Jump to ratings and reviews
Rate this book

Galîz Kahraman

Rate this book
Bütün zamanların kahramanı olan bir insanın hikâyesidir bu. O hem herkes hem de hiç kimsedir. Dünyadan alacağını tahsil etmeye gelmiştir. Çünkü, Tanrı dahil herkesin ona borcu vardır. Vebâline girilen tüyü bitmedik yetim işte odur. Kadîm zamanlardan beri hakkı yendiğine göre, sonlu ama sınırsız evrenin engin ve derin merkezi olarak insan olmanın, “olmasa da olur” hâlini icrâ etmesinde hiçbir sakınca yoktur. Romantik bir insafsızlığın bâkir tâcizcisi olmak, sonuna kadar hakkıdır. Sıradanlığın üst insanıdır o. Âsiliğiyle asîlleşememesi umurunda bile değildir. Onun umurunda olan tek şey, sadece ve sadece kendini algılamak, kendi küçük âlemine sığan kâinâtı kabul etmektir. Çünkü bilmektedir ki, gerçek bilgelik de zaten budur.

181 pages, Paperback

First published January 1, 2014

42 people are currently reading
1094 people want to read

About the author

İhsan Oktay Anar

13 books1,794 followers
Türk yazardır. Lisans, master ve doktora eğitimini Ege Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde yaptı. Aynı okulda öğretim üyeliğinden emekli olmuştur.

Her bir kitabının çok uzun araştırmalardan sonra yazıldığı içerdikleri ağır tarihi bilgi ile göze çarpar. Eserleri pek çok küçük hikâye etrafında örülmüş büyük bir roman biçimindedir.

Yazın biçim göndermeler içerir. Kabaca birkaç örnek vermek gerekirse Amat'taki İsrafil adlı çocuğun gemi borazancısı olup diriliş düdüğünü çalışı islamiyette kıyamet haberi olan borazanı çalacak meleğe, alt ambar toprak altına ve mezara göndermeler ya da modellemelerdir. Bu üslup okuyucuyu hem yetiştirir, hem geliştirir. Umberto Eco bu biçimde gelişen okuru ampirik okurdan ayırmaktadır. Her gerçek yazar aslında bu tip incelikli ve becerikli okurlar isteyecektir. Anar ise kendi okurunu kendi yaratmaktadır.

Puslu Kıtalar Atlası 20'den fazla dile çevirilmiş ve Kültür Bakanlığı tarafından tanıtılmıştır. Anar, 2009 yılında Erdal Öz Edebiyat Ödülü'nün sahibi oldu.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
586 (26%)
4 stars
847 (38%)
3 stars
614 (27%)
2 stars
151 (6%)
1 star
23 (1%)
Displaying 1 - 30 of 126 reviews
Profile Image for Özlem Güzelharcan.
Author 5 books345 followers
March 21, 2014
Galiz Kahraman'ı okumak blok ders yapmak gibiydi: Hocayı seversiniz, dersi seversiniz, önceki derslerde çok eğlendiğiniz zamanlar olmuştur (Bkz. Puslu Kıtalar Atlası), ders heyecanla başlar, (hüüüp!) yerinizi alırsınız ama hocanın ara vermeye niyeti yoktur (neden yazarken bölümlere ayırmıyorsun hikayeni ey İOA?), ders uzar da uzar, kelimeler içinde yitip gidersiniz (neden her paragrafı tekrar okumak zorunda kalıyoruz?), baştan eğlendiğiniz, güldüğünüz şeyler artık sizi baymaya başlar, ilginizi kaybedersiniz, bir süre sonra dinleyemez olursunuz, ne anlatıyordu ki dersiniz, her söz birbirine benzemeye başlar. Bir sürü sınıf arkadaşınız da siz gibi hissetmektedir ama hocaya saygıda kusur etmek istemezler, lafını etmezler, bende bir sorun var herhalde diye düşünürsünüz. Çabalarsınız, çabalarsınız, sonunda gözleriniz kapanır, esneye esneye dersi bitirirsiniz veyahut uykuya dalar, zil sesiyle uyanırsınız. Ders biter, aklınızda bir kaç şey kalır, ama baki kalan sıkıldığınızdır. Bundan sonra başka kitaplarını okur muyum dersine girer miyim, emin değilim.
Profile Image for Konserve Ruhlar.
302 reviews196 followers
October 17, 2014
Sevdiği bir yazarı okurken insan ister istemez önceki kitaplarını da belleğinde bir yerlerde tutarak yeni kitabı süzgeçten geçiriyor. Daha önce tattığı nefis lezzetler tazeliklerini korusun istiyor. Alıştığı damak zevkinin devamlılığını umuyor.

Galiz Kahraman için de aynen böyle ilerledi ilk sayfalar. İdris Amil Hazretleri'nin bol süt emmeli döneminden hızlıca geçip, cins-i latife ilgi duymaya başlaması nedeniyle kendini beğendirme çabası içinde yapacaklarını okumaya hazırlandık. Kahramanımız her ne yaptıysa ( ki bunlar kendine göre zekice hamlelerdi) bir türlü yer edinemedi o alemde. Onun arayışları bize bir yandan tebessüm olarak yansırken diğer taraftan da günümüzdeki örneklerle kıyaslayarak düşünmemize sebep oldu.

Üst üste yaşadığı talihsizliklerin ölçüsü kaçtı bir noktadan sonra. Kitaba ismini de veren Galiz olma durumunun hakkını verdi. Ama bir aşırılık vardı hallerinde. Eylemlerinin içeriği değil de daha çok sıklığı biraz tadını kaçırdı okumanın. Satırlardaki ritim okuyucu olarak beni yordu.

Zaman zaman edebiyat dünyası üzerine yapılan o ince ve dokunduğu yeri yakan yorumlar ağızda nefis bir tat bırakırken , ardından gelen düşündürücü benzetmeler lokmaların boğazımızdan dans edercesine geçmesini sağladı. Keyif aldım bu noktalardan. Ama katılmadığım noktalar da olmadı değil. Camianın penceresinden bakıyoruz ne de olsa. İçinde olup bitenleri tam olarak bilemeyiz.

Sonuç olarak çok keyifle okuduğum belki de tekrar tekrar okuyacağım bölümleri olmakla beraber eski kitaplarındaki o fazlasıyla ilginç karakterlerini de aradım. Belki de daha yakın bir tarihte geçtiğinden, hem dönemin hem insanlarının tahmin edilebilir varlıkları, diğer kitaplarındaki o büyüleyici ortamı yaratamadı. Şimdiye kadar okuduğum tüm kitapları içinde en az etkilendiğim oldu. Sanırım bundan sonra yazmayı bıraktığını söylemesi üzerine de bu okuduğumuz son kitabı olacak.


Profile Image for Joy.
542 reviews82 followers
July 21, 2020
Okuduğum en tatlı antikahraman, korkak, sahtekar ve kendince zeki. İnanılmaz eğlenceli, kitap bir saniye yavaşlamıyor sürekli bir hareket ve sürekli bir eğlence. İhsan bey puslu kıtalar atlası ve bu kitaptan sonra diğer kitaplarını da merakla okuyacağım yazarlar arasında. Keşke bu üslup ile daha çok kitap yazılsa. Müteahhitin köylü kurnazlığı ve dinciliği tam yeni türkiye, efendimiz İdris Amil Efendi bence yarım akıllı, çok şey başaracağını sanan ve ben özelim haylinde yaşayan ama tırt olan bizleriz. Ama yani ne şans, nerde bir dalavere var hepsi de buldu adamı. Ben biraz Madrabaz Kvaçi’ye benzettim tarzını.
Profile Image for Ugur.
230 reviews220 followers
March 13, 2014
Galîz Kahraman, İhsan Oktay Anar tarafından 10 Aralık 2013 tarihinde yazılmış ve İletişim Yayınları tarafından 17 Ocak 2014 tarihinde yayınlanmıştır.

Kitap İstanbul’da Kasımpaşa’da başlıyor ve konu temelde Kasımpaşa, Aksaray, Üsküdar ve Taksim civarlarında geçmekte. Kesin bir tarih verilmese de içinde geçen bilgi kırıntılarından 1940-1960 yılların arasında geçtiğini düşünüyorum. Satır aralarının daha iyi okunması ile sanırım daha net tarihlere de ulaşılabilir.
Reviewed on January 19, 2014 and you can find details at hundredbooksayear
Plot 8/10
Characterization 9/10
Style 10/10
Setting 9/10
Entertainment 10/10
Overall: 4.6/5

Konu Galîz Kahraman’ın, yani kitaptaki adı ile İdris Âmil Efendi Hazretleri’nin, doğumu ile başlıyor. Ve sonrasında İhsan Oktay Anar’ın o sürükleyici yazım tarzı ile karakterimizin satırlar arasında büyümesini ve bir genç haline gelip Kasımpaşa’da yankesici ve külhanbeyleri arasına karışmasını ve bu süreçteki aşk hayatını anlatıyor.

Kitap ortalama bir romana göre kısa olmasına rağmen birden fazla karakter çok güzel bir şekilde karakterize edilmiş. Özellikle ana karakter İdris Âmil çok güzel bir şekilde betimlenmiş, belki hatırlayanlar vardır İhsan Oktay Anar’ın bir önceki romanı Yedinci Günde İdris Âmil Zula isimli bir karakter daha vardı. Bu karakterler arasındaki benzerliği inceleme şansı bulamadım, ama fırsat bulduğumda bir kontrol etmek istiyorum. İdris Âmil’in başına gelen talihsizlikler ve romanında sonundaki ortalama insan değerlendirmesi çok güzeldi. İdris Âmil her ne kadar kötü bir karakter olmasa da özellikle Efgan Bakara ve Dayı’ya, Mualla’ya olan aşkından dolayı çok büyük oyunlar oynamıştır.

Kitaptaki ikinci ana karakter Efgan Bakara ise İdris Âmil’in tam tersi bir karakter olarak, yani çok dürüst bir insan olarak resmedilmekte. Diğer ana karakterlere gelirsek, külhanbeyleri olarak Yarma İskender ve Remiz karakterlerini görmekteyiz. Remiz’in ikizi olarak Remziye isimli bir karakter bulunmakta. İkiz kardeşler için satır aralarında bir Romus ve Romulus benzetmesi de bulunmakta. Muhtar Lüpen, Dayı, Müteahhit ve kızları Dilara ile Mualla ise son karakterlerimiz.

Kitap tek bir bölüm şeklinde İdris Âmil’in bakış açısından anlatılmıştır.

Kitap boyunca İdris Âmil kötü niyetle olmasa da devamlı haylazlık peşinde koşmaktadır. Özellikle de hırsızlık yapmak için girdiği evdeki kıza âşık olmasıyla önce Dayı’ya sonra da Efgan Bakara’ya çok büyük oyunlar oynamıştır. En son sahnede ise Homo Innosens lakabını alarak sahneyi kapatmaktadır.

Kitap İhsan Oktay Anar’ın diğer kitaplarında olduğu gibi çok hızlı bir şekilde ilerlemektedir. Bir felsefe profesörü olan yazar, satır aralarını çok yoğun bir şekilde felsefi konular ile doldurmayı da unutmamıştır. Kitap bir defa okunduktan sonra bir defa daha satır aralarını incelemek için çok rahatlıkla okunabilir. Sevdiğim bir nokta daha İngilizce yazılışlarını bildiğimiz bazı karakterlerin tam Türkçe olarak yazılmış olmaları oldu. Hayalle gerçek olanı çok güzel bir şekilde harmanlamış ve bildiğimiz İstanbul’u bize yine farklı bir şekilde anlatabilmiş.

İhsan Oktay Anar’ın bir önceki kitabı Yedinci Gün, Eylül 2012’de çıkmıştı ve onu da bir heyecanla alarak okumuştum. Son senelerde yazarını aralıklı kitap çıkartmaya başlaması sebebiyle yakın bir tarihte kitap beklemiyordum. Ocak başında kitabın çıkacağını görmek beni şaşırtmıştı. Kitabı çıktığı ilk gün aldım ve 2 günde yavaş bir tempoda okuyarak 19 Ocak 2014 tarihinde bitirdim ve aynı gün yorumladım. Kitap gerçekten çok akıcı bir şekilde akmakta, İdris Âmil’in başına gelecekleri hemen okumak istiyor insan.

Kitap bittiğinde ilk hissettiklerim yazarın okumadığım diğer kitaplarını da hızlı bir şekilde okumam gerektiği oldu. İhsan Oktay Anar tarzını Türkiye’de farklı yazarlar da örnek alırsa Türk Edebiyatı açısından güzel bir tarz oluşabilir diye düşünüyorum. Özellikle bir stil olarak geç Osmanlı dönemlerini konu alan fantastik öğelerin bulunduğu bir türün Türk Edebiyatı’nın değerini artırabileceğini ve dünya edebiyatında dikkat çekebilecek bir tarz olabileceğini düşünüyorum.

Puanlama olarak kitabı okurken bazı noktalarda 4 ile 5 arasında kalmıştır. En son yorumlama sırasında ise; genel konu, karakterler, tarz, konu ve eğlence noktalarını değerlendirdiğimde 5’e daha yakın bulduğumu gördüm. Özellikle tarz, karakterler ve eğlence faktörleri ön planda olan bir kitaptı. Kitabın sonunda karakter bir dönüşüm içinde kaldı, bence bu da sonraki kitaplarda bir karakter olarak maceralarına devam edilebilme şansı tanımakta. Umarım İdris Âmil’i tekrar görebiliriz.
Profile Image for Biron Paşa.
144 reviews291 followers
December 3, 2020
İhsan Oktay Anar'ın romanları, ilk romanından son romanına kadar ucuz ve bayağı olan ile ("pulp" ile) bir ilişki içindedir. Edebiyat ve sinema klişelerinden bolca faydalanır, lanetli gemi, yatılı okuldaki vampir gibi bin kez karşımıza çıkmış hikâyeleri tekrar işler, bazen parodilerini yapar, Superman hikâyesi gibi, bazen de hakikaten o temayı kullanır, lanetli gemi hikâyesi gibi. Bu postmodern yazarların sıkça kullandığı bir tekniktir; daha önceki kitapları için burada yazdığım gibi, Anar postmodern teknikleri kullansa da postmodern felsefeyi benimsemez. Galîz Kahraman, Anar'ın postmodern felsefeyi neden benimsemediğinin en güzel örneklerinden biri.

İhsan Oktay Anar'ın edebiyatının edebi kaynağı (yalnızca büyülü gerçekçilik kullandığı için değil, üslubunu, hikâye anlatma biçimini neredeyse birebir uyguladığı için) Marquez olsa da, konuyu "pulp" ile açtığımızda göre Tarantino İhsan Oktay Anar edebiyatını anlamak için şu an daha doğru bir örnek. Bu yazıyı okuyan çoğu kişinin izlediğini tahmin ettiğim Pulp Fiction, adından da anlaşılacağı gibi, aslında ucuz hikâyelerin birleşimidir. Bir boksöre şike teklif edilir, bir mafyanın sert patronun karısını yemeğe götürmesi gerekir, sıkılan kurşunlar kendisini ıskalayınca bir başka mafya kendini dine verir... Pulp Fiction bu ve buna benzer onlarca yüzeysel, sığ hikâyelerin birleştirilmesiyle oluşturulsa da, ortaya çıkan son derece ilginç ve orijinal bir eserdir. Tarantino'nun bu ucuz hikâyeleri birleştirmekte, onları çarpıtmakta, absürtleştirmekte, hikâyelerin kendisini alaya almakta, buna rağmen de son derece iyi yazılmış diyaloglar ve sahnelerle süslemekteki başarısı ile alakalıdır bu durum.

İhsan Oktay Anar edebiyatında bu ucuz olan ile zekice ve orijinal olanın dengesi her zaman biraz şaşsa da bilhassa Galîz Kahraman'da tamamen kayboluyor. Önceki romanlarında genelde mizahi dozun tutturulamadığını düşündüğüm için böyle düşünmüş, Yedinci gün için de "parodiyi yapan ile parodi nesnesi arasındaki mesafenin zaman zaman kaybolduğu"nu burada yazmıştım.

Galîz Kahraman ise, en başta tespit edebileceğimiz üzere, mizahi bir eser değil. Burada daha çok edebiyat dünyası (okura, eleştirmene ve yazarlara, herkese söyleyecek bir sözü var Anar'ın) üzerine hiciv yapılıyor, fakat kurgu biçimi yine aynı ucuzluklar üzerinden ilerliyor ve bu okurda sanki bir 19. yüzyıl romanı okuduğu hissini yaratıyor.

Üstelik burada parodi edilenin ne olduğu da belli değil; okuduğumuz ne edebiyat ne sinema klişesi, ortada sadece bir "Akasya Durağı" dünyası var ve Anar almış eline sazı, eleştirilerini sıralıyor.

Gelelim Anar'ın eleştirilerine. Buna da "kıraathane monoloğu" demekten kendimi alamayacağım. Çok haklı olduğuna inananların kendinden eminliğiyle düşüncelerini art arda sıralayan Anar'ın düşüncelerinin yarısı "Captain Obvious" tespitleri, diğer yarısı ise "ayet indirme" biçiminde.

Yani yarım saatlik bir röportajda açıklayabileceği gayet basit ve çoğuna hiçbir temellendirme ihtiyacı duymadığı fikirlerini açıklamak için gerçekten oturup yaklaşık 200 sayfalık bir romana ihtiyacı var mıydı yazarın? Bugün sosyal medyada bile, son derece sıradan üniversite öğrencileri tarafından bile dile getirilen "aydın" eleştirileri için bu kadar sayfa harcamaya gerek var mıydı sahiden? Bu kitaptaki fikirler hangi tartışmaya hizmet edecek? İki kişi bir konuyu tartışırken, "Yahu Türkiye'nin en ünlü, en kaliteli ve en muhteşem yazarlarından İhsan Oktay Anar da bu konu hakkında fikir beyan etmişti," dediğinde ve hiç üşenmeyip gidip rafından Galîz Kahraman'ı indirdiğinde, büyük bir sabır örneği gösterip tam da aradığı sayfayı bulduğunda, kendilerinin söylemeyeceği neyi görecek bu kitapta? Anar'ın sayfalarca alayı hariç, muhtemelen dişe dokunur hiçbir şey.

Neymiş? Aydınlar, akademisyenler bilmemkaçıncı dilden çeviriyle Komünizm öğreniyorlarmış. Neymiş, akademisyenlerin bilgisi kıtmış, torpille işe giriyorlarmış, bir de burunları havadaymış. Öğrencilerin de hemen hepsi şakşakçıdan başka bir şey değilmiş. Ben yirmi yaşındayken bunların aynısını söylemiştim zaten. Benim yirmi yaşında bunları söylemem muhteşem bir dahi olduğumu değil, Anar'ın azıcık gözü gören herkesin gördüğü şeyleri romanında işlediğini gösterir.

Peki bu postmodernizm eleştirisine, hırsızlık ve intihal meselesine ne demeli? Diğer kitaplardan özel isimleri değiştirmek yöntemiyle bir haftada oturup yedi tane roman yazan sonra da çok büyük saygı görüp Nobel kazanan bir "hırsız" var romanda. Nobel edebiyat sahini Türk yazar Orhan Pamuk olduğuna göre de en çok ona yönelen bir "hırsız" eleştirisi olduğunu düşünmemiz tuhaf olmaz. Dil kuralı takıntısı olan edebiyat eleştirmenlerine yönelttiği eleştiride, bahsi geçen eleştirmenler ne kadar eski kafalıysa, Anar da bu konuda öyle. Kara Kitap'a bakıp bu Şeyh Galib'den intihal mi diyor örneğin? Eğer öyleyse, Puslu Kıtalar Atlası'nda tamamen üslubunu ve hikâye anlatma biçimini, üstüne bir de rüyalara dalarak keşif yapan adam fikrini "aldığı" Yüzyıllık Yalnızlık'tan intihal mi yapmıştır? Efrâsiyâb'ın Hikâyeleri'nde Binbir Gece Masalları'ndan intihal mi yapmıştır?

Postmodern edebiyatın felsefesine yönelik tüm eleştirisi "E işte bunlar da gördüğünüz gibi hırsız" demek midir Anar'ın? Yok, postmodern yazarlara yönelik değilse eleştirisi, düpedüz intihal yapan yazarlara mıdır, böyle bir şeye gerek mi vardır?

İhsan Oktay Anar'a artık böyle kitaplar yazılmamasının bir sebebinin olduğunu birilerinin anlatması lazım.

Son olarak, şu romana da ezbere yok düş, yok rüya, yok tarihin rüyasını gören yazar, yok düşlerini kağıda kulağından damlatan yazar diye tanımlama yapan bütün edebiyat eleştirmenlerinin İhsan Oktay Anar'ın söylediği her sözü misliyle hak ettiğini söylemek istiyorum. Düşle müşle ne alakası var şu kitabın?
Profile Image for Yunusemre Yener.
23 reviews5 followers
February 10, 2014
Tolstoy’un Savaş ve Barış’ının en çok eleştirildiği nokta yazarın özellikle sonlara doğru sık sık roman anlatmayı bırakıp kendi tarih felsefesinin doğruluğunu , o Gogol’de falan da gördüğümüz “Aah sevgili okur, benim derdimden ancak sen anlarsın ” biçiminde ispata soyunmasıdır. Muhteşem bir eserin bütünlüğünü ve akıcılığını akamete uğrattığı düşüncesi bütün o övgülerin yanına iliştirilegelmiştir. Benzer bir takıntı Galiz Kahraman’da da var. Özellikle kitabın başlarında bir roman kisvesi altında muhtelif çevrelere bir haddini bildirme kaygısı var. Dil bilmedikleri için Marx’ı bilmem kaçıncı çeviriden okuyup anlamayan veya yanlış anlayan solcular, solcularımız da; dil bildikleri için kendini üstün gören “münevverler” de; dili kalıba dökmeye çalışan anlayış da, yurtdışı görmüş fakat yetersiz ve vizyonsuz tırt aydınlar da nasibini alıyor bu kalaydan. Birileri Uzun İhsan Efendi’yi kızdırmış. O da bir hışım oturmuş kalaylamış. Güzel de kalaylamış. Okurken ağızda şerbetli bir tat bırakan dile kapılıp, yapılan eleştirilere katılmamak mümkün değil. “Konuş Aykut Abi!” havasında devam ederken eskaza şöyle bir durup “Bi dakka lan” dediğinizde bazı şeylerin tam yolunda gitmediğini görüyoruz.
Örneğin hem tasvirde hem de olayların akışında madara edilen kıraathanedeki münekkiti ele alalım. Buna çok takıldım. (Sayfa 69) İhsan Abi diyor ki, bu Almanca, Fransızca bilen, opera falan dinleyen herif de özde görgüsüz yeni zengin taşralı gibi imiş.Birisi kırmızı son model araba müşterisi iken diğeri sanat ve edebiyat müşterisi imiş. Züppe aydını eleştirelim, eyvallah. Pek güzel. Fakat bu münekkitin burnu havada olması, milleti aşağılaması, anlatıcımızın sevmediği bir kimse olması onu “müşteri” mi yapar? Yoksa üretilen tüm sanat eserleri mal, bunları okuyan, dinleyen, izleyenler müşteri midir? İhsan Oktay Anar piyasaya mal süren bir tüccar mıdır? Son model arabayla gezen kişi ile kitap okuyan, müzik dinleyen, gezen kişinin arasındaki fark tüektim standartları mıdır? Eğer öyle değilse ikinci kategorideklerin müşteri mi okur mu olduğuna züppeliklerine göre mi karar vereceğiz? Bu ikisi paket halinde mi gelmektedir?
Zülf-i yare dokunacağım diye bu kadar kasılınca da hep bu kalayı daha coştursun diye yardıma çağrılan abiler, Mendeller, Planklar, Goetheler, Aristolar, verilen entelektüel referanslar Levent Kırca’nın tokat efektinin patladığı gibi patlıyor beyinde. Ya da hüüp jjjjt nah ha diye. Satır araları incilerle bezeli. Memleketten değil bir Rahmaninof, hazretin bir eserini bile icra edecek adam çıkmaması hisli ve içli olmanın buralarda zayıflık kabul edildiğindenmiş. Abi ne alakası var?
Bu gibi kimi zaman satır arası kimi zaman sayfalara yayılan görüş beyanı,kestirmeden lafı gediğine koymacalar , satır arasından el sallayan Buddhalar, Mozartlar beni fena sıktı.
Bunların haricinde Anar’ın dilini, hikayeciliğini seviyorum ve keşke sürekli yukarıda anlattıklarımla bölünmeselerdi diye hayıflanıyorum. Peyderpey okumayı planladığım külliyatın geri kalanında benzer kaygılarla karşılaşmadan lezzetli eserler okumayı umuyorum.
Profile Image for Uğur Karabürk.
Author 6 books133 followers
July 14, 2024
GALİZ KAHRAMAN

Galiz Kahraman’ı okuyanların bir kısmı Puslu Kıtalar Atlası ve Suskunlar kadar iyi değil, kitap biraz dağınık falan gibi yorumlar yapmışlar. Kısmen bu yorumlara katılmakla birlikte bana kalırsa mizah yönünden çok başarılı bir roman diyebilirim. Kitabı okurken yer yer sesli güldüm. Ana kahramanımız İdris Âmil Hazretleri’nin trajikomik olaylarını okuyoruz. Aslında metin karakter bazlı ilerlese de toplumsal iğnemeler ön plana çıkıyor. Hırsızların sistematik çalışmaları, dönemin suçluların hâl ve hareketleri çok iyi yansıtılmış. İhsan Oktay Anar yine üslubundaki marifetiyle cümleleri latifelerle süslemiş. Bazı benzetmeleri yine ince işçilikti. Roman diğer Anar kitaplarına göre daha hızlı okunuyor, fakat birkaç yerde ben de kopukluk sezdim. Ana kahraman ve Efgan karakterinin ayrı anlatımları daha başarılı harmanlanabilirmiş. Özetle “Galiz Kahraman” benden 5 üzerinden 4,5 aldı. Anar kitapları arasında Amat benim torpilli kitabımdır. Onu severim. Sadece Tiamat ile anlaşamadık ama olsun. Böyle bir yazarı okumak büyük keyif. Yazarın 8 kitabından geriye okumadığım sadece Yedinci Gün adlı kitap kaldı. Onu şimdi okusam dert okumasam yine dert. Bakalım… Tekrardan İdris Âmil Hazretleri’ne selam…
Profile Image for Sinem A..
481 reviews293 followers
January 21, 2014
mükemmel lezzetliydi. son zamanlarda Ihsan Oktay Anar için çok şey yazılıp çizilmişti. saçma sapan eleştiriler yogunluktaydı. kendini bilmez bazı edebievveller "yok efendim niye hic kadın karkter yok" a kadar getirmişti olayı. bu kitabın onlara iyi bir cevap ve tüm eleştrilere bir eleştiri olduğunu düşünüyorum. Kadın karakterleri de yazdığı için değil onların edebiyat sandığı şeyin aslında ne olduğunu bu edebievvellere gösterdiği için, bize ne olduğumuzu gösterdiği için ve bunu yaparken de bu kadar keyif verdiği için. çok yazasın Ihsan Oktay Anar çok çok teşekkürler.
Profile Image for Kit.
6 reviews2 followers
January 21, 2014
Amat, Puslu Kıtalar Atlası ve Kitab-ül Hiyel'in ardından okuduğum 4. İhsan Oktay romanı. Lafı fazla uzatmadan yorumlamak gerekirse, ne yazık ki en az beğendiğim eseri oldu yazarın. Bunun sebebi benim beklentimin çok büyük olması ya da anlattığı dönemi İhsan Oktay'la bağdaştıramamış olmam olabilir. Ama şöyle düşünüyorum ki, kullandığı dil ve üslubu eserlerinin doğal bir özelliği olarak algıladığımız İhsan Oktay romanlarından farklı olarak, bu sefer kullanılan dil ve üslubu biraz zorlama buldum. 40'lardan sonrasını anlattığını düşündüğüm eserde, anlattığı döneme göre dili şekillendiren ve okura sunan yazarda, bu sefer ne yazık ki aynı olmuşluk hissini göremedim. Bu da üzdü beni biraz. Karakter ise, eh, galiz. Epey sövdüm. Ama olayı buydu zaten; eserin sonunda da güzel bağlandığını düşünüyorum. Yine de, tam bir doygunluk hissedemedim; zira bu kadar olayla desteklenecek kadar kuvvetli bir hikaye yahut mesaj olduğunu düşünmüyorum. Nasıl diyeyim, eser son sayfayı yazabilmek için yazılmış gibiydi. Bir mesaj kaygısı hissettim ki postmodern bir yazar olan İhsan Oktay'da pek de bu kadar net görmediğim bir şeydi bu. Bir "geçiş kitabı" gibiydi bence. Dilerim ki, sonraki eseri yine beni diğer eserleri gibi çarpar. Türk edebiyatı açısından, bambaşka bir yerde bir adam kendisi-benim için de öyledir, Sait Faik'in arkasına yazarım rahatlıkla kendi listemde ki Sait Faik Türk yazarlarının en muhteşemidir zannımca-, ömrü de Uzun İhsan Efendi Hazretlerinin boyu kadar uzun olsun ki, bizlere daha kelimeler sunabilsin. Canını yediğim.
Profile Image for Hakan Yaman.
Author 12 books66 followers
February 2, 2014
Son yılların popüler yeraltı romanlarının bir benzerini, kendi özgün üslubuyla anlatmayı denemiş İhsan Oktay Anar. Roman, yakın ama tam bilinmeyen bir geçmişte geçiyor. Mekân, İstanbul’un “ağır roman”lara ve tabii “delikanlı ağbilere” en uygun mahalleleri… Yer yer dudaklarımda tebessümle okuduğum, bazı yerlerinde Anar’ın eski romanlarında yarattığı atmosferi yeniden bulduğuma sevindiğim bir roman. Ancak İhsan Oktay Anar’ın ortalama çizgisinden oldukça aşağıda kaldığını söylemeden geçemeyeceğim. Romanın sonlarına doğru daha da yoğunlaşan, yazarlık ve edebiyata dair hiciv dolu bölümlerse gerek romanın kahramanı İdris Âmil Hazretleri, gerekse konunun bütünüyle absürt bir çelişki, bir çakışma yaratması için, özellikle yazıldıysa bile, buradaki etki sadece romanın eksenini kaydırmakla sınırlı kalmış gibi...



Profile Image for Polen.
36 reviews71 followers
May 4, 2015
İhsan Oktay Anar bana çok güzel hikayeler anlatabilen tatlı bi dede gibi gelmiştir. Tüm kitaplarını severek okudum. Fakat son iki kitabını da öncekilerin hatrına bitirebildim.

Anar artık benim için keyfi yerinde olduğunda güzel hikayeler anlatan, insanı mest eden, ama gün geçtikçe bunadığından ötürü artık giderek daha sık sık kafası karışan, konuştukça konuşan, sürekli anlamadığım bazı konularda bana vaaz vermeye çalışan bi dede gibi.

Her kitabını mutlaka okumak zorunda hissettim şu ana kadar, ama artık bir sonrakini (eğer yazarsa) büyük bir şüpheyle, herkese "iyi miydi, nasıldı" diye sormadan okumayacağım. Çünkü aklımda tatlı, masalcı bi dede olarak kalmasını tercih ederim.
Profile Image for Ebru.
98 reviews19 followers
October 17, 2022
İhsan Oktay Anar sadece adını yazdığı bir kitap çıkarsa okurum. Şaka bir yana kifayetsiz muhteris erkek kahramanlı hikayeleri seviyorum. Bu kitap bu türün çok güzel bir örneği.

Kitabın dili ise sanki kitap ilk baskısını 20. yy başında yapmış gibi orjinal ve tatlı. Kitabın dilinde eskinin tadı olunca hikayelerin de eskide geçeceğini sanarken ters köşe oluyorsunuz.
Profile Image for Hakan Arayıcı.
45 reviews2 followers
June 23, 2025
Keyifli okudum ama karman çorman bir yemeğin bıraktığı tadı bıraktı
Profile Image for ethuil.
33 reviews4 followers
January 31, 2015
Sıradan bir insanı –İdris Amil Hazretleri- anlatır Galiz Kahraman. Romanın adından da anlaşıldığı gibi İdris Amil Hazretleri klasik, iyiliksever, güçlü bir kahraman değil tam tersine anti-kahramandır. Galiz’in kelime anlamı da kaba ve çirkin, iğrençtir. İdris Amil Hazretleri sadece zalim değil aynı zamanda mağdurdur da. Yaptığı kötülüklerin, çevirdiği dolapların sebebini düşünürsek biraz da naiftir. Kadınların beğenisini kazanmak için, aşk için kabadayı olmak ister, ünlü olmak ister, şair olmak ister, yazar olmak ister. Kendini dünyanın merkezine kor. Mükemmel olduğunu düşünür. Aslında tam bir kaybedendir o. Çünkü ne kadar çabalarsa çabalasın bir türlü istediklerine ulaşamaz, ulaşamadığı gibi başı daha da dolanır.
Romanda bütünüyle iyi tek karakter Efgan Bakara’dır. İdris Amil’in tam tersidir. Çalışkan, iyi yürekli, namuslu ve saftır. İdris Amil Hazretlerine göre enayidir de. İdris Amil onu hor görür, onunla alay eder. Tüm bunlara rağmen
İhsan Oktay Anar bu romanında da ince esprileriyle eleştirilerini okuyucuya aktarır. Modern kölelik, ezberci eğitim, geçim sıkıntısı bu eleştirilerden bazılarıdır.
Anar’ın tasvirleri ve benzetmeleri de mükemmeldir.
Romanda yok yok: kabadayılık, dolandırıcılık, aşk, entrika, kıskançlık, delilik, yazarlık, şairlik, sanat, mitoloji. Anar bu konuları kendine özgü üslubuyla öyle güzel harmanlamış ki. Bir Puslu Kıtalar Atlası, bir Amat değil ama mutlaka okunması gereken eleştirel, eğlenceli bir roman.
Profile Image for EGe.
142 reviews62 followers
April 29, 2022
Belki de 4,5/5.

Türk Edebiyatı’nın büyülü gerçekçilik ile imtihanını çok güzel veren Anar bu kitapta biraz bu akımın dışına çıkmış. Önceki eserlerinde geç Osmanlı dönemlerini konu alan masalsı anlatımıyla Türk Edebiyatı’na farklı bir soluk getirmişti. Masallarla büyüyen bir toplum olarak genel olarak Türk okuyucunun dünya edebiyatında da büyülü gerçekçiliği sevdiğini gözlemliyorum. Marquez de ondan çok seviliyor bu topraklarda.

Bir olay örgüsü içerisinde aslında bir nevi “hiciv” sarmalı bulunuyor. Nelere mi taş atıyor? Mesela şark kurnazlığına! Kitap o kadar kısa fakat o kadar çok gönderme var ki içinde ikinci kez okunabilir iyice sindirmek için…Bazen olay örgüsü içerisinde ironilerin yoğunlaştığı, eleştirilerin sertleştiği kısımlarda biraz dışına çıkıyorsunuz hikayenin fakat hoop geri giriyorsunuz tekrar.

Benim gibi Ortadoğu müziğine sevdalılar için de bir sürpriz var, kitapta Ümmü Gülsüm Kıraathânesi ve sürekli Kahire radyosundan onu dinleyen bir karakter bulunuyor :)
http://egecita.com/galiz-kahraman/
Profile Image for Münibe Bilgiç.
47 reviews
September 23, 2017
Galîz Kahraman'ın en sevdiğim İhsan Oktay Anar kitabı olduğunu söyleyemem fakat kesinlikle en çok kahkaha atıp eğlendiğim kitabıydı. Zekice laf sokmaları, ince eleştirileri, 'sarcasm'ları, ironik anlatımları aşırı eğlenceli buluyorum çünkü ve bu kitap çok mükemmel bir şekilde içeriyordu tüm bunları. Suskunlar ve Puslu Kıtalar Atlası'nın gönlümdeki tahtını yıkamamış olsa da -bunu yapabilecek bir kitabın olduğunu zannetmiyorum zaten- en sevdiğim kitaplar arasında.
Profile Image for Uyar.
126 reviews9 followers
February 15, 2014
birsey soylemek istiyor mu? soyluyorsa ne? yogun edebiyat ve muzik tarihini araya sikistirinca, imali ve ozenli ifadeleri tam "i.o.anar"ca tadina vardirsa da sanki birsey soylerken birsey soylemiyor... ben boyle hissettim.. belki yanildim cunku ustaya saygim sonsuz.. ama zorlamis gereksiz zorlamis gibi...
Profile Image for Bengu Akyurek.
85 reviews2 followers
February 26, 2022
İhsan Oktay Anar külliyatına sahip bir olarak beni hiç üzmedi. Sadece 8 yıl neyi beklediğimi sorguladım. Tarihi yarımada, eski istanbul, ağdalı dili, masalsı atlayışlarla konu örgüsü yine şa-ha-ne!
Kopmamak için pür dikkat okunası bir Galiz Kahraman hikayesi.

XXX
İdris Amil Efendi kızların dikkatini çekmek için yer altı camiasında terfi etmek ister. Kendini hapse attırarak Kasımpaşa külhanbeyi Yarma İskender'in huzurana çıkar ki ne görsün İskender putlara tapar. Anında altına kaçırarak bayılır. Şair olmaya karar verir, derken hırsız olur, karşının külhanbeyinin damadı olur, kendi aşkı Mualla'yı tavlamak için derbeder olur.
Sonunda yapmadığı hırsızlığın altına attığı imza nedeniyle tutuklanır ve trende karşısına oturan antrapologun şaşkınlığı ile kitap son bulur. Çünkü İdris Amil Hazretleri 10.000 kişinin fotoğrafından doğan mükemmel insanın tıpatıp aynısıdır.
25 şubat 2022
This entire review has been hidden because of spoilers.
Profile Image for Ümit Mutlu.
Author 66 books368 followers
August 12, 2014
Çokça komik, oldukça eğlenceli. Ama yazılış amacını anlamadığım bir kitap bu. Bir şeyleri (aslında bir sürü şeyleri) eleştirmek için mi yazılmış? Yoksa sadece -içinde de biraz demvurduğu gibi- okurunu eğlendirmek için mi? Belki de sadece o sebebi güdüyor; oysa benim gibi her okuduğu kitapta hayatın anlamını arayan dallamalar için bu elbette yetersiz bir sebep. Ama dediğim gibi, çok güldürmatik, ironik. Hemen okunuyor falan filan, of aman işte.

Neyse, alıntımızı da yapalım ki entelijanya tanrıları arkamızdan küfretmesin.

"Kadınlar kavga etmezdi ama bütün kavgalar kadınlar içindi, medeniyeti kadınlar kurmamıştı ama medeniyet kadınlar için kurulmuştu. Kısacası zaten mankafa olan erkek tâifesi, cins-i latifi görür görmez daha da bir delirdiği için, onu elde etmek gayesiyle gece gündüz demeden didinip yırtınarak icatlar yapmış, ayağına üşenmeyip keşif seyahatlerine çıkmış, sırf onları tavlamak için kendini paralayıp cilt cilt kitaplar yazmıştı. Hanım kısmı erkeği, zavallının kalbine aşk okunu sokup gebe bırakır, sonra da ona dokuz doğurturdu."

Bir de içindeki Kemal Sunal göndermelerini yakalamadım sanma, Anar.
Profile Image for Ahmet.
17 reviews6 followers
January 28, 2019
3,5/5

Özlemişim İhsan Oktay Anar'ın kendine has üslubunu okuduğum diğer kitaplara nazaran mizahı da bir doz daha arttırmış gibi geldi hal böyle olunca ironilerle dolu bu kitabı hayli keyifli bir okuma süreciyle bitirebilmek mümkün.Hikaye de karakterleri de çok ilginç her kitabında olduğu gibi.Kitabı okurken İdris Amil efendi Hazretlerinin nidası olan arada gaza gelip Hüüüüüüüüüüüüüüüp! Jjjjjjjjjjjjjjjjt! Nah-ha! dememek için kendimi zor tuttum.

Kurgu bakımından çok bir şey beklemeden okunursa okurun faydasına olacak diye düşünüyorum.Tavsiye ederim.Ciddi bir alt metni olduğunu kitabın sonunda iki inceleme ile iyice idrak ediyorsunuz kitaba bu incelemeleri eklemek kimin aklına geldiyse çok iyi düşünülmüş.

'' 'beyin göçü' tâbiri aslında palavraydı. doğru tâbir, ‘korteks göçü’ idi. beyin korteksi ancak memleket dışında yaşama imkânı bulurken, limbik sistem sadece burada sefâ sürüyordu.''
Profile Image for Tayfun SURUCU.
92 reviews6 followers
February 10, 2014
ihsan oktay anarin bundan evvelki kitaplarindaki doku yoktu bu romaninda. bir onceki romani yedinci gun romaninda oldugu gibi larakterler mevcuttu fakat galiz kahramanda karakterler daha sonuk gibi geldi bana. olay orgusu cok karisikti ama okuyucu farkina varmadan hatta bu kadar daginik bir kurgu nasil baglanir diye dusunmekten vazgecmisken hersey birbiriyle baglantili hale geliyor.efgan bakara nin safligiyla kazandiklari idris amil hazretlerinin kurnazlik eder gibi gorunurken aslida ziyadesiyle saf olusundan herseyde kayba ugramasinin size yasattiklari sizi iki arada bir derede birakabilir.
simdiden iyi okumalar.
Profile Image for Ebru Çökmez.
264 reviews59 followers
February 25, 2014
çok keyifli okudum. Bence İhsan Oktay Anar da yazarken çok eğlenmiştir. Bir yandan ilkesiz, cahil ama bunları bir övünç misali üzerinde taşıyan toplumumuzun önemli bir kısmını, bir yandan da edebiyat çevrelerini yergilerle dolu bu kitap acaba bir intikam romanı mı diye düşündüm okurken... kitabın en saf, temiz karakteri olarak yüceltilmiş gibi görünen "efgan bakara"da aklıselimin zavallılığı mı temsil ediliyor?

yazarın sıkı bir takipçisi değilim ama bir kaç kitabını okumuşluğum var. puslu kıtalar atlası ve efrasiyab'a göre daha kolay okunan bir kitap..sanırım kurgunun zayıflığından..her sahici yazarın öfkesini kustuğu böyle bir roman yazma lüksü vardır bence..
Profile Image for Arda Alkkåskøgen.
124 reviews16 followers
February 12, 2020
homo inosens idris âmil efendi hazretlerinin akıllara durgunluk veren hayat hikayesi. son zamanlarda bu denli film tadında ilerleyen bir eser okumamıştım. bununla birlikte, kitaba başladığım an itibarı ile hazırlamaya da başladığım sözlükçe sayesinde epey keyifli bir öğrenme seansı da geçirmiş oldum.

daha önce hakkında duyduğum olumsuz yorumlara rağmen (ki bunların çoğu ihsan oktay bey'in şahsı ve değişime uğrayan siyasi tavrı ile ilgiliydi) azami keyif aldım. 5 üzerinden 4 vermemin nedeni ise naçizane hazırlamış olduğum sözlüğün kitabı yayına hazırlayanlar tarafından zaten hazır edilmesini beklememdir.
Profile Image for Caterina.
1,209 reviews62 followers
April 24, 2015
Daha önce yazarın başka kitaplarını okuduysanız "Galiz Kahraman"da üslup aynı gibi görünse de eski okuduklarınızdaki o muhteşem, zekice kurguyu bulamayacaksınız.

İhsan Oktay Anar, kendine has anlatım tarzı olan yazar, ama Galiz Kahraman'da bu bile okunurluk zevkine pek etki etmemiş. Öykü vasat, karakterler üzerinde çok düşünülmeden acele ile baskıya girilmiş gibi. Yani eserin aslından çok taslağını okuyor gibi hissediyorsunuz. Sıkılmıyorsunuz belki ama okuduklarınız heyecan da vermiyor.

Tek kelime ile VASAT...

Benim için hayal kırıklığıydı...
Profile Image for Yakup.
15 reviews
February 13, 2014
önceki iyi işlerin dolayı hep öncesiyle kıyasladığım için bu kitap inanılmaz baştan savma geldi.. bir hayli zorlama olmuş.. kitabın hiçbir olayı yok hiçbir yere bağlanmıyor ( bağlanıyor da aslında bağlanmıyor) hatta kitabın bir paragrafının sonunda '' off puff'' ediyor yazar resmen, yazı ile hem de.. bir sonraki yazılacak olan şaheser için ön hazırlık yaptığını düşünüyorum iyi niyetimle.. yoksa ki nasıl olsa kitaplarım alınıyor ben ihsan oktay anar'ım düşüncesiyle yazıyorsa lütfen artık yazmasın..
Profile Image for Hayrettin.
87 reviews1 follower
March 24, 2017
(3,25/5)

Semt-com türünün lokomotifi olarak tanımlanabilir.

1. Baskı itibariyle s.103 ve etrafında erişilebilecek “Menü” nün ayrıntılı açıklaması güzel.

Eser boyunca “Menü“ye benzer aç parantezler eklenerek, örneğin 4-5 tane görsel ile daha da renklendirilmesi buhar kazanına takviye yapabilir. (Misal: Avanak Avni)

Sadece “Kalem”in “optimum non-oryantalist neşter” olarak hassas kullanımına tanık olmak için dahi okunabilir.
Profile Image for Murat Sahin Ocal.
104 reviews32 followers
January 29, 2014
İhsan Oktay Anar, edebiyat camiası ile ciddi bir hesaplaşmaya giriyor. Lügate başvurmayı daha az gerektiren bir dil seçmiş. Hızlı okumaya kesinlikle müsammahası olmayan çok zengin bir kurgu. Beş üzerinden beş hararetle tavsiye. Kitap hakkındaki değerlendirme yazımı okumak isteyenler için adres: http://kalkgidelimhocam.blogspot.com....
Profile Image for Merve.
46 reviews
November 1, 2016
ihsan oktay anarin bu kitabinda daha az gercekustuculuk ve daha cok felsefik analizler yer almakta. Diger kitaplarindan alisik oldugumuz dil yine bu kitabina da hakim. Olaydan cok durum analizi yapan ve okurken durup dusunmeyi gerektiren bir roman. Keyifle okudum, olay orgusu diger kitaplarindaki kadar derin olmadigindan dolayi 1 yildiz kirdim.
Displaying 1 - 30 of 126 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.