Elma Yayınevi-ORTAPIA’dan çıkan yeni kitabımız Kalk Bi Dopamin Demle yazar Dr. Serkan Karaismailoğlu ve Dr. M. Ali Karaismailoğlu’nun anlatımlarıyla sesleniyor okura; İnsan beyni önüne çıkan her türlü durumu harika analiz edebilecek bir prefrontal kortekse sahip olsa da hayatının büyük bir bölümünü duygularıyla yaşar. Duyguların bu denli güçlü olmasındaki en önemli etken ödül ve ceza sistemiyle çok yakın bir ilişki içinde olmasından kaynaklanır. İşte bu nedenle hayatı anlamak için beynimizdeki ödül devrelerinin çalışma mantığını ve dopaminin felsefesini anlamak lazım. Elbette ödül merkezleri açısından beynimizde aktif rol oynayan serotonin, oksitosin, endorfin gibi çeşitli moleküller olsa da bu kitapta sadece dopamini ele alacağız çünkü sistemdeki en kritik molekül dopamindir.… Eğer siz de beyninizin içinde bir karadelik varmış ve ara sıra her şeyi yutuyormuş gibi hissediyorsanız aramıza hoş geldiniz. Tanıştığımıza göre dopaminimizi güzelce demleyip sohbetimize başlayabiliriz. Keyifli okumalar…
Lisans eğitimini 2005 yılında Hacettepe Üniversitesi Biyoloji bölümünde tamamladı. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim dalından yüksek lisans derecesini 2009 yılında, doktora derecesini ise 2014 yılında almış olup halen aynı yerde çalışmaktadır. Sinirbilim alanında, beyin cinsiyeti (kadın beyni – erkek beyni) başta olmak üzere çeşitli konularda çalışmalarına devam etmektedir. 2009 yılında ulusal fizyoloji kongresinde en iyi genç araştırmacı ödülünü almıştır. Akademik alanda bir tane uluslararası kitap bölümü olmak üzere çeşitli ulusal ve uluslararası dergilerde makaleleri bulunmaktadır. Cinsiyetler arasındaki beyin farklılıklarının neden olduğu ve günlük hayatımıza yansıyan değişik bakış açılarının altında yatan sinirbilimsel nedenlerin herkesin anlayacağı bir dilde ele alındığı “Kadın Beyni Erkek Beyni” adlı kitabı 2015 yılında yayınlanmıştır. 2016 yılında TÜBİTAK desteği kapsamında “fizyopia” adlı teknokent şirketini kurmuş olup halen şirketin yöneticiliğine devam etmektedir.
Kalk Bi Dopamin Demle; su gibi akan etkileyici anlatımı, gündelik hayattan örneklendirmeler ile keyifli ve merak uyandıran işleyişi, karmaşık olduğu düşünülen bilgilerin sohbet çerçevesinde aktarılması, çağımızın en büyük problemlerinden biri olan tatminsizlik, rutin hayata dair farkındalığın kaybolması,haz peşinde koşma gibi davranışların dopamin mekanizması ile ilgisi, biyolojik yapımızı anlamanın ve kontrol edebilmenin önemi gibi konuları temel alması ile çok beğendiğim ve soluksuz okuduğum bir kitap oldu.
İnsanı harekete geçiren, keşif ve yeniliğe yönelten enerji motivasyondur. Bu enerji kaynağı ile ilgili bir nörotransmitter olan Dopamin; ödül merkezi üzerinde faaliyet gösterir. İnsanın her ihtiyacına anında ulaşmasının mümkün olduğu günümüzde, temas ettiğimiz her unsur ödül merkezini uyarmak üzere yapılandırılmıştır. Sınırlı düzeyde bulunan Dopamin, ihtiyacımız olmayan unsurların bu uyarısı karşılığında tükenir. Dopamin dengesinin tekrar sağlanması için gereken süreçte çökkünlük hissi ortaya çıkar. Bu çökkünlük hissi yeni haz kaynakları arayışına girmeden sağlıklı yönetilirse dopamin kaynakları tekrar eski seviyesine döner.
En temel davranışların ve ihtiyaçların karşılanmasında temel merkez,beynin ödül ceza merkezidir.Ve dopamin de bu merkezin işlevsel çalışmasında önemli olan bir kaynağı oluşturur. Dopamine ulaştıktan sonra elde ettiğimiz ödüller ya da elimizde olanlar aynı coşkuyu yaratmazlar.Dopamin yenilik arayışındadır. Bu durum haz peşinde koşma davranışını açığa çıkarır.
Dopaminin beynin üzerinde dağılımını sağlayan yolaklar olan Mezolimbik yolak ve Mezokortikal yolaktır.Bu yolakları anlamak, kontrol edebilmek, hayatı otomatik pilotta yaşamak yerine, şuana farkındalık ile odaklanmak ,dopamin salınımına olumlu etki eden unsurlardandır.
Art arda dopamin salgılatan uyaranlara maruz kalmak, tek başına keyif veren unsurları biraraya getirip tek seferde tüketmek , dengeli olarak salgılanması gereken dopamin devrelerinde arıza yaratacağından hem günlük hayattan ve rutin faaliyetlerden aldığımız keyfi olumsuz etkilemekte hem de tatminsizlik yaratmaktadır.Dopaminin dengesini sağlayan şey hazzın olduğu yerde acının da olmasıdır.
Ulaşılan ödülün beklenmedik olması dopaminin etkisini arttıran etkenlerden biridir. Başarıya ulaşmak sonucunda bu durumu bir ödülle kutlamak salgılanan dopaminin etkisini, tek başına olacağından daha az hissetmemizi sağlar. O sebeple elde edilen başarının bir ödül olmadan hissettirdiği keyfi yaşamak, ödülü de bu keyfe alıştıktan sonra hayatımıza almak dopaminin etkilerini sağlıklı yaşamak açısından önemlidir. Özellikle çocuklarda her davranışın ödüllendirilmesi dopamini olumsuz etkileyeceğinden sakıncalıdır.
İçsel motivasyon ile bir süreç içinde olma, o sürecin devamlılığı ve başka ödüle ihtiyaç duyulmaması açısından önemlidir.Farkındalık ve keşif;yapılan bir işte içsel motivasyon uyandırmanın temel adımlarındandır. Spor yaparken, bu eylemin vücudumuz üzerindeki etkisini görmek ve anlamak gibi.
En büyük dopamin kaynaklarından birisi sağlıklı birliktelikler ve kurulan sosyal bağlardır. Bize iyi gelen ilişkiler hem fiziksel hem de zihinsel sağlığımızı olumlu yönde etkiler.
Kitaptan aklımda kalan bu bilgiler ve daha fazlası, yalın ve sohbet havası taşıyan bir anlatımla zihinde iz bırakan bir yapıda işleniyor. Hepimizin hayatında büyük rol oynayan tatminsizlik, an ile bağlantı kurma güçlüğü, keyif arayışı gibi davranışların arka planında oynayan mekanizmalara dair farkındalık yaratacak bu kitap kesinlikle önerimdir.
Nörobilim ilgi alanınızsa kitabın ilk sayfaları daha önceden aşina olduğunuz bilgilerden oluştuğu için hafif gelebilir. Ama 50-60 sayfa ilerledikten sonra günlük hayattan örnekler ve mekanizmalar açıklandığında kitap daha doyurucu hale gelmeye başlıyor. Bolum başlarındaki ve içindeki alıntı sözler beni zaman zaman üzerinde düşünmeye sevk eden sonradan da hatırlamak isteyeceğim türden mesajlar içeriyordu. O açıdan da kendime notlar aldığım bir kitap oldu.
Ne kadar derine giderseniz o kadar nefessiz kalırsınız… Doğa insanın ihtiyaçlarını karşılar, açgözlülüğünü değil… Her tatmin edilmiş arzu bir yenisini doğurur… Bilinçli verdiğiniz kararlardan sorumlu olan prefrontal korteksiniz ne kadar gelişmiş olursa olsun asıl patron her zaman derin beyin (Limbik Sistem) olucaktır… Dopamin zirvesi ne kadar yüksek olursa onu takip eden çöküş de o kadar büyük olucaktır… Belki de mutluluk; başka bir yerde olmanız, başka bir şey yapmanız, başka biri olmanız gerekirdi duygusuna kapılmamaktır… Sadece mutlu olmayı istesek kolay olacaktı ama biz başkalarından daha mutlu olmak istiyoruz. Bu da oldukça zor çünkü onları daima olduklarından daha mutlu görürüz… Benzer ödül kaynaklarını asla peş peşe kullanmayın… Koşullar ne olursa olsun asla farklı dopamin kaynaklarını bir araya getirip kombine etmeyin… Haz olması için acı olması lazım… Ödülü düşünmek, onunla ilgili hayaller kurmak da dopamin salgılatmaktadır… İnce düşünen insanların en sık yaptığı hata, kişiliği küçük olan insanlara büyük anlamlar yüklemektir… Güzel bir iş yapmak istediğin zaman acele et, gizli tut ve onu gözünde küçült… Eğer freni sistemin kendisi yaparsa kötü hissedersiniz. Oysa frene siz basarsanız yavaşlayıp duracağınızı bildiğinizden bundan kötü etkilenmezsiniz… Yakın ilişkiler, arkadaşlık ve dostluklar söz konusu mutluluk olduğunda para, zeka, sosyal statü, şöhret ve hatta genlerimizden bile daha önemlidir… Aile ve arkadaşlarla kurulan güçlü sosyal bağlar hem daha mutlu hem de daha uzun yaşamamıza katkı sağlamaktadır… Beyniniz açısından en temel dopamin kaynağı sosyal bağlar ve birliktelik olmak zorundadır… Minnet duymak önemli dopamin kaynaklarımızdan birisidir… Sizde olmadığı halde başkalarına verebileceğiniz en büyük hediye mutluluktur… İnsanlar başkaları için para harcadıklarında kendileri için yaptıkları harcamalara göre daha fazla mutlu olmaktadırlar… Dopamin devrelerinin kendini toparlayabilmesi için yaklaşık 1 aylık bir süre geçmesi gerekirken, en yoğun yaşanılab kısmı ilk iki haftadır… Taşı delen suyun kuvveti değil, sürekliliğidir…
Standart okuma listemi bir tavsiye üzerine değiştiren bir kitap. İçerik olarak kapakta da yazdığı gibi “vakti olmayanlar için sinirbilim “ net bir özet olabilir. Sinirbilime dopamin üzerinden yaklaşıyor. Batı da başlayan bilime ve felsefeye eğlenceli bakan Platon Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenk ile Bara Girer vb isimleri olan kitap serilerini andırıyor. Hayatı daha keyifli kılmak için yapılması gerekenleri dopamin üzerinden sade bir biçimde aktarıyor. Ama öyle bir ülkede yaşıyoruz ki kitap sayesinde dopamin seviyenize ince ince ayar yaparken trafikte uyarmak için korma çaldığınız bir kişi size kafa atabilir. Ve dopamin burnunuzdan ince bir şerit halinde sızabilir. Eğlenceli kitaba eğlenceli yorum
Kitaba çok önyargılı başladım dürüst olmak gerekirse, lisedeyken serkan karaismailoğlu okumayı severdim ama seviyesi popüler bilim olduğu için zaman kaybı olur mu diye korkmuştum. Ama beklentimden farklı oldu. Kitap yine popüler bilim kitabı, yepyeni şeyler öğrenmeyeceksiniz muhtemelen siz de ama şu an hayatımın inanılmaz doğru bir zamanında bu kitabı okudum. bu sayede gerçekten çok anlamlı oldu bu kitap.
Telefon bağımlılığı için birbirinden farklı kitaplar okuyor, kaynakları takip ediyor, kitaplar okuyor olsam da maalesef bence bu dopamin bağımlılığına çok yüzeysel bakmışım. Böyle daha odaklı okumak, çok iyi geldi.
altını çizdiğim yerleri buraya yazmak için bekliyordum ama tabii ki odaklanamadım. yine tam o halde değilim ama temelde,
hazzı ertelemenin ne kadar önemli olduğunu, aynı anda birkaç hazzı birden almaya çalışmanın bana uzun vadede (aslında kısa vadede de) zarar verdiğini fark ettim. aslında ekonomide diminishing marginal utility yasası olarak biliyoruz bunu bir yandan da, burada da dopamin deposu dolduğu için utility'nin azaldığını anlıyoruz. biyolojik tarafını okumuş oldum.
dopamin detoksunu da aslında merak ettim. çünkü buna dair ilginç bir post görmüştüm instagram'da. biri, sürekli gezdiği için artık zevk alamadığını ve uzun bir süre gezmeyeceğini, rutinleri olan sakin bir hayattan da aynı zevki alabilmeyi denediğini yazmıştı. küçük anlardan haz alamama hali de, büyük dopaminlere bağımlılıkla ilgili yine.
aynı zamanda bazı kolay ama çok dopamin tüketen (şeker gibi bizi hızlıca yükseltip düşüren) şeylerin başında medya şeyler var. bingo-watching, reel kaydırmak, kötü beslenmek gibi. dopamin reseptörlerini aşırı uyarımdan korumayı hedefliyor.
"dopamin zirvesi ne kadar yüksek olursa onu takip eden çöküş de o kadar büyük olacaktır. büyük hazlar ve başarılar sonrasında görülen durgunluğun ana sebebi bu çöküştür. canınız hiçbir şey yapmak istemez."
"dopaminin önceliği her zaman yeniliklerdir."
"yakın bir zamanda güzel bir dopamin zirvesi mi yaşadınız. hemen ertesinde kendinizi frenlyein ve sizi gerçekten mutlu edebilecek ödül kaynaklarına karşı mesafeli olun. zaten siz frenlemezseniz de sistem sizi frenleyecek çünkü zirvenin ardından dopaminin taban taban seviyesinin altına düştüğünü biliyoruz. eğer freni sistemin kendisi yaparsa kendinizi kötü hissedersiniz. oysa frene siz basarsanız yavaşlayıp duracağınızı bildiğinizden bundan kötü etkilenmezsiniz."
"beyniniz açısından en temel dopamin kaynağı sosyal bağlar ve birliktelik olmak zorundadır."
bir de sıkılmanın ne kadar önemli olduğunu bilimsel görmüş oldum :) annem hep sıkı can iyidir der ama şu an çok iyi anladım. kitap bittiğinden beri kendimi sıkılmış bırakmaya çalışıyorum. instagramsız bir hayat mümkün mü ya?
bağımlılıklarla alakalı şöyle diyor kitapta:
kişi öylesine dopaminsiz kalmıştır ki X maddesini bıraksa bile yaşadığı acı uzun bir süre kendisine eşlik edecektir. Depolar tümüyle boşaltıldığı için beklemek bu sürecin en zor ve en acı verici kısmıdır. Bu seviyede yeni dopamin kaynakları da dahil olmak üzere hayata dair hiçbir şey zevk vermez. Zaten bu yüzden insanların çoğu dayanamayıp ilk fırsatını bulduğunda bağımlılığına geri döner. Eğer tıbbi bir müdahale gerektirecek özel bir durum yoksa ihtşyaçları olan asıl şey sabırla beklemek ve o maddeye dönmeyeceğini kabullenmektir.
----
benim kitaptan beklentim kesinlikle çok daha fazla öneri görmek, derli toplu okumak olurdu. bence bu noktada çok eksik.
Tam ihtiyacım olan anda bu kitabı okumuş olmanın huzuru ve 5 sene sonra all-time-fav rafıma yeni bir kitap ekleyebilmiş olmanın mutluluğu içerisindeyim.
"Ödül Tahmin Hatası = Salgılanan Dopamin - Beklenen Dopamin. İnsanları hayatınıza sokarken bu denklemi her zaman hatırlayın."
"Yaşam koşullarınız ne kadar iyi olursa olsun, beyniniz açısından en temel dopamin kaynağı sosyal bağlar ve birliktelik olmak zorundadır."
Dopamin dengesini sağlamak adına notları ve bunun hayatımızdaki önemini akıcı bir dil ile paylaşan bu kitabı kana kana içtim/okudum desem yeridir. Bundan sonra uzun süre heeeerkese önereceğim kitap budur.
Serkan Karaismailoğlunun mükemmel anlatımı size her bölümde evet gerçekten de böyle dedirtiyor. Kitap çok doğal ve akıcı olmasının yanında, okuyucuya çok derin düşünme fırsatları sunuyor. Ana fikir olarak ise kendimizi biyolojik olarak ne denli iyi tanırsak, hayatımızda kontrolü ele almanın o kadar kolay olacağı mesajı vurgulanıyor. Bölüm başlarındaki alıntıları, ilgili bölümlerle olan ilişkilerini çok başarılı buldum. Kendinizi sorgulayacağınız, öğretisi yüksek, her yönüyle şahane bir kitap. Okunmasını tavsiye ederim.
Guzel kisa bir kitap. Bence dopaminle ilgili bilgileri cok dogal ve akici sekilde paylasmislar. Agir bir bilim dili ile degil, daha gunluk hayat diliyle yazilmis, ondan okumasi rahat.
Ben de kitaptaki tavsiyeleri dinleyip hayatimda bazi uygulamalara basladim.
Anlatım dili çok basit ve çok akıcı. Resmen bir solukta okudum. Dopaminin hayatımdaki etkisinin bu denli yüksek olduğunu bu kitabı okumadan fark etmemiştim. Zihnimdeki puzzle parçalarını birleştiren bir kitap oldu, yazarın kalemine sağlık.
Kişisel gelişim kitabı gibi durduğuna bakmayın, beynimizin motivasyon süreçleri konusunda çalışma şekli üzerine fizyolojik ve biyolojik bir inceleme. Çok komplike bir konu, meslek dışı , formasyon dışı insanların da rahatlıkla anlayabileceği bir dille oldukça sade, net anlatılıyor. Ben kitabı çok ilgiyle okudum. PS: kişisel gelişim kitaplarını hiç sevmeyen birisiyim.
Yaani. Güzel şeyler söylenmeye çalışılmış ama söyleniş biçimi açısından çok yavan ve yüzeysel kalmış. Kitabın çeviri olduğunu düşünerek okudum uzun bir süre. Kitapta bazı yazım yanlışları da vardı maalesef. Herhalde benim vaktim varmış çünkü bu “vakti olmayanlar için sinirbilim” kitabı bana yeterli gelmedi.
Günümüz mutsuzluğu, kalabalıklar içindeki yalnızlığı, arayışı ama bulamayışı, bulamadıkça kayboluşu, kayboldukça da "herkes yapıyor, herkes mutlu, sorun galiba bende" sorgulamasının bilimsel açıklamasını sunmuş bize Serkan Karaismailoğlu. Bu kadar bilimsel, tıbbi gerçeklikleri hepimizin anlayacağı şekilde sunmasına hep hayranlık duymuşumdur zaten. Günlük hayatta çoğu zaman hani o kaynağını bilemediğimiz yahut sosyal medya olarak atıf yaptığımız altı boş bilgilerden ziyade bilimsel temele dayanan bu bilgilerin bu kadar da anlaşılır olması, sade bir dille sunulması, örneklerle -sadece basit bir örnek de değil dahası, kafamıza yatacak yer edecek anlamamızı kolaylaştıracak örnekler- zenginleştirilmesi de güven veriyor. Öğrendikçe o sosyal medyadan ulaştığımız bilgilerdeki "evet ama acaba doğru mu" sorgulamasının tamamen dışında, içimize su serpiliyor. Evet, bu bilimsel, tamamıyla gerçek diyorsunuz. Ayrıca kendisinin de kitapta sık sık dediği gibi. Günümüz çağında önümüze bol bol servis edilen dopaminler arasında hayatta kalmaya çalışıp dikkat toplamaya uğraşırken bilinçlenmemiz, belki de bir başkaldırı niteliğinde "hayır bu benim iradem, daha fazla karışamazsınız, benim iradem benim seçimim benim mutluluğum, benim dopaminim" diyebilmek için herkesin muhakkak okuması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bugünlerde gerçekten de dikkatimizi bu kadar dağıtan uyaran varken kendi başımıza ayakta kalmak istemek, bunun için mücadele vermek, mücadele vermeyi de geçtim mücadele vermeyi istemek bile başlı başına gerçekten bir başkaldırı ve başlı başına takdir edilmesi gereken bir şey. Bunu daha kolay nasıl yapacağınızı, bu kadar uyaranla nasıl mücadele edebileceğinizi bilimsel temellere dayanarak anlatan bu kitap, aynı zamanda böyle bir konu ele alındığı için insanda "evet yalnız değilsin, birileri böyle bir konuyu ele alıyor ve zorlandığını, nefes alamadığını, adapte olamadığını biliyor" düşüncesiyle yalnız da olmadığımızı hissettiren cinsten. Çağ gereği çok fazla dikkatimizi dağıtan etmen var. Çok fazla dopamin kaynağı var. Ve biz hangisine saldıracağımızı -hangisine saldırmamızın isteneceği- hususunda battıkça battık ve mutsuzlaştık. Ama bununla mücadele etmek mümkün. İşte bu konu akıcı anlaşılır bir dil ve bilimsel dayanakları ile ele alınmış. Bilgi ve dopamin kirliliğinin hat safhada olduğu bu dönemde bilinçlenmek isteyen hayır demek isteyen her bireyin kesinlikle okuması gerektiğini düşündüğüm bir kitap.
"Kalk Bi Dopamin Demle", dopaminin sinirbilimsel temellerini sade ve anlaşılır bir şekilde ele alan, günlük hayatla bağlantı kurmamızı sağlayan bir kitap. Dopaminin istek, arzu ve motivasyon üzerindeki etkilerini keşfetmek isteyenler için harika bir başlangıç sunuyor. Kitabın ana fikri, biyolojik olarak kendimizi ne kadar iyi tanırsak, hayatımızda kontrolü ele almanın o kadar kolay olacağı düşüncesine dayanıyor.
Kitap, samimi ve arkadaşça bir dille yazılmış. Okuyucusuyla sohbet ediyormuş gibi bir üslup kullanıyor. "Zamanınızı almayalım" gibi ifadelerle arada biraz fazla çaba gösterdiği hissine kapılabilirsiniz. Ancak bu üslup, kitabın okunabilirliğini artırıyor ve karmaşık biyolojik kavramların daha kolay anlaşılmasını sağlıyor.
Görseller ve şemalar da kitabın güçlü yönlerinden biri. Dopaminin biyolojik süreçlerini görselleştirerek okuyucunun zihninde kalıcı bir yer edinmesini amaçlıyor. Bu yaklaşım, konunun soyutluğunu azaltıp bilgileri daha somut hale getiriyor.
Eğer sinirbilimle ilgili temel bir giriş yapmak, motivasyon ve arzularımızın arkasındaki mekanizmaları öğrenmek istiyorsanız, bu kitap size hitap edecektir. Ben kitaptan edindiğim ipuçlarını günlük hayatımda uygulamaya çalışacak ve bir değişim olup olmadığını mutlaka gözlemleyeceğim. Ancak, daha derin ve teknik bir inceleme bekliyorsanız, bu kitap size yüzeysel bir rehber gibi gelebilir.
Okuduğum ilk kişisel gelişim kitabı sanırım ve tam olarak kişisel gelişim sayılır mı onu da bilmiyorum. Sosyal medya ve ekran bağımlılığım yüzünden dopamin detoxu araştırdığım bir konuydu ve bu kitabı okumak istedim. Şahsen kitabın bana oldukça bir şeyler kattığını da hissediyorum. Kitabın boş kişisel gelişimden ziyade söylediği ve önerdiği her şeyi dopaminin üretim mantığına dayandırması hoşuma gitti. Ayrıca kitapta ayıp olmazsa mala anlatır gibi direkt şunu yap şunu yapma demesi ve nedenlerini söylemesi de ayrıca hoşuma gitti. Kısa ve öz bir kitap. Kitap cidden hoşuma gitti. Konusu, üslubu, söylediği sözler ve koyduğu kurallar... Pratiğe geçirmeye çalışıyorum öğrendiklerimi ve ilerlediğimi de söylemeliyim.
Kısa bir kitap 3 günde yavaş yavaş okuya okuya bitirdim. Tek seferde de bitirilebilecek bir kitap kesinlikle ama ekran bağımlılığından muzdarip olduğumu söylemiştim ve oldukça uzun süre sonra okuyup da bitirdiğim ilk kitap oldu. Bu kitap ile tekrardan okuma alışkanlığımı tekrardan kazanma kararı ve güveni aldım.
Beynin çalışma şeklini ve dopaminin sistemdeki yerini güzel özetleyen bir popüler bilim kitabı. Bilimsel bilgiler başarıyla basitleştirilmiş. Bu açıdan bakılınca iyi bir kitap.
Fakat evrim kelimesi bütün kitapta bir kere geçiyor. Bana göre bütün bu sistemin evrimsel geçmişinin anlatılmaması büyük eksiklik. Eğer bundan özellikle imtina edilmiş ise vaziyet daha da vahim demektir.
Ayrıca kitapta dile ve Türkçeye özen gösterilmemiş. "Tekrardan" kelimesi bile nasıl olmuşsa olmuş, kitapta kullanılmış. Eğer yazarlar bu titizliği göstermedilerse en azından edötörün, yayınevinin bu gibi fahiş hatalara dikkat etmesi gerekirdi. Ayrıca 82'nci sayfada Yunus Emre'ye ait olduğu söylenen bir cümle var ki o sözün Yunus Emre'ye ait olmasının imkansızlığını bilmek için edebiyat tarihçisi olmaya gerek yok. Fen bilimleri ve tıp uzmanlarının dile ve edebiyata gereken önemi vermemelerinin böyle popüler bilim söz konusu olduğunda büyük bir sorun teşkil ettiğini düşünüyorum.
Özetle, iyi organize edilmiş ama iyi yazılamamış bir kitap.
Hızlıca okumaya karar verip elimden düşürmeden, iki günde bitirdiğim nadir kitaplardan. Serkan Karaismailoğlu'nun anlatımı muazzam. Özellikle bu aralar, kendimizde fark ettiğimiz ve anlamlandıramadığımız değişken ruh hallerinin, mod düşüklüğünün ve daha birçok halin altında yatan sebepleri çok net anlamanıza yardımcı olacak. Ancak yazarın da dile getirdiği gibi bu tarz kitapları yalnızca okumak bile içimizi kısa süre de olsa rahatlattığı için, hayata geçirme konusunda yeterince istekli olamayabiliyoruz. Kendimde de farkına vardığım bu çekimserliği tekrar etmemek adına bolca kişisel gelişim + psikoloji kitabı okudum demek yerine, ne kadarını hayatıma entegre edebildiğime yoğunlaşacağım önümüzdeki günlerde. Özetle, çok başarılı, defalarca okunabilecek ve sevdiklerine önerilebilecek bir kitap.
Serkan Karaismailoğlu'nun anlatımını çok beğeniyorum. Akıcı ilerleyen bir kitap, basit basit anlatıyor. Kitaptan öğrendiğim şeyler: Dopamin salgıladıktan sonra bir çöküş yaşanır. Ne kadar çok salgılanırsa çöküş o kadar derin olur. Beyin farklı dopamin kaynakları arar. Aynı dopamin kaynağı bir süre sonra ilk baştaki etkisini kaybeder. Minnet duymak, şükretmek önemli dopamin kaynaklarıdır çünkü tatmin olma duygusu verir. Benzer dopamin kaynaklarını peş peşe tüketmek israf olur çünkü beyin benzer kaynaklar için biraz önce kullandığı kaynağı bu sefer azaltır. Aralarına biraz zaman bırakıp dopamin depolarını doldurmak daha mantıklı. Dopamin sınırlıymış bir de, istediğimiz kadar çok dopamin salgılayamadığımızdan kaynakların dolması için beklemek gerekiyormuş. Harvard study den de bahsetmiş. Sosyal ilişkiler ve mutlu bir evlilik sağlık konusunda çok önemli.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Beynin çalışma sistemini temelden anlatmaya başlamış akıp giden bir kitap. Neden bir şeyi çok istememe rağmen onun için uğraşamıyorum sorusunu bir nebze olsun cevaplıyor. Aslında daha anahtar bilgiler edinebileceğimi umarak başlamıştım o yüzden beklediğim dopamini salgılatmadı ancak kitabın sonunda da bu beklentimin altının ne kadar boş olduğunu anlatarak iyice ‘ödül tahmin hatamın’ dengesini şaşırttı :) her ne kadar herkes tarafından anlaşılır olması hedeflenmiş olsa da bilimsel anlatımının daha çok olmasını isterdim. Okunması gereken kitaplardan birisi
This entire review has been hidden because of spoilers.
Şimdi Serkan Bey'in mantığına göre evlendiğimiz gün düğün yapmamalıyız. Sevdiğimizle evlenmek zaten dopamin salgılatıyorsa üstüne bir de eğlenmeye ne gerek var? 🙂 Dopamin dopamin üstüne bindirmeyelim.
Benzer bir tavsiyeyi tv izlerken yemek yiyen oğluma verdim. Bak ikisini aynı anda yapma, dopaminini çok yükselirsin, dedim. Ne diyor bu, dercesine suratıma baktı kaldı; bir şey de diyemedi çocuk...
Kişinin kendi öz yönetimini, disiplinini neden sağlaması gerektiğini herkesin anlayabileceği bir dilde aktarmış. Müzik bağımlılığımdan ve odaklanma sorunlarımdan kurtulmak için okuduğum ikinci kitap. İlki Jim Lwik-Limitsiz kitabıyla resmen bir kombo oldu. Hayatını düzene sokmak, disipline etmek isteyen herkes okumalı, anlamalı. Hayata bir de böyle bakmalı. Fakat bilmek yetmez bu kitapta öğrenilenleri eylemle çarpmalı.
İçinde bulunduğumuz bu çılgın dijital çağda çoğunluğun yaşamakta olduğu en genel ama en önemli sıkıntılara Serkan Karaismailoğlu’ndan bilimsel temelli ancak son derece anlaşılabilir muazzam bir teşhis ve tedavi önerisi.. Hele de nesli tükenmekte olan “Romantik İnsan” kategorisinde iseniz anlamlılık derecesi daha da katmerleniyor. Hiç sıkılmadan okudum, fazlaca kendimi buldum, şimdi de hazmedip, hayatımda uygulamaya çalışacağım.. İlgi duyanlara da aynısını öneriyorum.
Tekrar tekrar dönüp bakacağım bir kitap. Yemek yerken aynı anda televizyon seyretmenin bile biyolojimizi, fizyolojimizi etkilediği bu sistemde, Ona ve kendime daha iyi davranmam gerektiğini gördüm. Bazen “türkiye’de yaşadığımızın farkında mıyız?” Desem de , bunları da ortadan kaldıracak şekilde Günlerimi yeniden planlayacağım, en azından çabalayacağım. Alışkanlıklarınız üzerine çokça düşüneceğiniz bir kitap.
S. Karaismailoğlu yine anlamlı ve dolu dolu bir hayat yaşamak adına altın değerinde bilgileri kısacık bir kitabı sığdırmayı başarmış.🤗 -Hayatın her alanında olduğu gibi dopaminin sırrının da denge, - En çok sevdiğinle az sevdiğini dengeleme fikri ve sonunda ulaşılan haz seviyesi , -Emek verilip üretilen herşeyin tüketimden çok daha mutluluk verici olması. Üzerine bol bol düşünüp, alışkanlıklarımıza yön verecek enfes bir kitap!
Fazla zamanımızı almadığı gibi zamanımızı nasıl kurtarabileceğimizi ve dopamini nasıl demleyeceğimizi anlatan kitap. Beşiktaş JK Müzesi önünde arkadaşımı beklerken bitirdim, şimdi bir kahveyi haketmiştim ama arkadaşımla buluşacağım için kahve bekleyebilir :) Kitabı da ona hediye etmeyi planlıyorum. Dopamin dolu günler sizlerle olsun :)
Kalk Bi Dopamin Demle, her yönüyle beni kendine hayran bırakan bir kitap. Yazarın seçtiği alıntılar ve örnekler, eseri bambaşka bir seviyeye taşıyor. Daha önce hiçbir kitabı 'başucu kitabım' yapmayı düşünmemiştim, ama bu kitap, her okumada bana yeni bir şeyler katacak gibi hissediyorum. Dopamin etkisi yaratan bir rehber niteliğinde, hayatıma dokundu.
Kalk Bi Dopamin Demle, okuyucuyu modern yaşamın koşturmacasında dopaminin etkilerini ve mutluluğu keşfetmeye davet eden bir kitap. Akıcı ve samimi bir dille yazılmış olan eser, günlük hayattaki küçük anların kıymetini vurgularken, zihinsel ve duygusal açılardan iyi olma halimizi artırmanın yollarını sunuyor. Hayata pozitif bir bakış açısı kazandırmak isteyen herkes için ilham verici bir kitap.
Eğer bu kitabı okumak aklınızın kenarına düştüyse mutlaka okuyun. Dopamin bağımlısıysanız bile sizin için zor olmayacak çünkü her bölüm kısa kısa daha küçük bölümlere ayrılmış. Bu yüzden de anlaması ve okuması acayip kolay hatta keyifli. Üstelik okurken yalnız olmadığınızı da hissedeceksiniz. Ben gece yarısı(şimdi) bitirdim ve kalkıp tezgahtaki tabakları bulaşık makinesine koyucam :)