Türkiye'de havacılık eğitimi görenler, ilk uçağın 1903'te ABD'de Wright kardeşler tarafından uçurulduğunu; Wright ve Lockheed kardeşlerin, Boeing'in, Douglas'ın, Bleriot'nun, Bristol'ün öncü havacılar arasında yer aldığını öğrenir. Vecihi Hürkuş'un 28 Ocak 1925'te motoru dışında her şeyiyle kendi ürettiği uçağıyla Gaziemir'de ilk deneme uçuşunu yaptığını, Hürkuş'un yanı sıra Nuri Demirağ'ın, Selahattin Alan'ın, Ali Yıldız'ın ve THK çalışanlarının ürettikleri uçaklarla kırdıkları rekorları az sayıdaki meraklının dışında bilense neredeyse yoktur… Mustafa Kemal'in Uçakları, Cumhuriyet'in ilk yıllarından başlayarak kurulan pek çok fabrikanın 1923-1950 döneminde 400'e yakın farklı tip ve modelde uçak üretir hale gelişinin öyküsünü, dünya havacılık tarihindeki yerine oturma gayretiyle kaleme alınmış bir çalışma. İsmail Yavuz bu fabrikaların niye kapatıldığı sorusuna cevap bulmaya çalışırken, bu unutulmuş geleneğin üzerine inşa edilen TUSAŞ'ı da bu tarihe eklemliyor.
Türkiye' de düzenin nasıl işlediğinin havacılık örneği üzerinden örneklendirilmesi. Türk Havacılığının birbirinden önemli isimlerini ve yaşananları akıcı ve öğretici bir dille tanıtmıştır.. Son bölümü biraz daha genişletilebilir..
"Eskimiş teknolojileri değil, en yeni teknolojiyi ülkeye getirmediğiniz sürece,yabancı ülkelere bağımlı olmaktan kurtulamayız...Eski teknolojileri bize kolaylıklar tanıyarak getiren yabancı devletlerin kurnazlıklarını anlamamak için insanın ya kör ya da aptal olması gerekir...Dünya savaşı biter bitmez,bu kara günlerde kullanılan tüm silahlar birdenbire demode oluverdi.Almanlar,Fransızlar, İngilizler, Amerikalılar ellerindeki bu silah fabrikalarını uzun vadeler tanıyarak geri kalmış ülkelere satmaya çalışıyorlar. Neden? Çünkü onlar daha modernlerini, daha etkili olanlarını yapabilecek fabrikalar kurmakla meşguller. Biz yeni genç bir Türkiye kuruyoruz. Dost düşman ülkelerin geride kalmış teknolojilerine gereksinmemiz yok. Ya en yenisini kurar, onlarla boy ölçüşürüz ya da biraz daha sabreder, bunu yapabilecek güce erişmemizi bekleriz." MKA
Uzun süredir kitaplığımda bekleyen bu kitabı da sonunda bitirdim. Güzel araştırılmış bir kitap, okuduğum için memnunum. Tek sevmediğim nokta Vecihi Hürkuş'un 1930 yılında yaptığı uçağı F-16 ile karşılaştırıp benzeştiren, fazla heyecanla yazılmış bölümler oldu. Hürkuş'un 1930 yılında, bugün hala geçerli olan tasarım ve üretim ilkelerini uygulamış olduğunun anlatılmaya çalıştıldığını anlıyorum ama bir araştırma kitabında "Hürkuş 1930 yılında F-16 yaptı" gibi fazla sansayonel, milliyet.com.tr tarzı başlıklara rastlamak beni rahatsız etti. Yine de, kolay okunabilen ve iyi bir derleme olduğunu düşünüyorum.
İsmail Yavuz tarafından titizlikle, mümkün olan her muteber kaynaktan yararlanılarak tamamlanmış kapsamlı bir çalışma. Değerli yazar; Türk Havacılık Sanayinin kimi ünlü kimi ünsüz ama hepsi birbirinden değerli şahsiyetlerini, yaşanan tüm olayları gayet akıcı bir dille tanımamıza fırsat vermiş. Herkes için ibretlik bir eser olmuş.
“geleceğin en etkili silahı da, aracı da hiç kuşkunuz olmasın tayyaredir. bir gün insanoğlu tayyaresiz de göklerde yürüyecek, gezegenlere gidecek, belki de aydan bize haber yollayacaktır. bu mucizenin gerçekleşmesi için 2000 yılını beklemeye gerek kalmayacaktır. gelişen teknoloji daha şimdiden bunu müjdeliyor. bize düşen görev ise, batıdan bu konuda fazla geri kalmamayı temindir.”
bir havacılık tutkunu olarak, ülkemizde havacılık tarihinin bu kadar dolu olması beni bir kez daha gururlandırdı. başarılı mühendisler, umut vadeden öğrenciler, rekortmen pilotlar, vizyoner müdürler... savaştan çıkmış ve yeni kurulmuş fakir bir ülke olmamıza rağmen dönemin en potansiyelli devletlerinden biriydik. kitap, bu potansiyelin birileri tarafından farkedilmesini ve ülkemizin havacılık alanında önünün kesilmesini anlatıyor.
harika bir arşiv, oldukça başarılı bir kaynak olmuş aynı zamanda. son sayfalara değin gözyaşları içinde kaldım. geleceğe, gökyüzüne, bulutlara umutla bakacağımız yarınlarınlarımız olması ümidiyle.
Kitap bittiginde derdimden “Ört ki ölem” diye gecirdim icimden. Öylesine vurucu başarı hikayeleri ve bürokratik yoldan çıkmışlıklar var..
“Yerli ve Milli” uçağımız için hedefler koyduğumuz 2020 yılında belki de geriye dönüp bakmakta fayda vardır. Çünkü bu hedef zamanında Vecihi Hürkuş, Nuri Demirağ ve genç bir ülkenin idealist mühendisleri tarafından çeşitli tarz ve modellerde uçaklar üretilerek defalarca gerçekleştirilmiş. Sonrası Marshall yardımları. Yazık...
"Eskimiş teknolojileri değil, en yeni teknolojiyi ülkeye getirmediğiniz sürece,yabancı ülkelere bağımlı olmaktan kurtulamayız...Eski teknolojileri bize kolaylıklar tanıyarak getiren yabancı devletlerin kurnazlıklarını anlamamak için insanın ya kör ya da aptal olması gerekir...Dünya savaşı biter bitmez,bu kara günlerde kullanılan tüm silahlar birdenbire demode oluverdi.Almanlar,Fransızlar, İngilizler, Amerikalılar ellerindeki bu silah fabrikalarını uzun vadeler tanıyarak geri kalmış ülkelere satmaya çalışıyorlar. Neden? Çünkü onlar daha modernlerini, daha etkili olanlarını yapabilecek fabrikalar kurmakla meşguller. Biz yeni genç bir Türkiye kuruyoruz. Dost düşman ülkelerin geride kalmış teknolojilerine gereksinmemiz yok. Ya en yenisini kurar, onlarla boy ölçüşürüz ya da biraz daha sabreder, bunu yapabilecek güce erişmemizi bekleriz."
Kitap açıklayıcı ve sebep sonuç ilişkisiyle yapılamayanları gayet objektif bir şekilde örnekleriyle okuyucuya aktarıyor. Tavsiye edilebilecek bir kitaptır.
Bize okulda cumhuriyet döneminde yapılan sanayileşme hamleleri öğretilirken şeker, kağıt ve kumaş fabrikalarından bahsedildi ama asla girişilmiş ve başarılmış olan uçak sanayisinden bahsedilmedi. Peki bilinmiyor muydu? Elbette biliniyordu. Ama bize biçilen rolün halka da benimsetilmesi gerekiyordu. Bu yüzden biz yerli malı haftalarında okula uçak ve araba maketleri götürebilecek iken elma, mandalina ve kayısı kurusu götürmeye mecbur edildik. Sanki ithal etmeye mecbur bırakılacağımız şey az daha elma olacakmış da onu yerli üreterek büyük başarılar elde etmişiz gibi...
Ben bir havacılık meraklısı olarak bu kitabı büyük bir esefle okudum. Kendi elimizle boşa harcadığımız yıllara üzüldüm. Ama elbette şaşırmadım. Havacılık sanayisi gibi büyük bir atılımdaki politika değişikliği ancak iki şeyle açıklanabilir: cahillik ya da ihanet. Nahif olanlar cahilliği seçebilir; ben ise bunu hiç çekinmeden ihanet ile açıklıyorum. Çünkü tüm bu siyasi ve bürokratik engellemeler hem bizim hem de bizim çocuklarımızın geleceğinden çalınmış bir ülkedir. Bu küçük kafalı insanlar gerek kişisel gerekse siyasi bazı çıkarlar ile çok kolay manipüle edilmişlerdir.
Bu kitabı sadece havacılık ile ilgili düşünmeyin. Bu yaşananlardan 3 çeyrek asır sonra tamamen aynı tipler aynı koltukları tüm bürokraside işgal etmektedirler. İsmail Bey'in kitapta bahsettiği o Milli Savunma Bakanlığı koridorlarında volta atan temsilci şirket yetkilileri dikkatle bakarsanız halâ oradadırlar. Türkiye'de ne kadar kritik önemde sektör ve bu sektörler içinde ihale dağıtan kurum varsa hepsinin koridorları doludur. Bu işleri çok alengirli de düşünmeyin. Bir daire başkanının çocuğunu bir yabancı liseye kabul ettirmek gibi son derece basit rüşvetler ile iş görürler.
Zaman geçtikçe ve ben yaşlandıkça insanın mayasının çok bozuk olduğuna her gün daha büyük bir şiddetle kanaat getiriyorum.
Ortaokul ve liselerde zorunlu olarak okutulası, üretimin, hatta kendi özkaynaklarımızla üretimin ne kadar önemli olduğunun genç nesillerin zihinlerine nakşeden güzel eser. Okurken insan ister istemez elimizdeki bu kıymetli cevherleri (Vecihi Hürkuş, Nuri Demirağ vd.) nasıl ilgisizlikten kaybetmişiz üzülmeden, hayıflanmadan edemiyor. En ilgimi çeken kısım ise, 2.Dünya Savaşı sırasında uçak endüstrimizin diğer ülkelere savaş uçağı ve mühimmatı (bomba vs.) ihraç eder düzeye gelmiş olmasıdır. Köy Enstitüleri ile beraber yok olan bir başka değerimizdi bu uçak fabrikaları. Kitap, kısa özetler şeklinde Eskişehir ve Kayseri uçak fabrikalarının tarihini anlatıyor, Vecihi ve Nuri Bey'lerin ürettiği uçakların resimlerini ve teknik özelliklerini veriyor, en sonunda da bugünkü Tusaş'ın önemine bağlıyor. Umarım tekrar o günlerdeki üretim bilincimiz tekrar oluşur ve kitapta da bahsedildiği gibi Marshall Yardımları gibi sanayimizi engelleyen girişimlerle karşılaşmayız.
İyi hazırlanmış, iyi bir kitap. Geçmişimizde uçak üretiminde Türkiye'nin ne kadar öncü ve mükemmel olduğunu detaylarıyla ve ilgi çekici görsellerle anlatıyor. Nuri Demirağlar, Vecihi Hürkuşlar, THK... Okudukça insanın içi acıyor.
Geliştirilmesi gereken tarafı ise bu kadar iyi olan uçak endüstrimizin bitirilme sebepleri çok yüzeysel anlatılmış. Daha derinlemesine analizler beklerdim. İşin özü Marshall yardımları, evet burası net. Ancak siyasette hangi mekanizmalar işledi de bu noktaya geldi. Bu noktalarda kitap, geçmişin esaslı bir analizini gerektiriyor diye düşünüyorum. Belki sonraki basımlarda bu noktalar daha zenginleştirilebilir.
Havacılık ile hiçbir alakam olmamasına karşın, İsmail Yavuz’un kaleme aldığı bu çalışmayı bir solukta okudum.
Çok etkilendim, anlatılanların neredeyse hiçbirini bilmiyordum. Tabii bir o kadar da efkarlandım. Hayranı olduğum Mustafa Kemal Atatürk’e bir kez daha hayran oldum, ileri görüşlerine, bambaşka bir mecrada daha şahit oldum.
Aslında, 1938 yılından itibaren yaşananların, bir benzerinin günümüz ile nasıl benzerlikler gösterdiğini, ibretle okudum.
Türk Havacılık Teknolojisi Tarihi ile ilgili bilgi sahibi olmak isteyen herkese temel ve önemli bilgiler veren güzel bir kitap. Yazarının anlatımı da samimi,sıcak. Kitapta adı geçen, havacılık tarihimizin çok önemli bir çok ismiyle görüşmüş olması da kitabın sağlam bir kaynak olmasını sağlıyor. Maalesef alınan yanlış kararlarla bugün uçak sanayisinde dünyanın önde gelen ülkelerinden birisi olmamızın önü kesilmiş. Acı da olsa gerçekleri öğrenip en azından ilerisi icin dersler çıkarmamıza katkısı olacak bir eser
Mustafa Kemal’in Uçakları, yeni kurulan bir ülkenin aydın evlatlarının Atatürk’ün gösterdiği yolda bütün zorluklara göğüs gererek ilerlemeye çalışmalarını anlatan enfes bir araştırmanın ürünü. Her Türk’ün hayatı boyunca muhakkak en az bir kez duyduğu “zamanında bizim de uçak fabrikamız vardı” cümlesinin altını doldurmak istiyorsanız hiç düşünmeden bu kitabı edinmenizi tavsiye ederim.
Türk Havacılık tarihini yakından inceleyen, Türk havacılığının başından beri içinde bulunan insanlardan bizzat yararlanılarak hazırlanmış kitaptır. Her ne kadar Türk Havacılığı anlatılmış olsa da aslında ülkenin teknoloji alanında neden geri kaldığını, zamanında hangi politik hataların yapıldığını ve maalesef ülkenin kendi çocuklarını nasıl yediğini örnekleriyle anlatmaktadır. Kitabı okurken bugün dahi aynı şeylerin yaşandığı çok net görülmektedir.
Kitabı okurken çok gururlandım, çok üzüldüm ama en çok da bazı egoların tatmini yüzünden hiç olmuş muazzam çalışmalara kahroldum. Kitap çok derin, adeta ders niteliğinde; bunun yanında son derece akıcı. Özellikle ek kısmındaki değerli yazılar ve birinci ağızdan anlatılan bölümler beni çok etkiledi. Ciddi bir emek ürünü olduğu çok net. İsmail Bey’e özel saygılarımı sunarım. TUSAŞ rol bazlı eğitimlerimden birinde, eğitmen önerisiyle tanıştığım bu kitabı bu kadar geç okuduğum için özeleştirimi yaptım. Bence siz, bu alandaki derin tarihi öğrenmek için geç kalmayın.
Türk Havacılık tarihini, isimlerini, yapılan doğruları-yanlışları dönem dönem, belgelerle, akıcı bir dille anlatılıyor. Havacılığa ilgi duyan herkesin okuması gereken bir kitap.
İsmail Yavuz havacılığa hizmet etmiş ve gönül vermiş bir isim. Böyle bir kitap yazma fikri bile bunun göstergesi.