Gözde Demirel, “Theseus ’un Kadınları”nda Yunan mitolojisinin en büyük kahramanlarından biri olan Theseus ‘un meşhur mitolojik hikâyesini tersine çeviriyor. Ve hikâyesini mitlerde hiç konuşmayan, konuşturulmayan, gölgede kalan kadın kahramanların dilinden anlatıyor. Beş anlatıcı kadın var romanda, beş anlatıcı mitolojik figür kendi hayatları özelinden, Theseus ’la bağlantılarını, onun hayatlarını nasıl etkilediklerini güç, sınıf ilişkileri, toplumsal cinsiyet ve aşk bağlamında anlatıyorlar. Metnin en önemli özelliği eril mitolojiyi yine kendi sınırları içinde tersine çevirmesi ve bir kadın okuması yapması, dolayısıyla bugünün insanına da söyleyecek çok şeyi var. Diğer bir özelliği de anlatıcı kahramanların hepsinin kendine has bir dili ve söyleyişi olması. Dolayısıyla hem kurgu hem de dil bakımından güçlü bir metin. Theseus ‘un Kadınları’nın en önemli özelliklerinden biri de günümüzden geçmişe doğru bakarak mitoloji gibi eril bir alanı toplumsal cinsiyetler bağlamında tersine çevirmesi ve mitolojiyi bir kadın anlatısı olarak yeniden yorumlaması. Ursula K. Le Guin’in “Lavinia”sı ve Madeline Miller’ın çok satan “Ben Kirke”si tadında bir kurmaca okurlarını bekliyor.
#theseusunkadınları #gözdedemirel Herkese merhaba #mitoloji okumayalı baya oldu bu ay iki kitabım var mitolojiden biri bu bir de #psyhkheveeros bir anda mitolojiye yüklenmek biraz ağır geldi ama iki kitap da iyiydi neyse ki. Önce #theseus u tanıyor muyuz? Atina'nın kralı (mitoloji), Poseidon veya Aegeus'un oğlu olduğu da söyleniyor. Minator'u yenmiştir. Sadece o değil Büyücü Medea'yı alt etmiştir. Ariadne'yi minator yolculuğunda kendine aşık eder. Evine dönerken bir yanlış anlamayla babası öldüğünü sanıp intihar eder. Ege denizi adlandırılır. Theseus bu şekilde kral olur. Bu adam durulmaz gidip amazon kraliçesiyle evlenir o ölünce terk edip gittiği Ariadne'nin kardeşi Phaidra ile evlenir. ( ahlaksızlık genişlik) Phaidra kader intikamını alacak ya gider kocasının ilk oğluna aşık olur. Sonu ölümler filan. Mitolojik kahramanlar söz konusuysa ölüm ve aşk başka bir şeyleri yok. Uçkurlarını tutamazlar, açgözlüler ve sorun nedense hep ama hep kafından çıkmıştır😒. Theseus bulduğu başka uçkuru gevşek ile zeus'un kızları Helen ve Persephone'ye de göz koyarlar. Bütün bu anlattıklarım her türlü mitolojik kitaptan da, Google'da aradığınızda da bulabileceğiniz şeyler. Yazar bunu ilk bölümünde zaten vermiş. Kitabın yolculuğu ise bölümün sonunda başlıyor. Eğer tanrılar olmasaydı bu kralın kadınları neler anlatırdı? Yazar kitap boyunca çeşitli kadınların bakış açısından olayları anlatıyor. Ariadne, Medea, Phaidra, Antiope, Helen. Kitap içerisinde birbirinden güzel cümleler vardı hepsini kaydettim. Yazarın anlatımı akıcı, sıkmayan ve bunaltmayan tarzda mitolojik öğeleri okula verir cinstendi. Ve ben her bir karakterin ağzından dökülen cümlelere BAYILDIM. Anlatım akıcı olsa da bir eleştirim var o da bölümlerin çok uzun tutulmuş olması. Bölümler her kadını bölümünün altında da kısımlara ayrılmalıydı ve her kısım farklı adlandırılabilirdi diye düşünüyorum. Mitoloji ile çok içli dışlı olan kişiler kitaptan çok zevk alamayacaklardır evet farklı bakış açılarıyla oluşturulmuş bölümler. Ancak son yıllarda çokça rastladığımız üzere mitolojinin kadınlar tarafından yazılması şeklinde oluşturulmuş kitap. Örneklerine çokça yabancı yazarlarda rastladığımız bir tarz olan tersine mitolojinin bir Türk yazar tarafından ele alınması sevindirici. Mitolojideki kadın karakterlerin ön plana çıkarıldığı kitapları sevenlere öneririm. Ancak yine de mitoloji okumaya başlayacaksanız temelden de gitmenizi öneririm bir yandan.
Kitabımız Yunan tarihinde epeyce gördüğümüz Theseus’un hikayesini bir de onunla anılan kadınların çerçevesinden ele alınıyor. Theseus’la adı doğru ya da yanlış şekillerde geçmiş beş kadın: Ariadne, Medea, Phaidra, Antiope ve Helen. Hepsinin hikayesini de ayrı ayrı beğendim. Ben Kirke okurlarının bayılacağını düşünüyorum. Yazarın kalemi de enfes ve akıcıydı. Karakterlere kattığı kurmaca ve kurgular ise çok başarılı ve heyecanlıydı. Şimdi biraz karakterlere bakalım:
Ariadne: En sevdiğim oldu. Kendisine biçilmiş hayatı değil, kendisi için seçtiği hayatı yaşadı ve bunun için de feda etmesi gerekenleri gözünü kırpmadan feda etti. Sanıldığı gibi Theseus’a aşık değildi. Onu gerçek aşkına kavuşabilmek için bir basamak olarak gördü.
Medea: aşk uğruna ailesine yaptıkları beni üzse ve kızdırsa da neticesinde o da kendi hayatı için savaşan kadınlardan biriydi. Ariadne kadar sevmesem de yer yer saygı duyduğum bir karakter oldu ve Theseus, onun hikayesinde nispeten daha iyiydi.
Phaidra: hikayesine en çok şaşırdığım ve bana bütün zıt duyguları hissettiren oldu. Theseus’la evlense de hiçbir şey göründüğü gibi değildi ve yasak adama aşık olduğunda bu sonunu getirdi. Onun için hâlâ ne hissettiğimi tam olarak bilmiyorum.
Antiope: Theseus’un ilk karısı ve ilk oğlunun annesi. Amazon kadını, savaşçısı. Aşkı için özgürlüğünden ve milletinden vazgeçti. Onun hayatı hep seçimlerden ibaretti ve sonunu da kendi seçmiş oldu.
Helen: hikayesi en pasif kalan oldu. Halbuki en büyük patlamayı ondan bekliyordum. Theseus’la ilişkisi abi-kardeş boyutundaydı. Güzelliği yüzünden kaderi erkekler tarafından belirleniyor ve Helen hiçbir şey yapamıyordu. Çok güzeldi ama yalnızdı.
Kitabı çok sevdim! Mitoloji severlere şiddetle tavsiye ediyorum ❤️🔥
Klasik mitolojik anlatılarda tanrılar olmazsa olmazdır. Ancak onların temel işlevi çoğu zaman, kahramanları, kralları yani iktidar odaklı kişi ya da düşünceleri desteklemektir. Tanrısal bir dille meşrulaşan bu iktidar, insanlar için neredeyse itiraz edilemez bir kadere dönüşür.
“Theseus’un Kadınları” kitabı, özellikle Ariadne’nin hikayesi üzerinden bu yapıyı sorguluyor. Minos’un iktidarını tanrıların adına kullanma biçimi, kahraman, tanrı ve iktidar üçgenini aradaki sinsi ilişkilerle birlikte görünür kılıyor.
Kitap, “ya tanrılar olmasaydı?” sorusuyla tanrı müdahalesini dışlayarak, mitolojiye daha insan merkezli ve sorgulayıcı bir yerden yaklaşıyor.
Mitolojide kadın karakterler çoğu kez, erkek dünyasında ve erkek diliyle tanımlanır. Bu kitapta ise kadınlar, kendi düşünceleri, tutkuları ve en önemlisi kendi sesleriyle var oluyor.
Ariadne, artık Theseus’un yolunu açan bir yardımcı değil. Kendi hedefleri olan, duygularıyla hareket eden, gerektiğinde Theseus’u kendi amacına hizmet ettirebilen bir özneye dönüşüyor. Medeia ise, kendisine yüklenen “kötücül evlat katili” kimliğinden sıyrılıyor; bambaşka bir Medeia ile, başka bir eksende tanışıyoruz. Bu yönüyle de kitap sorgulamalarında oldukça radikal bir yerden konuşuyor.
Hayli akıcı bir dile sahip olan bu kitap, mitolojiye farklı bir gözle bakmak isteyenler ya da kadın karakterleri erkeklerin değil, kendi seslerinden duymayı tercih edenler için dikkat çekici bir seçenek. Klasik mitoloji anlatısı, kralı, kahramanı ve ataerkil yapıyı yüceltir; tanrılar ise bunu tanrısallaştırmak için vardır. Bu kitap ise bu denklemi değiştiriyor ve kadınlara kendi sesleriyle konuşma hakkı veriyor.
Özetle “Theseus’un Kadınları” kitabı, tanrıların sustuğu, kadınların bizzat kendisinin gerçekten konuşabildiği bir mitoloji anlatısı sunuyor.
Kitabi keyifle dinledim. Eger Yunan mitolojisine biraz ilginiz varsa, mitoloji bilginizin olmasi gerekmiyor, kitabi okumanizi/dinlemenizi tavsiye ederim. Genelde sadece isimleri bilinen ama hikayeleri hic bilinmeyen kadinlarin, yollari Theseus ile kesisen kadinlarin hikayelerini anlatiyor. Bu hikayeler uzerinden de muhtemelen duymus oldugunuz yerlerin, kahramanlarin, olaylarin, savaslarin perde arkasini anlatiyor.
Yazarı şahsen de tanır ve çok severim ama bunun dışında anlatım aşırı akıcı ve olaylar çok güzel birbirine bağlanıyor. Mitoloji sevenler ve kadınların ne kadar güçlü olduğunu hatırlamak isteyenler hemen okusun
Edebiyat dünyası bazen sürprizlerle dolu olabilir ve ön yargılarımızı zorlayan, bizi şaşırtan eserlerle karşılaşmak gerçekten harika bir deneyim olabilir. Mitoloji, evrensel bir konu olmasına rağmen, genellikle Batı kaynaklı eserlerde daha yoğun bir şekilde işlenir. Gözde Demirel’in “Theseus’un Kadınları” adlı eseri, Türk yazarların zenginliğini ve çeşitliliğini gösteren önemli bir örnek. Eseriyle, sadece Türk edebiyatına değil, dünya edebiyatına da önemli bir katkı yapmış olan Demirel’in kalemi gerçekten hayranlık uyandırıcı.
#TheseusunKadınları , sadece bir mitoloji anlatısı değil, aynı zamanda kadınların sesini yücelten, duygusal derinliğiyle büyüleyici bir eser. Gözde Demirel, eski Yunan mitolojisinin en ünlü kahramanlarından biri olan Theseus’un hikayesini, genellikle unutulan veya gölgede kalan kadın karakterlerin gözünden anlatarak mitolojiye yeni bir soluk getiriyor.
Kitap, beş farklı kadın karakterin kendi hayat hikayeleri üzerinden Theseus’la olan ilişkilerini, güç mücadelelerini, toplumsal cinsiyet dinamiklerini ve aşkı ele alıyor. Her bir karakterin hikayesi, derinlikli bir şekilde işlenmiş ve okuyucuyu içine çeken bir anlatı sunuyor. Bu karakterlerin her birinin kendine özgü bir dili ve anlatım tarzı var, bu da kitabı okurken sanki her biriyle birebir sohbet ediyormuş gibi hissettiriyor.
Ancak kitabın gerçek güzelliği, eril mitolojiyi tersine çevirerek kadınların bakış açısını öne çıkarmasıdır. Gözde Demirel, mitolojinin geleneksel olarak erkek kahramanlarını değil, kadınların deneyimlerini merkeze alarak bu eseri yazmış. Bu, sadece mitolojiye yeni bir perspektif getirmekle kalmıyor, aynı zamanda kadınların tarih boyunca gölgede kalan hikayelerini ve güçlerini gün yüzüne çıkarıyor.
Eser, sadece bir mitoloji hikayesi değil, aynı zamanda kadınların güçlü seslerini duyurdukları, duygusal bir yolculuk sunan bir başyapıt. Bu kitap, okuyucuları Yunan mitolojisinin derinliklerine götürürken, aynı zamanda kadınların gücünü, direnişini ve aşkını kutluyor.
Kesinlikle tavsiye ederim! 🫶🏻
Not: Ben kitabı henüz alamadım maalesef ama @storytel.tr ‘den dinledim.
Mitolojik romanlar son zamanlarda popüler, Jennifer Saint, Madeline Miller ve Natalie Haynes üniversitede klasik eğitim almışlardır, Margurite Yourcear, Margerite Atwood veya Ursula Le Guine arkeolog veya klasik filolog olmasalar da iyi bir klasik lise eğitiminden geçmişlerdir. Yani antik dönem ve mitolojisi hakkında yazmak klasik dünyanın kültür tarihine, geleneklerine, kültsel yaşamına, dilini, mitolojisini, sanatını, mimarisine hakim olmayı gerektirir.