Babaları asker olduğu için aynı lojmanda büyümüş Murathan ve Gökçen’in kendilerine kurdukları dünyada başka kimseye yer yoktu. Burada sadece Pamuk ve Kepçük vardı. Bir anda aldıkları acı bir haberle kurdukları bu dünya yerle bir olurken kendilerini hiç bilmedikleri hayatlarda bulmaları o an için her şeyin sonu gibi görünüyordu.
Aradan geçen yirmi yılın sonunda aynı şehirde Gökçen, doktor; Murathan ise özel kuvvetler askeri olmuştu. Karşılaştıkları an aslında hiçbir şeyin mazide yitip gitmediğini anlayacaklardı. Anılar, pençelerini toprağa en şiddetli şekilde geçirerek gömüldükleri yerden çıkmak için çırpınıyordu.
Mazi soğuk, kalpler ise hâlâ sıcaktı.
Murathan ve Gökçen için artık sadece iki seçenek vardı: Ya kaderleri yeniden yazılacak ya da geçmiş gömüldüğü yerde yok olmaya devam edecekti.
"Sarılan yaralar kapanırdı. Benim yaram ise ne sarılmıştı ne kapanmıştı. Öylece duruyordu. Sessiz ama en derinde..."
MUĶEMEL,HARIKA VAR YA HASTAYIM BU KITABA . 5 puani direk verdim çünkü kitap aklımdan hiç çıkmıyor karakterinin her birine aşığım Murathan var ya asiri iyi Murathan istiyorum çok mu istiyorum wattpad okuduğum en iyi kitap ve ben takıntılıyım kitaptaki bütün karakterlere bağlanmamistim.Gökçen çok eğlenceli çok komik biri bence.Of ne diyeceğimi bilmiyorum aslında saatlerce bu kitap hakkında konuşurum da.Kesinlikle okuduğum en iyi wattpad kitabı.Tam benlik kitap bu kitaptan sonra çocukluktan beri arkadaş olup aşık olan konulu kitapları okuyasım geldi bu konulu kitapları hep arar oldum bu kitaptan sonra.
Kuduruk Gökçen'in peşinde deli divane gezen adam gibi adam Murathan'ı, barut timini ve 25 kuruş fetişinden muzdarip küçük dolandırıcı Mete'yi çok sevdim 😂 Devam kitabını merakla bekliyorum.
Ergen danışanlarımla bağ kurabilmek için okuduğum genç yetişkin kitaplarından birisi daha.
Öncelikle kitaba bu yaşımda adapte olabilmek için zorlandım çünkü cringe yerler çok fazla. İlk elli sayfasını derin nefesler alarak okudum. Edebiyattan son derece uzak, ağır utanç verici cümleler ve yazım şekli var kitabın. Gençlerimiz neler okuyor yahu diye düşünerek devam ettim kitaba.
Sonra kitap beni içine çekti, hikaye gerçekten çok güzel. Askerler arasındaki diyaloglar o kadar gerçekçi ki.. Sanırım hayatımda en fazla güldüğüm kitapların ilk üçüne girer. Aşkı da yavaş yavaş verdi çok severim bu yavaşlığı.
Ancak okurken düşündüm. İlişkileri bu yaşlarda deneyimlemeye çalışan gençlerimiz cidden bunları okumalı mı? O kadar duygu yüklü, o kadar korumacılık içeren bir kitap ki insan durup ben böyle sevildim mi diye düşünmeden edemiyor. Bu yaşımda dönüp bu soruyu sorduysam gençlerimiz sevginin böyle bir şey olacağını düşünüp ilişki standartlarını gerçekçi olmayan bir noktaya çekebilir, korumacılık gördüğü anda karşı tarafa yapışabilir. Bunun gibi daha birçok şey.. Bu kitaplar bence değersizlik, sevilmeme inancı yüksek olan kişileri tetikler ya. Ve seansta bunları görüyorsak da konuşabiliriz, bu sebeple bu karakterler işimize yarayabilir diye düşünüyorum. Oradaki duygusuyla danışanı temas ettirmede yardımcı olabilir.
Ben kendi çocuğuma okutur muydum emin olamadım. Okumak isterse izin verirdim belki ama hemen sonrasında ilişkiler, aşk, sevginin yaşanma şekilleri üzerine konuşurdum.
O kadar merak ettim ki şimdi ikincisine başlayacağım bir yandan da. Hikayenin sonunu merak ediyorum. Başıma bela almış gibi hissediyorum.
Aşırı ısrarın üzerine Gökçen Serisi'ne bende başladım. İlk kitap olan Gökçen - Unutulan Çiçekler kitabını okudum.
Seri dört kitaptan oluşuyor ve serinin bütün kitapları da çıkmış bulunuyor. Dolayısıyla bitmemiş bir seri diye düşünmeyin. Her ne kadar adı Gökçen olsa da çoğunlukla da Murathan ve Gökçen alıntılarına denk gelseniz de aslında kitapta Murathan'ın askeri ekibi olan Barut Timi'ne de çokça denk geliyorsunuz. Hatta kitap sadece aşk kurgusu değil, arkadaşlık, aile ilişkilerine de değinen bir kurgusu var.
Bu arada seri askeri kurgu olan bir seri, romans türünde ve yer yer dram içeriği de var. Eğlenceli, romantik, gülümseten ve eğlendiren sohbetlerin de olduğunu bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Ama tabi bazı yerlerde de fazlasıyla monotonluk da vardı.
Loresimacığım, Murathan ne kadar harika bir adam olmuş!!!!!! Bu kadar beklemiyordum doğrusu ayyy. Baştan aşağı 10/10. Gökçen ise tatlı ve enerjisi pozitif biri. Onda da en sevdiğim şey bu oldu.
Genel olarak çok güldüm. Sadece bazı yerlerde (belki yaşımdandır belki de zamanında bu tarz esprileri çok yaptığımdandır) Gökçen'in esprileri biraz baydı. 5 sene önceki ben okuyor olsaydım delirirdim :')
Uzun zamandır beni sesli güldüren bi kitap okumamıştım. Hem güldüm hem ağladım.
Sürekli 25 kuruş yutan dolandırıcı Mete, dökük doblosundan asla vazgeçmeyen Barbo, kendini Boğaziçi’ne zincirleyen Duru, züppe Zülküf, Aybüke’si başkası güldü diye dağılan Sülü, az konuşan gizemli Timur ve Çakır gözlüm diye ağlayan aşiret ağası çok iyi yazılmış karakterlerdi. Ama Gökçen ve Murathan’ın çocukluğu da büyüklüğü de ayrı güzeldi. Bayıldım bayıldım!
Bu yıl eylül ekim gibi okuduğumu hatırlıyorum ama onun dışında bir çok şey silinik bende. Genel olarak çerezlik, üstüne çok da düşünmediğim bir kitap olmuştu.
Bu kadar beğeniceğimi asla düşünmemiştim ya inanılmaz güzeldi asker kurgusu diye başladım bazı sayfalarda dakikalarca gülmekten karnım ağrıdı gözlerim yaşardı🥹Çok güzeldi iyi ki Pamuk sen💙 Bi de biri bana Murathan Karakurt verebilir mi teşekkürler…
"Eskiden... Haritaya bakardık. Hatırlıyor musun? Bütün şehirleri yakın sanardık. Aynı haritada olduklarına göre ne kadar uzak olabilir ki derdik. Adana İzmir'e çok uzakmış Pamuk...Yürüyüp yürüyüp bitiremeyince anladım."
Ahh cümlelerime nasıl nerden başlasam bilemiyorum. Bir kitap düşünün sizi hem yıkıyor darma duman ediyor, hem de keyiften dört köşe ediyor. Kelimelerim yetersiz, duygularım sınırsız #gökçen için. Öyle böyle sevmedim yani tarifi imkansız 🥹 Kepçük ve Pamuğa ayrı düştüm. Diğer karakterlere ise apayrı. Her biri aileden gibi oldu. Sıcacık samimi halleri, o güzel komik muhabbetleri, herşeyiyle kusursuz bir hikayeydi bu hikaye…
Gökçen ve Murathan bana sevginin, masumiyetin, bağlılığın ne demek olduğunu birkez daha derinden hissettirdi. Onların hikayesinin sanki konuk oyuncusuydum. Belki de davetsiz misafiri.. Biri 9 biri 6 yaşındaydı onlarla ilk kez tanıştığımda. Murathan’nın gökyüzü gözlüsü Pamuk, Gökçen’in koca kulaklısı Kepçük’tü onlar. Öyle masumlar öyle sevgi dolulardı ki. Bir okadarda haşere. Heran her saniyelerini birlikte geçiriyorlardı. Ayrı duramıyorlar ama yanyanayken de kedi köpek gibiler. Yinede iki asker çocuğu olarak babalarına duydukları özlemi, eksikliklerini birbirlerinde tamamlıyorlardı. Takii o acı günü yaşayana kadar. Ateş düştü her ikisininde evine, yüreğine. O andan itibaren ayrı düştüler mecburen. İkiside savruldu birer yaprak misali iki ayrı yere. Dünyaları başlarına yıkılmıştı yıkılmasına ama birde birbirlerinden kopmaları herşeyin sonu gibi geldi onlara. Ama hayat bu nefes aldıkça devam etmek zorunda kaldılar yollarına kalplerinde eksıklikleriyle…
Kepçük istediği gibi babasının izinden gitti güçlü, heybetli, adı geçtiğinde herkese korku salan bir asker oldu. Pamuk ise o deli dolu haliyle, ama bir okadar da korku dolu yüreğiyle hayalindeki gibi doktor oldu. Yıllar geçti ikiside birer yetişkin oldu ama o ayrılan yollar yeniden bir araya getirdi ikisinide. Bakın ki Gökçen’in ataması Silopi’ye tam da Murathan’nın görev yaptığı yere çıktı. İşte kader yeniden bir araya getirdi onları. Karşılaştıkları ilk an ise mazide hiç birşeyin yitip gitmediğini,yine aynı Kepçük ve Pamuk olduklarını anladılar. Ve anılar birer birer gömüldükleri yerden çıkmaya başladı. Dile kolay yitip giden yirmi yıl vardı arada. O yılların, kayboluşlarının, eksikliklerinin hepsinin bir nedeni vardı. Ama artık önlerinde iki seçenek daha vardı. Ya kaderi sil baştan yeniden yazacaklar, yada tamamen gömecekler yok edecekler.
Selam millet👩🏻🦰 Uzun zaman sonra karakterine âşık olduğum kitap ile geldim 🥰 Kapağındaki detayları ise okudukça daha çok sevdim 😍
Kitabın kapağını beğendiniz mi? 🤔
🌸Kitabın Konusuna Gelecek Olursak🌸
•Gökçen ve Murathan çocukluk arkadaşıdır. •Askeri lojmanda aileleri oldukça samimidir. •Tüm kavga gürültülerine rağmen hiç yorulmadan ve sıkılmadan oyun oynayarak büyürler •Fakat babaları aynı anda karakollarına düzenlenen bir saldırı sonucu şehit olurlar. •Hakkari’den herkes kendi memleketlerine gider ve yolları ayrılır. •Aradan geçen 20 yıl sonra Şırnak’ta bir araya gelirler •Gökçen doktor, Murathan ise asker olmuştur. •Yıllar sonra hayallerinin mesleklerine kavuştukları gibi aynı zamanda birbirlerine kavuşurlar
🌸Kitabın Yorumuna Gelecek Olursak🌸
•Puanım 5 •Kitap kalın ve küçük puntolu olmasına rağmen su gibi aktı 😍 •Arkadaşlıktan aşka konusunu çok seviyorum 🤩 •Tabii o geçişin hızlı olmasını sevmiyorum ama tam kıvamında olmuştu •Herkese bir Murathan gibi biri demek istiyorum 🫠🫠Ağır abi tavırlı, kaslı kuvvetli vücudu ve oldukça merhametli yüreği •Gökçen ise oldukça deli dolu bir kız, her olayın içine istemsizce çekiliyor ve başı beladan kurtulmuyor •Barut Tim’i çok eğlenceliydi ya kahkaha atmamak elde değil 😍Barbaros, Zülküf, Timur, Ali hepsi çok aşk 🤩 •Asker teması iyi işlenmişti, görevlerdeki o heyecan ve ülkenin terör olaylarının anlatılması duygulandırdı •Kitapta en sevdiğim ise Gökçen ile Murathan arasındaki o tatlı atışmaydı 😍 •Acil ikinci kitaba ihtiyacım var ❤️
Sizlere alıntı bırakarak kaçıyorum 👩🏻🦰 #alıntı 🌸Gökçen, çocukluğu demekti. Gökçen, babasıyla geçem günler demekti. Anılar olduğu gibi kalmalıydı.
🌸 "İnsanın çocukluğunun kokusu olur mu? Benim vardı. Bu koku, barutla karışık Murathan kokusu... Sıcak ve huzurlu bir koku... Ve az önceki de yeni bir anıydı. Daha önce hatırlamadığım, orada olduğunu asla bilmediğim bir anı"
🌸 "Neden Kurşun Asker'in sonunu bana öyle anlattın Murathan?" "Duyunca ağlarsın diye...” "Eninde sonunda ben okuyacaktım. O zaman ağlamayacak mıydım sence?" "O zaman da hep ben okumayı planlıyordum."
Selaaamlar! Bu profilde uzun zaman sonra yılın favorilerinden olan bir kitap yorumu bulunmaktadır! Toparlanın💘 Gökçen’i öncesinde watty’den okumuştum ve orada da hala yeni bölüm bekleyenlerdenim. Asker kurgularını zaten çok seviyorum Gökçen’de onlardan birisi. Bir çocukluk hatta bebeklikten bu yana gelen aşkı okuyoruz. Yazarın dili, geçmişle gelecek bağlantıları, kurgu akışı bence rahatsız etmiyor ve kendini sevdiriyor. Karakterler ise hepsini anlatmakla bitiremem… Gökçen, Murathan, Zülfikar, Aybüke, Duru, Süleyman…ve daha sayamadığım bir çok karakter. Her birini yazar öyle güzel işlemiş ki, hiçbirinin duygu durumunu atlamıyor ve hiçbirini es geçmiyor. Benim Murathandan sonra (kendisi murathanım karakurtum) en sevdiğim karakterler Süleyman ve Aybüke 🫶🏻 Aybüke karakteri gerek duruşuyla gerek ona fan olmamla çok çok önde. Kitapta yzarın Vatan sevgisini işlemesi aynı zamanda Gökçen’le gelen doktorluk kısımlar şahane. Okumayı çok çok sevdiğim bir bütünleme. Bunun yanında aile yapısının işlenmesini de çok sevdim. Hepsinin yanında ufak bir uyarı geçmem gerekiyor. Kitabımızda argo kelimeler bulunuyor ayriyeten 2. kitabı baz alarak yetişkin içerik uyarısında da bulunmam gerekiyor. Açıkça önerimdir, hepsi sizi çekiyorsa Pamuk ve Kepçük’e bir şans verin🤍🫶🏻
Duygu ve karekterler bakımından kitaba bayıldım kesinlikle 🤌🏻 tek sıkıntı çok fazla hareket beden betimlemesi ve iç ses olması.. keşke yerli yazarlarımız daha sade bir anlatımla ilerleseler 🫠elbette bu şekilde sevenler vardır ama bu tarz anlatım şekli beni inanılmaz yoruyor🥹Bu arada Gökçen yavrum ben senin o yaramazlıklarını okurken yoruldum zavallım kepçük ne yapsın 😂 Ayy çok tatlılardı , bölüm başlarında yer alan çocukluklarına dair anekdotları okumak şahaneydi..sonu bir tık üzdü beni yanlız bakalım iki geliyormuş yakında mutlaka okuyacağım.. bu arada Timur un kitabı var mı watpad de? Tamamlanmışsa çok bölüm varsa şayet sırf onun için indirmeyi düşünüyorum zira normalde asla indirmemeye söz vermiş biriyim😂😂 ama çok merak ettim ne yapayım ..kitapta çok az geçmesine rağmen inanılmaz bir aurası var adamın merak edilmeyecek gibi değil anlayacağınız🤭😂
Ayrı düştükleri yıllarda, birbirlerinden uzaklaştıklarını sansalar da, tekrar karşılaştıklarında anılarının üzerine çektikleri perdeyi aralamaları, unuttuklarını sandıkları çocukluk anılarını canlandırmaları uzun sürmemişti.
Babaları Yusuf Karakurt ve Ali Alptekin çok yakın arkadaştı ve askeri lojmanda yan yana oturuyorlardı. Aralarında üç yaş vardı. Gökçen’in doğduğu günlere şahit olmuştu küçük Murathan. Çocukken, her konuda tartışsalar, oynadıkları her oyun saç başa kavgayla bitse de, birbirlerinin peşinden ayrılmaz, birbirlerinden kopamazlardı. Cıvıl cıvıl konuşan, iki dakika yerinde duramayan ve en büyük eğlencesi Murathan’ın kulaklarını çekmek olan Gökçen’le, gittiği hiçbir yerde peşini bırakmayan, O’nu sürekli rahatsız ettiğini iddia ettiği Gökçen’le birlikte oynamayı, sorduğu milyonlarca soruya usanmadan cevap vermeyi içten içe çok seven Murathan’ın aralarındaki sıradışı bağ, bugünlere dayanıyordu işte. Murathan’ın Pamuk’u ve Gökçen’in Kepçük’üydüler onlar. Fakat babalarının şehit düşmesi ayırdı Pamuk ve Kepçük’ü. Bu kaybı atlatamayan annelerinin acısı ve mesafeler de iyiden iyiye kopardı iki aile arasındaki bağı.
Yıllarca birbirlerini görmeden büyüdüler. Ve doktor Gökçen Alptekin’in tayini, Kıdemli Üsteğmen Murathan Karakurt’un görev yaptığı Silopi’ye çıktığında yolları yine kesişti. İkisi de değişmişti fiziken. Ama, bulundukları yerin koşulları, Gökçen’in cesareti ve Murathan’ın koruyucu tavırları sık sık bir araya getirdi ikilimizi. Yıllar sonra karşılaşmak garipti. Birbirlerine hem yakın hem yabancıydılar. Değişmeyen tek şey hala birbirleriyle inatlaşmalarıydı. Aralarında adını koymaktan korktukları bir yakınlık ve yaşadıklarının etkisiyle hissettikleri bir tedirginlik vardı.
Çok mu değişmişlerdi?
Öyleyse neden yan yana geldiklerinde bir güven, bir yuva sıcaklığı hissediyorlardı?
Aralarındaki ilişki nereye varacaktı? Kader onları çocukluklarından mı bağlamıştı birbirine?
Geçmiş ve gelecek arasında gidiş gelişlerle ve farklı kişilerin bakış açılarından anlatılmıştı kitabın öyküsü. Gökçen’in deli dolu hareketleri, açık sözlülüğü, cesareti ve Murathan’ın değişmeyen koruyuculuğu, sert görüntüsünün altındaki aşık adamı çok sevdim. Kitaptaki yan karakterleri de (Etem ve Koray hariç) çok eğlenerek okudum. Genel olarak dramatik ve oldukça komik bir kitaptı. Timin, Gökçen’le Murat’ın atışmaları, çocukluktaki bazı olayları sıklıkla kahkaha atarak okudum. (Biraz Emret Komutanım, azıcık Züğürt Ağa, hatta ucundan Çalıkuşu dokunuşları da vardı kitapta kanımca. DİPNOT: Bu saydığım dizi ve filmleri de her zaman eğlenerek izlemişimdir.)İçinde son on sayfadaki ufak yakınlaşma hariç herhangi bir yetişkin içerik bulunmayan bu güzel kitabın ikincisini de haftaya okuyacağız inşallah.
Size de, biraz dramatik, oldukça romantik ve bolca da komik bir askeri kurgu okumak istiyorsanız, aradığınız bu seridir diyor, keyifli okumalar diliyorum herkese.
Nereden nasıl başlanır bilmiyorum. Loressima hepimize farklı bir evren, farklı bir gezegen yarattı desem az kalır sanırım.
Türk milleti olarak milliyetçi olarak büyüyoruz ve kitapta milliyetçi tarafımızı ve vatan aşkımızı müthiş bir şekilde ortaya koymuş. Askerlerimize ve şehitlerimize duyduğumuz saygıyı ve seygiyi öyle derin bir şekilde işlemesi ve şehitlerimizin yasının sadece günlerce ortada kaldığını isimlerinin teker teker hafızalarımızdan çıktığı tokat gibi yüzüme vurdu. Ağladığım her sahnede, şehitlerimiz içinde de bağıra bağıra ağladım. Bu farkındalık için yazara ayrı teşekkür ederim.
Kitaba geçmem gerekirse; çoğu sayfasını Gökçen'in ağzından okuduğumuz bir kitaptı ve bu sayfalar öyle deli doluydu ki kahkaha atarak okudum. Gökçen bana biraz çocukluğunda koparılmış ve o gün Murathan'dan sonra hep 6 yaşında kalmış bir kız çocuğu gibi geldi. Lakin Murathan ile karşılaştığında kaldığı yaştan tekrar büyümeye başladığını farkettim.
Murathan ise bir anda büyümüş ve çocukluğundan bir anda koparılmış, vatana kendini adamış bir karakterdi. Gökçen ile karşılaştığında ise çocukluğuna birbirlerinden koparıldıkları yaşa geri dönecekti.
Birbirleri ve aralarında bir aşk savaşı olması bu kitabı sanırım ayrı eğlenceli kılıyordu.
Ve tabii ki Ali, Yusuf ve Barut timi Ali ve Yusuf'un her sahnesinde her sayfasında mutlu mutsuz her sahnesinde bağıra bağıra ağladım. Birbirleri ile iletişimleri aralarındaki Gökçen'i Murathan'a alalım muhabbetleri ve şehit olurken sadece Murathan'a onayım var konuşması bu kadarı bile yeterli bence o ikiliyi anlatmaya.
Veeee tabii ki Barut Timi okurken kesinlikle sesli sesli güleceğiniz bir tim 😂 Operasyon anlarında bile sizi kahkahalara boğabilir dikkat lütfen!!!
Yazara tekrar ve tekrar teşekkür ediyorum ve kitabın isminin 'unutulan çiçekler' olması da ayrı bir anlamlı olduğunu ve farkındalık için harika bir isim olduğunu söylemek istiyorum. 💕💗
KEYİFLİ OKUMALAR🫀🫶🏼
This entire review has been hidden because of spoilers.