Ve Aşk! Önce isyan edip sonra teslim olmaktır! Karanlıktan çıkıp aydınlığa kavuşmanın, cehennemin buz tutup cennetin var oluşuna tanık olun… Sevgisiz bir adamın merhametsiz yüreğine, ilmek ilmek aşkın dokunmasını keşfedin! Tutkunun nefretle savaşını, intikamın aşka yenilişini okuyun… Rüzgâr’ın tatlı bir sevdayı kuşanıp, mutlu bir meltemle Esme’sine eşlik edin. Onların aşk şarkısını birlikte söyleyin… O hiç istemese de karanlığın içinde doğdu. Babasının, kara vicdanının ve geçmişinin pis izlerini silmeye çalışarak yaşamayı seçti. Başardı da… Ta ki, kader onun elinden en değer verdiği varlığı alıp, içinde yeşerttiği son insaf kırıntısını da yok edene kadar… İşlemediği bir suçun müebbet yiyen sanığı olarak, vicdansız bir kalpte hapsedilmesine karar verildi! Acılarla sınanıp, vicdanla temizlenip, aşkla yüceltilmesine... Esme karşısında gördüğü kopkoyu zindan gibi karagözlerin içinde kendini kaybederken, vicdanı dipsiz bir kuyuya dönüşmüş Rüzgâr’ın ışığı olabilecek mi? Peki, ya Rüzgâr! Sevmeyi, sevilmeyi; en önemlisi de Esme’yi öğrenebilecek mi? Tutkulu bir aşkın hüküm sürdüğü bu roman ellerinizi yakacak, yüreklerinizi fethedecek...
ben bu kitabı facebookta takip ettim. bilir misiniz o zamanlar wattpad yoktu. yazarlar fb'ta paylaşırdı. biz okuyucular da ergendik ama taşaklı ergenlerdendik (aynen).
Müjde Aklanoğlu da "300 beğeni gelirse yeni bölümü paylaşacağım" tribinde bi kadın. çok iyi hatırlıyorum aksini iddia edeni üzerim.
bir ilk yapacağım ve kendime gömeceğim :))))) (aynen daha önce yapmadığım şey çünkü)
ben kitabı pek sevmiştim arkadaşlar bu yüzden de allah benim belamı versin. kitabı indirip şöyle bir baktım hatırlamak için.
olay şu, rüzgar kızkardeşinin intikamını almak için plan yapıyor, ailesiyle anlaşarak esme ile evleniyor (yani rüzgar esmeyi öğreniyor yazabilmek için esme ismi de verilmez bu nası bi arabesk). Rüzgar 30 kız 19 yaşında. Rüzgar defalarca uyarılıyor 'öfkelisin kız daha küçük yapma' diye. kız yalvarıyor 'suçsuzum' diye. ama siklemiyor. ve tecavüz ediyor. tecavüz ediyor. kandırıp sevişir gibi becerip kenara atmaktan bahsetmiyorum. üstelik sözlü şiddet devam ediyor, kanı gördüğünde 'söyleseydin...' oluyor, sonra 'zehir dilli' oluyor, pişman olmasına rağmen kızı kışkırtıp sinirlendirmeye ve ağır konuşmaya devam ediyor.
bu eğilip bükebileceğim, dark kinkylerime peşkeş çekebileceğim bişi değil. hani var ya kız hayır derken hazzın eşiğinden yere çakılır falan, istemiyorum derken bacak omuza olur, öyle değil.
sonra hamile olduğunu öğrendiğinde istemiyor, rüzgar doğacak deyince esme intihar ediyor, çocuk düşüyor, ve bizim salak diyor ki 'rüzgar beni hiç affetmeyecek'. SEN CİDDİ MİSİN AQ! böyle bi kırılma noktası olabilir mi!
kitabın devamında rüzgar sonra aşık oluyor ama aşk dediğim şehvet-ül aşk, kız da çirkef ve bana sorarsanız tssb yüzünden hislerinde değişimler oluyor. rüzgarın kendini affettirmeye çalışması ve esme'yi kazanma çabaları olarak devam ediyor. sikko sikko atışmalar var. hemen olmuyor tabii (allahtan) ama sonuçta hea bir kitap.
ve ben çılgınlar gibi ağzımın suyu aka aka okudum aqmun kitabını. bilmiyorum efendim niye sormayınız. hakikaten insan inanamıyor. kendimi alıp antik çin işkencelerine sokasım var. elimden gelse yaparım. bu vakitler kafam yerinde değildi evet ama bunu bir bahane olarak sunmak da istemiyorum, cahillikten, umursamazlıktan, aptallıktan bu.
yapmayınız gençler. biz yaptık siz yapmayın. iki güzel lafa kanmayın, geç gelen pişmanlıklara inanmayın, mahkumiyetliğe teslim olmayın.
Eymen ile Peri’yi okurken sürekli konusu geçen ama hiçbir zaman etraflıca öğrenemediğim Esme ve Rüzgâr’ın hikâyesini merak etmekten sıkılınca tabii ki kitabı download ettim. :) Net olarak bildiğim bir tek şey varsa o da Pelin’in ölümünden sonra gelişenler yüzünden bir araya geldikleriydi ancak kendi kitaplarında dâhi bu anlaşma durumunu öğrendiğimizden emin değilim. Yani, benim kafamda hâlâ birkaç tane soru işareti var ama neyse, parçaları birleştirmek gene bana kaldı ve ben o kısmı hallettim sayılır.
Rüzgâr, Eymen’den intikam almak için bir sürü plan yapıyor ama en büyük süksesini Esme üzerinden yapmayı planlıyor. Bu amaçla da kızla ailesiyle anlaşma yaparak evleniyor. Esme ise daha tazecik, 20’sinde bir kız. Adamsa etiketli manyak. Doğal olarak evlenmek istemiyor ama her şey istediğimiz gibi olmuyor işte, kendini evlenmiş buluyor. Buraya kadar bir sorun yok, bildiğimiz şeylerden bahsediyorum di mi? Asıl bam teli ise şu:
İşte bu yüzden Rüzgâr’cım bizımle deyilsin! Yani böyle öküzlüğün üstüne ben bir şey kabul etmem karşim, kimse kusura bakmasın.
Esme’ye gelirsem… Kendisi de beni defalarca dellendirdi, Allah var. O bir türlü sahip çıkmayı beceremediği dili olsun, boş inadı olsun sabrımı güzel zorladı.
Hadi bunları geçtim, beni en çok rahatsız eden şey aslında dönüp dolaşıp sıfır noktasına gelmemiz oldu. Ya ne bileyim, sürekli bir yanlış anlaşılma, sürekli şakalaşırken işin kaka olup boka sarması falan… Aynı yerde dönüp duruyormuşuz gibi hissettim vallahi.
Şimdi gidip Ecem’i okuyacağım, en çok Cem’i merak ediyorum ne yapacak kereta :)
İlk defa bir kitaba yorum yazıyorum, keşke iyi bir şeyler söylemek için yazabilseydim. Kitabı okumaya başladım ve dehşete düştüm. Erkek karakter kadın karaktere maalesef tecavüz ediyor ve kitabın sonunda da anladığım kadarıyla mutlu oluyorlar. Ayrıca şu var, kadının tecavüze uğradığı anlatılıyor, sonraki gün kadın televizyonda bir film izleyip gülüyor. Adama kahvaltı hazırlıyor. Bu nasıl bir şey? Tecavüz yahu tecavüz! Üstelik kitabın sonunda kadın o adamla mutlu oluyor. Diyecek sözüm yok, çok üzgünüm.