تحكي الرواية قصة “مرجان” التي تعمل وتعيل أسرتها وتحلم بالإنجاب، رغم مشكلات العيش وصعوبات العمل. نرى العالم من وجهة نظرها هنا ، ونعيد معها اكتشاف إسطنبول; بيوتها ومقاهيها ودور عبادتها، في إطار التحول الحضاري، ونطالع طموح الإنسان وخياله الذي يتسع للحياة التي يتمناها، وآماله التي تربطه بالحياة ويتركها معلقة على شجرة الامنيات.
نستمع خلال الرواية لأصوات أولئك الذين يعتقدون أن التناقضات التي صنعها الإنسان لا يمكن تغييرها إلا بيد الله، أولئك الذين لا يستطيعون الوقوف لأنه ليس لديهم من يستندون إليه، أولئك الذين يستطيعون ترسيخ جذورهم في العالم، وأولئك الذين لا يستطيعون العثور على توأم لروحهم إلا من الموتى.
1984 yılında Bursa’da doğdu, İstanbul’da büyüdü. İlköğrenimini Oruçgazi İlköğretim Okulu’nda, ortaöğrenimini Pertevniyal Lisesi’nde tamamladı. 2007 yılında İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, Gazetecilik Bölümü’nden mezun oldu. 2011’de Marmara Üniversitesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü’nden, Sinema Anabilim Dalı’nda yüksek lisans derecesi aldı. 'Aylık Paldır Kültür Dergisi Hayvan’da ve Birgün Gazetesi’nde çalıştı. Uzun süre gitar ve resim dersi aldı, izcilik ve dağcılık yaptı. Dönemsel olarak, garsonluk, konfeksiyonda el işçiliği ve makinecilik yaptı. 2006 yılında Varlık Dergisi’nin düzenlediği Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri’nde, "Gelin Başı" isimli öykü dosyası "Dikkate Değer" bulundu. 2007 yılında "Gelin Başı" isimli kitabı Can Yayınları’nca yayımlandı. Sırrı Süreyya Önder’e senaryo asistanlığı yaptı. 2008’de İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda sahnelenen “Yedi Tepeli Aşk” oyununda, "Gelin Başı" kitabında yer alan üç öyküsü sahnelendi. 2010-2011 sezonunda "Gelin Başı"ndaki öykülerden uyarlanan "İadesiz Taahhütsüz" adlı oyun, Tiyatro Boyalıkuş tarafından sahnelendi. 2011’de ikinci öykü kitabı “Hanımların Dikkatine” Can Yayınları’nca yayımlandı ve 2012 yılında bu eseriyle Yunus Nadi Öykü Ödülü'ne layık görüldü. 2014 yılında Can Yayınları'nca Antabus isimli kitabı yayınlandı. Antabus, 2015 yılında aynı isimle Tatbikat Sahnesi (İstanbul) tarafından tiyatroya uyarlandı. Yazarın yazıları halen BirGün Gazetesi'nde ve Ot Dergisi'nde yayımlanmaktadır.
به نظرم همین شصت صفحه هم فرصت زیادی دادم. اکثر رمانهای ترکی چقدر آبکیه. انگار همه چیزش در سطحه این کشور. آدم ناراحت میشه که آثار خوب ایرانی چاپ و دیده نمیشن اما رمانهای درجه چند کشورهای دیگه ترجمه میشن و ما هم میخریم!
"زنانی که بچهدار نشدهاند هم داغ فرزند را حس میکنند. آنان که مادر نشدهاند حسرت بچه دارند. مرجان نه با یادآوری خاطرات فرزند بلکه با یادآوری خیال او عذاب میکشد."
داستان این کتاب در مورد شخصیت مرجانه. مرجانی که سر یک بگو مگو، شوهرش ترکش کرده و با تمیز کردن پلههای ساختمون روزگار میگذرونه. توی این کتاب تقریبا ۲۰۰ صفحهای همراه میشیم با مرجان و فکر و خیالاتش. شاید بشه گفت ۷۰ درصد کتاب اورثینکهای شخصیت مرجانه. از اینکه چرا فلان حرف رو به شوهرش زده و اینکه زن خوبی بوده یا نه و چرا خدا بهش بچه نمیده، چرا فلانی این خرف رو بهم زد و ...
مرجان نمونهای از افرادیه که کل هدف زندگیشون رو، روی یه واقعه برنامهریزی میکنن و وقتی اون واقعه به هر دلیلی درست پیش نمیره یا انجام نمیشه، خالی میشن و زندگیشون از معنا تهی میشه. دست به دامان روزمرگی میشن(توی اینجا و این کتاب تلویزیون). از کار و درآمدشون میزنن تا برن زیارتگاه فلان فرد مقدس و دست به دامان اون بشن و ازش التماس کنن که حاجتش رو بده یا حتی وقتی آنچنان پولی برای زندگی ندارن، خروس و گاو نذر میکنن و نگران این میشن که اگه نذرشون ادا نشه، اون خواستهشون هم محقق نمیشه.
اسم اصلی کتاب Kul هست که به معنای "بنده" هست. اسمی که نشر برج برای کتاب گذاشته اوکیه و به داستان میاد ولی شخصا همون بنده رو بیشتر دوست داشتم چون خیلی بهتر وضعیت مرجان رو توصیف میکنه چون وضعیتی که مرجان دچارشه، یه جور بندگی برای همه کساییه که میبینه و از درگاهشون خواستههاش رو میخواد.
کتاب آنچنان بدی نیست. شاید بشه گفت متوسطه چون از یه جایی به بعد تکراری هم میشه.
Seray Şahiner, benim son yıllarda okumaktan büyük keyif aldığım yazarların başında geliyor. Bu sebeple yeni bir romanının yayımlandığını duyduğumda inanılmaz mutlu oldum. Okuduğum kitabı bitirir bitirmez de Kul'a başladım.
Seray Şahiner'in kaleminden keyfi almamak zor; ancak bu kitap beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. Kitaba Şahiner'in kendine özgü üslubu hâkim; ancak bazı noktalarda tekrara düştüğünü hissettim ve bu beni bir miktar üzdü. Haydi, farklı bir şeyler olsun diye bekledim; ancak beklediğimle kaldım.
Okuduğum dört kitabının içinde sanırım en az tat aldığım kitabı Kul oldu. Yine okuması zevkli, yine bir oturuşta bitirdim, elimden düşüremedim; ama kitabı bitirdiğimdee "bir şeyler eksikti" hissinden kurtulamadım ne yazık ki.
Hikayesi çarpıcı ancak Antabus'daki tadı bulamadım. Son bölümde apartman katlarını okurken çok sıkıldım hatta... Dili ve anlatımı güzel, yazarın diğer kitaplarını da okuyacağım mutlaka...
خب ، پله پله تنهایی خیلی امیدوارکننده شروع نشد و هرچی جلوتر رفتم، امیدم کمتر شد. این کتاب بیشتر شبیه یه دفتر یادداشت شخصی بود تا یه رمان درست و حسابی. من اومده بودم داستان بخونم، احساس کنم، غرق شم… ولی هیچی جز سردرگمی و تکرار حس نکردم 😓
زبانش خیلی ساده بود، اما نه از اون سادههای دلنشین… از اون سادههایی که انگار همهچی از رو حس لحظه ای نوشته شده، بدون اینکه به تاثیرش روی خواننده فکر شده باشه. شخصیتپردازی؟ نداشت. طرح داستانی؟ گم بود. هیجان؟ صفر. معنا؟ گنگ. احساس؟ سطحی و گاهی تصنعی.
بعضی جملههاش میخواستن ژرف بهنظر بیان، ولی بیشتر شبیه کپشن اینستاگرامی بودن تا ادبیات داستانی واقعی. 😬
و بدتر از همه، هیچ ارتباطی با شخصیت اصلی برقرار نکردم. نه دردش رو حس کردم، نه تنهاییش رو، نه اصلاً دلیل این همه تکرار و شکایت رو فهمیدم. حس کردم نویسنده از درد نوشت، ولی ما رو توی درد شریک نکرد.
💭 جمعبندی :
این کتاب برای من نه "پلهپله"، بلکه یه "سقوط یکباره" به اعماق خستگی و بیحوصلگی بود. هیچچیز توش نبود که منو نگه داره…
4,5/5 • “Ama iyiydi umut, insanın içinde bir ses oluyordu. Umutsuz insan, televizyonsuz ev gibiydi.” • Seray Şahiner’in kalemiyle Antabus ile tanışmak istiyordum ama kısmet Kul’aymış. Bence kötü de olmadı çünkü kitabı çok sevdim. Böyle baştan sona umutsuzluk kokan ama kendini okutmayı bilen bir yazar tarafından yazılmış mis gibi bir bunalım kitabıydı bence. Mercan’ın yaşadığı umutsuzluğa başta çok üzüldüm fakat daha sonraları yaptığı her çaresiz hareketine güldüğümü fark edince Mercan için daha da üzüldüm. Hareketlerine, düşüncesizliklerine gülmek yerine çabasını taktir ettim. Kendi iç çatışmalarını merakla okudum. Acaba daha ne kadar uğraş verebilir diye merak ettim. Bilmiyorum neden ama Mercan içimde bir şeyleri uyandırdı gibi hissediyorum kendi çapımda. Belki sizde de öyle olur. Okuması da üzerine uzun uzun düşünmesi de çok zevk veren bir kitaptı. Keyifli okumalar dilerim.
Kul, mart ayının hemen başında çıkan tap taze Seray Şahiner kitabı.
İçinde sık sık kendi iç sesiyle konuşan bildik tanıdık sıcacık kadın hikâyesi var. Mercan’dan bahsediyorum. Bizden biri, biraz hüzünlü, biraz git demekle gidilir mi düşüncesiyle sarmalanmış, biraz o çocuk benim olsa duygusuyla evlat hasreti çeken biri. Geçimini sildiği merdivenlerin parasıyla sağlayan, kocasız, çocuksuz Mercan’ın hikâyesi…
Seray Şahiner genel olarak kadınlığa dair çok güzel yazılar yazan yazarlardan. Haliyle yine bir kadın hikayesi buluyorsunuz. Sevdim ben. Kitap kitaplığımda. Sizin de keyifle okuyacağınızı düşünüyorum.
Mercan,bekliyor.Kocasını,doğmamış çocuğunu,Allah’ın lütfunu,Meryem Ana’nın yardımını,Eyüp’ün sabrını.Mercan beklerken biz sadece geçen günlerini hayal ediyoruz. Kızıyoruz Mercan’a hani hep yaptığımız gibi,kazandığı iki kuruş parayı da çaputa,muma veriyor diye.Ben de kızdım,hiç o kadar çaresiz kalmadığım için.Sanki bir üstünlüğüm varmış da yaptıklarını eleştiriyormuşçasına.Herhangi bir dileğim olmadı uğruna adaklar adayacak kadar belki ondan tüm önyargım.Belki de korkum vardır~ Seray Şahiner,bekleyişle beraber tüm okuma boyunca okuyucunun aklına sorular iğneliyor: “Gelecek mi? Tutacak mı tüm dualar? Hadi kocasını geçtim Haydar bisiklete binecek mi?”
Daha önce Ülker Abla kitabını okuduğum Seray Şahiner'in Kul'unu pek beğenmedim maalesef. Ülker Abla ile çok fazla paralellik gösteriyor, belki de bu nedenle aynı şeyi okuyormuş hissi verdi ve sevemedim. Kısaca özetlemek gerekirse kitap kocasını bekleyen bir kadını anlatıyor. Bu kadın yani Mercan, apartman silerek geçimini sağlıyor ve kocasını beklerken yaşadıklarını, özendiği şeyleri ve sürekli umudunu yitirmemesini okuyoruz.
Mercan çok iyi bir karakter olmuş, tüm derinliğiyle. Romanda kullanılan anlatım teknikleri bu derinliği çok iyi vermiş. Bence çok başarılı bi roman olmuş Kul. Antabus ile benzer başarıda. Belki bi tık daha iyi hatta.
Konu her zamanki gibi feminist ve sınıfsal, çok da güzel anlatıyor Seray Hanım 👌🏻 fazla tekrar vardı, kahramanın başından sonına aynı histe kalmasını tutarlı buluyorum, bunun yanında yazarın bize anlatacak çok daha fazla yan hikayeleri olabilirdi. Ülker Abla gibi, Antabus gibi…
حقیقتا خواندن کامنتهای کتاب مرا از تصمیمم برای خواندن کتاب دلسرد کرد؛ اما نهایتا کتاب را خواندم و دوست هم داشتم.
شاید کتاب اثر ادبی فاخر، با نثری آهنگین و عجیب و غریب نباشد؛ اما کتابی به شدت «انسانی» است. کتاب یک شخصیت بیشتر ندارد: «مرجان خانم» که دختر نظافتچی جوانی است و همسرش ترکش کرده است!
مرجان خانم از اول کتاب در حسرت بازگش�� همسرش است که بیخبر خانه را ترک کرده است و به نوعی وسواس فکری مبتلا شده است... آنچه کتاب را به تعبیر من «انسانی» میکند این است که همهی ما چنین دورههایی را تجربه کردهایم یا افرادی را میشناسیم که پس از پایان یک رابطه یا ترک شدن توسط همراهشان؛ دچار چنین وسواسهایی میشوند و مدام به این فکر میکنند که اگر آنکار را نمیکردم، آنجور نمیشد و و و ...
مرجان خانم در کتاب تنهاست؛ اما به تنهایی دست شما را میگیرد و در کوچهپسکوچههای استانبول همراه خود میکند.
İnsan okurken Mercan’ı iliklerine kemiklerine kadar hissediyor. Ben mesela, kocasının dönmesini Mercanla birlikte bekledim, evlada sahip olmayı mercanla birlikte arzuladım, falcıya Mercandan önce ben inandım ve merdivenleri yıkarken Mercandan çok ben üşüdüm... kusursuz bir anlatımı var yazarın, çok beğendim.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Şahiner'in yazı dilini seviyorum. Anlattığı konuları seviyorum. Kadınları anlatan bir kadın yazar. Dili esprili. İnce bir mizah anlayışı var. Güldürmek için yazmıyor ama komik. Hayatın ciddi gri konuları bile komik. Çocuk isteyen ama çocuğu olmayan bir kadın var bu kitapta. Televizyonda izlediği kadınlar gibi olamıyor hayatı. Halbuki kendisi de bir çalışan kadın. Niye onun kocası da diğer kocalar gibi değil, nesi eksik. Samatya'da apartman merdivenlerini silerek geçinen ve yalnız bir alevi kadın olan Mercan'in gerçekten yaşadığına eminim ben. Merdiven silmiş bir süre Seray Şahiner, bu kitabını yazabilmek için. Yazdıklarının gerçek olması bu yüzden mi? Cemevindeki cenazede ben de oturdum, merdiven silerken ışık yansın diye elimi ben de salladım. Zaten o yüzden benim yazarlarım kategorisine giriyor Şahiner. Yazdığı şeylere beni inandırıyor.
Kitap daha kısa olabilirdi, daha hızlı akabilirdi konular ama bunlar da aslında Mercan'in hayatı. Mercan'ın hayatı yavaş akıyor, birbirinin aynı günler geçiyor. Türbe gezintileri filan bir değişiklik katıyor. Umut hep var, Mercan bir umuda tutunarak yaşıyor. Belki de kitap tam olması gerektiği gibi.
Kitabı ikinci okuyuşum, bu arada, Goodreads 'e de koymayınca okuduğumu unutmuşum ve tekrar okurken hatırladim. Ama mesela Antabus asla öyle olmaz. Insan Antabus'u okuduğunu unutamaz.
Ben bu kadına bayılıyorum ya. Gerçekten bayılıyorum. Hayatta yaşanılan, etrafta bolca var olan o görünmez ya da görmezden gelinen insanları o kadar güzel anlatıyor ki... Herkesin okuması, Mercan'ı tanıması lazım. Kitabı okurken Mercan'a üzülüyorsunuz, kızıyorsunuz, gülüyorsunuz, şaşırıyorsunuz. Onunla ağlıyorsunuz bazen. Kocasının gelmesini o kadar çok istiyor ki türbe, cami, cemevi, kilise, falcı her yere gidip kocasının dönmesini umuyor. Bir de çocuğu olsun istiyor tabi. O kadar masum ki.. Mutlaka alın okuyun, okutun. Seray Şahiner'i tanımanız, Mercan'ı Leyla'yı görmeniz lazım.
Anlatılan hikaye 15 sayfalık bir öykü şeklinde kurulsaymış ne güzel olurmuş. Mercan Samatya’da oturup bira içerken veya cemevindeki sahnenin sonunda bitseydi mesela. Hem hikaye gereksiz yere sünmezdi, hem gereksiz üslup oyunları, “evet”ler falan da olmazdı. Yazık olmuş.
Mercan'ın çok bilindik ve hüzünlü hikayesi, pek çok kadın gibi. Akıcı bir dille yazılmış kolay okunan bir kitap ama genelde ödül alan kitaplar beklentimi karşılamıyor, bu da farklı olmadı...
Seray Şahiner’i keşfettiğim için mutluyum. Kul ile ilgili eminim okuyan herkesin hemfikir olacağı konu; yazar bu hayatı yaşamış mı ki bu denli detaylı bir karakter çıkartabilmiş? İnanılmayacak kadar gerçek detaylarla gerçek bir insana dönüşen Mercan’ın hayatından bir kesiti insanın gözüne “bakın ben sosyal konular hakkında neler de biliyorum kitabımın içine serpiştireyim de görün” hissinden o kadar uzak şekilde vermiş ki. Zaten çok kısa olan roman bittiğinde başka sayfa yok mu diye devamını aradım. Derinlikli fikir ve hikayeleri kısacık verebilen bir yazar Seray Şahiner. Umarım hep yazar.
Geçen yıl Antabus'u okumuştum çok vurucu ve harikaydı öyküler ama bunda 150 sayfada aynı şeyler sanki sürekli tekrar etti durdu. Belki de sadece son 30 sayfası uzun bir hikaye olarak yazılsa çok daha etkiliyeci olurdu. Yine de bir Seray Şahiner üslubunu ve trajikomik/ironik dili ile ana karakteri capcanlı önümüze koyması ve en önemlisi de görünmeyen (ki Türk toplumunun kanayan yarası bu) bir karakteri görünür kılması bu kitabı okumak için gayet yeterli sebepler. Seray Şahiner ile bu kitapta tanışanlar yazarın diğer kitaplarını da mutlaka okusunlar.
Bu kadar kötü bir romanın Türkiye’de veya her neredeyse nasıl itibar gördüğüne çok şaşıyorum. Güya yoksulluğu, acı çekmeyi anladığı şiddeti bildiği iddiasıyla tepeden bakan edebi değerden yoksun felsefe, sosyoloji ve psikolojiden bihaber bir yazarın elinden çıkmış geri dönüşüm değeri dışında bir değeri olmayan unutulacak bir kitap...
Kul, Antabus’tan sonra okuduğum ikinci Seray Şahiner kitabı. Antabus’u ne kadar sevdiysem bu kitabı da o kadar sevmedim. Tekrarlarla dolu, uzadıkça uzayan ve son kısmıyla da pek tat vermeyen bir kitap oldu benim için Kul.
Seray Şahiner’in kalemini çok seviyorum, bu sebeple hayatlar ve kadınlar farklı bile olsa ister istemez Antabus’la kıyaslayarak okudum.Benim okumam uzun sürse de tek oturuşta okunabilecek, akıcı bir kitaptı Kul.Antabus kadar etkilenmesem de özellikle son kısımlarını bayılarak okudum.
Çok kapsamlı bir konu ya da olay zinciri içermiyor belki Kul ama Seray Şahiner çok derinlikli bir karakter yaratmış ve okurken Mercan’ın bekleyişine, çabalarına, yalnızlığına ortak olup bir oturuşta bitirdiğim bir kitap oldu.
Seray Şahiner’in dilini ve trajedi içeren olayları mizahi bir dille anlatmasını çok seviyorum. Antabus, yazarın okuduğum ilk romanıydı ve benzer bir yorumu o zaman da yapmışım. Kul ise Antabus’a göre bir parça daha basit; olay örgüsü az. Ve kitap pek çok defa tekrara düşüyor, özellikle son sayfalar oldukça fazla aynı şeyi anlatıyor da anlatıyor.
Ama yine de okuması keyifli, garip bir tat ve iz bırakıyor. Allah ile Kul’u arasında garip bir hesaplaşma hali gibi...
“Allah Mercan’ı affetsindi, zira Mercan Allah’ı affetmişti. Mercan Allah’ı olduğu gibi kabul etmişti.”
“Allah’a kendini suçlu hissettirmek için ağlıyordu.. Afrika’daki açlardan, derman bekleyen hastalardan, gene halimize bin şükür bunu bulamayanlar da var’daki bulamayanlardan Mercan’a sıra gelmiyordu. Daha çoook beklerdi Mercan. Şimdiye kadar beklediğinden bile çok. O falcının da Allah belasını versindi. Mercan saksıda yetişmiş otlara baktı.”
امتیاز من ۳.۵/۵ نویسنده خیلی خوب عجز و ناتوانی مرجان در دوری از شوهرش رو نشون داده که به نظر من یک دلیلش اینکه مرجان در ذهنش هیچ چیزی به جز شوهرش ارزش گذاری نشده خوندن ادبیات ترک تجربه جالبی بود و متوجه شدم چقدر فرهنگ مشترک بین ما بیش از اونچه در تصورم بود هست.
Mercan'in ic bunaltici bir hikayesi var. Ozellikle son bolumlerde okuyucuya da hissettiriliyor bu sıkıcı hava. Resmen 'at kendini bir yerden de kurtulalım Mercan' dedirtiyor. Mercan yalnız bir kadın ve bu yalnızlığı yüzünden toplum içinde kendine yer edinemiyor. Yalnız olduğu için ne yapsa eğreti kaldığını düşünüyor. Kocasız ve çocuksuz olarak tamamlanamadığı için kendini toplumdan da soyutluyor. Aslında her gün selamlaştığımız, konuştuğumuz veya yanından geçtiğimiz bir kadının hikayesi bu. Yalnız ve sıkıcı bir yaşamın hikayesi.
İyi ki Antabus'u bu kitaptan önce okumuşum. Yoksa bu kitabı okuduktan sonra bir daha Seray Şahiner okumazdım sanırım. Daha ilk 50 sayfada Mercan ismini görmekten, okumaktan gına geldi. Cümle başı Mercan, cümle sonu Mercan. Kitap bana göre değildi sanırım. İçerik değilde yazılış şekli beni boğdu. Bu kitabı okuduğumu unutup, Seray Şahiner'i Antabus gibi muhteşem bir kitabın yazarı olarak hatırlamaya çalışacağım.