Zeynep Kahraman Füzün, son yedi yılda kaleme aldığı öykülerle, okuru hem eğlenceli hem de rahatsız edici bir yolculuğa davet ediyor. Prova Mankeni, yüksek tempolu dili, alegorik üslubu, düşünce odaklı yapısı ve keskin sistem eleştirileriyle öne çıkıyor. Tarih öncesinden post-apokaliptik geleceğe uzanan geniş bir zaman aralığında; grotesk mekânlar, absürde kayan olaylar ve fantastik karakterler aracılığıyla çağdaş insana içeriden ve derinlikli bir bakış sunuyor. Okurları alışıldık kurmaca kalıplarının dışına çıkmaya çağıran Prova Mankeni, yalnızca bir öykü toplamı değil; aynı zamanda insanın kendisiyle, toplumsal yapılarla ve varoluş sancısıyla giriştiği kavganın özgün bir anlatısı. Aylardır uyuyordu ama hiç dinlenememişti. Kadın olmak saçmalık, dedi içinden; erkek olmaya ne var, çıkıp avlanacaksın sadece. Sonra da sizi ben doyuruyorum, diye böbürleneceksin. Ben de doğuruyorum. Yoksa şu koskoca dağ başında canımız sıkılırdı. Ömür dediğin bitmek bilmiyor. Uyu, uyan, ye, iç. Uyu, uyan, ye, iç. Çocuklarla avunuyoruz. Ne hayat ama. Dünyaya çocuk getirmek bencillikten başka bir şey değil. Büyüdüklerinde bizden iğrenecekler. Onlara sıcak bir yuva bile veremiyoruz. Soğuktan götümüz donuyor. Uyumuyoruz da donakalıyoruz. Nefes bile almıyoruz. Sonra yaz geliyor, güneş yükseliyor, buzlarımız çözülüyor. Kötü günler bitiyor, daha kötü günler başlıyor. Acıkacaksın, çok acıkacaksın, daha çok acıkacaksın, yiyecek arayıp bulamayınca vereceksin kocana gazı. Aslan kocam, kaplan kocam, hadi git avlan, yakala getir rızkımızı. O da daha çok kabaracak. Ben, ben, ben, diye dolanacak ortalıkta. Genlerine işleyecek kibri. İleride herkes nefret edecek erkeklerden. Kimse eski çağlarda neler yaşandığını bilmeyecek.
1986 Akhisar doğumlu. Lisans ve yüksek lisans eğitimini Dokuz Eylül Üniversitesinde tamamladı.Köz Yanılması isimli ilk öykü kitabı 2018’de, Dünya Topraklarında isimli romanı 2021'de yayımlandı. Kafkaokur dergisinde yazıyor.
zeynep kahraman füzün’ün ikinci öykü kitabı “prova mankeni” kadınlar ve diğerleri bölümlerinde toplam 25 öyküden oluşuyor. füzün’ün hayal gücü pek çok farklı biçimde kadınların sıkışmışlığını anlatıyor. bu öykülerin bazıları ilk çağlarda geçerken, bazıları distopik bir gelecekte, bazıları günümüzde. yazar bilinmezliği ve okurun finalde düşünmesini de seviyor, pek çok öyküde bu belirsizlik seziliyor. ikinci bölümde de masalımsı tınlayan öyküler de var günümüzü anlatanlar da. en beğendiğim öykü kitaba adını da veren öykü oldu ama karakterlerin sürekli kendilerini açıklamalarıyla kurulan anlatım biraz yorucu. “başım dönmeye başlıyor… gözlerim yanıyor… yere kapaklanıyorum, kimse beni fark etmiyor…” gibi. ben anlatıcı öykü için etkilidir ama anlatması değil göstermesi daha etkili bence. o nedenle de yaratıcı fikirlerden oluşan bazı öykülerin anlatımı sebebiyle istenen etkiyi vermediğini düşünüyorum. bazı öykülerde olanlar, bazılarında geçen zaman, öykü türü hele bu kitaptaki gibi kısa öyküler için çok fazla. bu nedenle de yazarın açıklama yapması ve bazen olayı hızlandırması gerekiyor. hemen hemen tüm öyküler ben anlatıcılı ve diyalog çok az. bazılarının derdini ve anlattığını sevsem de teknik olarak pek bana yakın olmayan öyküler diyebilirim. ama tanıştığıma memnun oldum :)