Jump to ratings and reviews
Rate this book

Acayip Bir Başlangıç

Rate this book
Mutluluk sadece bir yanılsama mıydı? Johanna geçmişine ve bugününe bakarak dünyadaki yerini bulmaya çalışır. Kendi hayatında kaybolmanın ve yaşlanmanın hüznü yavaş yavaş damıtılan bir umuda bırakır kendini.

Kitaptan;Özlediğim bir duygu var, dedim, âşık olduğunda ya da bir şey için mücadele ettiğinde hissettiğin o heyecandan ölme duygusu, bir tutku yani, evet, bu işte: Ben tutkuyu özledim."

"Çok güçlü, etkileyici bir kitap."
-Martin Lüttke Frankfurter Rundschau-

"Monika Maron cesur bir kitap yazmış."
-Tilman KrauseDie Welt-
(Tanıtım Bülteninden)

160 pages, Paperback

First published January 1, 2002

10 people are currently reading
358 people want to read

About the author

Monika Maron

31 books64 followers
Monika Maron is a German author, formerly of the German Democratic Republic. She moved in 1951 from West to East Berlin with her stepfather, Karl Maron, the GDR Minister of the Interior.

She studied theatre and spent time as a directing assistant and as a journalist. In the late 1970s, she began writing full-time in East Berlin. In her early novels written in East Berlin, her primary theme was life and loathing inside a totalitarian surveillance state. But despite Maron's criticism of the GDR regime, it turned out that she had worked as an informer for the Ministry of State Security, or Stasi — a fact that she addressed in her 1999 novel, Pawels Briefe (Pawel's Letters).

She left the GDR in 1988 with a three-year visa. After living in Hamburg, Germany, until 1992, she returned to a reunited Berlin, where she currently lives and writes.

Her works deal to a large degree with confrontation with the past and explore the threats posed both by memory and isolation. Her prose is sparse, bleak, and lonely, conveying the sensitivity and desperation of her narrators.

In 1992, she was distinguished with the renowned Kleist Prize, awarded annually to prominent German authors, and, in 2003, with the Friedrich Hölderlin Prize.

Her latest novel, Artur Lanz (2020), delves into the emasculation of men as "heroes," and the evolution of "cancel culture" in a liberal mainstream that polices speech and opinions. Maron's characters' views on gender, immigration and Islam made some wonder if the once leftist writer had become Islamophobic or anti-feminist. Maron has also railed against the "gender gibberish" of woke liberals in political essays. She has criticized an "unenlightened Islam" and warned against "tolerance in the face of intolerance." Her political rhetoric echoes the far-right AFD party. Is the opinionated author turning herself into a mouthpiece for the alt right?

"I say what I think," she explained in an interview with public broadcaster Deutschlandfunk. "I arrive at my convictions or opinions by looking at the world or reading about it, or by weighing one opinion against another and somehow orienting myself. Whether that's right-wing or not doesn't matter to me in the end."

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
53 (18%)
4 stars
132 (45%)
3 stars
74 (25%)
2 stars
23 (7%)
1 star
6 (2%)
Displaying 1 - 30 of 35 reviews
Profile Image for Kurtlu.
178 reviews37 followers
February 20, 2018
son zamanlarda sıkça sorguladığım "konfor alanı" mevzuunu daha da dürtlüklememe neden oldu. kitap boyunca ana karakter johanna, yıllardır içinde boğulduğu ama bir türlü değiştirmediği yaşamını gözden geçiriyor. bunu yaparken de asla sıkmıyor. anlatım zaman zaman mektup, çeşni olarak yan karakterlerle sohbet, ağırlıkla içsel monolog şeklinde akıyor. daha önce animal triste'yi okuyup çok beğenmiştim; acayip bir başlangıç ona kıyasla daha aydınlık bir kitap. alef yayınevi'ne monika maron kitap kapakları için ayrıca saygılarımı sunuyorum.
Profile Image for Yücel.
76 reviews
March 23, 2019
Monika Maron, yazarın biyografisi ile birlikte düşünüldüğünde daha da değerlenen kitaplar yazmış. Kitaplarında daha ziyade kişilerin mikro sorunlarını anlatarak daha toplumsal, daha makro problemleri irdeliyor. Sürükleyici bir anlatımı var, tavsiye ediyorum.
Profile Image for merixien.
669 reviews644 followers
February 27, 2021
“Belki de benim anlatma merakımın zamanla azalacağını umuyordu içten içe. Ama anlatma merakım azalmadı, zira ikili bir hayat sürüyordum ben; biri gerçekti, biri de anlattığımdı, ki biri diğerinden pek ayırt edilemiyordu; yaşadıklarımı ancak anlattığımda anlıyor, buna değil de şuna karar verseydim Achim’le değil de başka bir erkekle karşılaşsaydım, bir başka şehirde ya da köyde doğsaydım ne olurdu acaba, yine aynı insan olur muydum, yoksa Achim’in asla aşık olamayacağı başka biri mi olurdum diye hayal ettiğimde kavrıyordum.”

Doğu Almanya’da doğan ve hayatının büyük bir kısmını biyografilerin içine gizli mesajları saklayarak devlete, sisteme ve sansüre direniş göstermiş bir kadının diktatörlükten sonra gelen özgürlük ve geçen yılların getirdiği ölüm- yaşlılık fikirleri üzerine geçmişini ve gününü, seçimlerini sorgulaması üzerine bir kitap.

“Eskiden Soljenitsin ve Koestler’i okumak ve başkalarına tanıtmak önemliydi. Devlete karşı olmak önemliydi, başka bir şey yapmak gerekmiyordu önemli olmak için. Bu çok aptalca bir önemdi ama yine de eksikliğini duyuyorum işte.”

Bir arkadaşın beklenmeyen kaybı ile başlayan ölüm fikri ve kendisinde yakaladığı yaşlılık izleri, özgürlüğün ardından gelmesini beklediği “yeni bir hayata başlama” hayaline artık çok geç kaldığı düşüncesiyle baş başa kalmasına neden oluyor. Basekow’daki kır evine kapanıp üzerinde çalıştığı Wilhelmine Enke biyografisinden parçalar da bölüm bölüm aralara giriyor ve metin ile çok güzel bir bağlantı kuruyor. Artık yüzünden çok sırtını tanıdığı; Kleist çalışmalarını devlet ile arasına duvar gibi örmüş olan kocası Achim ile olan ilişkisini, kendi hayalini kurduğu başlangıcı yapabilen kızının ellerinden kaydığı hissini, bir zamanlar Doğu ile Batı arasındaki keskin farkla yüzleşmenin ardından bağlarının koptuğu Christian P. ile yeniden kurulan iletişime olan- bir mektup arkadaşı sahibi olmanın-ihtiyacını ve yakın Alman tarihini bireysel bir gözlemle harmanlayor. Romanda karşınıza çıkan her karakterin belli bir “acaba” sorgusunun ya da sığınağın temsili olması ve bunların akıbetlerinde o acabaların cevaplarının saklı olmasını çok sevdim. Yaşlanmaya, aşka, özgürlüğe ve seçimlere dair çok zekice yazılmış bir kitap. Size bir merak unsuru sunmasa da sizi peşinden sürüklemeyi biliyor. Çok beğendim.

Dünyayı neden anlamak istiyorsunuz ki? Kocanızı anlıyor musunuz? Kızınızı anlıyor musunuz? Ya da beni? İnsan dünyayı anlayamaz. Anlamaya çalışan ya bunalıma girer ya da aklını yitirir. Alman halkı devamlı dünyayı anlamaya çalışmasaydı, daha çekilir olurdu.”

“Tanrı'yı basitçe ortadan kaldırmak bir hataydı herhalde. Halk afyonundan mahrum kaldı, yine de hala bağımlı. Hepimiz inanç sözcüğünü nasıl da aşağılamış, kuşkuyu nasıl da yüceltmiştik (ya da ona inanmıştık). Sanki akla, daha iyi bir geleceğe, devrime, bilime, kendimize asla inanmamışız gibi. Tanrı'nın çarmıhtaki oğluna ne oldu peki? Spor salonlarından çıkmayan bir kuşak. Kendi bedenlerine tapıyorlar; Tanrı'ya küfrün anlamı, bedeni aşağılamak, şişman olmak ya da sigara içmek.”


Profile Image for Josefina Wagner.
584 reviews
October 11, 2022

"Tutkular ancak yaşlılıkta en saf halleriyle ortaya çıkarlar, çünkü ancak o zaman hiçbir amaca hizmet etmek zorunda kalmazlar, onları baskılayan bir engel de yoktur. Ama tutkunun bu kadar arzulanacak nesi var ki? Tutkular neden haz almaktan daha çok önemsenir? Tutku ile haz arasındaki fark, delilik ile düşünme arasındaki fark gibidir. Deliliğin kime ne yararı var? Bizim tutkulardan yana bir eksiğimiz yok, sadece kendimizi tutkulara kaptırmıyoruz artık, çünkü ne kadar gülünç olduklarını fazlasıyla öğrenmiş bulunuyoruz."
severek okuduğum kitaplardan biri bu da. Yazara bir çok yönden katıldığımı fark etmem belki de kitabı daha çok sevmeme neden oldu.
Profile Image for Fulya.
535 reviews199 followers
October 20, 2018
Bu kitabı 10 gün gibi uzun bir süreçte okudum. Kitabın anlatımı yavaş ama durağan değil aslında. Sadece üzerine düşünmem gerektiğini anımsattı bana. Hemen her gün kitapla ilgili kafa yordum, kendi hayatımı sorguladım. İnsana dayatılan her şeyi hemen hemen gerçekleştirmiş biri Joanna. Evlenmiş, çocuğu var, okumuş, düşe kalka da olsa para kazanıyor, hem şehirde hem de kasabada bir evi var. Ama bu sahip oldukları ona huzur yerine uyuşukluk veriyor. Kitap Joanna'nın kafasında akarak ilerliyor, o an gelişen olaylar, geçmişten anılar ve insanlar ve geleceğe dair kuruntular hepsi bir arada örülmüş. Aynı bizlerin aklında olayların aktığı gibi. Bir olayın bize hem bir anıyı hatırlatması hem de geleceğe dair iç sıkıntısı verebilmesi kitapta başarıyla anlatılmış. Hayatının sonbaharındaki bir kadını anlatan bir kitabı okumak için de iyi ki sonbaharı beklemişim.
Profile Image for Meltem Sağlam.
Author 1 book158 followers
August 31, 2024
Yazarla tanışma kitabım. Berlin’li bir yazar Monika Maron. ‘Duvar’ öncesini, sonrasını ve yıkılış sonrasını, Berlin’in her iki tarafında da yaşamış biri. Kitabında; bu konunun sosyolojik etkileri de dahil olmak üzere, sanat, siyaset, bilimsel araştırmaların gerekliliği/gereksizliği, insan ve hayvan hakları, farklı milletlerin dünyayı ve sorunlarını algılayış biçimleri, yalnızlık, dostluk gibi bir çok farklı konuya ustalıkla yer vermiş.

Okumak, anlamak ve düşünme olanağı oluşturmak/yaratmak için güzel bir metin.

Beğendim.
Profile Image for Konserve Ruhlar.
299 reviews189 followers
December 26, 2018
Hayatımız boyunca yapmış olduğumuz seçimlerin dayattığı o yolda ilerlemek , düzenini bozmadan aynı çizgiden gitmek güven konforu verir. Ama her birey o güvenli olan yolda mutlu olmaz. Ve bunu ne yazık ki bir çoğumuz yaşarken anlamayız. Ne zaman ki yıllar geçti ve artık bize kalan zaman az ve değerli işte o zaman bir arayış içine gireriz. Değer arayışı. Anlam arayışı. Var olmak, devam etmek için bir amaç arayışı belki. Yaptıklarımız, mesleğimiz, zamanımızı nasıl değerlendirdiğimiz, öğrendiğimiz diller, okuduğumuz kitaplar, çocuklarımıza nasıl bir gelecek sunduğumuz hepsi için yaptığımız tercihler ve sonuçlarının hayatımızı nasıl şekillendirdiği konusunda artık daha eleştirel bir gözle bakarız. Yaşarken öyle olmuyor işte, haklıyızdır tercih yaparken, daha iyi bir seçenek yoktu deriz. Ama yıllar geçtikçe demlenen zihin ve algı mekanizmamız gerçekleri bir ayna gibi yansıtır.

Acayip Bir Başlangıç biraz bu aynadan yansıyanlardan yola çıkan bir roman.

Monika Maron'un Johanna'sı hayatının olgunluk döneminde bir karakterdir. Yazacağı bir biyografi için kasabadaki küçük evlerine gelip biraz yalnız kalarak çalışmaya odaklanmak ister. Ancak yalnızlık onu sık sık düşünmeye iter ve geçmişi ve aldığı kararlar hakkında öz eleştiri yapmaya başlar. Küçük evde kaldığı dönem boyunca yaşıtı olan ve farklı tercihlerle farklı hayatlar yaşamış dostlarıyla da hayat ve dünya üzerine sohbetler ve tartışmalar yaparlar. Yemek yenip sohbet edilen bu bölümlerde epey kafa açıcı diyolaglar var.

Benim için Johanna'yı unutulmaz bir karaktere dönüştüren onun dinginliği ve yeni bir başlangıç olarak güçlü bir eylemden ziyade zihninde kişisel bir devrim yaparak yola devam etmesidir.
Profile Image for Burak Göral.
Author 8 books51 followers
February 20, 2021
"Mutluluğumuz için mücadele etmeyi unuttuk mu hepimiz? Yoksa mutluluğun ne olduğundan artık o kadar emin değil miyiz?",

Özellikle 50'li yaşlara yaklaşırken yoğun olarak sormaya başladığımız bazı sorular var: "Bugüne kadar yaşadığımız hayattan memnun muyum?", "Neleri özledim?", "Daha iyisini yapabilir miydim?", "Aldığım o karar doğru muydu?"... 50 yaşına yaklaşan, kızı artık yetişkin bir birey olmuş, kocasıyla artık ev arkadaşı konumunda yaşayan bir Alman kadını Johanna... onun yazlık evinde geçirdiği bir yaz mevsiminde arkadaşlarıyla yaşadıklarına, geçmişine ve geleceğine dair düşüncelerine, kaygılarına, kaçırdıklarına, tercihlerine, pişmanlıklarına şahit oluyoruz. Bir "kendi hayatında kaybolma" melankolisi bu kitap.
Sadece finalle ilgili bir pürüzüm var bir de bazı tali konulara fazla kapılmış gibi hissettiğim bölümler oldu. (Wilhelme Enke biyografisinin girdiği bölümleri kastetmiyorum...)
Profile Image for Jersy.
1,181 reviews108 followers
June 14, 2024
Ich hätte nicht erwartet dass es ein Buch ohne wirkliche Handlung oder ausgeprägte Thematik mich so mitnehmen kann. Es wirkt als ob die Autorin einfach schreibt, worüber sie reden möchte und das hat mir irgendwie gefallen. Die Protagonistin war nie so eine richtige Sympathieträgerin für mich bzw. ist sie bewusst sehr passiv gehalten. Das fand ich aber ganz interessant zu beobachten.
114 reviews3 followers
July 31, 2025
Çok sevdim. Elli yaş üstü, eee..şimdi ne olacak, arzular/heyecanlar bitti, sarılacak bir inanç, uğruna mücadele edilecek bir dava yok, yaşlanıyorum diyen bir kadın karakterin hikayesi.

Canım Monika Maron bir edebiyat şahaseri yaratmamış ama güzel, temiz anlatımı, kafa karışıklığı yaratmadan yavaş yavaş hikayeyi sonuna getirişi, incelikle titizlikle hikayeye katkı sağlayacak şekilde oluşturduğu karakterleri (köpekler dahil) ve tabii ana karakterle kurabildiğim empati ile fena şekilde radarıma girdi. Hiç gecikmeden diğer kitaplarını da okuyacağım.

Profile Image for Serbay GÜL.
206 reviews56 followers
April 25, 2019
Cidden acayip bir başlangıçla başlıyor ve acayip bir başlangıca kollarını açarak yine acayip bir şekilde bitiyor kitap. Wilhemine Enke ve Friedrich Wilhelm gibi Alman tarihindeki isimlere biraz daha hakim olsam, benim için daha anlaşılır olabilirdi. O yüzden, kitabın baş karakteri Johanna'nın üzerinde çalıştığı biyografiyi biraz kenara bırakırsak, genel hatlarıyla okuması leziz bir tat veren kitaptı.

Orta yaşlarda bir kadın Johanna ve biyografi yazarı , eşinden uzakta kitabını tamamlamak için köyde yaşıyor. Aynı zamanda mektuplar aracılığıyla platonik de bir aşk yaşamakta. Kitabını tamamlamak için köyde bulunduğu süreç içerisinde, özellikle akşam yemeklerinde; insan , hayvan hakları , kobay olarak kullanılan hayvanlar üzerine çok muhteşem diyaloglara denk geliyoruz kitabı okurken. Püfür püfür Doğu Almanya kokuyor kitap.

Kitabın özellikle ilk sayfalarında, acaba bizim için sadece üstü çizilmiş , hatta belki de ismi bile unutulmuş bir insanın belki de en iyi arkadaşı olmuş olma ihtimalim var mı diye düşündürdü kitap beni.

Yaşam bitmek üzere , biz ne yaptık ve ne yapmaktayız sorusunu defalarca getiriyor akla kitap.
Profile Image for Dragana.
636 reviews
March 17, 2020
Monika Maron zu lesen ist wie ein Spaziergang durch alle Jahreszeiten: Kühl, warm, grau, hell, trüb, klar, schön.
Profile Image for Paula.
41 reviews1 follower
September 11, 2024
Auch wenn altersmässig weit entferrnt von protagonistin kann man sich gut reinversetzen -> super weil es eine generation verständlich amcht die mekner generation do weit weg ist
Man wünscht sich auch wenn die protagonistin wenig soziale kontakte pflegt dennoch so gute und vir allem toefgründige zu haben wie diese
Gleichzeitig schafft sie es die entfremdung und das gefühl von differenz zu mitmenschem so gut darzustellen (ausserdem skizziert sie die charaktäre grandios)
Buch wechselt von leichter lektüre zu passagen die man aufgrund der tiefgründigkeit / sinnhaftigkeit der thematik ein paar mal liest
Abwechslungsreich geschrieben
Zeitentechnidch ein gutes abbild der jahre um und nach der wende.
Profile Image for dinozor gibi.
134 reviews4 followers
April 27, 2024
Çoğu zaman insanların hayatlarına bakıyor ve sadece eylemleri görüyoruz. Kendimizden bahsederken de onlarla konuşuyoruz, yaptıklarımız, ettiklerimiz… Belli bir yaşa kadar da daha mühim sayılıyor sanki. Rüşdünü ispat etmekle ilgili biraz, hayallerine, amaçlarına ulaşmakla ilgili, kendini bulmakla ilgili… Sonra hayatın ortalarında eylemler azalıyor, çeşitlilik açısından özellikle. Durağanlık daha hakim olmaya başlıyor. Alışkanlıkların hükümranlığı. Bazen sevgiyle, mutlulukla, dostlukla andığımız bir düzen. Bazen de eksiklik, yokluk, yarımkalmışlık hissettiren bir düzen, anlam kaybı, yaşlanma ve bitme kaygısı… İkinciye dair bir hikâye Acaip Bir Başlangıç.
Üstlendiğimiz, biçilmiş ya da tercih ettiğimiz rollerin dışında bir ben var. Eş, ebeveyn, dost, yazar neyse onlar, onlardan başka bir ben. O “ben”in hisleri… Onları duyabilmek - hem kendin hem de başkaları için- hayatı ve insanları daha zengin anlamlandırabilmenin anahtarı gibi geliyor bana. Kendini de tabi. Birileri seni şaşırtıyorsa -pozitif ya da negatif anlamda- o zaman eylemlere değil de duygulara bakmayı hatırlamanı dilemek istiyorum bugün bu kitapla. Cevaplar çoğu zaman gördüklerimizin, duyduklarımızın ve eylemlerimizin dışında saklanabiliyor.
Profile Image for Cansu.
22 reviews
January 22, 2022
“… Belki de yaşla ilgiliydi bu; kendimizi hala genç zannederken, aniden karşı karşıya kaldığımız yaşlanmanın onursuzluğu ve biçareliğiyle ilgiliydi; ani bir gripten, birkaç yorucu haftadan, bir üzüntüden sonra günlerden bir gün aynada artık yaşlanmaya başlamış yeni yüzümüzü görürüz ve o andan itibaren yüzümüzün yaşlı bir yüze acımasızca dönüşmesini bekleriz. Sonunda bu da gerçekleşince, kelebekten larvaya metamorfoz tamamlanınca ve “ben yaşlıyım” cümlesine karşı nazik itirazlar da gülünçleşince, hepsinden kurtulup rahatlayacağımı hayal ediyordum; hem Elli’yle çok uzun zaman önce medet umduğumuz yaşlılığın nimetlerinin birazını olsun tatmak bana da nasip olurdu belki; belki diyordum, ama böyle bir şeyi tahayyül bile edemiyordum.”
Profile Image for Serap.
212 reviews3 followers
November 9, 2023
Orta yaşlarını biraz geçmiş Johanna’nın Basekow’daki kır evinde geçmişi ve hayatı sorgulamasını okuyoruz bu kitapta. Geçmişi sorgularken Almanya’nın Doğu-Batı ayrımı olan yıllarından, sistemin özgürlüklere getirdiği kısıtlamalar hakkında düşüncelerinden bahsediyor. Kendi hayatını sorgularken bir bakıyorsunuz siz de bazı düşüncelere kapılıp gitmişsiniz. Yazar hikayeyi bize aktarırken Johanna’nın üzerinde çalıştığı biyografiyi, köydeki birkaç kişiyle aralarında geçen diyalogları ve eski bir arkadaşı ile mektuplaşmalarını kullanmış. Bu yöntem anlatımı tek düzelikten kurtarıp oldukça zenginleştirmiş. Çok severek okudum.
20 reviews
May 17, 2024
"Tutkular ancak yaşlılıkta en saf halleriyle ortaya çıkarlar, çünkü ancak o zaman hiçbir amaca hizmet etmek zorunda kalmazlar, onları baskılayan bir engel de yoktur. Ama tutkunun bu kadar arzulanacak nesi var ki?
Tutkular neden haz almaktan daha çok önemsenir?
Tutku ile haz arasındaki fark, delilik ile düşünme arasındaki fark gibidir. Deliliğin kime ne yararı var? Bizim tutkulardan yana bir eksiğimiz yok, sadece kendimizi tutkulara kaptırmıyoruz artık, çünkü ne kadar gülünç olduklarını fazlasıyla öğrenmiş bulunuyoruz."
Profile Image for şenlikdağıldı.
16 reviews2 followers
December 15, 2021
Kısa olmasına rağmen oldukça yoğun bir kitap. Herkesin (yani umarım herkesin) zaman zaman aklından geçen, yalnızlık, arzular, bir ilişki içindeki yalnızlık, tutku, aile ilişkileri gibi alanlarda fikirden fikire uçuşmamı sağladı.
"...daha şimdiden, normal şartlardaki ölümümden yirmi otuz yıl önce bile hayatımın manevi stoğunu tüketmiş ve kalan zamanı bir şekilde geçirmeye lanetlenmiş olmaktan korkuyordum."
125 reviews1 follower
July 24, 2022
Umutsuz fakat acayip denilebilecek bir giriş ile başlayan olay örgüsü yine acayip fakat bu sefer umut vaat eden bir başlangıç ile bitiyor. Yarım asır birbirine neredeyse düşman olarak ayrı yaşayan aynı milletin insanları, birden aynı ülke vatandaşı olduklarında milyonlardan sadece birinin hayatında neler olabilir? Johanna’nın hayatından bir kesiti okumak, okuyan herkesi düşündürecektir. Monika Maron’u iyi ki tanımışım. 🦋
Profile Image for Ebru Ünlü.
22 reviews2 followers
April 25, 2018
“Hayatımızın bütün önemli anlaşmalarını çok uzun zaman önce imzaladık ve ölene kadar, en azından emekli olana kadar boyunduruğundan kurtulamayacağımız hatalı anlaşmalar da yaptık. Meslek, çocuk sayısı, yaşanan yer, her şey belirlenmiş. Bundan sonra alabileceğimiz tek karar boşanma. Elli yaşın üstündeki bu kadar çok insanın, başka hiç bir şey yapamadıkları için ayrıldıklarını tahmin ediyorum.”
16 reviews
January 23, 2024
duygusal yerden sevdim ama arkadaki rasyonalite içimi sıktı. kararsızım :/ çağdaş alman edebiyatıyla yıldızım barışmıyor bir türlü.
“Ben tutkuyu özledim. İnsanların akla gelebilecek her şeye karşı dava açmasının ne­ deni bu olsa gerek, onlar da tutkuyu özlüyorlar ve ister ka­ zansınlar ister kaybetsinler, davalarda bu tutkuyu yaşıyorlar.”
Profile Image for Гюляр.
19 reviews1 follower
March 10, 2018
Sadece "derinlik" sözü ile ifade edeceyim ve oxuduğum andan yashlandığımda bol-bol "keshke" sözünü deyeceyim bir kitabdır.
Profile Image for Simen.
112 reviews6 followers
February 14, 2021
O kadar zor okudum, o kadar kopuk ve sürükleyicilikten o kadar uzak geldi ki. Sanki olayların hepsi havada kalsın diye yazılmış.
Profile Image for Esin.
1 review4 followers
July 24, 2021
Karşılaştırmak belki doğru değil ama Animal Triste kadar sevemedim.
Profile Image for Zimmermann Reinhardt.
53 reviews8 followers
September 3, 2021
Monika Maron'un insan ruhuna dokunan bir kalemi var. Banu Birecikligil'in fırçasından çıkan kapak resimleriyle sunulması da resmen pastanın üzerindeki krema oluyor.
Profile Image for Pinar.
3 reviews
March 17, 2023
Acayip bir tanışma ve mutlu bir ayrılık getiren kitap...
Profile Image for Gökçe.
51 reviews1 follower
October 20, 2024
"Sonbahar geldiği zaman rahatladığımı ilk kez üç yıl önce fark ettim. Belki ondan önceki yıl, hatta daha evvelki yıl da öyley­di de, bir şeylerin değiştiğinin, esasında benim yavaş yavaş, belli belirsiz değiştiğimin bilincine varamamıştım; yoksa ne zaman başladığını bilemediğim bu değişimi ancak tamamen gerçekleştikten sonra fark etmezdim. Ama yazla vedalaşmayı bariz bir kayıp, tahammül edilemez bir şey, hatta sancı gibi al­gıladığım dönemin üstünden üç yıldan fazla bir zaman geçti­ğini çok iyi biliyorum. Hatırlıyorum da, sonraları beni yazdan neredeyse soğutan o nahoş duyguya henüz hiç kapılmadığım son yaz, Basekow'da geçirdiğimiz ilk yazdı"

.
.
.

"Irene'nin ne kadar yumuşak ve sevimli biri olduğunu görüp de deforme bedenini, kemikli omuzlarını, kısa, ince bir boy­nun üzerinde yükselen iri kafasını, bacakların doğrudan be­denin üst kısmından çıktığı izlenimini uyandıran, kalça kemiklerine binmiş devasa göğüs kafesini unutabilmiş bir erkek olmuş muydu hiç?

Irene bir an gözlerimin içine bakmıştı, o kadar keskin bir bakıştı ki bu, içimi okuduğu duygusuna kapıldığıını bugün bile hatırlıyorum. O zamanlar bu cesur bakışın sessiz bir is­yanı ifade ettiğini sanmış, söylenmemesi gereken bir şeyi söy­leyerek sınırı aşmış olduğumdan korkmuştum. Kolay değil, demişti Irene, zor, ama idare ediyorum. Ne de olsa, bir kaza sonucu aniden düşmemişti bu duruma; bu be­denle birlikte büyümüş, insan doğasının erkeklere ve kadın­lara balışettiği mutluluktan dışlandığını çabucak kavramıştı. Irene bizlerden farklı bir hayata hazırlanması gerektiğini lise­deyken, bizler birbirimize ilk öpüşmeleri ve randevuları anla­tırken, bunları asla yaşayamayacağını varsayarak onu kale bile almadığımız zamanlar anlamıştı. Kendinde özel bir yetenek görmüyordu; onu diğerlerinden farklı kılan bir eğilimi de yoktu, ortalama bir zekaya sahipti, yapabileceği en iyi şey, deha eksikliğini çok çalışarak telafi edebileceği ve ortalamanın üs­tünde bir performans gösterebileceği bir mesleğe yönelmekti."
This entire review has been hidden because of spoilers.
Displaying 1 - 30 of 35 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.