Hacı Beşir Ağa'nın hayat hikâyesi, Osmanlı İmparatorluğunun en güçlü kişisi haline gelen Habeşistanlı bir kölenin hikâyesidir. Afrika köle ticaretinin acımasız girdabına sürüklenen, Yukarı Mısır'da iğdiş edilen, Kahire'de satılan, sonra Topkapı Sarayına getirilen Habeşi oğlanlardan biridir Beşir Ağa. Bütün zorlukların üstesinden gelmiş, Darüssaade ağalığı makamını kendinden önceki ve sonraki bütün ağalardan daha uzun süre, tam 29 yıl işgal etmiş ve makamı siyasi ve askeri nüfuzunun zirvesine ulaştırmıştı. 18. yüzyıl başlarından itibaren, veziriazam fiilen sultanın yerine geçerken; Beşir de, veziriazamların seçiminde, hamiliğinde ve hatta azledilmesinde en güçlü kişi haline gelmişti. Beşir Ağa Osmanlı saray kültürünü, yerel siyasi kültürü ve imparatorluk siyasetini etkilerken, Osmanlı Sünni İslam anlayışının şekillenmesinde de kilit bir rol oynadı. Mekke ve Medine vakıflarına nezareti ve Hz. Muhammed'in Medine'deki kabrine muhafızlık eden türbedar ağalarının şeyhülharemi olarak hizmeti sayesinde, hac ziyaretlerinin ve peygambere hürmetin usulleri üzerinde kendi izlerini bıraktı. Kütüphaneler, kuran mektepleri ve imparatorluğun birçok kritik noktasında medreseler kurarak resmî Hanefi mezhebini güçlendirdi. Beşir Ağa, tasavvuf tarikatlarına ait yapıların da hamisiydi. 18. yüzyıl sırasında Arap topraklarındaki Halveti ve Nakşibendi tarikatlarının Beşir Ağanın katkılarıyla güçlenmiş olduğuna hiç kuşku yoktur. Osmanlı sarayına iğdiş edilmiş bir köle olarak gelen Beşir Ağa, uzun ömrünün sonunda Sünni Müslüman bir üstat, bir devlet adamı, bir edip, bir mutasavvıf ve kitapsever olarak tarihte iz bıraktı. Geride bıraktığı eserler arasında İstanbul, Cağaloğlu'ndaki Hacı Beşir Ağa Külliyesi, Eyüp'teki Beşir Ağa Darülhadisi, İstanbul'un çeşitli semtlerindeki çeşmeleri, Kahire'deki sebil-mekteb ve Bulgaristan Ziştovi'deki medrese sayılabilir. Ama belki de günümüze bıraktığı en önemli miras, bir bölümünü Beşir Ağa Külliyesi'ne (1007 cilt), bir bölümünü Eyüp Darülhadisi'ne vakfettiği bugün Süleymaniye Kütüphanesi'nde korunan zengin kütüphanesidir. Profesör Jane Hattaway Ohio State Universitesi Tarih Bölümünde Osmanlı tarihi öğretim üyesi.
I have been wanting to read a comprehensive study on eunuchs in the Ottoman Empire for a while because it is difficult to keep track of the tumultuous changes in their fortunes and the roles they played in running the government.
While Jane Hathaway presupposes that you have a basic understanding of the Empire, her explanations are lucid and easy to understand. She begins with why eunuchs were even necessary (a cruel word) for empires such as the Ottoman or the Chinese - an explanation I found quite convincing. Although I had some idea about the influence of the position of the Chief Harem Eunuch, I had no idea just how much power they held, from holding the careers (and often lives) of important officials to ensuring that donations and endowments throughout the empire and annual quotas grain from Egypt reached Mecca and Medina. In this aspect, the crisis of the seventeenth century was particularly illuminating and deadly.
Hathaway also explores aspects that I previously never thought much about - such as what happened to the eunuchs after their exile to Egypt. She also succeeds in bringing (at least some) eunuchs to life such as Habeshi Mehmed, Gazanfer Aga, Haji Mustapha Aga, and Beshir Aga. You really could visualize them and their unique sociopolitical background. A must-read to understanding the eunuchs and the Ottoman Empire.
Osmanlı tarihinde çok fazla ele alınmayan bir aktörü, hadım ağaları ele alan oldukça az eser var. başlıkta da dediği gibi en ünlüsü, büyük olasılıkla da en güçlüsü olması itibariyle Hacı Beşir Ağa bu hadım ağalar için yükselebilecekleri uç noktanın örneği. Ama bir hadım ağanın ne kadar güçlenebileceğini gördüğünüzde, tarihi aktör olarak önemlerini daha iyi anlayarak, bu kadar az çalışılmış olmalarına daha fazla şaşırabilirsiniz. çalışma oldukça objektif, oryantalize edilmemiş, akademik bir şekilde ele alınmış.
It is rare to find a biography of a eunuch! Beshir (c. 1657-1746) was significant because he held the position of Chief Harem Eunuch in Istanbul for the last thirty years of his life, while it was more typical for people in his position to be deposed by new sultans and be forced to retire outside the city. A native of Ethiopia, he completed a pilgrimage to Mecca, kept a large library, and was influential among intellectuals. Subsequent chief eunuchs were named Beshir after him. The author draws from a familiar bibliography of primary sources and modern scholars.
Kitap ince olmasına rağmen 17.ve18.yy Osmanlı dünyasını çok iyi anlatıyor. Harem ağalığının aklımıza gelen o fantezi konumundan devlet yapısı ile ilgili ne kadar kilit bir yapı oluşturduğunu çok güzel özetlemiş kitap. 17.yy başında zayıf sultanlık güçlü veziriazamlık ile dengeleniyor. Bu denge de 30 seneye yakın görev yapmış Hacı Beşir Ağa gibi güçlü en üst harem ağası tarafından sağlanıyor. Beşir Ağa bugün Sudan olan Habeşistan'da alınıp, Mısır'da iğdiş edilip İstanbul'a satılıyor. Ve oradan da uzun yıllar görev yapacak çok başarılı bir devlet adamı olarak tarihe ismini yazdırıyor.
En uzun süre darüssaade ağalığı yapmış etkin ve nüfuzlu bir haremağasının biyografisi, ilişkiler ağı ve geride bıraktığı vakıf, eser ve kütüphaneler üzerinden bu müesseseye, Osmanlı sarayının ilişkiler ağına bir bakış sağlayan bir çalışma. Öğretici.