İbn Haldun'un söylediği nakledilir ya “coğrafya kaderdir” diye. Yaşadığımız zamanda bu söz baskınlığını iyiden iyiye yitirmiştir. Çünkü artık insanlar içinde yaşadıkları coğrafyanın kaderi olma potansiyelindedir. Her şeyin ölçütü insan gibi görünüyor. Öyle ki binlerce yıldır bir kasırga ya Tanrı'nın öfkesine ya da şeytanların kıskançlığına delalet diye düşünüldü. Oysa gerçek olan şey boşlukların insanlarının zihniydi... O boşluklar artık daha da derinlerde! Peki her şeyle ve özellikle kendimizle nasıl başa çıkarız? Kitapta…
1972 yılında Ankara’da doğdu. Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü’nden mezun oldu. On dokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji-Embriyoloji Anabilim Dalı’nda yüksek lisans, aynı kurumun Fizyoloji Anabilim Dalı’nda ise doktora eğitimini tamamladı. 2010 yılında Tıbbi Fizyoloji Doçenti unvanını aldı. Farklı tıp fakültelerinde toplam 10 yılı aşkın süre öğretim üyesi olarak çalıştı. Tüm akademik kariyeri boyunca disiplinlerin sınırlarında yer alan araştırma konularıyla ilgilenmeyi tercih etti. Kaos Teorisi, Karmaşıklık, Fraktal Geometri, Doğadaki biçimler, Öğrenme, Lisan ve afazi, Zihin ve Beyin gibi konularda ülke çapında genel dinleyiciye yönelik konferans ve programlar düzenlemekte, bilimi ve özellikle de zor addedilen bilimsel konuları herkesin anlayabileceği anlatılara dönüştürme işi, zamanının çoğunu kaplamaktadır. “Kimsenin Bilemeyeceği Şeyler”, "Değişen Be(y)nim" ve "Unutulacak Şeyler" adlı kitapların yazarıdır. 2013 yılında bir bilimsel anlatı ve araştırma merkezi olan [n]Beyin‘i kurmuştur ve halen [n]Beyin’de bilimsel kurul başkanlığı ve Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü’nde öğretim üyeliği görevlerini sürdürmektedir. Üç çocuk babası olan Prof. Dr. Sinan Canan, “Hayatın, tek bir işle uğraşmak için fazla uzun; insanın ise, tek bir işle ömrünü tüketmek için fazla karmaşık olduğuna” inanmakta ve bu yönde çalışmalarına elinden geldiğince devam etmektedir…
Kitabı yaklaşık 10 gün gibi bir sürede bitirebildim. Aldığım ve sevdiğim notlar aşağıdadır: -Daha iyi yaşamanın yolu kötü düşünceleri öldürmekten geçer. -İnsanlar kitleler halinde ve hızlıca çıldırır; akıllanmalarıysa teker teker ve yavaş yavaş olur. - Vücudumuzda iki loplu iki organ var: Biri beynimiz, diğeri popomuz. Biri yerine diğerini kullandığımızda sorun orda başlıyor. - Kendinizi bulmak için önce kendinizi kaybedin. -Benjamin Franklin’e atfedilir: Demokrasi, iki kurt ve bir kuzudan oluşur. Öğle yemeğinde kimi yiyeceklerini oylarlar. Özgürlükse gerçekten mücadele azmindeki kuzunun oylama sonucunu tartışmaya açmasıdır. Dünyada şu an yaşamakta olduğumuz şey de böyle bir şeydir. -Küçük İskender şöyle der: Beklemekte olduğun şey, ancak onu beklediğini unuttuğunda gerçekleşir. Bu, evrenin ‘sen bakarken soyunamıyorum’ demesidir. -Nietzsche şöyle der: ‘Bir ülkede edebiyat ve sanattan daha çok siyaset konuşuluyorsa o ülke üçüncü sınıf bir ülkedir.’ O yüzden sanat yapmak gerekir. Bizim bireysel zihnimizi sanat ve alternatifler kıblesine yöneltmemiz gerekir. Edebiyat, kültür, bilim, üretim ve gelişim…Teslim olmamak gerekir olan bitene. Yaratıcı yaşam bir bitiş çizgisine doğru yapılan doğrusal yolculuk değildir; bir döngüdür. Bu nedenle gündelik rutin oluşturmak önemlidir. Kendimizle bağlantı kurabilmemiz için dünyayla olan bağlantımızı koparmamız ve bazen de kendimizi uçuş moduna almamız gerekir. Dikkat etmemiz ve özellikle neye dikkat ettiğimize dikkat etmemiz gerekir. -Kendinizi bulmak için önce kendinizi kaybedin. Kendinizi sanatta kaybedin. Edebiyatta kaybedin. Oralar derinliklerdir ve o keşif kuyularının dibinde insan gerçek benliğiyle yeniden yeniden tanışabilir. -İyilik insanın en çok kendisine yardım etmesidir. İyilik mükafat beklediği an tefecidir. -In vino veritas: Şarap içeri girince sırlar dışarı çıktı. Romalı tarihçi Tacitus, yalanı önlemek amacıyla Germen haklarının konsey toplantıları sırasında mutlaka alkol aldığını yazar. -Biraz zaman geçsin herşeyi unutacağım; biraz zaman geçsin herşey de beni unutacak. -Eduardo Galeano’nun Ateş Anılarında dediği gibi: ‘Tutkularınızın efendisi olmanın ihtişamından daha üstün bir teselli görmeyeceksiniz. Tüm çabalarınızla ulaşacağınız ödül yokluk olacak.’
Farklı konu başlıklarında insanlara rehber olmayı hedeflemiş bir kitap. 1. İlham; insanın görevinin dönüşmek olgunlaşmak azami tecrübeyi elde etmek yani kemalet yolculuğundan bahsediyor. İlhamın eğitim sürecinde budandığından ancak anda kalarak ve bilinçli yaşayarak, elimizdekileri tecrübe ederek de kemalet yolculuğunda kalabilirsin diyor. 2.iyilik; kimsenin sana nankörlük yapacağı kadar kimseye iyilik yapmamalısın.Bu kalbini iskeletin kadar kırılgan hale getirir diyor. 3. Nefret; toplumun ve zihnin kanseridir diyor. İyilik yapı taşımızdır ve insan fıtratına uygun yaşamalıdır diyor. Nefret olumsuz düşünceleri besler ve bizim hoş görme hoş olanı görme ile nefreti yok edebileceğimizden bahsediyor. 4. Biz ve boşluklar; tüm erdem felsefelerinde birlikten bahsedilir.birlikte hayatta kalır ve çoğalırız. Sadece tek bir kıvılcım tüm kandilleri yakabilir diyor. 5.Bulmak; beynin boşluk sevmediğini ve dolayısıyla her boşluğu bir fikir oluşturmak üzere bizim için doldurur. Dünya deneyimi akıcı devamlı; düşüncelerimizle tutarlı ve mantıklı görünür ancak öyle değildir diyor. 6. İnsan; birey yüceden yüce, zerreden zerredir. Önce kendi hayatımıza bir medeniyet getirmemiz gerekir kılıkla aksesuarla davranışlarımızla uzmanı olmadığınız her konuda fikir beyan etmeyerek bile hayata bir dil sunabilirsiniz diyor. Ölüm var ve gyaşam dediğimiz şey gerçek hayatın uykusudur, hatırlayın diyor. Şeklinde ilerleyen ve farklı başlıklardan notlar çıkaracağınız bir kitap.
1.Boşlukların insanı: Tanrı bilime alternatif değildir. 2.Boşlukların dünyası 3.İlham 4.İyilik 5.Nefret 6.Biz ve boşluklar 7.Bulmak 8.İnsan 9.Öğretmek 10.Öğrenmek 11.Eğitim 12.İrade 13.Had bilmek 14.Kavga 15.Sürü 16.Noksan 17.Kurtarılmak 18.Antisosyal 19.Düşünmek 20.Kararlar 21.Zevk 22.Yıkanmak 23.Tükenmek 24.İrrasyonel 25.Para 26.Bilgisayarlaşmak 27.Google'laşmak
*"Bugün artık şapkadan kuş, tavşan değil fil, suaygırı falan çıkarmak gerekiyor. Yine de hayatın sırrı ölçüdür." *"Bir insan ne kadar dâhi olursa olsun, içinde bulunduğu ortam vasatsa ve onun fikirlerini kimsenin kabul edemeyeceği bir pozisyon varsa bu insan büyük bir zulüm içerisinde olabilir."
*"İnsan birşey anlamadığını anlamışsa birkez artık herşeyi anlamanın eşiğine gelmiş demektir."
Abilene paradoksu kitapta beni en etkileyen şey olabilir. Sıklıkla yaşadığım bir olay çünkü. Yazarlar, boşluklarımızın aslında dolu olduğunu, sadece buna dikkat etmediğimizi ifade etmiş. Üzerinde düşünülmesi gereken çokça şey var. Ps.Sinan Canan'ı hâlâ sevemiyorum. 😅