Cumhuriyetin ilk yıllarına hem de bir kadın gözüyle yakın bakış oldu. Atam biraz daha uzun yaşasa, ya da ardından gelenler onun mirasını hakkıyla devam ettirseler, köy enstitüleri hiç olmazsa 15-20 yıl daha uzun ömürlü olsa… bugün çok farklı bir sabaha uyanmış olabilirdik. Kitap adına eksiklik olarak görebileceğim tek şey köy çeşitliliği. Sayın Mediha Hanım keşke bir iki de Alevi köyü gezip, oradaki gözlemlerini de aktarabilseydi bize.
Kendisini Atatürk'ün devrim ve inkılapları döneminde yaşadığı için çok şanslı sayan sevgili Mediha hanımefendinin bu kitabını okumaktan son derece keyif aldım. Kitabın birinci bölümü daha çok otobiyografik bir bölüm. Yazarın hayatına ve yetiştiği çevreye kısa da olsa bir bakış atmak bu kitap için son derece önemliydi kesinlikle. Kitapta Orhan Veli, Sabahattin Ali ve edebiyatımızın nice incilerine rastlamak çok güzeldi. Bölüm 2 ve 3 ise daha çok köy araştırmaları yaptığı zamanları ve bu araştırmaları okuma imkanı sunuyor. Özellikle üçüncü bölümü okurken hem şaşırdığım yerler oldu hem de günümüzde azalmışta olsa belli sorunları hala devam ediyor olması beni çok üzdü. Dördüncü bölüme geldiğimizde yazar devrimlerin neden köye inemediği sorusuna cevap vermeye çalışıyor ve gözlemleyebildiği kadarıyla köy enstitülerine değiniyor (Ki kitapta köy enstitüleri ile ilgili bir kısmın olması beni okumaya daha çok itmişti.). Maalesef köy enstitüleri kısmını çok yüzeysel buldum ama kitapta zaten derin bir bilgi vereceğini vadetmiyordu. Son söz ise daha çok yazarın 1940-1945li yıllarda ve sonrasında siyasi olarak yaşadığı zorlukları, kendisine yapıştırılan komünist kavramının altında neler yaşadığına değiniyor. Kendini anlatma isteği olan bu yazarı ve kitabını okumuş olmak bana büyük bir keyif veriyor. Doğumu birinci dünya savaşına rastlamış ve o dönemi sonuna kadar yaşayabilmiş bu hanımefendiden o zamanları okumak büyük keyif. Bir kadının gözünden 1940-45li yılları okumak ayrı bir keyif. Okuyacak herkese keyifli okumalar dilerim. İsmail Hakkı Tonguç, öğrencilere "Altı yüz yıl sustunuz; artık susmayın, konuşun, her konuda derinlemesine düşünün, fikirler üretin" dermiş. Bu söylemi hayatımızın her anında bol bol okuyarak yerleştirebilmek dileğiyle.