Jump to ratings and reviews
Rate this book

Dünya Ağrısı

Rate this book
"Hayat, kayaç katmanları gibi parçalarına ayrılan değersiz bir kütledir."
Türkçe edebiyatın sözünü sakınmayan kalemi Ayfer Tunç, yazarlık hayatının 25. yılında sarsıcı bir romanla karşımızda.
Hayatı "yolcu" olarak yaşamak isterken baba mirası otelin işletmecisi, ailesinin "reisi" olmak zorunda kalan Mürşit, her geçen gün tamahkârlaşan bir şehirde, gerçek dostluğu İstanbul'da bıraktığı hayaletlerden kaçarak Mürşit'in oteline sığınan Madenci'de buluyor. İki arkadaşın dünya algısı, okuyucuya Türkiye tarihindeki utanç sayfalarının bir özetini sunuyor.
Arka planı toplumsal facialar, kitlesel cinnet hikâyeleriyle örülen Dünya Ağrısı'nda, geçmişle hesaplaşma cesaretini gösteren insanları yaşadıkları toplumdan ayıran sınır imleniyor.
Dünya Ağrısı kelimelerle sıkılmış bir yumruk.

Böyle bir şehirde sır saklamanın imkânsız olduğunun farkında değil. Öğrenecek elbet, bir gün şehir dediği şeyin birbirini gözleyen sayısız gözden ibaret olduğunu o da anlayacak. Ama buna çoktan alışmış olacak ya da daha fenası başkalarını gözleyen sayısız gözden biri haline gelecek. Babamın oğlu o olmalıydı diye düşünüyor, ben, oğlum gibi bir oğul olsaydım babam mutlu ölürdü; oğlum babamın istediği gibi bir oğul olduğu için ben mutsuz öleceğim.

336 pages, Paperback

First published January 14, 2014

45 people are currently reading
1010 people want to read

About the author

Ayfer Tunç

38 books884 followers
Erenköy Kız Lisesi'nin ardından İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. Üniversite yıllarında çeşitli edebiyat ve kültür dergilerine yazılar yazmaya başladı. Edebiyat üzerine ilk yazılarını 1983 yılından itibaren çeşitli dergilerde yayımladı. 1989 yılında gazeteciliğe başladı. Sokak dergisinde, Güneş ve Yeni Yüzyıl gazetelerinde çalıştı. 1989 yılında "Saklı" başlıklı öyküsüyle Cumhuriyet gazetesinin verdiği Yunus Nadi Öykü Ödülü'nü kazandı. 1999-2004 yılları arasında Yapı Kredi Yayınları'nda yayın yönetmeni olarak çalıştı. 2001 yılında yayımlanan Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek başlıklı yapıtı, 2003 yılında altı Balkan ülkesinin katılımıyla düzenlenen Balkanika Ödülü'nü kazandı ve altı Balkan diline çevrilmesine karar verildi. 2003 yılında Sait Faik'in öykülerinden hareketle yazdığı Havada Bulut başlıklı senaryosu filme çekildi ve TRT'de gösterildi. Aliye ve Binbir Gece dizilerinin senaryo ekibinde yer aldı.

Eserleri

* 1989 - Saklı, Cem Yayınları, 1989, Öykü
* 1992 - Kapak Kızı, Simavi Yayınları, 1992, Roman
* 1995 - İkiyüzlü Cinsellik, Altın Kitaplar, 1995, Araştırma (Oya Ayman ile)
* 1996 - Mağara Arkadaşları, Yapı Kredi Yayınları, 1996, Öykü (ISBN 978-975-3635-16-5)
* 2000 - Aziz Bey Hadisesi, Yapı Kredi Yayınları, 2002, Öykü (ISBN 978-975-3635-68-4)
* 2001 - Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek, Yapı Kredi Yayınları, 2004, Yaşantı (ISBN 978-975-0806-63-8)
* 2003 - Taş - Kağıt - Makas, Yapı Kredi Yayınları, 2004, Öykü (ISBN 978-975-0806-85-8)
* 2006 - Evvelotel, Can Yayınları, 2006, Öykü (ISBN 978-975-0706-30-1)
* 2007 - Ömür Diyorlar Buna, Can Yayınları, 2007, Yaşam Dizisi (ISBN 978-975-0707-77-3)
* 2009 - Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi, Can Yayınları, 2009, Roman Dizisi (ISBN 978-975-0710-24-7)
* 2010 - Yeşil Peri Gecesi, Can Yayınları, 2010, Roman Dizisi (ISBN 978-975-0712-18-0)
* 2011 - Suzan Defter, Can Yayınları, 2011, Roman Dizisi (ISBN 978-975-0712-97-5)
* 2014 - Dünya Ağrısı, Can Yayınları, 2014, Roman Dizisi (ISBN 978-975-0719-28-8)
* 2018 - Âşıklar Delidir ya da Yazı Tura, Can Yayınları, 2018, Roman Dizisi (ISBN 978-975-0736-80-3)
* 2020 - Osman, Can Yayınları, 2020, Roman (ISBN 978-975-0745-52-2)

Senaryo
Düş, Gerçek, Bir de Sinema (1995)
Usta (2008)
72. Koğuş (2011)

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
504 (33%)
4 stars
641 (42%)
3 stars
296 (19%)
2 stars
62 (4%)
1 star
21 (1%)
Displaying 1 - 30 of 192 reviews
Profile Image for Hakan.
227 reviews200 followers
January 10, 2017
karanlık, kapkaranlık, fazla karanlık bir roman. öyle ki yazar, kişileri, mekanları, yarattığı atmosferi yetmiyormuş gibi doğrudan, düz, yüzeysel sözler ve yapay diyaloglarla bu karanlığı besleme gereği duyuyor yüzlerce sayfa boyunca. arka kapak yazısına taşınan “hayat, kayaç katmanları gibi parçalarına ayrılan değersiz bir kütledir.” sözü bir diyalogda geçiyor mesela. hayat şöyle kötüdür, yaşamak böyle işkencedir türünden sayısız cümle var. sonuçta hikayeden, romanın meselesinden bağımsız bir hal alıyor bu karanlık. yazarın tavrı hikayeye konu korkunç acıların, affedilmez suçların, utançların bu karanlığı doğurduğu olsa gerek ama karanlık bunu aşıyor. bu acılar yaşanmasa da, bu suçlar işlenmese de en ufak bir yaşama gerekçesinin olmadığı –hastalıklı- bir roman dünyası söz konusu.

umutsuz, ışıksız romanlar elbette yazılabilir ancak umutsuzluk bir sonuç olarak verilecekse bağlantılarda netlik, kesinlik, keskinlik gerekir. bu dünya umutsuzdur, bu dünyanın insanları çaresizdir çünkü şunlar yaşanmıştır gibi bir yapı kurulmuşsa bu yapının sarsılmaz-boşluk kabul etmez olması gerekir. bu romanda önce karanlığın yaratılıp, beslenip koyulaştırılıp sonra son bölümlerde gerekçelendirme çabasına girişildiğini görüyoruz. öyle amaçlanmasa da dünyadaki tüm umudu yok edecek neler olabilir gibi bir arayış hissediliyor. karanlığın içi doldurulmaya çalışılıyor ama doldurulamıyor ve nihayet doldurulamayan kısmın adı da “dünya ağrısı” oluyor.

romanı yapısı, tekniği dışında da beğenmedim. roman türkiye gerçekliğini temel aldığı için söylüyorum: bizim sorgulamaya, yüzleşmeye, hesaplaşmaya ihtiyacımız var, teslim olmaya, vazgeçmeye değil. bizim değiştirmeye, değiştirmek için umuda ihtiyacımız var, olan, var olan, gerçek olan umudu da yok sayıp karanlığı koyulaştırmaya değil.
Profile Image for Caterina.
1,202 reviews64 followers
September 6, 2015
Neden bilmem okurken "Anayurt Oteli"ni ve Zebercet,ini dusunurken buldum kendimi. Belki et meydaninda, kurgunun insa edildigi o kasabada ve hatta esnafta "Anayurt Oteli"nden cok seyler buldugum icindir. Ama bu kitabin esinlenilerek yazildigini dusundugum anlamina gelmiyor. Toplumun carpikliklarini, bireye yapilan dayatmalarin ruhumuzda biraktigi izleri kahramanimizin oykusunde yasarcasina okuyabileceginiz bir eser olmus.

Karamsar bir ruh halindeyken okunmasi insani derinlere daldiracak bir etki yaratabilir. Enerjinin yuksek oldugu zamanlarda baslanmasi gereken kitaplardan diyebilirim.

Ayfer Tunc'la tanisma kitabimdi "Dunya Agrisi" diger kitaplarini da okuma sebebim olacak...

Turk edebiyatinin yuz aki diye belirtip mutlaka okumalisiniz diyerek noktayi koyar giderim...
Profile Image for NAMIK SOMEL.
206 reviews113 followers
March 16, 2015
Hayata tek elle tutunduğum zamanlar da oldu. Dünyam karardı. Acı çektim. Ama umudumu ve mücadele gücümü hiç bir zaman kaybetmedim. Sadece kendime değil, çevreme de hep umut vermeye çalıştım hep. Her karanlığın sonunda mutlaka bir aydınlık bulunabileceğini hep düşündüm ve gördüm.

Toplumsal ya da bireysel yaralarımızla yaşayabiliriz. Sürekli, acıları hatırlamak, pişmanlık duymak, renksiz bir dünyaya mahkum olmak, güçsüzlük değil bencilliktir aslında. Her insanın sarabileceği bir yara vardır.

Yaşıyorsak hatalarımız da olacak, acılarımız da. Savaşları silebilir miyiz  hafızamızdan? Kan, nefret, ırkçılık, tecavüz, işkence, açlık silinebilir mi? Kahramanmaraş, Madımak, Deniz, Erdal, Berkin, Özgecan, ölen, öldürülen, katledilen tüm insanların acısını silebilir miyiz? . Erken kaybettiğimiz sevdiklerimiz, trafik kazaları, depremler, yangınlar, tüm kayıplar acıtır bizi.

Onun içindir ki, sevdiklerimle paylaşırken, ders anlatırken, kitap okurken, koşarken, yaşarken hep umuttan, hep mücadeleden yana oldum.

Şimdi okuduğunuz bir roman, muhteşem yazımı ile sizi esir alıyorsa, yazarın yarattığı ağrılı bir dünyada savruluyorsanız, tutunacak bir dal arıyorsanız, karanlıkta bir leke oluyorsanız ne yorum yapacaksınız? Bu kitabı okumalı mı? Güçlüyseniz, eliniz sımsıkı tutunmuşsa hayata, aydınlığı görebiliyorsanız, bu kitabı okuyun. Yoksa bekleyin. Zamanı henüz gelmemiştir. Tunç, bütün güzel, umut verici, mücadeleci duyguları dışarıda bırakarak bir distopya yazmış aslında.

"Baba..  Neyin var? "

" Hiç kızım.. İçim ağrıyor. "

" Benim de ağrıyor baba, herkesin çok ağrıyor içi. Yaşamak böyle bir şey değil mi zaten baba, dinmeyen bir ağrı."

"Herkes kendine göre bir ilaç arıyor baba. Ama senin ilacın bana uymaz, benimki de sana." Elini babasının yanağına koydu. "Benim için üzülme. Ben mutluyum. " sf. 242


Namık Somel / 15 Mart 2015 / Zafanos


Ayfer Tunç /Dünya Ağrısı
Profile Image for Sine.
385 reviews476 followers
April 6, 2014
http://instagram.com/p/mc1FFMKnkX/

çok yerin altını çizdim ama şu yukarısı çok içime dokundu. ayfer tunç'un okuduğum en karamsar romanı, genel olarak da okuduğum en karamsar romanlardan biri ama fazlasıyla güzel. başlarda "ben bu kitabı bitirene kadar ölürüm" diyorsunuz çünkü karakter(ler)in mutsuzluğu size fazla gelmekle birlikte sebeplerinde hemfikir olmak insanı acayip bunaltıyor. ama kitap bir süre sonra bu bunaltıcılıktan çok daha fazlasını sunduğunu gösteriyor. bütün bu karamsarlığın altında ayfer tunç'un nakış nakış işlediği gözlemleri, tespitleri var ve hepsi -bence- inanılmaz doğru ve yerinde gözlemler. kendisiyle tanışmak isterdim demek ne kadar doğru olur bilemem, tanışıklık bu zihni paylaşmaya yetmeyebilir ama yakın arkadaşı olmayı muhakkak isterdim.

son bir ekleme, madenci ve mürşit'in arkadaşlığı barış bıçakçı romanı gibi. onların sohbetlerinin olduğu kısımları ayrı bir yerde birleştirip verseler, barış bıçakçı okuduğumu düşünürdüm.

sen hep yaz, biz hep okuyalım ayferciğim.
Profile Image for Jale.
120 reviews43 followers
July 2, 2015
Keşke aynı anda Maraş Katliamı, etnik ayrımcılık, Türkiye'deki kadın sorunu, erkek zihniyeti, kasaba çaresizliği işlenmeye çalışmasaydı. Ben bir roman yazayım ve Türkiye'de içimizi ağrıtan ne kadar olay varsa oraya yerleştireyim demeseydi.
Nihayetinde içimizin ağrısı zaten dinmiyor... Ve Cioran'ın Ezeli Mağlup'ta dediği gibi, Madenci'nin dediği gibi, Mürşit'in dediği gibi, bazen "Benim için hiçbir çıkış yok; çünkü bir çıkış olmasının hiçbir anlamı yok!" der ve kabullenirsin...

Profile Image for Renklikalem.
530 reviews171 followers
April 16, 2021
keyifli mi? cok degil. ama gercek mi? sonuna kadar!

bence hepimizin icinde dunya agrisi var. kimimiz farkediyor ve boguluyoruz, kimimiz basetmeye calisiyoruz, kimimiz tamamen sesini susturup kendimizi bu agridan soyutlayarak yasiyoruz.

ya da hepsi birer cabadan ibaret. artik cabalayamadigimiz veya pes ettigimiz noktada kitaptaki karakterimiz mursit gibi oluyoruz.

kitapla ilgili aslinda kafam cok karisik. cok sevdim dersem olmayacak cunku adi gibi agrili ve agir bir okuma oldu benim icin. hatta zaman zaman kitabin geneline yayilan kasvet okuma ritmimi oldukca dusurdu diyebilirim. ama sevmekten cok daha farkli, cok daha yogun seyler hissettim aslinda okurken, mesela yer yer oldukca zorlansam da sanirim bir cok kisimda mursit’i anladim. kitaptaki asil karakterlerden yan karakterlere kadar hepsine bicilen oykuler, kaderler o kadar gercek hissettirdi ki bu yuzden sevmedim de diyemem asla. karanlik havasina ragmen doyurucu bir okuma oldu dunya agrisi.

📚
“mursit bu insanlarin uykularinin kiskandirici oldugunu dusundu, gamsizliklarinin delirtici oldugunu. burada hayat denen rezalete, musibete, felakete tahammul etmek icin gamsiz olmak sartti. duygusuz olmaliydi insan. akli, vicdani felc olmaliydi.”
📚
“gercek hikayeler romanlara, filmlere benzemez. anlatildigi an ihtimal olmaktan cikar. oysa romanlarin, filmlerin guzelligi buradadir, korkunc seylerin sadece ihtimal olmasinda.”
Profile Image for fundaerman.
50 reviews7 followers
October 30, 2016
Hayallerini babasının istekleri nedeniyle erteleyip küçük bir Anadolu şehrinde otel işletmeciliği yapan ve kendini hiç çıkamayacağı bir dünya ağrısına bırakan Mürşit ile kendinden kaçmaya çalışan Madenci'nin sızılarını bir şişe rakının ardında dindirme çabaları...İçi ağrıyan bu adamların geçmişlerini sorguladığınızda somut acılara ve dönemin toplumsal yaralarına parmak basacaksınız.
Bakalım neymiş bu dünya ağrısı:
“Dünya Ağrısı” adını “weltschmerz” teriminden alıyor. “Weltschmerz” Almanca bir terim. Sözlük anlamı “yaşamaktan usanç getirme; pesimizm, bedbinlik, melâl”, edebiyat terimi olarak da “zamane hastalığı”.Ayfer Tunç'un dilini çok sevdim haliyle diğer kitaplarını da sıraya koydum.Biz bırakalım dünya ağrısı çekmeyi ve Bulutsuzluk Özlemi'nin dediği gibi "Yaşamaya Mecbursun" diyelim
Profile Image for Sinem.
343 reviews202 followers
April 13, 2014
okudukça moral bozan bi kitap. moraliniz bozukken okumayın diycem ama bu ülkede bu şartlarda yaşarken morali normale çekmek bile imkansız. baya Zeki Demirkubuz filmi gibi. filmi çekilse sinemadan çıktığımızda yere yapışırız. öyle bi kitap.

allah uzun ömür versin daha nice 25 yıllara Ayfer Tunç.
Profile Image for Hakan.
828 reviews629 followers
February 1, 2014
Ayfer Tunç'tan yine çok güçlü bir kitap. Linç kültürü üzerine, toplumsal hiddetin öfkesine kapılanlar ve bunun acısını yaşayanlar, taşra sıkıntısı, konformizmin hafifliği üzerine vurucu bir roman. Böyle bir yazarımız olduğu için ne kadar şanslıyız.
Profile Image for Selin Alper.
153 reviews17 followers
February 24, 2020
Ayfer Tunç’un bugüne kadar okuduğum kitapları arasında açık ara birinci oldu Dünya Ağrısı. Kitabın adını kitabı okumadan anlamlandırmak zor, bitirdikten sonra ise büyük bir iz ve derinlik bırakıyor.

Kitap çok depresif, kesinlikle yazın plajda, ya da öylesine zaman geçirmek için okunacak sabun köpüğü bir roman değil. Derin bir felsefe, fazlaca acı, ağrı içeriyor. 330 sayfa kitabı elimden bırakmak istemeyerek okudum. Son 30-40 sayfanın ise gereksiz detay ve realite içerdiğini düşünüyorum. Zira kitap varoluşsal bir farklılık durumu üzerine, daha da ileri gitmek gerekirse bazı insanların hayata uyumlanamaması üzerine gelişiyor. Bunun için de her zaman bu denli net/ somut nedenlere ihtiyaç olmayabiliyor.

Edebiyat kurdu arkadaşım Günce’nin tavsiyesi ile Dünya Ağrısı’nı okumadan hemen önce Yusuf Atılgan’ın Anayurt Oteli’ni okudum. Kesinlikle çok doğru bir tavsiye. Zira iki kitabı birbirine bağlayan pek çok nokta var, ama aynı zamanda kesinlikle birbirinden bağımsız iki özgün eser. Bununla birlikte Dünya Ağrısı’nın kahramanı Mürşit kitabın bir yerinde Anayurt Oteli filmini izlemeye sinemaya giriyor, bu detayı eğer Anayurt Oteli’ni okumamış olsaydım kesinlikle yakalayamazdım :)

Bana derinden dokunan alıntıları da arada dönüp bakmak için şuraya iliştirmek istiyorum;

“Dünya bende ağrı yapıyor.”

“‘Hafızası insanın düşmanıdır.’ dedi aynı gece. ‘Unuttum, kurtuldum sanırsın ama öyle bir şey yok. Yaşanmıştan kurtulmak yok. Toprağa girene kadar takip eder seni olmuş olan.’”

“Ruh taşlaşmadıysa eğer, her günahın gömüldüğü derinlikten çıkacağı bir an gelir.”

“Normal insan haz veren hayaller kurar. O içine dolan kederi kendi çağırıyor.”

“Hayatı yürütmenin en kolay yolu bu diye düşünüyor şimdi, anlamazdan gelmek, görmezden gelmek, duymazdan gelmek. Hayatı böyle devam ettirebiliyor. Olmuşları olmamış farz ederek, ya da tam tersi.”

“İnanmak dayanak olabilir, sonsuz hayata inanmak bu kısa ama acılı dünyaya tahammül etmenin en mümkün yolu. Ama elinden gelmedi, başaramadı; ...”

“Tasavvur gerçeğe dönüşmeyince solup gidiyor.”

“İnsan bir uçurumdur.”

“Ama ben bu dünyaya sığamıyorum. Bende bir acayiplik var. Gurur değil bu. Gurur olsa yaşadığımız bu hayat haysiyetime dokunuyor derdim, sabahları erken uyanırdım, eşşek gibi çalışırdım, ölümünü bekleyen bir kuş gibi bankonun arkasına tünemezdim. Ben başka türlü olduğumdan sığamıyorum bu dünyaya, ama nasıl bir başka türlü olduğumu ben de bilmiyorum.”

“Kör çocuk birine acımamın o kibirli hazzını hiçbirine tattırmamıştı.”

“Çoğu paylaşmak kolay, mesele azı paylaşmakta.”

“Evlatlar, eşler, evler, hayatta var olan her şey bakım istiyor.”

“Dünyada dünya ağrısını dindirecek bir yer var mı? Yok. Dünyanın kendisi ağrı.”

“‘Yaşamak zaten böyle bir şey değil mi baba.. dinmeyen bir ağrı.’ Elvan dünyanın, boşluğun, ağrının farkında. Elvan yaşamak denen şeyin bu ağrıyla uzlaşmak olduğunu anlamış. Kızını hiç tanımamış meğer. Kızı kendi hayatının iplerini elinde tutuyor.”

“Dünya bir ağrı, hepimizde var ve hepimiz aynıyız. Şimdi anladığını idrak etmek içindeki öfkeyi uyandırıyor. Şükrana minnettar olmak, Elvan’ın hayatı olduğu gibi, bütün anlamsızlığı ve ağrısıyla kabullendiğini, hatta barışıp sevdiğini görmek, Özgür’ü özgür bırakması gerektiğini hissetmek içinde yeni yaralar açıyor.”

“Hayatın bir anlamı yoktur ama yaşamak hayata bir anlam verme uğraşıdır.”

“Çünkü ağızda hapsolmuş kelimelerle, ağızdan çıkmış kelimeler arasında fark var.

“Bundan sonra ne yaparsa yapsın kendini bağışlayacak, yoruldu artık suçluluktan.”

“O şey her neyse, babasına kendi canından kanından yaptığı oğulun başka cins bir mayadan ürediğini anlatıyordu.”

“Hiçbir şey yapmayarak, normal bir adam olmaya direnmişti.”

*** Hayatta rastlantı yok, her şeyin gerçekten bir “olma” sebebi var. Hayata dair bu kadar ağrı içeren bu kitabı benim de bu denli ‘ağrılı’ bir dönemde elime almış olmam rastlantı olamaz. İyi ki!
Profile Image for ser.
192 reviews15 followers
October 31, 2025
3.5/4
Dünya Ağrısı’nı sayfaları sararmaya başlayacak kadar uzun bir süredir kitaplıkta bekletiyordum. Ayfer Tunç’un bana yaşattığı birkaç hayal kırıklığından sonra, elimde okumaktan keyif alacağıma emin olduğum bir kitabı kalsın istemiştim. Kitap beklentilerimi karşıladı da.
İlk çeyrekte bağlam hafiften Anayurt Oteli’ni, Mürşit de Zeberçet’i hatırlatıyor diye düşündüm.
Aylak Adam’ı okuyalı çok uzun zaman oldu. Zeberçet’i de hayal meyal hatırlıyorum ama Mürşit ile o kadar da farklı değiller sanki. Ayfer Tunç gerçekten de oradan esinlenmiş olabilir.

Mürşit, o otelde kalakalmış ve sürekli bir yerlerden gelen ve bir yerlere giden müşterilerini içten içe kıskanan bir adam. Ancak kitabın sonunda ne olduğunu öğrendiğimiz bir ağrısı var. Madenci lakaplı bir mühendis de kendisine her akşam kurduğu içki sofralarında eşlik ediyor. Onun da bir ağrısı var. Diyaloglarını sevdim ama ilk kez bir Ayfer Tunç romanı okurken yazım keşke daha sade, daha az süslü olsaymış dedim. Diğer romanlarında böyle hissetmemiştim. Ya Dünya Ağrısı yazım dili olarak daha ağdalı ya da ben yıllar içerisinde daha sade ama vurucu anlatımları yeğlemeye başlamışım.

Mükemmel bir roman değil ama çok az kişinin dillendirdiği bir mevzuyu, Maraş Katliamı’nı merkezine aldığı için kıymetli bir roman. Kuru Kız’dan sonra ilaç gibi geldi diyeyim.
Profile Image for Neşet.
293 reviews30 followers
June 7, 2019
Biraz sosyoloji, insan tahlilleri, rakı, efkar, taşrada requiem for a dream. Ayfer Tunç'tan yine yıkıkların etiketlendiği bir kitap olmuş.

Taşrada geçen, küçük bir mekanda sıkışıp kalmış hikayeleri, baba-oğul çatışmasını anlatıyor kitap ve arka planda tüm Türkiye'nin mustarip olduğu vakalar: başarısız evlilikler, namus cinayetleri, tecavüzler, intikam hikayeleri. Bir kitabın içine birden çok trajedi girmiş.

Tüm karakterler aşırı mutsuz, içine göçmüş, biz dertliyiz, gamlıyız, içimiz ağrıyor halleri. Her gamlı öykü sonunda bir yere bağlanıyor ama bir yazarın taşra için kafasında kurduğu evren bu kadar iki boyutlu olmamalı. Mürşit'in 300 sayfa boyunca efkarlı, bungun, esrik artık neyse ne olma hikayesi de çocukken karıştığı bir trajik bir linç vakasına bağlanıyor.

Araya serpiştirilen efkarlı cümleler de ayrıca kötüydü. Vasat bir Sıla şarkısı gibiydi.

''Bir okur olarak sevmedin, çünkü kitap gerçekleri anlatıyor'' gibi bir eleştiriyi de kabullenmem mümkün değil, her gün daha şiddetli(ve maalesef ilginç ) hikayeleri fazlasıyla okuyoruz zaten.
Profile Image for Aslıhan Çelik Tufan.
647 reviews198 followers
June 30, 2018
Kitap esasen karanlık, kasvetli ve bir o kadar akıcı.
Ayfer Tunç ile ikinci karşılaşmamız ve gittikçe daha da seviyorum kendisini. Cidden karakter oluşturma ve onları birbirine bağlama konusunda alkışı hakediyor.
Daha detaylı anlatmak yerine okumanızı öneriyorum.
Profile Image for Arzu S.
57 reviews5 followers
September 21, 2015
Kesinlikle içinizdeki ağrıyı katlayan bir kitap. Toplumsal olaylara dokunuşundan iç sıkıntımıza attığı bıçaklara kadar her şey o kadar keskin ki bitirince gerçekten "içiniz ağrıyor".
Profile Image for Petra Jovanović.
157 reviews106 followers
Read
September 23, 2024
Kao i Noć zelene vile i ovaj roman je odličan (ali i jako depresivan). Mnogo volim pisanje Ajfer Tunč. Neverovatno snažan i autentičan književni glas!
Profile Image for Peri Kitapları.
138 reviews1 follower
August 1, 2015
Mürşit ve Madenci'nin büyük dünya ağrılarının sebebini öğrenmek için dün gece uykuyu feda ettim... Öğrendim gerçekten de insanı uçurumlara sürükleyen bir dünya ağrısıymış ikisininki de... Ah Şükran ah Arzu!
Özellikle Arzu!

Neden mi?
Çünkü en güvendiği bir insanın yaptığına ,
en çok dayanamaz
bir insan... Bu kitabın arkasında denmiş ki "Dünya Ağrısı kitabı, kelimelerle sıkılmış bir yumruk"

Gerçekten okurken ruhumun yediği yumrukların haddi hesabı yok!
Kesinlikle tanınması gereken , kalemi iyi bir yazardan , okunması gereken iyi bir kitap!

Yalnız, bu keder yüklü kitabın yan etkisi çok fazla...
Profile Image for Ruveyde.
21 reviews4 followers
February 7, 2017
Karamsar bir ruh halindeyseniz, kitabı yavaşça elinizden bırakın zira kitap sizi daha da karamsar yapabilir.
Hatta depresyona sokabilir.

Özellikle intihar bahsi çok geçiyor kitapta. Oku, at kendini köprüden. O derece :)
Oflaya puflaya okuyorsun ama seviyorsun da bir yandan, merakta ediyorsun sonunu.
Yazarın okuduğum ilk kitabı. Kıyaslama yapamayacağım ama başka bir kitabını okumak için de sabırsızlanıyorum
Profile Image for Aylin.
176 reviews66 followers
July 28, 2023
3,5⭐️
İlk okuduğum “Bir deliler evinin yalan yanlış anlatılan kısa tarihi” kitabından çok etkilenerek külliyatını okumaya karar verdiğim Ayfer Tunç’un bu kitabında bir şeyler fazla formülüze edilmiş hissi uyandırdı. Çok karanlık bir kitap kabul ama ana karakterlerin ve karşılaştıkları kişilerin hikayelerindeki tesadüf ötesi benzerlikler bende bir yabancılaşma uyandırdı. Ayfer Tunç’un anlatımını seviyorum, okumaya da devam edeceğim ama bu Mürşit’in başına ne geldi de bu adam bu kadar ruhsuz diye düşünürken, bu nedenin anlatımının son sayfalara kadar azimle bekletilmesinden de hoşlanmadım.

Hala Kapak Kızı- Yeşil Peri Gecesi-Osman üçlemesi favori kitaplarım…
Profile Image for Cemre.
723 reviews560 followers
November 7, 2025
Ayfer Tunç, benim okumaktan büyük keyif aldığım Türk yazarlardan. Okuduğum her eseri, boğazımda bir yumru, kalbimde bir sızı bırakıyor. Dünya Ağrısı'nı da bu hisle okudum. Sadece sonundan çok tatmin olduğumu söyleyemem. Biraz daha vurucu bir son, bir hikâye bekliyordum galiba.
Profile Image for Ediz Çandır.
70 reviews7 followers
May 31, 2018
Etkileyici ve karanlık bir roman. Herhalde sıkışmışlık, yalnızlık, eylemsizlik ve boş vermişlik bu kadar iyi anlatılır.
Profile Image for Perihan.
480 reviews135 followers
March 19, 2018
"Dünyada dünya ağrısını dindirecek bir yer var mı?
Yok.
Dünyanın kendisi ağrı."

Ayfer Tunç'un çok etkilenerek okuduğum Dünya Ağrısı romanı , bence
ruha ağır gelen kitaplardan biri.
İki arkadaşın duyguları ve hayatı acımasızca sorgulaması bazı okuyuculara ağır gelebilir.
Kitap ayrıca kişisel çıkmazların yanında
ülke meselelerini ve tarihte yaşanmış ,
acısı hala taze olan bölgesel olayları da okuyucuya hatırlatıyor.
Yazarın muhteşem anlatım dili ise tartışılmaz bir güzelliğe sahip. Altı çizilecek onlarca söz, anlatılan acıları daha da ağır yapıyor.
Adeta okudukça dünya ağrınız artıyor...
Profile Image for Zeren.
168 reviews196 followers
July 21, 2019
Bu romanla ilgili “Türkiye’deki pek çok meseleyi içine sıkıştırmış, Maraş Katliamı, kadın şiddeti, linç kültürü, etnik ayrımcılıklar, hepsi biraz fazla kaçıyor” eleştirilerini duymuş, okumuştum. Bitirdikten sonraki hissiyatım ise bu eleştirilere hayret etmek oldu. Hepimiz tek bir gün içinde bile, eğer biraz ülkede neler olduğuyla ilgilenen bir insan isek çok daha fazlasına maruz kalıyoruz. Neredeyse her gün bir vahşetin yıldönümüyle yeniden yüzleşirken aynı anda vahşet yıld��nümlerimize yenilerini ekliyoruz. Yani romanın bu açılardan eleştirilmesine katılmamanın ötesinde hayretle yaklaştım.

Ayfer Tunç diyeceğini dan dan söyleyen, dolandırmayan, olay örgülerini başarıyla kuran, çok akıcı yazan ve dili iyi kullanan bir romancı. (en azından benim şimdiye kadar bununla beraber okuduğum üç romanında da böyleydi) Bu romanda da yaşadıkları travmatik olayların etkisinde ömürleri sancıyan iki adamı, toplumu, ruh hallerini, toparlanamamayı, iç sıkıntısını etkili anlatmış. Tek bir şerh düşesim geliyor ama haksızlık mı olur emin değilim. Misal bir Ayla Kutlu yazsa bu romanı, darmadağın olurdum gibi hissediyorum.

Benim şimdiye kadar okuduğum Ayfer Tunçlar arasında (Bir Deliler Evi.../Aziz Bey Hadisesi ve bu) en sevdiğim hala Bir Deliler Evi...

Biri arkadaşım edebiyat öğretmeni iki güzel insanın, aralarında bu romana dair yaptıkları bir sohbetin etkisinde, niyetim yokken ödünç alarak araya aldığım bir romandı bu. Arkadaşımın şu sözü burda da dursun: bütün bir roman boyunca Mürşit ve Madenci rakı içip söyleştiler; ben de tüm sessizliğimle üzülerek onları izledim.
3.5
Profile Image for Duygu Düşünceli.
3 reviews
March 9, 2021
Ayfer Tunç'un okuduğum ilk kitabı. Anlatımı o kadar başarılı ki kitapta hakim olan derin kasvet içinize işliyor. Yaşanan travmalar, verilen tepkiler... Hepsi hayatın içinden. Unutamayacağım kitaplardan biri olacak.
Profile Image for Goknilirmak.
98 reviews4 followers
August 6, 2023
İnsan bir uçurumdur.
Hayat, kayaç katmanları gibi parçalarına ayrılan değersiz bir kütledir.
Bir an gelir en yakınındaki kişinin hiç tanımadığın bir yabancı olduğunu anlarsın.
Dünyanın kendisi ağrı…
Profile Image for Gunce.
117 reviews32 followers
October 31, 2018
Ayfer Tunç kitapları benim için garip bir şekilde hem rahatsız edici hem mutluluk verici olmayı başarıyor. Dünya Ağrısı’nı yine bu gelgitlerle okudum. Oldukça depresif ama yine sağlam kurulmuş bir kitap. Kısa süre önce Anayurt Oteli’ni okuduktan sonra okumak benim için daha anlamlı oldu, Ayfer Tunç bazı yerlerde referans olarak kırıntılar bırakmış. Çoğu noktada da Camus’un L’Etranger’ si düştü aklıma.. Kitaba adını veren “dünya ağrısı”, Almancadaki “weltschmerz” teriminin Türkçesi. İnsanın hayat karşısında duyduğu iç sıkıntısı ya da varoluş ıstırabı olarak tanımlanmış. Ne var ki Mürşit ve Madenci yaşadıklarını paylaştıkça varoluşsal değil yaşadıkları sebebiyle “dünya ağrısı” çektikleri görülüyor. (Kendi adıma, illa sebeplere bağlanmadan sadece “başka türlü olduğu için bu dünyaya sığamayan” karakterler olarak kalsalar belki daha da çok sevebilirdim.)
Çocukluk travmaları, erkek zihniyeti, taşra çaresizliği, baba-oğul çatışmaları, ayrımcılık ve toplumsal şiddet.. Evet çok fazla acı, çok fazla karanlık var bu kitapta ama iyi bir kitap okumuş olmanın hazzı da var.
Profile Image for Hatice.
178 reviews30 followers
August 24, 2016
Dünya Ağrısı, edebi yönü güçlü, okunası bir kitap. Olayların odağındaki Mürşit'in gözünden, kendi iç dünyasındaki yangınları ve mensubu olduğu şehir ahalisinin iç karartıcı halini görüyoruz eserde. Mürşit, her şeyi ardında bırakıp gitmek isteyip de gidemeyenlerden. Bir kere teşebbüs etmiş aslında buna; oğlunun “doktor” ya da “mühendis” olmasını isteyen babasına karşın, felsefe okumak için başka denizlere yelken açmaya karar vermiş ama hayat işte, hastalık terk ettiği haneye girince, dönüş kaçınılmaz olmuş. “Bu gitmeyi isteme” durumu kitap boyunca devam ediyor zaten. Babasıyla sorunu olan Mürşit'in oğluyla da sorunu var. Çünkü oğlu kendi babasına çok benziyor. Kendisi hayattan ne kadar vazgeçmişse, oğlu hayata o kadar sıkı tutunuyor. Karısı Şükran, Mürşit'in vicdanında bir yara. Çünkü Şükran iyi bir kadın ve onun, kendisi yüzünden harcandığını düşünüyor. Kızı Elvan'ınsa kendisini anlamadığına inanıyor ama yanıldığını fark ediyor zamanla. Bir de Madenci var, dünya ağrısının muzdariplerinden. Mürşit'le Madenci'nin içini kasıp kavuran farklı dertleri var, ilginizi de biraz bu cezbediyor okur olarak. Bu iki adamı, böyle derde salan facialar nedir, öğrenmek istiyorsunuz, öğreniyorsunuz da.
Kitaptaki melankolik hava asla dağılmıyor. Linç kültürü, mezhep çatışması, ensest vs. insanın yüreğini yakan birçok meseleden bir tablo yapmış yazar. Tablodaki renkler insanın ruhunu yoruyor. Kötü günler geçiriyorsanız bu kitaba fazla yaklaşmayın. Yine de zamanı geldiğinde okuyun derim, pişman olmazsınız.
Profile Image for Melek Guler.
93 reviews
June 25, 2020
Yazı Tura ile küstüğüm Ayfer Hanım ile barışma kitabım oldu. Arkadaşım okuyup al sen de oku diye vermeseydi muhtemelen daha uzun yıllar bu kitabı okumayacaktim. Sıradan bir hikayenin kahramanı aslında Mürşit. Üzerine “başımızda bir erkek olsun” denilerek yüklenmiş olan sorumluluklarla istemediği bir hayata mahkum edilmiş gibi görünse de koparılıp getirildiği diğer yolda da istediği hayatın onu beklediğinin garantisi yoktur aslında. Hayat dediğimiz şey tam da bu değil mi? Mutsuzluğumuzu bizim adımıza yapılmış seçimlerin sonucuymuş gibi görüyoruz ve artık her olumsuzluğu, hayata karşı yabancılaşmayı ona bağlıyoruz. Ayfer Tunç, çok iyi bir gözlemci bence ve bunu güçlü kalemiyle de birleştirince ortaya kaliteli bir iş çıkıyor. Burada da Anadolu insanını çok iyi gözlemlemiş, o taşra ikiyüzlülüğünü, linç kültürünü (!) (linçten nasıl bir kültür oluyorsa artık), toplumsal cinsiyet rollerini tam da dozunda işlemiş. Israrla yaratılmaya çalışılan saf Anadolu insanı imgesine karşı çıkmış bir nevi. 
Displaying 1 - 30 of 192 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.