Narkissos'un Düşüşü, Ege Denizinin karşı kıyısından Andreas Giyonis'in öyküsünü anlatıyor. Romanın başkişisi olan Andreas Giyonis, kırk yaşını geride bırakmış bir yazardır. Birden kendisini tuhaf bir 'şaşkınlık' duygusunun içinde bulur, içine düştüğü bu aşırı duygudan sıyrılabilmek için de yaşamını tümüyle değiştirmeye karar verir. Önce karısından ayrılır, sonra da hem yazı yazmasına zaman bırakacak, hem de çok para getirecek bir iş bulur kendisine: mafya ile çalışmaya başlar. Ancak, yaşamındaki en önemli değişiklik, Yunan kökenli bir Amerikalı olan Chryssa'ya aşık olmasıyla gelir. Bu ele avuca sığmayan, güzel, akıllı ve çekici kadınla birlikte Avrupa kentlerinden Kanada'ya kadar uzanan bir yolda dolu dolu yaşar aşkı. Yaşamını alt üst eden bu büyük fırtınayı anlatan Andreas Giyonis'in, büyük acılardan söz ederken bile satır aralarında gülümsemesini hissettiren bir tat veriyor. Kulaklarımıza 'buzuki' sesleri getiren, yüzümüze Ege'nin bildik rüzgarlarını estiren, tutkulu bir aşkın peşinden okuru sürükleyen, bu son derece dokunaklı ve içtenlikle yazılmış roman, Yunanlı usta yazar Takis Theodoropoulos'un Türkçe'ye aktarılan ilk kitabı.
Takis Theodoropoulos (Greek: Τάκης Θεοδωρόπουλος; French/German: Takis Théodoropoulos) is a journalist and fiction writer. The primary subject matter of his novels is classical Greek history. In 1999 his novel Η δύναμη του σκοτεινού θεού (The Power of the Dark God, 2007) was awarded the Ouranis Foundation prize by the Academy of Athens. In 2004 he was recognized by the Académie Française for his contribution in promoting French literature. He is the publishing director at Oceanida since 1988.
Çağdaş Yunan edebiyatının şiir yönünde daha aşinaydım herhalde. Kazancakis dışında yazdığı her şeyi okuduğum bir Yunan yazarı yok. Oysa, bu kadar yakın kültürlerin paylaşacak daha çok şeyi olmalı. Nitekim, Takis Theodoropoulos ana karakteri Türk olan ve mesela İzmir'de yaşayan bir yazarı anlatsaydı, hiç bir cümle, hiç bir karakter ya da olay örgüsü yadırgatıcı olmazdı. Kitabı sevdim. Kendine has bir bilgeliği var. Usta işi kitaplar, mesajını kendisinden başka şekilde anlatmanın mümkün olmadığı yapıtlardır. Bu da usta işi bir kitap olduğundan bu işe girişmeyeceğim. Yeni bir kimliğin doğuşu, eskisinin ölmesi veya Frisch'de olduğu gibi topyekün reddi ile mümkün. Böyle bir ritüele herkesin hayatında en az bir kere ihtiyacı var. Çeviri akıcıydı.