlarını görməklərinə, tapmaqlarına imkan açır.
🌿 Varolma və heçlik, Yaradıcı və Yaradıcının insana bəxş etdikləri, şüküretmə və üsyankarlıq, acılar və bağışlama üzərində işlənilmiş, pasiyentlər üzərində xırdalanıb ortaya qoyulmuş və bunlar ən sadə dillə oxucuya çatdırılmışdır.
🌿 Oxu zamanı bəzi təkrar fikirlər, ifadələr, təkrar söhbətlər məni azca yordu. İxtisara ehtiyac vardı.
☘️ “…Caddede insanlar Aydan çok vitrinlere bakıyorlardı. İnsanlar Ayı seyretmedikleri için mutsuzlardı belki…”
☘️ “…İnsan için en zor durumlardan biri, birbirine zıt iki duyguyu aynı anda yaşamaktır…”
☘️ “Diyebilirsin ki, nasıl olur da bir ayakkabının altının delinmesinden böylesine hüzünlenebilirsin? Elli iki yaşındaysan ve çocukluğundan beri hep ölümü düşündüysen, üzülürsün, Doktor…”
☘️ “…Genellikle bağışlamak deyince hep günah bağışlamak akla gelir. Kökenine inilirse, bağışlamak belli nesnelere duyulan nefretten vazgeçmektir…”
Sanırım kitaba büyük bir beklentiyle başlamıştım. Benim asıl amacım onların sorunlarının çözümlerini duymak değildi, genel olarak psikoloji hakkında bilgiler öğrenmekti ama bu kitapta istediğim şeyi alamadım. Belki şu an ilgi alanım olmayan "aşk" konusuna değindiği ya da sevilme peşinde koşan insanlardan bahsettiği içindi ki benim öyle bir derdim -en azından şu anlık- yok. Yine de hoşuma giden ve farklı olduğunu düşündüğüm bakış açıları vardı. Amaa bu kitapta çok tekrarın olmadığı anlamına gelmez. Bazı sahneler bolca konuşmadan ibaretti ve birkaç sayfa aynı konu üzerinde konuşuyorlardı. Bu biraz sıktı beni açıkçası. Bir de Kırmızı bir yerde kardeşi olduğundan bahsetti sonra birden hiç yokmuş gibi konuşuldu, yani sanki Kırmızı tekmiş gibi. Babası da ailesinden bahsederken bir kızım var diye bir ifade kurmuştu. O zaman Kırmızı'nın erkek kardeşi ayrıntısı niye vardı? Son olarak kitap kurgusunda en sinirimi bozan şey ağırlıklı olarak Kırmızı'ya odaklanmasıydı. Oysa kitap öyle bir şekilde hazırlanmış ki sanki hem Kırmızı hem Gri hem de Sarı'nın sorunlarını çözmek için hazırlandı sanılır. Ama kitabın %80'inden fazlası Kırmızı'ydı. Bu durum beni rahatsız etti çünkü Gri ve Sarı'nın da sorunu üzerinde ilerlesin istiyordum. Sonlarda Sarı'nınki sözülür gibi olsa da Gri'den hiç bahsedilmedi. Bir de sanırım Dr. mavi, bir psikoloğun olmsı gerektiğinden biraz fazla karamsardı.
Sanki terapi koltuğunda oturan benmişim gibi okudum bu kitabı, beğendiğim cümlelerin altını sanki benim sıkıntımın çözümüymüşçesine çizdim. Dr. Mavi ve Kırmızı arasındaki diyaloglar ve doktorun ruh tahlillerini anlatması kitabın benim için önemli kısımlarındandı.Kitapta insanın kendinin değerini farkeden biri olmasını ailesinden yeterli desteği alamasa bile bu "değerlilik" duygusunun farkındalığını adım adım kavratması bana çok iyi geldi. Farklı hikayeler aynı hislerin başka başka tezahürleri "insan" olduğumuzu hatırlattı bana... Bazı dini kavramların "tek çare" gibi sunulması biraz hayal kırıklığı olsa da tolere edilebilir bir kitap.
Kendimize ve yansimalarimiza dair ... Hayata ve olume dair ... Muhtemelen yazarimizin kendi hayat yolculugunda yasadi cesitli imtihanlarin ve de danisanlarinda gozlemledigi (biriktirdigi / acilar koleksiyoncusu) varolussal problemlerin yazarimizin kendi ic dunyasinda harmanlanil cozumlemelerinin disa yansimasi olan bir kitap. Psikologlarin danisanlar uzerine tesbitlerine dair "perspektifi" merak edenler de okuyabilir ;-)
Teorik bir arka plan çerçevesinde, günlük hayatımızı gayet kolay anlaşılır bir roman şeklinde analiz eden ve bize kendi problemlerimizi teşhis ve tedavi etme hususunda fikirler veren değerli bir çalışma. Tüm arkadaşlarıma tavsiye ettiğim bir kitap.