Yıllar geçip de Irak saldırısının ateşi küllendiğinde siyasetçiler, askerler, diplomatlar, borsacılar, silah tüccarları, işadamları, sanatçılar, gazeteciler çocuklarından aynı soruyu duymaya başlayacaklar:
“Savaşta ne yaptın?”
Kiminin hafızasında emziğiyle ölmüş bir Iraklı bebeğin fotoğrafı olacak, kiminin hafızasında kızlarının başucunda ağıt yakan analar; başlarına geçirilmiş poşetlerle oğullarına sarılan esirler; bir petrol kavgasında yok yere canına kıyılmış siviller, harap edilmiş şehirler...
Lise öğrenimini Ankara Atatürk Lisesi'nde gerçekleştirdi. 1982 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu'ndan mezun oldu. 1979'dan itibaren sırasıyla Yankı, Hürriyet, Nokta, Haftaya Bakış, Söz ve Tempo'da çalıştı. 1986'da İngiltere'de London School of Journalism'i bitirdi. Orta Doğu Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünde siyaset bilimi dalında yüksek lisansını 1988'de, aynı bölümünde doktorasını 1996'da tamamladı. Televizyona 1988'de TRT'de Seynan Levent ile başladı. 1989'da 32. Gün'de çalışmaya başladı.
Köşe yazarlığı 1994'te Aktüel'de başladı. Aynı yıl günlük köşe yazıları yazmaya başladığı Yeni Yüzyıl gazetesinde beş yıl çalıştı. 1999 Ocak'ından 2000 Aralık sonuna kadar Sabah gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. 2001 Ocak ayında Milliyet gazetesinde, ADA başlıklı köşe yazılarına başlayan Dündar, bir yandan da NTV televizyonunda Canlı Gaste isimli programı sunuyordu.
Kanalın hükümete yakınlaşma çabası yüzünden muhalif gazetecilerin görevlerine son vermeye başlaması ile Can Dündar NTV'den kovuldu.
Bir süre sonra Artı 1 TV'de program yapmaya başlayan Can Dündar kanal patronunun haberlerine karıştığı gerekçesi ile ekibiyle birlikte istifa etti.
Gezi Eylemleri sürecinde hükümet karşıtı söylemleri yüzünden 1 Ağustos 2013 günü Milliyet gazetesinden de kovulan Can Dündar, kısa bir süre BirGün gazetesinde yazdıysa da Cumhuriyet gazetesi ile anlaştı ve yazılarına Cumhuriyet'te devam etmektedir.
Can Dündar'ın Aralık 2002 - Nisan 2003 arası yazılarını toplayan bu seçki, o dönemin en önemli olayını; ABD'nin Irak'a girerek Saddam Hüseyin'i devirmesini, ve bu çerçevede Türkiye'de yeni göreve gelmiş AKP iktidarının tavrını ele alıyor.
Irak Savaşı'ndan 15 yıl sonra o günlere dönüp baktığımızda ABD'nin müdahalesinin bölgede nasıl bir kaos yarattığını, bu kargaşanın Türkiye'ye 15 yılda nelere mal olduğunu anlatmaya gerek yok. Can Dündar bu açıdan bölgeye gelecek kaosu öngören, ve sadece bir Türkiye vatandaşı olarak değil, vicdani duruşuyla dünya barışını destekleyen bir yazar.
Kitaba başlığını veren "Savaşta ne yaptın baba?", seçtiğimiz kararlarla, verdiğimiz oylarla, politik duruşumuzla, sadece kendimize karşı değil, çocuklarımızın geleceğine karşı olan borcumuzu anlatıyor: "Baba, siyasi duruşunla bana nasıl bir gelecek hazırladın? Savaş ve terörden uzak, barış yanlısı bir insan oldun mu; benim çağdaş bilim, matematik, fen, felsefe ve sosyal bilimler temelli eğitim görmem için neler yaptın? Verdiğin oylar ve yaptığın sivil toplum çalışmalarınla bana nasıl bir dünya ve Türkiye bıraktın?"
Yıllar geçip de Irak saldırısının ateşi küllendiğinde siyasetçiler, askerler, diplomatlar, borsacılar, silah tüccarları, işadamları, sanatçılar, gazeteciler çocuklarından aynı soruyu duymaya başlayacaklar: “Savaşta ne yaptın?”
Kiminin hafızasında emziğiyle ölmüş bir Iraklı bebeğin fotoğrafı olacak, kiminin hafızasında kızlarının başucunda ağıt yakan analar; başlarına geçirilmiş poşetlerle oğullarına sarılan esirler; bir petrol kavgasında yok yere canına kıyılmış siviller, harap edilmiş şehirler...
“Seyirci kaldık” diyecek siyasetçiler... “Silah sattık” diyecek tüccarlar... “Kâr ettik” diyecek borsacılar... Benim cevabım ise bu kitapta...