“Fâtih, Avrupa’dan Karadeniz’e kadar ömrü sefer-i hümâyunda geçen bir hükümdardı. Devrin yazarları onu Büyük İskender, Hannibal ve Caesar’la karşılaştırıyordu. Aynı zamanda, ülkesine İtalya’dan ressamlar getirecek kadar sanatla da ilgiliydi. Arapça, Farsça, İtalyanca ve Yunanca biliyordu.
İmparatorluğunu ve çevresindeki dünyayı tarihiyle ve coğrafyasıyla tanımak istiyordu. Fâtih Sultan Mehmed’i tek bir cümleyle ifade etmek gerekirse: Doğu’nun ve Batı’nın efendisiydi.” İLBER ORTAYLI
Fâtih Sultan Mehmed kitabı, Osmanlı’nın bir cihan imparatorluğuna dönüşmesinde büyük payı olan II. Murad’ın icraatlarıyla başlıyor: Varna Muharebesi, İtalyan şehir devletleriyle ilişkiler ve Çandarlı ailesinin yükselişi… Ardından genç yaşta tahta ikinci kez çıkan Fâtih Sultan Mehmed’i tarih sahnesinde görüyoruz: Eğitim hayatı, büyük fethin hazırlıkları, kuşatmanın stratejisi ve İstanbul’un alınışı…
Kısa ömrüne sığdırdığı 21 seferle Osmanlı topraklarını iki kattan fazla büyüten askerî dehanın ayrıntılı portresi: Saray hayatı, Enderun teşkilatı, kanunnameleri ve yönetim anlayışı…
Avrupa’da ve Doğu’da yarattığı sarsıcı etkinin yanı sıra, imparatorluğun yeni sınırlarıyla birlikte Balkanlar’a ve İtalya’ya uzanan politikaları…
Ani ölümüyle ortaya çıkan taht mücadeleleri, Bayezid-Cem çekişmesi, veraset sisteminin şekillenmesi ve Pax Ottomana’nın temelleri…
Son olarak bir Rönesans hükümdarı olarak Fâtih: Fetihle Rönesans’ın kesişim noktaları, entelektüel yönü ve yerli-yabancı yazarların ona bakışı…
İlber Ortaylı, uzun yıllardır üzerinde çalıştığı yeni biyografisinde Fâtih Sultan Mehmed’i yalnızca efsanevi bir hükümdar olarak değil, aynı zamanda bir çağın mimarı ve unutulmaz bir medeniyetin kurucusu olarak tanımlıyor. Tüm zamanların en önde gelen entelektüel mareşalini yeni bakış açıları ve özgün fikirlerle ele alan bu çalışma, Türk tarihçiliği için eşsiz bir başvuru kaynağı…
İlber Ortaylı (born 21 May 1947), is a leading Turkish historian, professor of history at the Galatasaray University in Istanbul and at Bilkent University in Ankara. Since 2005 he has been the head of the Topkapı Museum in Istanbul.
As the son of a Crimean Tatar family who fled Joseph Stalin's persecution and deportation, he was born in a refugee camp in Bregenz, Austria on 21 May 1947 and came to Turkey when he was 2 years old. Ortaylı attended elementary school and St. George's Austrian High School in İstanbul and then Ankara Atatürk High School. He graduated from Ankara University Mekteb-i Mülkiye (Faculty of Political Science) and completed his postgraduate studies at the University of Chicago under Professor Halil İnalcık and at the University of Vienna. He obtained his doctorate at Ankara University in the Faculty of Political Sciences. His doctoral thesis was Local Administration in the Tanzimat Period (1978). After his doctorate, he attended to the faculty at the School of Political Sciences of Ankara University. In 1979, he was appointed as associate professor. In 1982, he resigned from his position, protesting the academic policy of the government established after the 1980 Turkish coup d'état. After teaching at several universities in Turkey, Europe and Russia, in 1989 he returned to the Ankara University and became professor of history and the head of the section of administrative history.
İlber Ortaylı is widely known as a polyglot. Apart from Turkish, he also speaks German, Russian, English and French.
He has published articles on Ottoman and Russian history, particular emphasis on cities and the history of public administration, diplomatic, cultural and intellectual history. In 2001, he collected the Aydın Doğan Foundation Award. He is a member of the Foundation for International Studies, the European-Iran Examining Foundation and the Austrian-Turkish Academy of Sciences. A biographical book on İlber Ortaylı, "Zaman Kaybolmaz: İlber Ortaylı Kitabı," was published by Nilgün Uysal in 2006.
■Tanzimat'tan Sonra Mahalli İdareler (Provincial administration after Tanzimat) (1974) ■Türkiye'de Belediyeciliğin Evrimi (Evolution of manucipality in Turkey; with Ilhan Tekeli, 1978) ■Türkiye İdare Tarihi (Administrative history of Turkey) (1979) ■Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu (German influence in the Ottoman Empire) (1980) ■Gelenekten Geleceğe (From tradition to the future) (1982) ■İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı (The longest century of the Empire) (1983) ■Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Yerel Yönetim Geleneği (Local administration tradition from Tanzimat to the Republic) (1985) ■İstanbul'dan Sayfalar (Pages from Istanbul) (1986) ■Studies on Ottoman Transformation (1994) ■Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devletinde Kadı (Kadıs as a legal and administrative figures in the Ottoman State) (1994) ■Türkiye İdare Tarihine Giriş (Introduction to the history of Turkish administration) (1996) ■Osmanlı Aile Yapısı (Family structure in the Ottoman Empire) (2000) ■Osmanlı İmparatorluğu'nda İktisadi ve Sosyal Değişim (Economic and social change in the Ottoman Empire) (2001) ■Osmanlı Barışı (Ottoman peace) (2004) ■Osmanlı’yı Yeniden Keşfetmek 1 and 2 (Rediscovering the Ottoman Empire) (2006) ■Kırk Ambar Sohbetleri (Kırk ambar conversations) (2006) ■Eski Dünya Seyahatnamesi (Travelogue of the old world) (2007)
Kitap araya serpiştirilmiş güzel bilgiler barındırsa da bana yeni bir bilgi katmadı. Bu sebeple çok derinlikli bir kitap olduğunu düşünmüyorum.
Kitapta birkaç konu çok sık tekrar ediliyor. Ayrıca kitap FSM ten ziyade Osmanlı ve Doğu Roma arasındaki ilişki ve Osmanlı'nın Roma'nın mirasçısı olması üzerine kurulmuş gibi.
İlber Hoca’nın, Atatürk hakkındaki kitabında olduğu gibi bunu da dikte yöntemiyle birisine yazdırdığını, sonrasında üzerinden kendisinin geçtiğini ve gerekli değişiklikleri yaparak son halini verdiğini düşünüyorum. Neden mi? En başta kitaptaki düşünce akışı bölük pörçük bir şekilde ilerliyor. Öylesine ki bazı kısımlarda Ortaylı’yı bir televizyon programında dinliyor gibi hissetmekten kendimi alamadım. Kendi kaleminden çıkmış olsa daha titiz bir metin olurdu diye düşünüyorum. Bazen bir paragrafın ilk cümlesi ile ikinci cümlesi birbiriyle öylesine alakasız ki rahatsız oldum.
İçerik olarak ise kitapta Fatih’in hayatına ve yaptıklarına dair yeni bir yorum getirilmiş değil. Bilinen hususların tekrarından ibaret kalmış. Şapkadan tavşan çıkmıyor. Öyle bir iddiası da yok zaten kitabın elbette.
Sanki yayınevi Ortaylı’ya gitmiş ve demiş ki: Hocam biz size Fatih’i soralım, siz de dilediğinizce anlatın, biz de yazıya dökelim söylediklerinizi, sonra da biraz detay katarız, alın size mis gibi kitap.
Troya müzesine gidip orayı derinlemesine gördükten sonra Fatih Sultan Mehmet’in entellektüel birikimini araştırmak istiyordum. Zira ilyada’yı orijinal dilinde okuyabilecek kadar Yunanca bilen, ileri düzeyde İtalyancası olan, şiir ve sanatla ilgilenen, coğrafya hakkında döneminde yazılmış her şeyi okumuş bir lider olduğunu öğrenmiştim.
İlber hocanın Fatih Sultan Mehmet’in doğumunun 600. Yılı şerefine yazdığı bu kitabın bana hitap ettiğini düşünerek kütüphaneme kattım. Ama kitap Fatih hakkında olmaktan çok İlber Hoca’nın Osmanlı üçüncü Roma’dır ve bir dördüncüsü yoktur” tezi üzerine yazılmış gibi. Oldukça akıcı ve konuyu merak edenleri tatmin edecektir.
Kitapta oldukça fazla tekrar olduğu için Fatih Sultan Mehmet ile ilgili kişisel ve daha derin bilgileri bulamadığım için puanım bu yönde oldu.
Kitapta bir akış bir plan yok aynı bilgiler tekrar tekrar veriliyor konu Fatih Sultan Mehmet’ten sapıp bambaşka yerlere gidiyor ne yazık ki bazı bilgiler değerli olsa da begenemedim. Herkesi detaylıca inceleyip titizlikle eleştiren İlber hocadan daha iyisini beklerdim
Bitirmeyi bilerek geciktirdiğim nadir kitaplardan biri oldu. Bir rönesans aydını, çağ açıp kapatan ve günümüzde örneği olmayan Kayser-i Rûm, Fatih Sultan Mehmet Han ı rahmetle, saygıyla anıyorum. Hepimize idol, rol model olması gereken bu büyük şahsiyeti Halil İnalcık ve onun öğrencisi İlber Ortaylı dan okumak çok önemli. Çünkü apayrı bir vizyon katıyor. Mesela bu yazarlara kadar, Fatih’in Romaya kurduğu üstünlüğü ve onun gerçek anlamıyla dönemin imparatoru olduğunu idrak edemiyorduk. İmparatorluk deyince sömürgecilik akla geliyor günümüzde. Halbuki bu kavram kargaşasını Ortaylı güzel ve mantıklı bir biçimde açıklayarak önyargıları parçalıyor. 5 yıldız verseydim Halil İnalcık’ın Fatih Sultan Mehemmed Han kitabına haksızlık olurdu. Merhum Hocaya saygıdan Ortaylı’nın kitabına 4 yıldız verdim. Yoksa 5 yıldız seviyesinde.
İlber Hoca’nın bu kitabını bir Fatih biyografisi beklentisiyle dinlemeye başladım. Ancak kitap Fatih’in yanında Osmanlı’yı da tüm yönleriyle ele alan bir kitap. Fatih’i, devrini ve dönemini anlamak için oldukça detaylı ve verimli. Kitap için yapabileceğim tek olumsuz yorum, bazı cümlelerin kitabın farklı bölümlerinde defalarca tekrarlanması. Kitabı dinlerken bazen elim çarptı ve eski bir bölüme geri mi gittim diye tereddüt ettiğim oldu. Bazı konuların üzerinde uzun uzadıya ve ısrarla durulmasını hocanın tezlerini vurgulama çabası olarak yorumladım. Ancak aynı cümleyi defalarca duyuyormuşum hissi dediğim gibi bazı yerlerde beni rahatsız etti. İlber Hoca’nın kalemine sağlık, var olsun.
Kitap içindeki bilgilerin tekrarı okuma keyfini bozar bir hale geliyor. Bir başvuru kitabında bile iç atıflar ile ilerlerken, biyografik bir anlatımda hem başlıktan kopan hem tekrara düşen bu durum kitabın vermek istediği mesajdan uzak bir hal alıyor.
Şu kitaptan çıkartılacak ana mesele ise; Türk tarihini ve Osmanlı tarihini araştırmak için tarafsız ve farklı diller ile pekiştirilmiş bir metodolojik çalışma gerektiği
Fatih Sultan Mehmet hakkinda bilgi sahibi olmak isteyenler icin cok guzel bir kitap, farkli konular uzerinden hem Fatih hem donem hakkinda bilgi verilmis. Ilgilenip derinlesmek isteyenler icin de bircok kaynaktan bahsediliyor. Biraz fazla tekrar var ama onemli gordugu noktalarin ustune basmak icin boyle yaptigini dusunuyorum. Okuduguma cok memnun oldum.
Acikcasi kitabin icerigini bakmadan direk alip okumaya basladim. Beklentim, Fatih'in hayatini Babinger detayliciliginda ancak akici olarak okumakti ancak Fatih'in hayatindan daha cok oncesindeki ve sonrasindaki olaylar detaylica ele aliniyor. Bu anlamda biraz hayal kirikligina ugradim. Kitabi, Ilber hocanin konusmalarindaki gibi sikilmadan okuyabiliyorsunuz.
Eğer dönemle ilgili biraz bilgi birikiminiz varsa kesinlikle keyif alarak okuyabileceginiz bir kitap degil. Bilgiler cok yuzeysel ve ayni cumleler 10larca kez tekrar ediyor. Ilber Ortay'liyi severek okuyan ve dinleyen biriyim; ama bu kitabin sadece ticari kaygilarla yazildigini dusunuyorum.
Kitap akıcı ve keyif veren bir dile sahip olsa da bana yeni bir bilgi katmadı. Fatih ile ilgili bazı bilgileri yer yer tekrar etmesi alakasız dönemlerden ve şahıslardan bahsetmesi dikkatimden kaçmadı.
Kitapta sadece fatih değil rüm osmanlı anlatılıyor. Her başlık altında konu sürekli dağılıyor bağlamdan çıkılıyor. Bu anlamayı zorlaştırıyor ama bilgiler sık sık tekrar edildiği için akılda kalıcı oluyor.
Kitabın Adı Fatih, ancak “Romalılar” olmalıymış. Fatih’in dünyasını keşfetmek isteyenler hayal kırıklığına uğrayacak. Ben uğradım. Kitaptaki kopukluklar okuma zevkini düşürüyor. Üstad İlber Ortaylı’nın kitaplarını severim. Ancak bu kitap onlardan biri olmayabilir.
Tarih seviyorsanız ve Osmanlı'nın, Roma'nın dahi padişahını merak ediyorsanız, kesinlikle tavsiye ediyorum. Fatih, döneminin çok ilerisinde bir hükümdar. Bunu kitabı okuyunca daha da iyi anlıyorsunuz.
Çok keyifli bir okuyus ve nerdeyse Ilber hocayla sohbet niteliğinde yazilmis. Fatih’in dehasi ve kisa hayatindaki inanilmaz basarilari güzel özetlenmiş.