Jump to ratings and reviews
Rate this book

Arkada Yaylılar Çalıyor

Rate this book
“Arkamda yaylılar çalıyor. Biri bir filmde ya da dizide gururla yürüdüğünde çaldığı gibi. Hep hüzünlü şeyler çaldığını bildiğim yaylılar, ben gülümserken bambaşka duyuluyor. Sonunda hüzünlü şeyler çalmadıkları için mi gülümsüyorum, yoksa gülümseyebildiğim için mi hüzünlü şeyler çalmıyorlar?” Melikşah Altuntaş ilk kitabı Arkada Yaylılar Çalıyor’da kayıpların yasını tutmaya, kördüğüm ilişkilere, günlükler üzerinden iletişim kuran anne ve çocuklara, sorunlu baba-oğul ilişkilerine dair öyküleri bir araya getiriyor. Yer yer özkurmaca ile flört eden hikâyeler, yaşamın tüm karanlığının içine gizlenmiş olan hayatta kalma arzusuna doğru yol alıyor. Bütün ölümlere, terk edişlere, kayıplara ise zamanı sımsıkı tutmak isteyen alelade fotoğraflar eşlik ediyor. Sayfalar elimizin altından akıp giderken Altuntaş, hüzünlü vedaların arkasında usul usul çalan yaylılara işaret ediyor.

144 pages, Paperback

Published April 1, 2024

27 people are currently reading
378 people want to read

About the author

Melikşah Altuntaş

1 book393 followers

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
160 (12%)
4 stars
359 (28%)
3 stars
408 (32%)
2 stars
230 (18%)
1 star
99 (7%)
Displaying 1 - 30 of 137 reviews
Profile Image for Colette.
5 reviews
April 8, 2024
Film eleştirmeni olup yazdığı senaryo ile oldukça hayal kırıklığına uğratan Melikşah Altuntaş’ın ilk kitabı. Word’te 16 sayfa olan bir metnin basılı olarak büyük puntolarla karşımıza gelmesi dönem ödevi tadında biraz aceleye gelmiş gibi. Edebi olarak beklentiniz olmasın ama bu kadar maymun iştahlı olup ve senede “200” kitap okuyan birisinden daha iyisini beklemek hakkımız sanki. Arkada yaylılar değil de network çalıyor. Evet.
Profile Image for Bahar Öztekin.
72 reviews
May 6, 2024
Kitabın teşekkür kısmını özellikle okudum, Baran Güzel'i tanıyorum, şaşırmadım. Başkasının elinden çıksa üstünde sigarasını söndürecek kadar değersiz bulacağı bu taslağı kitap diye basmış. Bu kitabın bu haliyle iyi olduğunu düşünen Nermin Yıldırım'a da söyleyecek sözüm yok, zaten okuduğum iki romanında kendini tekrar ettiğini düşünmüştüm ama yine de diğer kitaplarına şans verme niyetim vardı, artık yok. Zaman kıymetli.

Çok iyi kitaplar okuyor olman çok iyi yazıyor olduğun veya yazman gerektiği anlamına gelmiyor. Biliyorum, çok okuyan çoğu insan "acaba yazsam nasıl olur" diye kendi kendine heves ediyordur, o noktada haddini bilip geri duranlara teşekkürler.

Bu kitapta başka yazarlar tarafından daha önce daha güzel şekilde ifade edilmemiş tek bir duygu veya düşünce yok. Edebi bir lezzet, zekâ parıltısı veya özgünlük yok. Yazılmamış bir şeyin yazılmasını zaten bekleyemeyiz, biliyorum, binlerce kitap yazıldı bugüne kadar. Fakat yazdıklarında diğerlerinden sıyrıldığın, parladığın bir taraf yok. Beni şaşırtan, duygulandıran hiçbir şey yok. Yazdıkların, duygusal ama yazma konusunda özel bir kabiliyeti olmayan herhangi birinin günlüğünden bir çırpıda yazılmış ağlak satırlar gibi geldi. İlkokulda temasını öğretmenimin verdiği, kağıdı doldurmak için yazdığım o yüzeysel, önceden okuduğum kitaplardan öykündüğüm kompozisyon ödevlerimi okuyormuşum gibi hissettirdi. Hayatım boyunca kitap yazmayı asla düşünmedim ve bunu söylerken kendimi gerçekten hiç kötü hissetmiyorum: benim hezeyan anlarında ağlaya ağlaya yazıp, yazarken sakinleştiğim günlüklerimi bassak ortaya daha iyi bir iş çıkardı. Bu incelemeyi derinleştirebilirdim, tonumu bu kadar yükseltmeden sadece kurduğun cümlelerden örnekler vererek de basitliğini "anlatma göster" tekniğiyle ilam edebilirdim, ama ne var biliyor musun, o kadarlık zahmete de girmek istemedim.

Ne var biliyor musun? 16 puntoluk harflerle yazılmış, kâğıt kalitesi son zamanlarda hasret kaldığım kâğıt kalitesine benzeyen, baskısı harika bu şömizli kitaba bakarken içim acıyor. Sevdiğim yazarların gazeta kağıdından hallice kağıtlara basılmış kitaplarını düşünüyorum ve gerçekten içim acıyor. Elena Ferrante'nin kitabı 30 sayfadan sonra cildinden ayrılıyor ve Melikşah ciltli, şömizli kitap çıkarabiliyor. Öfkemin en büyük sebebi budur.
Profile Image for Cansu Gök.
122 reviews32 followers
April 21, 2024

kitabı bitirdiğimden beri kafamda tek bir soru:
arkada yaylılar mı çalıyor yoksa geniş çevre mi?

Melikşah Altuntaş’ı ilk olarak sinema yazılarıyla sevmiştim ben. bu kitabı merak etme sebebim de yıllarca takip ettiğim o yazılardı doğrusu. ama farklı disiplinler farklı gereklilikler istiyo elbette, deneyimlemiş oldum.

birini tanıyıp sevdik diye yazdıklarını sevmek zorunda mıyız gerçekten? Eminim ki bu kitabı tanınmamış herhangi biri yazmış olsa basılmazdı, basılsa okunmazdı, okunsa bu çapta sevilmezdi. Okurların bu kitaba objektif yaklaştıklarına inanmıyorum. Resmen son anda yazılmış kompozisyon ödevi tadında öyküler. Bence. üzgünüm ama hislerim tam olarak böyle. zevkler ve renkler tartışılmaz elbette ama bu zevkin çok ötesinde bi olay bana kalırsa. Yolu açık görünüyor zaten ama yine de yolu açık olsun diyelim. Emeğe saygım sonsuz yanlış anlaşılmasın. Bunu söylerken yayıncılar tarafından ne emeklerin zayi olduğunu da düşünmeden edemiyorum ama, onu söyleyim.

fazlaca eser ortaya çıkarmış ve bir şekilde kendini ispatlamış yazarları, yönetmenleri dahi yeri geldiğinde “acımasızca” eleştirdiğimiz bi dünyada bazı isimlere gösterilen iltimas neden yahu? vallahi sinir oluyorum ben böyle şeylere.

ha bi de bu kitabı okurken kalbi ağrıyan okurlara yas ya da ölüm temalı müthiş kitaplar önerebilmeyi dilerdim. bu kitapta ağrıyan kalpleri dayanır mıydı bilmem tabi.
niyetim kimseyi kızdırmak değil ama bu çağın ticari eğilimleri cidden can sıkmaya başladı.

Dili hakkında yorum dahi yapamıyorum. Aşırı basit cümleleri bile bazen anlamak zor. Tuhaf tuhaf cümleler var. Konuşma dili gibi ama pek düzgün olmayan konuşma dili olarak tarif edebilirim sanırım.

bu kitabın objektif bir yoruma da ihtiyacı olduğunu düşündüm ve fikirlerim işte böyle.
Profile Image for Eylül Görmüş.
756 reviews4,694 followers
October 3, 2024
Tanıdığım insanların kitaplarını okumaktan genelde kaçıyorum yahut okusam da gizliyorum çünkü genelde adil olayım derken fazla acımasız olduğumu fark ediyorum, bu ikircikli pozisyon beni zorluyor. Melikşah Altuntaş’ın kitabından da aynı nedenlerle aylarca kaçtım ancak kendisini programda ağırlayacağım netleşince tamam dedim, hadi.

Okudum ve sonra yorumlara baktım, fena halde şaşırdığımı söylemek istiyorum. Acaba memleketimiz okurları hala bolca taşra anlatısı içeren, büyük aforizmalarla dolu, yüksek perdeden konuşan metinler mi istiyor, bu kitaba yöneltilen acımasız eleştirileri ancak bununla açıklayabiliyorum.

Şu kitap sahiden hiçbir duygu yaratmamış olabilir mi ya sizde, gerçekten mi? Teknik açıdan eleştirilecek şeyler olabilir, kimi öykülerin çatısını zayıf, kimini ham bulabilirsiniz ama büyük hayranlık duyduğum kimi yazarların ilk kitaplarını düşününce bunu yapmanın da haksızlık olacağı sonucuna varıyorum.

Ben Melikşah’ın iddiasız ama şefkatli dilini, kendini okurun önünde soyma kabiliyetini ve cesaretini, “şey”lerin, “an”ların izini sürüp onları deşerek onlardan öyküler üretebilmesini çok sevdim. “Hep kendinden bahsediyor gibi” diyenlere de hayatta özkurmaca diye bir şey olduğunu, hatta epey yakın zamanda bir kadının sadece bunu yaparak Nobel edebiyat ödülü aldığını ve kimin olduğu meçhul ama meşhur “her ilk kitap biraz otobiyografiktir” şiarını hatırlatmak isterim.

Bu kitabın şehirliliğini, nedense küçük görmeye teşne olduğumuz şehirli dertlerini de ayrıca çok sevdim. İnsanların artık kentten köye göç ettiği bir dönemde hala köyden kente göç ve taşranın sıkıntıları ekseninde yazmayı ve düşünmeyi bıraksak, şehirli insanların süssüz ama son derece yaygın meselelerine dair kalem oynatsak bence hiç fena olmayacak.

Kızgın Şeyler Altında ve Cinnet Faili öyküleri özellikle çok iyi, Cinnet Faili bence Melikşah’ın öz olmayan geleneksel kurmacaya da çok yatkın olduğunu gösteriyor, umarım öyle şeyler de yazar da okuyabiliriz.

Biraz eleştirilerin eleştirisi gibi oldu ama yazılanlardan sonra kendimi tutamadım artık. Yukarıda söylediğim sebeple resmen açığını arayarak okumama rağmen çok sevdim ben. İşte böyle.
Profile Image for Simay Yildiz.
730 reviews184 followers
May 22, 2024
Herhangi bir beklentim olmadan okumama rağmen “okudum ve unuttum” kategorisine girecek. Melikşah hakkında “ay bunları yaşamış da anlatmış” kadar bilgiye de sahip değilim; herhangi bir kitabı okurken böyle bilgilere ihtiyacımız olduğunu da düşünmüyorum, o ayrı. Birinin günlüğü veya “terapistime mektuplar” tarzı metinlerdi. Çoğu şey pek de derinleşemediği için mahvolamadım, üzülemedim, hissedemedim.
Profile Image for Hulyacln.
987 reviews567 followers
April 9, 2024
Bir kitabı aldığımda ilk sayfasına o günün tarihini, o sırada içinde bulunduğum şehri ve adımı yazarım. Arkada Yaylılar Çalıyor’a yazmamıştım, hemen okumaya başladığımdan fırsat olmadı sanırım.
Kitabı okurken anlamını buldu, meğer ben kitaba bir iz bırakmadan o bana bırakacakmış. Tarihsiz, mekansız ve isimsiz bıraktım ben de onu.
.
Hiçbir arkadaşım ölmedi şimdiye dek, ölen tanıdıklarımın hiçbiri arkadaşım değildi belki bilmiyorum. Melikşah Altuntaş bunu biliyor ama. Aileyi, mayası kandan olmayan ailelerin de olabileceğini biliyor.
.
Kısa bir bir veda kitabı bana göre Arkada Yaylılar Çalıyor. Çok ölüm, çok gidiş var. Bir yandan da Vengo’nun girişini izler gibiydim kitap boyunca. Müziğin ve kalbe dokunan sesin ritmine kapıldıktan sonra kayıpla baş başa kalan o karakter gibi. Herkesin bir arada olduğu o kalabalık sofraların sabahına uyanmak gibi..
Diğer yandan da umutlu, yaşanılan her şeye minnetini koruyan türden.
Arkada Yaylılar Çalıyor’un iç döküşlerini, ‘sözlerin sonu elbet uzun bir hikayeye de bağlanacak’ hissini çok sevdim.
.
Aylin Güngör kapak fotoğrafıyla ~
Profile Image for Tuna Turan.
409 reviews57 followers
April 27, 2024
Bir şeyler yazdığını şüphelendiğin zaman keşke sadece şüphede kalsaymış be Melikşah. Müthiş dolu bir insan olduğunu biliyorum ama yazar olmak gerçekten ayrı bir yetenek. Çevrende de o kadar eşin, dostun var. Kimse kitabın taslağını okurken çıkartmasan mı acaba diye söylemedi mi?

Öykü desen değil, daha çok günce gibi ama ergen bir kişinin güncesi gibi. Dalga geçeceğin patiswiss ceo’su gibi söyleyeyim; ben daha iyi yazardım.

Sen okuduğun kitaplarınla, izlediğin filmlerinde çok mutlu ol.
Profile Image for Linden.
464 reviews
April 17, 2024
Oykuden daha cok gunce olarak tanimlardim herhalde bu kitabi. Cikis noktasi cok samimi olmakla beraber kitap boyunca ilk taslagi okuyor oldugum dusuncesi birakmadi pesimi. Uzerinde cok daha fazla dusunulup, yazilip cizilip,silinip, sonra tekrar yazilip uzunca demlenmesi gerekirmis.
Profile Image for Enver.
33 reviews
April 24, 2024
Çocuk kitabı okuyormuşum hissi verecek kadar büyük puntolara gerek var mıydı cidden? Aslında üçte biri bile etmeyecek bir metni -gerçekten de bir oturuşta rahatça bitiyor kitap- 150 sayfa haline getirmek için belli ki ciddi emek verilmiş. Bu biraz zorlama kitap hacmini rahatsız edici ve aldatıcı buldum.
Yazılar güzel, etkileyici ancak öykü olarak değil de blog/günlük/sosyal medya postu olarak değerlendirdim ben daha çok.
Profile Image for Saime Özdemir.
1 review148 followers
April 7, 2024
Bazen yaşadığımız acıların sadece bize has bize mahsus olduğunu sanırız. Oysa bu kitapta yaşadığımız o yasın arkasında yaylı sesleri ile başkalarınında olduğunu görüyoruz. Kitap 15 öyküden oluşuyor. Benim favorim kesinlikle kitaba ismini de veren “Arkada Yaylılar Çalıyor” oldu. Muazzam bir ilk kitap.
Profile Image for Ayça.
27 reviews36 followers
May 3, 2024
Herhangi bir kitaba ve de böyle bir samimiyetle ve dürüstlükle yazılmış, paylaşılmış herhangi bir şeye "iyi" ya da "kötü" benzeri sıfatlar kullanacak biri değilim. Tam tersi bu sektörde, bu tarz acımasız ve yapıcı olmayan eleştirileri ve yargıları yıllardır göğsünde yumuşatarak var olmaya çalışan biriyim. Ancak yazarın tanınırlılığını merkeze almadan kitapla ilgili birkaç şey söylemek isterim:
Bu metinler başta da söylediğim gibi çok samimi ve dürüstçe yazılmış. Ancak maalesef yayıncısı ve okurları için bu samimiyet ve dürüstlük kitabın "iyi" bir kitap olmasına yetmiş. Benim nezdimde asla yetmezdi. Ben bu metinlerin mutlaka tekrar okunmasını ve tekrar yazılmasını isterdim. Yazıldığı ilk hâliyle ve akla gelen ilk cümlelerle yazılmış, üzerine hiç çalışılmamış metinler okumak beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. Kimse böyle bir şey vadetmese de iyi bir okur olduğunu ve duygularını pek çok başka alanda iyi ifade ettiğini düşündüğüm birinden daha düzgün metinler okumayı umdum. Umduğumu bulamadım. "Yazmak" disiplin isteyen ve ciddiye alınması gereken bir eylem bence ancak sadece "yazar" olmak mümkün. Yazarsanız, yazar olursunuz. En nihayetinde kitap basıldığı andan itibaren "yazar"sınız. Ancak yazmak, yazıyla vakit geçirmek ve bununla ciddiyetle meşgul olmak başka bir mesele. Bana kitap bu açıdan hiç ciddiye alınmamış gibi geldi.
Her şey yazıldı; her duygu hakkında her şey yazıldı, filmler çekildi, resimler yapıldı ve yapılmaya da devam ediyor. Aşk, nefret, aile... Yas da öyle bir duygu. Defalarca okuduk, izledik, gördük; yaşadık. Bütün o biricikliğine rağmen, bu duyguyu her seferinde başka bir tarafından tutan yazarlarla ve sanatçılarla karşılaştım. İlk defa yasla ilgili hiçbir şey söylemeyen bir şey okudum maalesef.
Bu arada kitaba ismini veren öykü, kitabın görece en iyi öyküsü. O hikâyeyi üzerine çalışılmış bir novella olarak okumayı tercih ederdim.
Profile Image for Ece Çavuşlu.
Author 71 books106 followers
May 4, 2024
Bu kitabı kurmaca kategorisinde değerlendirmek ne kadar doğru bilmiyorum. Sanki mahallemde sık sık karşılaştığım bir adamın, sürekli gittiğimiz kafedeki yan masada bir arkadaşına anlattıklarını (ve aslında anlatamadıklarını) dinlemek gibiydi.

Yaşanmış kayıplar ve ya yaşanırsa korkusunun getirdiği savunma mekanizmasının ürünü hayali kayıplar var o hikâyelerde. Sevdiklerimizi bin farklı şekilde öldürür, onlarla vedalaşır, arkalarından ağlarsak sanki gerçekten başımıza geldiğinde bir nebze oldun dayanabiliriz inancı var.

Eğer sizin de acıyla başa çıkma ve sağaltım yönteminiz buysa, yutkunamadığınızı hissettiğiniz bir anda okuyun derim. Yok, olanla öleni kurcalamanın anlamı yok diyenlerdenseniz, sakince raftan uzaklaşın.

Ben mi? Belki 10-15 yıl önce olsaydı...
Profile Image for Zeynep Saatli.
22 reviews2 followers
April 23, 2024
Okur olarak çok beğendiğim ve kitap önerilerine gözüm kapalı güvendiğim bir isim, bu yüzden kimilerinin aksine ben beklentiyle okumaya başladım. Metinin samimiyeti etkileyici olmak için yeterli değil. Kimi yerlerde verilen gereksiz detaylar, etkileyici kılmak için yapılan tekrarlar metini çiğ hâle getiriyor. Öykü formunda değil de günlük formunda okusaydık belki yazarın anlatım tarzı daha iyi işleyebilirdi.
Profile Image for hümeyra .
234 reviews3 followers
May 17, 2024
Kitaba olabildiğince nötr yaklaştığım için bazı kısımların beni yaralamasına izin verdim. Olumsuz bir bakış açısıyla okunacak olursa çok açığı olduğunu düşündüğüm bir kitap keşke öykü yerine yarı kendi hayatından yarı roman tarzı bir kitapla karşımıza çıksaymış çünkü bazı öyküleri okurken acaba bir öncekine bağlanacak mı? diye düşünmeden geçemedim. Kendisinin çok sıkı bir takipçisi olmadığım için de büyük bir hayal kırıklığına uğramadım lakin biraz daha beklenebilirmiş ya da öykü sayısı azaltılabilirmiş çok emek verildiğine eminim fakat biraz daha emek göz çıkartmazmış bence.
(kızgın şeylerin altında ve ciddiye aldığım şeyler çok iyi öykülerdi)
Profile Image for Esra Mercan.
51 reviews1 follower
May 23, 2024
Melikşahın sıkı takipçisi değilim ama bu kadar kötü de beklemiyordum bu kitabı. Arkada yaylılar çalıyor adlı kitaba adını verdiğin, alakalı alakasız herşeyde dile getirdiğin belki de hayat amaçlarından olan bu kuir öykünün bari üzerinde dursaydın. Öyküler, cümleler, seçilen kelimeler dahi kağıda karalanmış ve öylece yayınlanmış gibi.
Profile Image for Derya Evirgen.
3 reviews3 followers
April 29, 2024
Birinin duygularını anlattığı özensiz bir günlüğü okumak gibi basit ve sıkıcı; derinliği olmayan, belli ki bir yas sürecinde yazılmış terapinin bir parçasını oluşturabilecek ve hayatınızdan totalde 50 sayfayı geçmeyen metniyle 1 saatinizi çalabilecek kitap (öykü kitabı diyemiyorum).
Profile Image for Gizem K..
8 reviews
April 26, 2024
Çoğu paylaşımını ilgiyle takip ettiğim Sevgili Melikşah'ın kitabı çıkar çıkmaz da merakla koşarak aldım. Okurken kitap düzenlemesinin biraz aceleye getirildiğiyle ilgili bir hisse kapıldım, dil ve akışla ilgili problemlerle beraber edebi olarak bu denli zengin okumalar içinde olan yazarın sanırım yazın konusunda bu doluluğu yansıtabileceğini umdum. Yer yer günlüğünü okuyorum hissine kapıldığım bile oldu o denli akışına yazılmış gibiydi.
Profile Image for Ezgi Elibol Topcuoglu.
45 reviews1 follower
May 2, 2024
Meliksah’i cok seviyorum, bu kitabi da sevmeyi cok isterdim. Ama gercekten sevilecek gibi degil. Bazi oykulerin icinde sanirim Meliksah’in yasanmisliklarindan kaynaklanan yaratici, ilginc ya da carpici fikirler goz kirpiyor ama yazim dili o kadar kotu, o kadar olmamis ki… Editoruyle iyi arkadas sanirim ama bu metin cok daha siki bir editor degerlendirmesiyle bastan yazilmaliydi.
Profile Image for huzeyfe.
578 reviews86 followers
June 1, 2024
Melikşah Altuntaş'ı gerek buradaki yorumlarından gerekse de sosyal medyadaki incelemelerinden tanıdığım için yayınladığı ilk kitabını merakla okudum. İyi ki diğer yorumları ve incelemeleri okumadan kitabı bitirmişim.

Elbette ki eleştirilecek çok yönü var ama bence ilk elin günahı olmaz. Biraz günlük, biraz da karalama tadında olması, bir bütünlük arz etmemesi, kopuk kopuk metinlerden oluşması ve eğer öykü türünde ise öykülerin vurucu bir noktasının olmaması okurları tatmin etmemiş olabilir. Büyük bir beklentiye girmeden okuduğum için çabucak bitirdiğim akıcı bir kitap oldu.
Profile Image for missmoristo.
7 reviews1 follower
October 14, 2024
Bir kişinin çok kitap okuması, edebiyata ilgi duyması ve sinema sever olması, mutlaka kitap yazması gerektiği anlamına gelmez. Entelektüel birikimin varlığı, başarılı bir eser ortaya koymanın garantisi değildir. Ne yazık ki, bu kitabın olay örgüsü, duyguların ve olayların anlatımı ile cümlelerin özeni beklentilerimi karşılamadı ve beni hayal kırıklığına uğrattı. Melikşah, bu kitabı yazma cesaretini gösterirken, arkadaşlarının etkisi altında kalmış gibi görünüyor. Onu aşırı öven ve olduğundan daha iyi hissettiren dostlarının etkisiyle böyle bir projeye girişmiş olabilir.
Profile Image for Yaprak.
514 reviews189 followers
November 10, 2025
Bu kitabı sesli kitap olarak dinledim. Öyküleri yazarı Melikşah Altuntaş'ın sesinden dinlemek, kitabın etkin duygusu olan yas ve hüznü daha çok hissetmemi sağladı. Ve bence tam da bu yüzden beklediğimden daha fazla etkilendim. Bazı öykülerde öfkesini bazı öykülerde titreyen sesinden hüznünü hissetmek ilginç ama hoş bir deneyimdi.

Her kurgu az ya da çok yazarından izler barındırır. Bu öyküler de yazarından epey iz taşıyor belli ki. Bazı okurlar bundan rahatsız olmuş sanırım. Beni hiç rahatsız etmedi. Bilakis sevdiğim birinin içtenlikle yazılmış blogunu, defterini karıştırıyormuşum gibi hissettim.
Profile Image for Berna Güler.
4 reviews
April 17, 2024
Melikşah’ın ürettiklerini uzun zamandır takip ediyorum. Pandemide karşı apartmandan bize yaydığı umut ve sevinç dalgası çok tatlı olan bir anı benim için. Kitaba dair beklentim yüksek değildi, çok şaşırmadım o nedenle. Yazı dili güçlü olan, kendini ve duygularını iyi tanıyarak bunu yazıya dökebilen birisi bence. Bu güçten yola çıkarak yazılmış bir eser olarak yorumluyorum. Akışın pek önemsenmediği ama durum değerlendirmelerinin güzel yapıldığı bir metin. Vedalarla bezeli güzel bir başlangıç kitabı ve umarım devamı gelir. Kitabın adının zihnimde yaptığı ekoyu ise çok sevdim.
Profile Image for Betul.
47 reviews6 followers
April 21, 2025
Uykusuz gecelerimde YouTube'da Melikşah'ın kitap anlattığı videolarını izlerim. Duygusal derinliği yüksek ama bir yandan da hayatla dalga geçebilecek kadar güçlü bir kalbi var.
Kitabını Storytel’de kendi sesinden dinledim. Kendi yazdıkları olmasına rağmen seslendirirken bazı yerlerde aynı duyguları yaşayıp duygulandığına eminim :)
Kitabın anlatımı sade ama duygusal olarak çok derin.
Cinnet Faili öyküsünden sevdiğim bir alıntı:
“Fail tüm ailesini katlettiği silahını önce kendine doğrultsa daha az faili olmaz ama daha az insan ölebilir en azından.”
Aile üyelerimiz, kendi sorunlarını çözmek yerine maalesef bilinçsizce diğer aile üyelerini zehirlemeyi tercih edebiliyor.
Bu da, sosyal ve duygusal ilişkilerimizi etkilediği için bu alıntıyı fazlasıyla içselleştirdim ve çok sevdim.
Profile Image for trestitia ⵊⵊⵊ deamorski.
1,539 reviews448 followers
fuck-no
July 22, 2024
ARKADAŞLAR BU ADAMIN ELEŞTİRMENLİĞİ NE Kİ METNİ DÜZGÜN OLSUN diye çığlık atmak istiyorum.
Çok okumak iyi okumak anlamına gelmez. Çok veya iyi okumak iyi yazabileceğiniz anlamına gelmez. Buna izleme fiilini de ekleyebilirsiniz.
Birebir örneği.
Asdfasdfasdfsdf o kadar kötü ki.
Profile Image for Seda Bodancı Şencanlar.
13 reviews1 follower
May 28, 2024
Bir şey üretmek için o işin mükemmel olmasına gerek yok ancak bu kadar vasat da olmamalı. Melikşah’ı instagramdan ve YouTube videolarından takip ettiğim kadarıyla çok severim eğlenceli gelir videolarını izlemek, kitap yorumlarını dinlemek o yüzden kitabını da merak ederek aldım ama bu kadarını beklemiyordum. Tamamiyle zaman kaybı
Profile Image for Demet Balyemez.
36 reviews22 followers
June 14, 2024
Melikşah Altuntaş'ı uzun zamandır sosyal medyada takip eden, kitap değerlendirmelerini film yazılarını bilen birisi olarak kitap çıkardığını öğrendiğimde çok heyecanlanmıştım açıkçası. İnsanını uzun zamandır tüketicisi olduğu bir şeyin üreticisi konumuna geçme heyecan verici bir şey olsa gerek.

Ama ilk hayal kırıklığı kitabı elinize aldığınızda başlıyor. Normalde kısa bir şiir kitabı olacak kadar içeriğe sahip olan bir kitap, büyük puntolarla uzatılmaya çalışılmış gibi. Buna boş sayfaları, her bir hikâyeye eklenen fotoğrafları da eklersek aslında normalde 138 sayfa olan kitap çok rahatlıkla 90 sayfalık da olabilirmiş gibi görünüyor.

Ama bu olumsuz fiziksel özeliklerin yanında kitabın daha doğrusu hikâyelerin içeriğinin de bir sıkıntısı var. Birbirlerini tekrar etmesi ve aslında çoğunun daha uzun olması gereken taslak hikâyeler gibi hissettirmesi. Yani aslında bunlar kitaba basılmış hikâyeler gibi değil de, uzun sohbetler neticesinde sabahladığınız bir arkadaşınızla yaptığınız muhabbetler gibi. Ya da kafede iki arkadaşın muhabbetine şahit olmuşsunuz gibi.

Kitapla ölüm, cinsel sıkışmalar, arkadaşlık ilişkileri anlatılıyor ama açıkçası bunlar Melikşah’la arkadaş değilseniz çok da “relate” edebileceğiniz bir şekilde anlatılmamış gibi geldi bana. Olayın muhattabıysanız, o mektubun o derdin, o kavganın bir parçasıysanız “evet, çok iyi yazmışsın Melikşah. Bizim Ayşe, Fatma, Mehmet gerçekten sana böyle hissettirmiş demek ki” diyebilirdiniz, ama bu kitabın bir vlog, bir mektup ya da aile arasında muhabbeti geçen bir yazılar derlemesi değil de bir yayınevince bastırılmış bir kitap olduğunu düşünecek olursak edebi değeri açısından sorgulanabilir çok nokta var bence. Birisinin rüyasını dinlemek gibi yani, beni hikâyelere bağlayan bir yapı taşı eksik gibi geldi sanki bütün hikâyelerde. O yüzden de çok hızlı okunan, okunduktan sonra da aynı hızla akıllardan çıkacak bir kitap olmuş.

Melikşah Altuntaş’ın çok iyi olduğu başka bir sürü alan var ama kitap yazmak en azından şimdilik iyi olduğu bi alan değil bence ve eğer dürüst bir değerlendirme istiyorsa ve bu kadar kişisel yazmaya devam edecekse kesinlikle kendisini hiç tanımayan insanlara okutması gerek bundan sonra yazacağı kitapları.
11 reviews2 followers
April 14, 2024
Aylar süren okuyamama dönemimi bu kitaba duyduğum heyecan ve kısmen bitirdiğim kısa süre sebebiyle noktalamış olmayı ümit ediyorum. Melikşah’ın cümlelerinin bendeki etki boyutunu tahmin edebiliyordum zaten ve şaşırtmayan bir okuma deneyimiydi. Yer yer bir nefes almak için kitabı kapattım, yer yer de kendi günlüğümden olduğuna yemin edebilecek kadar tanıdık hissettim. Sadece bir kitap değil de kafamda canlanan bir video, belki belgesel gibiydi çoğu zaman. Okuduğum süre boyunca insanlığın dertlerinin yıllar geçse de ne kadar değişmediğini ve her zaman ortak bir paydada buluşabileceğimizi düşünüp durdum. Her şey zıttıyla var olduğu için bir yandan da yalnızlığımın yüzüme tokat gibi çarpmasına şahit oldum. Kitap boyunca böyle cümleler kuranın hep ben ve bizim gibiler olacağını, bir gün benim için de böyle şeyler hissedilecek mi sorularını ve hisleri derinden yaşayan bizlerin kaçınılmaz sancılarını düşünüp durdum. Daha da düşünmeye devam edeceğim gibi duruyor..
Profile Image for Öykü Yetkin.
60 reviews2 followers
January 17, 2025
Okuyup bitirdikten hemen sonra, bende kalan etkisi ve hissiyle kitaplara kendi isimlerimi vermeyi severim. Bu kitabın ismini "Acının Birkaç Biçimi" koydum. Okurken bana geçen 'bazı şeyler bana kalsın' çekingenliğini görüp, 'seyreltmem gereken acılar var' çığlığını net olarak duydum. Puntonun gereksiz büyüklüğünü fotoğrafların güzelliği hatrına şimdilik görmezden geliyorum :)

Profile Image for Ebru Türkyılmaz .
52 reviews6 followers
April 11, 2024
Melikşah Altuntaş'ı yıllardır takip eden biri olarak kitabını okumak ilginç bir deneyim oldu. Bu deneyim, kendisine olan saygımı artıran bir şey hâlini aldı. Yakından tanıdığım birinin satırlarını okur gibi hissederken edebiyatını sevip sevmeyeceğim merakı olumlu bir yere evrildi. Keyifle okudum. Tebrik ederim.
Not: 'bir tık' da düzeltilirse bence tamamdır.
Displaying 1 - 30 of 137 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.