Politik, oyunbaz, alet yapan, konuşan, bilen insan tanımlamalarının ortak endişesi, insanı diğer hayvanlardan ayıran özelliği bulmaktır. Uzun yıllarını iktidar ilişkileri ve kitlelerin davranış biçimleri üzerine düşünerek geçiren Nobel ödüllü Elias Canetti için de insanlarla hayvanların ilişkileri ve bunların geçirgenliği daima ilham kaynağı olmuştur. Peki insanın içindeki hayvan(lar) ve hayvanın içindeki insan(lar)dan bahsetmek bu kadar imkânsız mıdır?
Vahşi ve evcil insan, kılık değiştiren hayvan öyküleriyle metamorfoz hikâyelerinin bir araya geldiği Hayvanlar Üzerine'de insan-hayvan, av-avcı, yetişkin-çocuk, efendi-köle gibi tahakküme dayalı ilişkileri tersyüz ederek adeta bir kıyamet sonrası atmosferi yaratan yazar; hayatı boyunca hayvanlara, ama en çok da onların insanlarla arasındaki hiyerarşik ilişkiye dair tuttuğu notlar, aforizmalar, anılar, otobiyografik ögeler taşıyan kısa ancak çarpıcı öykülerle "türcülüğün" kalbine adeta bıçak saplıyor.
Canetti, yadırgatıcı ancak şiirsel diliyle insanın içindeki hayvanlara özgü vahşetin peşinde...
Awarded the 1981 Nobel Prize in Literature "for writings marked by a broad outlook, a wealth of ideas and artistic power."
He studied in Vienna. Before World War II he moved with his wife Veza to England and stayed there for long time. Since late 1960s he lived in London and Zurich. In late 1980s he started to live in Zurich permanently. He died in 1994 in Zurich.
Author of Auto-da-Fé, Party in the Blitz, Crowds and Power, and The Voices of Marrakesh: A Record of a Visit
Elias Canetti “Hayvanlar Üzerine”de hayvanlara bambaşka bir pencereden bakmış. Hiçbir hayvana yıllarca bağlanmadığını onları ürkek sevdiğini söylüyor. Hayvanlar hakkında öykülerle, notlar ve aforizmalarla, anılarıyla bize sesleniyor Canetti, hem de “tüm hayvanlar olabilecek, ama asla insan gibi olamayacak bir tanrı” düşü ile.
“Develerle Karşılaşma” ve “Eşeğin Hazzı” beni çok etkiledi, defalarca okuyabilirim. İnsanlar ile hayvanlar arasındaki ilişkiye, ömrünün büyük bölümünü incelemesine verdiği “kitle ve iktidar” üzerinden bakan Canetti etik ve felsefi çıkarımlarda bulunuyor ve okuyucuyu zorlamadan sorgulattırıyor.
Şiirsel bir dil, akıcı bir okuma, düşündüren ve düşleten çarpıcı bir metin. “Yaradılışın başından beri yaşayan bir hayvan” olarak hayvanlara başka bir gözle bakacağınızdan eminim bu kitabı okuduktan sonra. Mükemmel!
"Dünyaya tarihsel olarak bakma alışkanlığından kurtulabilmek için çok şey verirdim. Bu, yıllara bölme ve hayvanlar ile bitkilerin daha zimmetimize geçirmediğimiz yaşamlarına doğru geriye dönük uzatılması çok fena. İnsanların zalim iktidarının doruğu, yılların sayılması; dünyanın bizim için yaratılmış olduğu ise tüm efsanelerin en üzücüsüdür." (s.36)
Antroposentrik yani insan merkezci düşünceyi en üzücü şeylerden biri olarak gören Canetti'ye sonuna kadar katılıyorum. Her şeyin bizim için var olduğu düşüncesiyle dünyayı barbarca yağmalayan insan, dünyanın hastalığı.
"Hayal kurmanın gücü, hayvanların çeşitliliğine bağlıdır diyordu. Onların tükenmesiyle, hayal kurmanın da sona ermesi yakındır." İnsanlar her türlü cezayı hak etmişken gel gör ki hayvanlar insanlara karşı o kadar acımasız değiller...
hacimli olmamasına karşın yer yer durup düşünmem gereken anlar oldu, nasıl ifade etsem bilemediğim için altını çizdiğim birkaç yeri paylaşacağım.
'Peki hayvanların ilk günahı nedir? Neden ölüm gibi bir acıyı çekerler?' 1943
'Ah hayvanlar, sevilen, zalim, ölen hayvanlar; çırpınan, yutulan, sindirilen ve sahiplenilen, avlanan ve kanlı, çürümüş; kaçmış, birleşmiş, yalnız, görülmüş, kovalanmış, parçalanmış; yaratılmamış, tanrıdan çalınmış, terk edilmiş çocuklar gibi aldatıcı bir yaşama terk edilmiş hayvanlar!' 1943
'Biz hayvanlara, onların bize olduğundan daha bağımlıyız: Hayvanlar bizim geçmişimiz, biz onların ölümüyüz. Artık var olmadıklarında, hepsini bin bir zahmetle kendi içimizden icat edeceğiz.' 1966
'Boğa, matadorun önünde eğilerek selam verdi ve kırmızı muletaya arkasını döndü. Matador, boğanın hayatını bağışladı ve kitle tarafından parçalandı.' 1966
"In der Geschichte ist viel zu wenig von Tieren die Rede." - 1943 "Es ist nicht auszudenken, wie gefährlich die Welt ohne Tiere sein wird." - 1943
"Das Gedeihen der Welt hängt davon ab, dass man mehr Tiere am Leben erhält. Aber die, die man nicht zu praktischen Zwecken braucht, sind die wichtigsten. Jede Tierart, die stirbt, macht es weniger wahrscheinlich, dass wir leben. Nur angesichts ihrer Gestalten und Stimmen können wir Menschen bleiben. Unsere Verwandlungen nützen sich ab, wenn ihr Ursprung erlischt."
Yazarın hayvanlar hakkında tuttuğu kişisel notlara, yer yer aforizmalara ve öykülere yer verdiği, kısa, okuması kolay ve melankolik hissettiren bir kitap. Varlığımız her canlıya farkında bile olmadığımız eziyetlerin nedeniymiş gibi hissettiriyor.