Selin Solaris’in kalemiyle ilk kez bu kitapta tanıştım ama itiraf etmem gerekirse, ilk sayfalardan itibaren içine çekilmem hiç uzun sürmedi. Cümleleri sade ama duygusu yoğun; karakterleri ise sanki birer sayfa arasında değil de, karşımda yaşıyor gibiydi.
Aslında kitap türleri içerisinde konfor alanımdan çıkmayı pek sevmesemde, Geriye Sadece Karanlık Kaldı tam da o “iyi ki denemişim” dediğim kitaplardan biri oldu benim için. Beklentisiz başladım ama bir noktadan sonra elimden bırakamadım. Hani bazı kitaplar vardır ya, “sadece bir bölüm daha” diye diye sabahlarsın, işte tam o hissi yaşattı bana.
Hikâye, Güneş’in karanlık bir göreve adım atmasıyla başlıyor. Plan basit: geçmişinin hesabını sormak. Bir cinayet işlemek üzere girdiği evde, kader onun karşısına hiç beklemediği birini çıkarıyor. O gece göz göze geldiği adamın, ertesi gün sorguda karşısına çıkan Komiser Arden Deniz olduğunu öğrendiğinde, hikaye işte o noktadan sonra bir intikamdan çok, iki yaralı ruhun istemeden birbirinin aynası haline gelmesine dönüşüyor.
Arden… onu nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Sert, sinir bozucu derecede kendinden emin, ama o kabuğun altında öyle bir yara taşıyor ki… Kardeşinin intikamı uğruna dünyayı yakabilecek biri ama aslında içten içe kendi küllerinde boğulmuş bir adam. Güneş’le yolları kesiştiğinde, her şey çatırdamaya başlıyor. Aralarındaki elektrik, inatlaşmalar, laf oyunları, göz göze geldikleri an havadaki o “bir şey olacak ama olmayacak da” hali… Hepsi öyle doğal, öyle ateşliydi ki, okurken yüzümde istemsiz bir tebessümle yakaladım kendimi.
Kitabın sonu, tam anlamıyla vurucuydu. Ne ağzı kulaklarına varan bir mutluluk, ne de yıkıcı bir acı. Gerçek hayattaki gibi, tatlıyla acının tam ortasında bir bitişti. Ama dürüst olayım, tek kitap olması içime dokundu. Çünkü Arden ve Güneş’in hikâyesi bitmiş gibi hissettirmiyor. Hatta tam aksine, bir şeylerin yeniden başlayacağı hissini veriyor. Sanki bir gün yeniden karşımıza çıkacaklar, başka bir zamanda, başka bir hikâyede, kim bilir?
Kitap yazarın diğer kitaplarından farklı bir türdeydi başları okuyucu çekmiyor olayların oluş şeklinde boşluklar vardı. Ama okunabilicek bir kitap nefret etmedim.