Yirminci yuzyilin ortalarindan itibaren toplumsal alginin zenginlesmesi ve ozgurlukcu dusunce yapisinin yasam tarzina bir serbesti kazandirmasiyla, gunumuzde ozellikle gelismis ulkelerde bir “yonelim” olarak gorulen escinsellik tarih boyunca tartisilmis ve cogunlukla ahlaksizlik, suc ve gunah olarak kabul edilmistir. Adler de, cogu meslektasinin aksine, escinselligin dogumsal degil, edinsel oldugu tezini gelistirmistir. Escinselligin buyuk olcekli bir cesaret kaybindan, yani yasamda oynanacak cinsellik rolune yeterince hazirlanilmadigindan kaynaklandigini ve ilgili kisinin toplum icindeki “diger” insanlardan biriymis gibi egitilmesindeki hatanin sonucunda ortaya ciktigini ileri surmustur. Adler, ayrica, cinsel sapiklik olarak gordugu sadizm, mazosizm, fetisizm ve eksibisyonizm konularini da tarihleriyle birlikte ele almis ve bu “sapikliklari” tedavi edilmesi gereken birer anomali olarak degerlendirmistir. (Tanitim Bulteninden)
Austrian psychiatrist Alfred Adler rejected emphasis of Sigmund Freud on sexuality; his theories that personality arises in subconscious efforts and that from overcompensation for perceived inferiority results neurotic behavior and psychological illness base an Adlerian psychological school.
People recognize emphasis of this medical doctor, psychotherapist, and founder of individual on the importance of the complex as isolating an element, which plays a key role in development.
This Viennese of the best-known in the western world held a chair in the United States of America. His special merit made clear the interaction between external influences and internal dispositions. He therefore pioneered a holistic approach.
In this book, Adler has essentially put my years-old ignorance and ignorant thoughts into writing. It might be considered normal for someone born in 1870 to view homosexuality as a perversion and a disease when they reached their youth. Nevertheless, it is upsetting that someone with such a prominent reputation in the field of psychology wrote such a book. It was certainly a time when homophobic people were in the vast majority.
Today, especially in Europe, this pathological view has been broken. Many countries now show more respect for the lives of homosexual people. Except for Turkey, of course. However, if a person with homophobic thoughts were to question whether their views are right or wrong and turned to this book, there would definitely not be a positive change. "On Homosexuality" suggests that being homosexual is nothing more than a terrible disease, a neurosis that can be treated.
TR: Adler, bu kitabında benim seneler önceki cahilliğimi ve cahilce düşüncelerimi kaleme almış resmen. 1870 yılında doğan biri için gençlik yıllarına eriştiğinde eşcinselliği sapkınlık ve hastalık olarak görüyor oluşu belki normaldir. Fakat yine de psikoloji alanında bu denli nama sahip birinin böylesine bir kitabı kaleme almış olması üzücü. O dönem homofobik insanların oldukça çoğunlukta olduğu bir dönemdi muhakkak. Günümüzde başta Avrupa olmak üzere bu hastalıklı bakış kırıldı. Birçok ülke artık eşcinsel insanların hayatlarına daha fazla saygı gösteriyor. Türkiye hariç tabi ki. Fakat eğer homofobik düşüncelere sahip bir kişi olur da bu düşüncelerinin doğru mu yanlış olduğunu sorgulayıp, bu kitaba başvurursa olumlu yönde bir değişim kesinlikle olmayacaktır. Eşcinsellik Üzerine, eşcinsel olmanın fena bir hastalık olmasından başka bir şey olduğunu düşünmeyip, tedavi edilebilecek bir nevroz olduğunu öne sürüyor.
Bütün nevroz semptomlarını eşcinselliğe bağlamasıyla, sıradan baş ağrılarını bile kanser belirtisi olarak gösteren google aramalarını anımsattı bana bu kitap. Ancak yine de belli gruplar, tarikatlar içinde ortaya çıkan cinsel istismar vakalarına "kadınla araya konulan mesafe ve ondan korku" açıklamasıyla ışık tuttuğunu düşünüyorum.
Kara kitap. Kitabın ilk sayfasında okur için bir uyarı mevcut.Güncel yaklaşımla ilgisi olmayan , ilk sayfadaki mevcut uyarı dikkatten kaçmış ve eskaza satın alındıysa, iade edilmesi gereken bir kitap ki öyle de oldu.
Jaučiasi, kad senoviškas požiūris. Visgi knyga parašyta prieš 100 metų. Bet tame ir įdomumas - pažinti to laiko mąstymą.
Pvz., sakoma kaip nepasitikintis žmogus užsiima niekais - kolekcionuoja laikraščius ar reklaminius lankstinukus. O gal tai įdomus hobis? Toks to meto supratimas.
Homoseksualumas pasireiškia kaip nepasisekusi žmonių, pasižyminčių aiškiu menkavertiškumo jausmu, kompensacija. Homoseksualumas - tai socialinio auklėjimo klaida.
Kodėl kai kurie žmonės nesapnuoja? - jie nenori savęs apgaudinėti. Tai veiklūs, sveiko proto, nuo problemų nebėgantys žmonės.