Lisedeyken okuyup hayran kaldığım kitabı 30 yıl sonra yeniden okuduğumda, insanın okuduğu kitapları hayatının farklı dönemlerinde yeniden okuması gerektiğini söyleyenlere bir kez daha hak verdim. Kitap, Hasan Tahsin’in İzmir’de attığı ilk kurşunla başlayıp yine İzmir’de Yunan ordusunun denize dökülmesiyle bitiyor. İçinde Nutuk’tan alınan kısımların aktarıldığı yerler kitabın en okunası yerleri, İstanbul’un işgalini okuduğum kısımlar kitabın herhalde en iyi kısımlarıydı. Kitabın ana anlatısında ise iyi ve kötü taraflar çok kesin çizgilerle ayrılmış. Kuvayi Milliye destekçileri melekler kadar iyi; yabancılar, azınlıklar ve Yunanlılar da Şeytan’ın yeryüzündeki temsilcileri gibi aktarılmış. İşgal ordusunun ve yabancı orduların ülkede yaptığı zulüm ve çekilen acılar tabi ki yadsınamaz ama bu kadar taraflı bir yazım da çok göze batıyor. Okunması için önerebileceğim bir kitap değil. Dönemi anlamak için okuma yapacaklara Kemal Tahir’in “Yorgun Savaşçı” kitabını öneririm.
Kalpaklıları'ı Samim Kocagöz memleketlim olduğu için okudum. Bildiğim ovalardan, nehirlerden ve tanıdık şehirlerden bahsetmesi benim için keyifli bir deneyimdi. Kurtuluş Savaşı zamanında şehrimin nasıl bir tutum izlediğini, hangi insanların (Yörük Ali Efe, Demirci Mehmet Efe vb.) kurtuluşa katkıda bulunduğunu öğrenmiş oldum. Adı üstünde milli edebiyat romanı. Öğreticiliği estetiğin üzerinde tutuyor. Bu sebeble modern bir okuyucu olarak konjonktürü göz önünde bulunduruyorum, hakkını da verip eleştirilerime geçiyorum...
Karakterlerin idealize kahramanlar olmaları romanın vaadettiği gerçekçilikten uzaklaştırıyor. Herkes tasını tarağını geride bırakıp asker olma potansiyeli taşıyor. İç sesleri sadece "Ne olacak bu memleketin hali?" diyor. Kimsede art niyet yok, şüphe yok.
Hele Talip'in çok önemli görevim var kimseye söyleyemem diyip diyip tanıştığı yabancıların iyi yürekliliğine sığınarak kendisini ifşa etmesi canımı sıktı. O mu çok saf benim mi güven problemlerim var bilemedim. Ve bu tür olaylar roman boyunca yaşanmaya devam etti.
Birisi ya beyaz olabilir ya siyah. Roman boyunca bu fikrin yankılarını duyuyoruz. Rumların içinde hiç barış isteyen yok mu? Türkler hep masum mu? Kocagöz sık sık karakterlere karşı çıkan, onların yanlış yolda olduğunu düşünen Padişahçı, muhafazakar halkın veya kukla memurların 'gerçekleri gördükleri takdirde onlardan koyu Kuvayi Milliyeci olacakları' mesajını veriyor. Sonunun nasıl bittiğini bilmesem 'İlahi siz' diyeceğim.
Kanımca tarihi kazananlar yazar sözünün bir diğer örneği bu küçük nüanslar.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Samim Kocagöz’ün romanı (1962) • "Kurtuluş Savaşı’nın kalın iki çizgisini çizmek gerekirse diyebiliriz ki bu çizginin birincisi, dış düşmanlara karşı girişilen bağımsızlık savaşı, ikincisi içerde padişah ve hilâfet taraftarlanna karşı başlayan Cumhuriyet ihtilâlidir. Genç Ankara hükümeti dış düşmanlarla savaşırken, içten de ihtilâli tamamlamak gibi çetin bir sorunla karşı karşıyaydı. Kalpaklılar, bu iki kalın çizginin panoramasmı çizmek ister. İzmir’in Yunanhlar tarafından işgaliyle başlayan roman, değişik kişilerin hâtıralarıyla, savaşın çeşitli cephelerine sıçrayarak gelişir. Olaylar birbirine eklenerek, yamanarak Kurtuluş Savaşı’nın bütünlüğü tamamlanmak istenir. Mızıka çalarak İzmir’i işgal eden Yunan askerine karşı başlayan halk hareketi, Kuvayi Milliye’nin kuruluşu, İstanbul’dan haberlerin bir aşk düzeni içersinde alınarak Ankara’ya ulaştırılışı, Kastamonu’da, Gerede’de, Düzce’de Kuvayi İnzibatiye ile Kuvayi Milliye’nin iç savaşı, yani halifeliğe, padişahlığa karşı. Cumhuriyet İhtilâli’nin heyecanlı zafer hikâyesi.. Roman bu parçadan meydana getirilmiştir." (Muzaffer Erdost. Ataç, 13, Mayıs 1963). Kendisiyle yapılan bir konuşmada (Ataç dergisi, Ağustos 1963) yazar da şu noktayı belirtir: "Ele aldığım kişiler, tarih olaylarının içindeki kişiler olmakla birlikte, bu kişilerin dışında benim yarattığım tipler de vardır.. Romanıma Mustafa Kemal’in Büyük Nutku’nun ışığında yön verdim.. Romandaki olumlu tip Yusuf, Kurtuluş Savaşı’nm aydınıdır." • Yazann Doludizgin (1963) romanı, 1959’da filme de alınmış olan Kalpaklılar’ın devamı ve sonudur. • Eserin geniş değerlendirilmesi için kaynak: Dr. Aytekin Yakar, Türk Edebiyatında Millî Mücadele (1973).