Jump to ratings and reviews
Rate this book

Cevdet Bey ve Oğulları

Rate this book
Pamuk’a ilk ününü getiren bu büyük roman İstanbullu bir ailenin yetmiş yıllık serüvenini hikâye ediyor.

Nişantaşlı bir ailenin 20. yüzyılın başından itibaren üç kuşak boyunca serüvenlerini anlatan bu kitap ev içlerinin renklerini, zamanın akışını, günlük sıradan konuşmaları akılda yer eden kahramanlar aracılığıyla saptarken, okura geleneksel romandan alınacak hazları bütünüyle veriyor. Abdülhamit döneminin son yıllarında, İstanbul’un ilk Müslüman tüccarlarından küçük dükkân sahibi Cevdet Bey’in tutkusu, hem işlerini büyütmek, zenginleştirmektir hem de "Batılı anlamda" çağdaş, modern bir aile kurmak. Kökü taşraya uzanan geleneksel ailesini bir yana bırakarak bu isteklerini gerçekleştirmeye girişen Cevdet Bey’in ve oğullarının hikâyesi, bir anlamda modernleşme uğraşı içindeki Türkiye Cumhuriyeti’nin özel hayatının da hikâyesidir. Ev içlerinin, yeni apartman hayatının, Batılılaşan büyük ailelerin, Beyoğlu’na çıkıp alışveriş etmelerin, radyo dinlenen pazar öğleden sonralarının dikkat ve sevgiyle anlatıldığı bu panoramik roman, Orhan Pamuk’a hak ettiği ünü getiren olgun bir ilk kitaptır.

"Pamuk adeta okurun elinden tutup onu kendi dünyasında dolaştırıyor. Yazar romanını anlatmakla kalmıyor; aynı zamanda kâh hızlanan kâh yavaşlayan bir tempoda birbirinin içine geçen sahnelerle, karşılaşmalarla ve konuşmalarla her şeyi en ince ayrıntısına kadar çözümlüyor."

FRANKFURTER ALLGEMEINE

"Büyük bir başarı... Hiç duraksamadan en beğendiğim yirmi Türk romanı arasına alırım."

FETHİ NACİ

610 pages, Paperback

First published January 1, 1982

339 people are currently reading
4591 people want to read

About the author

Orhan Pamuk

120 books10.4k followers
Ferit Orhan Pamuk is a Turkish novelist, screenwriter, academic, and recipient of the 2006 Nobel Prize in Literature. One of Turkey's most prominent novelists, he has sold over 13 million books in 63 languages, making him the country's best-selling writer.
Pamuk's novels include Silent House, The White Castle, The Black Book, The New Life, My Name Is Red and Snow. He is the Robert Yik-Fong Tam Professor in the Humanities at Columbia University, where he teaches writing and comparative literature. He was elected to the American Philosophical Society in 2018.
Of partial Circassian descent and born in Istanbul, Pamuk is the first Turkish Nobel laureate. He is also the recipient of numerous other literary awards. My Name Is Red won the 2002 Prix du Meilleur Livre Étranger, 2002 Premio Grinzane Cavour and 2003 International Dublin Literary Award.
The European Writers' Parliament came about as a result of a joint proposal by Pamuk and José Saramago. Pamuk's willingness to write books about contentious historical and political events put him at risk of censure in his homeland. In 2005, a lawyer sued him over a statement acknowledging the Armenian genocide in the Ottoman Empire. Pamuk said his intention had been to highlight issues of freedom of speech in Turkey. The court initially declined to hear the case, but in 2011 Pamuk was ordered to pay 6,000 liras in compensation for having insulted the plaintiffs' honor.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
1,907 (33%)
4 stars
2,169 (38%)
3 stars
1,167 (20%)
2 stars
307 (5%)
1 star
96 (1%)
Displaying 1 - 30 of 391 reviews
Profile Image for BookHunter M  ُH  َM  َD.
1,693 reviews4,642 followers
October 28, 2025

قراءة أولى للأدب التركي مع أورهان باموق. ثلاثة أجيال من تاريخ تركيا الحديث. جيل جودت بك في نهاية عصر عبدالحميد و قبيل انهيار دولة الخلافة في تركيا حيث تتحول الدولة من سيدة العالم إلى إحدى دول العالم النامي التي تسعى للحاق بركب الحضارة. صراع أفكار بين جودت بك التاجر المحافظ و أخيه الطبيب العسكرى السابق الثوري بامتياز.
أنا لا أحب هذا الشرق. أنا لا أحب الجو هنا. و هذه النفوس الغريبة الغير منسجمة مع نفسي أبدا. يشبه الشرق مستبدا رائعا. يسحب الإنسان إلى الأرض بضوءه القوي و المبهر. فيضطر لتعلم الركوع قبل المشي. و الدعاء قبل الكلام. كم مرة قرأت هذا عليكم. و وجدتموني محقا.
ثم الجيل الثاني و هو جيل الأبناء قبيل الحرب العالمية الثانية حيث رفيق ابن جودت و صديقيه عمر و محي الدين حيث البحث عن الهوية و عن الذات و هل هي في الانسلاخ من الشرق و الانصهار في الثقافة الغربية أم في المزج بين الإثنان؟ هل هي في التخلي عن العاطفة و السعي إلى الحياة المادية و لذاتها أم التحليق في أفاق الشعر و الأوهام؟ هل الإصلاح يأتي بالعصا من رأس السلطة أم بالتنوير لجموع الشعب؟
يا بني أنا لا أفهم كلماتك هذه. ما هذا الذي تسميه تنويرا؟ فهمت التقدم. التقدم مهم. ليتقدم البلد. و لئلا يعكر ما تسميه التنوير الأجواء. ليبق الظلام. ليبق الظلام. و لكن ليتقدم البلد و لتتقدم الزراعة و لتتقدم الصناعة. و إلا فلن يحدث التقدم. أليس كذلك؟ لأن كل ما أُنجز أُنجز بالعصا!. لا يمكن أن يترك كل شيء حر هنا!.
و الجيل الثالث هو جيل الأحفاد في بداية السبعينيات من القرن العشرين و قبل انقلاب عسكري وشيك على الديموقراطية الوليدة و ما زالت تركيا تدور في نفس الدائرة من الحيرة و البحث عن الهوية.
أهذه مهارتي الولاء؟! و لكنه سلى نفسه لخوفه من الخجل: هذا لي أمرا سيئا.أقبل أنني لست ذكيا. و لست أذكى شخص في العالم. و الناس من أمثالي يرتقون بولائهم. و إيمانهم و ليس بذكائهم. خاصة أن العناد و اتخاذ القرارات في بلدنا لا يُقابل بتسامح. لابد أن يودع الإنسان نفسه أمانه لدى من يعرف أكثر. و من يفكر بشكل أفضل دائما. و أن يقدم ولاءه لأحدهم. و يغذي عقيدته. نعم. الولاء و العقيدة.
رواية جميلة بشخصياتها المضطربة و تغطيتها لفترة زمنية كبيرة من التاريخ التركي و من أكثر ما ميزها التركيز على الجوانب الاجتماعية دون الإغراق في السياسة أو الأخبار اليومية التي كانت مغرية جدا لكل من يتناول تلك الفترة الزمنية العامرة بالأحداث الجسام.
Profile Image for Sawsan.
1,000 reviews
May 7, 2021
أورهان باموك يكتب في روايته الأولى عن الحياة, وكيف يجب أن تُعاش
الحياة الاجتماعية في تركيا والتغيرات الفكرية والسياسية من سنة 1905 وحتى 1970
معنى الحياة والسعادة من زاويا مختلفة ما بين العمل والمال والعائلة والانشغال بحال الوطن
الحيرة والبحث عن الاهتمامات الحقيقية للهروب من الرتابة والجمود
يمر باموك على موضوعات متعددة, علاقات الحب والصداقة
النظر للغرب وما يُمثله من حرية وتقدُم, صلاحية التوجهات السياسية والنظم الاقتصادية المختلفة
الفكرة جيدة والشخصيات متنوعة تُصور الواقع بكل أفكاره وطبقاته
لكن تبقى المشكلة في التكرار والإطالة في السرد وخاصة في الفصل الثاني للرواية
Profile Image for Rosa .
194 reviews86 followers
June 29, 2024
سرگذشت آقای جودت و پسران و نوادگان ، توصیف کمی از شرایط زندگی و جمعی زندگی کردن و دغدغه های خانواده ای مرفه و  نسبتا بزرگ در دوران پیش از اتا تورک هست و تا چند سالی بعد از درگذشتش رو هم که خانواده بزرگ تر و کم انسجام تر میشه و شکل زندگی ها و آبادانی نسبتا تغییر میکنه رو در بر میگیره، اما به طور کلی داستان از مسائلی که عمیق و قابل توجه و جذاب باشه دور می مونه و درگیر روزمرگی های سطحی و ماجراهای بی اهمیت و گاهی مبهمه، شاید تنها بخش قابل اغماض کتاب، شرح تفکر و تلاش برای اصلاحات و دست اندازهایی برای اجرا و رسیدگی به طبقه ی ضعیف تر باشه، اما بقیه ی کتاب که فکر میکنم حداقل دو سومش هم باشه، بی شباهت به سریال های چهارصد قسمتیشون نیست.
2.5
Profile Image for Sine.
387 reviews473 followers
August 5, 2019
gece uyku sersemi bitirdiğim için uzun uzun yazamamıştım, şimdi bir şeyler yazayım.

normalde bir yazarın külliyatına ilk kitabıyla başlamayı severim. adım adım ilerlemesini, gelişmesini görmek çok hoşuma gider. bunu orhan pamuk'ta yapamadığım, hatta ilk romanından önce neredeyse tüm romanlarını okuduğum için biraz üzülüyordum. okuyunca bu üzüntü geçti.

tabi ki yazdığı başka kitaplara benzemesini bekliyordum ama masumiyet müzesi'yle olan benzerlikler beni hayli şaşırttı, ve çok da hoşuma gitti. bölümler arası geçişler ve karakterleri hem birbirinin gözünden, hem de kendi bakış açılarından anlatmasıyla anna karenina'yı hatırlattı biraz. zaten anna karenina'yı okurken de masumiyet müzesi'ni hatırlamıştım. kıvamında, ve okuması keyifli bir öykünme olmuş. başka, daha somut benzerlikler de bulmuştum ama yazarın sonsözde bu benzerliklerden utandığını anlatması sebebiyle artık onları geçiyorum, çok da önemli değil zaten. her iki romanı okuyan herkes fark edecektir bu benzerlikleri.

romanın geçtiği dönemde dünyada ve ülkede yaşanan ve dünyanın kaderini değiştiren nice olayın tüccar bir adamın, ailesinin, oğlunun mühendislik fakültesinden iki arkadaşının "sıradan" hikayelerine yedirip anlatırken, üstelik bunu klasik bir roman hissi vererek yapması; farklı dönemlerle farklı olaylar yaşayan karakterlere aynı ufak detayları denk düşürmesi; ve bütün bunları 22 yaşında yazmaya başlayıp 26 yaşında bitirmesi... evet, kusurları vardı kitabın muhakkak ama gözüm hiçbirini görmüyor. cumhuriyet'in ilk yıllarındaki nişantaşı'na ve ankara'ya ışınlanıp orada birkaç gün geçirmek istiyorum.
Profile Image for پیمان عَلُو.
346 reviews290 followers
June 21, 2024
تمام سکه های همسترم، فدای یک تار موی اورهان پاموک...!

من عاشق ادبیات تُرک هستم، و اورهان پاموک در نوک قله‌ی این ادبیات است، پس اورهان کمی بیشتر...
برای منی که در زندگی هیچ‌گاه «آتاکورد» نداشته‌ام، چه کسی بهتر از یک نویسنده تُرک که برایم نقش آتا «پدر» را بازی کند!
مگر ما در زندگی از یک آتا چه انتظاری داریم!؟
اوست که باید از حق‌مان دفاع کند!
پاموک دقیقا همین کار را می‌کند، او بهتر از یک نویسنده‌ی کُرد به دفاع از من برمی‌خیزد...
برنده نوبل ادبیات در اولین رمانش به سراغ جنایتی می‌رود که در آن نزدیک به ۵۰/۰۰۰ کورد کشته و تبعید و به معنای واقعی کلمه حلاجی شدند...
ضیا پرسید: « خب شرق را چطور دیدی؟ درسیم هم رفتی؟ آنجا ها چطور است، ساکت و آرام است مگر نه؟ ارتشمان همه چیز را سرکوب کرد. حالا دیگر آنجا آرام است.حسابشان را رسیدیم، انقلاب آنجا هم می‌رود.
دیگر نمی‌توانند قد علم کنند، چون مشت آهنین انقلاب آنجاست... قدرت ارتش، انقلاب و دولت این را هم حل کرد.


گفتن این حرف‌ها اگر کوچکترین اطلاعاتی در مورد کشور ترکیه داشته باشید، می‌دانید که می‌تواند تبعات بشدت بالایی داشته باشد...
تازه این اولین کار پاموک است که چنین میتازد!
بحث او بحث انسان است و آزادی انسان...
برادرت و امثال او چه می‌خواهند؟
آنها می‌خواهند قانون اساسی اجرا شود، مجلس باز بشود، پادشاه عبدالحمید سرنگون بشود، استبداد از بین برود، آزادی بیاید، برای اجرای این کارها لازم باشد عبدالحمید سرنگون بشود.
تو چرا این افکار را تحمل نمی‌کنی!؟…
اگر آزادی که آن‌ها می‌خواهند بیاید، تو چه ضرری می‌کنی!؟…
تو می‌گویی برادرت را درک می‌کنی، اما او را درک نمی‌کنی.
برادرت چه می‌خواهد!؟
آزادی، استقلال، غیره… تو هم به این چیزا فکر کن.
من نمی‌گویم کاری کن، فقط فکر کن. اگر فکر کنی درک می‌کنی.
نگران نباش ترسناک نیست.
مگر ما برای چه زندگی می‌کنیم؟
فقط برای تجارت و پول در آوردن!؟
یک خانواده، یک خانه، بچه‌ها… بخاطر این‌هاست!
اما اگر آزادی نباشد این‌ها هم حد و مرز دارد…
جودت گفت:
«بله این درست است اما باعث نمی‌شود من با چیزهایی از این دست درگیر بشوم! من نمی‌توانم با پادشاه مخالفت کنم!»

کی‌میگوید با پادشاه مخالفت کن؟ …
بنظر تو، این دولت، این خاک همه چیزش خوب است و بی کم و کاستی؟ همه چیز همانطوری که هست باید باقی بماند؟ منظورت این است؟…
ببین، اوضاع ناجور است. این‌جا آزادی نیست… همه چیز پوسیده.


پاموک در جایی از کتاب می‌گوید : «وقتی فکر ترکیه را می‌کنم دلم میخواهد گریه کنم»
پاموک به عنوان یک نویسنده رنج می‌برد...
این جمله پاموک مرا یاد شعری از همتای دیگرش عزیز نسین انداخت که گفته بود:
یک روز بر گونه این مملکت یک بوسه
و بالای سرش یک یادداشت می گذارم
و می روم:
"آنچنان زیبا خوابیده ای که دلم نیامد بیدارت کنم..."


اما پاموک برای بیدار کردن آمده، غول زنده‌ی ادبیات از درد ترکیه می‌نالد. این‌جا همه را برای بردگی، اطاعت،تحلیل رفتن تو جامعه و ترسیدن بار می‌آورند.
منظورشان از آموزش، کتک مدرس است و تهدید‌های مزخرف مادر و خاله.
دین، ترس، افکار تاریکی که حفظ شده.
آخرش غیر از اطاعت چیزدیگری یاد نمی‌گیرند. هیچکس با تلاش خودش و با مقابله با جامعه ترقی نمی‌کند.
همه از طریق اطاعت، و نوکری ترقی می‌کنند.

در جایی از کتاب آن‌قدر از درد بیسوادی وزیر عثمانی رنج می‌کشد که می‌گوید: « دلم می‌خواست داد بزنم، حقه باز، شارلاتان، بی‌ناموس»


پاموک حتی به انقلاب هم امیدوار نیست چرا که می‌داند انقلاب هم کشک است.
با لحنی تمسخر آمیز گفت:
«انقلاب‌ها روشنایی را به خانه خواهند آورد مگر نه؟
بعد گفت: تو خودت خوب می‌دانی که با انقلاب‌ها هیچ چیزی عوض نخواهد شد.»


اورهان پاموک در این کتاب« جودت بیک و پسران» از کتاب «بودنبروک ها» الهام گرفته...
پاموک داستان سه نسل از خانواده جودت بیک را روایت می‌کند ، داستان عمارتی که دارد رو به زوال می‌رود...
بحث خانه جودت، بحث کشور ترکیه است که پسرانش می‌خواهند عمارت را بکوبند و از نو یک ساختمان بسازند...
این دقیقا چیزیست که پاموک می‌گوید، خانه عوض می‌ش��د اما اتفاقات خانه عوض نمی‌شوند و در این خانه هیچ چیز تغییر نمی‌کند.

پاموک در اواخر کتاب سعی می‌کند یک راه حل ارائه کند، او می‌گوید: ما به چه چیزی نیاز داریم؟
«فرهنک رنسانس... روشنگری...ما به نور عقلی که بربریت و استبداد ما را شکست بدهد نیاز داریم...


حرف در مورد این کتاب و اورهان پاموک بسیار بیشتر از این چیزهاست، غول ادبیات را نباید دست کم گرفت...
خانواده‌اش او را دست کم گرفتند، آخرش، شد پاموک برنده نوبل ادبیات...

پایان :
پاموک در دانشگاه هاروارد:
وقتی بیست و دو سالم بود، یک روز به ناگاه جلوی خانواده و دوستان و آشنایانم ایستادم و گفتم: «من امروز نقاشی را برای همیشه رها کردم چون می‌خواهم نویسنده‌ی رمان بشم.»
برای اینکه به همه نشان بدهم چقدر سر تصمیم راسخ هستم شروع کردم به نوشتن اولین رمانم.
اونها به من گفتن برات زوده، بیست و دو سالته نه از زندگی سر رشته داری و نه از دنیا و نه از آدم‌ها...
Profile Image for نرمين الشامي.
Author 1 book1,150 followers
October 7, 2015
من العجيب والغريب والمدهش ان اساليب العقاب والتعذيب تترواح من السجن الى الاعدام
ولم يستخدم احد حتى الان عقاب قراءة رواية جودت بك واولاده
فقارئها ان لم يمت من الملل فسينتحر
طبعا حد هيسألنى قريتيها وكملتيها ليه ؟
هأقوله تكفير ذنوب وحب تعذيب للذات

703 صفحه من الملل
تتلخص فى الاتى
تركيا مقيتة
الاتراك مقيتين
الكتاب الاتراك مقيتين
الحكام الاتراك مقيتين
احنا ليه مش زى اوروبا الحلوة الجميلة
(احنا عائدة على شخصيات الرواية تقريبا كلهم )

رواية من الممكن تلخيصها فى 200 صفحه
وجايز ساعتها كانت تعجبى
لأن فيها فكرة لكن الفكرة لم تكن بالعبقرية اللى تخلينى اتغاضى عن هذا الكم الكبير من الملل والاستطراد والتطويل
واللى مش مصدق تعالى شوف الامثلة
اولا النمل وجودت بيه اللى قعد يراقبه ويتكلم عنه صفحه او ماشابه ذلك بدون اى مغزى ظاهر او حتى رمزى
ثانيا الصابون اللى عثمان قعد يمدح فيه ويشعر فيه ويظهر قد ايه اجمل حاجه فى الحياة انك تغسل ايدك بعد ما تيجى من الشغل
وثالثا اى حوار ذاتى بين اى شخصية ونفسها اتكرر كتير نفس الكلام يتكرر ويتكرر

كفاية عليكم كده

دلوقتى بس عرفت ان المسلسلات التركية مش جايبة الملل من بره.
.
Profile Image for Banu Yıldıran Genç.
Author 2 books1,416 followers
August 5, 2018
neredeyse 20 yıl sonra tekrar okudum ve çok iyi geldi. orhan pamuk’un sonraki romanlarında peşine düştüğü her şey bu romanda izini gösteriyor. o yüzden çok ilginçti. ve hâlâ ilk romanlarını daha çok seviyorum.
Profile Image for Tuncer Şengöz.
Author 6 books270 followers
May 5, 2015
Orhan Pamuk'un romanlarını okurken hep aynı duyguya kapılıyorum. Romanların bazı bölümlerinden müthiş keyif alırken, bazı bölümlerinde sayfa atlama isteğimi zor engelliyorum.

Cevdet Bey ve Oğulları'nı da benzer duygularla okudum. Belli bölümleri okurken Orhan Pamuk'un çok büyük bir yazar olduğunu düşünürken, bir sonraki bölümün lise kompozisyon ödevi yazan bir öğrencinin kaleminden çıktığı duygusuna kapıldım.

Özellikle kitabın ilk 50-60 sayfasındaki dili beğenmedim: Acemice kurulmuş kısa cümleler, Türkçe dilinin kurallarına hiç uymayan cümle yapıları. Orhan Pamuk'un Türkçe dilini kullanmakta ciddi sorunları olduğunu düşünüyorum.

Cevdet Bey ve Oğulları isminin bu romana çok da uymadığını düşünüyorum. 1979 Milliyet Roman Ödülü alırken bu eseri için kullandığı Karanlık ve Işık daha uygun bir isim.

Orhan Pamuk'un toplumun bazı kesimlerini hiç tanımadığını ve bu kesimlerden gelen insanlarla hiç bir şekilde empati kuramadığını, romanına bu insanları yerleştirirken genel geçer klişelere dayandığını düşünüyorum. Örneğin, Pamuk'un subaylar ve asker emeklileri ile ciddi sorunları var. Bu insanların dünyasına giremiyor, bu insanları romanlarına yerleştirirken kalıplaşmış yargılara başvurmak zorunda kalıyor. Uşaklar, hizmetçiler ve "ötekiler" ise sadece dekoru tamamlıyor. Orhan Pamuk "ötekileri" tanımadığı için olsa gerek, örneğin Refik'in Kemah'ta ne görerek etkilendiği bir türlü anlaşılamıyor. Okuyucunun Refik'in "bir şeyler" gördüğünü ve gördüğü bu bir şeylerden çok etkilendiğini varsayması isteniyor.

Kitabın son 50 sayfasını oluşturan SonSöz önceki bölümlere tutarlı bir şekilde bağlanmıyor. Bu bölüm, kitapta bir fazlalık gibi duruyor. Kitabın en önemli karakterlerinden Ömer'in, Muhittin'in ve Ziya'nın öyküleri tamamlanmadan kısaca geçiştiriliyor.

Kitabın pek çok bölümünde, romanın akışkanlığını bozan sıkıcı tekrarlar var.

Romanın arka planını oluşturan Nişantaşı'nda bir şeyler yaşandığını ve semtin ciddi değişimlere uğradığını "hissediyoruz", ancak 1930'ların Nişantaşı semti o kadar yavan bir şekilde tasvir ediliyor ki, değişimler vurucu ve sarsıcı olmaktan çıkıyor, paragraflar dolusu gereksiz ayrıntı vasıtasıyla anlatılmaya çalışılıyor.

Sonuç olarak bu romanı okuyup bitirdiğinde şu yargıya vardım: Nişantaşı'nı çok iyi tanıyan, ancak Türkiye'ye ve halka çok yabancı bir romancının, romanının merkezine Nişantaşı çevresini koyarak Türkiye'deki değişim sancılarını anlatmaya çalıştığı sıkıcı ve vasat altı bir roman.
Profile Image for Anoush.
50 reviews
May 24, 2012
This book took about 300 pages to actually start (SIGN). I had to force myself to read it, just because I don't like unfinished books. Until about page 300 it merely recounted everyday facts "he went here, he drank tea, he thought what a boring man, the street was empty, he took a carriage, he snoozed for a bit..."
It jumped 30 years here, 3 months there, leaving created characters in the air without any explanation. Then later one of the personages would quite clumsily recount a few facts of what had happened in that time.

Then somewhere in the vicinity of page 320 the book actually started saying something. Only then did it become remotely interesting to see what it had to say, what it was actually written for.
I know the writer got his Noble prize for "discovering new symbols for the clash and interlacing of cultures", but for this book he could only get one award: award of never-ending exposition.
Although, in places I liked the writer's style, and I will try his other works like "My name is Red", this book only gets 2 stars from me - and that's plenty, I'd say.
Profile Image for Joy.
542 reviews82 followers
February 4, 2020
Kitabı Orhan Pamuk yazdı diye okuyunca maalesef biraz zayıf kalıyor, neticede Mevlüt ve Füsun gibi karekterler yaratmış bir yazar, neden böyle birbirinin aynı karekterlerle doldurmuş kitabı diye düşündürüyor.
Ama elbette öyle düşünmemek lazım sonuçta beyefendinin ilk kitabı. Hal böyle olunca kitap bir ilk kitaba göre şahane, kalabalık, detaylı. Benim yıllar önce ( 5-6 yıl önce yani, sonuçta 18 yaşına yeni basmış biriyim ben.) daha ortaokuldayken ilk okumaya çalıştığım kitabı buydu yazarın ama okuyamamıştım çok ağır gelmişti, tabii o dönemler İpek Ongun, Ayşe Kulin okuduğum düşünülürse normaldir. Evet, kitap hala ağır ama ayrıntı yoğunluğundan. Ben, kitabın nerede başlayıp, nasıl ve neden bittiğini anlayamadım. Hayatı anlatıyor diye her şey havada kalıyor, sonuçta kul kurar kader gülermiş diye düşünüp yazmış olabilir. İnsanların kendi kendiyle konuşma kısımları çok güzel olmasına karşın; ''Şimdi yürüyorum, odaya giriş yaptım, şimdi ekmeğe bakıyorum.'' gibi delilik seviyesinde kendiyle konuşulması biraz şey mi olmuş ne? Az önce de dediğim gibi kitap kalabalık, karekter olarakta kalabalık ve bazı karekterlerin sadece sayfa dolsun diye yaratıldığı hissi de doğdu içimde, yani hiç bir yararı olmayan, hikayeye katkısı olmayan karekterler ne mana ? ( yazar kitabın son bülümünde, biraz Anna Karanina'ya benzemesini istediği için Ankara ve Kemah bölümlerini içine kattığını belirtmiş.)
Dediğim gibi kitapı Orhan bey yazmış gibi değil de bir ilk kitap olarak değerlendirince daha fazla puan hak ediyor ama gel gelelim ben o kadar objektif olmadığım için Orhan Pamuk yazdı diye değerlendirip, bu puanı verdim. Bir de benim bu kitabı okurken, okuduğum başka bir kitabın bir iki bölümüde Orhan Pamuk ve bu kitabı inceleniyordu, belki de o eleştiriler de okumamı etkilemiş olabilir, bilemiyorum .

Kitapları yorumladığım sayfama destek olmak ister misiniz?
https://www.youtube.com/channel/UCbg_...

Beni dinlemek ister misiniz?
Spotify-Soundcloud ve Podcastten; Bir Kitap Bin Hayat diye aratın, işte ben.
Profile Image for İntellecta.
199 reviews1,780 followers
December 30, 2021
-"Kimse kendi çabasıyla, topluma karşı çıkarak yükselmiyor. Herkes boyun eğerek, birisinin himayesine girerek, kulluk ederek yükseliyor."
Sayf. 78

-" Hepimiz öleceğiz."
Profile Image for Claris Sarkissian.
40 reviews13 followers
May 21, 2016
این که اولین کتاب نویسنده معاصری حدود 1000 صفحه باشد واقعاً جسارت نویسنده را نشان می دهد و این که همین کتاب بعد از چاپ با استقبال روبرو شود نشانگر استعداد نویسنده است که بعدها در سال 2006 با اهدای جایزه نوبل ادبیات از او قدردانی شد.
اورهان پاموک در کتاب آقای جودت و پسران، داستان سه نسل از یک خانواده را به تصویر می کشد... با این که کتاب بسیار قطور است اما تعداد شخصیت ها زیاد است و درنتیجه اصلا خسته کننده نیست... داستان از زمان آتاتورک شروع می شود و تا اوایل دهه هفتاد میلادی ادامه پیدا می کند و در خلال داستان اتفاقات و دیدگاه های آن زمان کشور ترکیه به زیبایی به تصویر کشیده می شود...
چیزی که در داستان برجسته شده تمایل افراد برای روشنفکر شدن است که مخالفان به اون غربی شدن می گویند... در استانبولی که یک بخشش در اروپاست، افرادی که کتاب های روسو، ولتر و دیگر نویسندگان اروپایی را می خوانند و دوست دارند برای پیشرفت کشورشان از نظر فرهنگی کاری بکنند در نهایت به یک سردرگمی می رسند. این که آیا کاری که می کنند یا کرده اند واقعا نتیجه ای داشته یا نه و یا از طرف عموم قابل درک بوده یا نه...
در آخر داستان احمد که نقاش است به دوست دخترش که دکترای تاریخ هنر می خواند، در مورد تردیدش می گوید... این که آیا نقاشی هایش از طرف کسی درک می شود و کلاً مفید هستند یا خیر و جوابی که می شنود این است: هر وقت دچار چنین شکی شدی یا ازش بگذر و یا تا تهش برو.
در انتها می بینیم شخصیت هایی که به مادیات پرداختند، به موفقیت رسیدند، پولدار شدند و آنهایی که دنبال روشنفکری بودند یا ادامه دادند و باختند و یا به کارهایی دیگر مشغول شدند.
از منظر دیگری هم کتاب برایم جالب بود. از آنجایی که قبل از این کتاب، دو کتاب رنگ های دیگر و استانبول (که به نوعی اتوبیوگرافی اورهان پاموک است) را نیز خوانده بودم، رد پای افراد خانواده و دوستان و آشنایان اورهان پاموک را در شخصیت های این کتاب می دیدم...
Profile Image for Redd Türk.
12 reviews8 followers
May 31, 2020
Orhan Pamuk, Türkiye'nin hak etmediği bir yazar. İstanbul'un en büyük şansı. Ülkenin meselelerini, İstanbul'un farklı yüzyıllardaki çehrelerini ince ince işliyor. Araştırıyor. Tartışıyor. Kendi üslubuna yediriyor.

Yola bu romanla çıkmış. Batılılaşmak istemeyen bir toplumun, memleketi batılı yapma hevesindeki aydınlarını bir güzel paylamış. Ağalar vekil olmuş, müteahhit olmuş. Sözünü sakınmamış. Yapay ülkülerle ve bu ülkülerin rol kesen şampiyonlarıyla alay etmiş. İstanbul'un gündelik hayatını işlemiş. Cumhuriyet'i kuran Ankara'yı es geçmemiş. Taşraya hak ettiği kadar yer ayırmış.

Orhan Pamuk, aynı yolda ilerlemeyi sürdürüyor. Hem Kafamda Bir Tuhaflık'ta hem de Kırmızı Saçlı Kadın'da son dönemimizi çözümlüyordu mesela. Türkiye'nin geçirdiği dönüşümlere kafa yormaya devam ediyor. Bugüne sessiz kalmıyor. Hep bir meselesi var. Entelektüel olmanın sorumluluğunu eksiksiz yerine getiriyor.

Kitaplarını bir araya getirdiğimizde, Meşrutiyet İstanbul'undan Müteahhitlerin İstanbul'una, şehrin her dönemi var. Osmanlı İstanbul'u da var: Beyaz Kale ve Benim Adım Kırmızı. Hangi şehreminin kente bu kadar katkısı olmuştur?

Asıl becerisi de, bu mesele edinişleri edebiyattan taviz vermeden yapması. Orhan Pamuk'un -eksiksiz ve fazlasız- uzun cümlelerinin yerini hiç kimse dolduramaz.

Siyasiler ve siyasetleri unutulur, Orhan Pamuk ve eserleri baki.
Profile Image for Ayşe.
124 reviews53 followers
January 18, 2019
#heraybirorhanpamuk okuma etkinliğimizin ilk kitabı Cevdet Bey ve Oğulları.
Kitap yorumumu izlemek için https://youtu.be/OL6y_5k9dkQ
Orhan Pamuk’un da 22 yaşında yazmaya başlayıp, 4 yılda yazdığı ilk eseri.
Üç nesil boyunca bir İstanbul ailesini anlatan, 1905-1970 yılları arasında İstanbul, Ankara, Erzincan’ın Kemah bölgesinde geçen bir çağ romanı. Seveceğimi biliyordum, her sayfasında kıymetli bir yazarı okuduğumu hissederek, keyif alarak ilerledim. Türkiye’nin de meşrutiyetten cumhuriyete giden yoldaki dönüşümlerini, insan profillerini Nişantaşı’nda yaşayan bu köklü aile üzerinden okumak çok lezzetliydi.
Kendisinin de sonsözünde belirttiği gibi, hem Thomass Mann’ın Buddenbrooklar’ı gibi bir aile romanı, hem de Anna Karenina gibi tarihsel bir çağ romanı.
Orhan Pamuk’a başlamak için de çok güzel bir eser. Mutlaka okumanızı öneririm.
Profile Image for Renklikalem.
531 reviews172 followers
December 6, 2023
6 yıl sonra gelen 2. okuma:
2018’de ilk okuduğumda Orhan Pamuk’un acemisi bir okurdum. Sevdim ama niye bu kadar uzatmış diye birçok yerde düşünmüştüm. Şimdi hem nispeten tecrübeli Pamuk okuru olarak hem de öncesinde taze taze Thomas Mann’in Buddenbrooklar’ını okumuş olarak çok farklı duygularla okudum. Bi kere mest oldum bu kesin:) Sevdiğiniz kalemlere karşı tarafsız olamazsınız ya biraz aramızda öyle bir ilişki oluşmuş da olabilir maalesef. Bu sefer önceden fazla gelen kısımlar için fazla değil de olsa olsa şov yapmış, döktürmüş diyebilirim. Tabii ki hiç fazla gelmedi bu kez:) Çok severek okudum. Bir de Orhan Pamuk daha ilk kitabıyla çok net bir üslup seçmiş kendini gibi düşündüm bu sefer.

Aradan geçen bunca zaman sonra önce Veba Geceleri, sonra Beyaz Kale ve peşine canım Sessiz Ev’i okuduktan sonra ilişkimiz yüz seksen derece terse döndü O.P. ile:) İyi ki de döndü, mahrum kalsaydım çok üzülürdüm.

Bir grup klasik sever ile Buddenbrooklar sonrası karşılaştırmalı okuyalım dedik. Bence aralarındaki benzerlik Aşk-ı Memnu-Anna Karenina benzerliğinden öteye gidemez, ikisi de yasak aşkı anlatıyor ama bambaşka metinler, ikisi de çok özel, nevi şahsına münhasır.

Orhan Pamuk’un kendine has üslubu o kadar baskın ve doğu-batı, onlar-biz meselesi o kadar öne çıkıyor ki her iki kitapta da tüccar bir ailenin birkaç nesli aktarılmış diye devamlı Buddenbrooklar’la birlikte anılmasını talihsiz buluyorum. Bu ikinci okumamda bambaşka duygularla okudum. Resmen sonrasında gelecek olan Sessiz Ev’in, Beyaz Kale’nin izdüşümünü gördüm adeta. Orhan Pamuk okumak yine büyük keyif verdi.

Gündemden uzaklaşıp kitapların dünyasına kaçtığım anların kıymetini daha iyi bilmemi sağlıyor böyle metinler.

İyi ki kitaplar var. ❤️

————————


ilk sayfalari cok guzel baslayinca acikcasi heyecanlandim. sanirim orhan pamuk okumayi sevecegim diye dusundum. yillar once basarisizlikla sonuclanan 150 sayfalik bir masumiyet muzesi denemesinden bu yana mesafeli durdugum orhan pamukla aramdaki buzlar eriyecek ve o heyecanla, kacirdigimiz onca zamana inat aramizdaki mesafeyi hizla kapatacagiz, tum kitaplarini arka arkaya okumak isteyecegim filan diye dusundum. sonuc: yillar once okuyamayip yarim biraktigim masumiyet muzesinin omuzlarimdaki “yarim kalmis kitap laneti”ni meger bosuna tasimiyormusum.

yer yer paul auster’in 4321 kitabini hatirladim okurken. bir farkla; 4321 su gibi akmis 1000 kusur sayfa kendini okutmustu resmen. ama cevdet bey ve ogullari, hep ayni seyirde devam eden olaylar, onca detaya ragmen asla vakif olamadigimiz bazi seyler vs derken kitabin yarisindan sonra bitirmek icin epey mucadele ettim diyebilirim.

turkiyeye ve turklere iliskin yerinde bi tespiti var ve kitap boyunca da bunun ustunde durmus diye dusunuyorum; tum ozentilige ragmen ne batili olabilmis ne de dogulu kalabilmis bir donem turkiyesini, insanlarini -esasen de bir grubu diyebilirim cunku kitapta turk tuccar ve azinliklar olmak uzere daha kalburustu bir kesimin hayatlarina deginiliyor- guzel analiz etmis ama bunun icin 600 kusur sayfa okumama degmezdi diye dusunuyorum. tabii ki tum bunlar benim iyi edebiyattan anlamadigim seklinde yorumlanabilir ve oyledir de muhakkak.

sozun ozu; sanirim ben edebiyattan anlamadigim icin okurken epeyce bi sistim yani.
Profile Image for Amene.
814 reviews84 followers
July 14, 2015
رفته بودم براي يكي از شاگردهاي ده ساله كه پنج تا بيست پشت سرهم گرفته بود كتاب داستان انگليسي بخرم كه كنار كتابفروشي يكي از اين كتاب فروشي هاي پر از قورباغه ات را قورت بده و مودب پور و گوشواره هاي چوبي و بدلي ها باز شده بود. شايدم قديمي بود من نديده بودم. خلاصه كه رفتم تاجايزه خودمم بخرم، نشنيده بودم چنين رماني از پاموك چاپ شده البته جزو اثار قديمي نويسنده ي نوبلي است.ارزش ترجمه به ترجمه ي ارسلان فصيحي از تركي است.همان دغدغه ي هميشگي پاموك در باب زندگي ترك ها و روال مدرنيته در تركيه در طي ٧٤٠ صفحه و داستان سه نسل يك خانواده ي تاجر از اواخر عثماني تا دهه هفتاد ميلادي را تعريف مي كند، در خلال گزارش هاي تاريخي و نقدها دايم يك سوال را مطرح مي كند" معناي زندگي چيست؟" حالا چه در تركيه ي زمان عبدالحميد عثماني و چه آتاترك و چه اوايل قرن بيستم. نكتهي قابل توجه قيمت كتاب است كه براي ٧٤٠ صفحه، ٥٤ هزار تومان است،يكم زياده خدايي؛)
Profile Image for Mayk Can Şişman.
354 reviews221 followers
January 30, 2021
Orhan Pamuk’un ‘Kar’la beraber ısrarla ertelediğim iki romanından biriydi ‘Cevdet Bey ve Oğulları’. Üç kuşak üzerinden bir Türkiye panoraması diyebiliriz bu kitap için özetle. Bir ilk roman olmasına rağmen derli, toplu ve yazarın stilini özetler nitelikte. Ben en çok karakterleri sevdim bu romanda. Her bir karakter ustaca işlenmiş. Özellikle Refik ve Muhittin’in dönüşümleri şahaneydi. Tempo olarak çok başarılı bulmasam da ve özellikle kitabın ikinci yarısı beklentimin bir tık altında kalsa da yine de sevdiğim Pamuk romanlarından biri oldu.
Profile Image for Büşra  .
263 reviews89 followers
February 22, 2022
Zengin ve beyaz erkeklerin elli yaşına da gelseler dünyayı daha analarının karnından çıkmış gibi şaşkınlıkla izlemelerini ve ağlayıp durmalarını okumak/izlemek bana iyi geliyor. Bir tür acımayla karışık merak duyuyorum. Bir de eski İstanbul konaklarını seviyorum tabii ki.
Profile Image for Cansu Kargı.
121 reviews72 followers
December 31, 2022
Genç yaşta yazılmış harika bir roman, iyi bir birikimle kaleme alınmış olması takdire şayan. Hacimce daha kısa olsa keyfi başka olurdu.
Orhan Pamuk sevdiğim İstanbul'u yazan yazarlardan.
Kitabı okurken bazı bölümlerin kanaatimce gereksiz uzun olması ve okumaya verdiğim ara sebebiyle 3,5/5 seviyesinde 3 puanla seneyi kapatıyorum.
Profile Image for Burak.
218 reviews166 followers
January 1, 2021
Öncelikle birinin 22 yaşında böyle "büyük" bir romanı yazmaya başlaması ve 30'unda bunu yayınlatabilmesi büyük bir hayranlık ve kıskançlık sebebi, bunu aradan çıkarayım.

Kitabın ne anlattığını az çok biliyordur artık herkes, orta kuşağa odaklanmakla beraber Işıkçı ailesinin üç kuşağını izliyoruz bu romanda. Ailenin babası Cevdet Bey'in 20. yüzyılın başlarındaki hikayesiyle başlayıp daha sonra cumhuriyetin 15 sene önce kurulduğu, ikinci dünya savaşının kendini yavaştan hissettirdiği yıllara gidiyor ve Cevdet Bey'in eşi, iki oğlu ve onların ailelerini tanıyoruz. Aslında burada Cevdet Bey'in küçük oğlu Refik ve mühendislik mektebinden iki yakın arkadaşı Ömer ile Muhittin hikayenin taşıyıcıları oluyor. Son kısımda ise yaklaşık 35 sene daha atlayıp 1971 darbesi öncesindeki atmosferde ailenin bir sonraki neslini, özellikle de Refik'in ressam oğlu Ahmet'i görüyoruz.

Pamuk'un karakterleri kadar ele aldığı tarihi dönemin olaylarını ve atmosferini karakterleri üzerinden okura anlatma başarısı da muhteşem. Cevdet Bey ve Oğulları bir klasikmiş havasını fazlasıyla taşısa da belki de anlattığı dönemin yakınlığından dolayı çok daha ilgi çekici, çok daha keyifle okunuyor (evet, klasik okumak yorucu bir zanaat benim için). Çeşitli kusurlar vardır mutlaka, belki karakter kalabalığıyla kitabın biraz fazla uzatılması sayılabilir ancak sonuca baktığımda, özellikle de bir ilk roman için, mükemmel bir eser Cevdet Bey ve Oğulları.

Nihayet Orhan Pamuk okumaya başlayabildiğim için çok mutluyum. Çok fazla kitap okuyamadığım 2020'ye de güzel bir son oldu. Araya farklı kitaplar alarak kronolojik sırayla devam edeceğim kendisinin eserlerine.
Profile Image for Brczdn.
391 reviews17 followers
January 27, 2018
Orhan Pamuk'un ilk romanı olduğu için evet okunmalı bir de bu romanı yazdığı zaman kaç yaşında olduğunu düşünürsek evet okunmalı saygı duyulmalı. Sonuçta Orhan Pamuk. Ama işte bir aması var ki romanı Pamuk'un en beğenmediğim romanı yaptı. Bir kere karakterlerin hepsi kendini beğenen başkalarını küçümseyen uzun uzun düşünen sürekli mırıldanan hayatı sorgulayan mutsuz buhranlı ikircikli ne istediğini ne beklediğini bilmeyen tipler olunca ya da öyle tipler anlatılınca diyelim okumak da bir hayli zorlaşıyor. Bir de bunun üstüne Pamuk'un mekan ve İnsan tasvirlerindeki detaycılığını koyun. Artık nasıl bir okuma deneyimi yaşayacağınızı varın siz düşünün.
Diğer yandan kitapta üç kuşak göremedim. Türkiye'nin modernleşme sürecine şahit olamadım. Arka planda Nişantaşı gibi bir semtin geçirdiği değişimin ise sadece evlerin yıkılıp apartman yapılması şeklinde geçiştirildiğini düşünüyorum. Romanda o kadar adları geçen Ömer ve Muhittin karakterlerinin de sonlarının çok aceleye getirildiğini düşünüyorum. Hele ki romanın son bölümünde kim kimin eşi kimin çocuğu anlayabilmek bir hayli güçleşti. Bu açılardan da aradığımı bulamadım. Ama belki ne aradığımı ben de bilmiyordum. Sonuçta "hepimiz öleceğiz"bir noktada. :)
Profile Image for Jawaher.
91 reviews25 followers
August 1, 2011
رواية طويلة
700 صفحة تقريبا
بدايتها كانت مملة وفكرت ان اتوقف عن قرائتها والحمدلله اني لم افعل
الرواية جدا جميلة
تتحدث عن تاريخ تركيا الحديثة من خلال ثلاثة اجيال لعائلة غنية
الجيل الاول جودت بيك ايام ضعف الخلافة العثمانية وسقوط عبدالحميد
الجيل الثاني وهو اطول فصول الرواية يمثله ابناء جودت بيك هذا الفصل من الرواية غني جدا يصف شباب مابعد الثورة الإضطراب عدم وضوح الأهداف وتبدلها تتبع الغرب حماس شديد للتغيير طموح كبير يعقبه فتور
الجيل الثالث الأحفاد الحقيقة التركيز كان على حفيد واحد فصل قصير إلا انه من امتع اجزاء الرواية بالنسبة لي
من خلال هذا الفصل نعرف ما حل بشباب الجيل الثاني
ايضا يوجد نوع من الإستقرار
اكثر ما اعجبني في هذا الفصل الحديث عن الفن واهميته
لمحبي التاريخ وعلم الإجتماع ولمن كان باله طويلا انصح بقراءة هذه الرواية
(:
Profile Image for Tuğçe Kozak.
278 reviews282 followers
January 6, 2017
Atlanmaması gereken bir roman olduğunu düşünüyorum , 3 kuşak ve altta ilerleyen bir Türkiye manzarası. Pamuk bu romanda halkı bütünüyle anlamamış şeklinde eleştiriler okudum ben kitabın öyle bir amacı olduğunu düşünmüyorum sonsözünde belirttiği gibi kendi yaşadığı yerlerden kendi sosyokültürel yapısına benzer bir aileyi anlatmış ki bu da tüm halkı kapsamaz , bu sene çokça Pamuk okuması yapmayı düşünüyorum.
Profile Image for Faezeh.
29 reviews15 followers
September 24, 2018
به شدت کسل کننده بود
Profile Image for Oguzcan Yesilyaprak.
331 reviews27 followers
April 20, 2021
Orhan Pamuk’un okuduğum ilk kitabı olan Cevdet Bey ve Oğulları kitabı üzerinde Orhan Pamuk’un 22 yaşında yazmaya başladığı ve 4 yılda bitirebildiği bir kitap.
Üç kuşak boyunca Nişantaşılı bir aileyi anlatan bu kitap 1905 Abdülhamit'in son yıllarında başlayıp 1970Türkiye Cumhuriyet'ine kadar uzanıyor ve baş kahraman Cevdet Bey ve oğullarının hikayesini anlatıyor. Kitabın üç kahramanı da ''Hayatın amacı nedir? '' sorusuna cevap arıyor ki, siz de okurken aynı onlar gibi bu sorunun cevabı ne olmalı diye pek çok kez düşünüyorsunuz.
Orhan Pamuk’un ilk ve en uzun romanı olan eserimizde Orhan Pamuk kitap içerisinde yarattığı karakterlerinin güçlü ve zayıf taraflarını derinlemesine incelemiş ve anlatmış ki, sonucunda bu anlatım her bir kahramana karşı samimi duygular beslemenize sebebiyet veriyor. Örneğin Cevdet Bey'in ilk Müslüman tüccarlardan biri olmasından dolayı Yahudi, Rum, Ermeni tüccarları arasında kendini çok yalnız hissetmesi, zengin olma isteğini Jöntürk ve hasta ağabeyinin alaya alması hatta aşağılaması, taşralı geçmişinden kaçmak için evlenip Nişantaşı'na kaçması, tüm bunlardan dolayı oluşan komplekslerini o kadar samimi anlatmış ki Orhan Pamuk, zaman zaman annenizle yan komşunuz hakkında konuştuğunuz hissine kapılıyorsunuz.
Üç kuşağın yaşamı anlatılsada birçok karakter barındıran bu eserimiz üç kuşaktan bahsettiği gibi üç ayrı bölümden oluşuyor. Kitaptaki karakterlerin tümü, Türk modernleşmesinin farklı dönemini temsil ediyor .
Kitabımız Türk klasikleri arasında yerini alabilecek bir kitap olsada genç yaşta yazıldığın belki uzun ve sonu gelmeyen cümleler içeriyor ve her bir karakterin birbirleriyle bitmez ilişkilerini içeriyor.
Kimi okurun ilk seferde okuyamadığı bir kitap olsa da benim sevdiğim ve başarılı bulduğum bu kitapta Orhan Pamuk romana kendi aile yaşantısından ve çevresinden olduça şey katmaştır. Bunun nedeni ise Orhan Pamuk'un zengin ve geniş bir aileden gelmesi olabilir.
Ve son olarak . Orhan Pamuk’un kitabı yazarken Alman Edebiyatında büyük yer edinmiş başarılı yazar Thomas Mann'in 'aile romanı' türüne örnek başyapıtlarından sayılan 'Buddenbrook Ailesi' romanından etkilenerek yazıldığı söylenmektedir.
Profile Image for Kiki Dal.
218 reviews31 followers
May 8, 2019
Θα δικαιολογήσω τον αγαπημένο μου Ορχάν Παμούκ λέγοντας ότι εντάξει, ήταν το πρώτο του. Δεν με ενθουσίασε. Σε γενικές γραμμές το βρήκα υποτονικό με αδιάφορους χαρακτήρες και μονότονη πλοκή.
Profile Image for Harmonyofbooks.
501 reviews208 followers
October 21, 2020
“Benim için mutluluk bir yandan kalabalık bir ailenin gürültüsünü işitip güvenini ve şefkatini hissederken, insanın aynı zamanda yalnız kalıp kağıtla kalemle, boyayla fırçayla kendine yeni bir dünya yaratmak için sabırsızlık, hatta öfke duyması demektir.”
4,5/5⭐️⭐️⭐️⭐️
Orhan Pamuk okumayalı uzun zaman olmuştu. Bibliyofil Kulüp aracılığıyla kendisinden bir kitap daha okumuş oldum. Aslında benim asıl niyetim Kara Kitap kitabını okumaktı ama onun yerine yazarın daha yirmi iki yaşındayken kaleme almaya başladığı Cevdet Bey ve Oğulları kitabını okumuş oldum. Kitap üç bölümden oluşuyor; meşrutiyetin son zamanlarını içeren ilk bölüm, cumhuriyetin ilanından sonra geçen ikinci bölüm ve ikinci bölümden otuz yıl kadar sonrasını anlatan üçüncü bölümden oluşuyor. Nişantaşı’nda modern bir aile üzerinden aktarılan kitapta oldukça uzun bir zaman dilimi konu alınırken aynı zamanda birçok karaktere ve olaya da eşlik ediyoruz. Geçtiği her zaman dilimi konusunda detaylarla süslü olan bölümlerin okumasının her biri ayrı keyifli. İlk bölümde Cevdet Bey’in tüccarlığı ve aile kurma aşamalarından oluşan bölümlerle her satırı merak unsuruyla okunmaya devam ediyor. Ayrıca ülkenin o anki durumu üzerine karakterlerin düşünceleri ve hedefleri, her biri ayrı dikkat çeken unsurlardı. Üç bölümün arasından favori seçemiyorum çünkü her birini çok severek okudum. Yazarın kaleminin detaylılığı, edebi zevki ve bilgisini takdir ettim. Postmodern türünde Türk edebiyatından kesinlikle okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Ayrıca son söz kısmı insanı üzerine düşündüren harika bir bölümdü. Keyifli okumalar dilerim..
Profile Image for Norah Una Sumner.
880 reviews518 followers
February 7, 2017
Koliko duga knjiga, a koliko malo radnje Bože dragi. Tek mi je treća generacija probudila interesovanje, šteta što je taj deo priče najkraći. Jadan Dževdet - beg, ostavio je za sobom nesposobnjakoviće.
Profile Image for Koray.
309 reviews58 followers
February 5, 2025
Dönem romanı olarak benim için "Kafamda Bir Tuhaflık" tadı vermese de, doğu ile batının arasında sıkışmış Türk modernleşmesine ustaca değiniyor. Burada da elbette kafalar yeterince karışık ama tespitleri çok iyi yapmış. Modernleşme sürecimizle ilgili sağlam sorular soruyor. Burada, yüz binlerin hayatına mal olan Fransız Devrimi ve milyonların canını alan Otuz Yıl Savaşları yaşanmadı. Din insanların hayatını Batı'da olduğu kadar cehenneme çevirmedi. Şimdi modernite kavramının ekmeğini yiyen Batı bunun bedelini geçmişte çok ağır ödedi. Biz ise Mustafa Kemal ve cumhuriyet kadrolarının bizi bu medeniyet trenine ulaştırma çabalarına küstahça jakobenizm gibi temelden yoksun yakıştırmalar yaptık. Çünkü bu trene bedava bindik biz. Batı ise o tren biletini ödemek zorundaydı. Tabiki hayatıyla... Uzun lafın kısası "keyif alınarak okunan bir kitap değil, okunması gereken" bir kitap.
"...Aklıma gelen her şey değil bunlar...” dedi Alman. “Sizin için endişeleniyorum... Ben kırkımı geçtim... Bundan sonra da ne yapacağımı biliyorum. Amerika’da bir şehir, biraz mühendislik, kitaplar ve müzik... Ama siz... Sizin bu hırslarınıza bu toprak uygun değil... Çünkü düşünüyorum ki bu toprak eski ve verimsiz otlarından, dikenlerinden temizlenmedi. Balzac’ın Rastignac’ının arkasında kanlı Fransız Devrimi vardı. Burada? Burada en büyük efendi hâlâ Kerim Naci Bey... Burada bütün demiryolu inşaatının en büyük patronu bir toprak ağası... Hem toprak ağası, hem demiryolu müteahhidi, hem de milletvekili... Size bir şey kalmamış dostum... Hah, ha... Yaşlı otlar, dikenler her yeri tutmuşken siz neyi fethedeceksiniz Herr Fatih?”..."
"... Kınalı Ermenilerin, Burgaz Rumların, Büyükada da Yahudilerin olduğuna göre Türk tüccarlarına yalnızca Heybeliada kalıyordu..."
"...Uyandığında güneş doğmuş, pencerenin kenarından üzerine vuruyordu. Ömer esneyip gerindi, uyurken kompartımana girmiş olan ihtiyara gülümsedi, sonra pencereden dışarı baktı. Demiryoluyla birlikte uzanan ırmağın, trene karşı yönde hareket ettiğini görerek, bunun Çallı suyu değil, Karasu olduğunu, Kemah’a da az kaldığını anladı. Uzun bir tünele girip çıktıktan, kayalı yüksek uçurumları gördükten sonra uykunun etkisinden sıyrılarak, “Dün Ankara’daydım, bugün burada!” diye mırıldandı. Her tren yolculuğunda toprak gözünün önünde aktıkça, içinde uyanan, hayatın dolu yaşanması gereken, uzun, karışık ve zengin bir şey olduğu duygusuna kapılarak kendini gene diri hissetti. Sonra bir konuşma kapısı açmak için sabırsızlanan ihtiyara dönerek gülümsedi..."
Profile Image for Mohamed Alemam.
90 reviews28 followers
May 16, 2024
* الرواية
القصة قصة اجيال من سليل رجل واحد وهو "جودت بيك" و تحكي القصة المشهد السياسي التركي ابتداءا من اواخر عهد السلطان عبدالحميد و تصف الرواية شكل الحياة للفئة البورجوازية بشكل أخص في تركيا في ذاك العصر.

الرواية طويلة جدا و هي ليست بالممتعة فبالتالي على قارئها ان يتحلى بالصبر و طول البال. ما جعلني اكمل الرواية هو اني لا احب افتح كتاب الا و ان انهيه حتى وان كان بهذه الدرجة من السوء.
الاغرب ان الكاتب استلم جوائز هلى هذا العمل

* الشخصيات
شخصيات غريبة مشتتة الفكر و كثيرة الانفعال و يكررون الامور والكلام نفسه على طول الرواية غير انهم نافدوا الصبر في حواراتهم. حتى احيانا يتكلموا في الشيء ونقيضه. مع الاسف ستضيع و سط هذا الاسلوب من الحوارات انا للحظة تساءلت هل هذه طريقة الشعب التركي في الكلام؟ ام الترجمة هي اللي سيئة؟
Displaying 1 - 30 of 391 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.