“Gitme,” dedi. “Sensiz ben bir hiç olurum. Senle ben... İyiyiz... Benimle kal”
Kolumu sıkı sıkı tutuyordu. Gözlerine baktım uzun uzun. Hâlâ kendine bakıyordu, beni görmedi.
“Pekala,” dedim. “Seninle kalıyorum.”
İnanamadı. Şaşkınlığından sevinmeyi bile unuttu. Sarıldım, öptüm. Dudakları zafer türküsünü söylerken tetiği çektim. Hiç acı çekmedi. Az önceki şaşkınlığına eklenmiş zafer gülümsemesi yüzüne bir maske gibi takılı kaldı.
---
Kadın kahramanımız, altında motosikleti ve arkasında bıraktığı bir dizi macera ile bir köy evinde mahsur kalır. Bu kıstırılmış ortam onu amansız bir iç yolculuğa sürükleyecektir.
İnsanın kendi içine doğru yaptığı bu keşif yolculuğu, tabii ki, büyük sürprizlere gebedir.
1957’de İzmir’de doğdu. 1981’de Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü’nü, 1985’te Dokuz Eylül Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema Televizyon Bölümü’nü bitirdi. Aynı yıl Atıf Yılmaz’ın filmlerinde yönetmen asistanı olarak görev aldı. TRT İstanbul Radyosu’nun Arkası Yarın, Radyo Tiyatrosu ve Çocuk Bahçesi kuşakları için kaleme aldığı oyunların yanı sıra, Tiyatro Ti için “Hayalet ve Başkan” oyununu yazdı. Çocuklar için ilk romanı Babam Nereye Gitti ?’yi, devam kitapları Amcama Neler Oluyor ? ve Gizemli Günler izledi. Şimugula adlı çocuk romanıyla da dikkati çeken Saygı, “Bebek” adlı öyküsüyle Fantazya ve Bilimkurgu Sanatları Derneği’nin (FABİSAD) 2013 Gio Ödülleri’nde dereceye girdi. 2014’te yayımlanan gençlik romanı Peri Efsa ’nın (ON8) ardından, 2004’teki ilk romanı Gezgin de, 2015 yılında ON8 tarafından aynı adla yenilendi. Son çocuk romanı, Babaannemin İçine Uzaylı Kaçtı ! olan yazar, İzmir yakınında Gencelli’de köpek ve kedileriyle yaşıyor.
Kitabın her kısmı insanda ayrı bir "Noluyo ya, nerdeyiz biz?" etkisi bırakıyor. Eğer üstünde yazmasa Türk yazar tarafından yazıldığını fark etmezdim bile. Şöyle üstünde düşünebileceğiniz kitapları tercih ediyorsanız mutlaka okuyun!
Kitapta bir gezginin fütursuzca ordan oraya sürüklenen yolculuğunu okuyoruz. Kitabı okurken; karakterimizin neyden, neden kaçtığını sürekli sorguluyoruz aslında. İşte bu, kitabın mistik havasını bize yansıtıyor; bu da merakımızı kabartıyor. Böylece yazar kitapta kalmamızı sağlıyor. Her kitapta istenilen şey tam da bu. En sonunda bu yolculuk onu hiç tahmin etmeyeceği bir yere götürüyor ve orda istemeden de olsa kalmasını zorunlu kılıyor. Sürekli yolda olan bir gezgin için bu, tahmin edersiniz ki zor bir süreç halini alıyor. Ama yazarımız burda hikayeyi o kadar içten ve samimi diyaloglarla işliyor ki işte ben buna çok bayılmıştım. Kitabı okurken, kendinizi her an bu mistik havayı çözmeye çalışırken buluyorsunuz ve sonuna geldikçe de gizem perdesi yavaş yavaş kalkmaya başlıyor. Yazarın akıcı bir dile hakim olması ve bunu çok iyi kullanması beni etkileyen en önemli faktördü diyebilirim; kesinlikle diğer eserlerini de okumak lazım. İyi okumalar...