Jump to ratings and reviews
Rate this book

Post Mortem

Rate this book
Yirminci yüzyılın az sayıdaki karanlık, nihilist düşünür-yazarlarından Albert Caraco külliyatı, 'Kaosun Kutsal Kitabı'nın ardından 'Post Mortem'le devam ediyor.

Caraco'nun en anlaşılır metni olsa da, Eser'in bütünlüğüne dahil: Son derece yalın, ama aynı ölçüde incelikli, 'alengirli', daima muhteşem, daima katlanılmaz. Caraco'nun paradokslardan aldığı haz bu kısa ve otobiyografik metnin her yanından fışkırıyor. Müteveffa 'Sayın Anne'nin ardından yazılan bu metin sevgi ile nefretin incelikli oyunlarının sergilendiği ender eserlerden biri. Nefretini açıkça ifade eden Caraco, nevropatça tiksindiği yaşamının kaynağı olan, doğuran, hadım eden bu 'Sayın Anne' figürü karşısında sevgisini de gözler önüne serer.

Bu 'hayal kırıklığına uğramış hümanist'in, bu 'insanlık holocauste'u tellalı'nın gözünden, tek lütfa değer varlığa, 'Sayın Anne'ye yazılmış bu 'kara-lama', Caraco'nun soğuk nesnelliğiyle gizlemeye çalıştığı ama bütün ketlenmelerinin ve yaratısının belki de temellerinde bulunan bir kırılganlığın, acının, en güzel, en lirik ifadelerindendir.

Bu yas anlatısı, aynı zamanda, Ezeli Dişi üzerine, her varlığın içindeki tensel ve tinsel dişi üzerine de bir tefekkürdür.

Her sayfada tek paragraflık yazı tarzıyla, Caraco, tekrar tekrar okumaya, düşünmeye ve belki de boşlukları, kâğıdın, yaşamın boşluklarını doldurmaya ya da bu boşluklara bakabilme cesaretine sahip olmaya davet ediyor bizi...

112 pages, Paperback

First published January 1, 1968

4 people are currently reading
342 people want to read

About the author

Albert Caraco

23 books74 followers
Albert Caraco (8 July 1919 – 7 September 1971) was a French-Uruguayan philosopher, writer, essayist and poet of Turkish Jewish descent. He is often compared to the philosophers and writers such as Emil Cioran, Louis-Ferdinand Céline, Nicolás Gómez Dávila and Friedrich Nietzsche.

Albert Caraco was born Istanbul on 8 July 1919 to a Sephardi Jewish family. His family relocated in Vienna, Prague and later in Berlin, before settling in Paris. He attended to Lycée Janson de Sailly and graduated from Ecole des Hautes Etudes Commerciales in 1939. At the same year, Caraco and his family fled to South America due to Nazi threat and approaching World War II. His family received Uruguayan citizenship and converted to Catholicism. In early 1940s, Caraco published a series of poems and plays.

In 1946, Caraco returned to Paris, where he spent the rest of his life. Inspired by monastic discipline, he devoted himself to writing, although he renounced his Catholic faith. His mother's death in 1969, which was widely documented in his work, Post mortem, had a negative effect on his state. On 7 September 1971, following his father's death, he committed suicide. Most of his unreleased works were posthumously published by L'Age d'Homme publishing company.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
71 (26%)
4 stars
95 (34%)
3 stars
73 (26%)
2 stars
18 (6%)
1 star
16 (5%)
Displaying 1 - 30 of 33 reviews
Profile Image for Argos.
1,256 reviews488 followers
January 23, 2021
Albert Caraco 1919’da İstanbul’da doğmuş Yahudi bir filozof, yazar, denemeci ve şair. 1969 yılında annesinin ölümü Caraco’yu kötü etkilemiş ve ’’Post Mortem’’i yazmıştır. Postmortem “ölümden sonra” demektir.

1971’de de babasının ölümünden kısa bir süre sonra intihar ederek istediğini gerçekleştirmiştir. Bu nihilist insanın intiharın kesin ve tek son olduğunu düşünmesi anlaşılanilir ancak bu eylemi ailesini üzmemek için anne ve babasının ölümünü bekleyerek gerçekleştirmesi çok etkileyici, hatta dürüstçe geldi bana. Etkilendiğim bir husus da nefreti bu kadar bayraklaştıran, kadınları yerin dibine batıran, insanları gerçekten sevmeyen, kötümserliğin en uçbeyi, karanlık düşüncelere sahip bu nihilist yazarın duygu ve düşüncelerini bu şekiılde şiirsel ve güçlü bir dille bu kadar güzel aktarması oldu.

Mollier’den daha ateşli hekim düşmanı. Yazdıklarına çoğuna katılmasam da çoğunun hoşuma gittiğini de söylemeliyim. Oldukça değişik bir deneme kitabı. Uslubu çok güçlü yazarın ve iki kutup iki zıt düşünce arasında o kadar rahat yazıyor ki, her söylediği doğru gibi geliyor. Ateist ama mistisizmden medet umuyor. Sefarad Yahudisi iken göç ettiği Uruguay’da ailece katolik olmuşlar ama bence formalite icabı din değiştirmiş yazarımız. Yazdıklarıyla beni ciddi şekilde düşündüren bir yazar Caraco. Işık Ergüden çevirisi de mükemmel.

Okuyun bence.
Profile Image for Logolepsi.
53 reviews17 followers
February 16, 2016
"Kendi yaşamımla pek ilgilendiğim yok, bu da beni duyarsızlaştırıyor, hoşnutluğumu, sevgimi söküp atalı yıllar oldu, dalgaların dövdüğü kayalar gibiyim, deniz gri, gök siyah, bulutlar geçiyor ve geride eserler kalıyor. Köklerimi acının olduğu kadar zevkin de reddi içine salıyorum, sevgim ermişçe bir ilgisizliğe varıyor, artık bu ilgisizlikle kaynaşmışım, bütün yaşamım bir ölüm okulu, aslında pek bir meziyetim yok ve çocukluğumdan beri kendimi asla rahat hissetmedim, kalıcı rahatsızlıkların eline düşmüşüm ve ancak deva buldukça varlığımı sürdürüyorum."

"evliliktense yalnızlığı, babalıktansa hiçliği tercih ediyorum, kadınlar bizim için teselliden ziyade tehdittir, tersi bir yanılsamadır, ama onların büyülerini bozmak için nefse hâkim olmak gerekir."

"Dolayısıyla kadınlara karşı gönül okşayıcı davranış doğaldır, cinsiyetlerine bağlı sefaletten onları teselli etmeye çalışırız, bizim ' yasalarımız genellikle bu sefaleti iki misline çıkarmaya yarar, en başta da ahlâki ve dini yasalarımız, kadınlar bu yasaların kurbanıdırlar, biz onları mütevekkil kıldıkça daha da içler acısı olur halleri. Yüzyıllardan beri onları daimi hamileliğe mecbur ediyoruz, onlara en insanlıkdışı fikirleri aşılıyoruz: Bizim üretkenlik idealimizden daha acımasız ne olabilir? Biz kadını kişisellikten yoksun bir alet mertebesine indiriyoruz ve onu üretmeye zorluyoruz, feda edilecek olanları, hem de zorunluluktan."

"Doktorlar karga sürüleri gibi üşüştüler, hepsi güçsüz, hepsi alıngan, birbirlerini kıskanıyorlar, öncelik hakkı için dövüşüyorlar, “bana kalırsa"larını ölüm karşısında unutmuyorlar. Bu Baylar Molière döneminden bü yana pek değişmediler, ama artık insanı daha masraflı öldürüyorlar,"

"benim yaşamım kasvetlive militan"

"Tanrı sevmez ve bir sevgi nesnesi değildir, tanrısal aşk bir anlamsızlıktır, en iyisi kuşkusuz ki kimseyi sevmemektir ve bunun için de önce kendimizden başlamamız gerekir. Kendinden nefret etmeyi savunan kişi, hissi bağları parçalar."

"Ya ölülerimizi gömmeliyiz ya da peşlerinden gitmeliyiz, ya mezarlarının üzerinde canımıza kıymalıyız ya da tek damla gözyaşı dökmeden oradan ayrılmalıyız..."

"kadınlar soluk alır gibi yalan söyler"

"erkek erkek olduğu için ıstırap çekmez, parasız kaldığı ya da gücü kudreti olmadığı için ıstırap çeker, kadın kadın olduğu için ve sevilmediğiiçin ıstırap çeker"

"Her yerde acı var, ilk görev acıyı ortadan kaldırmak, acı aşkın parasıdır, aşk ve acı aynı çizgide yürüyorlar, ne kadar az seversek o kadar az tehdit altındayız, sevginin özü soysuzlaşıp ürpermektir, severek başkaları için ürpermeyi öğreniyoruz ve kaygı zincirini boynumuzda taşıyoruz. Yazgılarımız en masum bakirelerin gözlerinde uyukluyor, en hayranlık verici kızların gölgesinde kölelik silahlarını kuşanmış yürüyor, yanılsama her kuşakta yeniden doğuyor, sarılıp kucaklaşmalar yanılsamayı sürdürüyor; yüzyıllar ve bin yıllar var ki bunun tek çaresi cinsel perhizdir."

"Yaşam bir dayanaktır, yoksa neden değil, yaşam zorunludur, ama yeterli değildir: Ölülerin bize verdiği ders budur"

"Ölüler ölü olmaktan acı çekmezler, yalnızca yaşayanlar yaşadıkları için acı çekerler."
Profile Image for belisa.
1,420 reviews41 followers
December 18, 2022
"Kaos'un Kutsal Kitabı"nı okurken çok zorlanmıştım, fikirlerinin iç kapayıcılığı yanında tarzı da saldırgan gelmişti.

Ancak bu ikinci kitap gerçekten iyiydi, fikirlerimiz değişmemiş olsa da sevdiğimiz insanlardan, kadınlardan bahsederken daha sevecen ve yaratıcı olabiliyoruz.
Profile Image for Melike.
156 reviews6 followers
February 17, 2023
Yazarı ilk bu kitapla tanımak yanlış bir giriş oldu bence benim için, ufak bir araştırma ile çömez yorumumu yazıyorum. Yazara düşüncelerine bağlılığını intiharıyla kanıtlamasına saygı duydum. Bunu bir solukta okudum resmen. Başka bir kitabını daha okuyup buraya geri dönmek istiyorum. (Geri döndüm ve yorumum hala aynı)

Annesini çok seven ve annesinden aşırı sevgi görmüş bir insanın annesini kaybettikten sonra kadınlara karşı bu kadar nefret duyması anlaşılabilir - özellikle annesi de kadınlar hakkında nefret söylemlerinde bulunmuşsa ve kişinin kendisi zaten nefretin vücut bulmuş haliyse.
Kitabın içinden bir sürü aforizma çıkarılabilir. Eğer yas döneminin ilk aşamasındaysanız, hak vereceğiniz birçok nokta da bulunabilir. Yazar nesnelliğine vurgu yapsa ve duygulardan yoksunum diye bağırsa da; ben bunca cümlelerin içinde acı çeken, duygularını reddeden bir insandan başka bir şey göremiyorum. Duygularını reddetmek de değil, her şeyi kızgınlık üzerinden ifade etmek resmen bu. Annesinin ölümü ona kızgınlıktan, nefretten farklı bir şey hissettirmiş olmalı ki paragraflar arasında nefes almak için yer bırakmış adeta.


Alıntılar;

çocukluğumdan beri kendimi asla rahat his­setmedim, kalıcı rahatsızlıkların eline düşmüşüm ve ancak deva buldukça varlığımı sürdürüyorum.
_____

ölümün gölgeleri sevginin baharat­larıdır, sonsuz yaşam ise mutlak soğukluğun okulu olur.
_____

her şey bana kaybımı hatırlatıyor ve hiç durmadan yenilenen bir tür mu­cizeyle bana onu geri veriyorlar, hiç görmediğim bir fasad çarpıyor gözüme ve hatırlamamı istiyor, Sayın Anne'yi unuttuğumu sanıyordum, oysa varlığı hiç olmadığı kadar gerçek, ölüsü sağlığından daha canlı.
_____

Hayat, bizim yaşama nedenlerimizin yanında hiçtir.
_____

Ölüler ölü olmaktan acı çekmezler, yalnızca yaşayanlar yaşadıkları için acı çekerler.
_____

Kendime ağlayacak ve merhumeyi düşünmenin yerine kendimi geçirebi­lecek miyim? Teselli bulmayan herkes buraya varır, üzüntülerimden daha değerli olduğumu hissediyo­rum...
This entire review has been hidden because of spoilers.
Profile Image for Maximiliano Graneros.
185 reviews6 followers
May 3, 2018
Post Mortem de Albert Caraco
Ó aforismos sobre la vida, la (su) madre, muerte y demas yerbas.

Alberto Caraco, nacido en Constantinopla en 1919, expirado en 1971 en París, de nacionalidad francouruguaya sele concidera uno de los granades pensadores pesimistas del siglo pasado. Mordaz, irónico con tendencias al pensamiento ”depresivo”, obscuro y (mal a mi parecer) relacionado a otro gran escritor de gran envergadura como es Emil Cioran; nos lego una fructífera obra, ignorada por el gran público dado sus cualidades inherentes ya descriptas.

En la obra que nos compete ahora, Post Mortem (1968) es un rejunte de pensamientos sobre la madre de Caraco, escrita luego de su fallecimiento. Destila el pesimismo que lo caracteriza, cierta íronia obscura rallando la sátira.
Es una especie de homenaje a la mujer que amo y odio en partes iguales, o alternativamente, ni él mismo lo sabe, según se van leyendo los aforismos lo menciona. La detestaba por haberlo traído al muno y le agradecía el odio que le inspiro hacia el mismo.

Caraco odia la vida, no lo tapa, destila en la mayoría de sus aforismos (en este libro) este echo, anexando reflexiones sobre su madre, la vida en común de ellos.

Poco más hay que agregar del mismo ya que no cuenta una historia linea, sólo son los pensamientos de Caraco, sus recuerdos y sus cabilaiones sobre su madre, lo vacua que encuentra la vida, el sin sentido del sufrimiento en enfermos terminales (su madre padeció cáncer pulmonar), su ascetismo causado por su madre, y más y más reminicencias sobre su madre difunta.

Como anexo, lo único que reprocho de la obra de Caraco es que sólo se editaron dos en español (Breviario del Caos), siendo que dominaba varios idiomas, entre ellos el español.
Profile Image for Enrico.
10 reviews6 followers
October 29, 2013
La madre di Alberto muore - lui le era molto affezionato, si capisce, lo era a tal punto da rigettare l'idea di potersi anche soltanto avvicinare a qualsiasi essere di genere femminile che non fosse la sua genitrice. Madame Caraco muore, e cosa fa Alberto? Scrive pagine in cui la celebra, omaggia la sua memoria in un lento, agrodolce e per fortuna breve canto funebre in cui si mescolano amore totalizzante e una certa fumosa nostalgia per la vita che Alberto avrebbe potuto condurre ma che non è riuscito a vivere giacché, si sa, era troppo legato alla madre, e poi c'è sempre il complesso di Edipo di cui tenere conto, e tutto il resto...

Insomma, lo si era capito dal titolo, questo "Post Mortem" trabocca di vibrante dolore, un dolore che si può percepire a partire dal sottobosco del testo, che si può osservare nascosto tra i rami di uno stile limpido e catartico, quasi che le sofferenze del figlio possano cancellarsi solamente ricorrendo ad una purificazione-farsa, in cui la limpidezza dello stile dovrebbe cercare, in un qualche modo pressoché fallimentare, di camuffare il dolore della perdita dello scrittore con periodi slanciati ma misurati, preziosi ma sintetici. Si, d'accordo, e allora?

E allora se dovessimo ritrovarci casualmente tra le mani questo libricino, non resterà che addolorarci, autoflagellarci, inebriarci del tentativo - disperato, riuscito, negato? chi può dirlo- del figlio che, piuttosto che vedere la Madre dimenticata nel vortice annichilente del tempo, preferisce metterla sul piedistallo dell'Assoluto per meglio venerarla e forse, perché no, anche un pochino odiarla.
Profile Image for Jose Cobos.
310 reviews12 followers
August 21, 2024
Un documento cínico sobre la muerte, la vida y el sufrimiento y como no morir en el intento de saberse eterno en este mundo efímero o como saberse efímero en la eternidad post mortem, como su título lo indica.

Albert Caraco muestra la influencia de los padres en el desarrollo primordial y en la educación temprana. Y luego la asimilación de las lecturas y las experiencias formativas, en especial, lo filosófico. No dejo de pensar en lo aguda que puede llegar a ser una mente entrenada.

El argumento es sobre la muerte de la madre y cómo el autor resolvió el duelo. Pero se presta para entender muchas cosas más. Especialmente sobre el cómo escribir la propia historia, personal e íntima. Así debería ser siempre: los momentos sucedidos y recordados no deben competir con la verdad. A todo aquello: ¿Podemos llamarlo novela?
Profile Image for Andre.
5 reviews
July 13, 2022
Me adentro al pensamiento de interesante pensador justamente con esta obra. He de decir que encuentro esta obra un tanto perturbadora, pues es demasiado transparente, demasiado real, y justa en cuanto a los sentimientos que trata de demostrar el autor. Sin duda alguna, escribir esto fue muy difícil para Albert, pues podemos sentir lo doloroso que fue perder a su madre en esas condiciones, y más aún considerando la “intensa” relación que tenían. Algunos puntos de esta obra son abiertamente machistas, el que niegue lo contrario está simplemente equivocado, pero por otro lado nos habla de una época y de una educación que hizo pensar de esa manera al pensador, simplemente retrata lo que vivió y sus sentimientos más profundos, esos a los que a una persona “normal” le daría pánico siquiera comentarlos. Es una gran obra, representada de una manera muy fuerte.
243 reviews5 followers
December 23, 2019
Albert Caraco'nun annesinin ölümü üzerine yazdığı bir kitap. Annesiner aşırı derecede bağlılığı ve bu bağlılığın içerdiği sevgi ve nefret nasıl da yıkıcı. Ben bu kitaptan herkesin çıkardığından başka sonuçlar çıkardım. Bir kadının bir insanı nasıl mahvedeceğini gördüm. Zaten bunu Caraco da görmüş. Kendisi dışındaki bütün kadınları şeytani görüp göstermiş oğluna. Yüreğine kadına karşı tiksintiyi çok da güzel yerleştirmiş. En baştan sadece kendisine ait olmasını istediği oğlunu hiç bir yere ait olamayan biri yapmış. Anne babasının ölümünden sonra da ruhunda firtınaların şiddetinden yok etmiş yavrusunu. Hep başkalarının beğenilerinden güçlenen, hep bağımlılıkları pekiştirerek hüküm süren bir kadının portresi.
Profile Image for Maurizio Manco.
Author 7 books131 followers
October 10, 2017
"Il dolore è ovunque e il primo dovere consiste nell’evitarlo, esso è la moneta dell’amore, amore e dolore procedono di pari passo, meno amiamo e meno siamo minacciati, è proprio dell’amore il degenerare in trepidazioni, così impariamo a tremare per gli altri e portiamo la catena dell’inquietudine." (p. 85)
Profile Image for Francesco D'Isa.
Author 24 books362 followers
July 27, 2014
Caraco's mother taught him to hate women and he has learned so well to hate everything else too. "My hatred for this world is what I find more worthy of esteem," he says.

Plot: Caraco's mother dies.
Profile Image for nico.
71 reviews
July 4, 2025
albert caraco annesinin ölümünden sonra hayata dair bakis acisini degistirmis gibi duruyor. yas tutmadigini soylese de annesinin ölümü onu etkilemis. en baslarda annesini sevmedigini, onu bazi seyler (ki sonradan tesekkur ettikleriyle de ayni seyler bu) icin sucladigini soyluyor. ama sayfalar devam ettikce, annesinin sevdigi ozelliklerinden daha cok bahsetmeye basliyor. baslarda mesela, annesinin batil inancli olusundan yakiniyor ama sonradan annesinin ölümüne yakin donemde bu inanclardan kurtuldugunu, melankolinin onu hic gozukmedigi kadar guzel yaptigini soyluyor. annesi hakkinda begenmedigi pek nokta yok aslinda. kadinlarla arasinda bir iliski gelistirememesi icin annesini hem sucluyor hem de ona tesekkur ediyor. cunku annesi ona hep kadinlari kotulemis anlasilan, kendisi de bazi yanlarini gostermis ve bu onu tiksindiren yanlari oglan tum kadinlara atfettigi icin kadinlardan hep uzak durmus. aslen anti-feminist bir durusu yok, erkeklerin kadinlara dunyayi cehennem ettiginin farkinda ve bunu surekli soyluyor ama kadinlar hakkinda bir fikri de yok yazarin. onlari sadece annesi uzerinden tanimliyor kafasinda sadece. bazi yerlerde ise dediklerinin anlamlari karisik, mesela bir yerde kadinlarin basarili denilebilecek bir sanatsal eser cikarmasinin oldukca nadir oldugundan bahsediyor, ama bundan onceki sayfada da kadinlarin erkeklerin koydugu yasalar yuzunden nasil kurban konumunda yasadiklarindan da bahsediyor. eger boyle bir zihniyeti varsa kadinlarin eser cikaramamasinin asil sebebinin erkeklerin engel olusu oldugunu savunmaz mi? bunu acikca belirtmemis.

soyle bir kisim var:

"Kadınlar bizim düşmanımız, anneler de bu üzücü kuralın istisnası değiller, anneler bizi kadınlardan kurtarmaya yarıyor, eserler bizi annelerden kurtar­maya yarıyor, eserler Tin'in evlatlarıdır, eserler Pallas gibi kafalarımızdan doğuyor. Biz kadınlara saygı borçluyuz, onlara sonsuz nezaket borçluyuz, onları kınayanlar onların sultası altına düşüyorlar, onları parçalayanlar ayaklarının dibinde sürüklenmekten kaçamıyorlar: Kadınlardan daha fazla uzak durabil­mek için onları onurlandıracağız, onları iyice itmek için göklere çıkartacağız, onları kendi simgeleri al­tında ezmek için tanrılaştırıyoruz."

kadinlar hakkinda hicbir sey bilmediginden yorumlari yuzeysel, uzaktan ve gercekten biraz da korku dolu. her seye bu kadar kotumser yaklasan biri icin fazla iyi bile denebilir. kadinlari asagida gormuyor, ama onlari insan olarak da dusunemiyor, onlardan uzak durmak gerektigini savunuyor. annesinin etkisi bu tamamen.

annesi hakkinda sikayetci oldugunu dusundugu baska yonler olsa bile bunlar icin ayrintiya girmemis, sayfalar gectikce annesine olan minnettarligi artiyor, ölümünün ustunden gecen gunlerin etkisi olabilir bu. sadece bu kitaptan ibaret oldugu sanilsa, annesini ne kadar cok sevdigini bile dusunebilir insan. annesinin ne kadar akilli oldugundan bahsediyor, annesinin dunya gorusunu aslinda cok begeniyor ve insanlarla iletisim seklini, her konuda bir durusu olusunu her zaman takdir ediyor. zekasini, kurnazligini, bencilligini surekli ovuyor.

"Sayın Anne bilge ve koket biriydi, ateşle oynuyor­du, çünkü kendinden emindi, ihtiyatlıydı ve daima makuldü, düşündüğü, hesap yaptığı yüzünden belli olmazdı, taktik bir dehası vardı, en ufak görünüm­den bile çok anlaşılır sonuçlar çıkartıyordu, kimse yakınını ondan iyi kavrayamazdı. İnsanları konuştu­rurken kendisi ancak bir iki kelime ediyordu, onlar Sayın Anne hakkında hiçbir şey bilmiyorlardı. Sayın Anne onları sorguladığında, küçümsediği insanları sistematik olarak onaylardı, onun en büyük ustalığı kimseyi yaralamamak, yaralamadıklarını uzakta tut­maktı. Kimse ondan iyi kendini savunamazdı, bütün bunları da üslubunu koruyarak yapıyordu, yaşlandıkça zevki ve üslubu giderek güzelleşip sağlamlaşıyor, hoş bir yaşlı olmayı ve asla azarlayacak biri olmamayı vaat ediyordu."

bu paragrafta ovdugu gibi konustugu, annesinin iyi yonlerini anlattigi cok yer var. ölüme karsi durusu tuhaf degil, ölüme karsi durusu annesiyle ilgili bile degil. tam tersi o da annesine olan sevgisinin bir gostergesi.

normalde hep cok pesimist olan durusu bu ölüm vakasindan sonra daha degismis gibi duruyor. annesinin ölümünün ona bir seyler kattigini, ondan kendisine bir seyler aktarildigini dusunuyor ki onun gibi inancsiz biri icin tuhaf bir inanc bu. bakis acisinda cok buyuk degisimler olmus. ama bu, bence, hayatinda kisa sureli yasadigi bir durumdu. zaten bu donemden kisa bir sure sonra babasinin öldügünü, ayni gun de kendisinin intihar ettigini biliyorum. bunlari yazdiktan pek sonrasi olamaz. normalde ailesine hurmetten o vakte kadar kendisini oldurmedigini saniyordum ama burada yazdiklari bakis acimi degistirdi. intiharindan once cok farkli dusunceleri varmis aslinda.

genel olarak insanlik hakkinda olan gorusunu desteklesem de bu kitapta kendimden parcalar hic bulamadim, ailelerimizin yapisi birbirine hic benzemiyor. aile kurumunun cok gereksiz olusu ikimizin ortak kanisi ama buyudugumuz cevrelere tepkilerimiz ve bakis acilarimiz birbirinden cok uzak. sevmiyorum diyor ama annesini fazla seviyor. babasina aciyor. sevme abi birak.

6/10
Profile Image for Emre.
22 reviews
June 4, 2024
Değerlendirme ölçütüm filozofun fikirlerinin benimkilerle uyumu olmayacak asla, okurken fikirlerini ilginç bulmam buradaki ölçüt olacak. Okuduğumu sindirmem ve yorumumu düzenlemem için vakit gerekse de şimdilik en sevdiğim alıntıları aşağıya bıracakağım:

"(Yasla ilgili olarak) Kasvetli haftalar neyi kanıtlar? Yalnızca kendilerinin kanıtıdırlar ve ne evveliyata karşı ne de sonsuza dek peşinden gidecekleri uykuya tanıklık ederler."

"(Annesi hakkında) Kendisi de yüzü kötü göründüğünde, bana yüzünü öğretiyor, kusurlarını gösteriyor, sonra da ustalıkla far sürüyordu ve beni değişim üzerine düşünmeye davet ediyordu, böylelikle gözümü açarak beni kendi cinsiyeti konusunda soğutuyordu, niyetine böyle ulaşmıştı."

"...ölüler ölüdür, ama bizler onlar yok olmasın diye yaşıyoruz, edimlerimiz ve eserlerimiz hem onların tutumlarından etkilenebilir hem de anılarını yaşatabilir, ama asla daha öteye gidemez."

"Yaşayanlar geçip gidiyor, geriye nesneler kalıyor, Muhterem Valide bunun farkındaydı, Muhterem Valide bunu söylüyordu ve ben ona nesnelerin devletin gözünde daha önemli olduğunu söylüyordum, benim gerekçelerim onu üzüyordu ama doğruluklarını kabul ediyordu, yıkıldı yıkılacak bir binayı desteklemekten ya da bir galerideki tabloları restore etmektense bin çocuğu yaşamaya çağırmak daha az masraflıdır."

"...beni boyunduruğuna alan eğilime niçin direneyim ki? Silinen bir acıyı tatmama izin verin, defalarca baktıktan sonra bir kez daha arkama bakmama izin verin. (...) Ölüler ölü olmaktan ötürü acı çekmezler, yalnızca yaşayanlar yaşadıkları için acı çekerler."

"Hep acı çekmek akla yatkın bir şey değil, tabii eğer acı bizi ıslah etmiyorsa, ağladığımız ölüler bunu hiç bilmez, eğer teselli bulmaz bir hal alırsak kendi sevgimizin esiri olmuşuzdur. İnsanın sürdürmek için yaratılmadığı saflığın içinde varlığımızı asla uzun süre koruyamayız, azizlerin yaşamı bu nedenle tehlikelere daha açıktır, bir tutku içimizi sardığında biz de kimi zaman onlara benzeriz. Kendime ağlayacak ve merhumeyi düşünmenin yerine kendimi geçirebilecek miyim? Teselli bulan herkes buraya varır, üzüntülerimden daha değerli olduğumu hissediyorum..."
Profile Image for Michael H. Miranda.
Author 11 books58 followers
August 6, 2025
Es muy probable que no se haya escrito un libro de médula tan corrosiva sobre la relación madre e hijo como este. De principio a fin, Caraco nos está anunciando su lento suicidio, que finalmente ocurrió algún tiempo después tras la muerte del padre.

¿Quién puede asegurar que conoce a un escritor llamado Albert Caraco, judío nacido en Turquía y viajero del mundo, y cuya biografía en la red de apenas un par de escuetos párrafos asegura que es un filósofo franco-uruguayo? La relación con la Señora Madre (así llamada en este libro) es tan importante para su formación y comprensión del mundo que llega a responsabilizarla por cualquier borrón que produzca su andadura por la vida, ejemplo de ello es su pésima opinión del mundo femenino. Es uno de los libros de mirada más misógina que he leído, pero cuidado: su posicionamiento no es en particular hacia las mujeres, sino hacia el mundo, que odia con todas sus energías. "Odio al mundo como enfermo y como judío…, amo la muerte y hago bien", escribe.

Su madre le inoculó, dice, un egoísmo razonable y lo previno contra toda ebriedad. Cioranesco antes de Cioran, Caraco desprecia la ciencia a la que pertenecen unos médicos encargados de mentirle a una moribunda. Y en el aire queda un par de frases memorables: El culto a la memoria es pueblo…, debemos olvidar a los muertos.
Profile Image for Emre  Uslu.
2 reviews
September 16, 2017
Kitap, yazarın annesinin ölümünden birkaç gün sonradan başlayarak yakılmasına, yakılmasından birkaç gün sonrasına uzayan bir zaman aralığında geçiyor.
Belirli bir olay örgüsü ya da kompozisyonu yok. Çeşitli düşüncelerini kronolojik sıra gözetmeksizin hatırladığı olayların sonrasında aktarıyor.
Özgün fikirlere sahip bir yazar olduğu söylenebilir. "Ne erkek, ne kadın" olduğunu düşünen, kendisini kendi elleriyle bir ilgisizliğin içine çekmiş, bizden saklanan en kutlu öğretinin "Ölüler ölü oldukları için acı çekmezler, yalnızca yaşayanlar yaşadıkları için acı çekerler." sözüyle ifade edildiğini söyleyen bir yazar.
Kitap boyunca sürekli göz önünde tutulan kavram ölüm olmuş. Bir yerde annesine sen öldün kurtuldun, ya ben n'apayım? diye seslenmek istemiş gibi duruyor. Yer yer ölüme kavuştuğu için annesine öykündüğünü açıkça ifade ediyor.
Sevgiyi, cinselliği, doğurganlığı tümden reddetmiş müthiş karamsar bir kitap olmuş.


Profile Image for Nolan.
81 reviews
November 27, 2025
2.5/5. Buster Bluth is Blue.

In brief moments, in this short collection of aphorisms centered around his late mother, Albert Caraco shines with a brilliant and bitter incisiveness. But my general impression of these passages was that I was less impressed but rather deeply sad for Caraco, who was so clearly stunted by his symbiotic relationship with his rich emigre mother; and all the more stunted by her death.

Our author seems to fall into a certain pathology/archetype of a misogynistic Mama's boy (e.g. Norman Bates) that I'm sure anybody well-indoctrinated in psychoanalysis would have a field day with. Post Mortem,which believe is Caraco's best known œuvre, almost reads like an apologia for his dear mother having the unfortunate condition of being a woman.
Profile Image for o0karael0o.
21 reviews
August 1, 2020
Albert CARAC’nun intihar etmesi kaçınılmazdı zaten yazar dünyaya dair hiç bir umudun, sevginin , güzelliklerin gerçek olmadığını sürekli insanların kendini kandırıp durduklarını savunuyor bu süreçte annesinin ölüme karşı verdiği savaşta nasıl aciz olunduğunu anlatıyor ve asıl olan konu ise bunu anlatırken annesini ne kadar çok sevdiğini , ölümünü ise bir türlü kabullenemediğini okuyucularını hissettiriyor.
Profile Image for Arturo.
35 reviews
August 20, 2022
Libro "peligroso", que diría alguno, porque ciertamente puede hundir a quien lo lee. Caraco era un señor que vivió odiando toda su vida, y que terminó ahorcándose después de que muriera su padre (sobre el que sentía que tenía alguna responsabilidad).

Su gran capacidad para el odio queda patente en "Post-Mortem", una carta negra contra su difunta madre donde el pesimismo queda muy atrás para dar paso al odio social y a la verdadera misantropía.
Profile Image for Mis.Libros.Y.Mis.Mascotas.
35 reviews1 follower
April 24, 2023
Es un libro muy profundo que habla sobre el dolor y lo que está pasado un hijo tras la muerte de su madre, lo que pasaron y que eran muy unidos, pero que nunca se imaginaban de su enfermedad acabaría tan rápido con la vida de la madre, pero hay partes donde describe que la mujer no puede ser independiente del hombre,pero el final me gustó mucho porque habla sobre el valor,el significado, admiración y ejemplo de una madre que solo hay una madre.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Profile Image for İbrahim FİDAN.
3 reviews
April 25, 2025
good friend of mine—whose taste in books I totally trust—recommended this one during a late night hangout, and it really matched my vibe (ı wish it wasnt :')) . The mood, the tone, the flow was good. Its an easy read piece. That said, the author’s frequent shoutouts to his mom were kind of freaking me out—triggered some deep mommy issues I wasn’t ready to unpack, lol. But , I won’t deduct points for that. Not his fault I’ve got baggage.
Profile Image for Betül.
81 reviews
February 4, 2023
sanırım şu ana kadar okuduğum kitaplar arasında en samimi duygulara sahip olandı. her sayfasında yazarın acısını hissettim. ilk başta felsefi yazılarla konuyu dağıttığını düşünmüştüm fakat annesiyle sohbetlerinin felsefi yanlarını öğrenince her şey yerine oturdu. edebi yanını eleştirebileceğimiz bir eser değil zaten.
Profile Image for Rana Yolcu.
23 reviews
December 6, 2022
Yine cinsiyetçi bakış açısı okuma zevkimi baltalasa da yazılış biçiminin okumaktan çok zevk aldığım bir tarzda olmasını da inkar edemem. Bizi yaratan anneler, yaşama sorumlulukla devam ediş, karar almada ölen duygular.
Profile Image for Javier Martinez Staines.
201 reviews1 follower
June 13, 2025
Caraco, el hombre de Constantinopla, el misterioso, teje aquí un laberinto de desazón, de embestida contra la vida y contra la muerte, con la Señora Madre en el epicentro. Al mismo tiempo, el entrelíneas es un homenaje a la vida, a la muerte, a la propia Señora Madre.
Profile Image for Clum4n1 Scamander .
118 reviews1 follower
January 24, 2022
Me ah encantado la sutileza con al que transmite su obra , esa mezcla de pesismismo, lo senti como si la vida no tuviera un valor excepto su madre
Displaying 1 - 30 of 33 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.