Türkiye'de ortaöğretimi, özellikle de liselerin, 1950'lerle beraber gelip girdiği ve bugün de süren bir çıkmazı da şudur: Tarih, felsefe, sosyoloji, edebiyat ve sanat gibi kültürün temel konularında, gençlere -hemen hemen- hiçbir şey verilmiyor; öğrencilerin kafalarına yalan yanlış, abuk sabuk, ipe sapa gelmez birtakım şeyler tıkıştırılıyor. Ne gerçekçi ve bilimsel bir yaklaşım, ne de bir bütün olarak kucaklayış kültürü. Bir bölük pörçüklük, bir derme çatmalık, bir keşmekeş kısacası.
Egemen sınıfların bir oyunudur bu!
Amaç da ne yapıp edip gençlerin uyanmasını engellemektir.
İşler öylesine tezgahlanıyor ki, daha liseden başlayarak gençlerin gözlerinin önüne bir "duman perdesi" çekiliyor; içinde yaşadıkları çağa ve topluma yabancılaştırılıyorlar. Liselerden üniversite ya da yüksekokullara bu durumda gelen öğrenciler de, ne kendi aralarında ne de öğreticilerle bir "kültürel diyalog" kurabiliyor ve bir "kör dövüşü"dür gidiyor. Bu kitap işte bu oyunu bozmak için yazıldı. Söyleyeceklerini de, bir "uygarlık tarihi"nin zemininde ve "çağdaş tarih"in çerçevesi içinde söylüyor.
Tek kelimeyle çağını tanıtarak.
Kültür, çağını tanıtıp bilinçlenmiyorsa, laf yığınıdır.
Başta gençlere seslense de, temel kültüre meraklı olan herkesin öğreneceği var bu kitaptan.
Server Tanilli, Türk yazar ve anayasa hukuku profesörü.
1980'den önce Türkiye'de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde ve Devlet tatbiki Güzelsanatlar Yüksekokulu'nda "Uygarlık- tarihi" dersi veriyordu. 7 Nisan 1978 günü terör ortamında silahlı saldırıya uğrayıp, belden aşağısı tutmaz oldu. Fransa'ya gidip uzun yıllar Strazburg Üniversitesi'nde çalıştı. 2000 yılında yurda dönüş yaptı ve Cumhuriyet Gazetesi'nde köşe yazıları yayınlandı.
1980 sonrasında düşün ortamını ve özellikle de gençliği etkilemiş olan "Uygarlık Tarihi (1973)", "Devlet ve Demokrasi: Anayasa Hukukuna Giriş" kitaplarını yazdı. "Uygarlık Tarihi" üniversitelerde ders kitabı olarak okutuldu. 2011 yılında Prof. Dr. Server Tanilli evinde yaşamını yitirdi. Karacaahmet Mezarlığı 'na defnedildi.
Çok kısa bir süre önce okuduğum kitap: Uygarlık Tarihi... Eski bir baskısını buldum Ankara'da sahaflarda ve hemen aldım... Daha önce duymuştum ününü, Server hocanın tarih ve sosyoloji alanlarında iyi kitaplar yazdığını... Satın alınca bizzat tecrübe de ettim... Kitap lise eğitiminin kof ve köreltici ortamından çıkan gençlere hızlandırılmış genel kültür vermek amacıyla yazılmış... Dünya görüşü oluşturmak, sanat ve kültür meselelerinde bilgisiz bırakmamak için onları... Gerçekten de inanılmaz genişlikte içeriği var ve genel kültürünü yetersiz bulanlar için birebir... Kitap hakkında Marksizm propagandası yapmaktan dolayı dava açılmış. Fakat dava kanıt yetersizliğinden beraatla sonuçlanmış. Gerçekten öyle mi? Evet doğru, Sezar'ın hakkı Sezar'a, kitap gerçekten de taraflı ve Marksist bir bakış açısına sahip... Sorun bu değil aslında, bunun suç olup olmaması...
Bazı açılardan çok beğendim, bazı açılardan pek beğenmedim. Aslında 4 değil 4 buçuk yıldız verebilmek isterdim çünkü beğenmediğim bazı temel özelliklerine rağmen hem çok iyi yazılmış, hem keyifle okunan (en azından ben çok keyif alarak okudum), hem de bilgilendirici bir kitap bence. Kitabın benim okuduğum versiyonunda tarih kısmı 1980'lerin başında bitiyordu (ben 2011'de okudum). Dolayısıyla, dünyada inanılmaz dönüşümlerin yaşandığı son 25-30 yıla dair hiçbir şey yoktu. Ama yine kitabın beğenmediğim özelliklerinden biri olarak; eser sol zihniyetin genel "dayatmacı modernleşmeci" zihniyetiyle yazıldığı için post-modernizmin bu denli palazlandığı bu son 25-30 yıla dair klişelerin ötesine geçebilecek bir şeyler söyleyebilir miydi, ondan da emin değilim. Aslında biraz kandırmaca var kitapta; çok bariz bir şekilde ve kendini de fazla saklama çabasına girmeden sosyalist bir okumayla anlatıyor tarihi ve ekonomik yapıların karşılaştırması bölümünde dünyaya çözüm olarak sosyalizmi sunuyor. Fakat bu husus kitabın en başında, kapağında vb. belirtilmiyor. Dolayısıyla aslında kitabın adının "Sosyalist Bakışa Göre Uygarlık Tarihi" olması gerekirdi. Ancak bunu yine de büsbütün kötü bir şey olarak göremiyorum çünkü genelde insanların kafasına sosyalizm garip bir öcü olarak işlendiğinden, duruşunu daha en baştan ortaya koyan böyle değerli bir kitap belki okunmayabilirdi (üstelik kitap 70'li yıllarda yazılmış, o dönemde de birçok davaya konu olmuş, o devirlerde bir kitabı sosyalizmi savunuyor görünerek yazmak pek akıl kârı olmadı sanırım). Genel olarak, benim gibi sol dayatmacı modernleşme zihniyetinden fazla hazzetmeyen liberal eğilimli birinin bile gayet güzel yararlanabileceği, başarılı bir kitap olduğunu düşünüyorum. Özellikle de kitabın hedef kitlesi olan lise öğrencilerine tavsiye ederim.
Anayasa Docenti olan Server Bedii Tanilli tarafindan 1972-75 yillari arasinda, Sisli Siyasal Bilimler Yuksek Okulu'nda ders kitabi olarak okutulmak uzere yazilmis kitap. Ne yazik ki o yillarda komunizm propagandasi yaptigi suclamasiyla yargilanmis ancak yargilama sonucunda beraat etmistir.
Bence kitap icin Uygarlik Tarihi basligi oldcukca iddiali. Kitap, baslica iki bolumden olusuyor. Birincisi, Bati Uygarligi'nin kisa bir tarihi; ikincisi, Turk kultur tarihinin gelisimi. Kitap her ne kadar lise ogrenicisi icin yazilmis olsada bence gunumuzde cogu universite ogrencisi icin dahi zorlayici olabilir, diliyle olmasa bile icerigle.
Herseyden ote, kitap, sadece mesrutiyet ve agirlikli cumhuriyet sonrasi Turk kultur tarihi hakkinda bir fikir sahibi olmak icin bile alinip okunabilir.
Uzun süredir okumak istediğim bu kitabı bugün itibariyle bitirmiş olmanın verdiği bir mutluluk içindeyim: Çünkü bir başka kişinin yazdığı gibi gerçekten “bir büyük devirmiş” oluyorsunuz. Öncelikle kitabın olumlu yanlarından başlamak isterim: Gerçekten -hele lise çağındaki öğrencileri düşündüğünüzde ve hatta bugünün lise öğrencisini düşündüğünüzde- içinde bir çok isim, olay, olgu ve kavram barındıran, uygarlığı bir bütün olarak tek bir kitap içerisinde -özetler halinde- sunan böylesi bir kitabı okumak o yaştaki birisi için son derece faydalı ve öğretici. 31 yaşındayım -ve bu konulara epey bir süredir ilgiliyim-, ben bile bilmediğim bir sürü ismi görmüş, kimilerine hafızamda yer açmış oldum. Örneğin, Orhan Veli’nin Adnan Veli isminde bir kardeşi olduğunu daha yeni ve bu kitap sayesinde öğrendim. Bunun dışında epey geniş bir bibliyografyası var ve bunlar içinde de eminim daha önce adını hiç duymadığınız kitaplar göreceksiniz. Yazmış olduğum gerekçelere bakıldığında bu kitabı herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum ve ufuk açabilecek bir kitap olduğunu kabul ediyorum. Gelelim kitabın olumsuz yanlarına: Bunu da “teknik” ve “içerik” olarak ikiye ayıracağım. Kitabın bende yer alan Adam Yayınları - 2002 baskısında can sıkıcı düzeyde ve çoklukta yazım hataları var. Benim gibi bu tür durumlara karşı takıntınız varsa, onları düzeltmekten epey vakit kaybedebilirsiniz. Umarım bu kusur daha sonraki baskılarda giderilmiştir. Tanilli’nin anlatım tekniğinde beğenmediğim diğer bir husus da çok defa devrik cümle kullanmış olması. Kitabın ders notlarından ortaya çıktığını biliyorum ama ders notları bir kitap haline getirilirken o devrik cümlelerin en azından bir kısmının da düzeltilmesi gerekirdi diye düşünüyorum. Son olarak içerik bakımından beğenmediğim noktalara değinmek isterim: Birincisi -ve kitapla ilgili en çelişik bulduğum nokta-, kitabın metni aşağı yukarı 1986-87 yıllarına kadar gelirken ve bu nedenden ötürü o günkü dünyayı üçe bölüp anlatırken, 2002 yılında baskısı yapılan kitapta sosyalist dünya ve uygarlığın neden yıkıldığı, ortadan kalktığına ilişkin tek bir yorum satırı bulunmaması. Madem amacımız gençlerin ufkunu açmak, o zaman sosyalist dünyanın ortadan kalkma nedenlerini de hocanın ayrıntılarıyla açıklamaya girişmesini, en azından bu konuda bir yorum yapmasını beklerdim. Çünkü kitabın basıldığı yıldaki dünyayla anlattığı uygarlığın dünyası bakımından büyük farklar ortaya çıkmış bulunuyordu. Örneğin “Sovyetler’deki son kalkınma planının 1993’e kadar uzandığını ve bunun ciddi hedefleri olduğunu” vurguluyor. Halbuki 1993’te ortada Sovyetler Birliği diye bir teşkilat kalmadı. Bu durumun kitabın inandırıcılığına bir nebze olsun olumsuz bir katkı yaptığını düşünüyorum. En azından bugün bu kitabı okuyan bir kişinin aklına bu türden sorular muhakkak gelecektir. İkincisi, Tanilli’nin ele aldığı her olgunun “doğru ve gerçekliğini” Marksizm üzerinden değerlendirmesi ve buna göre tavır alması. Yanlış anlaşılmasın, Marksizmi anlamsız, saçma ve hatta “suç” görenlerden değilim. Ama hayatta her şeyin tek bir kaynaktan açıklanamayacağını düşünenlerdenim. Yaşamdaki bütün gerçeklik ve doğrular tek bir düşünce ve kaynaktan açıklanabilseydi Tanrı bize gayet yeterli olurdu, ancak olmadığını gördük. Örneğin Garip akımını, toplumcu olmadıkları gerekçesiyle yerin dibine sokmaya çalışmanın ne anlamı var, bilemiyorum. Gariplerin yaptıkları, başardıkları -ve elbette yapamadıkları da- ortada, ama dilimize ve şiirimize yeni bir soluk getirdikleri gayet açık. Ayrıca Melih Cevdet’in Telgrafhane şiirini, Orhan Veli’nin Kuyruklu Şiir ve Cevap şiirini bilenler, onların toplumsal olana büsbütün kayıtsız kaldığını söyleyebilir mi? Toplumcu gerçekçilik benim de etkilendiğim bir akım ama bir sanatı yapan bir kişiyi sadece dünya görüşü üzerinden alkışlayıp yuhalayacaksak, sanatın kendisi bakımından halimiz nic’olur? Bu durum, İsrail’de olduğu gibi, bizi Wagner’in müziklerini protesto etmeye kadar götürebilir. Son olarak, kelime seçiminde beğenmediğim ve çelişkili bulduğum bir şeyse “Türkiyeli” kelimesi. Başkalarını tarif ederken “Alman, Fransız, İngiliz, Arap” vs. yazıp sonrasında neden “Türkiyeli” sözcüğü seçiliyor? Bunu da pek anlayamıyorum. Sonuç olarak, okunması gereken ama az veya çok kendi içinde çelişkiler ve açıklar barındıran da bir kitap. Her kitapta yapılması gerektiği gibi dikkatle ve düşünerek okumanızı tavsiye ederim.
İstanbul Üniversitesinin efsane hocalarından Anayasa Hukuku profesörü Server Tanilli'nin ders kitabını Emre Kongar'ın tavsiyesi ile okudum.
Kitap, Osmanlı'dan başlayarak önce dünyanın önde gelen medeniyetlerinin, ideolojik sınıflandırma ile neredeyse tüm ülkelerin ve en sonunda Türkiye Cumhuriyeti'nin politik, sosyolojik, kültürel, ekonomik seyrini büyük bir başarı ile irdeliyor. Tam bir arşiv niteliğinde.
Görece serbest bir üslupla ve sohbet tarzında yazılmış eser, 1973'deki küresel siyasi iklimi anlamak açısından da satır aralarında ipuçları barındırıyor. Cumhuriyet gazetesi yazarı olduğu için ilgili konularda gazete yazarlarının yazılarından da faydalanmış. Her konunun sonunda ise öğrenciler için yazılmış "ünite sonu sorular" var.
Server hoca kitap uğruna ağır ceza mahkemesinde komünizm propagandasından yargılanıyor, beraat ediyor, ancak hemen sonrasında evinin önünde silahlı saldırıya uğruyor. Büyük bir bedel ödüyor.
Eser, bu açıdan da kütüphanemde ayrı bir yere sahip.
Kitabin 2. Yarisinda Türkiyenin 1980 e kadar olan siyasi ve genel kültür bilgileri hakkında temel bilgileri okuyabileceginiz güzel bir kitap. Okurken keşke 1980 e kadar değilde 2000 lere kadar güncellenmiş olsaydı diye iç geçirmemek elde değil.
Bir de Bolumlere baslamadan once o bolumle ilgili sorulara göz gezdirip, sonra o sorularin cevaplarini arayarak okudugunzda bilgiler daha akilda kalici oluyor.
bu dönemden bakamadığı için gereğinden fazla sosyalizm övgüsü ile dolu olsa da genel anlamda dünyayı ve türkiyeyi anlama açısından dolu bir kitap. server hocaya teşekkür ederim, en çok üzen de bu eser yüzünden mahkemelerde sürünmesi olmus. emegine saglık güzel bir kitaptı yeni nesil olan bizlerin kesinlikle izlemesi gereken bazı konularda çok rahat başucunda durabilecek eserlerin en başında gelen bir kitap.
İşte, hemen her konuya giriş yapabilmenize olanak sağlayacak bir baş yapıt. Server Tanilli'nin Uygarlık Tarihi'ni okumadan yola çıkmak ve devam etmek oldukça güç olurdu benim için. Ben kitabı üniversitede 89 yılında okudum. Okuduğum, elimdeki baskı abimden bana hediye. Arkasında, Yalkın Ofset Matbaası Adi Komandit Şirketi İstanbul-446785 yazıyor. Baskı yılı ise 1979. :)
müthiş kitap, liseyi bitiren üniversiteye başlayacak olan herkese bu kitap zorla okutulmalı. yoksa bu cahilliği yenemeyiz hiçbir zaman. türkiye'de türünün tek örneğidir.