Jump to ratings and reviews
Rate this book

Çankaya

Rate this book
"Haber vereyim ki Atatürk ne yaptığını, nasıl yapacağını, kimlere ne yaptıracağını, kimleri nerede nasıl kullanacağını bilen pek hesaplı bir adamdı. Yapmış oldukları üzerinde istediğiniz tenkidlerde bulunabilirsiniz. Fakat kendi varmak istediğine ulaşmaktan başka bir şey düşünmeyen, dostluklarının, yakınlıklarının, sözde sırdaşlıklarının üstünde bilhassa ''kendi kendine vefalı'' bir lider olduğu su götürmez bir gerçektir."
-Falih Rıfkı Atay-

Kurduğu Cumhuriyet'le adını tarihin şanlı sayfalarına yazdıran, Türk'ün ne olduğunu dünyaya gösteren, olağanüstü şartlarda ortaya çıkmış sıra dışı bir liderdi Atatürk. O, işgal edilmemiş yeri, zaptedilmemiş toprağı kalmayan bir milletin küllerinden doğmasına önderlik etti.

Büyük başarılara imza atmış Atatürk hakkında birçok kitap ve makale yazıldı. Atatürk hakkındaki her şey etraflıca tartışıldı, hâlâ tartışılıyor. Bu yazıların birçoğu ancak Atatürk öldükten sonra yazıldığı için, onu tanıyanların ilk elden verdiği bilgilerin kıymet-i harbiyesi daha önemlidir.

Falih Rıfkı Atay 1923'den 1938'e kadar Atatürk'ün yanında bulunmuş, onun yaşadıklarını bizzat kendisinden dinlemiş ve hatta birçoğuna şahit olmuş devrin önemli gazetecilerindendir. Çankaya Atatürk'ü doğumundan okul yıllarına, savaştığı cephelerden yaptığı inkılaplara, tartışma sofralarından insani yönlerine kadar her detayı anektodlara yer vererek anlatan muazzam bir çalışma.

712 pages, Mass Market Paperback

First published January 1, 1952

120 people are currently reading
1516 people want to read

About the author

Falih Rıfkı Atay

42 books86 followers
Atatürk üzerine çalışmalarıyla tanınmış gazeteci, yazar Falih Rıfkı Atay 1894'te İstanbul'da doğmuştur. Öğrenimini İstanbul Edebiyat Fakültesi'nde yaptı. 1908 devriminden sonra "Tanin" gazetesinde gazeteciliğe başladı. Bir yandan gazetelere, dergilere yazılar yazıyor, bir yandan da Babiâli Mektubi Kalemi'ne devam ediyordu (1913). Bir süre sonra, oradan Dahiliye Hususi Kalemi'ne kâtip olarak geçti. Falih Rıfkı Atay Birinci Dünya Savaşı'na yedek subay olarak katıldı. Bir süre sonra 4. Ordu Komutanı Cemal Paşa'nın emir subayı olarak, Kudüs'te ve Suriye'de bulundu. Bu arada, resmi görevle birtakım Avrupa yolculuklarına da katıldı. Savaş sona erince, Bahriye Hususi Kalem Müdür muavinliğine atandı. O sıralarda iki arkadaşıyla birlikte "Akşam" gazetesini kurdu (1918). Devrim aleyhinde bulunanlarla çetin bir savaşa girişen Atay, 1922 yılında Bolu'dan milletvekili seçildi, 1950'ye kadar milletvekili kaldı. Bu arada, "Hakimiyet-i Milliye", "Milliyet", "Ulus" gazetelerinin de başyazarlığını yaptı. 1950'de siyasi hayattan çekilerek kendini tamamen gazeteciliğe adadı. Kısa bir süre "Cumhuriyet" gazetesine haftalık sohbetler yazdıktan sonra, bir arkadaşıyla birlikte "Dünya" gazetesini kurdu.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
688 (63%)
4 stars
324 (30%)
3 stars
53 (4%)
2 stars
9 (<1%)
1 star
4 (<1%)
Displaying 1 - 30 of 81 reviews
Profile Image for Tuncer Şengöz.
Author 6 books270 followers
February 20, 2019
Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatı, Çanakkale savunması, Samsun'a çıkış, İstiklal Savaşı ve Devrimler okullarda okutulur. Milli eğitimden geçen her çocuk bu dönemleri bilir. Falih Rıfkı Atay'ın Çankaya'sı da bu dönemlerle ilgili birinci el tanıklığa ve Atatürk'ün anlattıklarına dayanıyor. Ders kitaplarından farklı olarak Atay çok daha gerçekçi ve somut bir Atatürk portresi çiziyor. Atatürk bu portrede de en az ders kitaplarındaki kadar görkemli, onurlu ve heybetli. Çankaya sadece 20. yüzyılın en büyük devrimcilerinden biri olan Atatürk'ü değil, aynı zamanda Mütareke İstanbul'unu, 1920 ve 30'lar Ankara'sını da anlatıyor. Ülkenin kazanılmasında ve cumhuriyetin kuruluşunda Mustafa Kemal Atatürk'ün emeklerini, çabasını, hırsını, kararlılığını okurken zaman zaman boğazım düğümlendi. Anadolu'nun bir yüzyılda ne kadar az değiştiğini düşünürken de hüzünlendim. Çankaya, daha nesiller boyunca muhakkak okunmalı.
Profile Image for alper.
210 reviews62 followers
December 27, 2022
Ne Paşama doyabildim ne Falih Rıfkı'ya. Çok güzel anlatmış. Çok!

Türkiye Cumhuriyetinin umut demek olduğunu. Bir mucize! Ve bu mucizeyi yaratmak için Mustafa Kemal'in taa okul yıllarından itibaren nasıl kendini hazırladığını. Karşılaştığı her türlü zorluğun üstesinden nasıl zekası ve "inanmış iradesi" ile geldiğini.

Bu gerçekler unutturulmaya çalışılıyor. Meczup feslilerin elinde yeniden yazılan uydurma tarih ile. Ne unutmaya ne de unutturulmasına göz yummaya hakkımız var! Bu cumhuriyet çok büyük zorluklarla kuruldu. İçeride dışarıda düşmana karşı savaşarak kuruldu. Elde avuçta yok. Yılgın, bitik. Medeniyetten uzak. Teokratik kapkaranlık bir Orta Çağ devleti yerine Yeni Türkiye Cumhuriyeti devrim ve inkılapları ile medeniyeti yakalama yolculuğuna çıktı. Fakat bu medeniyet yolculuğunda bayrağı devralanlar maalesef halkı eğitip onu bu yolculuğa ortak edemedi, edemedik.

Esaret karşısında üzerine düşeni kusursuz yerine getirmiştir bu halk. Buna ne şüphe! Çanakkale’de, Sakarya’da ölüme koşmuştur. Ona kimse laf edemez. Ama sonrasını için gerekli altyapıyı sağlayamadık. Yeterli donanıma sahip olmayan halk, demokrasiyi hazmedememiş bu kitle, önüne sandık kondukça zübüklerle, aslında kendisiyle, saadet zincirine dönüştürdü bu sandık işini. İşte bu çağda tüm bu Orta Doğu bataklığına çekilişimiz, hızla bu boka sürüklenişimiz tam olarak bundandır.

Şartlar kuruluş şartlarından tabii ki fena değildir. Onun için enseyi karartmak yerine bu ülkenin hangi zorluklar altında ne mücadelelerle kurulduğunu unutmadan sahip çıkmak ve aynı hatalara bir daha bir daha sürüklenmesine mani olmak boynumuzun borcudur. "Allahım delirecem yüz yıl önce kapanmış meselelerle nasıl hala uğraşmak durumunda kalırız?" demeden. (belki de diyerek sebeplerini bilsek de şaşırmaya, tepki vermeye, alışmamaya, kabullenmemeye devam)

Türkiye Cumhuriyeti'nin kendisi başlı başına bir umut, bir mucize! Bu mucize bize çağının ötesinde bir dehanın armağanı idi. Hediye olduğundan mı bu kıymetsizlik? Kıymetini bilelim. Ondan ilham alalım.

Atama şükran, saygı ve mahcubiyetimle. 😥

Tonla notum, alıntım, dertleşmem var. Ne şişirdim Falih Rıfkı Beyin başını ha! Birkaçını paylaşıyorum,

Paşamın, “kaderin adamı”nın tarih sahnesine çıkışı Çanakkale,

Böylece Gelibolu yarımadasının en önemli bir parçası olan Kocaçimen platosunun elden çıkmaması sağlanmış ve Çanakkale savunuşunun temeli atılmıştır. Mustafa Kemal o gün, Arıburnu kuvvetleri komutanı olarak verdiği emirde şöyle diyordu: “Size ben saldırı emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zamanda yerimizi başka kuvvet alabilir." Aynı günü anlatan bir tenkitçi yazısına şu hükümlerini eklemiştir: Mustafa Kemal'in bu savaşlarda durumu çabuk kavramak, çabuk karar vermek, kararını enerji ile uygulamak ve sorumluluktan çekinmemek gibi davranışları kendisinde büyük komutanlık nitelikleri olduğunu meydana çıkarmıştır.(102-3)

Aralık 1919 - Ankara, daha meclis bile yok ortada, düzenli ordu yok, aydını bile mandacı olmuş, saray koltuğunun derdinde, say say bitmez günlerde, (çok daha önce de var benzer ifadeler bu arada, ondan diyorum kendini o günlere çok önceden hazırlamış belli):

“Bugünkü yapacağımız vatanı parçalanmaktan ve milleti esir olmaktan kurtarmaktır. Ama vazifemiz bununla bitmeyecektir. Medeni milletler arasında faal bir unsur olabileceğimizi ispat etmemiz lâzımdır,” der. (232)

Orkestra şefi, bu arada o meclislerde ülke meseleleri konuşulurdu,

Sofraları uzun sürer, herkesi konuşturur, sabırla dinlerdi. Medeni Kanun fikri Mahmut Esat, Saraçoğlu, Şükrü Kaya gibi Batı'da okumuş Türkçüler tarafından ilham” olunmuştur. Lâtin yazısı biz birkaç Türkçünün devamlı telkinleri sonucu idi. Bir arı gibi çiçeklerden bal toplardı. Ama o yapmalı idi. Onsuz hiçbirinin yapılmasına imkân yoktu.(430)

Kansızlar Savarona’ya bile laf ettiler. O kadar gücüme gidiyor ki.

Atatürk, kimseye sezdirmemekle beraber, öleceğini anlamışa benziyordu. Atatürk'ün ölüm felsefesi sade idi: “Ölümü istemek bir cesaret değildir ama ölümden korkmak ahmaklıktır,” derdi.
Yine de vazifesi üstüne titriyordu. Savarona'da reislik ettiği bir kabine toplantısı altı saatten fazla sürmüştü. Gündem, Hatay meselesi idi.
Atatürk denizi pek sevdiği ve eski devirden kalma çürük yatla bir iki tehlike atlattığı için hükümet ona Savarona'yı almıştı. O yaz yatla gezintiler yapmaya pek hevesli idi. Yatağa düşünce:
Bu yatı bir çocuk oyuncağını bekler gibi beklemiştim. Bana hastane mi olacaktı? demişti. 567

Falih Rıfkı’nın kitapta birkaç kez değindiği, içini kemirdiğini düşündüğüm, yazıyı merkezine aldığım halimiz,
Umudunu Cumhuriyet devrinde yetişecek gençliklere bağlamıştı. Halkı da bunlar yetiştireceklerdi. Ben Rusya'ya gidip geldikçe daha kestirme, daha çabuk vardırıcı halk ve gençlik eğitimi metotları olduğunu yetkili arkadaşlarıma anlatamıyordum. Biz asrımızın teknik ve metot mucizelerini kavrayamıyorduk.
Hakikat odur ki, Atatürk, bu milletin tarihinde, bir milletin tarihinde bir ıslahatçı liderden beklenebilecek her şeyi yapmıştır. İnkılâp devri aydınları, Atatürk'ün bütün ileri hareketler emrine verdiği itibar, kudret ve nüfuzunu “işletmekte” ıslahat tarihleri nesillerinin hepsinden daha az kabiliyet göstermişlerdir.
En güç olan sanatı yanında, Atatürk'ün, yetişme tarzından doğma eksikleri vardı, Bu eksikleri tamamlayamadık. (518-9)

Biraz sakinleşeyim, çok keyfili kısımları var kitabın benim ön plana çıkaramadığım. (Şartlardan yoksa ...) Onlardan ikisi ile tamamlıyorum. İlki hanımlara, paşam size laf ettirmiyor bakın. :)
Kendisinin gözünde birini daha, Abdülhak Hâmid'i de büyültmüştük. Şöhreti de eski ve azametli idi. Sıkılgan olan Atatürk onunla karşılaşmaya da hayli ehemmiyet vermişti. Hıristiyan olan karısı ile geldi, sofraya oturdu. Bir iki kadehten sonra kendinden geçmişe benziyordu. Kabaca şeyler de söylüyordu. Meselâ sofrada birkaç Türk hanımı da varken, kendi eşini göstererek:
— Var mıdır Türkler arasında böyle hanım? sözünü de ağzından kaçırdı.
Atatürk yabancı “eş”lerden hoşlanmazdı. Türk kadınının şerefini yükseltmek ve ona hiç tariz ettirmemek başlıca meraklarından biri olduğunu bilirdik. Bu söz üzerine kıpkırmızı kesildi. Bir fırtına kopmasından ürküyorduk. Misafir de yaşlı idi.
Kendini güçlükle tuttu. Başka bahislere geçti. Ondan sonra misafirle de pek alâkalı olmadı. Zaman hayli ilerlemişti. Misafir kendisinden galiba bir şey sordu. Sözünü iyi işitmeyen Atatürk:
— Ne buyurdunuz beyefendi? dedi.
— Bana beyefendi demeyiniz.
— Ya ne diyelim efendim?
— Sadece adam deyiniz.
— İşte onu diyemediğim için beyefendi diyorum ya!
612-3

Ve en sevdiğim alıntımla noktalıyorum, bir gün aynı noktada buluşmak dileğiyle,

Önce Kramer Palas Oteli'ne gidip güçlükle üst katta bir oda bulduk ve eşyalarımızı bıraktık.
Otel yabancı ve yerli Hıristiyanlarla dolu idi. Sonradan bize anlattıklarına göre Mustafa Kemal de şehre girince bu otele uğramış. Ne sırması, ne de önünde arkasında koşuşan generalleri ve subayları var. Dolu salona girmek isteyince, garson yer olmadığını söylemiş. Fakat müşterilerden biri tanıyıp da:
— Mustafa Kemal... Mustafa Kemal... diye bağırınca, kalabalık birbirine girer. İhtimal hepsi dağılacaklar. Mustafa Kemal kimsenin rahatsız olmamasını rica eder ve yanındakilerle bir masaya oturur. Garson mudur, otel müdürü müdür, artık kim önce koşup gelmişse birer kadeh içki istediklerini söyler ve sorar:
— Kral Kostantin hiç bu otele gelip de bir kadeh rakı içti mi?
— Hayır Paşa efendimiz!
Öyle ise neden İzmir'i almak istemiş? der ve İzmir'e girişinin ilk zevkli saatlerinden birini o masada geçirir. (372)


27 Aralık düzenlemesi: 27 Aralık 1919 Ankara'ya varış. Bugün kutlandığını gördüm. Yukarıda 18 Aralık 1919 demişim. Onun gün kısmını çıkardım. :)
Bu arada biraz da düşündüm. O dönem Paşamın meclislerinde bulunmuş, ona bu kadar yakın, kalemine bu kadar hakim, böyle bir esere imza atabilecek kim var? Belki Yakup Kadri başka bir isim de gelmedi aklıma. Bu da eserin önemini daha da arttırıyor gözümde.
Profile Image for Damla.
128 reviews46 followers
Currently reading
March 24, 2025
günlerdir uyumuyorum. sosyal medyada haberlere bakmaktan, gazetecileri takip etmekten, yardım mesajları paylaşmaktan başka bir şey yapamıyorum. işe gidip gelmek bir işkence. tüm faaliyetleri asgari düzeye indirerek yaşamaya başladım. ama hayat devam ediyor. içimizdeki umut, savaşma gücü bize Atatürk'ten miras. o nedenle beyin hücrelerimi birazcık hareketlendirmek için uygun bir kitap seçtim. biliyorum her şey çok güzel olacak.
Profile Image for Özgür Özer.
104 reviews6 followers
November 18, 2018
Atatürk’ün günümüzde anlatılan hatıralarından çoğu bu eserden alınmış olmalı. Bazı olaylar tekrarlanarak üç dört defa yazıldıysa da Çankaya çok titiz bir çalışma. Tam Çankaya’yı okurken “mecliste köpek hadisesi” cereyan etti. Kadın milletvekilleri falan, bir muhalifin odasının kapısını boydan boya “köpek giremez” afişleri ile donattılar. Yılmaz Özdil de bunun üzerine Atatürk’ün köpeği Foks’u köşesine taşıdı. 1933’te öldüğünü yazdı. Foks’a geniş bir yer verdiği Çankayasında Falih Rıfkı Atay, Atatürk’ün elini ısırdığı için itlaf edildiğini yazıyor. Özdil bu ayrıntıyı vermedi. Bu kitabın çok yerinde yazar, kendisinin Türkçü olduğunu, arkadaşlarının Türkçü olduğunu vurguluyor. Bir yerde Türkçülüğün batı koluyduk diyor. Geçsin bunları… Falih Rıfkı Atay’ın iyi (!) bir anti-Türkçü olduğunu 44 olaylarını okuyan herkes bilir. Yine bir yerinde Atatürk’ün yaşasaydı namazı değiştirip ayakta kıldıracağını yazıyor. Bunu nereden çıkarmış anlamadım. Çünkü böyle bir değişikliğin Ziya Gökalp ve Atatürk’ün Türkçe ibadet fikri ile bir bağlantısı yok. Abartı var. Her şeye rağmen Çankaya temel bir eser. Ben olsam hiç durmam, müfredata eklerdim.
Profile Image for Caterina.
1,210 reviews63 followers
May 2, 2021
Falih Rıfkı Atay'ın bu eseri kaleme alırken gösterdiği hassasiyet önsözdeki yaklaşımından belli. Olayları anlatırken sıkmadan aktarması, sadece Atatürk ve çevresine değil o döneme dair bahsettiği detaylar çok değerli.

Talat ve Enver Paşalar ile ilgili yazdıklari içimi burktu bunun dışında nefis bir kitap! Atatürk'ü anlamak için okunması gerekenlerden.
Profile Image for Caner.
77 reviews4 followers
August 1, 2017
12 Yıl Milli Eğitime bağlı okullara gidip Atatürk'ü öğrenemedikten, onu tanıyamadıktan sonra 4 yıl üniversitede Atatürk'ü kulaktan dolma bilgilerle andıktan sonra Çankaya'yı okumak bambaşka geldi. Atatürk'ü tanımazdım. Onun tüm gücüyle yobazlığa, gericiliğe, padişahlığa karşı nasıl savaştığını gördüm. Hem de elinde hiçbir imkan dahi yok iken... Yapacaklarının sırrını kendisinden başka hiç kimseyle paylaşamayacak, paylaşsa bile anlaşılmayacağı için sırrını gerçekleştiremeyecek bir adamın hikayesini anlatıyor Çankaya. Hem de birinci ağızdan denilebilecek tanıklıklarla.
Atatürk'ün hayatının anlatıldığı eser Türkiye'nin ve Anadolu topraklarının geçmişini de aydınlatıyor. Türk devriminin de kıyıda köşede kalmış bazı özellikleri bu kitapta mevcut. Bazı anılar insana kahkaha bile attırıyor.
Nasıl okurum diyenler için şunu söyleyebilirim: Falih Rıfkı'nın akıcı dili ile birlikte okumaktan asla sıkılmıyorsunuz. Herkese tavsiye ederim.
Profile Image for Köksal KÖK .
662 reviews74 followers
August 4, 2017
Çankaya,
Falih Rıfkı Atay, 1961.

kitap 653 sayfa, fakat küçük punto ile basılmış, aynı metin normal bir puntoyla belki 750 sayfa tutacaktı, ama bu değerli kitabı benim 7 günde bitirmeme hiç bir şey engel olamadı tabii.

Atatürkün aklındaki ve icraatındaki devrimi gerçekten tam anlayabilmiş bir yazar, ve bunları ilk ağızdan aldığı ve bize ulaştırdığı için de, kendimizi şanslı saymalıyız.

laikliği, dinin saçmalıklığını ve Atatürkün "din bir VİCDAN işidir" demesini, bir sürü kitap ve 20 yıldan sonra anlayabildim, ne mutlu bana.
Profile Image for Oguzcan Yesilyaprak.
331 reviews27 followers
February 29, 2024
Öncelikle söylemeliyim ki çok güzel ve her Türk gencinin ve özellikle gencinin hatta birçok yetişkinin bile okuması bir kitap Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü anlamak adına. Ben Cumhuriyet yayınlarının 5 ciltlik serisini okudum yer yer tekrara düştü bazı yerlerde ama bu seride öyle olmayabilir.


Kitap sanıldığı gibi Çankaya'dan bahsetmiyor Savaş yılları Atatürk, Atatürk'ün bilmediğimiz yönleri, Osmanlı İmparatorluğu ve Ankara'nın Meclis kurulduğu zaman ve birçok ülkenin çok eski zamanlarından bahsediyor. Daha çok spoiler vermemek adına yazmadım ama beni en çok doğru dediğim Atatürk dönemi dışında iyi yerde yaşadığım *** Çankaya köşkü yakını *** halde sevilmez bir yer olduğu. Çok eklemek istemiyorum daha fazla diyebileceğim tek şey okuyun okutun abinize, annenize, akrabanıza Atatürk'ü anlaması için okutun. NUTUK'u da es geçmeyin saygılar dilerim.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Profile Image for Emre Yalabık.
101 reviews51 followers
June 1, 2025
Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatını ve anılarını, Falih Rıfkı'nın eşsiz üslubu ile okumak ayrı bir keyif. Anlatılan her olayı ve kişiyi, internet üzerinden de araştırma ihtiyacı duyduğum için oldukça uzun bir okuma oldu. Herkesin kitaplığında olması gereken bir eser.
Profile Image for Ömer Faruk.
165 reviews26 followers
October 9, 2017
Mustafa Kemal Atatürk hakkındaki temel kitaplardan bir tanesi. Doğumundan ölümüne kadar geniş bir çerçeve çiziyor. 10 yıllık harp dönemini, kuvaimilliye esas olmak üzere daha detaylı aktarırken 1922 sonrası 16 yıllık politika döneminden o kadar da ayrıntılı bahsetmemiştir. Daha çok ülkenin ve Ankara'nın genel vaziyeti, meclis içerisindeki muhalefet ve Atatürk'ün yalnızlığı mevzubahis edilmiştir.

Yazara göre Atatürk yalnızca iki yerde diktatörlük davranışlarında bulunmuştur. Birincisi saltanatın kaldırılması görüşmelerinde sarfettiği meşhur "ihtimal bazı kelleler gidecektir" tehdidi, bir diğeri ise Sakarya Zaferi sonrası başkomutanlık yetkisi süresini uzatmaya yanaşmayan meclise uyguladığı emrivakidir. Yazara göre Atatürk umur-u cariye meselelerinde meclise ve halka karşı gitmemeyi ancak prensipleri ve ilkeleri söz konusu olduğu zaman tek başına da kalsa asla taviz vermemeyi şiar edinmiş bir liderdir.

Yazar Atatürk'ün yapıp ettiklerinden ve bunun nasılından ziyade devrimlerin "niye"sine odaklanmıştır. Yazar Atatürk'ü en kısa olarak; en büyük düşman olarak yobazlığı ve yobaz geleneklerini gören, nerdeyse zenofob denecek derecede Türkçü ancak medeniyetçilik bağlamında sıkı bir batıcı olarak tanımlar. Yazara göre Atatürk'ün öne çıkan özellikleri, doğru-yanlış, sevdiği-sevmediği herkesi dinlemesi, müthiş hafıza kudreti, bir işi yapmak için en doğru zamanı tayin edebilmesi ve nerede durup nerede harekete geçeceğini iyi bilmesidir. İdealizm ve realizm arasındaki dengeyi mükemmel kurabilme yeteneğine sahiptir.

Kitabın girişinde bahsettiği anektodlarda "Atatürk'ün hususi anılarını da kitaba dahil ederek diğer biyografilerden ayrılma" vaadini kanımca tutmamıştır. Ancak Atatürk'ün etrafındaki diğer şahsiyetlerle (Karabekir, Çakmak, İnönü, Vahdettin...) kurduğu ilişkileri vakalara dayanarak sebepleriyle birlikte tatmin edici açıklamıştır. Her şahsiyetten ve o şahsiyetin Atatürk ile ilişkisinden bahsederken neticeyi Atatürk'ün insanları tanıma, sevmese de faydalanma kabiliyetinden bahsederek vermek istediği mesajı pekiştirmiştir.

Atatürk'ün genel kültürünün düşük olduğu saptaması dikkat çekicidir. Bu noktada alfabe devrimi esnasında Atatürk'ün q harfinin büyük hali olan Q formunu bilmemesinden kaynaklı küçük q'yu büyüterek yazıp beğenmemesi ve netice olarak bu sebepten q'nun alfabemize girmemesi örneği destekleyicidir. Kadın hakları konusundaki açıkfikirli devrimlerinin yanında kendi yaşantısında tam aksi uygulamaları, Hz. Muhammed'in son peygamber olması sebebiyle Kur'an'ın insan aklı ile neshedilebileceği gibi fikirleri, soyadı kanunundan sonra yakınlarına soyadı "uydurma" merakı, cimrilik denilebilecek derecede elidarlığı ile ilgili Falih Rıfkı'nın anıları ve özellikle dil devrimi konusundaki ısrarı çarpıcıdır.


Profile Image for Cem Ertül.
26 reviews3 followers
July 7, 2016
Beş değil on yıldızlık. Falih Rıfkı, dili çok iyi kullanan, usta bir gazeteci. Onun anlatımını gözlerim dolu dolu okudum. Milli Mücadele yıllarını ordaymışçasına yaşamak için, o ruhu anlayabilmek için, Atatürk'ün dehasına hayran kalmak için, nereden nereye geldiğimizin bilincine varmak için her Türk'ün okuması gereken bir eser. Bilinçsizce yapılan Atatürk düşmanlığının iktidar tarafından desteklendiği bu acı günlerde üzerimize düşen vazifeyi hatırlamamız lazım artık. Korumamız gerekenleri en iyi anlatan kitap da işte bu kitap...
Profile Image for Anna F..
213 reviews
September 30, 2025
Çankaya, Kurtuluş Savaşı’ndan Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar uzanan dönemi, Atatürk’ün en yakınındaki gazeteci-yazarın gözünden aktarıyor. Falih Rıfkı’nın üslubu sade ama etkileyici; çünkü bir tarih kitabı gibi mesafeli değil, bir “tanık anlatısı” gibi samimi. Bu da okuyucuya, sanki o günlerin içinde yaşıyormuş hissini veriyor.

Kitapta, sadece askeri ve siyasi zaferler değil, aynı zamanda Ankara’nın bir başkent oluş süreci, Cumhuriyet’in kültürel temelleri, dönemin tartışmaları ve idealist çabalar da işleniyor. Senin de söylediğin gibi, “her şey değerli” çünkü bu satırlarda hem bir milletin varoluş mücadelesi hem de modernleşme iradesi saklı.

Profile Image for Defneandac.
60 reviews12 followers
March 5, 2018
Mustafa Kemal Atatürk'ün detaylı ve kapsamlı bir biyografisi. Aynı zamanda birinci elden tanıklıkla Kurtuluş Savaşı mücadelesi ve cumhuriyetin kuruluş yılları. Falih Rıfkı Atay Osmanlı İmpatorluğu'nun yıkılışına, Kurtuluş Savaşı'na ve genç cumhuriyetin kuruluşuna tanıklık etmiş bir gazeteci. Cemal Paşa'nın yaveri olduğu döneme dair yazdığı Zeytindağı Osmalı'nın Ortadoğu macerasını anlatan önemli kitaplardan.
Çankaya Atatürk'e dair çok önemli bir kitap. Olaylar, belgeler, komik ve acıklı hatıralardan oluşan gerçek bir tarihi belge. Mustafa Kemal'ın çocukluğu, gençliği, fikri yapısı, verdiği askeri ve siyasi mücadeleleri başarıyla anlatmış. Kalın ve yüklü bir kitap. Dili sadeleşmiş olmasına rağmen hala çok kolay değil ama yine de okuması çok zor değil.
En çok aklımda kalan kısımlar:

Mustafa Kemal Birinci Dünya Savaşı'na girmeye, hele de Almanların tarafında girmeye başından beri karşı. Bunu savaş öncesinde dile getiriyor. Almanların yenemeyeceğini en başından bu yana biliyor.

Mustafa Kemal askeri bir deha. Pek çok farklı cephede, farklı biçimde savaşmış çok cesur ve zeki bir asker. Askerlik sanatında gerçek bir usta.

Kemalist devrim en çok gericilerden ve dincilerden korkuyor. Bütün mücadele karşı-devrime karşı.

Cumhuriyetin en büyük sembolü ve başarısı laiklik ve medeni hukuk.

Çankaya Türkiye Cumhuriyeti'nin ne kadar zor şartlarda ve büyük mücadelelerle kurulduğunu anlatan, önemli bir kitap. Okunmalı.

Profile Image for Efe.
303 reviews41 followers
July 21, 2015
Eserin adının ''Çankaya'' olması, beni kapsadığı tarihsel süreç hususunda yanılttı. Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı dönemini konu alan bir kitap olmasını beklerken, bütün hayatını, ağırlıklı olarak ise Kurtuluş Savaşı dönemini anlattığını gördüm.

Daha önce ''Nutuk'' veya Lord Kinross'un ''Atatürk'' eserleri gibi bu dönemleri daha detaylı anlatan eserleri okuduysanız, ''Çankaya'' maalesef bir zaman kaybı. Daha önce rastlamamış olabileceğiniz birkaç ilginç bilgi kırıntısı maalesef 700 sayfalık bir kitabı (benim okuduğum eser bir anılar bölümü ilavesi ile 720 sayfa civarıydı) okumaya değmiyor.

Şunu da belirtmek gerekir ki yukarıda zikrettiğim eserleri okumadıysanız bile, Türk milli eğitim sisteminden yetişme bir öğrenciyseniz, kitapta anlatılan hadiselerin çoğunu, üstelik de kitapta anlatıldığı şekliyle, zaten öğrenmişsiniz demektir. Bu durum bende tarih kitaplarının ''Çankaya'' eseri temel alınarak yazıldığı hissiyatını uyandırdı. Bu sistem ile yetişmiş bir kişiyseniz, kitapta sizin için fazlaca yeni bir şey olmadığını söyleyebilirim.

Keyifli okumalar.
Profile Image for Yasemin.
29 reviews3 followers
October 6, 2018
Atatürk’ü ve hayatını, onu Atatürk yapan olayların seyrini, etrafındaki dost ve düşmanlarını, okullarda okuduğumuzdan daha derin, çoğu yerde daha farklı şekilde anlatan, ve kitap bittiğinde Atatürk’ü anlamaya sizi biraz daha yaklaştıran bir eser. Hayranlık duygusunu en üst düzeyde yaşadım kitabı okurken. Mucizelerin gerçek olabileceğine bir kez daha inandım. Atatürk’ün gerçekten ve her zaman ne kadar yalnız olduğunu, kahramanlıklarıyla tanıdığımız en yakınlarının bile hangi aşamalardan geçtiğini okuyunca büyük şaşkınlık yaşadım.
Ama bende uyandırdığı en büyük duygu, Atatürk’ün kanıyla ve canıyla ilmek ilmek ördüğü her şeyin, köklerinden sarsıldığı ve yıkıldığı bir döneme şahitlik ediyor olduğumuzun farkına varmanın getirdiği kahır duygusudur.

Atatürk’ü ve devrimlerini, dehasını, insanlığını anlamak için daha çok okunmasını isterdim.
Profile Image for Duru.
92 reviews4 followers
May 29, 2023
Kaç gündür okumaya devam etsem de girememiştim fakat şimdiye kadar Atatürk hakkında okuduğum kitaplardan en iyisini olduğunu düşünüyorum. Zaten yanında olan birinin dilinden olan bu kitap aynı zamanda o günün politik ve sosyal yapılarını, İstanbul'u, Ankara'yı, Cumhuriyet Halk Fırkasını ve Osmanlıyı objektif ve ayrıntılı bir şekilde anlatmış. Yazarın tabiki insanları anlatırken tecrübelerinden dolayı kendi duygularını yansıttığını görsem de olan olaylar tüm ayrıntısıyla ve anlaşılır bir dille anlatılmış. Ayrıca okuduğum zaman diliminden kaynaklı beni ağlattığı zamanlar olsa da Atatürk'ün kurduğu bir ülkede yaşamanın ağırlığını ve ayrıca gururunu hep hissettirdi.
Profile Image for Josefina Wagner.
593 reviews
November 3, 2023
Mustafa Kemal'in ''Nutuk'' adlı eserini okuyanların bilhassa Falih Rıfkı'nın ''Çankaya'' yı hem seveceklerini hemde daha iyi anlayacaklarını düşünüyorum. Bir yapı taşı gibiler. Birbirlerini tamamlıyor da diyebilirim.
Profile Image for İ. Serhat.
63 reviews
June 15, 2020
Okuyun, okutun. Batı sömürgeciliğine ilk başkaldıran ulusun bir ferdi olarak, Mustafa Kemal’in başardığı işin büyüklüğünü en yakınındaki birinin kaleminden okumak çok güzeldi.
Profile Image for Kadir.
79 reviews4 followers
April 19, 2020
Ulu onderimiz Gazi Mustafa Kemal Ataturk’un ne denli zor ve olaganustu kosullarda yoktan bir devlet kurdugunu, bu yolda tek basina baslayip etrafini guvenebilecegi insanlarla kusattigini, tum hayatini, ve ozellikle ulke icin mucadeleye baslayip, kurulusa ve nihayet olumune kadar Turkiye Cumhuriyeti’nin yegane ve en buyuk dusmani olan yobazlik ve cehaletle nasil savastigini o kadar guzel anlatiyor ki... Bazi kisimlarinda acaba gecmisimi yoksa bugunumu anlatiyor diye dusunmemek elde degil ne yazik ki. Her Turk okumali, ama gercekten okumali.
Profile Image for Anıl Karzek.
179 reviews8 followers
November 26, 2017
bu eser için 5 yıldızın kesinlikle yetmeyeceğini düşünüyorum. Atatürk hakkında yazılmış en özel biyografilerden birisi. Atatürk'ü hem bir komutan hem bir devlet adamı hem de sıradan bir insan yönüyle ele alıyor Falih Rıfkı Atay.
Profile Image for captainerkan.
5 reviews
January 22, 2018
Aldığım en harika hediyelerden biriydi. Atatürkü tanıyıp, bilmek isteyenler için hayatının özellikle Cumhuriyet yıllarından sonra onunla birlikte geçirmiş olan Falih Rıfkı Atay’ın Atatürk’ü tanımak isteyenler için yazdığı harika bir kitap.
Profile Image for Metin Gözaçar.
61 reviews7 followers
May 23, 2019
Atatürk ün hayatının anlatıldığı temel eserlerden.
Mükemmel.. Herkes okumalı...
17 reviews1 follower
January 30, 2021
Neden yemek yemeye ihtiyaç duyuyor, neden uyuyor, neden susadığınızda su içiyorsanız; hepsinin ortak sebebinden dolayı bu kitabı okumalısınız. Muhteşem bir anlatış, muhteşem anektodlar..Sanki büyükbabanızdan kendi devrinin yaşanmışlıklarını dinler gibi, hepsi bildiğiniz ama yine de her seferinde yeni bir ayrıntı yakalamanız gibi. Şiddetle tavsiye ederim.
Profile Image for Burak.
56 reviews
October 13, 2020
Şuana kadar okumuş olduğum kitaplar arasında en sevdiğim kitap oldu. 30 yaşıma kadar okumamış olmam beni biraz üzdü. Herkesin okuması gerekli. Şevket Süreyya Aydemir'in Tek Adam üçlemesini ve Falih Rıfkı Atay'ın Çankaya'sını okumak aklı başında her Türk vatandaşının görevi olmalı.
Profile Image for Poyraz.
24 reviews1 follower
June 7, 2021
‘...anladığımızı sandığımız Mustafa Kemal aradıkça yeni bir sır verir. Yaklaşılan bir dağ gibi büyür. Asıl onu elimizle tuttuğumuz zamandır ki artık tamamını göremeyiz.’

Profile Image for Beybulat-Noxcho.
273 reviews9 followers
March 2, 2024
“Tarih boyunca bütün kendi gibi olanlara benzerdi. O da bal veren bir çiçek değil, her çiçeğin kendine göre balını almasını bilen bir arı idi. Her çiçeğin kovan peteklerinde şüphesiz payı vardır. Fakat çiçeklerden hiçbiri, eğer arı olmasaydı, petekteki balı yapabileceğini söyleyerek övünemez. Ama bu balı zehir sayanalar da bulunabilir” (s.8)

“Mustafa Kemal tatillerde Selanik’te sılaya geldiği vakit büyük kaynatamın tekkesine gelir, ayin günlerinde dervişler halkasına katılarak, huuuu huuu, diye kan ter içinde kalıncaya kadar döner dururmuş” (s.32)

“Bir kimse ölmedikçe daima vakti vardır” (s.74)

“Bir devletin batış günlerindeydik. Duyun-ı Umumiye İngiliz Dainler Vekili Sir Adam Block, 1914’te harbe girmemiz üzerine İstanbul’dan ayrılacağı zaman şöyle demişti: -Eğer Almanya kazanırsa, siz de Alman kolonisi olacaksınız. Eğer İngiltere kazanırsa mahvoldunuz! Harbi İngiltere kazanmıştı.” (s.129)

“İngiliz subayı Armstrong’un da notları vardır:” İstanbul’da hayat şen, günahkar ve zevkliydi. Gazinolar içki ve dans ile dolu idi. Vatanını düşünen yoktu. Tokatlıyan’a gidip orkestrayı dinlemek, güzel kızları bakışlarla yakalayarak masalar arasında dans etmek, Marmara adalarına giderek denizde yüzmek hoştu. Evler, arabalar, motorlar emre hazırdı. Şişli tarafında Türk hanımlarının da katıldığı çaylar verilmekte idi. Bu hanımlar beni kırık dökük Türkçemle konuşmaya teşvik etmekte ve benim çok iyi Türkçe konuştuğumu söylemekte idiler. Halbuki bu doğru da değildi. Fakat o kadar methediyorlardı ki, pabuçlarımın ayağımda uzadığını, mahmuzlarımın her yere takıldığını hissediyordum” (s.139)

“Mustafa Kemal’i başa geçirmemek ve kendi, açıkça meydanda görünmeksizin, başta bulunmak olduğuna şüphe yoktu. Erzurum’a gelen delegelerden bazıları ile Erzurumlulara verdiği bir çadır yemeğinde: -Bu size birinci yemeğim. İkincisini inşallah İstanbul’da Yuşa Tepesi’nde yiyerek şükran namazını da Eyüp Camii’nde kılacağız” (s.192)

“1. Dünya Savaşı’na 22 milyon nüfus ve 1.7 km2 topraklar girmiştik. Toprağımızın hemen hemen 1 milyon km2 ve 12 milyon nüfus kaybetmiştik. Türklüğü seferlerde, sonra açlıktan ve kıtlıktan tüketircesine harcamıştık. Dört cephede devlerle dövüşen ordulardan, mesela, Yıldırım Orduları Grubu’nda son savaşlarda 75 000 esir de verdikten sonra 2500 kadar piyade kalmıştı” (s.248)

“Kuvvetler birliği üzerine yapılan ilk anayasa tartışmaları ağır olmuştu. Bir hukukçu, Mustafa Kemal’e: -Sizin kurmak istediğiniz sistem hiçbir hukuk kitabında yoktur, demesi üzerine Mustafa Kemal:- Uygulanıp denemeden geçen işler prensip ve kaide haline gelirler. Ben yapayım, siz kitaba yazarsanız, cevabını vermişti” (s.271)

“Ne kadar da uzun sürmüştü bilseniz...Tarih kitaplarından hangi gün başlayıp hangi gün bittiğini öğrenerek bu uzunluğu ölçemezsiniz. Sakarya Harbi’nin her dakikası kendi başına bir “zaman” gelen, geldiğini duyuran, giden, gittiğini duyuran bir zamandı. Uyanıklığımızda, uykuda imiş gibi, sıçrıyorduk. Çünkü ben şimdi İstanbul’un bir köşesinde bu satırları, Sakarya Savaşı’nı kazandığımız için yazabiliyorum. Bu sırada siz İstanbul denizini hala o zafer şerefine seyrediyorsunuz” (s.302)

“Hiçbir zafer, gaye değildir. Zafer ancak kendisinde daha büyük bir gayeyi elde etmek için gereken en belli başlı vasıtadır. Gaye, fikirdir. Zaferin, bir fikri kazandırdığı kadar değeri vardır. Bir fikri kazandırmaya yaramayan zafer kalamaz. Her büyük meydan savaşından sonra yeni bir alem doğmalıdır. Yoksa başlı başına zafer boşuna bir çaba olur. Kendisine Napolyon’un: - Programımız nedir? Sorusuna: -Ben yürürüm. Programın kendiliğinden çıkar, dediği hatırlatılması üzerine:- Ama o türlü giden sonunda başını Saint-Helen kayalarına çarpar, cevabını vermiştir” (s.310)

“Meydan savaşlarında devletler batar, devletler doğar. Bir meydan muharebesinin takvimdeki tarihi, bazı defa, yeni bir devletin tarihteki başlangıcıdır” (s.319)

“Keder insanlraı öldürmez derlerse, bu söze inanınız. Kalp denen şeyin ne dayanıklı bir madddeden yapılmış olduğunu ben, o akşamüstü Büyükada vapurunun güvertesinde öğrendim” (s.325)

“Çünkü Şark’ta vatanseverliğin de bir haddi vardır” (s.359)

“Feylesof, fiillerin tarihi fikirlerin tarihidir” (s.383)

“Kemalizm, aslında büyük ve esaslı bir din reformudur. Tanrı, bir peygambere verdiği şeriatı, ikinci bir peygamberde değiştirmekle, hatta Kuran’ın bir ayetindeki emrini başka bir ayette kaldırmakla hükümlerin toplum evrimini izlemesi gerektiğini göstermiştir. Fıkıhta buna nesih diyoruz. Muhammed, son peygamber olduğuna göre, O’ndan sonra nesih hakkı insan aklına kalmıştır. Onun için İslam Bilginleri, “zamanla hükümlerin değişeceği” içtihadında bulunmuşlardır. Mustafa Kemal’in yaptığı işte bu nesih hakkını kullanmaktı” (s.410)

“Bir gün eski yaveri mebus Salih Bozok’a:
-Tarih size lanet okuyacak, demişler.
-Neden? diye sormuş.
-Mustafa Kemal’e içki içiriyorsunuz. Kadın eğlenceleri tertip ediyorsunuz. Ömrünü kısaltıyorsunuz.
-Ya...Öyleyse tarih bizim hepimize birer heykel dikecek. O bize yalnız içkide ve eğlencede esir olmaz ya, demek İzmir’i de ona biz aldırdık” (s.414)

“Nitekim Mustafa Kemal’i yatak odasına kadar girenler değil, kafasının içine sokulabilenler tanımışlardır. Hiç yüzünü görmemiş olsalar bile!” (s.417)

“Tarih der ki: Japonlar bağımsızlaşmak ve kuvvetlenmek için medeniyetlerini değiştirmek zaruretin duydular. İlk akıllarına gelen şey feodalizm kurumlarını yıkmak ve Garpkari, bilhassa Amerikankari teşkilatlanmaktı. “ (s.425)

“Kadın anlayışında pek Garplı olduğu söylenemez. Hatta hanımların tırnaklarını boyasını bile istemezdi. Son derece kıskançtı. Denebilir ki harem eğiliminde idi. Bu onun hissi, mizacı ve alışklanlığıdır. Kafasına göre kadın, hür ve erkekle eşit olmalı idi. Batı medeniyeti dünyasının kadını ile Türk kadını bütün aşağılık duygularından kurtarılmalı idi. Medeni Kanun’la Türk kadınına Garp kadının bütün haklarını vere Atatürk, kendi münasebetlerinde, bırakınız ecnebi erkekle evlenen Türk kadınını, ecnebi kadınla evlenen Türk erkeğine bile tahammül etmezdi. Devrimlerin büyük ve eşsiz kahramanı, kendi koyduğu kanunun sonuçları ile karşılaşmak lazım gelince : Bize göre değil ha çocuklar..”derdi (s.428-429)

“Bir Osmanlı çocuğunun ilk eğitim değil, orta ve daha yüksek mektepler gördükten sonra dahi imla yanlışları yapmaması az rastlanan bir şeydi. İmlası düzgün demek, Osmanlıcada yarı bilgin demektir” (s.458)

“Bütün zorluk bizim nesiller içindi. Eski yazı ile yetişmiştik. Her Türkçe kelime, bizim için, bir resimdi” (s.463)

“Atatürk’ün ilk bezginliğini cumhuriyetin onuncu yıl dönümünde sezmiştim. Hepimiz bu yıl dönümünü kutlamaya heyecanla hazırlanıyorduk. Akşam sofralarından birinde Atatürk: -Bana gelince, ben hiçbir şey hissetmiyorum, demişti” (s.505)

“Atatürk’ün ölüm felsefesi sade idi:” Ölümü istemek bir cesaret değildir ama ölümden korkmak ahmaklıktır” (s.512)

“Rahmetli Nuri Conker davudî sesli, kelli felli, çok defa efendice zarifti.
Atatürk'ün çocukluk ve asker ocağı arkadaşı olduğu için meclislerinde, hava
elverişli olduğu zaman, lâubalîlik ve Atatürk'le şaka etmek de yalnız onun
imtiyazı idi. Selânik gazinolarındaki masa sohbetlerinden beri hatıraları
birbirlerini tamamlıyordu. Mustafa Kemal daha kolağası iken bir akşam:
- Fethi'yi büyükelçi, seni başvekil yapacağım, demiş.
Nuri Conker sormuş:
- A birader ya sen ne olacaksın?
- Fethi'yi büyükelçi ve seni başbakan yapabilecek makam sahibi!
Atatürk o makam sahibi olmuştu, hatta Fethi'yi büyükelçi de yapmıştı ama, Nuri
Conker sadece sohbet arkadaşı olarak kalmıştı. Sinirli zamanlarda bir hikâyesi,
nüktesi veya şakası ile meclisin zehrini giderir. Atatürk'ün pek çok
hatıralarını tazeler, rahmetliyi avuturdu.
Eski köşkünde iken bir akşam yine toplanmıştık. Birkaç hanım da vardı. Biri
Atatürk'ün yakınlarından idi. Misafirlerine birer birer ne içmek istediklerini
soruyor, garsona emir veriyordu. Sıra Saracoğlu Şükrü'ye geldi. Saracoğlu içkici
değidi. Bazen uzun saatler bir kadehle avunur, fakat herkesle beraber onun da
neşesi artardı. Nuri Conker'in aksine de hiç zarif değildi. Lâtife etmek
istediği zaman biraz kabaya bile kaçardı:
- Ben şampanya isterim, dedi.
Misafirlerinin hoşnutluğunu pek kibarca her şeyin üstünde tutan Atatürk garsona:
- Beyefendiye şampanya getiriniz, dedi.
Nedense ev sahipliğini fazlaca üstüne alan hanım:
- Getirme, hatır için söylemiştir, kabilinden işaret etmiş. İçkiler geliyor,
Saracoğlu:
- Şampanyamı isterim, diye tekrarlıyordu. Tatlı sohbetlerine başlamak için acele
eden Atatürk:
- Canım beyefendinin şampanyasını getirseniz a... diye garsona biraz sertçe
bağırdı.
Hanım yanında oturduğu Saracoğlu'ya, kimseye işittirmiyecek bir sesle,
- Eskiden beri hep şampanya mı içerdiniz? demesin mi...
Demesi bir şey değil, pek hassas olan Atatürk bunu duymasın mı?
Şükrü bir saracın oğlu idi. Atatürk de nihayet bir gümrükçünün! Kıpkırmızı
kesildi:
- Hanımefendi siz bu centilmenlerle bir mecliste bulunmağa lâyık değilsiniz,
dedi.
Bu sözden haklı olarak fazla alınan hanım kalktı ve çekildi.
Meclis buz gibi donmuştu. Atatürk yüzünü asmış, kimse ses çıkarmıyordu. Ölüm
sessizliği denen şeydi bu. İşte o sırada, Nuri Conker'in şarkı okumak için
boğazını hazırlıyormuş gibi, öksürdüğü işitildi. Hepimiz ona baktık. Pek ciddî:
- Lâ hayre fi hinne ve lâ büdde min hünne... dedi.
Atatürk başını kaldırdı:
- Nedir o? dedi.
- Yani efendim onlardan hayır yoktur, fakat lüzumludurlar. Hanımefendilerimiz
için söylenmiştir de...
Hanımlar bile güldüler. Bulut dağılmıştı. (s.572)
Profile Image for Muhammed Husrev AYTEN.
27 reviews
June 28, 2017
Birçok defa Atatürk'ün masasında bulunmuş olan Falih Rıfkı'nın kaleminden Atatürk'ün savaş öncesi, 1. Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı d��nemleri ve Cumhuriyet'in ilk yıllarına dair detaylı, Atatürk'ü ve o dönemi tanımak için oldukça faydalı bir eser. Cumhuriyet dönemine dair olan anlatılara yönelik beklentim daha uzun ve detaylı olması idi. Yapılan inkilaplar zaman zaman üstünkörü, detaya inilmeden anlatılmış. Her ne kadar önceden de kitabın tarafsız bir dille kaleme alınmış olmasını beklemiyor idiysem de zaman zaman yazarın aynı fikirleri paylaşmadığı diğer şahıslara karşı hakarete varan ifadeler kullanmasına şaşırdım. Fakat genel olarak Falih Rıfkı'nın bu eseri bizlere dönemi anlatmakta oldukça başarılı. Okunmalı ve o zor dönemlerden böyle bir devlet kurmayı başaran başta Mustafa Kemal olmak üzere diğer büyüklerimizin gösterdikleri onca emek öğrenilmeli diye düşünüyorum.
Profile Image for Ugur.
30 reviews
February 2, 2019
Cumhuriyetimizin kuruluş tarihi ve devrimlerin yapıldığı ortamı anlamak için harika bir kaynak. En başından itibaren yazının akıcılığı ve derin bir sentez dikkat çekiyor. Falih Rıfkı Atay, Atatürk'ün Çankaya yıllarında ona en yakın olmuş olan ınsanlardan biri. Idealleri çok benzer, yazarın kendi politik görüşü kitapta çok açık ama farklı görüşleri, bunların nelerden kaynaklandığını, saygı duyduklarını ve duymadıklarını açıkça anlatarak, devrimlerin yapıldığı, ülkenin yeniden inşa edildiği yılların ortamını, tavizleri, zaaflarıi zorluk ver zorunlulukları okullarda okuduğumuz her kitaptan daha iyi anlatıyor. Belki böyle bir kitap okumuş olmak bize çok önceki nesiller tarafından büyük fedakarlıklarla verilmiş kurum va kanunlara kayıtsız olmamayı öğretirdi.

Profile Image for Pinark.
19 reviews1 follower
March 24, 2017
Ben bir Türk kadınıyım ve Atatürk'e bu millet için yaptıklarından dolayı minnet doluyum. Kitabı okuyunca daha iyi anladım ki o ve devrimleri olmasa benim toplumdaki yerim bambaşka olurdu. Ben bu kitapla onu daha çok sevdim, etrafında katlanmak zorunda olduğu fırsatçılıklar ve bitmez tükenmez geri kafalılık için kendisine üzülürken buldum kendimi çoğu bölümde.. ağladığım da oldu, her neyse sonuçta bu kitaptan beklediğim neyse kitap bana onu verdi. 5 yıldız tarihe tanıklık eden yazarın samimi ifadelerine. Bendeki baskının edisyonu çok kötü, cümlelerin çoğu hatalı, imlalar yanlış ama kitabın değerlendirmesi bana kattıkları üzerindendir.
Displaying 1 - 30 of 81 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.