Colocando o corpo moderno em perspectiva, David Le Breton mostra que, no discurso científico contemporâneo, o corpo é tomado como simples suporte da pessoa, algo que pode e deve ser aprimorado, uma matéria-prima na qual se dilui a identidade pessoal. Para passar do corpo rascunho ao corpo acessório, para não naufragar num sistema cada vez mais ativo e exigente, as pessoas entregam-se a uma manipulação de si a base de próteses. A tecnociência vem socorrer esse corpo que deve ser reparado, rearranjado; assistência médica à procriação, exames terríveis que acompanham a existência pré-natal - enfim, instaura-se a suspeita do corpo, e a medicina, fazendo a triagem, torna-se um biopoder. Enquanto alguns biólogos sonham em livrar a mulher da gestação, a sexualidade cibernética realiza o imaginário do desaparecimento do corpo e até do outro.
Professeur à l'Université de Strasbourg, membre de l'Institut universitaire de France et chercheur au laboratoire Cultures et Sociétés en Europe. Anthropologue et sociologue français, il est spécialiste des représentations et des mises en jeu du corps humain qu'il a notamment étudiées en analysant les conduites à risque.
Es profesor de la Universidad de Estrasburgo y miembro del Instituto Universitario de Francia. Muchas de sus obras se han traducido al español y han sido publicadas por editoriales como Nueva Visión, Seix Barral y La Cifra.
Diğer kitaplarının ismine şöyle bir göz atınca (Yüz Üzerine, Ten ve İz) David Le Breton'un beden üzerine fazlaca düşündüğü ve yazdığı anlaşılıyor, bu konuda oldukça radikal fikirlere sahip olduğunu da söyleyebilirim.
Bedene Veda'da temel olarak ele alınan mesele bedene yönelik modern yaklaşımlar. Yüzün ve bedenin kişiliğin bir yansıması, bir ifade biçimi olarak görülmesini ve bu doğrultuda bedene yapılan yatırımları eleştiriyor Breton. Bir noktaya kadar konuyla ilgili birçok kişiye oldukça makul gelecek fikirleri var fakat birkaç bölüm sonra mesele oldukça tartışmalı konulara geliyor; kürtaj, cinsiyet değiştirme ameliyatları, taşıyıcı annelik vb... Breton bu meselelerde de radikal tavrından ödün vermiyor. Burada kısaca özetleyebileceğim kadarıyla Breton'un fikri bedene ve olası bedenlere yönelik herhangi bir müdahale, çarpık bir sürece işaret ediyor.
Örneğin, bilim sayesinde bir bebeğin henüz anne karnındayken herhangi bir genetik farklılığa sahip olduğunun saptanması ve bu doğrultuda bebeğe yönelik müdahaleleri eleştiriyor Breton. Bu şekilde bir müdahaleyi doğacak bebeğin ve ailesinin mutlu olmayacağı yönünde üsttenci bir yaklaşımın sonucu olarak görüyor ve aile bağları, mutluluk kavramlarını da tartışmaya açıyor tabii ister istemez. Ya da tüp bebek yöntemiyle bebek sahibi olma veya taşıyıcı annelik gibi süreçleri ideolojik ve psikolojik ilişkileri içinde ele alıyor ve tabii ki onlara da karşı. Görüldüğü gibi oldukça tartışmalı iddialar ve alıntılamaya bile çekindiğim neler neler :) Elçiye zeval olmasın diyerek sıyrılmak isterdim ama söyledikleri üzerine düşünmemek ve hatta etkilenmemek mümkün değil. Hele insanların genetik farklılıklarının manipüle edilmesi ve sınıflandırılması üzerine kurulu bir ''düzen''i anlatan distopyaları da düşününce (örneğin: Yevgeni Zamyatyin'in Biz'i ve Cesur Yeni Dünya) Breton'un fikirlerine ttümden karşı çıkmak pek de mümkün değil.
Alt başlıklar da şöyle mesela:
Müsvedde Beden Aksesuar Beden Benliğin Farmakolojik Üretimi Çocuk İmalatı ...
Sonuç olarak uzun yorumdan anlaşılacağı üzere Breton beni heyecanı, üslubu ve cesareti ile etkilemiş bile. Farklı ve çarpıcı fikirlerle yüzleşmeye cesareti olanlara tavsiye ederim. Okuma süreci iki şekilde son bulabilir:
1- İnanıp, doğru ya da yanlış bulduğunu şeylerin kökenleri size fazlasıyla romantik gelmeye başlar ve fikirleriniz başka bir sürece doğru evrilir 2-Breton'a karşı savlar üretirken, inandıklarınıza artık daha bilinçli bir şekilde inanmaya başlayabilirsiniz
Her iki türlü de bir şekilde verimli bir okuma olur gibime geliyor. (öfkeyle kitabı kapatıp, bunu size tavsiye eden Aslı Can'a sövmek ihtimalini devre dışı bırakmak istiyorum)
David Le Breton, kitabında çok haklı bir noktadan bakarak “ beden bizim sınırlarımızı belirler” diyor. Ancak, sonrasında bedene her türlü müdahale (piercinglerin, dövme, vücut geliştirme, ilaç kullanımı, protez kullanımı, vb) ayrı bölümler halinde ele alınarak yazarın olumsuz bakış açısına göre irdeleniyor. Bölümlerde seçilen örnekler tek bir görüşü (olumsuz) güçlendirmeye yönelik ele alınıyor. Sadece antropolojinin değil, başta tıp, tıbbi etik, sosyoloji, vb disiplinlerarası alanda gezerken, yazar kendi görüşünü destekleyen argümanların dışına asla çıkmıyor. “Çocuk imalatı” başlıklı bölümde tüp bebekten kürtaja, genetik kontrollerle gebelik sonlandırmasına karşı çıkarken, kadının bedeni üzerinde söz söyleme halkını dahi dikkate almayan değerlendirmelerde bulunuyor.