"Biz GERİDE KALANLAR, asla tam olmayacak olanlardık. Yarım kalmaya mahkûm olanlardık."
Geçmiş, geleceği içinde saklayan bir aynadır. Bu aynanın içinde sıkışıp kalan, kalp ve mantık arasında derin bir savaşa giren Murathan ile Gökçen için bütün yollar aynı sokağa çıkmıştır. Aşka...
Kader aralarındaki derin bağa bir düğüm daha atarken geride kalanlar için de yüzleşme vakti gelmiştir.
Önlerinde yine bir yol ayrımı vardır. Ya zaman her şeyi yenecektir ya da hayatlarına bir kördüğüm daha atacaktır.
Dürüst bir yorum yapacak olursam bu kitap niye bu kadar abartıldı anlamadım. Son zamanlarda da hiçbir şey beğenmiyormuş gibi oldum ama. Hani eğlendim, bir şekilde okudum ama bence basılacak kadar iyi bir kitap değildi. Satın almadım, iyi ki de almamışım. Wattpadde kalması gereken bir kurgu olduğunu düşünüyorum. Bu yorumum komple seri için. Birinci kitaba ayrı yorum yapmak istemedim çünkü bence pek farkları yok. Yazımı aham şaham değil, başladığım için bitirdim. O kadar beni içinde tuttu.
İlk kitaptan başarılı buldum. Gülüp eğlendiren (timur dfsdg) ve duygulandıran (bolca) bir kitaptı. Karakterlerine bayılıyorum. Sadece sanırım normalde okuduğum kitaplara göre aksiyonu biraz az geldiği için bir şeyler eksikmiş gibi hissettirdi. Fakat karakterleri sevdiğimden bu durumu çok da sorun etmedim.
"Bunca cefa birbirimizi bulmamız içindi belki de."
Bir kitap hiç bitmesin istediniz mi? Okurken duygudan duyguya sürükleyen, bir kahkahalara boğulup, bir hüngür hüngür ağlatan böyle bir hikaye olamaz.
İlk kitabın sonunda Gökçen ve Murathan artık birbirlerine kaderle de aşklada bağlı olduklarını anladılar. Her yolun birbirlerine çıktığını aralarındaki o bağın asla kopmayacak olduğunu farkettiler. Aradan seneler geçmiş olsa da kepçük ve pamuk asla kopmadılar birbirlerinden. Bunu bir kez daha hissettik okurken. Küçücükten başladı onların hikayeleri, küçücüktü elleri birleştiğinde ayrılmazcasına. Acılar keşmekeşinde yıllarını ayrı geçirselerde hiç ayrılmamışcasına yeniden bütün oldular bir oldular. Fakat hayat hep tek düze gitmediğini acı bir gerçekle yüzlerine vurdu biranda. Korktular, koptular, bir kez daha ölümün soğukluğunu hissettiler. Ama artık biraraya geldiler ya, birlikte üstesinden gelmeyide başardılar. Geçmişi, yaşanılanları, acıları ve geride kalanları yatırdılar masaya. Ayrılıklar bitti, mesafeler kapandı. Acılar, mutluluklar hüzünler yeniden hatırlandı. Aile olmanın amacını, bir olmanın amacını, sadece kan bağı olmadan da yeniden hissettiler, hissettirdiler..
Bu kitapta herkesin hikayesine bir tık ortak olduk. Herkesi öyle benimsedikki öyle aileden oldular ki, Barut timinin her bir üyesi gelişimleri sıcaklıkları şahaneydi. Bir Metecan varki gülmekten yaş getirdi heran gözlerimden. Onuda böyle çok sevdikkine💁🏻♀️Velhasıl diyeceğim, Murathan ve Gökçen’nin o güzel aşkını buram buram bizde yaşadık hissettik bu kitapta. Tüm karakterlerle yeniden hasbihal ettik. Sadece iki karaktere bağlı olmaksızın tüm karakterleri içimize işlemesi de yazarın kendine has başarısı. Dediğim gibi bu kitapta yoğun duyguları yaşamaya yine hazırlıklı olun. Kah gülecek kah ağlayacaksınız. Yüreğiniz belki de bazı sahnelerde ağzınıza gelecek. İşte bu kitabın verdiği bu güzellik herşeye değer.
Abla diyorum ya ne yaptı bana bilmiyorum ama körkütük aşıktım parası pulu yerin dibine batsın yemin ediyorum 10 milyonum da olsa ben bunu ona feda ederdim
Çok seviyorum ya aşık oldum her bölümüne, her detayına 💖💖💖 Özellikle Murathan’ın olduğu her sahne diyeyim ❤️🔥☄️💥😍
Okuduğum asker kurgusu kitaplar arasında en çok Gökçen’de gerçek anlamda asker ve asker yakını olmanın en zor yanlarını okuyup birazcık da olsa anlayabildim. Babasız kalan çocuklara, ailelerine hüngür hüngür ağlayarak okudum. Gökçen ve Murathan aşkına eridiiimmm aşırı tatlı sahneleri vardı. İkisi de gereksizce uzatmadan birbirlerine aşklarını itiraf ettiler süründürmediler bizi, bir kitapta en sevdiğim şey karın ağrısı çektirmeden böyle anlaşabilmeleri. Murathan’ın duygularını net ifade edişi, çocukluklarından itibaren aralarındaki birbirlerine özel olan hareketleri, cümleleri… Hepsi harikaydı. Birbirleri için yazıldıklarını çok iyi hissettiren sıcacık bir çift bunlar.
Yan karakterleri de ayrı tatlı, hepsini merakla okuyorum. Bir an önce Gökçenleri bitirip Timur Tönge’nin hikayesine geçmek istiyorum.
Gökçen Serisi'ne kaldığı yerden devam ediyorum. Peş peşe okumuyorum çünkü bence ortalama bir seviyede ilerliyor kitaplar bu yüzden de araya başka kitaplar sokarak ilerliyorum. Serinin son kitabını henüz almadım ama üçüncü kitap elimde bu yüzden yakın zamanda üçüncü kitabın da yorumu gelecek ve bu ay içerisinde bir aksilik olmazsa dördüncü kitabı da bu ay bitirmeyi planlıyorum. Bu ay seriyi artık sonlandıracağım umarım. 😇
Seri dört kitaptan oluşan bir askeri kurgu. Kitaplar birbirinin devamı niteliğinde olduğu için sıralı okunmalı bu yüzden ortadan seriye dalarsanız hiçbir şey anlamazsınız. Sıralı okumanızı tavsiye ederim. Kitapta Murathan ve Gökçen'in hikayesi kaldığı yerden devam ediyor anlayacağınız.
Serinin ikinci kitabı ve bir solukta okudum. Birinci kitaba göre yazarın yazım becerisinde gelişme olduğunu çok net görüyorsunuz. Cümleler daha uzun, daha betimleyici bir hal almış. Daha az cringe buldum.
Hikaye ciddi oranda merak ettiriyor. Birkaç gece uykusuz kalarak devam ettim okumaya. Patlama sahneleri, kaçırılma sahneleri, kabus sahneleri cidden güzeldi. Üçüncü kitaba da başladım direkt.
Genç yetişkinlerin neden bu tarz şeyler okuduğunu biraz anlamaya başladım sanırım. Ciddi oranda çok kolay bir şekilde sizi koparıyor andan. Sorumluluklarınızdan, sıkıntılarınızdan uzaklaşıp başka yerlere hop diye götürüyor.
Yine aşırı derecede güldüğüm bir kitap oldu. Yazar askerlerle olan diyalogları ciddi oranda güzel işlemiş, gülmemek mümkün değil.
Yine bütün duyguları en uçlarda yaşadığım bir kitap. Ne ara bitirdiğimi anlayamadım bile.
Malum olayda gözlerim sulu sulu, aileler gelince de çok keyifle okudum. Gökalp ve Murathan’ın sahneleri çok eğlenceliydi, Aybüke’yi zaten sevmiştim bu kitapta iyice ısındım, kızların kafe kavgası bölümünü okurken zevkten dört köşe oldum.
Gökçen’e zorla video izletilmesi, kardan asker sahnesinde Gökalp’in duygulanışı, yemek masasında Aslıhan’ın Leyla’yla yüzleşmesi sonrasında Gökçen’in Aslıhan’a yaşadıklarını anlatması ve Aslıhan’ın havaalanındaki son sahnesi çok derinden etkiledi beni. Bu sahnelerde kitap okuduğumu unuttum ve gerçeklik algımı yitirdim. Çok çok iyi geçirilmiş duygular.
✨10/10✨ COK GUZELDİ YAAA!! Bayıldım okadar özlemişim ki Gökçen okumayı. Bitmesine de üzüldüm. Başları açıkçası full flört olduğu için biraz sıkıcıydı ama MURATHANA AŞIĞIM YA OF OF OF! Sonunda Gökçen in zehra ya kavuşması çok ama çok güzeldi. Zehra bu kitaptaki en masum en tatlı karakterlerden biriydi. Ayrıca ailelerin de geçmişin izlerini gözler önüne serip yüzleştikleri sahneler çok can alıcıydı. BİR AN ONCE 3. KİTAP ÇIKMALI!!
Bütün karakterleri sevdiğim nadir kitaplardan biri sanırım (düşmanlar ve Süleyman'ın annesi hariç). Karakterlerin hal hareketleri, konuşmaları okurken içten rahat hissettiriyor . Saçma sapan klişe yanlış anlaşılmalar olmadığın için insanı baymıyor , karakterlerin akılları başlarında olması gerçeklik duygusunu arttırıyor. Durumlar ve ilişkiler insanı alıp götürüyor. Karakterlerin güzellikleri ise kremşantinin üstündeki vişne olup kitaptan alacağınız zevki arttırıyor.
Çok güzel bir kitaptı.. Gökçen ve Murathanın yan yana gelince kendi benliklerine dönmesi ailelerin buluşması en ince ayrıntısına kadar bayıldım 🥹 Aslıhanın Leyla’ya olan tutumunu yersiz bulmadım fakat kimse Leylanın ya da Gökçe’nin tarafından bakmadı, orası biraz canımı sıksa da genel hatlarıyla 5/5 bir kitaptı 3. Kitabı merakla bekliyorum
This entire review has been hidden because of spoilers.
Çok güzeldi dediğim sahneler de vardı ne okudum ben şimdi dediklerim de. Okumaktan keyif aldığım bir kitaptı, yazar kitabın bazı bölümlerini çok güzel yazmıştı ama dediğim gibi sevmediğim klişeler, laflar ve olaylar da olduğu için mükemmel de değildi.
5lik bir kitap mıydı? belki hayır. eksikleti var mıydı? illaki. ama bana hissettirdiği her şey, güldürdüğü ve ağlattığı her sayfa için 5 verdim. bu kadar yoğun duygu hissettirmek kolay değil bence