“Osman Cemal, hikâyelerinde, İstanbul’un kenar semtlerinin insanlarına yönelmiş, konularını onların günlük yaşayışlarından çıkarmıştır. Çoklukla mizah dergileri için yazılmış olan bu hikâyelerde, olaylar ve kişiler gülünç yanlarıyla alınmış, eğlenceli bir hava içinde işlenmiştir.”
Cevdet Kudret
Türk edebiyatında Ahmet Rasim ve Hüseyin Rahmi Gürpınar çizgisinin takipçisi olarak görülen Osman Cemal Kaygılı, tam anlamıyla bir İstanbul yazarıdır. İstanbul’un kenar mahallelerinde doğup büyüyen yazar, yetiştiği çevreden hayatı boyunca kopmamış, eserlerini gözlemci gerçekçi bir bakış ve mizahi bir üslupla kaleme almıştır. Yazar, 1923-25 yılları arasında kitap olarak yayımlanmış hikâyelerden oluşan elinizdeki derlemede, dönemin edebiyat dünyasının dışında kalmış karakterleri çevreleriyle birlikte okurla buluşturmuştur.
Osman Cemal Kaygılı (1890-1945) İstanbul’da doğan Osman Cemal Kaygılı, iptidâî mektep ve rüştiyeden sonra Menşe-i Küttâb-ı Askerî’den (Askeri Kâtip Yetiştirme Okulu) mezun oldu. 1906’da Erkânıharbiye’de memurluğa başladı. 1912’de Tepebaşı Tiyatrosu’ndaki bir gösteri sırasında taşkınlık yapması ve Mahmut Şevket Paşa suikastına adının karışması dolayısıyla Refik Halit ve Refi Cevat gibi isimlerle birlikte Sinop’a sürüldü. Sürgünden sonra memuriyete geri döndü. I. Dünya Savaşı’nda seferberlik ilan edilince seyyar tümenlerde kâtiplik yapmaya başladı. Bir süre sonra sağlığı bozuldu ve malulen emekli oldu.
Geçinebilmek için tiyatroculuk, sütçülük, pazarcılık, vapurlarda biletçilik gibi çeşitli işler yaptı. 1925’te başladığı Türkçe öğretmenliğine 1944 yılına kadar devam etti. İlk yazıları 1910 yılında Eşek ve Karagöz dergilerinde çıktı. 1921’de Ayine adında bir mizah dergisi çıkardı.
Yazılarında Anber, Kanber ve Cımbız takma adlarını da kullanan Osman Cemal Kaygılı’nın Alay, Güleryüz, Aydede, Akbaba, Kurun , Zümrüd-i Anka, Şebab, Yıldız, Papağan ,Yenigün, Haber, Son Telgraf gibi çeşitli süreli yayınlarda fıkra, hikâye, roman, mizah, anı, sohbet, araştırma, sözlük ve röportaj türünde yazıları ve eserleri yayımlandı. Yazarın seçme eserlerine Türk Edebiyatı Klasikleri Dizimizde yer vermeyi sürdüreceğiz.
Askeri Kâtip Okulu'nu bitirdi. Şevket Paşa'ya yapılan suikastla ilgili olarak Sinop'a sürülmeden önce çeşitli yerlerde memurluk yaptı. 1918'de malulen emekliye ayrıldıktan sonra sütçülük, vapur biletçiliği ve pazarlarda manifaturacılık gibi işlerle geçimini sağladı. 1925-1945 yılları arasında İstanbul İmam Hatip Okulu, Çemberlitaş Ortaokulu ve Fener Rum Kız Lisesi'nde Türkçe öğretmenliği yaptı. Cumhuriyet, Son Saat, Vakit, Haber gibi gazetelerde ve halkbilime duyduğu ilgiyi eserlerine yansıttı.
Kaygılı, Gürpınar’ın geleneğini devam ettirdiği söylenen cumhuriyet dönemi yazarlardan biri. Daha önce ismini duymadım ama bu referans okumamı sağladı. İyi ki okumuşum. Kaygılı İstanbul’un kenar mahallelerine götürüyor. İstanbul’u çok seven biri olarak bayılarak okudum bu öyküleri. Basit anlatımı öyküleriyle çok uyumluydu. Sıradan insanların hayat uğraşlarını mizahıyla harmanlamış. Birkaç öyküsünde beni çok şaşırttı. Çingeneler öyküsünü çingenelerin konuşma stiliyle ve atışma şeklinde yazmış. Okuması eğlenceliydi ama kullandığı yöntem çok cesur ve harikaydı. Edebiyatımızda rastlanması zor bir farklılıktı. Derlemeye ismini veren Perili Bostan da dönemin atmosferini çok iyi yansıtıyor. Halk söylencelerinin kullanımını çok seviyorum. Bu öykü de hakkını veriyor. Kaygılı ilgimi çeken bir yazar oldu. Diğer kitaplarını da okumak istiyorum.
Kitapta birbirinden güzel, otuza yakın hikaye var. Osman Cemal Kaygılı hikayelerinde İstanbul'un insanlarını, günlük hayatı mizahi bir üslupla anlatmış. 20. yüzyılın ilk yarısında İstanbul sokaklarında dolaşmak, hem gülmek hem düşünmek isterseniz bu kitabı kaçırmayın derim, zira her kahkahanın arkasında içinde yaşadığımız topluma dair enteresan tespitler bulacaksınız...
Hikaye okumayı seviyorum, kısa bir kitap olsa da öyle hemen tek oturuşta değil de her gün birkaç hikaye okuyarak geçiyorum. Beklentim yüksekti ama çok etkilemedi, yazarın diğer eserlerine şans verebilirim.
Cumhuriyetimizin ilk yıllarına ait hikâyelerden oluşan bir seçki. Halkla içiçe olduğu her halinden belli biri tarafından yazıldığı belli. Çok doğal ve içten.