“Enver Paşa kendisi için değil, evvelâ memleket sonra da benim için yaşadı. Bunu söylemekle kendime bir pâye vermek istemiyorum. Bu adam kiminle evlenmiş olsaydı, muhakkak surette sevdiği ve beraber yaşadığı kadını bahtiyar ederdi. Dünyada Enver Paşa kadar memlekete ve ailesine bağlı az erkek vardır. En meyus (üzgün) zamanlarında bile eve geldiği vakit dışarıdaki dağdağalı ve üzüntülü havayı beraberinde getirmezdi. Herkes tarafından mağrur ve haşin olarak tanınan kocam, dünyanın en munis ve mütevazı insanıydı. Azametten çok uzaktı. Belki bilmeyerek ve istemeyerek, memleket hesabına birtakım politika hataları yapmış olabilir, fakat vatanına âşıktı, kendine göre kurduğu ve doğru bulduğu bir ideal için sonuna kadar çalışmıştır.” NACİYE SULTAN
Osmanlı İmparatorluğu’nun tüm gücüyle ayakta kalmaya çalıştığı o son dönemde Enver Paşa ismi daima ön plandadır. O, İttihat ve Terakki Cemiyeti’ndeki liderliğiyle, I. Dünya Savaşı'ndaki etkinliğiyle, Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili olarak üstlendiği vazifelerle imparatorluğun tarih sahnesinden çekilmeden önceki son büyük komutanlarından biridir. Öte yandan, 1914'te Naciye Sultan'la evlenerek Osmanlı Hanedanı'na damat da olmuştur.
Mektupların ve hatıraların izi sürüldüğünde, Enver Paşa ile Naciye Sultan’ın arasındaki büyük aşkın içinde memleket sevdası, hasret, asalet, sadakat, zarafet gibi büyük erdemleri görmek mümkündür. Naciye Sultan; Enver Paşa’nın hem yoldaşı hem de sırdaşıdır. O, Sultan Abdülmecid’in torunu ve Şehzade Süleyman Efendi’nin kızı olması sebebiyle bir saraylıdır. Dolayısıyla 3 Mart 1924’te hilafetin ilga edilmesinin ardından yurt dışına sürgüne gönderilen hanedan üyelerinden de biridir.
Naciye Sultan’ın elinizdeki hatıratı; saray hayatı, evlilikler, Enver Paşa’nın şahsi hayatı, sürgün yılları, değişen İstanbul ve insanlar üzerine önemli bilgiler içermesinin yanı sıra, zahmetli hayatına rağmen çocuklarının mükemmel biçimde yetişmeleri, yüksek tahsilli ve meslek sahibi, kültürlü kişiler olmaları için bir saraylının gösterdiği gayretlere dair de bulunmaz bir kaynaktır.
Kitap son derece sürükleyiciydi. Naciye Sultan'ın 1952-1953 yıllarında Vatan Gazetesi'ne vermiş olduğu röportajların birleştirilerek bir kitap haline getirilmesiyle oluşturulmuş. Sultan'a göre bütün akrabaları vatan sevdalısı falanmış. Çocukluğundan başlayarak bize saray hayatını, gençlik zamanlarını ve eşi Enver Bey ile evlilik süreçlerini anlatıyor. Daha sonra Enver Bey'in vefatı ve gelişen diğer olayları okuyoruz. Kısım kısım kopukluklar var ve anılar şeklinde ilerlediği için net bir tarih kitabı havasında değil. Yine de o döneme Naciye Sultan'ın anlatımıyla bakmak istediğim için okudum.
15 Aralık 1952-21 ocak 1953 tarihleri arasında vatan gazetesinde "Hayatım - Naciye Enver Paşa'nın hatıraları" adıyla otuz altı sayı olarak tefrika edilmiştir. Kronik kitaptan çıkan bu baskısı ise Enver Paşa'nın torunu olan Burak Enver tarafından hazırlanmıştır. Su gibi akıp gitti desem yalan olmaz- bazı kısımlarda kopukluklar olsa da- Dönemin saray içi adetlerine de değinen, çocukluğundan, sürgün döneminin bitişine kadar olan süredeki anılarından bahsettiği bir kitap. Özellikle saray içi yaşayış ve Enver Paşa ile evlilik hayatından bahsettiği kısımları büyük bir ilgi ile okudum. Pek çok fotoğraf ile desteklenmesi de ayrıca ilgi çekiciydi. "Enver Paşa kendisi için değil, evvela memleket sonra da benim için yaşadı." "Saraylarda herkesin tablası ayrı gelir, küçük, büyük herkes kendi odasında ve yalnız başına yemek yerdi." "Aile arasında birbirini ziyaret etmek diye bir adet yoktu. Hatta yan yana saraylarda oturan kardeşler bile birbirlerine misafirliğe gitmezdi." "Her şehzadenin bin altın maaşı vardı. Evlenmemiş olan genç sultanlara yüzer altın , evlenenlere ise sekiz yüz altın maaş bağlanırdı. Düğün masrafı olarak da her bir sultan için altı bin lira düğün tahsisatı ayrılırdı." "Enver Paşa'nın Malessa imzasını taşıyan tabloları vardır. Bunlardan bir tanesi de bir Alman mecmuasında basılmıştır. Birçok kimse bu imzanın Enver Paşa'ya ait olduğunu bilmez ve onu Alman ressam zanneder." Enver Paşa'nın vefatından sonraki kısımları buruk bir şekilde okusam da severek okuduğum bir kitaptı, tavsiye ederim.
Samimi, akıcı ve anlatıcı bir dili olan kitap bir solukta bitti. Hatırat olduğu için çekincemeli yaklaştığım kısımlar olsa da yıllarca izole yaşamış bir sultanın halkın içine karıştığı dönemlerin ve ülke dışındaki zamanlarının empatisini yapabildiğim için güzeldi.
Naciye Sultan’ın ikinci evliliği ile ilgili sayfaları okuduğumda yaşadığım şaşkınlığı anlatacak kelime bulamıyorum.
Bana göre okunması gereken bir eser diyebilirim. Sırada Enver Paşa’nın mektupları var. Onları da okuduktan sonra daha net bir değerlendirme yapabileceğimi düşünüyorum.
Hatırat okumayı seviyorsanız bu eser tam size göre.