995 km

by Murathan Mungan

Murathan Mungan'dan bu kez sürükleyici bir kara polisiye.
Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı ama karmaşık görünenin de sonuçta su gibi açık olduğu bir siyasi/psikolojik ortam yaratıyor Mungan. Edebiyatımızda ender rastlanan, beklenmedik bir başkahramanın peşinde, ülkenin yakın geçmişinden tanıdık gelebilecek karmaşık ağların izini sürüyor. Kimi düğümleri çözüp yeni düğümler atarken okuru da nefes nefese bir yolculuğa davet ediyor.

Genres: Turkish Literature, Roman, Turkish, Fiction

264 pages, Paperback

Published December 30, 2022

About the author

21 Nisan 1955 tarihinde İstanbul'da dünyaya geldi. Mardinli bir ailenin çocuğudur. Babası avukat İsmail Mungan, annesi Habibe Mungan'dır. İlk, orta ve lise yılları Mardin'de geçti; Mardin Lisesi'nden mezun oldu. Mardin eserlerinde sıkça kullandığı mekanlardan birisi oldu. Bu çevrenin taşıdığı farklı kültürel yapıyı, insan olgusunu eserlerine başarılı bir şekilde yansıttı. Yazar, 1972'de Ankara'ya yerleşti. Lisans ve yüksek lisansını Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nde tamamladıktan sonra başladığı doktora çalışmasını yarım bıraktı, Ankara Devlet Tiyatroları’nda altı yıl, İstanbul Şehir Tiyatroları’nda üç yıl dramaturg olarak çalıştı. Gazete ve dergilerdeki ilk yazılarını 1975’te yayımlayan Mungan; yazı hayatı boyunca şiir, öykü, roman, deneme, tiyatro oyunu, sinema yazısı, senaryo, masal, şarkı sözü gibi farklı türlere ait eserler verdi.

Reviews

[Argos · Rating 5 out of 5]

Murathan Mungan’ın yakın tarihimize ait objektif, cesur, etkileyici ve net mesajlar veren romanı. Aklımızda yargısız infazlar, kaybolmalar, işkenceler, faili meçhul cinayetler, yolsuzluk ve uyuşturucu kaçakçılığın ayyuka çıktığı 90’lı yıllar olarak geçen karanlık dönemin romanı. Beyaz toroslu, JİTEM’li, Hizbullah’lı, PKK’lı, acımasız ve vahşi yıllar. Musa Anter cinayetiyle başlayan roman o dönemin önemli olaylarını, Gonca Kuriş cinayetini, Gaffar Okkan’ın Diyarbakır Emniyet Müdürlüğünü, Yeşil’in acımasızlığını harmanlayarak çok iyi bir kurguyla anlatıldığı bir roman. Olaylarda tarih atlamaları olsa da örneğin M. Anter cinayeti 1992, G. Kuriş’in öldürülmesi 1999, G. Okkan’ın 1997’de Diyarbakır Em. Md. gelmesi, tetikçinin anlatımında aynı zaman dilimi olarak görülmektedir, ancak bu durum kurmaca içinde rahatsızlık yaratmıyor.

Gerek dini konularda gerekse istibarati konularda ciddi bir araştırma yapmış M. Mungan. Hizbullah’ın içinde Kürt nüfusun kalabalık olmasına rağmen özellikle Kürtlüğü öne çıkarmadıklarını, aksine bundan geri durup dini referanslara eşlik ettiği müddetçe Kürtlüğü kabul ettiklerini, mağduriyetlerini Kürtlük üzerinden değil din üzerinden dile getirdiklerini çok iyi anlatıyor. İslamcılar ile Kürtleri birbirine kırdıran faşist derin devletin, kontrgerillanın kurduğu kanlı tezgahlarla her iki tarafı da kendi amaçları için pervasızca kullandığının anlatıldığı bir roman. Musa Anter’i JİTEM yani devlet adına öldüren tetikçinin aslında bir Hizbullah militanı olduğu anlatımlardan çıkarılıyor.

İstanbul’lu genç bir gazetecinin, Diyarbakırlı gazeteci Rojda ve İstanbul’daki arkadaşlarıyla yaptığı sohbetleri içeren bölümlerde yazar M. Mungan Kürt sorunu üzerine düşüncelerini aktarmış, tarafsızca. Zaten onun dilinin akıcılığı ve güzelliği, şair yanı bu politik, polisiye ve kasvetli romanı bile okunur kılmaya yetiyor. O yılları köşe yazıları ve kitaplardan okuyabilir, belgesellerden öğrenebilirsiniz. Ancak roman olarak okuyunca, metin kurmaca da olsa yaşananların gerçek olduğunu bilince akılda farklı bir yer ediniliyor. Okumanızı, özellikle yaşı 40’lı yaşların altında olanların okumasını öneriyorum.

[Leylak Dalı · Rating 4 out of 5]

Üzerinde çok araştırma yapılmış, kolayca akan ama bir o kadar da huzursuz eden bir roman yazmış Murathan Mungan. 90'ların sonları Türkiye'si, Diyarbakır'dan Alanya'ya uzanan 995 km boyunca örülen karışık ağlar. Finalinin biraz aceleye getirilmesi ve bazı olayların muğlak kalması dışında iyi iş çıkarmış yazar...

[Seher Andaç · Rating 5 out of 5]

Way way ne diyeyim kurgu hayatı taklit etmiş:)
Ayrıca 995 km değil, bütünü 783.562 km2!
Sözüm tek; okunmalı!
….
995km’nin çok iyi yorumu:

https://sendika.org/2023/10/namlunun-...

[Deniz Balcı · Rating 3 out of 5]

Murathan Mungan'ın yeni romanı '995 Km' Türk Edebiyatı okuma isteğimi kamçıladı deyim yerindeyse çünkü epeydir Türkçe yazılmış bir edebi metin okumamıştım.

1990'ların gölge düşürdüğü, karanlık Türkiye tarihinin fonunda gerçekleşen; fazla dile dolanmayan göze görülmeyen tehlikeli sulara dalıyor Mungan bu romanında. Ülke tarihimizde yer alan Uğur Mumcu, Hrant Dink, Sabahattin Ali, Mustafa Suphi, Abdi İpekçi ve daha nicelerinin faili meçhul(!) cinayetlerinin seyrini aktarıyor resmen. Elbette bu isimleri zikretmiyor romanında ama yarattığı kurmaca evrendeki hikayeler o kadar tanıdık ki akla ilk gelenler bunlar oluyor. Yakın tarihinimizin devlet, örgütler, cemaatler, tarikatlar, gizli ajanlar, yurtdışı menşei oluşumlar ile şekillenen kanlı tarihine kısa bir kesit sunuyor '995 Km'de. Bir nevi anlatılmayan bir Türkiye'nin tarihini aktarmaya çalışıyor.

Kalemini bu kadar cömertçe oynatmasına ne sebep oldu bilemem ama Mungan kendi kişisel bibliyografisinin en ayrıksı işine imza atmış. Başlı başına 'siyasi roman' demeye de içimin el vermediği bu metin Mungan'ın kendi beyanı ile bence tam örtüşüyor: Bir söyleyişinde 'Öğretmek için değil, hatırlamak için yazdım.' diyor. Unutmaya çalıştığımız coğrafi kaderimizi acımadan hatırlatıyor.

Romanın başkarakteri, devlet ve çeşitli siyasal islam örgütlerinin elinde oyuncak haline gelmiş, farkındalığını tamamen 'Allah katında, Allah için' savına dayandıran, cihatçı bir tetikçi. Bu katilin bir ismi yok. Ama romanın büyük çoğunluğu onun yolculuğundan oluşuyor ve anlatım onun kafasının içerisinden kuruluyor. Musa Anter cinayetinin bir kopyası ile başlıyor roman, sonrası da açılıyor olay olay. Kenarımızda, köşemizde, ülkemizde yaşanan gerçekleri kurmaca bir evren ile hatırlatıyor. Romanın bu kadar bıçak sırtı konular üzerinde şekillenmesi ilkin beni tedirgin etmişti. Zira bir taraf tutarlılık ve didaktik bir eleştiri romanın edebi eksenini tamamen kaydırabilirdi. Bu da okumayı hayli keyifsizleştirirdi zira bu konuları kurmaca içerisinde okumanın, gerçek meseleleri biraz karikatürleştirdiklerini düşünüyorum. Fakat Murathan Mungan da bu açmazın farkında ki romanını muhteşem mesafesini hiç bozmadan bitirmeyi başarıyor. Bir oyunun stratejisini didiklemek gibi, bir şeyleri ortaya dökerken; gerçek olayları merkezine almamasıyla; edebi şekilde projeksiyone edilmiş paralel bir olaylar dizisi sunuyor. Bence romanın en başarılı tarafı da bu oluyor.

[Hakan · Rating 3 out of 5]

Daha çok şiir ve öyküleriyle bildiğimiz Murathan Mungan, bu romanıyla yakın tarihimizin karanlık bir sayfasına (1990’ların faili meçhullerine, derin devletin kirli operasyonlarına) ışık tutmuş. Bu acı dönemi hatırlamak, özellikle genç kuşaklar için konuyu daha yakından incelemeleri için merak uyandırmak bakımından iyi bir kitap. Bahsedilen isimlerin, örgütlerin kim/ne oldukları elbette belli. Mungan şüphesiz sağlam bir edebiyatçı, güçlü kalemini bu romanında konuşturmuş. Epey bir araştırma yaptığı da anlaşılılıyor. Ama ben mesaj verme, “öğretme” kaygısı ağır basan bir roman olarak gördüm 995 km’yi. Bu açıdan, ne kadar iyi yazılmış olsa da biraz didaktik havası var. Bunu demekle birlikte malum köktendinci terör örgütünün (siyasi uzantısı son seçimlerde iktidar bloğu içinde yer almış olması da ilginç bir zamanlama romanın yayın tarihi bakımından) iç dinamiklerine, liderliğine, yapısına, mensuplarının zihniyetine, derin devletle bağlantılarına dair çarpıcı bir resim çizildiğini de teslim etmek gerek. Buradaki bazı eleştirilerde belirtildiği gibi sonu sanki aceleye getirilmiş. İstanbul’daki genç gazeteci karakterleri de pek ikna edici değil. Özetle, yabana atılacak bir kitap değil, bu meseleleri daha yakından öğrenmek isteyenlerde merakı tetikleyici nitelikte. Ama bir edebiyat şaheseri değil.

[Sevim Tezel Aydın · Rating 2 out of 5]

Okudum, sevmedim…
Faili meçhul cinayetleri anlatan bir kara polisiye. Konu itibariyle ilgi çekici, buradan çok güzel bir hikaye çıkar diye düşünmüştüm, yanılmışım. Alt alta dizilmiş klişelerle karşılaşınca hayal kırıklığına uğradım. Kitabın ilk yarısı nispeten daha iyiydi, ancak ikinci yarısı bana hiçbir şey ifade etmedi.

[Cansu Kargı · Rating 3 out of 5]

Öncelikli olarak bir kara polisiye içine hakim edebi dilin güzelliğini ilk bölümü okurken hissetmek güzeldi. Yazılış amacı ile iddiası tarihi roman olmasa da, Türk siyasi tarihine dair bilgi verici bir dönemi okumak iyi oldu. Polisiye kitap okurken beklentim elbette heyecanı daha yüksek bir okumayla sarınarak satırlarda gezmekti.

İlk bölümden aldığım keyfi ikinci bölümden alamadığımı net bir şekilde belirtmem gerek.
Kitap ikinci bölümde biraz elimde süründü demem yanlış bir tabir olmaz diye düşünüyorum.

Kitabı okuduktan sonra buradaki yorumlara baktım, kafamda arada kalan bölümlerin cevabını Argos Hoca'mın yorumunda okuma fırsatım oldu. Zira kitabın finalini biraz zayıf buldum.

Kaleme alınış itibariyle ikinci bölümdeki ifade gücünü ilk bölümdeki gibi yüksek bulsaydım okur keyfim daha iyi olacaktı.

[Cgcang · Rating 3 out of 5]

995 km'yi değerlendirmek güç. Birincisi, bir polisiye, ya da kara polisiye olarak sınıflandırılması bana pek doğru gelmiyor. Bir siyasi gerilim romanı sayılabilir, ama burada da tür olarak gerilim türünün yöntemlerinden ve kalıplarından pek yararlanılmadığını görüyoruz. Güçlü bir atmosfer ve güçlü bazı karakterler var, yazım da ilk yarıda güçlü, ancak bunların harekete geçirildiği güçlü bir öykü yok. Belki siyasi çekincelerden, belki Mungan'ın kişisel tutumundan ötürü. Pek çok şeyi okura bıraktığını söylüyor söyleşilerde. Çok fazla gönderme, çok fazla görüş var. Ama bunların tümünün bir araya getirildiği vurucu bir öykü yok. Bunu kaldıracak kurgu da yok.

Belki bir öykü ya da novella koleksiyonu olarak daha başarılı olurdu bu. Çünkü bir yandan iyi araştırılmış ve iyi yazılmış bir ana karakteriniz olacak, bir yandan toplumsal travmalar ve karanlık olaylara dayanarak roman tasarlayacaksınız, bir yandan da bir romanı işletecek öyküyü, soru-yanıtları, yüzleşmeleri ve sonucu yazmayacaksınız. Bir de bunu bekleyeni üstü kapalı tembellikle suçlayacaksınız. Bana ters geliyor.

Mungan, aslında Türk suç yazınının aşılamayan bataklıklarından birine saplanmış: Kitabı gerçek olaylara yazdırmak, ya da alegoriye saplanıp kalmak. Bunda alışılageldik çiğlikleri aşıyor, kötü yazılmış bir kitap da değil bu, ama işte, bu kadar çok paralellik çizdiğiniz ve bunun yarattığı boşluğu özgün bir öyküyle dolduramadığınız zaman kitapta bir oturmamışlık oluyor. Romanın roman niteliği zedeleniyor.

Kötü bir kitap mı? Değil. Bu biçimiyle kalıcı ve uzun erimde vurucu olur mu? Bilmiyorum ama bence güç.

[Ediz Çandır · Rating 4 out of 5]

Kitabın ilk bölümü karakterin inşaşı, atmosferin tarifi, kahramanın iç dünyasının anlatısı açısından çok iyi. İkinci bölüm içine aldığı aktörleri ve olayları ayrıntılı anlatamayacak kadar kısa kalmış. Bunlara gerek var mıydı emin değilim. Varsa bu kadar yüzeysel olmamalıydı ondan eminim. Bir dönemin gerçeklerini, o dönem bitmemiş de olabilir, rahatsızlık yaratsa da okutan ve sonunu merak ettiren bir roman. 3,5’dan 4.

[Yosum · Rating 4 out of 5]

Kitabın ilk bölümünü çok beğendim. İkili oynayan bir tetikçinin kişiliğini o kadar güzel yazmış ki Murathan Mungan, kitabı elimden bırakamadım. İkinci bölüm ise yakın geçmişimizin kronolojik bir özeti gibi. Belki o dönemi yaşamamış gençlere ilginç gelebilir ama bana gelmedi. Gazete haberi okur gibi hissettim kendimi. Yine de geçmişin karanlık yüzünü, iç içe geçmiş devlet-mafya-tarikat ilişkilerini anlatan iyi bir roman olduğunu söyleyebilirim.

[Pınar Bacı · Rating 3 out of 5]

Çok iyi başladığıni düşündüm ama giderek derinlesecegini beklerken sığlaştı. İkinci bölümde yakın tarih dersini ortaokul tarih dersi sıkıcılığında buldum doğrusu. Dili güzel ama hikayesi vasat bir kitap.

[Judy Abbott · Rating 3 out of 5]

İlk kısmı çok iyiydi, devletin ve tarikatların maşası olmuş tetikçinin zihnine soktu bizi, empati besletmeden mesafesini korumayı başardı. İkinci kısmı sevmedim.

[Yakup Öner · Rating 4 out of 5]

Ülkenin yakın tarihinde milat denilebilecek bir dönem olan 90'lara izahat getirircesine mercek altına alıp otuz yıl gibi zamana yayılarak yazılan bu roman bazıları için abartı, bazıları için şaşkınlık, bazıları için ise bellek tazeleme niteliği taşıyacaktır. Yazarın dili gayet sade, yalın vurgulamalar ise net. Kara polisiye türüne yanaşmış bir eser olduğundan üzerine eğilinen meseleler ile tür bazen uyuşmazlıklar hissettirebilir, fakat ilk kez derin ilişkilere şahitlik eden ile bunu o yıllarda duyan, yaşayan okur aynı merak ile okuyabileceği bir romana dönüşmüş bir eser. Yazar ustalık ile tüm odaklara aynı mesafede durup cesurca yıllar içindeki tüm biriktirdiklerini bir tetikçinin hikayesi ile başlayarak yola çıkıp bir çok hikayeyi de dahil ederek 995 km'yi tamamlıyor. Dönemin olaylarına duyarlı olanlar geçen isimlerin bazılarını gerçekte kim olduklarını okudukça tahmin yürüterek anımsayacaklardır. Dönem hakkında pek bilgisi olmayanlar için ise yakın tarih hakkında meraklanacağı olaylar dizisine tanık olacaktır. Bakınız; Derin devlet, Gizli istihbarat örgütleri, asit kuyuları, faili meçhullar, toplu mezarlar, islami örgütler, domuz bağı, beyaz toros v.b...

[Mehmet Furkan Kocaaslan · Rating 3 out of 5]

Murathan Mungan'ın polisiye türündeki son romanı. Bazı kusurları hariç kendini keyifle okutan bir kitap fakat biraz daha hacme ihtiyacı varmış bu romanın. Özellikle bazı karakterlerin işlevsizliği, aceleye geldiğini hissettiren son kısım maalesef alınan keyfi baltalıyor.

Yine de her şeye rağmen Murathan Mungan'ı okumak hala keyifli. İyi ki üretmeye devam ediyor

[Onur · Rating 5 out of 5]

Oldukça akıcı, yakın geçmişte yaşanmış faili meçhulleri merkezine alan bir polisiye roman. Murathan Mungan’ın elinden çıkınca da okumaya doyum olmuyor. Sonu bir miktar daha uzatılsaydı belki daha da çarpıcı olurdu. Birkaç konu tam bağlanmamış hissi uyandırdı.

[DilekO · Rating 3 out of 5]

Baş kahramanından nefret ettiğim bir kitabı okumamın ne kadar zor olduğunu gördüm bu kitapta. Murathan Mungan’ın bu konulardaki birikimi ve kurgunun sağlam bir altyapısı olduğu ortada; roman karakterlerinin gerçekte kimi simgelediklerini anlamaya çalıştım roman boyunca - ama eşleştiremediklerim de oldu. Kitap bence polisiye değil, politik ; yazarın dilini ne kadar sevsem de bu romanı sadece bu tarzı sevenlere tavsiye edebilirim. Benim içinse kötü diyemeyeceğim , takdir ettiğim ama çok da sevemediğim kitaplardan biri oldu .

[Başak Ebru Tarım · Rating 3 out of 5]

Murathan Mungan'ın 1990 yılların karanlık siyasi tarihini anlattığı son romanı 995 km'yi sonunda bitirdim. Sonunda diyorum, çünkü okumakta çok zorlandım. Kitap bir türlü akmadı maalesef.

Kitap gerçek isimleri vermeden 90'lı yılları, o karanlık dönemi anlatıyor. Olaylar Musa Anter cinayetiyle, Diyarbakır'da başlıyor ve biz onun katiliyle birlikte Diyarbakır'dan Alanya'ya 995 km'lik bir yolculuğa çıkıyoruz. Çift taraflı çalışan dinci bir tetikçinin etrafında Hizbullah, Jitem, Susurluk, ilişkiler ağı gibi olayların üzerinden geçiyoruz. 995 km şifreli bir kitap gib sanki. Döneme ne kadar hakimseniz, kitaptan o kadar fazla olayı yakalıyorsunuz gibi geldi bana. Tabi tam liste yazar da saklı diye düşünüyorum.

Ne yalan söyliyeyim, ben kitabı okurken çok sıkıldım. Akmadı. Edebi tat da aldığımı söyleyemeyeceğim. Kitap yarım bırakma huyum olmadığı için de bir aydan fazla sürede sürüne sürüne ancak tamamladım.
Kitapta tek beğendiğim kısım, katilin beynimin içindeymişçesine, onun düşünce akışını takip edebilmek oldu.

Bu tamamen benim subjektif gözlemim tabi ki. Kitabı çok beğenenler de var. Okuyup kendi kararınızı verebilirsiniz.

[Goknilirmak · Rating 1 out of 5]

Bir yıldız bile değil de neyse. Son 30-40 senenin muhtelif olaylarından bir potpori. Roman kahramanları tamamen hayali değil metnin içine serpiştirilmiş kişiler, cinayetler, dini veya ideolojik örgütlerin haberleşme ve adam devşirme usulleri vs vs ile harmanlanmış garip bölüm adları ve bazı paragraflarda yazarın sahici edebi cümleleri.
Kendim satın almadığıma memnun oldum. Bir arkadaşım yılbaşında hediye etmişti onun da parası boşa gitmiş. Şairin Romanı’ndan sonra MM defterini artık kapatmak gerek. Her güzel şeyin bir sonu var.

[Huseyin · Rating 4 out of 5]

31 Mart 2024, bir seçim günü bitirdim kitabı. Kitap ilk bölümde ana karakter ile oldukça sürükleyici bir biçimde ilerliyor. İkinci bölümde ise takip etmekte zorlandığım, farklı bir çok karakter ortaya çıktı. Polisiye romanlarındaki gibi olayın klasik bir çözümüne odaklanmanın yersiz olduğunu sonlara gelince farkettim. Okuması keyifli sadece çözüm beklentisi sonları biraz daha zorlaştırdı benim için.

İçinde sıkışıp kaldığımız en temel sorunlar hem çok basit, hem çok kompleks. Gerçeklerle ilginen azınlığın samimi çözüm arama bulma çabalarının karşısında resmi ya da gayriresmi dev kamplar var. Kamplarda neye hizmet ettiğini çoğunlukla bilmeyen, bilmek istemeyen, bir amaç bulduğu için memnun insanlar ve gölgeler var. Kitap biraz da bu gölgelere hayat vererek Türkiye karanlıklarını irdelemek, hatırlamak için yazılmış gibi geldi (unutmamıza fırsat veriliyormuş gibi oldu 😬).

Gerçeğin hem çok basit, hem çok kompleks, hem de kıymetsiz olduğu bu çağda, gerçeklerle ve sonrasında çözümlerle ilgilenmeye sıra gelir mi :/

[Gokcen · Rating 4 out of 5]

İç bunaltıcı siyasi detaylar ve ondan daha iç bunaltıcı gerçeklerin soğukluğu ile dolu olsa da çok rahat okunan bir kitap. Devamı olacak bir kitap için tadında bitti. Yarıda kalmış gibi olmadı, devamını okuma isteği yarattı.

[Hakan Tagmac · Rating 4 out of 5]

Murat Mungan, Türkçe'nin büyük ustalarından. Konu hakkındaki araştırması, bilgisi muazzam. İlk bölüm çok sürükleyici özellikle. Çevrildi mi ingilizceye örneğin bilmiyorum, ama ülkeyi iyi bilmeyen biri okusa zorlanacaktır tahminim. Bu kötü bir şey değil tabii ama inandırıcılık kısmını düşündüm hep okurken. Örneğin tetikçinin kendini bir şekilde her ortamda saklayan karakterinin ayrıntılarıyla açıklanması başarılı ama nasıl oluyor da gözünü kırpmadan cinayet işliyor konusuna çok girilmiyor. Etrafına bir tür koza örme işi defalarca farklı şekillerde işleniyor oysa ki. Din uğruna yapıyor, kandırılmış bir karakter ama yine de o hasta kafa nasıl kendini ikna ediyor, ayrıntılarıyla okumak isterdim. Bir de şu derin devlet içindeki farklı grupların toplanmasına takıldım, çok detaylı dengeler, gizli ajandalar anlatılıyor, ama mesele sadece anlatılıyor, görmüyorsun toplantıyı, sadece dışarıdan dinliyorsun. Kitap tabii aynı zamanda 90'ların röntgeni. Asker var içinde, kendi deyimiyle dağdakiler var,tarikatlar vb ve bazı karakterlerin bazı -ilk- sözleri inandırıcı gelmedi bana, bir nevi denge tutsun diye söylenmişler gibi. Ortaokulda bir hocam vardı. Çıkın yürüyün şurada, tek çizgiyi takip edemezsiniz, illa bir yana, yola, yöne daha çok kayarsın, demişti birgün başka bir meseleyi açıklarken, o sözü hatırlattı bana.

[Aslihan · Rating 3 out of 5]

Murathan Mungan farklı edebi türlerde yazma konusunda cesur ve yenilikçi bir edebiyatçı. Yüksek Topuklar’da kadınların gözünden kurduğu anlatı, Şairin Romanı’nda bambaşka bir zamansal ve mekansal uzam yaratarak yaratıcılığın sınırlarını zorlaması çok kıymetli. Ancak bu kitap için aynı şeyi söyleyemeyeceğim sevgili yazarıma. Kitapta iki sorun var: ilk olarak, zaten yakın zamana dair bir takım gerçek olayları içermesi ve okurun önemli bir kesiminin zaten bu olayları hatırlaması okurun beklentisini artırıyor, ancak bu beklenti tam olarak karşılanmıyor. Beş yüz yıllık Kürt meselesi de 1500 yıllık İslam meselesi de bu kitaptaki anlatıyla anlam kazanmıyor, derinleşmiyor. İkinci problem ise kitabın ana karaktere fazla eğilmesi onu yaparken de yan karakterlerin akıbetinin faili meçhule düşmesi! Bence kitabın en ilginç olabilecek karakteri Rojda iken onun hikayesi yarım kalıyor. Aynı şekilde İstanbul’lu gazeteciler, Eğitmen ve Nihat Astsubay da akıbeti belirsiz olanlardan. Konu kıymetli, kimliklerin kesişimselliği de önemli, ama sanki tetikçinin peşinden giderken bir sürü başka şeyi de yarım bıraktık. Eğer bu bilinçli bir tercih ise, bu da daha iyi vurgulanabilirdi sanki.

[Öykü T.E. · Rating 4 out of 5]

Mungan'ın kuvvetli kalemi ve okura Türkçe edebiyat okuma keyfi veren üslubu bu kitabına da damgasını vurmuş. Kitabın ilk yarısı o kadar başarılı ki ikinci bölüm ve hikayenin nihayeti bu ilk bölümün gölgesinde kalıyor. Yazar "öteki"ni oldukça yalın, hakiki ve çarpıcı bir biçimde anlatırken "kendi mahallesi"nden karakterler buna kıyasla maalesef sönük ve yüzeysel kalmış hatta biraz "siyaseten doğruculuk" kurbanı olmuşlar diyebilirim. Olayların bağlanış şeklinde, o güya ince ince işlenmiş planları bozan tesadüfler ile önemli sanılan (ya da kendini önemli sanan) kişilerin bu yapılar tarafından ne kadar da kolay harcanabilir ve unutulabilir olduğu vurgusu öne çıksa da okur olarak bende bir tür nihayete erememe duygusu bıraktığını söyleyebilirim. Yine de edebiyatımıza unutulmaz bir karakter hediye eden 995 km meraklısına tavsiye ettiğim bir kitap.

[Linden · Rating 5 out of 5]

Bu kadar keskin bir tarz degisikligini ancak Murathan Mungan kotarabilirdi. Her sayfada ne kadar kapsamli bir arastirma yaptiginin hissettiriyor ve muthis saygi duydum, boylesine ozenli islere cok rastlamiyoruz ne de olsa. Sahane uslubunu korumasi romanin kolayca didaktik hale donusmesi riskini de bertaraf ediyor. Not kirmadan iki unsur: ikinci bolumun polisiye kurgusu daha iyi olabilir, yeni katilan kahramanlarin hikayeye katkisi daha net (ve de uzun) olabilirdi. Ikinci olarak ta cumleler arasindaki fiil cekim ziplamalari( simdiki ve gecmis zaman) belli ki bile isteye yapilmis, beni biraz itti acikcasi. Elimden birakmama istegine karsi durarak damitarak okudum. Bana ve Murathan Mungan’a bu kadar yabanci olan bir dunyayi sanki icindeymisim gibi canlandirdi.

[Hande Akcay · Rating 3 out of 5]

En az 15 senedir Murathan Mungan okumamistim ama okudugum zamanlardan kalemini cok sevdigimi hatirliyordum.
995 km aklimda kalan Mungan hikayelerinden farkli basladi. Devlet ve bir takim islami orgutlerin arasinda muhbirlik, tetikcilik yapan ve her isledigi sucu Allah yolunda yaptigi isler olarak aklayan ana karakterin Diyarbakir’dan Alanya’ya uzanan yolculugu esnasinda gordukleri, zihninde yasadiklari, gorevleri olarak ozetleyeyim. Romanin ikinci bolumunde biraz gereksiz buldugum yeni karakterler girdi hikayeye. Gereksiz diyorum cunku derinlesmemis karakterlerdi bunlar.
Romanin sonu da yine gereksiz bir hizla bitti.
Yani iyi basladi, epey bir sure guzel akti ancak sonrasinda paketlenip bitirildi gibi oldu hikaye
Yine de okunmasini tavsiye ederim. Dusunduren bir roman.

[Mine · Rating 4 out of 5]

Çok karışık , kanlı bir yakın geçmişten şaşırtıcı bir hikaye. Ucu açık kalan kısmı biraz rahatsız etti ama çok iyi bir kitap bence

[Ebru Muğaloğlu · Rating 4 out of 5]

Bu kitabı okurken ne hissedeceğiniz ne düşüneceğinizi sanki yazar adım adım izliyor ve hatta biliyor. Kitap büyük bir ustalıkla yazılmış ve bunun sonucunda okuyucuyu tamamiyle içine alıyor. Öyle ki korkutucu bulduğunuz bir karakterin düşüncelerine yerleşiyorsunuz. İkinci bölüme geçerken Murathan Mungan bu düşüncelerden çıkıp bambaşka bir ortama geçtiğinde okuyucunun nasıl şaşalayacağını çok iyi biliyor. Tam da yazarın istediği bu etkiyle, kabusum olabilecek bir karaktere bu kadar yakın olmanın sersemliği ve yazara saygıyla kitabı bitirdim. Bence Türkiye'de yaşayan herkes bu kitabı okumalı ve bu karakteri tartışmalı

[Medar Acar · Rating 3 out of 5]

Kolay okunan, Türkçesi tertemiz ama hikayesi bir o kadar vasat bir roman olmuş. Beklentim çok daha fazlasıydı.

1990'ların Turkiye'sinde devletin ve aygıtlarının terör faaliyeti içinde olmayı nasıl da içsellestirdiklerini hatırlattığı için kıymetli bir eser olmuş elbette. Özellikle yine benzer bir Türkiye yaşamaya başlamışken. Ama o yaşanan acılardan daha başka bir hikaye çıkabilirdi.

Romanın ikinci yarısı aceleye gelmiş gibi. Pat diye de bitti.

Emeğine sağlık Murathan Mungan'ın. Yine yazsın, Yine okurum.

[Levent Mollamustafaoglu · Rating 3 out of 5]

Murathan Mungan bu kez alışılmış stilinin biraz dışına çıkarak polisiye yapısında bir roman yazmış. 90'larnı Türkiyesi'nde gündeme damga vuran ve işledikleri cinayetlerle dehşet yaratan Hizbullah'ın (kitapta bu isim kullanılmıyor) tetikçilerinden birinin hikayesini anlatıyor. İşi ilginç kılan bu tetikçinin aslında devlet için çalışan bir ikili ajan olması.

O dönemin ilginç olay ve kavramları arka planda veriliyor, ama polisiye yapısını zayıf buldum ve olay örgüsü de beni tatmin etmedi.

[nilay · Rating 3 out of 5]

Murathan Mungan'ın diğer romanlarındaki diline nazaran hızlı finalize olan bir kitap olsa da kendisiyle hasret giderdiğim için mutluyum :)
Kitapla ilgili detaylı paylaşımı da iletiyorum, YouTube Kanalımdan izleyebilirsiniz: https://youtu.be/zxLiDsrpq28?si=f0W78...