Cıvıl cıvıl ama fazlasıyla yüksek bir özgüvene sahip, hızlı ve kalburüstü yaşam tarzıyla Sinem ve sevgilisi Alper, Sinem'in ablası Ebru ve eniştesi Engin, Engin'in işe yaramaz kardeşi Utku ve onun daha da işe yaramaz arkadaşları… Bir yandan İstanbul'un renkli ve zengin ortamları, diğer yandan iflah olmaz varoşları…
2005 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi'ne girmiş, 2007 yılında Fermuar dergisinde çizmeye başlamıştır. 2008 yılından itibaren Uykusuz dergisinde Ama Arkadaşlar İyidir adlı köşeyi çizmiştir. Halen aynı dergide Ve Sinem adlı köşeyi çizmektedir.
İthaki serinin üçüncü kitabını duyurunca dayanamadım. İlk iki kitap daha önce Mürekkep Yayınlarından basılmıştı. Elimde vardı ama üçüncü kitabın heyecanıyla İthaki versiyonlarını da almış bulundum.
Daha önce dergiden, sonra ciltten okumama rağmen, epey hatırlamama rağmen hala keyifli.
Cihan Kılıç, altın çağının çoktan sonuna gelmiş, bitmiş mizah dergiciliğinin, jenerasyon denecek kadar bir ekip bile yetişmediğini düşündüğüm (ondan öncekiler bir nesil mesela) son genç isimlerinin en iyilerinden biri.
Dergiyi terk ettiğimde bile bir şekilde denk düşersen sayfasını okurdum.
Başka işleri de var ama Cihan Kılıç’in en önemli işi bu. İnsan genç yaşında nasıl böyle derli toplu gözlemler çıkarmış hayret ediyor.
Belli bir sınıf insana, sosyal gruplara dair öyle başarılı stereotipiler çıkarmış ki, kılçıksız fileto gibi. Stereotip karakterler hem çok gerçek hem de mis gibi mizahı geçirecek kadar karikatürize edilmiş. Zaten tümden gerçekçilik rahatsız edici olurdu.
Ve Sinem evrenindeki sosyal sınıflara yakınlığınızdan bağımsız, karikatürize ve ayrıntı dolu karakterleri okurken, tümden olmasa bile mutlaka çevrenizden gördüğünüz, bildiğiniz insanlara dair “işte bu” diyeceğiniz aynılıklar yakalayacaksınız.
Bazen bir mimik, bazen bir duruş, bazen bir replik, tepki… Bu kadar mı tutturulur diyeceksiniz.
Yetişkin okur kitlesine hitap ediyor. Haftalık dergideki bir iki sayfadan oluşan kısa öykülerin derlenmesinden mürekkep. Çizgi ekolü de o yönde.
başta çok önyargılı yaklaşmıştım ama gülmekten öldüm. enişte detayı mide bulandırsa da hayatın içinden, o yüzden komik. tek tek okuyunca sinem'in sadece bir yan karakter (ayrıntı) olduğu, dolayısıyla hikayenin dili falan tam anlaşılmayabiliyor, bu yüzden kitap haline gelmesi çok isabetli olmuş, çok da güzel olmuş. canınız sıkıldıkça açın rastgele okuyun keyfiniz yerine gelsin.
Sinem’den Kral’a, Utku’dan Özcan’a, Engin’den Ebru’ya kadar her karakter bu kadar mı iyi düşünülür? Cihan Kılıç gerçekten sahteliğin, poz kesmenin, gibi olmanın yani günümüzün çok güzel bir kesitini gösteriyor bizlere. Yine keyifle okudum.