“Kendi Gök Kubbemiz, aziz şair Yahya Kemal’in asrımızın Türkçesiyle söylediği şiirlerini bir araya toplayan kitabının adıdır. Üstad “Süleymaniye’de Bayram Sabahı”nın bir mısraında geçen bu adı çok beğenirdi. Yahya Kemal’e göre Kendi Gök Kubbemiz onun bütün şiirini ve bizim şiirdeki millî semâmızı ifade eden isimdi. Bu ismi âdeta kıskanırdı.” (Nihad Sami Banarlı)
“Bu kitap, benim ve benim neslimin senelerdir beklediği bir kitaptı.” (Ahmet Hamdi Tanpınar)
“Ne hürriyeti, ne müsâvâtı hatta ne o yoldan gelecek şöhreti isteyen”, “Yâ Râb! Bana bir ses yaratan kudreti ver” diyen, yine kendi tabiriyle “yeryüzünde yegâne ihtirası, milletinin lisanında istediği gibi bir kaç manzume meydana getirmek” olan Yahya Kemal’in Kendi Gök Kubbemiz’i, gücünü mazinin ve ananenin büyük mirasından alan fakat gününün sade ve beyaz diliyle söylediği şiirlerini toplar.
Millet, tarih, vatan gibi kavramları daima “medeniyet” perspektifinden yorumlayan, vârisi olmakla gurur duyduğu bu medeniyeti asırlar boyunca inanç, sabır ve ustalıkla yoğuran Fatih’ler, Itrî’ler ve Sinan’larla beraber yaşamış olan şair, bu kitaba aldığı şiirleriyle okuyucusunu da “cedleri”nin mağfiret iklimine sokar.
Kitabın ismi gibi bir bölümü de “Kendi Gök Kubbemiz” Yahya Kemal’in tarih, vatan, milliyet, fetih mefhumları ve en güzel cepheleriyle İstanbul’la; ikinci bölüm “Yol Düşüncesi” ölümle; üçüncü bölüm “Vuslat” ise aşkla ilgili şiirlerin yer aldığı kısımlardır. Fakat bütün bu bölümler ve şiirlerde Yahya Kemal aynı duyuşun insanı ve şairidir. İstanbul, Türklüğün bir harikası ve şahikası olduğu; kadın, zarafetinde bir medeniyeti aksettirdiği, ölüm de vatan toprağında munisleştiği için güzeldir...
Yahya Kemal Beyatlı (2 Aralık 1884, Üsküp - 1 Kasım 1958, İstanbul), Türk şair, yazar, siyasetçi, diplomat. Doğum adı Ahmed Agâh’tır.
Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin en büyük temsilcilerinden biridir. Şiirleri Divan edebiyatı ile modern şiir arasında köprülük görevi üstlenmiştir. Türk edebiyat tarihi içinde Dört Aruzcular'dan biri olarak kabul edilir (Diğerleri Tevfik Fikret, Mehmet Âkif Ersoy ve Ahmet Haşim'dir). Sağlığında Türk edebiyatının baş aktörleri arasında kabul edilmiş ancak hiç kitap yayımlamamış bir şairdir.
Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyetinde milletvekilliği ve bürokratlık gibi siyasi görevler üstlenmiştir.
Bu kitap yalnızca boş sayfalardan oluşsaydı ve tam ortasında "İnsan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar" yazsaydı yine okunmaya değerdi. Daha fazlasını söylemem gereksiz.
Şiirlere karşı olan sevgim gitgide artıyor böyle kitaplar sayesinde. Çok ama çok beğendim. Tam bir İstanbul aşığı bir yazar. Şiirlerinin dili muazzam. Kafiyeler oldukça etkileyici. Herkese göre şiirler var. Savaş, kahramanlık, sevgi, barış, aşk....
Küçük bir kitap, dili çok hafif ağır. Bazı kelimeler yabancı gelebilir ama onu bile hissettirmeyecek kadar güzel. Mutlu günler, iyi okumalar...
Süleymaniye'de Bayram Sabahı, Akıncı (Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik!), Üsküdar'ın Dost Işıkları, Sessiz Gemi (Artık demir almak günü gelmişse zamandan..) gibi hemen herkesin bildiği duyduğu şiirler var bu kitapta. Milli şairimiz Yahya Kemal'in eski şiirin nazım şekilleri ile yazdığı şiirleri ise Eski Şiirin Rüzgârıyle kitabında.
"...
Kimlersiniz? Ya bağrı yanık kimselersiniz! Yâhut da her sabah uyanık kimselersiniz.!
Dünyâ yüzünde, bir sefer olsun, tanışmadan Öz çehrenizle sizleri görmekteyim bu an.
Sizlersiniz bu ân'ı ışıklarla Türk eden! Eksilmesin şu mutlu şafaklar bu ülkeden. !
Gönlüm, dilim, kanım ve mizâcımla sizden'im; Dünya ve âhirette vatandaşlarım benim."
Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede, Bir mehabetli sabah oldu Süleymaniye'de Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati Dokuz asrında bütün halkı bütün memleketi, Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan, Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan, Gecenin bitmeye yüz tuttuğu andan beridir, Duyulan gökte kanat, yerde ayak sesleridir.
"Bin yıldan uzun bir gecenin bestesidir bu. Bin yıl sürecek zannedilen kar sesidir bu."
Okuduğum ilk Yahya Kemal kitabı ve gerçekten ne kadar büyük bir üstad olduğunu anladım. Bu ne kelime dağarcığıdır böyle! Her bir kelimeyi notaya çevirmiş adeta. Musuki yaratmış sözlerle.
Bende bu kitaba puan verecek yürek yok ama yine de adet yerini bulsun. Tam anlamıyla Türkçenin şahikası. İstanbul’a, ölüm ve sonsuzluğa dair şiirlerin tarifi imkansız.
Eğer okuduğum kitapların altını çizmeye kıysaydım bir çok dizenin altı çizili olurdu.Özellikle şair ölümü ve vatan sevgisini o kadar güzel anlatmış,betimlemiş ve benzetmeler yapmış ki etkilenmemek elde değil.Benim özellikle beğendiğim ve aklımda kalan birkaç yer;
"Zihnim bu şehirden,bu devirden çok uzakta"
"Ölmek değildir ömrümüzün en feci işi, Müşkül budur ki ölmeden evvel ölür kişi"
"Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden, Bir çok seneler geçti;dönen yok seferinden"
"Hayal içinde yaşar, Hayal içinde ölür."
"Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç; Bu son fasıldır ey ömrüm,nasıl geçersen geç!"
"O kuş ancak bahar olunca gelir, Nerelerden gelir? Kimse bilmez,bu bir muammadır; Bahar erince sona Kaybolur,başka bir bahara kadar."
“O bir kültürü, ferdi bir macera gibi yaşayan, yaşamak isteyen insandı.” Tanpınar, Yahya Kemal’i böyle nitelendirmişti. “Süleymaniye’de Bayram Sabahı” şiirinde, Yahya Kemal’in Osmanlı tarihine ve kültürüne nasıl bir bakış açısıyla yaklaştığını, nasıl bir hayal alemiyle olan biteni izleyip bizlere yansıttığına şahit olmaktayız. Ahenkteki ustalığını da hemen hemen her şiirinde görebiliyoruz. “O bizim asıl klasiğimizdi.” demişti Tanpınar. Kitaptaki şiirlerin üzerinde bir süre durduktan sonra, bunu inkar etmek çok zor!
Yahya Kemal Beyatlı Editör: Pertev Naili Boratav Yahya Kemal Enstitüsü yayınları ; 4. İstanbul Fetih Cemiyeti 47 Yahyâ Kemal Külliyatı 1 5.baskı, İstanbul, 1974. baskılar, 1961, 63, 69, 74.
Yahya Kemal Beyatlı, (1884-1958)
kitap, 1956-57 yılında, hürriyet gazetesinde 65 hafta boyunca neşredilen şiirlerden oluşmaktadır.
bendeki 74 basımında, kitabın son sayfalarında sayın Boratavın, arkadaşı beyatlıyla ilgili anıları ve bu kitabın serüveni hakkında açıklayıcı bilgiler var.
kitap üç bölüm;
-kendi gök kubbemiz, 33 şiir, s. 9-79. -yol düşüncesi, 23 şiir, S.83-121. -vuslat, 25 şiir, s.127-171.
İstanbul şairi mi desek, Balkan mı, Osmanlı aşığı mı ya da Anadolu insanı. Ölüm gemidir onda, aşk bir hülya, Korkusu, görememektir yaşarken rüya. --- Ayak bastığı bir kaldırım taşı için bile duygularını mısralarıyla aksettirecek gibi hissettiren yazılarıyla; bazen kapalı, bazen gözünüze sokacak kadar net tespitleriyle şiire ısındırabilecek bir yazarın kitabıdır, Kendi Gök Kubbemiz.
Kitabı daha önceden okumuş olmak isterdim. Kendi gök kubbemiz bölümünde tarihimiz, kültürümüz, vatan, millet, İstanbul, Balkanlar çok güzel işlenmiş. Üsküpte doğan ve tüm kayıplarıyla cihan devletinin yirminci yüzyılını yaşayan şair, geçmişimizle bağ kurmak için bize sağlam bir ip uzatıyor.
Yol düşüncesi bölümünde yazar; ölüm, yaşlılık ve hatıraları işlemiş. Son bölümde ise aşk ve kadın konuları işlenmiş. Bir çırpıda okunabilen kitap aynı zamanda meb 100 temel eser arasında yer alıyor.
Süleymaniye’de Bayram Sabahı, Akıncı, Atik-Valde’den İnen Sokakta, Sessiz Gemi, Rindlerin Akşamı ve daha nice muhteşem şiiri ihtiva ediyor. Türkçe bilmenin hazzına en çok varılacak birkaç kitaptan biri. Bunların yanı sıra, en sevdiğim iki şiir mısraını da içeriyor: “Yürü! Hür mâviliğin bittiği son hadde kadar!... İnsan âlemde hayâl ettiği müddetçe yaşar.”
Süleymaniye’de Bayram Sabahı … Duyulan gökte kanad, yerde ayak sesleridir. (3) … Uhrevî bir kapı açmış buradan gökyüzüne, Tâ ki geçsin ezelî rahmete rûh orduları… (4)
Açık Deniz … Gittim o son diyâra ki serhaddidir yerin, Hâlâ dilimdedir tuzu engin denizlerin! (7)
Yol Düşüncesi …Bu gözlerim, medeniyyetlerin bıraktığını, Beş on yıl önce, görür müydü böyle taş yığını? Bugünse yeryüzü hep madde, her ufuk maddî. Demek ki âlemin artık göründü serhaddi. (47)
Düşünce …”Yalnız duyan yaşar” sözü, derler ki, doğrudur “Yalnız duyan çeker” derim, en doğru söz budur. (50)
Deniz Türküsü …İnsan âlemde hayâl ettiği müddetçe yaşar. (56)
Uçuş Uçmakta, konmadan, kıyısız bir denizde rûh; Benzer mi böyle bir kuşa Tûfan içinde Nûh? (57)
Yahya Kemal’in yaşarken hiçbir eseri basılmamış. Bu ilk şiir kitabı da vefatından sonra 1961’de basılmış. Aruz ölçüsüyle yazılmış, milli değerlerin, tarihin, maneviyatın, musikinin, kültürün, İstanbul’un öne çıkarıldığı, şairin bir yerden sonra ölüm düşüncesiyle karamsarlaştığı şiirler var. Arka kapağında “Yahya Kemal bize, geçmişle günü ve geleceği ayırmadan iç içe sunar.” diyor. Geçen zaman ve Türk şiirinin geçirdiği evreler göz önünde bulundurulunca bir geçiş dönemi şairi ve şiirleri gibi duruyor. Kafiye olarak seçilen kelimeler bazen biraz zorlama hissi veriyor. Zamanın farklı ihtiyaçlarına cevap vermiş şiirler. O dönemdeki başka şairlerin neden yeni bir söyleyiş aradıklarını bu şiirlerden sonra anlayabiliyorsunuz.
Bugünün okuyucuları için bilinmeyecek kelimelere ve atıflara açıklama düşülmeli.