Jump to ratings and reviews
Rate this book

Pabellón nueve de cirugía

Rate this book
Pabellón nueve de cirugía es la obra más laureada de Peyami Safa, ocupando un lugar preferente en la literatura turca por ser la primera novela que logró adentrarse en el laberinto del alma humana. Fue publicada en 1930 aunque la acción se sitúa en 1915.

El protagonista de la novela, un joven asediado por el sufrimiento físico, acudirá a innumerables médicos para encontrar la cura de su dolencia, una enfermedad crónica que le impide llevar la vida normal de los muchachos de su edad. Arrastrado hasta el límite de lo soportable, en la cesura entre la vida y la muerte, el protagonista tendrá que lidiar con la enfermedad mientras la vida se despliega por los vericuetos del amor, el dolor y la esperanza.

La novela, que tiene claros tintes autobiográficos, ofrece una singularísima descripción de la psicología humana llevada hasta el límite de lo soportable.

144 pages, Paperback

First published January 1, 1930

110 people are currently reading
3838 people want to read

About the author

Peyami Safa

112 books336 followers
1899 yılında İstanbul’da doğar. Servet-i Fünun dönemi şairlerinden İsmail Safa'nın oğludur. Sivas'a sürgüne gönderilen babasının orada ölmesi üzerine 1901 yılında iki yaşında yetim kalmış, bu yüzden "Yetim-i Safa" adıyla anılmıştır. Babasız büyümenin acılarının yanı sıra, sekiz dokuz yaşlarında yakalandığı bir kemik hastalığı dolayısıyla çocukluk ve ilk gençlik yılları hastane koridorlarında geçmiştir. Bilahare bu günlerini eserlerine soğukkanlı bir ciddiyetle yansıtacaktır.

Hastalık ve savaşın yol açtığı maddî sıkıntılar dolayısıyla öğrenimini sürdüremez, babasının arkadaşı olan Recaizade Mahmut Ekrem Marif Nazırlığına veda edince onu Galatasaray Lisesi'nde okutma vaadini yerine getiremez. Peyami hayatını kazanmak ve annesine bakmak için Vefa İdadisi'ndeki öğrenimini yarıda bırakır. Keaton Matbaası'nda bir süre çalıştıktan sonra açılan sınavı kazanarak Posta - Telgraf Nezareti'ne girer; Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasına kadar orada çalışır. Daha sonra Boğaziçi'ndeki Rehber-i İttihat Mektebi'nde öğretmenlik yapmaya başlar. Dört yıl çalıştığı bu okulda kendi çabasıyla Fransızcasını ilerletir.

1918 yılında ağabeyi İlhami Safa'nın isteğine uyarak öğretmenlikten ayrılır ve birlikte çıkardıkları "20. Asır" adlı akşam gazetesinde "Asrın Hikâyeleri" başlığı altında yazdığı öykülerle gazetecilik yaşamına başlar. İmzasız olarak yazdığı bu hikâyelerin tutulması üzerine Server Bedi takma adını kullanır. Peyami Safa halk için yazdığı edebî değeri olmayan romanlarını "Server Bedi" imzası ile yayınlar. Sayıları 80'i bulan bu eserler arasında; Cumbadan Rumbaya romanıyla, Cingöz Recai polis hikâyeleri dizisi en ünlüleridir. Ayrıca ders kitapları da yazar.

1921'de Son Telgraf gazetesinde ve bilahare Tasvir-i Efkâr'da yazar. Nihayet Cumhuriyet gazetesine geçer, 1940 yılına kadar bu gazetede fıkra ve makalelerini yayınlar; roman tefrika eder. Kültür Haftası (21 sayı, 15 Ocak-3 Haziran 1936) ve Türk Düşüncesi (63 sayı, 1953-1960) adlarında iki de dergi çıkarır. Fıkra yazarı olarak Peyami, gazetelerin tirajlarını değiştirecek bir tesire sahiptir. Vefatında Son Havadis Gazetesi başyazarıdır.
Çok sevdiği oğlu Merve'yi askerliğini yaptığı sıra kaybetmesi Peyami Safa'yı çok sarsar. Bu olaydan birkaç ay sonra 15 Haziran 1961’de İstanbul'da ölür. Edirnekapı Şehitliği'ne defnedilir. Peyami Safa kendi kendisini yetiştirmiş ender şahsiyetlerden biridir. Fransızcayı Fransızca gramer kitabı yazabilecek kadar ve tıp ilmini bir doktor kadar öğrenmiştir. 43 yıl hiç durmadan yazar. Güçlü bir fikir adamı, romancı ve polemikçidir. Nâzım Hikmet Ran, Nurullah Ataç, Zekeriya Sertel, Muhsin Ertuğrul, Aziz Nesin'le polemiğe girmiştir.

Kudretli kalemi ile kısa zamanda Bâb-ı Âli’de yıldızlaşan Peyami muharrirlik yönünün yanında usta bir nazariyatçıdır. Çağdaş Türk Edebiyatının roman tekniğini en çok geliştirmiş romancısıdır. Fıkra ve makalelerinde sağlam bir mantık dokusu ve inandırıcılık görülür. Romanlarında olaydan çok tahlile önem verir. Toplumumuzdaki ahlâk çöküntüsünü, medeniyetin yarattığı bocalamayı, nesiller ve sosyal çevreler arasındaki çatışmayı dile getirir. Zıt kavramları, duygu ve düşünce tezadını ustaca işler.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
4,371 (33%)
4 stars
5,451 (41%)
3 stars
2,601 (19%)
2 stars
481 (3%)
1 star
130 (<1%)
Displaying 1 - 30 of 491 reviews
Profile Image for İntellecta.
200 reviews1,782 followers
December 9, 2018
"Nüzhet bana yalan söyledi...Dünya'nın hiçbir Nüzhet'i yalan söylememelidir." gibi çarpıcı epigraflarla süslü hasta Psikolojindeki acıyı ümitsizliği vede çaresizliği okuruna hisettirebilen başarılı bir roman...
Profile Image for Kaplumbağa Felsefecisi.
468 reviews83 followers
February 17, 2016
15 yaşlarında bacağında bir yara ile 7 yıl geçirmiş bir "gencin" öyküsü. Onun dilinden onun hayatı. Dili çok naif ama bir o kadar da vurucu bir roman. Çok sevdim!
Profile Image for Hakan.
830 reviews634 followers
January 21, 2015
Edebiyatımızın ünlü isimlerinden Peyami Safa'yı epey bir gecikmeyle okumanın mahcubiyetini yaşıyorum. Bu gecikmeyi iki kısa ama derinlikli romanını peş peşe okuyarak bir nebze telafi etmeye çalıştım. Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, hem hastalık hem de aşk üzerine yazılmış çok iyi bir psikolojik roman. Yeniyetme roman kahramanının gerek sağlık sorunlarının kendisinde yarattığı etkiler, gerek kendisinden 4 yaş büyük bir genç kıza imkansız tutkusu abartıya kaçmadan gayet etkileyici bir şekilde işlenmiş.
Profile Image for Fact100.
483 reviews39 followers
January 12, 2021
"Bizden uzaklaşmadıkça bize görünmeyen sıhhat, itiyadın verdiği hissizlikle, sağlamların şuurundan kaçıp nasıl ve nereye saklanıyor? Onu ben görüyorum, çünkü benden uzak; onu ben Mithat Bey'in kırmızı yüzünde, çelikli damarlarında, arkadaşımın otururken rahat gerilişlerinde, bacaklarını uzatışlarında, korkusuz bakan gözlerinde görüyorum." (s.107)

"Istırabın derinlerine indikçe sevincimizi kaybetme korkusu kalmadığı için, yeni bir sevinç başlıyor: Istırabın ilâcı ıstıraptır. İkisinin hâsıl-ı zarbı: Sevinç." (s.111)

4/5
Profile Image for Uğur Karabürk.
Author 6 books133 followers
October 17, 2019
5 yıldız da olabilirdi ama kararsız kaldım. Peyami Safa bu işi biliyor :D
Profile Image for Aslı Can.
774 reviews293 followers
Read
December 5, 2018
Ben bu kitabı okumuşum ama ne zaman, nasıl okumuşum hiç hatırlamıyorum. Aklımda hiçbir şey de kalmamış, iki yıldız vermişim nasıl okuduysam. Şimdi okuyunca sevdim, karanlık atmosfer betimlemeleri, sayıklamalar çok hoşuma gitti özellikle.
Profile Image for Ahmet.
71 reviews1 follower
December 15, 2017
Çok beğendim. Özellikle şu alıntıladığım kısımlar çok güzel 👏

"Felaketimizi başka biriyle taksim etmek saadettir, fakat annelerle değil. Annelere anlatılan kederler taksim değil, zarbedilmiş olur: Çocuklarının felaketini iki kat şiddetle hisseden anneler, bu ıstıraplarını çocuklarına fazlasiyle iade ederler; böylece keder anadan çocuğa ve çocuktan anaya her intikal edişinde büyüdükçe büyür."

"Etrafıma bakınıyorum. Bağ. Çocukluğumun birçok seneleri bu köşkte, bu bağda, bu bahçede geçti. Fakat kendimi yeni bir dekorun içinde buluyorum, etrafımda her şey değişiyor, asıl ben değişiyorum; iki gün içinde ne hadiseler! Ben iki gün evvelki kendimi ve iki gün evvelki etrafımı tanımıyorum.
Ve içimde geriye dönmek korkusu var. Hiçbir şey hatırlamak istemiyorum. Elimi cebime sokarken, bana iki gün evvelini hatırlatacak bir kağıt parçasına, bir şeye rastlamaktan bile korkuyorum."

"Büyük bir hastalık geçirmeyenler, her şeyi anladıklarını iddia edemezler."

"Istırabın derinlerine indikçe sevincimizi kaybetmek korkusu kalmadığı için, yeni bir sevinç başlıyor: Istırabın ilacı ıstıraptır. İkisinin hasıl-ı zarbı: Sevinç."
Profile Image for Fearless.
737 reviews105 followers
July 5, 2019
Heyecanlariyla çocuk kahramanımız gerçekten hezeyanlar içinde.
Yedi senedir çektiği acı yetmezmiş gibi bacaginin kesilip kesilmeyecegi sorusu; bir yandan da Nuzhet'e olan aşkı ve duyduğu hislerin derin yankıları, aldatilmayi ve yalani tanıması herşey onu etkilemekte ve tabiki hastalığını.
Nuzhetin onun sinirlerinin gerilmemesi gerektigini bile bile ona yalanlar söylemesi ve böyle oynaması mide bulandiriciydi.
Profile Image for Korcan Derinsu.
584 reviews410 followers
February 17, 2025
3.5/5

Aslında yıllar önce okumuştum ama nedense fazla sevememiştim. Bu defa daha çok sevdim. Bir kere insan olmanın birçok halini gösteriyor bize Peyami Safa. Bunu da kolaycılığa kaçmadan sabırla yapmaya çalışıyor. Karakterin ruh halinin her safhasına ortak oldum okurken. Özellikle hasta psikolojisi çok iyi yansıtılıyor. Kurgu öyle aman aman değil; sonu da biraz aceleye gelmiş ama bütününün bıraktığı duygu kuvvetli.
Profile Image for Esra.
35 reviews8 followers
October 31, 2015
Dokuzuncu Hariciye Kogusu beni turk edebiyatiyla baristiran kitap. Cok fazla etkilenerek okudum bu kitabi.

Sonra bu kitap gibi daha baska kim bilir ne inciler vardir kendi ana dilimin edebiyatinda dedim.

Senelerdir fransiz ve ingiliz edebiyatinin pesinden kosarken ben bilerek mi kendimi uzaklastirdim ana dilim edebiyatindan, benim hatam miydi ?

Ama hayir. Su an turk edebiyat dunyasinda Peyami Safa nin bu psikolojik oykusunun eline su dokebilecek nitelikte bir yapim oldugunu dusunmuyorum.

Cagdas ya da modern turk edebiyatinin bu kadar zengin benzetmelerle beni alikoyabilecegine ihtimal vermiyorum.

Dokuzuncu Hariciye Kogusu bunu yapti hatta oyle bir yapti ki etrafta tekleyerek yuruyen birini gorsem kalbim kut kut carpmaya basliyor.

Selam olsun ortaokul ve lisede bu kitabi benden calan ve simdiye birakmama sebep olan edebiyat hocalarima.
Profile Image for moi, k.y.a..
2,076 reviews380 followers
June 9, 2023
ikinci okuma (dinleme) 🎧

ilk okumadan karaladıklarım:
Diyecek bir şey yok, Peyami Safa denilecek her şeyi 110 sayfada söylemiş zaten.

Bazen etrafımızda o kadar esrarlı bir hadise olur ki ince teferruatına kadar bunu sezeriz, fakat hiçbir şey idrak edemeyiz; ruhumuzun içindeki ikinci bir ruh her şeyi anlar, fakat bize anlatmaz, böyle korkunç işaretlerle bizi muammanın derinliklerine atar ve boğar.

*

"Dünyanın bütün tavanlarına lânet olsun. Arka üstü yatmaktan usandım."

*

"Büyük bir hastalık geçirmeyenler, her şeyi anladıklarını iddia edemezler.
İki hasta kadar birbirlerine yakın hiç kimse yoktur.
Hasta olmayanlar bizi ne kadar anlayacaklar!"
Profile Image for aslı.
214 reviews26 followers
June 29, 2013
Kitabı okurken cidden ızdırap çektim.Yazar karakterinin aklından geçenleri ve hissettiklerini öyle güzel dile getirmiş ki yapılan tasvirlerden katiyen sıkılmıyorsunuz aksine insan psikolojisini daha iyi anlamak adına bazı cümleleri tekrar tekrar okuyorsunuz.
Kitapla ilgili beni tek üzen nokta bitmiş olması çünkü aklımda hala bir çok soru var ve ne yazık ki cevabını asla bilemeyeceğim...
Profile Image for Peri Kitapları.
138 reviews1 follower
June 14, 2015
"Yalnız başıma, demir parmaklıklı kapıdan içeriye girerdim, dokuzuncu hariciye koğuşuna doğru , ağaçların bile sıhhatine imrenerek yürürdüm..."


"Hastahanenin sessizliği kadar gürültüsü de beni korkutuyordu. Odanın önündeki her ayak sesi yaklaştıkça , bana fena bir haber vereceklermiş gibi ..."



110 sayfalık bir başyapıt . Bacağında meydana gelen bir kemik rahatsızlığı sebebiyle, yıllarını hastane koridor ve odalarında geçiren hasta bir çocuğun acı hikayesi, çok etkileyiciydi. Tasvirler çok kuvvetliydi. Çok hisli sözler vardı. Okurken yaşatan, hüzünlendiren bir hikayeydi.

Belki de bu kadar etkileyici olmasının sebebi, yazarın da küçük yaşlarda ve gençliğinde , yıllarca tedavi gördüğü kemik rahatsızlığıydı...
Profile Image for Onur Başak.
5 reviews2 followers
March 16, 2018
Peyami Safa bence oldukça underrated bir yazar. Bu roman ingilizce ya da başka bir dünya dilinde yazılsaydı bir klasik olabilirdi.
Profile Image for Levent Pekcan.
198 reviews619 followers
December 16, 2024
Uyku tutmayan bir gecede, başladım ve bitirdim. 1930 yılında yayınlanmasına rağmen basbayağı modern bir anlatı olması bana oldukça etkileyici geldi. Hikayeyi anlatan kahramanın genç yaşı, içimde belki yanlış da olsa bir "yerli Catcher in the Rye" düşüncesi oluşturmadı değil.
Profile Image for Gencay.
104 reviews10 followers
October 5, 2020
“denizde, dalgalar arasında boğulacağını anladıktan sonra hiçbir hareket yapmayarak kendilerini suya salıverenler ve felâketi bir an evvel isteyenler gibi kendimi bı­rakmıştım. bir şey ümit etmemenin rahatlığından başka barınacak ruhî bir köşem kalmamıştı.”

peyami safa ile ilk tanışmamız
Profile Image for Rıdvan.
549 reviews93 followers
August 17, 2011
Türk edebiyatının en iyi yazarlarından birinin elinden çıkmış en iyi roman.
Profile Image for Zeliha.
17 reviews52 followers
January 13, 2024
Aslında kitabı ikinci okuyuşum ama önceki okuyuşumda daha yüzeysel okumuşum belli ki. 15-16 yaşlarında bir çocuğun “Büyük bir hastalık geçirmeyenler, herşeyi anladıklarını iddia edemezler.” dedirten, 7 yıl boyunca çektiği hastalığın boyutu ve çocuğun ruh halini okumak ilk okuduğum dönemde bu kadar etkilememişti.
Profile Image for Mete Koçak.
45 reviews4 followers
November 1, 2015
Peyami Safa bu psikolojik romanında 15 yaşındaki bir çocuğun hastalıkla mücadelesini ve kendinden 4 yaş büyük bir kıza olan aşkını sade ve akıcı bir dille anlatıyor. Özellikle sağlığımızın kıymetini bilmemiz ve büyük bir hastalık geçirenlerin halinden de anlamamız açısından okumamız gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Profile Image for Selin Alper.
153 reviews15 followers
February 3, 2021
Keyifle okudum. Yazarın dili, tasvirleri, duyguları derinlemesine irdeleyişi çok güzel. “Yalnızız” kadar derinden etkilendiğimi söyleyemem ama bu okuduğum ikinci Peyami Safa kitabı da damağımda güzel bir tat bıraktı. Sabahattin Ali’nin ruhsal betimlemelerine, yazım tarzına çok benzer buldum, belki de o yüzden çok sevdim Peyami Safa kitaplarını..

“Felaketimizi başka biriyle taksim etmek saadettir, fakat annelerle değil, annelerle değil. Annelere anlatılan kederler taksim değil, zarbedilmiş olur: çocuklarının felaketini iki kat şiddetle hisseden anneler, bu ıstıraplarını çocuklarına fazlasıyla iade ederler; böylece keder anadan çocuğa ve çocuktan anaya her intikal edişinde büyüdükçe büyür.”

“Ve bana Goethe’nin bir safsatasını telkine çalıştı: ‘Az ümit edip çok elde etmek hayatın hakiki bir sırrıdır.’”

“Büyük bir hastalık geçirmeyenler, her şeyi anladıklarını iddia edemezler.”

“Burada ıstıraba ve kadere boyun eğmeye o kadar alıştım ki, onları bırakırsam ruhumun bir parçası kesilmiş gibi boşluk duyacağım; bırakmazsam isyansız nasıl yaşayacağım?”
Profile Image for Lucia Nieto Navarro.
1,390 reviews364 followers
February 14, 2024
¿Qué pasa cuando un dolor no es puntual, cuando sabes que es crónico? Es un poco lo que ocurre en esta novela, de Peyami Safa, una novela que ha publicado Caleidoscopio para dar visibilidad a un autor desconocido con una obra que me ha sorprendido para bien, por ser diferente, por su forma de estar escrita y por su originalidad.
Esta obra ambientada en Estambul en el año 1915. Un estudiante de quince años (del cual no sabremos su nombre en ningún momento) que vive con su madre en un barrio humilde de la ciudad se encuentra enfermo de los huesos desde muy joven, y se pasa la vida entre doctores y hospitales.
Intentará ocultar su diagnostico a su madre para no preocuparla. Además nos contará como vive ese “primer amor” que esta siempre en sus pensamientos aunque no sea correspondido.
La novela fue publicada en 1930 en Turquía donde fue un gran éxito y el hecho de que no sepamos el nombre del protagonista me creo tal curiosidad que investigando un poco, puede ser debido a que en parte esta obra sea autobiográfica.
ME ha gustado mucho la ambientación de la obra, con sus 140 páginas y su poca descripción el autor nos sitúa perfectamente entre el hospital de Estambul, la casa de nuestro protagonista y la mansión donde vive otro de los personajes importantes, el Bajá.
Una novela que nos deja ver como actuaban las mujeres en Turquía en aquella época, su educación, los cambios…además el personaje del doctor con un aspecto occidental, y una educación germana, el autor mostrara las tensiones entre Oriente y Occidente.
Una obra corta, donde los capítulos son muy cortos para que la historia sea aún mas ágil y que si quieres leer algo diferente, te gustara. Gracias a la editorial por traer obras “olvidadas” que merece la pena que se lean.
Profile Image for Seher Andaç.
345 reviews33 followers
October 4, 2022
Belki de dünyanın en çok alçı yapılan hastanesinin ortopedi servisinde on beş günlük bir hasta refakatçisi olma deneyimi yaşadım. Hastanede olmanın her haline alışık bir insanım. Taburcu olup eve dönünce, birkaç günlük toparlanma sonrası aklıma ‘Dokuzuncu Hariciye Koğuşu’ ve yoğun bir okuma isteği düştü. Okudum. Hem de çok keyifli bir okumayla…
O dönemdeki hastaya yaklaşım, tedavi uygulamalarını, hastane ortamını merak ve ilgiyle okudum: Odaların tasviri, hekim davranışları, inatla söz dinlemeyen hasta… Berlin’e gidecek Dr Ragıp’ı okuyunca gülümsemekten kendimi alamadım. Eh ülke gündemimizi hâlâ Almanya’ya giden doktorlar teşkil edince yüzümdeki beşuş ifade kaçınılmazdı.
Peyami Safa, ‘kemik veremi’ hastalığını bizzat tecrübe etmesinin de katkısıyla hasta olmanın duygu aktarımını müthiş bir şekilde kelimelere dökmüş. Hastalığın sebep olduğu engellenmiştik halinin isyanını, ıstırabının hodgâmlığıyla mutlu (!) bir gencin diliyle çok güçlü anlatmış.
Peki ya anlatılan ilk aşka, ilk öpücüklere ne demeli; dolu doluydu!
Çok sevdim. Peyami Safa’nın hayatını okudum. Duyguları hep ön planda yaşamış bir yazar intibası oluşturdu ben de.
Kitap çokça sözlük kullanma ihtiyacı gerektirdi. Genç bir insanın buna sabır gösterir mi bilemedim. Günümüz Türkçesiyle yazılmış bir basımı var mıdır merak ettim ve fakat rastlamadım.
Çokça okunması dileğimle.
Profile Image for Nurdamla.
5 reviews3 followers
June 23, 2013
Ölüm ve aşk gibi insan hayatının 2 temel olayını çok iyi anlatmıştır.
"Halbuki mesele çok basit, insan hastalanır ve ölür.", ".. geriye kalan sadece diş.."
Okumamın üzerinden çok geçmiş olmasına rağmen aklımda bir slogan gibi kalan ve bir süre içimden tekrar etmeyi bırakamadığım cümle ise şudur,
"Dünyanın hiç bir Nüzhet'i yalan söylememelidir."
Devamında,
" Yalan bana suçların en ağırı gibi geliyordu ve biri yalan söylediği zaman insanların değil eşyaların bile buna nasıl tahammül ettiğine şaşırıyordum. Yalana her şey isyan etmelidir. Eşya bile. Damlardan kiremitler uçmalıdır, ağaçlar köklerinden sökülüp havada bir saniye içinde toz olmalıdır..."
İyi ki not tutmuşum okuduklarımdan beğendiğim yerleri :)
Profile Image for Perihan.
480 reviews135 followers
November 3, 2016
"Yalnız başıma, demir parmaklıklı kapıdan içeriye girerdim, dokuzuncu hariciye koğuşuna doğru , ağaçların bile sıhhatine imrenerek yürürdüm..."

Bir kitap bu kadar mı ayrıntılı kederi anlatır. Her bir ayrıntı tek tek hedeften yüreği vuruyor...
Bu kitabı bir hastane odasında , hastanızı beklerken okursanız etkisi daha da vurucu olur!!!

"Hastahanenin sessizliği kadar gürültüsü de beni korkutuyordu. Odanın önündeki her ayak sesi yaklaştıkça , bana fena bir haber vereceklermiş gibi , korkudan büzülüyordum. "



Profile Image for selen.
241 reviews6 followers
December 13, 2016
Umduğumdan daha çok sevdim. İlk Peyami Safa kitabım, o yüzden yazarın diline alışmam biraz vakit aldı. Biraz ağdalı, su gibi akıp gitmeyen bir dili var; hikayenin de öyle aman aman bir sürükleyiciliği yok. Ama Safa'nın dönemine ait olan bütün kitapların sahip olduğu o çekicilik, o etkileyicilik burada da var.

Peyami Safa okumaya başlamak için iyi bir seçenek olabilir.
Profile Image for Ugur Kaya.
70 reviews10 followers
September 21, 2021
Belki yıllar var okuyalı. Lakin kitabın melankolisi ilk okuduğum zamandan beri halen bir hare gibi üzerimde. Türkçe'de yazılmış en hisli ve güzel romanlardan biri.
Profile Image for Rocío Prieto.
310 reviews102 followers
November 27, 2024
Peyami Safa nos lleva por los pasillos sombríos y las habitaciones opresivas de un hospital, donde un chico de 15 años lucha contra una enfermedad ósea y contra la sensación de que su vida se define solo por su sufrimiento. Lo que más destaca es cómo se mete en la cabeza del protagonista: no solo ves lo que le pasa, sino que sientes su soledad, su miedo y hasta esa pizca de esperanza que aparece entre las sombras.

El amor, el sufrimiento y la lucha constante contra el destino son temas que Safa aborda con una maestría increíble, y se nota que mucho de lo que cuenta viene de su propia experiencia. Es como si cada palabra estuviera cargada de las emociones que él mismo vivió durante sus años de enfermedad. Además, las reflexiones del protagonista sobre la vida, la muerte y el primer amor le dan un toque de humanidad que te rompe y te sana al mismo tiempo.

Uno de los puntos más fuertes de esta novela es cómo aborda la conexión entre el cuerpo y el alma. El autor no se limita a narrar la enfermedad como un hecho físico, sino que explora cómo afecta a la psique del personaje. Hay frases que relees porque parece que capturan verdades universales sobre el sufrimiento humano, como esa reflexión brutal:

"Aquellos que no han sufrido una enfermedad importante no pueden pretender entenderlo todo".

Y es que la narrativa de Peyami Safa es un regalo para los amantes del lenguaje. Tiene un algo especial, como un toque melancólico que te envuelve. Cada descripción, desde el sonido de los pasos en los pasillos hasta el silencio aplastante de la sala, está llena de detalles que te dejan pensando. Es imposible no releer algunas frases solo para asimilar mejor su profundidad.

El romance con Nüzhet, una chica mayor que él, añade otra capa de complejidad a la historia. No es un amor romántico idealizado, sino una relación teñida de la fragilidad del protagonista, que se debate entre la esperanza y la aceptación del desastre. La relación entre el protagonista y Nüzhet, aunque a veces parece demasiado fugaz, añade un contraste importante: la enfermedad versus la vida que transcurre ajena a ella.

El autor evita dar un nombre al protagonista, lo que lo convierte en un símbolo universal de quienes enfrentan la enfermedad y el aislamiento. Este detalle me resultó profundamente significativo, ya que cada lector puede proyectarse en su experiencia, como fue mi caso. Para alguien como yo, que ha pasado largas temporadas en hospitales debido al lupus, el relato resulta especialmente conmovedor. Hay momentos en los que las paredes del hospital parecen cerrar el mundo exterior, dejando solo tus pensamientos como compañía. Esta novela captura esa sensación con una precisión dolorosa. En el protagonista vi reflejados mis propios sentimientos en los momentos más duros: el miedo, la incertidumbre, pero también la necesidad de encontrar belleza y propósito en medio del sufrimiento. Su historia me recordó que las enfermedades no solo afectan al cuerpo, sino también al espíritu.

¿Si tengo que dar alguna pega? Quizá para algunos el estilo de Safa puede parecer algo "denso" al principio, especialmente por ciertas frases cargadas de significado, pero si te dejas llevar, como fue mi caso, el ritmo y la narrativa terminan atrapándote. También deja muchas preguntas sin resolver, pero creo que eso es parte de su encanto.

Este libro es perfecto para quienes buscan algo que te haga reflexionar y sentir a partes iguales. Tal vez no sea un clásico mundialmente reconocido, pero es una joya de la literatura turca que merece más atención. Safa no solo escribe sobre un hospital; escribe sobre lo que significa estar vivo incluso en medio de tanto dolor.
Profile Image for ece.
10 reviews
August 3, 2018
Sene boyu edebiyat çalışırken "Şu sınav bir bitsin, Peyami Safa'ya gömülmeyen ne olsun..." diyerek başladığım Safa serüvenimin ilk kitabı.

"Bazen etrafımızda o kadar esrarlı bir hadise olur ki ince teferruatına kadar bunu sezeriz, fakat hiçbir şey idrak etmeyiz; ruhumuzun içinde ikinci bir ruh her şeyi anlar, fakat bize anlatmaz, böyle korkunç işaretlerle bizi muammanın derinliklerine atar ve boğar."

"...onları çok seviyorum; ve hepsi, rüzgardan sancılandıkça ne kadar inilderler ve içlerinde ne aziz şeyler saklarlar onları çok..çok seviyorum."

"Doktor: "Bu taze bir kadavra, yeni gelmiş." dedi. "Taze" ve "kadavra" kelimelerinin garip tezadı beni ürpertti."
Displaying 1 - 30 of 491 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.