Devrim Kunter'in yarattigi cizgi roman kahramani Seyfettin Efendi yeni kitabiyla raflarda yerini aldi. Ustelik bu sefer farkli yazar cizerlerin destegiyle olusturulmus 22 kisilik bir kadroyla beraber. Kisa maceralardan olusan bu albumde Seyfettin Efendi ve arkadaslarinin Osmanli Imparatorlugu'nun son doneminden II. Dunya Savasina kadar gelen genis bir zaman diliminden hikayeleri var. Yeni seri "Seyfettin Efendi ve Esrarengiz Hikayeleri" Seyfettin Efendi ve dunyasini daha yakindan tanimak isteyenler icin iyi bir firsat.(Tanitim Bulteninden)
Hikaye başlarında verilen kısa bilgilendirmeler güzel ama bu hikayelerin daha dolu olması gerektiği gerçeğini değiştiremiyor. Fakat herşeye rağmen desteklenmeli diyorum.
Daha kapağı açmadan en merak ettiğim şey "hikayeleri" kısmı oldu. 90 sayfalık bir kitapta nasıl olabilirdi ki? Nasıl sığabilirdi? Bir de mesela Hayırsız Ada' da önsöz yoktu ama bunda var. Önsözleri gerçekten çok seviyorum. Ege Görgün'ün önsözünü okuduktan sonra Devrim Kunter hakkında fikirlerim biraz değişti aslında. Çok sert olmamaya karar verdim ona karşı. Hala yeterince karakterlere özen göstermediğini, background infolarını iyi veremediğini ve eksiklikleri olduğunu düşünüyorum. Ama, aması yaptığı işide takdir ediyorum. Türkiye'de hem yazıp hem çizmek gerçekten zor. Ve Ege Görgün'e katılıyorum da: bence de Devrim Kunter başkalarının yazdıklarını çizebiliyorsa egosu tavan yapmamış biri demektir. Bu da gerçekten çok önemli bir özellik. 1-) Bir İntihar Vak'ası > Ben beğendim, hızlı olmasını da ilk defa sevdim, giriş - gelişme - sonuç. Tak, tak , tak. Seyfettin Efendi beni acayip güldürüyor zaten, alaycı tavrı hoşuma gidiyor. Omzunun çıktığını ve birazdan müdahale edilmezse acıdan bağıracağını söylemesi falan, cidden bu karaktere çok alıştım. 2-) Bir Cinayet Soruşturması > Birini 12 kez bıçaklayan birinin sinirleri zayıftır falan ok ama ilk başta Hümeyra Hanım'ın kocasını görünce zaten anlaşılmadı mı? Bir ara ters köşe yapacaklar acaba erkek kardeş mi bile diye düşündüm ama yanılmışım. Klişe tercih edilmiş. 3-) Sabahçı Hasan'ın Gece Düşleri > Ellerinden birinin kaçabilmesini sevdim, Seyfettin Efendi'den daha akıllıca plan yapan adamı da sevdim. 4-) Derinkuyu Muamması > Tamam her şey ok ama Ömer Bey neden yaptı bunu? Kaçırdıkları yabancılar nerede? Bunlar çok eksik kalmış bence. 5-) Heykeldeki Sır > Önce inanmadım, yok canım dedim. Sonra Google'ladım ve doğru çıktı. Gerçekten anıtta arkada iki rus general var. Vay canına. 6-) Ab-ı Hayat > Sevdim, en çok Muazzez İlmiye Çığ kısmı. Biraz sömürümsü mü olmuş emin olamasam da beğendim. 7-) Yedi Uyurlar > Seyfettin Efendi'nin Kara Sabahat' e yanık oluşu fazla bilindik. Sherlock Holmes ve Irine Adler gibi. Onun yerine atıyorum Münevver ile beraber olsalar daha çok sevinirdim. Hatta Münevver'i zorlamadan biraz daha öne çıkarsalar bayılırdım bu duruma. Ama Kara Sabahat fazla bilindik ve ne yazık ki klişe. 8-) Kal Palyaço > Like Joker? Neyse kayıt dışı bir görevde bana ceza veremezsiniz demeseydi, sonsuza dek uçabilirdi bence. İşte bunlar hep hata, hep kaybedilen güzel şeyler. Üzüldüm cidden. Ama haklı da buluyorum, iş katillere kaldıysa ohooo. Yine de önce öldür sonra çemkir daha iyi bir yol olabilirdi. 9-) Gölge Hatun > Sadece Gölge Hatun <3. En çok Gülden Kunter'in çizimini beğendim. Benim sevmediğim şey, bu hikayelerin her birinin kısa olması. Bence daha uzatılabilirdi. Hatta her biri en az 60 sayfalık çizgi romanlar yaratılabilirdi. İmkansızlıktan bu yola gidilmiş olabilir mi Devrim Kunter? Gerçekten bilmiyorum, tek bildiğim bu kadar hikayenin heba olduğu. Bir de her karakter her hikayede yoktu, sıkıştırılmıştı bazıları. Sonuç aslında bu hikayeleri Hayırsız Ada kitabını sevmediğim kadar sevdim. Ama daha iyi olabilirler ve üstünde daha çok çalışılabilirdi. Her karakter background'ı ile ilgili birer çizgi roman ardından da seri devam eder mesela, ilginç olabilirdi böyle gerçekten. Tesla'lı olan kitabı hiçbir yerde bulamadım, inşallah onu da alıp okuyacağım.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Hız kesmeden seriye devam edeyim dedim. Bu ciltte Devrim Kunter başka yazarların yazdıklarını kendi çizimleriyle yayınlamış. Bu bence Devrim Kunter gibi hem iyi çizen hem de iyi yazan bir adamın ne kadar egosuz olduğunu gösteriyor. Olabildiğince yeni yazarlar kazandırmaya çalışması beni gerçekten çok mutlu ediyor ve bence böyle yerli eserleri desteklemek gerek. Hepinize tavsiye ederim. Tarihi polisiye kurgusu olsun, kaliteli çizimleri olan bir çizgiroman serisi. Mutlaka şans vermelisiniz.
Şahane, lezzetli, eğlenceli. Osmanlı jurnalcisi Seyfettin Efendi’nin mini maceralarını anlatan bu kitap hem kendine özgü, hem de çok tanıdık. Vallahi çizgilerinden esprilerine kadar bayıldım.