"Ben Eira Morwen, dönmenin bir yolunu öğreneceğim. Ancak her şeyini bilirsem büyüyle ve korkunç canavarlarla dolu bu dünyanın girişini de çıkışını da bulabilirim."
Çevresindeki ağaçlar aynı gözükse de aynı değildi. Uzaktaki dağlar bildiğinden daha soğuk, aynı hissettiren rüzgar tanıdığı rüzgardan çok başkaydı.
Kış Bayramı'nı geçirmek için Gümüştepe'ye giden Eira, yaptıkları yürüyüş sırasında kardeşi ile ayrı düşmüş ve kendini bambaşka bir dünyada bulmuştu. Uzun yıllar önce insanlara unutturulan büyü, burada olduğu gibi duruyordu. Eira'yı ise uzun, zorlu ve tehlikeli bir yolculuk bekliyordu.
"Bana her şeyi anlat. Bana dünyanızla ilgili her şeyi, en küçük detayına kadar anlat."
benim için çok cozy, tatlı bir kitaptı. yazım dili olsun, içindeki atmosfer olsun çok hoşuma gitti, çok sevdim. aynı zamanda kurgusu olsun, fantastiği olsun hepsiyle beni tatmin eden bir kitaptı. ancak bu kitap bazen daha çok durağan geçiyor hani sürekli kaosun içinde değiliz. sürekli o aksiyon yok bir yolculuk kitabı da olduğu için aynı zamanda. yani kitabı okumadan önce bunu göze alın derim. karakterlerin hepsini çok sevdim, en çok da marloyu. ama bu kitapta benim en çok beğendiğim nokta işlenen arkadaşlıklardı. karakterlerin arkadaşlıkları, onların birbirleri için verdiği çaba ve feda ettiği şeyler vs. okadar tatlıydı ki🥹çok sevdim. yani güzel kurgulanmış, fantastik, 3 kitaplık bir seri, arkadaşlıklara odaklanan ve aksiyonla sizi bombalamayan bir kitap okumak istiyorsunuz, bu kitabı size çokça öneririm.
bu kitap... Gerçekten hakkında söylenecek çok şey var. Dışarıdan bakıldığı zaman herhangi bir insanın sırf Wattpad de yazıldığı için önyargı ile yaklasacagi bir kitap olur ama hayatlarının hatasını yaparlar :) her bir karakterin sahip olduğu kişiliğin derinliği ve hepsinin geçmişinde yer alan hikayeleri o kadar profesyonelce yazılmış ki. Özellikle karakterlerin keskin hatla yazlimasini bırakın her bir karakterin üzerine oturulup düşünülmüş. Yazım dili asla bogmuyor, kitap yağ gibi akıp gidiyor ama bu dedigimden yazım dilinin basit olduğunu sanmayın. Çünkü bazen öyle bir cümle geliyor ki oturup dakikalarca onu düşünüyorsunuz. Her biri kalbinize ve ruhunuza bir iz bırakıyor. Yolculuk sırasında karakterlerin içsel çatışmaları ve sürekli sorgulamaları o kadar güzel ki ama bir yandan çok komik insanı oturduğu yerde gülümseten pek çok sahne var. Yazar bütün güzellikleri birleştirmiş ve ortaya Gümüş Yürek çıkmış. Bu daha birinci kitabiysa, ikincisini ve daha sonra çıkaracaklarini düşünemiyorum bile. Bu eser için teşekkürler miss archeron
kitap gercekten cok basarisizdi. kitabin sonunda yazarin 2000 dogumlu oldugunu ve "gumus yurek yazarin ilk kitabidir." yazisini gorunce O KADARINI FARK ETTIK CANIM diye dusundum...
normalde cok kotu der gecerim ama kitaptaki sıkıntılar nedir neden kotu onu yazacagim cunku beni sinir etti 1) direkt yazim dili COK KOTUYDU acemice cumlelerle dolu felaket. en kotu kisim buydu zaten bazi cumlelerin sacmaligina GOZ DEVIRDIM 2) karsilikli konusmalar cok basarisiz 3) kurguda havali olmasi icin bir seyler eklenmis ama hepsine NEDEN??? dedim yani ne alaka 4) kurgusu cok banaldi ona hic girmiyorum 5) 1. kisi agzindan yazilmasi 10 kat sacma yapmis her seyi. 6) kizla elemanin arasinda bir seyler gelismesi cok sacma geldi ne ara boyle asik oldunuz abi siz 7) betimlemeler REZIL gercekten 8. siniftaki ilk kitap denemem bundan daha guzeldir saka yapmiyorum 8) offf cok kotu iste
ikincisini asla okumam. bunu okuyup seven (1) ne diye seviyor (2) hayatinda baska kitap okumamis mi (3) fantazi okumak istiyorsa gitsin yuzuklerin efendisi okusun.
neyse ki bu kitabi bana birisi onermedi yoksa o kisiyi cok fena zorbalardim boyle seyleri okuyup begendigi icin. kendi belami bulmusum
yani cok kotuydu okumayin okutmayin boyle bir vakit kaybina asla degmez
Kitap wattpadde yayınlanırken bir iki bölümünü okumuş ve beğenmiştim ancak yayınlanan diğer bölümleri okumadım. Basıldığını duyunca da o zaman kitabını okuyayım diyerek temin ettim.
Kitabın konusu çok güzel, çok sakin bir ilerleyişi var. Evet bir hareketlilik var bir takım olaylar yaşanıyor ancak daha çok evren ve karakterler hakkında bilgi sahibi olmamız için. Bu sakinlik beni bir noktada kitaptan uzaklaştırdı çünkü bazı bölümlerde bir gerilim yaratıldı ancak o gerilimin altı boş bırakıldı bence.
Karakterlerin bu kadar hızlı birbirleriyle bağ kurup geçmişlerinden bahsetmesi kısmını da pek beğenmedim. Yani bunun anlatım şeklinde değil daha çok bir eylemin üzerine karakterlerin ayrı ayrı çözülmesini ve geçmişlerinden bahsetmelerini isterdim.
Genel olarak sakin bir tempoda ilerleyen kitapları seviyorsanız okunabilir, yazarın ilk kitabı olduğu göz önüne alındığında gayet başarılı. Ancak fantastik kitapları uzun zamandır okuyorsanız ve aksiyonu seviyorsanız sıkılabilirsiniz. Ben ikinci kitabı okumayı pek düşünmüyorum ama yine de Türkiye’de farklı türlerde kitapların yazıldığını görmek beni mutlu ediyor.
This entire review has been hidden because of spoilers.
İlk olarak farklı tarz bir fantastik kitap okumak isteyen, yeni başlayacaklar ya da reading-slump'ta olanlar için birebir bir kitap. İlk bölümden itibaren çok sarıyor, benim okumak için çok zamanım olmadığı halde elime aldığım her seferinde bırakmak istemedim ve çok kolay okundu. Yazım dili, dünya oluşumu, karakterlerin geçmişleri, Eira'nın diğer üçüyle tanıştıktan sonra yabancıdan aileye ve bir bakıma hepsinin krakter gelişimi yaşamaya başlaması çok güzel anlatılmıştı. Ayrıca normalde kitaplarda ağlamayan biriyimdir ama bu kitapta bir yerden sonra bir olay bile yokken bazı cümlelerde gözümün dolmasına engel olamayıp ağlamaya başladım. Buraya alıntı koymak istesem bile hangisini koyacağımı bilemiyorum... Uzun zamandır safe place ya da evmiş gibi hissettiren bir kitap okumamıştım ve bu kitap o kadar iyi geldi ki. Serinin diğer iki kitabını kesinlikle dört gözle bekleyeceğim. Gerçekten bir şans vermeye değer.
(Not: Spoiler değil ama ikinci ya da daha yüksek ihtimalle son kitapta ana dörtlüden birinin öleceğini hissediyorum umarım hissiyatım yanlış çıkar.)
Yazarı uzun zamandır takip ediyorum. Kitabı hakkında da çok yüksek beklentilerim vardı, harika bir şey okumayı düşünmüştüm ama o kadar beğenmedim ki... Aşırı büyük bir hayal kırıklığı oldu benim için.
Kitapta sanırım çok beğendim, beni çok etkiledi dediğim hiçbir şey yok. Yazarın kalemi güzel ama bazen betimlemeleri, anlatımı fazla uzun ve karmaşık geldi. Kaç tane cümleyi, hatta paragrafı tekrar tekrar okumak zorunda kaldım bilmiyorum.
Sevmediğim şeyleri tek tek sıralayacağım.
Eira’nın düşüncelerini aşırı fazla okuyoruz. Tam bir olayın ortasındayken bir anda kendi kendine bir şeyler düşünmeye başlıyor. Bu kısımlar o kadar uzun ki hep olayı unutuyor ve geriye gidip bakmak zorunda kalıyordum. Mesela baloda kendi kendine takılıyor, sonra bir anda pencereden dışarı bakıp “Gökyüzü ne kadar da yalnız gözüküyor...” gibi bir şeyler söyleyerek başlıyor bir şeyler anlatmaya. Bunlar benim için akıcılığı mahvetti.
Hiç olay yok. Her şey çok kolay bir şekilde çözülüyor. Datura sahnesi bile hiç heyecanlı değildi çünkü ne olacağı belliydi. Son sayfalarda da hiç heyecanlanmadım (bu belki spoiler yediğimdendir).
Yazar kitabın zaten bir durum ve yolculuk hikayesi olduğunu, bu yüzden çok sakin olduğunu söylemiş ama ben durum olduğunu bilmeden okudum ki hiç durum hikayesi gibi de değildi. Yolculuk hikayesi olmasına rağmen de aksiyon olabilirdi bence, çok daha fazla zorlukla karşılaşabilirlerdi veya zaten kitapta olan olaylar daha zorlu ve tehlikeli olabilirdi.
Karakterler arasındaki ilişkiler ASLA geçmedi bana. O övülen, abartılan dostluğu asla göremedim. Hiç yeterli görmedik. Normal arkadaşlık/yol arkadaşlığı gibiydi. Bir anda nasıl bu kadar yakın olduklarını anlamadım. Eira ve Nos arasındaki aşk da... İki günde birbirinize aşık oldunuz bir hafta sonra sevgili oldunuz? Bir de sevgili olduktan sonra da birbirlerine çok aşık, birbirini çok önemseyen bir çift falan okuduk da ASLA samimi bulmadım. Bir haftadır tanıdıkları kişi için kendilerini feda etmeye çalışıyorlar falan...
Karakterleri de sevemedim. İlk başta Marliyen’i gizemli göründüğü için sevmiştim ama sonra ona olan sevgim de azaldı.
Anılarını anlattıkları yerler aşırı uzun. Dolu dolu üç sayfa boyunca anlatıyorlar, gereksiz ayrıntılar veriyor ve fazla uzatıyorlar. Bahsettikleri şeyler de kötü anılar. Böyle anıları hemen anlatır, geçersin.
Özellikle Zaina’nın daha ilk tanıştıklarında yaşadığı o kötü şeyden bahsetmesi bana mantıklı gelmedi. Daha yeni tanıştığın bir kız, sen de uzun uzun anını anlatıp önünde ağlıyorsun... Yazar bunu açıklamış. Zaina’nın her şeyi anlatıyormuş gibi görünüp, diğerlerini şeffaf biri olduğuna inandırıp daha büyük şeyleri sakladığını söylemiş. Gereksiz bence. Okurların anlamaması çok normal. Direkt hiçbir şey anlatmasın veya her şeyi anlatıyormuş gibi görünmeye çalışmak yerine azar azar anlatsın (zamanı gelince, daha samimi olunca vb.). Aynı şey ki çok daha mantıklı görünüyor.
Zaina’nın saçı yüzünden tanınmaları ve başlarının derde girmesi, Zaina’nın da hemen “ben size zarar verdim” gibi bir şeyler söyleyip geri dönmesi? Böyle şeyler o kadar sinirimi bozuyor ki umarım olmaz diyordum ama maalesef oldu. Sana ihtiyaçları var ama sen gereksiz drama yapıp sözde onların iyiliği için gidiyorsun. Bu iyi niyet mi şimdi? O yokken içlerinden biri ölümcül bir yara alsa ve iyileşemediği için ölse bu sefer de “Ben sizi bırakıp gittiğim için oldu, benim suçum.” der. Madem bir hata yaptın o zaman daha dikkatli olur, öyle devam edersin. Bu kadar basit.
Sonra saçını siyah yapmak için üç sene çırak olmayı kabul etmesi, hatta ruhunu satmaya razı olması ki ruhunu zaten daha önce kaçmak için satmış. Sırf fedakarlık olsun diye böyle abartı şeylere gerek yok. Daturaların ne kadar tehlikeli olduklarından bahsediliyor. Sonra hayatında hiç gerçek bir çatışmada hançer kullanmamış, hiç vahşi bir yaratıkla dövüşmemiş Eira daturayı elindeki hançerle yeniyor. Öyle çok ağır, ölümcül bir yara da almıyor. Daturanın öldürdüğü asker hakkında da “o gücüne güvendiği için öldü.” deniliyor. Ben bu açıklamayı hiç mantıklı bulmadım. Adam ASKER ve daturalar o dünyada başından beri var. Bir askerin onlardan biriyle karşılaşması durumunda kendini savunmak için eğitim almış olması gerekiyor. Karşısında büyüden etkilenmeyen bir yaratık varken de kimse gücüne güvenmez zaten.
Ben karakterlerin silahlarının bir ismi olmasını seviyorum ama bana gereksiz gelmediği sürece. Eira, Nos’un ona verdiği hançere hemen bir isim koyuyor. Kitabın sonundaki hikayede hançerin ay ışığından yaratıldığını öğreniyoruz, Kuutamo da ay ışığı anlamına geldiği için bir bağlantı oluşuyor ama Eira bunu öğrendikten sonra Kuutamo ismini koysaydı daha güzel olurdu. Gerçi belki de hiç öğrenmeyecektir.
Sürekli ve sürekli çıkarımlar yapıyor. “Annesi Nos’u severdi, yaşasaydı eğer.” gibi bir şey söylüyor. Ne alaka? Nasıl böyle bir çıkarım yapabiliyorsun ki? Nos’a sorsan o bile cevap veremez.
Balo sahnesinde de bir adam Nos hakkında “Babası sayesinde yaşıyor, biz olsaydık direkt öldürmüşlerdi.” diyor. Eira da hemen adamın yanına koşuyor ve Nos’u savunmaya başlıyor. Adam haklı? Bir de savunurken içinden “Göz önünde olmamalıydım, kendimi tehlikeye atıyorum.” diyor. Git o zaman. Zaten haklı değilsin.
Nos ilk başta Eira’nın annesine çok benzediğini söylüyor. Sonra da “Aslında hiç benzemiyorsun. Sadece şöyle durduğunda ve ışık böyle geldiğinde benziyorsun.” diyor. Tamam, olabilir ama karakterin söylediği şeyi 180 derece çevirmektense “Seni ilk gördüğümde anneme çok benzetmiştim ama aslında hiç benzemiyorsun.” yazılabilirdi. Sonra yine ışığın gelişinden ve duruşundan bahsederdi falan.
Sonda Eira kendi dünyasına dönünce savaşın başladığını öğreniyoruz. Ben hiç önceden bize bu savaşla ilgili bir şey söylendiğini hatırlamıyorum, bir anda ortaya çıkıyor. Zaten bir etkisi de olmuyor ki, Eira feylerin yanına geri dönüyor hemen.
Bu sebeplerden ötürü kitabı beğenmedim, beklentimin çok çok altında kaldı. Yarım bırakmayı bile düşündüm. Yine de seriye devam etmek ve bitirmek istiyorum. İkinci kitabı da çok seveceğimi düşünmüyorum ama umarım bundan daha çok severim.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Buz gibi bir yolculuğa hazır olun! Yazın kavurucu sıcağında bile sayfalarını çevirdiğinizde iliklerinize kadar kışı hissedeceğiniz, sizi bambaşka bir diyara sürükleyecek bir hikâye... Bu yolculukta, karakterlerin yalnızca fiziki güçleri değil; dostlukları, sevgileri ve benzersiz karakteristik özellikleri büyüleyici bir şekilde ön plana çıkıyor. Bir evrene giriş kitabı olarak değerlendirildiğinde ise oldukça başarılı bir kurguya sahip.
Kurulan dünya, gereksiz detaylarla okuru boğmadan, adım adım keşfedilerek anlatılıyor. Hikâyenin içinde kaybolurken, tüm bilgileri ana karakter Eira ile birlikte öğreniyor, onunla beraber büyüyüp dönüşüyorsunuz. Karakterler arasındaki ilişkiler öylesine doğal ve güçlü ki kendinizi onların yanında, yolculuğun tam ortasında hissediyorsunuz. Özellikle Nos, kalbimi çalmayı başardı! Yazım dili akıcı, sürükleyici ve heyecan verici olduğu için tek solukta okunuyor. Üstelik kitabın Damla tarafından yazıldığını öğrendiğimde, tereddüt etmeden sipariş verdim ve yanılmadım! Beklentilerimin ötesinde, harika bir eser olmuş. Emeğine sağlık Damla N. Archeron!
Yazarın yaşını ve ilk kitabı olduğunu düşünürsek iyi bir kurgu. 18den küçüklere oldukça uygun bi kitap, keyif alacaklarına eminim. Yaşlarına oldukça uygun, agresif yaşlarını aşan durumlar yok.
Kitap duygusal diyaloglar içeriyor. Ancak bazı diyalogları çok yapay buldum. Yazarın ilk deneyimi olduğu için normal. Kurgu ilk 100 sayfada hızla ilerliyor, bu kadar hızla ilerleyince geriye ne kaldı diyor insan. Macera kısmı dolu dolu dursa da aslında az, günlük hayat dediğimiz görece daha durağan kısımlar fazla. Karakterlerin etkileşimleri, ilişkileri sağlıklı ilerlemiş. Hitap ettiği kitleyi yazarı tanımadığımdan bilmesem de bu sebeple gençlere uygun buldum. Kurguyu buna bağlı olarak sevsem de bana hitap etmediğinden sıkıldığım bölümler oldu. Devamını okumayı düşünmüyorum. Belki daha macera dolu olsaydı gençler daha da eğlenceli bulurdu diye düşünüyorum. Yazara başarılı yazım hayatı diliyorum.
Bu dörtlüü❤️🔥❤️🔥❤️🔥❤️🔥 çok güven veriyorlar ve hani onlarla her yolculuğa çıkarım hissiyatındayım ki bence bu his şahane🙂↔️
Karakterlerle bu kadar bağlanacağımı düşünmüyordum aslında ama okudukça daha fazlasını istediğimi fark ettim.
Başından belli bir yere kadar akıcıyken bir kısımda zor okudum bir tık, akmadı bir süre ama sonra hızlı hızlı her şey gelişti ve yine soluksuz okundu tabi🙂↔️ kitabın bazı belki de çoğu yerinde, karakterlerin geçmiş hayatlarını ve fey’lerin dünyasını okuyoruz. İlk kitap olduğu için normal geliyor bana şuan.
Okurken sonunu tahmin edemedim ama kırgın bitirdim, umudum hala var yoksa devam edemem ahahajjaja bazı şeyler değişmeli yoksa çıldırıcam ahahahah
Dörtlüye olan sevgimi sıralarsam; Nos❤️🔥 > Zaina❤️🔥> Eira > Marlo
Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen yazım diline,olay örgüsüne ve karakterlere bayıldım. Yazım dili açık ve anlaşılır olsa da bazen kimi alıntılar duvara,tavana boş boş bakmanıza sebep oluyor. İlk kitap olduğu için olaylar biraz daha yavaş ilerliyor. Ama kesinlikle sıkıcı bir şekilde değil. Eira karakteri sürekli sorguluyor ve biz de onunla beraber evreni öğreniyoruz. Kitap çok sürükleyici sürekli yeni bir olayın oldugu bir kurgu değil olaylar bir fantastik kitaba göre yavaş bir şekilde ilerliyor. Ama bu sizi asla sıkmıyor hatta da daha da içine çekiyor. Yani kış ayında kahvenizi battaniyezini alıp okumanız gereken bir kitap. Hem güldürüyor hem de ağlatıyor :)
Ben bu kitabın kötü bir kitap olmadığını biliyordum. Ve kitabı seveceğimi tahmin ediyordum. Ama kitabı bu kadar seveceğimi düşünmemiştim. Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen yazım dilini çok beğendim. Su gibi aktı kitap. Karakterlerin hepsini çok sevdim. Dört ana karakterin birbirleriyle olan dinamikleri, geçmişleri, kişilikleri hepsi bence ilgi çekiciydi. Karakterlerin olan olaylara tepkileri çok gerçekçi hissettiriyor. Onların yaşadıkları duyguları bana geçirmeyi çok iyi başardı ki bir yerde az kalsın ağlayacaktım. Ama okuldaydım o yüzden ağlayamadım. Neyse kısacası kitap hakkında olumsuz söyleyebileceğim hiç bir şey yok. İkinci kitabı da yakın zaman da okumayı düşünüyorum. 🩷💚🩵🖤
Gümüş Yürek, Sevgi Saygı tarafından yazılmış bir romandır. Kitap, aile, arkadaşlık, sevgi ve fedakarlık temalarını işler. Sevgi dolu bir anlatımla, çocuklara ve gençlere hitap eden hikaye, özellikle iyilik ve dayanışma kavramlarına vurgu yapar.
Kitabın kahramanı, küçük yaşlarda zorluklarla karşılaşan ancak kalbinin temizliği ve sabrıyla tüm bu zorlukları aşmayı başaran bir çocuktur. Gümüş Yürek, dürüstlüğün ve iyiliğin her zaman kazandığını gösteren etkileyici bir hikaye sunar.
Eser, akıcı dili ve öğretici mesajlarıyla hem keyifli bir okuma deneyimi sağlar hem de önemli değerler kazandırır. Okumayı düşünenler için oldukça güzel ve duygusal bir kitaptır.
Genelde fantastik okurum ama Türk edebiyatı okuduğum pek söylenemez. Zaten kitap fuarında tesadüfen görmüş, periler meriler var diye merak edip satın almıştım. Bu yüzden bir beklentim olmadan elime aldım bu kitabı ve açıkçası başlarken bu kadar iyi olacağını hiç düşünmemiştim. Yazım dili o kadar iyiydi ki hikâye resmen su gibi aktı. Yazarın betimleme yeteneği gerçekten çok hoşuma gitti. Hikâyesi de güzeldi. Farklı dünyaların insanları olan, birbirine tamamen yabancı kimselerin dost olması her zaman sevilen bir temadır. Yazarın emeğine sağlık, bunu yazarken yüreğini ortaya koyduğu anlaşılıyor 🌸
Bu kitabı daha önce okumak isterdim ama kışa saklamak istedim. Fantastiğe başlangıç için iyi bir kitap çok güzel bir evreni var. Fakat bu kitap rs dönemime denk geldiği için cidden uzun bir sürede okudum az buz değil iki ay falan yani(araya başka kitaplar girdi tabiki) onun için çok da keyif alamadım okurken bitirmek için okudum bazı yerleri. Kaos arıyorsanız ihtiyacınızı pek karşılamaz ama çok tatlı arkadaşlıkların kurulduğu saf sevgiyi hissettiğiniz sıcacık bir yolculuk hikayesi. Damlayı çok sevdiğim için objektif olamıyorum ama güzeldi ve 2. Kitabını daha çok seveceğime eminim💛
Tam bir kış kitabı. Okurken kitabın içine girdim resmen, sanki onlarla birlikte karlı yollarda yürüyormuşum gibi hissettim. Ana karakterlerin arasında aşkın yanı sıra dostluğun hissedilmesi ne kadar toksik ilişkiler okuduğumu yüzüme vurdu🙄 Birbirlerine karşı nazik ve düşünceleri olmaları da çok tatlıydı. Okuması akıcı ve güzel bir kitap fakat bir şeyler eksik hissettiriyor🤷🏻♀️ Bu eksikliğin ikinci kitapta gideceğini düşünüyorum. 8/10⭐
Muhteşem bir kitaptıııı Damla ablanın havasına çok uyuyordu ve yazım dili falan muhteşemdi yani kesin Amerikada çıkmış olsa best seller olurdu ve o son sahneler şaka gibiydi 2. Kitabı daha okumadım ve Nos nerede lan gibi geziyorum ve doğal denge olayı ve Eira’nın köprü olması falan. OKUYUN OKUTTURUN
This entire review has been hidden because of spoilers.
O kadarrr güzeldi kiiii😍her cümle sanki bir şömine başında oturuyormuşum da Damla bana kitap okuyormuş gibi hissettim her karakterle farklı farklı bağ kurdum -özellikle Nos bana o kadar tanıdık hissettirdi ki- tabi benim en sevdiğim karaktere birşey olmazsa şaşardım zaten umarım geri gelir İkinci kitabı okumak için sabırsızlanıyorum hem seriye hemde Damla'nın yazım diline bayıldımm
This entire review has been hidden because of spoilers.
Gümüş Yürek okumaya yeni başlamış kişilerin fantastik türüne ilk adımlarını atabilecekleri bir eser. Kitaptaki ayrıntıları, detayları çok sevdiğimi söyleyebilirim. 2 puan kırmamın nedeni kitap okumaya yeni başlayanların daha çok sevebileceğini düşünmemdir.
normalde böyle yavaş, arkadaşlık üzerine kitap okumayı sevmem ama bu kitapta sevdim. gerçekten harika yazılmıştı. Damla abla seni her zaman destekliyorum. SEVİLİYOSUNNNN