Jump to ratings and reviews
Rate this book

Çulluk

Rate this book
Mahmut Yesari’nin en ünlü romanı olan Çulluk, 1927’de Milliyet gazetesinde tefrika edildikten sonra 1928’de kitaplaştırılmıştır.

Mahmut Yesari, Çulluk’u yazabilmek için bir hafta Cibali Tütün Fabrikası’nda çalışmış, tütün işçilerinin sağlıksız çalışma ortamlarına ve kötü yaşam koşullarına tanık olmuştur. Romanın ilk bölümünde, köyünden İstanbul’a gelip tütün fabrikasında çalışmaya başlayan Murat’ın yaşadıkları anlatılır.

İşçi sınıfının sorunlarının yanı sıra Murat’ın iş arkadaşı Münevver’le olan kararsız aşk hikâyesi, etnik ve kültürel çeşitliliğiyle İstanbul’un sosyal yaşamı, Beyoğlu meyhanelerindeki hovarda hayatlar gibi birçok renkli konuya da değinilir.

İkinci bölüm ise Murat’ın geri dönmek zorunda kaldığı köy hayatına uyum sağlayamaması, İstanbul’a gitmeden önce âşık olduğu Esma’yla kavuşmasının önündeki engeller, tütün kaçakçıları, kent-köy farklılığı gibi çatışmalar gerçekçi bir yaklaşımla işlenir.

Türk edebiyatında ilk işçi romanı kabul edilen Çulluk, Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki modernleşmenin köyden kente uzanan yansımalarını, toplumsal adaletsizliği, çalışma koşullarının çetinliğini, kadın-erkek ekseninde insani ilişkileri işlemesiyle de öne çıkan bir yapıttır.

Mahmut Yesari (1895-1945) 18. yüzyıldan itibaren sanatçı yetiştiren Yesarizade ailesinin bir ferdi olarak İstanbul’da doğdu. Soyadını büyük dedesi ünlü hattat Yesari (solak) Mehmet Esat Efendi’nin lakabından aldı. Burhan-ı Terakki Mekteb-i İbtidaisi’nden sonra İstanbul Sultanisi’ni (İstanbul Erkek Lisesi) bitirdi.

Resme yeteneği dolayısıyla devlet tarafından Avrupa’ya gönderilmek istendi ancak I. Dünya Savaşı’nın patlak vermesi üzerine Sanayi-i Nefise Mektebi’ne (Güzel Sanatlar Akademisi) kaydoldu. Bir süre sonra askere alındı ve yedek subay olarak Çanakkale Cephesi’ne gönderildi. Matbuat dünyasında ilk olarak Gıdık ve Diken dergilerindeki karikatürleriyle görülen Yesari, askerlikten sonra gazetecilik ve yazarlığı meslek edindi.

Mütareke yıllarından itibaren çeviri, adapte ve telif olmak üzere kaleme almaya başladığı tiyatro eserleriyle Türk tiyatrosunun gelişmesine büyük katkılar sundu. 1923-24 yıllarında Reşat Nuri Güntekin’le Kelebek adlı edebi mizah dergisini çıkardı. Bu dergide yazıları, hikâyeleri ve ilk romanı Bir Namus Meselesi yayımlandı.

Cumhuriyet’in ilk yıllarında başlayan yoğun yazı hayatı, 1945 yılında veremden vefat edene kadar aralıksız devam etti. Dönemin pek çok dergi ve gazetesinde hikâye, tefrika roman, tiyatro, fıkra, deneme, eleştiri ve hatıra yazıları yazdı.

Erken Cumhuriyet döneminin popüler romancılarından olan Yesari, onlarca yapıt ve yüzlerce hikâyeden oluşan eserlerinde aşk, evlilik, yalnızlık, yoksulluk, yozlaşma ve sosyal adaletsizlik gibi konuları sade bir dil ve realist bir üslupla kaleme almıştır.

312 pages, Paperback

First published January 1, 1927

6 people are currently reading
82 people want to read

About the author

Mahmut Yesari

42 books13 followers
1895 yılında İstanbul'da doğan Mahmut Yesari, 16 Ağustos 1945'te öldüğünde arkasında en az yirmi beş roman, yüzlerce hikâye, elliden fazla oyun bıraktı. Geçimini kalemiyle sağladı; otuz yılı aşkın çalışması, İstanbul'da, Yakacık Sanatoryumu'nda veremle bitti. Yazar Afif Yesari'nin de babasıdır. Romancılıktaki şöhretini ilkin Çoban Yıldızı (1925) ile sağlayan Yesari, romanlarında toplumsal sorunlara, hayat sahnelerini açık dille ve ustalıkla yansıtarak eğildi.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
12 (30%)
4 stars
16 (40%)
3 stars
7 (17%)
2 stars
5 (12%)
1 star
0 (0%)
Displaying 1 - 12 of 12 reviews
Profile Image for Banu Yıldıran Genç.
Author 2 books1,425 followers
May 4, 2021
müthiş bir fabrika ve işçi romanı olarak başlayan çulluk niye yarıdan sonra karmakarışık bir köy romanına dönüştü vallahi anlamadım.
istanbul’u, cibali tütün fabrikasını, fakir fukaralığı, meyhaneleri anlattığı bölümlerin dili, anlatımı öyle lezzetli ki... mahir kullanılan argodan başı dönüyor insanın. yani murat’ı zaten pek tanıyamıyoruz bir de durup dururken köylü güzeli esma takıntısı çıkıyor ve o bitirim murat’ın köy günleri başlıyor. köylünün kurnazlığını filan yine iyi anlatmış ama nerde istanbul nerde burası yani...
sanki yesari hayri’den, münevver’den sıkılıyor, hop rotayı başka yere çeviriyor. murat’a kıyamıyor ama onu çok sevdiği belli :) anlamsız bir aşka yelken açtırıp son sayfada iki mektupla romanı toparlayıp bitiriyor. yazık olmuş ilk bölüme. ama canı sağ olsun yine de müthiş yazmış o kısmı.
Profile Image for Özgür Daş.
98 reviews
August 9, 2016
Cibali tütün fabrikasında başlayan Çulluk'un, Türk edebiyatında işçi konularına değinen ilk eser olması bakımından önemi büyüktür. Harf devriminden önce yazılması nedeniyle Osmanlıca yazılan kitap Latin harfleriyle ilk defa 68 yıl sonra M. Sabri Koz'un çevrimyazısıyla 1995 yılında basılıyor ve Latin harfleriyle ilk ve tek baskısı bu oluyor. 1926'da yürürlüğe giren Türk Kanunu Medenisi'nin de izlerini taşıyan kitap başkarakteri Murat Çavuş'un çevresindeki kişilerle olan mikro ve makro ilişkileri üzerine şekilleniyor. Dönemin insanlarının davranışları hakkında ipuçları veren Yesari, Tipi Dindi kitabındaki gibi yine acı bir sonla Çulluk'u nihayete erdiriyor.
Profile Image for Renin.
105 reviews62 followers
November 21, 2023
Kitabın ilk bölümü İstanbul’da tütün fabrikasında çalışan işçilerin hayatına odaklanıyor. Son derece sürükleyici bir anlatım, iyi bir kurgu, pırıl pırıl bir dil ve (Yesari’nin adeti olduğu üzere) Rumcanın yerinde ve doğru kullanımı.. Fakat ikinci bölümde kahramanın köyüne dönmesiyle birlikte kitap biraz yalpalıyor sanki. Yine de kötü diyemem ama ilk bölümün tadı damağımda kaldı. Emin de olamıyorum, belki de taşranın durağanlığını aktarmak için özellikle bu tekleyen anlatımı seçmiştir yazar, kimbilir?

Aynı “Bir Namus Meselesi”nde olduğu gibi, dönemin yaşayışına dair verdiği ayrıntılar insanı bambaşka bir dünyaya götürüyor. Didaktiklik desen hiç yok, hayatın tam içinden bir takım olaylar. Çok seviyorum Mahmut Yesari’yi!
Profile Image for Bahadır Eren.
155 reviews7 followers
June 19, 2020
Tanıtımında işçi romanı yazıyordu. Bence bir kitabın işçi romanı olması için fabrikada geçmesi yeterli değil. O yüzden bir işçi romanı diyemem bu kitaba. Ama anlatımı oldukça akıcı. Elimden bırakmak istemedim. Ayrıca arka planda dönemin yaşam tarzını çok güzel işlemiş... En kısa sürede üçlemenin diğer kitaplarını da okuyacağım.
Profile Image for Fethi Naci.
125 reviews180 followers
Read
January 18, 2014
#23
Kasımpaşa tersanesi işçileri toplumsal savaşım tarihimizin ilk grevini 1872'de yaparlar. Ne var ki romanlarımızda işçilerden söz açılması için 1927 yılını beklemek gerekecektir. Mahmut Yesari Çulluk'u 1927'de yayımlar. İlk grevden tam 55 yıl sonra.

Çulluk'u yazabilmek için Mahmut Yesari'nin tütün fabrikasında 'bir hafta çalıştığını' biliyoruz. Bir hafta içinde ne öğrenilebilir? ... İşçilerin 'iç dünyaları'nı tanımayan Mahmut Yesari 'işçi' diye iki 'kabadayı'yı anlatıyor... Mahmut Yesari de bütün 'tefrika' romancıları gibi sözü uzatıyor... dönemine göre oldukça 'ilerici' düşünceleri var. Türkçesi, temiz bir Türkçe... Bu önemin yazınsal açıdan değil, edebiyat tarihi açısından olduğunu eklemeye gerek yok.
Profile Image for Ezgi Karataş .
81 reviews4 followers
August 13, 2024
Hayatı, sokağı, taşrayı, kenti ve tabi insanları iyi tanıyan Mahmut Yesari kitabın her bir satırında ne kadar iyi bir gözlemci olduğunu gösteriyor. Özelikle tütün fabrikasında geçen bölümler şahaneydi. Hatta bu bölümlerde sık sık Suat Derviş'i ve Bu Roman Olan Şeylerin Romandır'ı andım. Derviş bu kitapta fabrikaları, çarkların insanları nasıl yediğini muhteşem anlatır. Yesari'de bu kadar keskin bir anlatım yok ama dönemi ve çalışma koşullarını satırlardan takip etmek mümkün.

Bu arada Yesari taşrayı da ve küçük kurnazlıkları da iyi tanıyormuş. Okurken hiç yabancılık çektirmedi. Bir de ben genel yorumların aksine fabrikadan taşraya geçişte sorun yaşamadım. Akışı bozmadan kentte taşraya geçti ama o bölümler biraz hızlı yazılmış ve kitabın sonu da aceleye gelmiş gibi. Böylesine yüksek başlayan bir kitaba, o fabrika bölümlerinin doygunluğuna pek olmadı o bitiş. Olsun canı sağ olsun:)
Profile Image for Samet Tekin.
Author 1 book1 follower
November 26, 2025
Bahsi geçen zamanın hem şehir hem de köyün günlük yaşamlarını, dönemin olağan ferdi meselelerini ziyadesiyle muntazam bir şekilde aktarıyor. İstanbul'da geçen kısım ile Murat'ın köyüne dönüş sürecine kadar ki süreç gerçekten iyi kurgulanmış. Lakin nihayetlendirmeye doğru olan kısımlar, evvel ki olaylarla daha bağdaştırılabilir ve iyi kurgulanabilirdi.
Profile Image for Bezen Coskun.
63 reviews1 follower
November 11, 2023
Bol güneş!..Bol hava!..
Kuru, bayat ekmek için; gençliğini, taravetini, sıhhatini, hulasa bütün hayati varlığını veren fakir insanlara, bol gıda tavsiye etmek, mahrumiyet acılarına yeni bir elem katacak bir işkence değil miydi? s.98
Profile Image for Kozmokitap.
539 reviews
April 21, 2020
Yazar neden bu kadar geç tanıştım diye üzüldüm kitabı bitirince. Anlatım tarzı ve kurguyu sevdim
Profile Image for Didem Can (itspreaklypear).
216 reviews7 followers
October 1, 2023
Ne yazık ki talihsiz bir şekilde başarısız bulduğum bir eser. Talihsiz deme sebebim hikaye ve mesajları dolayısıyla iyi bir seçim yapılmasına rağmen okuyucuya aktarma konusunda çok başarısız buldum.

Konu çok dağınık bir şekilde ele alınmış ve karakterler tam oturmamış. İki bölümden oluşuyor ve ikisi arasındaki bağ çok zayıf. Sanırım bu sebeple de dağınık hissi veriyor.
Murat Çavuş’un Esma takıntısı ve sonrasındaki hamleleri hele çok havada kalmış. Altı boş olaylar yaşanıyor ve tuhaf bir son.
Profile Image for Behçet Necatigil.
478 reviews46 followers
Read
May 25, 2017
Mahmut Yesari’nin romanı (1927) • Olay İstanbul’da Cibali reji (tütün) fabrikasında başlar. Tütün işçisi Murat, aynı fabrikada çalışan Münevver’e ilgi duyuyor, onu belki de seviyordu. Murat bir gün haklı olduğu bir kavga sonunda fabrikadan çıkarıldı, babasının çağrısına uyarak köyüne gitti. Dönüşü uzayınca isteyenleri çoğalan Münevver’i bir başka iş­çiyle evlendirdiler. Murat da köyde evlendirilecekti, ama çocukluğundan beri nişanlısı Esma’yı artık ona vermiyorlardı. Murat, Münevver’den de Esma’ya benzediği için hoşlanmıştı. Murat Esma’yı kaçırdı; silâhlılar peşine düştüler, kız nefes darlığı çekiyordu, bu heyecan ve yorgunluğa dayanamayarak, tenha bir yerde attan indikleri sırada Murad’ın kollarında can verdi. Su çulluklan da yakalanınca böyle sessiz, onurlu ölürlerdi. Murat ayağından ve omuzundan yaralanmıştı, iyileştikten sonra aa anılarla gene
İstanbul’a döndü. (Zahir Güvemli, Türk Romanları, 1954) • Roman, Orhan Kemal’den çok önce, fabrika işçilerinin çalışma biçimlerini göstermesiyle de ayrı bir önem taşıyor.
Displaying 1 - 12 of 12 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.