Sen yoktun o zamanlar, çocukluğumda en çok yağmuru severdim ben... Ne zaman bir dert gelse bana, yağmur yağar, Dinler, dokunur, ve topraktan kalkan o kokuyu koklardım... Ateşim sönerdi.. sonra büyüdüm.. gözlerini gördüm, Yandım, yağmur yağdı, ve ilk kez sönmedim... Ben yağmurdan daha fazla bi seni sevebildim...
Evet arkadaşlar, gördüğünüz gibi artık ben de kitap çıkarabilecek yetkinliğe ulaşmış görünüyorum. Şu an çay-kahve-meşrubat edebiyatı içeren bir kitap yazıp her dizeyi iki kelimeyle sınırlandırsam, bizzat yaşamadığım halde satırların içine biraz tasavvuf sosu katsam ve sayfaları ormanlarımızın ağlayacağı bir şekilde sadece 5-6 kelime ile doldursam, beni de Çağdaş Türk Edebiyatı başlığı altında çok satanlarda muhtemelen görürsünüz.
Binlerce kişi tarafından okunmuş ve popüler kitap sitelerinde pek çok kişi tarafından yüksek puan verilmiş bu kitabın içinde neler yazıyor hadi hep beraber bakalım... İncelemeyi okurken yanınızdan çay paketlerini, semaverleri ve semazenleri eksik etmezseniz sizin için daha verimli bir süreç olacağını düşünüyorum.
Yazarın sayfasında yazarı tanıtıcı olarak şu cümleler yazıyor: "Küçük yaşlardan beri tasavvufa ve şiire yatkınlığı olup şiir, yağmur ve çay aşığıdır. Bu nedenle yazarın ilk kitabı “Elif Gibi Sevmek” tasavvuf ve şiirin bütünleşmesiyle ortaya çıkmış bir eserdir."
Evet, ne kadar mükemmel değil mi? Siz, şiir, yağmur ve çay aşığı olabildiniz mi? Siz tasavvufu hiç yaşamayıp tasavvufla yatıp kalkan, kitaplarına tasavvufu süslü bir şekilde koyup bunun üstünden para kazanmaya çalışan, Türk mutasavvıflarının tarihini kaleme alan Fuad Köprülü'nün bu eseri tasavvufu yaşamadan kaleme aldığı için eleştirilmesine rağmen Hikmet Anıl Öztekin gibi birisi olmak nedir bilir misiniz? Eğer tasavvuf kültürünü Mevlana, İbn Arabî, Abdülkadir Geylani gibi isimlerden değil de Elif Şafak, Hikmet Anıl Öztekin ve Hakan Mengüç gibi isimlerden öğrenmeye çalışıyorsan Allah sana akıl fikir versin kanka, bence sen bu incelemenin buradan sonrasını okuma.
Evet, O zaman, Muhteşem, İncelememe, Devam ediyorum...
"Kendi çayını kendi demleyen, dostlara selam olsun..." (s. 17)
Evet, 17. sayfada yazan bu muhteşem cümleleri okuduktan sonra kendi varlığımı sorguladım diyebilirim. Eğer yazara göre kendi çayımı kendim demlemiyorsam bana selam olmuyor. Yani çayımı annem, babam ya da arkadaşım demliyorsa sanırım ki selamsız sabahsız biri haline geliyorum maalesef. Gördüğünüz gibi sadece tek bir alıntı üzerinden ne kadar kafa patlattım. Bu yüzden gerçekten de çok kafa dağıtan bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Hikmet Anıl Öztekin adlı keskin nişancının uzak mesafeden bana sıktığı nitelikli edebiyat kurşunlarından nasıl kaçacağımı inanın hiç bilmiyorum.
"İlk kez gitmiştik, Kız Kulesi'nde, "Beni ne kadar seviyorsun?" diye sordu, sustum, konuşamadım, dünyada sevgimi anlatacak kadar çay yoktu..." (s. 22)
İnsanların sevgililerinden neden ayrıldıkları ve çay mühendisliği konusu üzerine yüksek lisans yapmış olan filozof Hikmet Anıl Öztekin'in bu satırlarda anlatmaya çalıştığı şey gerçekten de çok derin. Hatta bu satırlar hakkında bir şey deme çabası yerine neden bu satırlara dair tiyatral performansımı izlemeyesiniz ki? Buyrun: https://www.instagram.com/p/Byk872TFOvf/
"Bardağın arkasında gözlerini görebilmek için neler vermezdim. Sen varken çayı açık içerdim gözlerini göreyim diye, sen gittin zehir gibi bir çay boğazımda, gözlerinin karşımda olmadığını görmeyeyim diye." (s. 23)
Muhtemelen bu tezatlık içeren bağlantıları tam olarak algılayabilmek için Sokrates, Platon, Nietzsche, Hegel, Husserl, Schopenhauer, Kierkegaard, Sartre ve Kant gibi filozofların bütün kitaplarını okumuş olmak ve günde 5 vakit çay içiyor olmak gerekiyor. Çünkü sevgilinizin gözlerini semaverin içinde kaynatınca, muhafazakarlığın ve İslam bağlılığının ölçüsünü çay ile sağlayınca, hatta birazdan örnek vereceğim gibi sayfalarda sadece birkaç kelime yazacak şekilde bir kitap yazınca ormanlar da çok mutlu oluyor kardeşim.
"Öyle bekledik işte; geleceğinden mi sanki, sevdamızdan..." (s. 35)
Bu alıntıyı tam olarak anlayabilmeniz için, https://ibb.co/BBk4Dqw bu fotoğrafa bakmanız gerekiyor. Çünkü çay bardağındaki çayın azalışıyla senkron bir şekilde giden satırlar, bir sağa bir sola yazılıp deprem efekti verilmişcesine dizeler benim bütün paramı Hikmet Anıl Öztekin kitaplarına yatırmamı talep ediyor. Çünkü neden olmasındı?
"İstanbul bana, ben sana sırılsıklam..." (s. 73) "Yaşama dair..." (s. 129)
Hani Kaz Dağları'ndaki ağaç kıyımını boykot ediyoruz ya, bir sayfaya sadece 5 ve 2 kelimelik bir cümle yazıp geçen ve bütün ağaçların herhangi bir Hikmet Anıl Öztekin kitabı sayfalarına dönüşmek için yanıp tutuştuğu bu edebiyat dahisini henüz okumamış olmanıza gerçekten anlam veremiyorum. Hölderlin, Rilke, Puşkin, Cemal Süreya, Turgut Uyar, Arkadaş Zekai Özger gibi şairlerde bu tür özgün satırlara rastlayabildiyseniz lütfen beni uyarınız.
"Çay sensiz demsiz, Ben sensiz, nefessiz..." (s. 121)
Bu dizelerdeki kelimeleri autotune ve 1 adet mixer ile karıştırırsanız bence siz de çok izlenen bir Rap şarkısına sahip olup edebiyatın Ben Fero'su haline gelebilirsiniz:
çay demsiz nefessiz ben sessiz sensiz çay densiz sessiz ben nefessiz nefssiz çay nefessiz sensiz ben densiz demsiz çay nefssiz densiz ben sensiz sessiz ...
Gördüğünüz gibi sınırsız sayıda çay içeren dize kombinasyonu hilesini aktive etmiş bir Cyborg ile karşı karşıyayız.
Gördüğünüz gibi arkadaşlar, çay artık plütonyum kadar tehlikeli bir madde haline gelmiş. Sevgiyi anlatmak için kullanılan çaylar, semazenlerin dönüş enerjisini karşılamak için kullanılan çay makineleri, Çocuklar Duymasın dizisindeki Hüseyin'in bile çay üzerinden bu kadar prim yapmadığı çaysı dizeler... Anlayamazsınız!
Bence kitap reklamdan dolayı bu kadar tutuldu. Ne zaman girsem Twitter'a kesin bi resmini veya bi sözünü görüyordum. Bende merak edip alıp okudum. Bir iki yeri dışında pekte abartılacak bişey yok. Bu yüzden ikinci kitabıda almadım.
Although I like Hikmet Anil but I didn’t like his book,I got bored alot so that it makes me too much time to finish! I dont know It seems like the poems are alike too much
Hayatımda bu kadar kötü bir kitap okuduğumu hatırlamıyorum Bir ara sadece şaka yapıldığını sandım yani gerçek kitap olmadığını düşündüm ama gerçekten bu kitap basılmış ve insanlar tarafından okunmuş Hala inanamıyorum sabah yarısına geldim çok içindeyim o kadar kötü bir kitap hiç görmemiştim.
Neden bilemiyorum pek sevmedim. Yarıda bırakmamak için devam ettim. Aslında güzel satırlar vardı içinde, seçtim, bana hitap edenleri de paylaştım. Lakin bütününe bakarsak, sevemedim. Galiba biliyorum sevmeme nedenimi. Yazdıkça dökülüyor düşüncelerim satırlar şeklinde.
Kitaptakı karamsarlığı sevmedim. Aşkın bu karamsar hali sıktı beni. Bazi şeyleri gerçekçi bulmadım mesela. Klişe gibi seslenen, gerçekçi olmadığını düşündüğüm çok şey vardı. Nasıl anlatsam, hani her kes biliyor ya, aşk acıyı, edebiyyat dramı sever diye. Belki bu yazdığım önyargı da ola bilir, ama bana bunu hatırlatdı. Sevilsin diye, daha çok insan okusun ve kendine ait bir şeyler bulsun diye yazılmış gibi hiss ettim. Aslında sorun kitapın tamamının acı üzerine odaklı olmasa belki de, hatta yüksek oranla böyle. Bu yüzden sevemedim.
Bide mantık ortaya giriyor. İnsan ne yaşarsa yaşasın, hayat devam ediyor ve Leylalar, Mecnunlar, Şirinler, Ferhatlar yaşadığımız dünyada nerdeyse yoklar. Bazı duygular, bazı şiirler sadece yazılmış olmak için, abartılmış gibi de geldi bana.
Genel olarak, karamsarlığından ve gerçekçi bulamadığımdan dolayı sevemedim.
Lakin içerisinde beğendiğim güzel cümleler, satırlar oldu. Onlar için çook teşekkür ederim!
sayfalar para kazanmak için boş boş doldurulmuş. saçma sapan görsellerle doldurulmaya çalışılmış. tamamen sosyal medyada paylaşmaya yönelik duygu sömürüsü gibi bir "şiir" kitabı. "adam olmak" "küçükken belliymiş benim adamlığım" başlıklarla ben böyle adamım şöyle adamım diye erkeklik taslayan kıroca ve sanatsallıktan yoksunca para ve ün kazanmak için yazılmış ve yazanı ne yazık ki hedefine ulaştırmıştır. dini hassasiyetleri sömürerek ikinci kitabını bile yazdığı bu "şiir" serisi ile şimdi Amsterdam'da kazandığı paranın keyfini sürüp ününe ün katma peşinde.
my review for this book will be a litlle bit too romantic. because adam önce hissetmiş sonra dönüp şükrünü eda etmekle kalmayıp ahirete kendiyle sadakai cariyesini de götürebilmek için yazıp kağıdı kalemi de nasiplendirmiş. ba yıl dık yalan mı söyleyelim.. dualarımız oldular, süslendi bu kelamlarla hayallerimiz. okuyanın amini olurlar. vesselam.
« Kalem senin ! Mürekkebin de var ! Elif’i yazacak kagidin da var ! Kalem senin iradene yön veren aklin, Mürekkep seni sen yapan muhabbetin, Kagit ise içinde asigi da masugu da besleyip yasatacagin gönlündür. Aklin iradene sahip çikip muhabbetine versin kendini ve o muhabbeti kalbine islesin. Elif olarak islesin.. Elif gibi dosdogru.. Elif gibi ilk.. Elif gibi dimdik.. »
« kitaplari seven, okuyan, kilan, sadece vuslata degil hasrete de Eyvallahi olan, kendi çayini kendi demleyen, dostlara Selam olsun.. »
« Bu sabah öyle biz gibi ki Istanbul, Elif’in dünyaya verdigi anlam gibi yagiyor kar gökten, Bizim gibi birbirimize degmeden, Bizim gibi ayri ayri eriyerek.. »
« Bir bilsen ne kadar özledim, utani, nefes olur gelirsin… »
« Ilk kez okudugum kitabin sayfasini çevirirken yüzüme vuran esinti bile seni hatirlatiyor, anilari geçtim ben, yeni her seyde sen varsin.. »
« Yâr, bizim sevdamizi bir de kül olan o koca ormanda, elif gibi dimdik duran, nasibine, tek hecesine sevdali, gözleri hasretten kabuk baglamis o çinarlara sor.. »
« Öyle ihtimaller denedim ki sana ; bir keresinde bütün parami o eski kirmizi körüklü otobüslerde, günlerce sensiz Istanbul’u gezmeye vermistim, dünyadaki bütün teyzelere yer vermek için, dünyadaki bütün teyzelerden ‘Allah sevdigine kavustursun yavrum’ duasi alabilmek için. »
« Sonra yandik on yillik bir sevda atesinde, ne eller kalem tutar oldu ne gözler kurur, bogazdaki dügüm kitledi nefesimizi, siirler durdu, en son, elif gibi sevdik dedik kitap oldu.. »
« Özgür olacak sevdigin, her sey, dünya, para, heyecanlar kontrölünüzde olacak. Korkmayacaksiniz hiçbir seyden, ötesi yok aslinda cehennemin dibine kadar birbirini sevmeye cesaret eden bir çift olacaksiniz »
« Aslinda sevmek bir kültür meselesidir. O kadar genis bir alginiz olacak ki, dinciden daha dindar olacaksiniz, en gezginden daha çok gezeceksiniz, en gevsekten daha çok güleceksiniz, en iyiden daha iyi sarilacaksiniz. »
« Yine erkeklik yapip Ikea’daki bütün örnek evleri alacagim sana. »
« Yetecek sana onun gözleri, aydinlikta da karanlikta da… »
« Kitaplardan basini kaldirma ufaklik, dünya kötü bir yer.. Her yer ayrilik kokuyor, Ve bunu hiçbir zaman unutma En kalici ayrilik kokusunu en sevdiklerin sikar.. »
« Sevdiginin ; her tebessümü cenneti sevme gerekçen, her gözyasi ise cehenneme kelepçen.. »
« Ilk defa bu yil, günesin batisini dogusundan daha çok sevdim, ölümü sever gibi yani, Annem yaslandigin içindir oglum dedi, »
« Gecenin en siyahinda gelir, yakamozun en güzeli.. »
« Sevmek, belki bir gün okur diye, sair olmaktir. »
Diyecek pek bir şey bulamıyorum açıkçası... Neden bizim erkek ve kadın yazarlarımız bu kadar aşkı abartılı anlatıyor anlamış değilim gerçekten anlamıyorum... birini seversin tamam da aşırısı nedir gerçi şu anda gençlerin yaptığı şey de aynı... ne denilir bilemiyorum. Edebi yanı yok kitabın kitabı yazan kişi mühendis imiş zaten.... Herkes kitap yazamaz, yazmamalı da bence. Hem edebi altyapı gerekiyor, bu yok ise bol kitap okumalı kişi...
Zamanın twitterde patlayan kitabı nesi bu kadar cilalanıp parlatıldı bilemiyorum tuhaf. Babama kısmı kitap olsa alırdım... Kitap tam anlamıyla Avrupa Yakası dizisinde Volkan karakterinin sağdan soldan toplayıp roman yazıp yazar olarak ünlenmesini hatırlattı bana, hep bildiğimiz şarkılardan şiirlerden eklemeler tabir yerindeyse çalmalar var. Çok tavsiye edemeyeceğim, zaman kaybetmeye değmez diyemem, insan; herkes farklı düşünebilir alın okuyun kendi fikriniz daha değerli.
Okuduğum ilk ve sanırım en güzel şiir kitabı... Yazarın tarzının kendine özgü olması, duygusundaki samimiyetini okuyucuya en iyi şekilde aktarması ve Allah aşkı ile dünyevi aşkı harmanlaması bende bıraktığı bazı kalıcı izler. Yolu açık olsun bu genç başarılı yeteneğin;)
3.5 yıldız. Şiir ya da deneme yazıları severler için harika bir kitap ama benim için pek öyle değil. Nadiren de olsa okurken yüreğime dokunan cümleleri oldu ama şiir sevmediğimden midir bilmem okurken çokça sıkıldım. :/
Not bad. I guess I was expecting a lot from this book since it was highly covered in the media therefore I was a bit disappointed yet overall it was a nice poetry style book.