Bir sabah hafızanızda büyük bir boşlukla uyandığınızı hayal edin…
Ece için hayat artık geri dönülmez bir yolculuğa dönüşmüştür. Onun için hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Anımsadığı tek şey annesidir. Anıları silinmiş, annesinin izleri sonsuz karanlıkta kaybolmuştur. Ece, annesinin izini sürerken kendini zamanın gölgeli geçitlerinde ve karanlık sırlarla dolu bir kaçışın içinde bulur. Bu süre içerisinde tek güvendiği ve destekçisi olan sevgilisi Çağatay’dır. Giderek büyüyen sırrın derinliklerinde ikisi birden kaybolmak üzeredir. Gerçekliğin ve yaşamın sınırlarında yaşanan bu yolculukta aşk ve tehlike iç içedir.
Sezin Karameşe yeni romanı Yıldıza Dokunmak ile okuru, kayıp anılarla imkânsız seçimlerin yer aldığı ve aşkın sınandığı bir serüvene davet ediyor. Hayal ve gerçek, yin-yang misali bir bütünlüğe kavuşuyor.
Geçmişin Gölgelerinden Kaçmak Mümkün Müydü? Gerçek Dün Müydü, Bugün Müydü?
Sezin’in bütün kitaplarını okumuş biri olarak kesinlikle favorim bu oldu. konusu ve olayların işlenişi çok güzeldi. kitap, okurken sizi kendine çekiyor ve her sayfada merak unsuru kendini gösteriyor. bu yüzden okurken Sezin’in kaleminin her kitabında daha da geliştiğini görmek mümkün. bu kitapta da yazım şekli ve betimlemeleri çok hoşuma gitti. bir bölümde geçmişi bir bölümde günümüzü okumak, karakterlerin her iki dönemdeki halleri hakkında fikir sahibi olmamızı sağladığı için benim çok hoşuma giden bir yazım yöntemi. karakterler arasında da çoğu kişi gibi Çağatay benim favorim oldu. yaşanan olaylar karşısındaki tavrı ve Ece’ye karşı tutumu çok hoşuma gitti. kitapta aşk teması ön planda olsa da Sezin, bilim kurgu ile çok güzel harmanlamış. okuma esnasında aklıma takılan anlamadığım bir şey olunca da bunların çözüme kavuşması ve bir şeylerin havada kalmaması güzeldi. influencer, youtuber, yazar, savcı Sezin Karameşe’ye teşekkürler. rs’de olan herkese önerimdir, uzun süredir elimden düşmeden bu kadar çabuk bitirdiğim bir kitap olmamıştı.
Sezin… sen nasıl yaptın bunu çağatay’a ece’ye bize?? Kısaca anlatmak gerekirse bir sabah uyanan ece kendini başkasının odasında bulur. Babası dışında kimseyi tanımayan ece’nin hayatı annesinin kaybolduğun öğrenmesi ile iyice karışmıştır. Bununla birlikte bu hayata karşı en büyük destekçisi sevgilisi çağataydır. Yıllar sonra öğrendiği bir gerçekle hayatına tutunmaya çalışırken de yanında çağatay vardır. Bu gerçeklerden kaçarlarken aslında hiçbir zaman gerçeklerin peşlerini bırakmayacaklarını çok acı bir şekilde anlıyorlar. Şahsi yorumlarıma gelirsek kitap baştan sona çok iyi kurgulanmıştı. Sezin her kitabında çıtayı bir üste taşımayı başarıyor. İlk otuz yedi sonra on dün önceki kız ve en sonunda da yıldız dokunmak. Bu kitaptaki paralel evren işleyişini çok beğendim. Karakterlerin hem lise çağlarını hem de yetişkinlik dönemlerini okumak aslında karakterleri daha iyi tanıyıp bağ kurmamı sağladı. O peşlerindeki gerçeklerden kaçarken aslında gerçeğin hep peşlerinde olduğunu gördüm. Kitabın bir geçmişe bir şimdiye gelmesini de çok sevdim. Aralarındaki aşkın kademe kademe gelişmesini izlemek çok güzeldi.Kitabın sonu açık bırakılmıştı o yüzden devam kitabının geleceğini düşünüyorum.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Beni reading slump’a sokan kitap. 3 ay aradan sonra ha gayret diyip bitirdim. Çünkü diğer kitaplarında olduğu gibi sonunu merak ettim.
Sezin’in kitaplarındaki hikayeler ne kadar güzel tasarlanmış olsa da artık sonraki çıkaracağı kitapları almama kararı aldım. Çünkü yazım tarzı beni çok sıkıyor. Bölümlerin başındaki birkaç paragraf istisnasız karakterin bulunduğu ortamın veya giydiği kıyafetin betimlemeleriyle dolu oluyor. Bu kadar hikayeye hiçbir katkısı olmayan detay, okurken ilgimi kaybetmeme neden oluyor. Bunu sırf kitabı kalınlaştırmak için yaptığını düşünüyorum. Umarım ileride daha ince ama anlatım olarak daha temiz kitaplar yazar da alıp okurum çünkü kurguyu gerçekten güzel yapıyor.
Bu kitabının da kurgusu çok güzeldi. Bölümlerin bir geçmiş bir şimdi olarak sıralanmasını da sevdim. Olaylar yine sonrala doğru hareketlendi. Geçmiş zamanı anlatan bölümler karakterler arasındaki aşka odaklansa da günümüzü anlatan bölümler heyecanı diri tutmayı başardı. (Bu yüzden geçmişi anlatan bölümleri göz gezdirerek okudum sorry). Sonunun böyle biteceğini beklemiyordum. Ayrıca ucu açık bitti. Satışlara ve tepkilere göre sanırım devam kitabı yazıcak ya da yazmaya başladı bile.
o kadar saskınım ki… böyle bir olay örgüsünü sezin nasıl tasarladı bilmiyorum ama asırı beğendim. bir gecmisten bir de bugünden bahsetmesi ve bunu cok iyi bir sekilde yapması olayları her bölüm daha da iyi anlamlandırmamı sağladı ve bu tasarıma gercekten hayran kaldım. sezin’in ilk kez bir kitabını okudum. yazım dilini ve betimleme seklini asırı beğendim. o kadar heyecanlı ilerliyordu ki kitabı hic elimden bırakmak istemedim ve her seferinde “acaba bir sonraki bölüm ne olacak?” diye düsündüm. karakterlerden bahsetmem gerekirse ben de ece ve cagatay’ı asırı sevdim. özellikle ikisinin bu yolda birbirlerinin yanlarından asla ayrılmayısı ve birlikte mücadele etmeleri bence cok anlamlı ve özeldi. kısacası assssırı beğendim. umarım ki ikincisi de cıkar eline sağlık sezom 💘
Otuz yedi ve on dün önceki kız şaheserken bu nasıl bu kadar çiğ, sıkıcı ve bayağı😪😪 sezo’yu da uzun zamandır takip ederim ve çok severim btw.
Öncelikle asıl şikayetim fazla ‘ergence’ olması. Bir noktadan sonra geçmiş bölümlerinde ışık hızında atladım satırları. Ve hikayeye 🤏 şu kadarcık katkısı yok. Kitabı almadan zaten fazla romantizm olduğunu biliyordum, ve açıkçası “kitabı kapağından yargılamak” gibi olmasın ama tasarımından biraz belliydi bu tür bir kitap olduğu. Yayınevi böyle yazılmasını istemiş olabilir mi diye de düşünmedim değil, ‘beyza alkoçumsu’ kitapların tuttuğunu biliyorlar çünkü. Bu kitap tam olarak öyle değil ama iç bayıyor. Ephesus’da çok var bu kitaplardan.
Sıkıcılık konusunda bir diğer durumsa betimlemelerin uzunluğu. Sezo kendi kafasında canlanan görüntünün tıpatıp aynısını okuyucunun kafasında canlandırmak istemiş olacak ki; karakterin bulunduğu odanın duvarının rengini, alçı tipini, kaç metre olduğunu filan yazmış. Repliksiz yarım sayfa wattpad tarzı betimlemeler okuyorsunuz. Her şey de fazla estetik zaten. Ve bu hiç gerçekçi değil, senaryoya göre istanbul’da avrupa yakasında müstakil evlerin olduğu bir sitede oturuyorlar, inanılmaz estetik bir amerikan kolejinde okuyorlar ve merkezi bir yerde yaşıyorlar. On dün önceki kız’da hayatta yaşanan daha mantıklı şeyler vardı, başrol eski ve kasvetli bir evde oturuyordu, annesinin saçları yıpranmış ve kırmızıydı filan bunlar bile aklımda. Hazır konu bu kadar mistik ve sürreal’ken en azından ortamı, karakterin hayatı daha gerçekçi yapılabilirdi.
Şimdi aklımdan şöyle bir harita çiziyorum; göktürk’te bir villada yaşıyorlar(çünkü istanbulun merkezi kısımlarında öyle villa sitesi filan yok, ece’nin babası da normal bir doktor ve göktürk’te bir villayı nasıl karşılıyor bilmiyorum ama olsun) robert kolejinde okuyor (çünkü istanbulda kitaptaki gibi inanılmaz bir mimarisi olan tr şartlarını aşmış başka bir amerikan koleji yok) ve bu durumda merkezilik yalan oluyor çünkü göktürk merkezi değil ve ordan robert kolejine nerdeyse bir saatte gidiliyor, ama olsun. Zaten kitapta bir bölümde, toplu taşımayla bir iki saatte şile’ye gittikleri için mantık aramaya gerek yok. İstanbul’un merkezi denebilecek bir yerinde yaşıyorum ve toplu taşımayla şile’ye gitmek yaklaşık 4 5 saat sürüyor, ki 2012 şartlarında ne kadar sürer bilmiyorum. Hatta ben bu şile bölümüne gelene kadar istanbul’da olduklarını anlamadım çünkü hiç gerçekçi değildi, ankara izmir filan olsa daha tatmin olurdum. Bir ara da polisler bunları ararken kalkıp istanbul’dan muğlaya gidiyorlar ki bu 10 saat yol demek. Ama sanki sapanca’ya gider gibi gidiyorlar sanki bir kaç saatlik yol. Hani fıldır fıldır sizi arıyorlardı, telefonunuzdan konumunuzu buluyorlardı bacım?
Her neyse sonuçta kitap bu, o kadar gerçekçi olmasına gerek yok diyebiliriz ama kafa tırmalıyor işte. Bir diğer konuysa yazılım konusunda 100 tane teknik terim kullanması. Bilmemne sisteminin bilmemne koduyla bilmemne ağının bilmemne sinyalini kestim. Bu ‘bilmemne’lerin yerine hiç duymadığınız kelimeler geldiğini düşünün ve bu satırlarca sürüyor. Bu kelimeler filan için ai desteği almış gibi geldi.
Sonuç olarak; beğenmedim🥲 Okurken hep hızlıca bitmesini diledim. On dün önceki kız ve otuz yedi profesyonelce yazılmış iki kitapken bu amatörce geldi. Sanki bu ilk kitabıymış gibi. Nebula’yı alır mıyım bilmiyorum, sırf bir yere bağlansın diye alabilirim belki. Bu kitabın son 10 sayfasını okurken keyif aldım ve biraz duygulandım. Plot twistler yok muydu? Vardı, ama okuyucuyu oraya getirtene kadar çektirdiği ızdıraba değmez bir plot twistti. Yine de sona bir anlam kattı. Çağatay’ın kanatsız bir melek olmasının gerçekçilikten uzaklığından bahsetmeyeceğim, zaten sezo nebula’da bir şeyler yapmış duyduğum kadarıyla. Umuyorum daha güzel olmuştur.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Konusu çok güzel ve alışık olduğumuz kitaplarında dışında olduğu için büyük bir heyecanla başladım. Herşeyiyle çok çok güzeldi. Paralel evrenler, zorlu bir kaçış ve tüm bunların ortasında Çağatay ve Ece'nin birbirine destek olmaları ve aralarındaki aşk. Paralel evren temasını çok sevdiğim için bana çok hitap eden bir kitaptı. Çok sürükleyiciydi, elimden bırakmak bile istemedim ve bir çırpıda bitirdim💖. Sadece editörden geçmesine rağmen kitapta bir sürü yazım yanlışı farkettim. Bu benim okuma kalitemi biraz düşürdü. Birde diyaloglar konuşma diline çok yakındı, çok gerçekçiydi. Ben kitaplarda bu kadar gerçekçi olmasını sevmediğim için o kısımları sevmedim, bunların haricinde gerçekten çok güzeldi. Reading slump'tan çıkmak isteyenlere de tavsiye ederim💝
Devamı spoilerlı olacaktır 💗
Alaz çok havalı bir karakterdi. Evrenler arası gezip kaçakçılık yapması jsgsj. Çağatay ve Ece'yi okumak çok güzeldi. Lise sahnelerine özellikle bayıldım. Son akşam yemeği bölümü müthişti. Destroyer of worlds şarkısıyla okuyunca daha da müthiş. O bölümden sonra o kadar gözlerim doldu ki. Ece'yi kendi evrenine götürecek olmaları ve Çağatay'ın ordaki çığlıkları😭. Çağatay Ece'ye liseden beri hep destek oldu, paralel evrenden geldiğini öğrendi, Ece'nin Doppelganger'ını gördü. Tüm bunlara rağmen hala onun yanındaydı😭. Öğrendiğimiz ters köşeler peki😱. Ters köşeyi tahmin ettiğimi sanmıştım ama yanılmışım. Tolga ve Ece'nin ikizinin de Ece'ye yaptıkları şeyi öğrendim an yıkıldım, kızın hayatıyla oynamışlar resmen😭. Balo sahnesinde Çağatay ve Ece'nin dans ettiği kısımlar 🤗. Işıkların gitmesi ve herkesin kibrit yakması, gözümde çok net canlandırdım ve büyüleyiciydi✨
This entire review has been hidden because of spoilers.
sezin karameşe sosyal medyada takip ettiğim birisiydi. kendime yakın gördüğüm için kitabını da alıp okumak istedim. sosyal medyada bu kitaba dair birçok övgü gördüm, özellikle de sonuna dair o yüzden çok merak ediyordum. kitabımızın konusunda paralel evrenler var arkadaşlar! çok iyi gerçekten. ve yazar da bu evreni başarılı bir şekilde kurguya adapte etmiş. sonunda soru işareti olabilecek her noktayı açıklamış. bu çok hoşuma gitti çünkü çok zor bir konu ve böyle güzel ele alındığı için mutluyum. karakterleri de çok güzel yazmış. özellikle de erkek karakterimiz çağatay zaten bulunmaz hint kumaşı bence. esas karakterimiz ece’nin de duruşunu çok sevdim açıkçası. kurgu bi günümüz bi geçmiş şekilde ilerliyor ve bu da güzeldi. karakterlerle bağ kurmayı arttırmış. bunlar kitaba dair olumlu düşüncelerimdi. şimdi eksik gördüğüm yerlerden de bahsetmek istiyorum. yazım dili güzeldi kesinlikle, akıp giden bir anlatım vardı ama bir şeyler eksikti. nasıl desem çok gündelik gibiydi. birkaç yerde güzel cümleler vardı evet ama kalanında bi çiğlik vardı gibi hissettim. o yüzden kitap bende çok basit bir kurgu olarak kaldı. nedense karakterleri tanıdık, bağ kurmamız için yazar da çok güzel alt yapı hazırlamış ama o dilin çiğliğinden ben tam anlamıyla adapte olamadım. daha küçükken okusam bayılacağım bir kurguydu ama şu an favorilerime girmedi. keyifli bir okumaydı. sonunda da ağlattı mı evet gözlerimi doldurdu. sezin karameşe okumaya da devam edeceğim bu arada. bence konuları çok güzel ve enteresan şekilde seçiyor.
Sezin’in kitaplarını genel olarak beğeniyorum ve bence her kitabında yazım dilini de geliştirdiğini düşünüyorum. İlk olarak kitapta sevdiğim şeyler; akıcılığı, sürükleyiciliği ve kurgusuydu. Zaten kurgu açısından çok başarılı bir yazar kesinlikle. Ancak diğer kitaplarda da fark ettiğim birkaç eleştiri de yapmak istiyorum. İlk olarak bence kitaptaki karakterlerin geçmiş yaşamları biraz yüzeysel kalıyor. Yani ben karakteri çok içselleştiremiyorum ki bu genel olarak 3 kitapta da fark ettiğim bir şey. Yani şöyle ki mesela Ecenin babasıyla olan ilişkisini, diğer evrendeki çocukluğunu (hatırladıklarını), annesiyle ilişkisini (annesiyle sadece güzel anılarından yine çok yüzeysel bahsedildiğini düşünüyorum) daha detaylı görebilirdik bence. Ayrıca Çağatayla ilişkileri ne kadar tatlı da olsa sürekli romantik bir iletişim içinde gördük onları. Yani daha arkadaşça yanlarını, şakalarını, daha samimi ve gündelik sohbetlerini çok göremedim. Kitabı genel olarak yine çok beğendim dediğim gibi çok başarılı ve kendini her seferinde geliştiren, ters köşeleri çok güzel yerleştiren bir yazar. Dediğim gibi sadece karakterleri ve diyalogları daha içselleştirebiliyor olsaydım 10/10 bir kitap derdim. Şuanda da en az 7/10 luk bir kitap.
sezinin tum kitaplarini okudum ancak en cok bunaldigim kitap bu oldu ve cook zor bitirdim.
once iyi yonlerinden bahsetmek gerekirse beni evren olarak cok tatmin etti. kendimi cok kolay adapte olmus bir sekilde buldum. karakterlerin davranislari ve tutumlari cok yerindeydi. sonu beni cidden etkiledi ve birazcik uzse de gayet yerinde bitti. sezin en ufak bir soru isareti bile kalmasin diye cidden tum bosluklari doldurmus.
negatif yonlerine gelirsek betimlemeler cok fazlaydi. neredeyse 1 paragraf betimleme okudugum oldu. onceki kitaplarda sanki bu kadar fazla degildi. ben karakteri verilen birkac ozellikle kendi zihnimde hayal etmeyi daha cok seviyorum bu sekilde fazla betimleme verilince sanki simsde karakter olusturuyormusum hissiyatina kapiliyorum ve beni pek mutlu etmiyor bu durum.ama dedigim gibi kisisel bir sikayet.son olarak anlatimda bir tutarsizlik vardi gibi hissettim. bazi yerlerde cok teknolojik bilgi isteyen seylerden bahsedilirken bazi yerler biraz daha yavan kalmis gibiydi.
sonunun cok iyi oldugunu tahmin ettigim icin zor da olsa bitirdigim bir kitap oldu.
kurgu mukemmel, yazim biraz daha gelistirilebilir.
sezin'in kalemini çok beğeniyorum, anlatımı akıcı ve anlaşılır, betimlemeleri belirgin ama insanı boğmuyor veya sıkmıyor. işi gücü bırakıp okuduğum kitaplar bana hep çok farklı hissettirmiştir, bu da öyleydi. bütün aksiyon ve kaosa rağmen içime sıcaklık yayan bir kitap oldu. özellikle ece'nin çağataygile yemeğe gittiği bölüm içimi sıcacık yaptı, yaydığı konfor enerjisi bambaşkaydı. lisede oldukları bölümler ne kadar nostaljik hissettirdiyse günümüzde geçen bölümler de bir o kadar aksiyonluydu. romantizm ve gerilim arasında kurulan dengeyi beğendim. iki ece'den birine sempati duyarken diğerinin aksiyonlarını bu kadar sorguluyor olmak ilginçti. sonda ece'nin gerçek babasıyla ilgili plot twist'in geldiğini görmemiştim, o da beni epey şaşırttı. genel olarak beğendiğim bir kitap diyebilirim.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Sezin’in diğer kitaplarını da okuyan ve kendisini senelerdir takip eden biri olarak yazıyorum yorumumu. Bu kitap favorim olamadı maalesef. On dün önceki kız beni daha çok etkilemişti. Yine de kitap akıcıydı ve okurken merak duygusunu diri tutuyordu. Bir geçmişe bir günümüze gelen bir anlatımı vardı ama geçmişi okurken o kadar sıkıldım ki anlatamam. Karakterler arasındaki aşk geçmiş anlatımında çok güzel işlenmiş olsa da kitabın asıl heyecanı günümüz anlatımında olduğundan insan o aşka veremiyor kendini. Yine de anlatım güzeldi ve kitabın hikayesini sevdim. İkinci kitabı çıktığında okuyacağım mutlaka
Devam kitabı çıkmış olsa da ben serinin ilk kitabını yeni okuyup bitirdim. Sezinimin bilim kurgu ögeleriyle kitaplar yazması gerçekten hoşuma giden bir durum. Bu kitap özelinde de okurken betimlemeler, diyaloglar, akış olması gerektiği gibiydi sanki her şey. On dün önceki kız için de yorumda bulunmuştum sanki karakterin ağzından yazamamış gibi gelmişti ama bu kitapta bunu asla hissetmedim. Çağatayın hayallerinden vazgeçmesini istemesi bile sinirlendiren bi durumken karakterin gelişimi evet bunu yapması normal dedirtti. Uzun lafın kısası okurken çok eğlendim ikinci kitabı almam lazım hızlıca.
guzeldi ama surekli ayni hissiyati farkli farkli yerlerde 5er cumleyle betimleyince artik bikma geldi. surekli icim soyle oldu b3n boyle hissettim tmm anladim yemin ederim ben de hissediyorum artik lutfen dur.. ve kitabin ingilizceye cevirilmesini istedigini belli eden bi kac kisim vardi asiri guldum "hayat zor ama sen daha zorsun" ?.. tough kelimesinin iki anlamliligiyla oluyo ama zor kelimesiyle tuhaf kaciyo. ya da "bu tam bi ruh hali öldurucu" gibi NWBCJANFJWNDJQJFJWJ "mood killer"ın turkceye zorlama bi cevirisi, bi de herkesin icinde bagirdigi icin cok sacma olmus.. hikaye, olay akisi fln 🔥 tho
Zaman zaman "benim bir versiyonum bana bunu yapsa napardım" diye empati kurarak okudum kitabı.
Ece'nin sahte annesinin "kuantum imza" yüzünden kendi evrenine dönmemesi bahanesi çok saçmaydı ve aceleyle üstünden geçilmiş. Fikrimce 2. kitapta bu konu üzerinde durulacak. Sondaki sahneden de Çağatay'ın da ne yapıp edip Ece'nin yanına geldiği belli. Muhtemelen pek etik olmayan yollar kullanmıştır. 2. kitapta ona çok söveceğimizi duydum. Yakında onu da okucam.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Sonlara doğru heyecanı dorukta olan elimden bırakamadığım bir kitaptı, kitapta tek eleştirdiğim geçmiş kısımlar bazen beni yordu bazı geçmiş sahneleri olmasada olurmuş ama gelecek 2024ler muazzamdı hele son bölümleri okurken hep “oha ne nasıll yani??” diyerek okudum. Sezini severim ve okuduğum ilk kitabı kalemini de hayal dünyasını da başarılı buldum başarısı daim olsun sezomun.
Sezin…spoiler olmadan yaziyorum o yuzdenn kisa tutacagim su kadarini diyim kitabin bi kismini otobuste okuyordum ve o kadar agladim ki yanimdaki kiz bana bir sey oldu sanip yardima ihtiyacim olup olmadigini sordu (ve yani bu kendimi tutmus halimdi evde olsam buyuk ihtimalle bayginlik gecirirdim)
Paralel evren kurgusu, bayilirim! Harikaydi ya, gerginlikten boynum tutuldu okurken. Canim Ece :( Not : Bu kitabi sevdiyseniz Coherence filmini mutlaka izleyin.
O an, o yağmurun altında, dünya tersine dönse, etraf fırtınalarla kopsa bile, aramızdaki bağın her gün birbirimizi seçmekle ilgili olduğunu fark ettim.
Yıldıza Dokunmak 🌟 (Yorumu loml dinlerken yazıyorum biraz ağlayabilirim)
O kadar güzeldi ki ne diyeceğimi bilemiyorum… Kitap geçmiş ve şu an arasında geçiyor. Bir bölüm geçmiş bir bölüm şu an şeklinde. Ben normalde bu şekilde okumayı sevmem ama bu kitapta o kadar güzel işlenmiş ki kitap aktı gitti. Olay örgüsü, yaşananlar inanılmazdı!! Hayran kaldım. Bazı duygular çok güzel şekilde yansıtılmıştı, kendimi kitabın içindeymiş gibi hissettim. 🥲 Ece’ye o kadar üzüldüm ki anlatamam, sonunu nefesimi tutarak okudum kalbim çok kırık… Ece ve Çağatay ikilisine bayıldım. Öğrendiğimiz şeylere şoke oldum ağzım açık kaldı NASIL YANİ diye 😭 başka bir evrende… İyi ki okumuşum 🥹🫶🏻