“Sana ilk mektubumu Marburg’dan 28 Şubat’ta yazmışım. Doğumundan altı ay önce. Annen seni içinde taşıyor, hissediyor, yaşıyor. Anlattıklarıyla seni tanıyabiliyorum. Canlı yayın. Bilmek istersin diye mektupları yazmış olmalıyım."
Baba olacağını öğrenen Gündüz Vassaf, çocuğunun doğumuna aylar kala kaleme sarılır ve ona mektuplar yazmaya başlar... Yazılmalarının üzerinden 40 yıla yakın zaman geçtikten sonra nihayet gün yüzüne çıkan bu mektuplar, baba adayı Vassaf’ın iç dünyasını tüm samimiyetiyle ortaya koyuyor: Hamileliğin öğrenilmesinden ebeveynlik sorumluluklarını düşünmenin yarattığı baskılara, kendi anne-babasıyla ilişkilerini sorgulamasından çocuğunun geleceği için kurduğu hayallere, ilk ultrason görüntüsünden insanlık üzerine düşüncelere..
Oğlu Doğan’ı beklerken aileye, hayata ve geleceğe yepyeni bir pencereden bakmasının yansıması olan Doğana, Gündüz Vassaf’ın bugüne kadar yayımlanmış belki de en kişisel kitabı..
“Şimdi görüyorum, bu kitap benim ya da bizim değil, çocuk bekleyen herhangi bir anne-babanın yaşayabileceklerinin kitabı.”
Gündüz Vassaf (d. 1946, ABD), Türk yazar ve psikolog.
Liseyi İstanbul Robert Koleji'nde tamamladıktan sonra 1968'de George Washington Üniversitesi'nde psikoloji eğitimi gördü. 1977'de Ankara Hacettepe Üniversitesi'nden doktorasını alan Vassaf, uzun bir süre Ankara Üniversitesi Mediko-Sosyal Merkezi'nde öğrencilere psikolojik danışmanlık yaptı. Uluslararası Psikologlar Konseyi yönetim kurulu üyeliğinde bulunan Gündüz Vassaf, 12 Eylül askeri darbesinden sonra öğretim üyeliği yaptığı Boğaziçi Üniversitesi'nden istifa etti.
O tarihten sonra Kassel, Bremen ve Marburg Üniversitelerinde öğretim üyeliği, Kanada'da McGill Üniversitesi Center for Developing Area Studies'te konuk akademisyen, Amsterdam'da Averoes Stichting'de klinik psikolog, Viyana'da Institut für Höhere Studien 'de konuk araştırmacı olarak bulundu.
Yazar, psikoloji alanındaki eserlerinden çok, tarihe farklı bir bakış açısıyla yaklaştığı çalışmalarıyla tanınmaktadır. Halen Radikal gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. İnsan, tarih, sosyoloji, popüler kültür konularında her Pazar yayınlanan Gerçek Orada Bir Yerde adlı sohbet programında Murat Belge ve Şerif Mardin ile birlikte yer aldı.
İnsan durup dururken niye çocuk yapar? diye sormuş Gündüz Vassaf, oğlunun haberiyle başlayan ve ona yazılan mektupların kitaba dönüşmesi bunun etrafında şekillenmiş. Kutsallığın atfedilmediği, insan olanın içinde hissedilen ve zihninde belirenleri anlatmış. Dünyaya yeni gelecek olana ve geleceğe dair korkular nasıl da değişmiyor, hayret!
"Sen sen ol, ben de ben olayım, "biz" de oluruz tabii."
Yazar ve psikolog Gündüz Vassaf'ın, geçtiğimiz günlerde yayımlanan son kitabı "Doğana", bir babanın oğluna bırakabileceği en istisnai miraslardan biri.
"...erişilebilir bir yerde değilsin. Yani göz göze gelmemiz, el ele tutuşmamız mümkün değil. Sana erişmek için elimde yazılı sözden başka bir şey yok."
Çocuğu olacağını öğrenmesinin ardından ona mektuplar yazmaya başlayan Vassaf, hissettiklerini, düşündüklerini ve yaşadıklarını, açık ve sansürsüz biçimde aktarmış.
"Aydan dünyaya bakınca yaptıklarımız deli saçması gözükmüyor mu? Ya da senin bulunduğun yerden."
Mektupların tıpkıbasımlarını da içeren "Doğana", bireysel tarafı yoğun olmasına rağmen evrensel boyutuyla özdeşleşilebilir bir deneyimi belgelendirebilen özel bir kitap.
"Doğum da, ölüm de birbirini hatırlatıyor. Hiçbir şeysiz geliyor, hiçbir şeysiz gidiyoruz. Ne güzel. Bir de şu aradaki fazlalıklar olmasa - hiç olmazsa fazla fazlalık olmasa."
"Yani evladım, anlayacağın, çocuk, çağımızda bir özel mülkiyet nesnesi. Aileler otomobil, buzdolabı ve çocuk istiyorlar. Herkesin amacı da eni iyi markaya, en iyisine sahip olmak."
Vassaf'ın 1988 yılında yazdığı bu mektuplarda, kapitalizm, küresel yoksulluk ve ekolojik tahribatla ilgili aktardıkları konusunda, bir şeylerin olumlu yönde değişmesi bir yana, her şeyin son sürat daha kötüye gidiyor olduğunu görmek umut kırıcı. Vassaf, umudunu doğacak olan(lar)a bağlarken, benim de elimden daha farklı bir şey gelmiyor.
"...doğumunda erkeğe, babaya pek önem vermiyorlar; sanki seni tek yapan, senden tek sorumlu annenmiş gibi. Neredeyse her gün ve nerdeyse her yerde erkeklerin kadınları hiçe saydığı söylenen dünyamızda, doğum gibi kadın ve erkeği ortaklaşa en çok ilgilendiren bu olayda, erkeğin, babanın bu denli dışlanması ilginç."
Vassaf'ın, oğlu Doğan'ın bir önsözüyle başlayan ve "doğurana" ithaf ettiği bu ilginç mektuplaşma kitabını, özellikle benzer bir süreci yaşamış veya yaşıyor olan okurlara öneririm.
Kitabı birkaç saat içinde, bir çırpıda okudum. Tabii bunda kitabın 166 sayfa olması ve sol taraftaki sayfalarda mektupların görselinin bulunmasının da etkisi var. Okuması kolay, Gündüz Vassaf’ın kalemini ve dünyaya bakışını seven okurlar için tadımlık bir kitap.