“Hayatımızın en uzun kışı,” demişti annem. Üşümekten, bir de babamın yokluğundan uzayan günler, geceler, haftalar için. Anneannemin dediği kadar vardı, küflenmiş limon renginde, nemli, pis kokan bir şeydi kader dedikleri. Evin mavi badanası yeşermişti. Duvarlara sürttüğüm ellerim ip gibi sızan çivit mavisi bir sıvıyla boyanıyordu. Eğer bir şeyler yapılmazsa ev havuza dönecekti. Bulaşık bir sıvıyla dolu, küflü, yeşil bir havuz. Kader evimizi usulca ele geçiriyordu. Divanlara, somyalara, yatağa, yastığa, halıya, marleylerin çatlaklarına varıncaya kadar bulduğu her gediğe, oyuğa bulaşıp yamyaş ediyordu, arkasında kokusunu bırakarak.
Hayatımızın En Uzun Kışı sarsıcı, yakıcı, öfkeli bir kitap. Yazar, öykülerdeki iyi, kötü, sıradan ya da zalim karakterleri olduğu gibi, abartmadan veya eksiltmeden okura yansıtmanın meramında, daha fazlasınıysa okura bırakıyor.
Yoksunları, türlü zorluğa rağmen yaşama tutunmaya çalışanları, açmazda kalanları, yol ayrımında bekleyenleri anlatan bu öyküler, bugünün kaydını tutarken okuru büyük bir hesaplaşmaya davet ediyor.
Dilek Karaaslan’ın Hayatımızın En Uzun Kışı kitabı, sade diliyle içe işleyen derinlikte öyküler sunuyor. Özellikle Havuz ve Aile Mirası öykülerinde işlediği konular beni fazlasıyla etkiledi; bireysel travmaların kuşaklar boyu nasıl aktarıldığını ve suskunlukların nasıl bir mirasa dönüştüğünü çarpıcı bir şekilde hissettirdi. Sessiz ve hüzünlü bir kitap.
Dilek Karaaslan “Hayatımızın en uzun kışı” kitabında sade akıcı diliyle yine cesurca çocukluk, gençlik, geçmiş travmaları ve bunlarla yüzleşmeleri kadın ve göç hikayeleriyle anlatmıştır. Öyküler son derece gerçekçi sarsıcı ve etkileyici. Okuduklarından etkilenmemek mümkün değil. Kesinlikle tavsiye ederim .
Kitapta genel itibariyle aile, kadın, göç, geçmiş, travma ve yüzleşme temalarına yoğunlaşan on iki öykü var. İçlerinde çok güzel bölümler, cümleler olsa da öykülerin hiçbiri beni baştan sona süreklemedi. Doğru ya da yanlış yazar derdini anlatmak isterken bazı sözleri yutmuş, bazı hususları havada asılı bırakmış gibi bir izlenime kapıldım…